K'lı | Orhan Veli'nin şiirinin hemen altında kısa bir öykü asılıydı: 'Son Kitap', yazarı yabancı olmalı, adı eğri büğrü harflerle yazılmıştı, K'lı bir şey tam seçemedim., | İpşiroğlu, 90
ka'r | Deniz, kuyu vb. şeylerin dibi, dip. 2. derinlik. | Dalgalarımda dönen ümitli bir gülüştün, / Engine döndüğün an, geniş rüyama düştün, / Bende gördüğün | ka'rıma göremedin Kerem'de., Nazım Kemal, 3
ar.
kaale almak/ almamak deyim Umursamak, önem vermek, dikkate almak. TS-de yok.
kaat | kâğıt. | Ama, nedendir bilemiyorum, Aptullah Rahmi bana verdiği cevaplarda bu hayranlığımı pek paylaşır görünmezdi. Uzun matbaa kâatları üstüne, (mim)lerinin kuyruklarına sonsuzluğa kadar giden birer ok şekli vererek, hiç görülmemiş sayfalarda bana büsbütün başka bir edebiyat zevkinin telkinlerini yapardı., YKK, EK, 1953, 21
a.
Kaba | Aşık Çatak durma gel harca çaba / Şu fani dünyada kalırsan kaba / En yakının demez sana merhaba / Bilene sihirli eğitim deynek., | Develili, 33
s.
Kaba doymazlık –ğı | Ya da bitmez tükenmez bir açlık, kaba doymazlık oluyor, güzelliği bitiyor. Öte yandan, 'devrim' dediğin yolda düzülüyor ve bilgece bir ferasete ulaşmak için bolca meşakkat gerekiyor., C Sancar, SbhPazar, 10.3.2019
a.
kaba türkî | halk türkçesi. | kaba türkî: (1) halk Türkçesi. | Us kaba türkîde usdur, ya 'nî akıl., Sûdî-i Bosnevî, Şerh-i Dîvân-ı Hâfız, YEK, 2020, @BilalEBaltaci, 27.09.2024, X
b.a.
Kabaca | 1. İrice, büyükçe | Zavallı çocuklar // Az kabacaları büyük küçük demeden / Dilendirilirler lokanta, dükkân önlerinde., | N Ö Arpacı, 2006, 109
s.
kabacasına
z.
kaba olarak, kabaca, kaba biçimde.
"Etrafımızda, içimizde bu kadar ahlâken sukut etmiş, çalan, çırpan, yakan, yıkan varken fazilet cihetiyle bî-hak muktedaya olacak böyle bir kudsi rehberin kabacasına tahkir edilmesine gençlik namına tahammül etmek pek güçtür.", Ahmet Naim, "Fikret‟e Dair: Feylesof Doktor Rıza Tevfik Beyefendiye", Sebilürreşat, s. 3. Mahmut Çalışkan, ylt, 134"
kabadayı | Münevverlerimizin en kabadayıları bugün evvela milliyetlerini, hatta milliyet ile ırkı birbirine karıştırıyorlar., | ÖmerSeyfeddin/HakanArslan, , YŞ, 17.5.1999/KararG, 4.3.2017 (Mefhum Buhranı 1919)
a.
Kabadayı kabadayı | Kabadayıca | Büyük babam kabadayı kabadayı karşılık verdi., | VSevim, 130
z.
kabadayılaşmak Ayverdi+ | Kabadayı halini almak | Uzakta alkolün tesiriyle kabadayılaşmış bir ses: | Ben adamın bacısını... diye haykırıyordu., | Hacıhasanoğlu, 1954, 89
f.
Kabadayılıkla | Şu anda bu koskoca dünya üzerinde kendisini düşünen bir tek kişi bile mevcut olmadığına o kadar emniyeti vardı ki, acı bir kabadayılıkla kendisi de hiç kimseyi düşünülmeye layık bulmuyor; fakat bundan sebebini anlayamadığı bir üzüntü duyuyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 82
kabadayımsı
s.
"Erkeğin sesi boğuk, kalın... Fısıldayarak, ya da alçak sesle konuşamayanlar vardır ya, işe onlardan. ille de höt höt konuşacaklar. Erkek, çocukları korkutmak için böö diye umacı sesi çıkarırlar ya, işte o nota üzerinden konuşuyor. Azıcık kabadayımsı bir ses.", A Nesin, Gözüne Gözlük, 75"
kabahatli
s.
kabahati olan.
"Ne söyleyebilirdi. Söyleyeceği her sözün, kendisini biraz daha kabahatli yapmaktan, ambalaj kısmından daha aşağı bir işe atılmaktan geri koymıyacağını biliyordu.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 10"
Kabahatsizce | Teessüf etmeyiniz! Beyinizin istediği kadar eğlenip de kabahatsizce terk ettiği güzel yalnız siz değilsiniz., | N Kemal, İntibah, 188
z.
Kabak | tatsız, olmamış | Sinekler şimdiye kadar hep kabağına rastladıkları için karpuzun tadını bile unutmuşlardı./Usta! Bunlar kabak, yahu! Dedikçe gülüyorlar., | Çalıkoparan, 7/24
s.
kabak başında patlamak| Adımını iyi at, ileriye iyi bak, / Doğru yoldan çıkanın başında patlar kabak., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 139 (30.05.2025)
dey.
kabakçiçeğiiğne | Derken Reşat Ekrem Koçu'nun giyim kuşam sözlüğünde | Kabakçiçeği iğneyle karşılaştım. Öylesine oyuncaklı bir yapımmış ki, elmas taşlardan bu çiçek, hanımlar taktığında tirtir titrermiş. Her titreyişinde de elmaslar ebemkuşağı renklerle ışıldarmış... Çok hoşuma gitmişti., | Sİleri, Z, 13.10.2012 kabak pabucaki | (İzmir'e özgü tatlar) Boyoz, şevketibostan, keşkek, sütlü balık, kabak pabucaki ve İzmir köftesi önerildi., | HT, 2.1.2013
a.
kabakıyım | iri yapılı | Kocaman ayaklı, kabakıyım biriydi., | OrhanKemal, MüfettişlerMüfettişi, 1966, 3
s.
TDK-
kabaklı
s.
kabak içeren.
tr. kabak+lı
"... pancarlı, kabaklı, patlıcanlı, pirpirimli, aşlarla, herise, meyhane pilavı bir de buğlama. Firik Pilavları: Bunun da kapamalı, tikeli, kıymalı, tavuk ve hindili, sade türleri vardır.","
II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi bildirileri: cilt. ... , 1983, 109
kabal
a.
"Dedim rençber olup ekeyim tohum / Odalar işledim yoksula bakım / Elime girmedi bir kabal hakkım / Onun da bir kısmı samana çıktı.", San, Hicranî, 112"
kabalaklı | kabalak giyinmiş. | Ne bileyim ben? meselâ bizi ele alalım: Namık Kemal'invatan piyesleri, son zamanlarda türeyen başı kabalaklı , eli bayraklı edebiyat ... Yani şiiriyle , hikâye- siyle , romaniyle , resmiyle , hitabetiyle tek taraflı bir edebiyat ... - Eserler kötüyse kabahat mevzuda mı ? Her önüne gelen kaleme sarılırsa işte böyle olur . Korney ..., Bedrettin Tuncel, | Milli edebiyat, Ülkü, 1942, C 20, 1
s.
Kabalaştırmak | Köpük, suyun güzel taylanını [endam] kabalaştıran kof bir örtüdür., | R H Karay, Bir avuç saçma, 1939, 88
f.
kabanlık -ğı
a.
kaban yapmaya uygun ve onun için ayrılmış.
memory %100 polyester, naylon gruplar montluk ve kabanlık kumaşlar, Esenteks, Merter
Kabapelit yer adı | Kadıncağız da Kabapelit'e yaşlı annesine, babasına gidip dert yanacak, ağlayıp sızlayacaktı., | VSevim, 148
kabaralı | kabarası olan | ...tuttu, sabah sabah, babasının dişinden tırnağından artırarak daha birkaç ay önce aldığı altı kabaralı iri postallarını giydi., | DCeyhun, 92
s.
kabarıntı | Toprak kabarıntısından, yontulmamış iki taştan ibaret de olsa bir mezarı vardı artık., | Hacıhasanoğlu, 1954, 80
a.
kabarıvermek | orakayının son günlerinde / kabarıverir fır fır etekler, | YMiraç, 1981, 71
bf.
kabartış
a.
kabartma.
tr. kabart-ış
"tam yirmi bir gün ayrılmazlar yumurtanın üstünden. canları çokça sıkılır. bunu yem yemeye kalkınca tüylerini kabartışlalarından, çıkardıkları öfkeli seslerden anlarım ben. can sıkıntısından öyle yaparlar.", A Cılga, 1980, 50-51"
Kabataşçı | İstanbulda Gezi olayları esnasında Kabataş semtindeki siyasi gösteriye katılanlar. | Hürriyet Kabataşçılarının mumu yatsıya bile kalmadan, ikindide sönecek., | EÖzkök, Hür, 28.8.2016
a.
kabayel
"Dolanırken bâtın eri / Dedi gezdim her bir yeri / Çıktı kabayel rüzgarı / Dalgalandı liman sarhoş", San, Hicranî, 219"
kabe
a.
ar. ka'be
Gönül, visâl kâbesidir. Gönül, yekpâreleştikçe, gerçeklerin teki, teklerin vahididir 15
kabe | Ka'be. | kabe yolu | Bir çift turna gördüm kâbe yolunda / Seversen mevlayı kalma yollarda kalma yollarda / Bizi bekleyen var kâbe yolunda / Muhammed'e doğru uçun turnalar uçun turnalar., Halk türküsü
ar.
kabeci I | Seyyar Kabe bu hafta Adıyamanda. Kabeci geldi hanımmm, müftülükten dev hizmet, Kabede tur at, şeytana sınırsız taş, limitsiz ibadet 10 lira!, | Halkı maymun ettiniz cahillikten., | 24.11.2018, | https://www.videoindirelim.com/kabeci-geldi-haniimm--1167827.html, 01.01.2019 | kabeci | Kabeci* kuvveti budur. Fransızların (egzamen dö konsiyans) dedikleri bu hassa üstün mütefekkir ve sanatkârın biricik sermayesidir. Batı dünyasının, bir adale kıvranması şeklinde resmettiği meşhur 'Düşünen Adam' heykeli, deminki ıstırap ..., | Necip Fazıl, Sahte kahramanlar: imam ve aksiyon, özlediğimiz nesil, İslâm ve öbürleri, 1977, ?
a.
kabeci II | Kabacı | ...şair Cûnûnî, mâlının üçte ikisini hayra vakf ve Ali Bey Camiini tamir eder. Bu münasebetle tarih söyleyen Zahmî: 'Kabeci elhac Cûnûnî mâlını teslîs idüp' diyerek kabacı sözüne kabeci seklini vermistir. Bunun vezin zarûretinden ileri geldiği şüphesizdir. A T Onay, Eski Türk edebiyatında mazmunlar, 1992, 223
a.
kabesizlik -ği BTS- | zangoç yoruldu, çan sustu, seda bitti / yüzünün kabesizliği ve cenaze namazın / ve işte final sahnesi ömrünün; o en garip çelişkisi..., | EmirAliYağan, KunduzD, ıı, 77
a.
bts-
kabileci | Hepsinden önemlisi kökleri yüzlerce yıl öncesi[ne] giden kabileci sadakat kültürü yerine, aralarında olmak istediğimiz gelişmiş ülkelerin rekabetçi liyakat kültürünün temellerinin atılması için farkındalık yaratılmalıdır., | VB/SAytaç, 2016, 86
s.
kabiledeşlik -ği | Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu'nun da belirttiği gibi, Arsal'ın burada açıkladığı durum | büyük ölçüdeki | ethnieler bir tarafa bırakılınca karşımıza aile ile başlayan, soydaşlık ve kabiledeşlik ile devam eden, nihayet kavimler halinde karşımıza çıkan topluluklar görüyoruz ki, bunların evrim aşaması | millet olmaktır., | Fındıkoğlu/NErgan, 2016
a.
kabilesel | 'Artık yaşam' edebiyatta egemenliğin sonudur. Aynı zamanda yeni bir varoluşçuluk türü, bir kimlik kaynağıdır: ne var ki bu Fransız ateist varoluşçuluğu değil, kabilesel varoluşçuluk ya da spritüel varoluşçuluktur-., | GeraldVizenor/YErtuğrul, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 63
s.
GTS-
kabin amiri | Uçuş sırasında kabinin uçuş güvenliği ve yönetiminden kaptana karşı sorumlu olan hostes kabin memuru | Uçus sırasında uçuş güvenliği ve yönetiminden sorumlu hostes | Kabin memuru işe alım ilanları sadece sunexpress ve kariyer net internet siteleri üzerinden yayınlanmakta olup sadece bu nternet siteleri üzerinden yapılan başvurular kabul edilmektedir., | M, 15.7.2013
b.a.
GTS+ GTS-
kabine
a.
hükümetin toplandığı oda'dan hükümet kurulu.
fr. cabinet : oda
"Bu kadar kesin ve açık suçlamalar karşısında sanırım namuslu bir kabine anket parlamenterin aleyhine bulunamaz.", Lutfi Fikri/A N Ölçen, 128 (1982, 2000)"
kabine | oda, kabin. | Koşmasına koşmuştu ama, kendinden önce aynı şeyi yapmaya gelenler tuvalet kabinelerini doldurduktan başka, yaşlı, genç, çocuk bir sürü aday da kuyruğa girmişlerdi., | O Kemal, 1966, 16
a.
kabineci | Talat Bey, Camgöz'le 'kabineci' olarak anlaşmıştı. Genç okurlarımız sanırım pek bilmezler... O zamanki plajların oturulup güneşlenilen yeri hep kumdu., | TAral, SÖ, 9
a.
kabinet
a.
odacık.
"... kabinetlere birer tane koyacağız.","
kabir | mezar, sin. | kabir azabı | Merhaba ey himmet sahibi can!' diye bir ses geldi. Atım ürküp iki ayağı üzerine kalktı. Bu telaşla bir ayağı bir mezara girdi. Hakir az kaldı kabir azabı çekeyazdım., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 42
b.a.a.
kabirgah | mezar, kabir. | Sessiz bu kavme seslerin avaze-i ruûd / Her koyduğun eser sana canlı birer şühûd / Ey kabirgah-ı muhteremi layık sücûd / Sen söndün ise fikirlerin ber-karardır... , | www.academia.edu/.../Tercüman_Gazetesinin_Azerbaycan_Türk_Edebiyat..., 2.1.2016g Ayrıca Yusuf Has Hacib'in mezarının adı.
a.
kabirsiz
s.
mezarsız.
"Heykelleri dağlar kesilip ufku yaranlar / Ecdadı kabirsiz uyuyan bir yeri görsün.", M C Kuntay, Görsün, 1918 mütareke günleri"
kabirsiz
s.
mezarsız.
"Heykelleri dağlar kesilip ufku yaranlar / Ecdadı kabirsiz uyuyan bir yeri görsün.", M C Kuntay, Görsün, 1918 mütareke günleri "
kablolama | kablo döşeme veya çekme. | Kablolama sistemi tümden değişecek, | 18.9.2014 Anfinin elektirikleri için gelen usta
a.
kablolu
s.
1. Kablosu olan. 2. kablo aracılığıyla işlevini yapan (araç, gereç).
elekt.
fr. câbleau + tr. -lU
"... kablolu vinç kullanılacağı gibi, deniz yönünden taşıma ve yerine koyma ameliyesi, alttan ve yandan klapeli şalanlar yardımı ile yapılacaktır. Bu vasıtaların mendireğe kadar götürülüp, getirilmesi için lüzumu kadar romorkör tahsis ...", Nafia Vekâleti, Bayındırlık İsleri D, 1946, C 12, 37
kablolu | 1. kablosu olan 2. Kablo aracılığıyla işlevini yapan araç/gereç kablolu kanal | Yeni çevirisiyle okuduğumuz romanlardan uyarlanan diziyi ise Nick Hurran, ABDdeki kablolu kanalda yayınlanmak üzere çekti., | SonerCan, StarPazar, 3.1.2016 kablolu tv |
s.a.
GTS+
kablolu | Kablolu çeki makineleri ile işlemenin ; hayvan koşuluşu ile yapılan işe göre bir çok iyilikleri vardır. Bunlardan en önemli olan bir tanesi, daha fazla derinlikte sürme imkanının sağlanmasıdır., | AÜZF, 1956, S 102-104, 125
s.
kablosuz
s.
1. Kablosu olmayan. 2. Kablo olmaksızın bağlantı sağlayan (araç, gereç).
elekt.
fr. câbleau + tr. -sUz
"Türbin santrali (kablosuz)", Resmî Ceride, 1940, 14479
kablosuz ağ bilişim Genel ağa bağlanırken fiziki ağ kullanılmadan bağlamayı gerçekleştiren sistem. | [Arap gençliği kendilerini] sanal ya da gerçek kamusal alanlar yaratarak ağ kablolarıyla –ya da bugün daha tam olarak söylemek gerekirse, kablosuz ağlarla- birbirlerine kenetlediler., | çe. NReyhani, T, 4.3.2011
kablumbağa/vosvos | Ailemize dahil olan bu son kablumbağa, yaşım geldiğinde benim oldu. Beş yıl kullandım o vosvosu... Tor tor for for diye gittiği ve çılgıncasına sarsıldığı için sürekli midemin bulanması, | MelikeKarakartal, 2.1.2010, KelebekGüncel, s.7 kaplumbağa | Ailemize dahil olan bu son kablumbağa, yaşım geldiğinde benim oldu. Beş yıl kullandım o vosvosu... Tor tor for for diye gittiği ve çılgıncasına sarsıldığı için sürekli midemin bulanması, | MelikeKarakartal, 2.1.2010, KelebekGüncel, s.7
a.
kaborüko | Mistral'le hemen karşılaşmanız dileğiyle. Ve elbette Marius'u da hatırlatmış olalım bu vesileyle tüm Kaborüko sevenlere., | GYeltan, TarafKitap, ekim2014, 11
a.
Kabotaj yapmak | Fransızlar, Suriyede Türkiyenin varisi olmaya yüzyıldan beri hazırlanıyorlar. Fransız gemileri, her on beş günde bir defa, İstanbuldan Beyruta geliyor, buradan da Suriye sahilindeki çeşitli şehirlere uğruyor, bahriye ıstılahatı ile söylemek gerekirse kabotaj yapıyor. 19
kabuk | kabuğundan taşmak (biri) –i deyim gururlanmak | Amca bey, dedi, maşallah torunun da aslan gibiymiş. Ne mutlu sana böyle bir torun yetiştirdiğin için. Baktım, büyük babam kabuğundan taşacak., | VSevim, 134-5
a.
kabuklamak | İlaç tabletine film geçirmek | Niye bu ilacı kabuklamıyorlar? , | Annem, 5.5.2012
f.
kabuklanmak | kabuk oluşmak, kabuk bağlamak. | [Istakozlar] tekrar kabuklanıp güçleninceye kadar ortalığa çıkmazlar., | ÇAltan, GeçipGiderken, 1968 | [Y]ıllar yılı, canlılardan uzaklarda, hep yağmurda, karda kalmış, sellerde sürüklenmiş, her doğa olayından bir başka iz alarak kabuklandıkça kabuklanmış bir biçimsiz nesneydi sanki (...), | TYücel, Dönüşüm, 1975, 22
f.
kabul | acceptanceakseptans, Bir üniversitenin herhangi bir programına kabul edildiğini gösteren resmi belge KABUL ODASI | Üstleri ve eşyaları arandıktan sonra kabul odalarına konulur ve hekim muayenesinden sonra kuruma yerleştirme işlemleri yapılır., | 5275s.K, md.21
a.
huk.
ing.
kabul almak
b.f.
kabul edilmek. olumlu karşılık görmek.
ar. kabul + tr. almak
" Coşkun bu makaleyi hakemli bir dergiye yolladı. Coşkun'un makalesi kısa sürede kabul aldı ve yayımlandı.","
N Pehlivan, gazeteduvar.com.tr, 11.11.2023
kabul almak akseptans belgesi almak | Master eğitimimden sonra doktora eğitimime kabul aldığım üniversiteden burs aldım (...), | EUslu, T, 29.9.2011
kabul edilebilir
b.s.
kabule uygun, kabul edilebilecek nitelikte olan.
"Kürtler Graham'ın önerilerini kabul edilebilir bulmuyor. Bu konudaki uzlaşmazlığın alenileşmesi de istenmiyor.", F Taştekin, https://www.gazeteduvar.com.tr/rojavaya-amerikan-turu-ohal-ve-savas-canlari-makale-1572894, 11.7.2022"
kabul edilebilir | Politik İslamın pek çok ülkede ve Türkiye'de ılımlı, kabul edilebilir, özgürlüklerle bağdaşabilir muhafazakâr demokrat bir politik akım sayılması algısının yaygınlaşması AKP iktidarına bir çıkış yolu gibi göründü., | GürayÖz, Cmh, 12.2.2016
s.
kabul edilemezlik | Önemle vurgulamak isteriz ki; insan hayatı kutsaldır ve buna yönelik her türlü saldırının çirkinliği, kabul edilemezliği açıktır., | AFÜnsal, 27.1.2014 Mazlumder
a.
kabul görmüşlük | İkincisi ETA ve IRA'da bir süre sonra uluslarararası kabul görmüşlük vardı., | AdemPalabıyık,T, 23.9.2011
a.
kabul görürlük | Demirtaş'ın kendi partisini ve davasını aşan kabul görürlüğüyle solda yeni bir lider olarak var oluşunu çok önemsiyorum., MeldaOnur, M, 12.8.2014
a.
kabule | bir tür urfa yemeği | Kureyş kebabı, Soğanlı kebap, Kabule gibi birbirinden özel lezzetlerle Urfa'nın gastronomi şehri olmayı hak edip etmediğini ilk önce basın mensupları olarak bizler test ettik., | STansel, T, 21.9.2014
a.
kabullenici
s.
kabul etmeye yatkın, kabul edici.
"Böyle işletmeler, kabullenici (price taker) değil, fiyat yapıcı (price maker) durumundadırlar. Rakiplerin bulunmaması tekelciye bağımsızlık sağlar.", R karalar, İṣletmelerde fivat kararları ve Türkive'den örnekler, 1972, 12"
Kabulleniş | Nasıl bir 'ölümüne' aşk ve 'vakur' bir kabulleniş Kavuşmak? , | Gamze Akdemir, CumKitap, 23.5.2019, 4
a.
kabullenmek
f.
razı olmak, kabul etmek.
ar. kabul + tr. len-
"Yemin ettim bir defa. Ne olursa olsun hakkımda söylenen iyi sözleri vicdan azabı duymadan kabulleniyorum.", Kaptan Paşa, 1954, 86"
kabultü veheptü | 10. ve 11. madde kabultü veheptü maddeleri, 'biz bu metni kabul ediyoruz' deniliyor, ne gerek var bu iki maddeye., | ATA, Z, 29.8.2012
ar.
kaburga | Ayakta kadavrası çıkmış, kaburga kemikleri kalabalıktan arkasından duranın kaburga kemiklerine yapışmış genç adam: 'Yapsınlar ya, yapsınlar! Sen de oh de!'..., | NGüreli, SO, 84
a.
kaburgası kalın
s.
yata yata semizlemiş. mec. tembel.
Gürkan Keskin, H Ali Koca, 14.03.2024 (Malatya, Yozgat)
kâbuslu
s.
kâbusu olan.
"Kâbuslu kara günler zehir gibi işledi içimize.", E K Gökkaya, 1988, 63"
kâbuslu | içinde karabasan olan | Kâbuslu rüyadan uyanır gibi irkildi., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 9
s.
kabültü vehebtü | vehebtü kabultü: bağışladım kabul ettim. | Devir, hatim babında Konduğun gün TABUTa şöyle dönüp de geri bak; / Hocanın bayramıdır sizdeki feryat günü, / Şu namazdır, şu zekâttır, şu oruçtur diyerek: / Ev olur kabültü vehebtü borsası, menkut düğünü, Abidin Uyar, Hicivler Tepkiler, 1960, 70 (aslında: kabl-ü vehept) | | Demek karının niyeti bana kızını itelemek! İtelemek ama, kimin kime neyi iteliyeceği belli değil daha. Şaşı kız mı? Kabultü veheptü. Sen de Allahın kulusun yavrum. Senin de bir zarına bakacak lâzım. Bu benden iyisi olamaz ya!' O sırada şaşı kız başını yerden kaldırıp bakmıştı., Orhan Kemal, Kanlı topraklar, 1963, 267
ar.
Kabza | Kahve ocağını müşterilerinden ayıran, üst kısmı raflardan müteşekkil tahta bölmede sıra ile dizilmiş nargileler ve dikine konmuş sarı bakır tepsiler parlıyor ve bir kenarda, kabzaları kadifeli kırmızı marpuçlar sallanıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 73
a.
kaç
kaç | kez | Gö?ül var abdâl ol hırka biçin de / De?edi? tâli'in bir-ki kaçında / Felek beni görmüş halkın içinde / Gözini gözümden ırmak istemez., Kuloğlu
a.
kaç yazmak deyim ne önemi var, ne ifade eder anlamında | Bu yükle iktidar denen ışıltılı ve korunaklı duvarların ardına geçmişsin, kaç yazar? , | ÜKıvanç, T, 9.7.2011 bir kaçın birkaç | Yurdun yanındaki bozacıda O da leblebi ile bir kaçın lafın belini kırdı..., | NevzatÇiçek, Timeturk, 1.4.2015
kaça kaça
Kaça kaça Plevneye vardılar 27
kaçağa gitmek halk kaçakçılığa gitmek | Aslan, abisine protez bacak yaptırmak için kaçağa gidip para topluyordu., | ZahideEncü, T, 30.12.2011 | Ancak yerel kaynaklar ve tüm veriler ölenlerin kaçağa çıkan köylüler olduğu yönünde., | MAltınok, T, 30.12.2011
kaçak
"Bir an önce gidip gitmemek arasında karar vermeliydi. Parasızlığını düşündü yeniden. Vapura kaçak binecek hali de yoktu.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 43"
kaçak | kaçak kesim | gayrimeşru ilişki | İhanet muhafazakar erkeklerin geyik muhabbetine de 'skor' veya 'kaçak et kesimi' şeklinde renkli esprilerle yansıyormuş., | EzgiBaşaran, R, 3.2.2011
a.argo
kaçakaçlık | kaç ha kaç veya kaç a kaç'dan | Osmanlının yenilgisi sonucu Kars, Ardahan, Artvin, Batum Rusların eline geçmiş. Bu durumu kabullenmeyen halkımız, buraları terk ederek kaçmış. Onun içindir ki bu savaşa, yöre halkı 'Kaçakaçlık' adını takmış., | RDede, 42
a.
kaçamaklı | Kesin olmayan, yargı bildirmeyen ve her iki tarafa da çekilebilen (söz, cevap, davranış) | Gazinoya gitmeğe ne lüzum var, diye kaçamaklı bir şekilde cevap verdi., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 110
s.
Kaçamaklı | Şimdilik işi mümkün olduğu kadar uzatmaya bak. Kaçamaklı cevaplar ver; belki bıktırıp bu işin arkasını bıraktırırsın., Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 57
s.
kaçan fırsat ele girmez atasözü. | Düşenin dostu olmaz, ağlamak fayda vermez, / Kaçan fırsat bir daha ele avuca girmez., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 139 (30.05.2025)
kaçan haçan, ne zaman | Her kaçan cûş edip çağlasa seller / Açılır laleler, sünbüller, güller., | Gevheri, EGŞA, 46
kaçarı yok kaç-mak'tan kaçar Mutlaka elde edilecek anlamında bir deyim! 05.02.2013 EkşiS: Kişinin, birşey üzerinde sonuca varılacağından şüphesinin olmadığını anlatmasına yarayan ünlem cümlesi... (wise man, 05.07.2004) | O yüzden de nasıl yaşıyorduysan öyle yaşamaya devam ediyorsun, farkında olmadan. Kaçarın yok., | MÜEriş, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 26 | Kırdığımız tek bir kalple huzur ağacımız yapraklarını dökmeye, için için kendini yemeye başlar. Biliriz ki kaçarı yok, ille de o özür dilenecek ve o gönül alınacak., | DYılmaz, HRKitapSanat, 26.5.2017
kaçıkçı | tekstil örgü, veya ilmek kaçıklarını bulup onaran kimse? | Kaçıkçılar aranıyor., | 22.1.2012'de Merterde ilanda gördüm.
s.
kaçıklık -ğı | 1. kaçık olma hali. | Buraj Makineleri : Bu makineler, yatay ve düşey eksen kaçıklıklarında, bozuk yolların tamiratında kullanılır. Yoldaki mevcut balastı travers altına sıkıştırarak balastın yola en iyi şekilde yataklık yapması sağlanır., MEB, Raylı sistemler teknolojisi makine ile yol tamiratına hazırlık 582YIM297, Ankara 2011, 9 | 2. | delilik.
a.
Kaçın kurrası | Yangın söndürücülerinin başı da bunun farkında... Kaçın kurrasıydı o... Yıllarını bu işinde eskitmişti*., | S Şengil, 1983, 66-7.
kaçınık | münzevi; kendi köşesine çekilip etliye sütlüye karışmayan | Hepimizin çileye düşkün bir kaçınık olmamız gerekmez ama, acaba hepimizde, bu görgül, göreceli dünyanın ötesinde insanın yazgısını zihninin gözüyle seyredebileceği bir yere ulaşmak özlemi yok mu? , | İGüngören, ZenBudizm, 1980den önce/CMıhçıoğlu, 1981, 62Amida[Japonca](Amitabha[sansk.]): Arık Ülke'yi yönettiği varsayılan Buda'nın adı. Öyküye göre önceleri bir kralken tahtını bırakıp kaçınık derviş yaşamını benimsemiş, Bodhisattva'lık yeminleri etmiş. Bu yeminlerden birisine göre adını içtenlikle anan herkesin ölümünden sonra | Arık Ülkede tekrardoğumunu sağlamadıkça en yüksek aydınlanmaya ulaşmamaya ant içmiş. bkz. Jodo, | 9.9.2004, | http://www.6dtr.com/1.php? dosya=SOZLUKLER/Uzakdogu, 12.1.2016g
s.
Kaçınık | Tespih böcekleri gibi kaçınık yaşamak!, | B Necatigil, Arada, 4
s.
kaçınık bağlanmaa. | Avoidant Attachment Bebekler, anneleri yanlarındayken çevreyle ve yabancılarla ilgilenir, duygularını anneleriyle paylaşmaz, bir bakıma annelerinden bağımsız bir biçimde çevreyi araştırır. Anneleri yanlarından ayrılıp geri dönerse, görmezden gelip oyunlarına devam ederler. bk. ayrıca güvenli bağlanma | secure attachment ve Kaygılı / Çelişkili Bağlanma (Anxious/Ambivalant Attachment): , DenizVargeloğlu, Hürr, 11.1.2010, | http://www.hurriyet.com.tr/cagimizin-hastaligi-iliski-bagimliligi-13436142, 12.1.2016g
ing.
kaçınılmazlaşmak | Asıl düşman tanımı, Sovyetler Birliği olunca ABD'ye daha yakın pozitif bakış kaçınılmazlaşıyordu., | OÇalışlar, R, 28.9.2013
f.
kaçınış | içtinap. | ... kaçınış var . Bir zamanlar pozitivist fel-sefenin , tekâmülcülüğün ve umumiyetle on dokuzuncu asır maddeciliğinin tesirile bizde de büyük bir ilimcilik merakı uyanmağa başlamıştı ., Varlık, 1933, S 1-24, 133
a.
kaçınmacı | Düzenleme Kurulu'nda yer almaktan memnuniyet duyduğum, artık gelenekselleşen, hukukun farklı disiplinlerinden farklı konuların ele alındığı 5. Uluslararası Necmettin Erbakan Hukuk Kongresi tamamlandı. Çok kıymetli hocalarımın katılım gösterdiği oturumda | Anayasa Yapım Süreçlerinde Kaçınmacı Anayasacılık başlıklı bir bildiri sunma imkanına eriştim. Akademik literatürümüze katkı sunması dileğiyle., Enes Ersöz, 28.05.2025+, Linkedin
s.
Kaçırtılmak | Edilgen | Tayin edildiği Anafartalarda 20 Aralık 1915 tarihinde düşman püskürtülmüş, kaçırtılmıştı., | Taray, 18
f.
Kaçırtılmak | Edilgen kaçmak mecburiyetinde bırakılmak. | Tayin edildiği Anafartalarda 20 Aralık 1915 tarihinde düşman püskürtülmüş, kaçırtılmıştı., | Taray, 18
f.
Kaçış edebiyatı | Ahmet Ümit, literatürde 'kaçış edebiyatı' tabir edilen, 'alt-edebiyat' olarak nitelenen bir türün emekçisi, polisiye romanlar yazarı., | E Ardıç, Korkma yavrum, ıspanak, SabahG, 25.12.2015
a.
Kaçış sendromu | Evinin banyosunda düşmesi sonucu hastaneye kaldırılan Mehmet Ali Erbil, 16 yıldır mücadele ettiği 'Kaçış Sendromu' hastalığının da nüksetmesiyle nedeniyle (sic) Ekim ayından bu yana hastanede tedavi görüyor., | Cum, 11.6.2019
a.
kaçışıvermek
b.f.
birden bire kaçışmak.
tr. kaçış-ı-ver-
Şakacı kayalar yuvarlanarak yolu kapatıyordu ya, araba durmayagörsün kaçışıveriyorlardı yokuş yukarı: herşey şeffaf bir parkaydı 81
Kaçkınlık –ğı | En istihlaf edilenler, yüzsüz, korkak, yılışık ve haylaz olan bir sınıftır ki, bunların çoğunu memur çocukları teşkil eder. Usulsüz bir terbiye ile evde mütemadiyen dayak yiyen, izzetinefis namına bir şeyleri kalmayan ve mektep kaçkınlığını itiyat eden bu çocuklar, hakiki kabadayılar tarafından daima hor görülür., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 26-27
a.
kaçkınlık | Kiliselere yolu düşen ve pazar ayinlerinden sıkılmış dindar görüntülerini kimseye kaptırmadan gözüm tanır Romanın seyrini, kaçkınlığından ve bir de ihanete alışkın sözlerinden., | Ömer Say, 2010, 74
a.
kaçmak | 1. koşmak, 2. kenara çekilmek. Kaçım kaçım kaçmak | Erdemlice ve filozofça, sevgi ve hayranlık yüklü bir saygınlıkla bezenmiş, alçak gönüllü bir önderliğin yerine... kendisinden korkulan, yol bulunca kaçım kaçım kaçılan, huzurunda tir tir titrenerek, özgüvensiz ve kişiliksiz bir pozisyonla durulabilen... bir konumun kozasıyla örülmüştür, generallik. | , | NÇınar, T, 13.7.2010 | Hep kaçım kaçım kaçınmak, hep çifte standart, yaptıkları., | NÇınar, T, 17.1.2011
kaçmak | kaçmak göçmek ikizleme firar etmek, haber vermeden, gizlice gitmek. | Doktor giderken: -Bir daha kaçmak göçmek yok ha..., | HKıyafet, 1981, 25
f.
kaçmak göçmek
ikizleme.
firar etmek, haber vermeden, gizlice gitmek.
" "Doktor giderken: -Bir daha kaçmak göçmek yok ha... .", H Kıyafet, 1981, 25"
kad | Ol koca Erzincan şehri dağıldı / Büküldü kâmetler, kadler eğildi., | AşıkMısdılı, 36 | Doğru söylemezsen kaddin eğilsin / Dilerim mevladan belin bükülsün / Çürüsün yaprağın dalın kurusun / Selvi ağacı senin maralın hani, Aşık Kerem
a.
kadarlık | kadar+ türk -lık | Onların, askeri ya da yargı vesayetinden kurtulmaktan anladıkları, işte şimdi bu elde edilenler kadarlıktır., | NÇınar, T, 18.4.2011 | Bazen olayların ağırlığı ve yoğunluğu, bir süreci diğerlerinden öylesine farklılaştırır ki, aynı zaman dilimi kadarlık olmalarına rağmen, vaktin dağarındaki o hınca hınçlık, o tıka basalık, bize sanki daha uzunmuş sanısı verir., | NÇınar, T, 8.8.2011 ne kadarlık | Fakat bu çalgı acaba Suriye'nin ne kadarlık bir bölümünde nasıl ve ne şekilde kullanılıyor? , | SavaşEkici, ibid o kadarlık | er geç dönecek toprağa bu yalan varmık/ çok yaşadık, yaşasak da bir o kadarlık!, | HasanDemir, Rübailer, DiyanetDergisi, Sa.4, tem-ağu1975, s.210
ar.
kadastro | Huk. | Akd-i bey'in icrasından sonra | kadastro defterlerinde bayi'in ismi yerine müşterinin ismi yazılırsa da bu muamele mücerred merasim-i idariyeden ibaret olup bâlâda muharrer üç türlü akid ile ikmal edilmiş olan bey'in neticesi idi., | MEsad, TİH.
a.
huk.
fr.
kadavra tarlası a.Kadavra tarlası bekçisi ABD'deki iskelet tarlalarında sevimli hayvanlar ve sebzeler değil çeşitli pozisyonlara yerleştirilmiş deforme olmuş insan vücutları; toprağa yarı yarıya gömülmüş cesetler, kadavralar var. Tarlalar adli | öğrencilerinin vaka örnekleri üzerinde çalışmasına yarıyor. Bekçilerin görevi de sağken, kadavra olarak kullanılmak üzere gönüllü olmuş insanların cesetlerini bu tarlalara, yapılacak çalışmanın senaryosuna uygun şekilde yerleştirmek, inceleme bittikten sonra da ortalığı tekrar toplamak. Kadavra tarlası bekçisinin sıradan bir gününe hoşgeldiniz! | , | R, 23.8.2011
tıp
kadayıftan kadın | (kadayıftan kaduncuk) Tirebolu/Işıksoluğu beceriksiz kadın
s.
kaddi kameti | Kaddi kameti bir hal içinde şekerlenmiş kaymağı bal içinde+++
Kade kase (gase) oturmakKenardan hafiften eleştirili bir tarzda toplantıyı, işi seyretmek. 18.2.2014 | kade kase (gase) için örnek mesela kayınvalide kade kase kenarda oturuyor. Gelinlerin yaptıklarını seyrediyor veya gelin gittiği evde kade kase oturuyor, çalışmıyor. Buradaki de onu eleştirmek amaçlı kullanılmış bir cümle. Normalde kayınvalide öyle oturması lazım ama gelin oturunca eleştiri olarak söylemiş., | A Savaş, 18.08.2024
dey.
kadeh vurmak
"Kandil-i Kübra'da yandım yanıştım / Katre idim bir ummana karıştım / Aşıklar Piri'ne sordum danıştım / Altundan bir kadeh vuranlardanım.", San, Hicran3i, 137"
kadehdaşlık -ğı
a.
birlikte kadeh tokuşturan, içki arkadaşı.
ar. kadeh + tr. -daş-lık
"... dostlarını bulup onlarla kadehdaşlık ederdi. Kumkapıda seyyar meyhanecilik yapan Matrakçı adlı birini kendine kethüda seçmişti. Onun delâletile şu ipsizi, bu ipsizi konağına toplıyarak akla sığmaz rezaletler işliyordu. Hubyar da dahil olduğu halde onun evinde herkes sızgın bir halde yaşıyorlardı. Yataklar şarab sofrasının yanında serili duruyordu. Uyanmak zahmetine yeniden içip sızmak zevkinden dolayı"
M T Tan, Osmanlı Rasputini Cinci Hoca, 1938, 227
kadehlenme | kadehile içme | Rakıyla kan bağı kuruşunu hangi kadehlenmelerle kutlardı? ., | YErdoğan, 35
a.
kadem
a.
ayak.
"Elvanlı renk giymiş şu karşı dağlar / Gene kadem basmış ovaya bülbül.", San, Hicranî, 124"
kademe | fut. futbolcunun futbolcuyu tutması | Hal böyleyken Benfica'nın golünde kademe yok, eşleşme yok, ceza sahası içinde rakibe baskı yok, hani rakibe istesen bu denli geniş hareket alanı bırakamazsın; vuruşun zayıflığı ile kalenin tam ortasından ağlarla kucaklaşması da cabası!, | FUraz, T, 6.8.2011
a.
kademeleştirmek | Cürmün ağırlığına göre kademeleştirilen mahkemelerin ihtiyaçlara cevap vermeyeceği düşünülerek ihtisas mahkemelerine gidilmiştir., | MNiyazi, Z, 9.7.2012
f.
kademgah | Ayakyolu | Kadın yaptırdı kademgahı. / Kişi rahat bula tende. / Yolum düşerse bir gün hayratın / Sı... ben de., | Hilmi dolaşmaz, www.yenidogus.net, 21.9.2015
a.
kader | kader çektirmek deyim | Mahalle aralarında tombala oynatıp, kader çektiriyordum., | ZMısırlı, Dilenci, 64 kadere kırkbeş Allaha emanet | Yok canım. Laf maf ettiğim yok. Hemşeriniz mektup salmamış, tanıdığınız da yok... /-Eee? / -Kadere kırkbeş gidiyorsunuz!, | OrhanKemal, 1954 kaderci | Bütün geçmiş ve gelecek değişiklikler, evrene hükmeden bir gücün niyet ve kararına göredir, diyen kaderciler gitgide azalıyor., | OBurian, 1964, | 20-24
ar.
kaderdaş | Türkler, Kürtler, Ermeniler, bizler kardeşiz, sevgiliyiz, ortağız, kaderdaşız., | MEsayan, T, 18.7.2011
a.
kadersel | kadrele ilgili. | Bu dumanı yok etmenin çaresi / Kitap yazmıyor' Yukarıdaki örneklerle tanıtmaya çalıştığım kadersel mutsuzluğun yansıtıldığı pek çok şiiri daha var Necatigil'in. Bunlardan «Çarmıh» ( Eski , 21 ) değinilmeğe değer. Daha ustaca iki örnek: Ne gitmek geçebilir aklımdan / Ne de git demek. / Ben eli kolu bağlı / Ağzı dili bağlı..., H Contürk, Behçet Necatigil ve Edip Cansever üstüne1964, 42
s.
kadeş | kadeş antlaşması | Tarihte MÖ Hititlerle Mısırlılar arasında Anadoluda Kadeş şehrinde akdedilen bilinen ilk yazılı antlaşma. | kadeş savaşı | ++
b.a.
kadı | Onlarca kütüphane dolusu bilgiden daha kıymetli bir hüküm değil midir şu: | Kadı ne karar verirse versin, sen kalbine danış., | İKüçükkılınç, 24.7.2012 eposta
a.
Kadıköy Altıyoldaki boğa yontusu kınuşuluyor. Trabzonda da inek heykeli vardı. Geçen akşam gelip gelip onunla resmini çekiyorlardı. Ben de boğanınkini çektim. Bu da Trabzonun sağmal ineği!
kadılar müftüler gördün / hakemdir / hakimlere sordun / kuş oldun diyar uçtun / hakkın kerimde olduğunu / ner'de gördün, | | http://www.edebistan.com/index.php/nevzatkirpinar/kuslara-kuskulu-sorular/2009/09/
kadın | sosyalist, devrimci üniversite gençliğinin jargonunda öğrenci kız. Aynı kesim Kadın arkadaş'ı kız arkadaş yerine kullanmaktadır. Özgecanın katillerine ve kadın düşmanlığına karşı ayağa kalkan üniversiteli kadınlar, uykularını kaçırıyor AKP'nin ve Tayyip Erdoğan'ın., | ÜniÖğrencileri'nin 16.3.2015 el ilanı kadın düşürmek | deyim kadın tavlamak | O teknelerin dizaynları sahillerde, açık denizlerde, adalarda diil boktan plazalarda ömrünü yan masadaki kadınlardan birini düşürmeye adamış mühendisler tarafından yapılmış, bu çok belli., | BaşaltıÖyküleri, Leman, 10.3.2010 kadın insanı hem vezir eder hem rezil eder kalıp söz | Cümle gencimize, cümle insanlarımıza hayırlı fırsatlar versin. Bazı kadınlar vardır, bilirsiniz ya, Allah göstermesin, kadın insanı hem vezir eder, hem rezil eder., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 196
a.argo
kadın berberliği | kuvaförlük | Asker olmazdan önce Kadıköyde kadın berberliği yaparmış., | S Şengil, 1983, 47
a.
kadın hakları | Kadın hakları ülkemizde Medenî Kanun'la birlikte kadın-erkek eşitliği yolunda yükselmeye başladı., | B Tanör, Fotoğraflarla Türkiyede insan hakları (1839-1990), 1995, ?
a.
huk.
Kadın hastalığı | Derken, o yıl Martha, Frantiskovy Lazneye gitti; anlarsın ya, kadın hastalığı, kısacası sihhatı yerinde değildi pek., | K Çapek/ E Gürol, Yalanlanamayacak bir kanıt, ÇHA, 9
a.
kadınımsı | kadınlara has özellikleri olan erkek, efemine | +Görünürde 6 yıllık evli, karısıyla mutlu, kadınımsı Einar'ın cinsel kimliğini keşfetme sürecini anlatan | The Danish Girl- Danimarkalı Kız, | Lili Elbe-Gerde Wegener'in anılarını aktaran bir kitaptan yönetmen Tom Hooper eliyle perdeye uyarlanmış, oyunculuğu, özenli sanat yönetimi ve başarılı görselliğiyle göz dolduran, biyografimsi bir dram., | SÇapan, Cmh, 12.2.2016
s.
GTS+
kadınlaşmak
f.
1. Çocukluk çağından çıkıp kadınlık çağına girmek: 2. nesnesiz, mecaz (erkek) Kadın gibi davranır duruma gelmek:
Bir ara delikanlı bakıldığını görmeden duydu, başını cevirdi | kızın iri gözleri —daha ziyade maviye çalan açık renkli gözlerdi bunlar- kendi üzerine çevrilmişti, inatla seyrediyordu. Bakışlar karşılaştı. Hayret! Cemşit şaşaladı | zira o bakış bir kız çocuğu bakışı değildi, bütün mânasiyle ve -belki büyültüyordu- bütün hırsı ile kadın bakışıydı vaktinden önce kadınlaşmış, aslında erkekçil sıcak iklim kızının bakışı 71-72
kadınlı erkekli | Az sonra kadınlı erkekli başka misafirler de geldiler., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 9
s.
kadınlık | O zaman Suad'a da hayatının şu devresi kendi ömrünün, kendi kadınlık hayatının eylülü gibi geldi., | Mehmed Rauf, Eylül, RSoysal, T, 30.8.2011
a.
kadınsal | Erkek milletinin yapı market hayranlığı başlığı altında bu fetişi hor gören birtakım kadınsal perspektiflere denk geldim, teessüf ettim, evvela onu söyleyeyim., | little thin goddess, EkşiS, 14.09.2010 | İzleyicilerin telefonla ya da internet üzerinden kadınsal konularla ilgili sorular yönelttiği programda Khloe Kardashian tüm sorulara gayet sakin ve samimi bir şekilde cevap veriyordu., | M, 4.6.2013
s.
Kadınsallaştırmak | Yanlış beslenme erkekleri kadınsallaştırıyor., | CNNTürk, Buket Aydın/Ayşegül Çoruhlu, 29.5.2019
f.
kadınsılaşmak | kadınsı hal almak, kadına benzemek, kadın özelliği kazanmak, kadınlaşmak | Ne kadar kadınsılaşırsan o kadar makbul olacağını sana empoze etmeye çalışıyor olabilirler. | , | DirilişP, 28.5.2016
f.
GTS+
kadınsız | kadın olmaksızın | İyi devrimci olmasının yanı sıra ünlü de bir çapkın olan Arif'in kadınsız bir kutlamayı nasıl kabul ettiğini sormamıştı Leyla; birbirlerinin dünyasını eskisi kadar merak etmiyorlardı zaten., | TKiremitçi, 2005, 184
s.
Kadırga y.a. Türkiyenin muhtelif yerlerinde yer adı. İstanbulda semt adı. Gümüşhane'nin Kürtün ilçesi sınırları Zigana Dağları üzerinde, Zigana Geçidi'nin doğu yakasında bulunan bir yaylanın adı. | Burası derin orman görünmeyelim aman / Senin gibi güzelin canım yoluna kurban / Kadırganın başına dolu yağıyor dolu / Seni gavurun kızı dursak bile ne olur? , Atmacayı vurdular, Giresun
kadid
"Cemşit, karşısıdaki kürklü ve boyun atkılı iki büklüm kadidin söyledikleri işleri nasıl başardığına akıl erdirememişti.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 72"
kadid/t | Artık kaditleşen, üzüntüden, kahırdan iğne ipliğe dönen annesi yerinden kalktı., | Tez, TTE, 50-1
kadife sesli
bs.
yumuşacık sesi olan.
"Oscar ödüllü oyuncu, kadife sesli sanatçı Mahershala Ali'nin seslendirdiği bu belgesel, Uganda'da yaşayan iki gruba ayrılmış şempanzelerin birbirleri ile hem sosyal hem hiyerarşik mücadelelerine odaklanıyor.", Tuğçe Madayanti Şen, Birgün, 20.5.2023, 13 "
Kadifebalığı | Son yıllarda sanayi atıkları nedeniyle kirlenen Kızılırmak, iyi zamanlarında yayınbalığı ve kadifebalığı gibi türlerle anılırdı., | Raillife, Ekim 2019, 23
a.
kadifeleşmek
f.
1. kadife gibi yumuşacık olmak. 2. Samimi olmak.
"Sesin ipek gibi olmuş kadife kadifeleşmiş.", Tv, 8.5.2024"
kadimî | ezelden, başlangıçtan beri | Kadimî ve | inşacı ekollerin milletin ve milliyetçiliğin tarihine nasıl yaklaştıklarına değinmiştim. Kadimî ekol tarihin her döneminde bir Türk Milleti'nin varlığından şüphe duymazken | inşacı düşünce bunun çok yeni bir icat olduğunu savunur., | YHErdem, KararG, 18.12.2016
s.
kadir
kadir gecesi | Modanın kadir gecesi diyenler de var bu geceye; Vogue dergisinin New York'ta başlatıp tüm dünyada uygulamaya koyduğu Fashion's Night Out gecesinden bahsediyorum-., | BAltuğ, T, 16.9.2012
a.
kadir-i kül | Şahsî bilinç, vicdan ve sorumluluğunu böyle kadir-i kül bir Lidere emanet edip O'nun emrine girerek (Führerprinzip) varlığını kollektif içinde eritme arzusu (örn. Andımız :Varlığım Türk varlığına armağan olsun)., | HBerktay,T, 31.5.2012
Kadirbilirlik –ği | Bu güzel ve kadirbilirlik toplantısının tertip heyeti namına kaparken Tanrıdan kendisi için bol bol rahmet dilerim., | Fındıkoğlu, Ordinaryüs profesör dr. Cemil Bilsel merhumu anma merasimi, 22
a.
Kadirbilirlik –ği | Bu güzel ve kadirbilirlik toplantısının tertip heyeti namına kaparken Tanrıdan kendisi için bol bol rahmet dilerim., | Fındıkoğlu, Ordinaryüs profesör dr. Cemil Bilsel merhumu anma merasimi, 22
a.
kadirdanlık -ğı
a.
değerbilirlik.
ar. kadir + Farsça -dan + tr. -lık
Kanat çırpan martılar | Dostluk, muhabbet, şefkat ve kadirdanlık müjdeleridir bu kuytunun üstünde... 28
kadirizm | Film yıldızı Kadir İnanır'ın adından. Kadircilik. | Kadirizmin belgeseli tamam, | Akşam, 22.11.2013 | 90lı yılların başında startv tarafından çekilen savcı adlı dizinin fragmanlarında kullanılan o tarihlerde farkına varmadığımız ama bizlere 90ların nasıl geçeceğine ait bilgi veren tanımlama., | 12.05.2001 kermith EkşiS, bk. 16.5.200 Ekşi S
a.
kaditleşmek | çok zayıflamak, bir deri bir kemik kalmak | Artık kaditleşen, üzüntüden, kahırdan iğne ipliğe dönen annesi yerinden kalktı., | Tez, TTE, 50-1
f.
kadr-dân | değerbilir, kadirbilir | Gelmezse sûk-ı âleme bir kadr-dân Belîğ / Deryâ-yı dilde dürr-i maâni nihân kalır, | Beliğ, EGŞA, 195
s.
kadraj kadraja girmek deyim sin. | Kadraj hataları // Kadraja giriyoruz, yaşasın! / Kadraş hatasıdır belki gidişin / Gidişin... hangi şarkıda geçiyordu? , | GAdıgüzel, Vaveyla, 8
kadrajlama | Dizinin rejisi ve estetiğine gelince; mizansende yer alan oyun, ışık, kurgu, dekor, kostüm ve kadrajlama hususlarında, dizinin tanıtımlarında sunulduğu gibi öyle kalitatif bir çalışma çıkmıyor ortaya., | Telesiyej, T, 15.3.2012
a.
kadrajlı
s.
kadrajı olan.
"Sencer Divitçioğlu'nu çalışma odasında gösteren bu fotoğrafın kadrajlı hali Adnan Ekşigil'in kitabının kapağında kullanılmıştı.", İ Kara, Divitçioğlu'nun tarihe dahil oluş tarzı, Derin Tarih, Haz 2022, S 123, 5"
kadril çekmek | Bu çalgı ve dans, saatine göre değişiyordu. Bir vals, bir kadril parçası, onu da bir polka* veyahut mazurka* takip ediyordu., | ZŞakir, Sadullah Ağa, 46 | Beyazlar dans etti, kadril çektiler/Ateşin ve Holbert'ın çevresinde., | CKoytak, T, 18.7.2011
a.
kadro harici | Farz edelim Arabi ve Farisi kelimeleri tamamıyla kadro haricinde bıraktık. Tabii Türkçemiz o vakit birçok yeni kelimelere muhtaç olacak ve tonguçlar daha bilmem neler gibi birçok kelimeler yeniden öğrenilecek., İbrahim Alaettin, | Tasfiye-i Lisan, Sırat-ı Müstakim, 1910, 3(54), 28-29.
b.a.
kadrolu | Az kadrolu bir daire, hususi teşekküllere yazıhane, doktor ve dişçi muayenehanesi olarak icara verilecektir. İcabında ikişer oda ikiye bölünüp verilir. Binaya müstecir levha asabilir., Çorum G, 18.05.1959, Yıl 37, S 2464, 1
s.
kadrosuz | kadro olmaksızın. | Böyle bir ruh halinin bir inkılâp plansız , teşkilâtsız , kadrosuz yürüyebilir hayaline kapılanların gafletinden farkı ne? , YKK A Özkırımlı, Panorama, 1987, 111 | ...-ren kadrolan , kadrosuz bir kız bisikletine benzeyen, o zamanki devlet hizmetinden, elli iki yaşında tardolmanın acısı içinde , kalemini seferber ederekten alt etti. Bu başta, dediğim gibi, sağlıklı büyümüş bir ..., H Â Yücel, Geçtiğim günlerden, 1990, 12 | ... Kadrosuz yükselme : Madde 11 Devlet Memurları Aylıklarının Tevhit ve Tedahülüne dair olan 3656 sayılı kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu kanuna bazı maddeler eklenmesi hakkındaki 4598 sayılı kanunun 4 üncü maddesindeki kadrosuz terfiye ait hüküm ..., Resmî Cerrîde, 1951, 1570
s.
kadroya çıkmak kamu kurumlarında boş olan kadroların duyurular yapılmak | Ağustosta kadroya çıkıyoruz, o zaman başvurunu yapabilirsin., | KPSS 2011/8 atamaları ile 7776 sağlık meslek lisesi mezunu, 3072 önlisans mezunu, 5814'de lisans seviyesinde kadroya alıma çıkıldı., | 8.09.2011, | http://forum.memurlar.net/konu/1369012/, | KPSS-A Kadroları; genel olarak müfettiş, uzman, denetmen ve kontrolör ... yoluyla atama yapılmak için ilana çıkılan tüm kadrolar KPSS-B'dir., | 2.5.2006, | http://www.memurlar.net/haber/44551/kpss-a-nedir-kpss-b-nedir.html | Bunların bir kısmı profesör, bir kısmı doçent, bir kısmı yardımcı doçent, yeni kadroya çıkıldı., | | http://urfaobjektif.com/mohaber-6237-Harran-TIP-Fakultesi-Kadrosunu-Guclendiriyor.html | Daha sonrasında ise kadroya alınacak sözleşmeli öğretmenler 2 yıl ... Norm fazlası sözleşmeli öğretmen atama işlemleri için duyuruya çıkıldı., | 5.2.2017, | http://www.ogretmenlericin.com/meb/meb-atama/norm-fazlasi-sozlesmeli-ogretmen-atama-islemleri-icin-duyuruya-cikildi-14196.html, 2.6.2017g
kâf
a.
q harfi
ar. kâf
Kâf'da, Sâd* Sularında, Mim* Yönüne, Mim Yönüne... bu canlar vâdesiz canlanabilir mi, yalnız Mim Yönüne... 31
kaf
a.
Türkmence çennek (geniz nesi ile)
ing. cuff
"Kafı kolunuza sabitleyiniz. Böylelikle kafın çok sıkı veya gevşek olmasını engellemiş olacaksınız. Ölçüme başlamadan önce 2 dakika oturarak gevyeşiniz. Microlife BP 3 BTO-2, 2010+ (Otomatik koldan ölçen tansiyon aleti)"
kafa
kafa | Baş. | kafayı yemek argoAnlatılanlara bakılırsa dört yılın sonunda kafayı çoktan yemişti., | Şİşigüzel, EDK, 4 | kafanı yorma sen rahat ol Endişe etme. T, 12.8.2011 | Kafayı kırmak deyim kafayı sıyırmak, delirmek. | Bu Met meselesinin ne olduğunu bilmeyen biri şu fotoğrafa bakıp ne düşünür? Söyleyeyim: 'Ne yapmış bu Rihanna iyice kafayı kırmış., | MVidinli, SGünaydın, 5.5.2017 | Ankara ajansındayız... Kemal Zeki Gençomsan Umum müdür, Nihat Şazi müdür... Hem paradan yana sıkıntıları var, hem ben Palabıyık'ta sbahtan akşama kadar kafayı çekiyorum, hem de onların istediği 'routine' havadislerin peşine düşmüyorum..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 19
ar.
kafa | Tanımadım, tanısam nolcak, bin sene olmuş, ne alaka kardeşim sabah sabah dayanıyorsun kapıma... sarılcakmış, bak bak bak... neyin kafasındasın olum sen..' dedi ve kapıyı çarptı suratıma., | Cafcaf, GüraySüngü, Bahar2013/54, 11 kafa dank etmek deyim Yavuz'un rahmetli manav Mehmet'le olan kartopu hikayesi unutulacak dalga mı be! İşte o zaman kafa (sic) dank etti. O hikaye gerçekten unutulacak hikaye değildi., | TAral, SÖ, 88-89
kafa adam | 1. en önde gelen kimse. | ... kafa adam- larının bir uğurdan yardımını bakleriz . Bir dile bir söz sokmak işinde yazanların ne büyük tesiri olduğuna bir şahit aranırsa, yıllardan beri yıkılmasiyle uğraşılan yapma Osmanlı dilinden iyisi bulunamaz., Türk dili, 1934, S 6-11, 28 | Bir adam işaret ediyor, arabayı şuraya park edin diye... Direksiyonda Feridun var, bize işaret eden adam, bizim şeye benziyor, saçı yok. Kabak... kafa- adam, bizim şeye benziyor, saçı yok. Kabak... Ferûdun kafasını arkasına çevirmiş, manevra yapmak istiyor, yer kolluyor. Azra Hanım sesleniyor: - Feridun, kabağa bak, kabağa... Anladık, bir adamın saçı da olur..., F Otyam, Ne biçim Amerika, ne biçim rusya, İran, Afganistan, Pakistan, 1970, 159 |Yeşil'in ifadesini alan MİT, acaba sözünü ettiği PKK'nın kafa adamlarından birinin kim olduğunu, sordu mu? , | T, 9.12.2010 | 2. | frekansları tutan kimse. Kafadar. | ... çok kafa adam yaa anlam bir yalakalık tamlaması olabilir.++, LeMan krönik hastalığınız, 1991, C 39, 38 | 3. düşünen adam. | ... gelecek endişelerinden doğma bir çocuk olan bu devrimlerin selâmet bekçiliği kafa adam- larına düşen en mutlu vazifedir . Hele , sanatçının bu nokta- dan sonra başlıyan gayretleri, yaratılmış devrimin yerleşmesi için.Yeni ufuklar, 1961, S 113, 22
b.a.
kafa karıştırıcı b.s. | Şimdi elbirliğiyle bir yazıdan bazı parçalar okuyacağız, sonra da bu 'kafa karıştırıcı ' yazıyı kimin yazdığını bulmaya çalışacağız. Tamam mı? ... Ülkemiz, batılı gelişmiş ülkelere ayrıcalık esasına dayanan eski ilişkilerini artık ihya edemez. Türkiye değişen dünya koşullarını ve uluslararası ..., Attilâ İlhan, Batı'nın 'deli gömleği', 1962, 248
Kafa patlatmak atmak bir konu üzerinde pek çok düşünmek | İnsan tavla oynarken, alt tarafı bir hepyek atıyor da, iki saat, kapıyı nereden alsam, pencereyi hangi taraftan tıkasam da, kaçarken arkadaşımın ayağına çivi batsa diye kafa patlatıyor!, | Çalıkoparan, 31
kafa vergisi | Beyin, bir kafa karşılığı bazı koruyucu tedbirler almağa muktedir olduğu | Koruma bölgesi., | Coşkun Üçok,.302
a.
kafa yapmakargo. | 1. Dalga geçmek2. Sahoş ederek haz vermek. | [B]enim şiddetli migren krizlerim oluyor. Bu ağrı nöbetinin başımı terk etmeye başlaması adeta kafa yapıcı bir etki yaratır. Bu çakırkeyif halin sebebi büyük bir ağrıdan kurtulmanın verdiği hazdır., | SGenç, T, 22.04.2010 kafam Japon pazarı gibi ne alırsan bir milyon | facebook'ta ergen takımının bıkmadan usanmadan paylaştığı sikimsonik espri. Dinleyin ulan develer, 15.12.2013, EkşiS
dey.argo
kafaca
z.
kafa bakımından, üşünme bakımından.
"Kafaca, ruhça, zevkçe, terbiyece, irfanca hâsılı hilkatçe ve bütün mânâsıyla eski adam diyebileceğimiz bir örnek alınız: Mesela merhum Ali Emiri Efendiyi." Y K Beyatlı, Edebiyata Dair, ? ?"
kafaca | Düşündüklerini yazacağı arkadaşı bile yok artık! Hepsi birer birer çekilmiş, gittikçe ayrıksılığı artan filozofla ilişiği büsbütün kesmiştir . Büyük kültür Tarihçisi Jakob Burchardt onun kitaplarını gerçi okuyor, ama mektuplarından anlaşılıyor ki o kafaca ve gönülce kendisinden bambaşka bir adamdır , kendi ..., Emin Türk Eliçin, Ansiklopedik tarih taraması, 1967, C 2, 448 | Bir gün bana sordular, bu işi yaparken kafaca bir memnunluk duyuyor muyum? Diye, bana pek gülünç göründü bu..., Ladislav Mnacko / O Akbal, Cumartesi akşamı, ÇHA, 147
s.
kafacık -ğı | Geliyor ağlayarak bir yere vurmuş kafacık; / Yine yardım dileyen eller uzanmış ufacık. / Gel melek yavru, bu kollar sana ömrümce açık. / Kara gözlerden akan yaşları sevsin babacık., M Çınarlı, 1969, 48
a.
kafadan | peşinen | Kafadan suçlu sayıyor, | 10.1.2012Eskiden bunların yeri 3. sayfa idi, artık porno çok para getiriyor diye kafadan veriyoruz., | AyçaŞen, T, 4.4.2012
z.
kafadan kontak/çatlak deli
kafadar
s.
aynı dşünceli, yoldaş.
"Eyyup derdi ile oldum kafadar / Derdi tabibine açanlardanız.", San, Hicranî, 87"
kafadar | Kafadar oldular şîr ü pelenk ahuya sahrada., ++ | Üç kafadar Hasan, Hüseyin ve Ali, Baba'yı kaçırıp bir baba sahibi olmuşlar ama, fidye konusunda Baba'nın oğlu Yavru Baba'yla anlaşamayınca Baba ellerinde kalmıştı., | NGüreli, SO, 90
s.
kafagondik | Şimdi yazıyı okuyanlar arasında ayda 10 kafagondikten çok kazanan binlerce insan olduğunu biliyorum, para konuşmak çok kötü., | KSezyum, R, 14.06.08
kafakarış | bir çocuk oyunu* | O zaman güğümleri bırakır, zıpzıplarını çıkarır, bir sokak fenerinin dibinde tek-çift, hatta kafakarış oynarlardı., | Tez, TTE, 36-7
a.
kafakol | kandırma | Sen tecrübelisin' diye bastırdı o da. Kurnaz bir kafakol manevrasıydı bu., | FDoğan, T, 26.1.2011
a.
kafalamak | aldatmak | Başparmak soygun için beni kafalamış olmaktan dolayı sevinçli, şımarıkça, 'Neden kızlardan kaçıyorsun? Onlar çok tatlı,' dedi., | Şİşigüzel, EDK, 81 | [B]ahusus İngiltere ve Almanya, bu emellerine vasıl olmak için surda bir gedik açmış, İttihatçıları kafalamış ve padişahı hal' ettirmiştir., | İKüçükılınç, 24.2.2011 epsota | Parkın diğer tarafında, sabah sporuna gelen bir başka kadın grubu kendi aralarında anlaştı, parkın güvenliğini kafalayıp bu hırpaniyi parktan kovmak için plan kurdu, bankın üstüne Erol yokken bir köpek leşi bıraktılar., | NGenç, isenç, 129
f. argo
Kafalar iyi olmak argo.sarhoş olmak.
dey.
Kafalar iyi olmak sarhoş olmsk bakalım suyuna bırakalım
kafalı kollu
s.
kafası olan.
ar. kafa + tr. -lı
"Baktıkça konuştu heykeller bana, / Hepsi birer ay olmuş sanki gökyüzünde, / Kafalı kollu hürriyet misali / Zamanı aşarcasına! 77"
kafasal | Yazık ki bizim toplumun yüzde yetmişi, kendi basınını izleme keyfinden ve dolaylı olarak da olup bitenlerle yaşamı arasındaki köprüleri pekiştirme olanağından yoksun... Sorun parasal olmaktan çok, kafasaldır., | ÇAltan, M, 12.6.2013
s.
kafasallık | Kafasallık, bedensellik ve aşk.../ Cinsellik nasıl vücutların karşılıklı olarak tadını çıkarmaksa, kafasallık da kafanın tadını çıkarmak sayılabilir./ Ancak cinsellik tüm canlıları kapsadığı halde, kafasallık canlılardan sadece insana özgü.../ Bu yaklaşım, cinsellikle kafasallık arasındaki etki ve tepkileri, yeniden düşünmeye itiyor insanı.../ Bugün kafasallıkta da, cinsellikte de çok büyük aşamalar olmuştur., | ÇAltan, M, 12.6.2013
a.
kafası kaldırmamaktahammül edememek. | Sevemiyorum artık kimseyi, / Bir defa olurmuş aşk dedikleri zaten, / Aşk dedikleri zaten. / Çekemiyorum artık kimseyi, / Kafam kaldırmıyor, / Hissiz sevişmeyi bazen., Emre Kaya, | Ayna, | 2014
dey.
kafasını düşürmek (birinin)moralini bozmak, keyfini kaçırmak. | Bir de olmayan belgelerden insanları senelerce yatıran bir adalet sistemiyle yaşıyoruz...Pardon kafanızı düşürdüm. Konumuza geri dönersek eğer, peki Deniz Seki ne yapsın şimdi? | , | YKaraahmet, T, 7.6.2014 | kafası basmak | anlamak. kafası basmamak anlamamak; anlayışı kıt olmak. | Bahçeli: Onu anlamağa Erdoğanın kafası basmaz., | KarşıG, 3.2.2015, | http://www.karsigazete.com.tr/politika/bahceli-onu-anlamaya-erdoganin-kafasi-basmamis-h26826.html, 24.11.2015g
dey.
GTS-
kafasızlaşma
a.
Bir örgütün ahmaklaşması, alıklaşması, kafasızlaşması
kafasızlaşmak
f.
"Türkiye'yi suçlamış.Türkiye'nin insan hakları ihlalleri yaptığını söyleyerek Biden'dan müdahale istemiş. Bu mektup olayı, FETÖ denilen örgütün iyice kafasızlaştığının, alıklaştığının, ahmaklaştığının bir kanıtı.Çünkü Gazze'de çoluk çocuk demeden aylardır soykırım yaptıran Biden'a "insan hakları" konusunda müracaat etmek, tam olarak kafasızlıktır, alıklaşmaktır, ahmaklıktır.", A H Coşkun, Hür, 22,06.2024"
kafaüstü dallanmak
argo.
boynuzlanmak, erkek kadınınca aldatılmak.
"Yirmialtıda: ithâl malı kullanır / Kuvaföre, terzilere yollanır / Kocasının kafaüstü dallanır / Deyyus olmak saadettir!!!", Ş Belli, 1962, 40"
kafaya almak (birini/bir şeyi) d | Nasıl çıkayım, tüm piyasayı kafaya almışsın kendine göre., | ., | RTahiroğlu, T, 24.8.2010
kafaya gelme | Bu kafaya gelmelerimiz çok çeşitli..., | FKentel, T, 23.6.2012
a.
kafaya gelmekf. aldatılmak | O fotoğraf, kapitalizmi anlatıyor; para, milliyetçi duygular ve kalkınma adına nasıl kafaya geldiğimizi anlatıyor., | FKentel, T, 3.9.2011
kafaya oynama a.Büyük paralar döktükleri yıllarda (doğalgaz zamlarında da hep hatırlayın bunu!) başaramadıkları 'kafaya oynama' emeline, Aykut Kocaman'la sakin sakin takılmak üzere başladıkları ve kendi alışkanlıklarına kıyasla az para harcadıkları bu sezon erdiler., | TBora, R, 4.11.2008.
kafaya oynamakGeçen akşam mahcup bir fragman gördüm, kafaya oynayacak güzide takımlarımızın birer as oyuncusuna, –etkileyici bir müzik eşliğinde- resmigeçit yaptırarak büyük heyecana az kaldığına bizi inandırmaya çalışıyordu., | Bşirin, T, 25.8.2011
dey.
Kafayı tutmakArgo. | Epeyce kafayı tuttukları sırada kapı çalındı, içeriye fabrikatör Hilmi Bey ile Hacı Etem girdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 50
dey.
kafe glase içmek | Düşündüm düşündüm, özlediğim ve yitip gitmiş yerler gönlümü çeldi. Meselâ Moda Plajı'ndan denize girmek istedim, Cennet Bahçesi'nde veya Maçka Taşlık'ta kafe glase içmek..., | Selimİleri, ZCtesi, 7.12.2013
kafe şantan / kafeşantan | müzikli eğlence yeri. | Teşbihte hata olmaz derler, ben eskileri kafe şantanlarda keman çalan routine sahibi, tekniği kusursuz, fakat müptezel ifadeli kemancılara benzetiyorum. Şimdikilerde ise belki ne routine ne de teknik var. Fakat tonlarında, yay çekişlerinde, hakiki bir violonist, hakiki bir sanatkar klası kendini belli ediyor., Haldun Taner, EK, 1953, 132
a.
fr.
Kafeinist | cafenist kafeinci, kafein bağımlısı. | Efsanelere inancımı yitirdim. Kafeinist oldum., | M Aksoy, 9.6.2019 rindan vatsapı
s.
ing.
kafeinsiz | Geleneksel, okkalı, kafeinsiz, sakızlı, tarçınlı, kakuleli ve çikolatalı seçenekleri var., | M, ÇağdaşErtuna, 10.5.2016
s.
kafeka | ibrik YNuhoğlu, Of 31.1.2015
a.
kafes mantarı | Clathrus Ruber, Clathraceae familyasından erişkinleri kırmızı renkli, küresel kafes şeklinde bir mantar türü. En sık Ekim ayında rastlansa da yılın her mevsiminde ortaya çıkabilir. İlk hali kirli beyaz renkli, toprağa yarı gömülü bir yumurta şekildedir. Dışındaki zar çatladıktan sonra altıgen hücreleri olan kırmızı kafes şeklinde göz alıcı bir gövdesi vardır. Kafesin iç tarafındaki koyu kahverengi sıvı leş kokusu yayar ve böcekleri çeker. Böcekler de sporların yayılmasını sağlar. (Kaynak: | http://tr.wikipedia.org/wiki/Clathrus_ruber) | Clathrus Ruber (Kırmızı Kafes Mantarı) İstanbul Belgrad Ormanları'nda gözlemlediğim ve fiziksel olarak ilk defa karşılaştığım bir mantar türü. 29.10.2014, | http://www.mantar.pro/kirmizi-kafes-mantari/, 22.9.2018
a.
kafeslemek | çıkar sağlamak için birini aldatmak | +Kafesleyecek, evinde oturacak, maaşını paylaşacak, geçinip gidecektim., | RehaMağden, 2005, 151-2
f. argo
GTS+
kafeslik -ği | Kadınlar bazen müşarun ileyhin çilehaneleri add olunan meşhur kuyuya inerler imiş. Bizim hanım da bu arzuda bulundu. Aşağıda bir kafeslik vardır. Oraya indik., | MNaci, 205
a.
TDK-
kafeşantan
a.
fr.
"O, Sırbistanlı bir kızdı, bir kafeşantan kızı... Macera eskidir, 46 senelik! Olay Beyoğlunda geçer, Henri Yan adında o zamanlar Paristeki meşhur "Chat Noir" artistlerinden bir fransız şarkıcının işlettiği bir kabarede, Meşrutiyetin ilanından sonra!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 10"
kafeşantan
a.
içkili, çalgılı kahvehane. şarkılı kafe.
fr. café chantant
"Olur a, Polinka şans eseri, kafeşantan kızlan arasından sıyrılarak kendisine bir mevki yapmıştı. Hoş, yaşlı paşa taze bir kafeşantan kızına neden âşık olmasın ve onunla evlenmeyi neden göze almasin?", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 93"
kafiristan | kafir yurdu. | Hâl kâfir zülf kâfir çeşm kâfir el-aman / Serbeser iklimi hüsnün kâfiristan oldu hep / Olmadı tenhaca bir işret çemende yâr ile / Üstüme göz dikti nerkisler nigehban oldu hep, Nedim
a.
Kafiyeleniş Gariboğlu, 39
kafiyelenmek | BTS- | Eserde asıl konuyu anlatan bölüm mani biçiminde kafiyelenmiştir ve 101 dörtlükten oluşur., | 16.2.2008, edebiyatkonulari.blogcu.com/atabet-ul-hakayik-atabet-ul.../3020703, 7.1.2016g
f.
bts-
kafkaesk | Kafkaesk bir davaya doğru, | AliAkay, R, 28.11.2012
s.
kafkas | Kafkasya | Kafkastaki oğlundan bir seneden beri haber alamayan, son bir ümit ile İstanbula giden bir asker anası olduğunu öğreniyor, elimden geldiği kadar yardım ediyordum., | Güntekin, Damga, 91
a.
kafkasistan | Kafkasya, Kafkas ülkesi | Bu, şu kararı verdi. 'Ben Mahperi'yi Kafkasistana götürürüm. Dağıstan'a aşırırım./Gün oldu, Bakünün Kafkasistan beyinin kızı Hasene Sultan dedi ki babasına: -Bizim derede filan beyin oğlu Mecnun'muş., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 90/145
a.
kafkasyalı a/s. yeter! hançerleyip durmayın kafkasyalı yüreğimi., | TuğrulKeskin, KunduzD, ıı, 31
kafkayen | Bu karar, bana Kafkayen bir zorbalık olarak gözüküyor doğrusu., | AAltan, T, 16.8.2011
s.
kafon | Ucuz maliyetli Mine Kafon (Mayın Kafonu) adlı top şeklindeki bir cihaz, dünyanın geleceği için hayat kurtarıcı bir rol oynayabilir., | T, 1.12.2012
a.
kaftanlama | Altta Edirne'de tek minareli Muradiye ve Mihal Gazi camilerinde kurulan mahyalar, şekiller (fıskıye, çiçek, ay yıldız, ok-yay, köprü) ve minareleri, şerefeleri kaftanlama biçimleri. Yine mumlarla/aydınlatma ile yapılan kaftanlama da bir mahya tarzıdır., İ Kara, Süheyl Ünver Arşivleri, Derin Tarih, Mart 2025, 6
a.
kaftanlı | kaftanı olan. | Enderun-ı hümâyunda kaftan giydiklerinden dolayı kendilerine kaftanlı denilen has oda, hazine, kiler ve bâzyan odaları efradı, (Tarih-i Gılmânî). Ben metinde kaftanlı çıkmaları arasında bulunan has oda ile bâzyan'ı gösteremedim., İ H Uzunçarşılı, Osmanlı devleti teşkilâtından: Kapukulu ocakları: Cebeci, Topçu, Top ..., 1944, ? |Esir pazarları... Mor kaftanlı hadımlar... Saray bodrumlarında işkence odaları... Cellâtlar... Kara kalblerini atlas cüppe ve samur kürk altında gizliyen entrikacı vezirler... Rakibelerini boğduran saray kadınları..., | Suat Sözen, Beni Unut, 1958, 23
s.
kaful bk. gaful. diken yığını, bodur çalıların bir aradalığı | biri gitti kafula girdi / bir daha çıkmadı ordan, | YMiraç, 1981, 64
kafullu | kafulu olan | kızılcık değneğiyle sürer geçer malları / hem de kafullu yoldan hep bile bile, | YMiraç, 1981, 22
s.
kâfuru | ve kapar kapısını alınca incirini / serin bir kâfuru kokusuyla / baş başa bırakır Feleknaz'ı, | MG, 14
s.
kagi
a.
çocuk dili. kardeş.
kâğık -ğı | kâğıt kayık'tan kâğık. | kâğık' Su birikintisi soruyor: Nereme düşürür aksini / kâğıt kayık? Ya ben nereye / aksam / Akar aksi kâğıt kayığın, / bir yanı aksak, salınır / durur. Gölgesi çocuğun / ırmağa düşer, sorar: / Nereye aksam? , S Erözçelik, 1991, 38
a.
Kağırman | a./s. | kahraman | Değil mi ki yaşamak bugün tutum işidir, / Bunu yapan kuşkusuz en kağırman kişidir., | V C Aşkun, Kuşu kuşa benzettin, 135
kâğıt -dı far. | kâğıt gazete | krş. Elektronik gazete, dijital gazete. | Peki bunlar seçim sonuçlarını etkiliyor mu? Yapılan bazı çalışmalara göre 'etkilemiyor' demek mümkün değil. Middle Tennessee State Üniversitesi'nden ekonomi profesörü Steven Sprick Schuster'in yaptığı araştırma 1960 ve 1980 arasında gazete desteklerinin tercihleri doğrudan etkilediğini öne sürüyor. (O dönemlerde desteklerin çoğunlukla Cumhuriyetçi adaylara gittiğini de ekleyeyim) Tabii sosyal medya çağında bu etkinin kağıt gazetelerin hâlâ güçlü olduğu yerlere özel olduğunu varsayabiliriz. (Başkanlık destek geleneğinin yaşadığı bir diğer ülke de İngiltere), Mil, 03.11.2024
b.a.a.
kağıt | Kağıt çeşitleri amiral Bristol, kaplık, biletlik kağıt, dosyalık kağıt 16.7.2014g | dövme kağıt | Tedarikçilerin ve geçici dövme kağıt üreticilerin sunduğu geçici dövme kağıt rekabet ürünleri ... aşağıda listelenmiştir, ... Ek olarak, zımba, dövme etiket kağıdı, geçici dövmeler gibi seçiminizle ilgili ürünleri tedarik ediyoruz., | 2.5.2015, turkish.alibaba.com/goods/temporary-tattoo-paper.html, 2.5.2015g
a.
kağıt havluluk -ğu |
a.
Kâğıt kebabı | Yolda ikisi de hep eski günlerden, beraber yaptıkları gezmelerden, kâğıt kebabı ve irmik helvası ziyafetlerinden bahsettiler., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 183
a.
kâğıt ziyanlığı
b.a.
bir kitap ve yazının değersizliğini ifade için söylenir. ayn. m. mürekkep ziyanlığı. ürün ziyanlığı. insan ziyanlığı, boya ziyanlığı.
far. kâğaz + ar. ziyân + tr. -lık-ı
"... kâğıt ziyanlığından çok bu gibi kitapları okuyan kafaların ziyanlığı. Türkçe basmalar alfabe kataloğunun bir gün, sadece İstanbul Üniversitesi kitaplığında bulunan kitapları değil memleketimizde yayınlanmış bütün kitapları ...", Varlık, 1956, S 426-444, 7 ||"... kâğıt , mürekkep ziyanlığı. Türk Solu'nun tepkisi , Ant'ta , özellikle son sayılarda , hileli yollardan yürütülen polemiğe karşı olmuştur . Sosyaliste yakışan , eleştireceği konuyu adıyla - sanıyla , yeriyle - yurduyla ele alıp ...", Türk Solu, 1968, S 53-78, 13 || O Ş Gökyay, Kâğıt Ziyanlığı, Tarih Enstitüsü D, 1980-81, S 10-11, 443-442 (makale adı) || "... kâğıtları atmam , arka yüzlerine de yazarım . İki yüzü yazılmış kağıtları da , hem kendim kâğıt peçete olarak kullanırım , hem de Vakıftakilere (...) Özellikle Türkiyede ve benzeri ülkelerde, tüketim toplumlarına uyarak ürün ziyanlığı, salt ekonomik değil, aynı zamanda ahlâksal bir sorundur.", D Ceyhun, Çağımızın Nasrettin Hocası, Aziz Nesin: anılar, 1984, 11
kağıtlı
s.
kağıdı olan.
"Her kitabın adi kağıtlısı 40 kuruştur ve bunun abonesi de 6 liradır.", Kanaat Kitabevi, Demirbaş Şarl, İstanbul 1936, 2"
kağıtsız | ...nasıl başlamışsa suyun içindeki mermer resmi de görmeye, öylesine dalgın haliyle gördü, ilk kez kelimeleri bile eriten kağıtsız sözleri., | Ömer Say, 2010, 46 | kağıtsız kalemsiz b.s. | Projeden bol ne var? Hergün bir roman, beş altı hikaye yazıyorum kağıtsız kalemsiz. Kağıt kalemi elime aldığım zaman ise işte görüyorsunuz bir hikâyecik çıkıveriyor. Şimdi hiçbir şey hazırlamıyorum. Ama yarın belki başlayıveririm. Hiç belli olmaz., Abasıyanık, EK, 1953, 83 | kağıtsız ofis | kağıt kullanımının ortadan kaldırıldığı veya büyük ölçüde azaltıldığı bir çalışma ortamı. | Kağıtsız ofis değil ama kağıtsız kitap oluyor gibi. (2002). [ Çevrimiçi ] Elektronik adres: | http://ektanitim.com.tr/products/acrobat/ekitap.htm [ 23.12.2002 ] .Türk kütüphaneciliği, 2003, C 17, S 1-4, 223
s.b.a.
kağıtsız kalemsiz
s.
"Şemsi yok kamersin gece / Esen bad-ı sabâ önce / Kağıtsız kalemsiz hece / Mim ile kaf'tan almışam.", San, Hicranî, 214"
Kağıtsızlık | kağıt eksikliği, kağıdın yokluğu hali | Kağıtsızlık yüzünden birkaç hafta Sebilürreşad intişar edemedi., | SR, C 21, aded 21, 8, 11 Teşrinisani 1338
a.
kağnı | ummadığın taş kağnı devirir atasözü 27.3.2016g ummadığın taş baş yarar. Ummadığın kafuldan tavşan çıkar.
a.
kah kah gülmek+ | Orada burada kah kah gülen, serbest serbest hareket eden kadınları zapturapt altına alırız., MBelge, T, 28.2014
kah koh | yansılama gülme sesi | Kadri... Yenge geçiyo yenge... Anlıyalım. Kah koh..., | Fırt, Sayı 434, 3.7.1984, 19
a.
kahır
a.
keder, derin üzüntü.
ar. kahr
İnsanı iş değil kahır öldürür!
kahır
a.
dert.
Bahasını kesip kapuyu kitler, / Öküzler koşuda, boş durur çitler, / Urgana bağlayıp içerde kitler / ... diyen bulup kendin düşürdü 44
kahırlı
s.
"1. sıfat Üzüntü veya acısı çok olan: "Hâllerinde öyle bir kahırlı, kederli eda vardır, bütün bugünün feci hikâyesini söyler." - Halit Ziya Uşaklıgil 2. sıfat Üzüntü, sıkıntı dolu: "Mektup yazarsan da kahırlı yazma / Okuyan bulunmaz da dert olur bana" - Halk türküsü"
ar. kahr + tr. -lı
"Attım içimden artık kahırlı yalnızlığımı", Latife Çelebi, 1966, 65"
kahkaha çiçeği | Kına çiçeği, horozibiği, kahkaha çiçekleri dikilmiş bahçedeki masalardan birine oturdu, kahveci tabiine: '-Orta şekerli bir kahve' dedi., | Ulunay, MKS, 15
a.
kahkaha fırtınası | İğneli Fıçı | Fransızcanın elifini, besini gördüğü vakit eski Mısır yazısı diye ukalâlık eden | Son neslin güzide şairi Yusuf Ziya beyin küçük beyi taklit eden Ayvaz gibi Yahya Kemal beyin şiirlerinin fransızcadan kopye edildiğini iddiaya kalkışması ve bu yüzden önünü ardını görmeden kurulan tuzağa düşmesi matbuat âleminde kasım fırtınası kadar sürekli ve bereketli bir kahkaha fırtınası tevlit etmiş, sinirlerine hakim olamayanlar arasında düşüp bayılanlar bile olmuştur., | bn. deprem fırtınası, beyin fırtınası.
b.a.
kahkahalı | kahkaha ile gülmeli olan | Plajın tıklım tıklım olduğu o gün de Hurşit şovu bitirmiş bizimkilerle bol kahkahalı koyu bir sohbete dalmıştı., | TAral, SÖ, 125
s.
kahkahayı parlatmak deyim yüksek sesle gülmek, kahkaha atmak/patlatmak | Çok şükür olur olmaz hezeyana gülmezdi. Kahkahayı parlatmadı. Sade bir aralık fırsat bulunca: -Çocuklar siz delirdiniz mi, dedi., | KTahir, AşkÇetesi, 35
kâhmut | Tarlalardan kâhmut topladım (çıkarır) yeriz., | YAkengin, Eski Çarıklar
a.
kahpe karı kasığında yatmadım!, | OKemal, 1966, 14
kahpe karı kasığında yatmak deyim güverilmez bir adam olmak | Eliniz uzun, kolunuz uzun beyefendi. Her ne isterseniz yapabilirsiniz. Hic merak etmeyin, ben
kahpece | 1. Kahpe gibi, kahpeye yaraşır. 2. | Kahpe gibi, kahpeye yaraşır bir biçimde. | Trabzon'da alçakça, kahpece, kancıkça bir pusuya kurban giden Kahya Yahya da İttihadçı bir Müdafaa-i Milliyeci idi. Onu katleden alçak da askerlik şerefini iki paralık eden ve Çankaya Alay Muhafızı olarak meşhur olan İsmail Hakkı Tekçe idi.İ Küçükkılınç, 02.04.2025, Facebook
s.z.
kahr-oluşluk | derin üzüntü | Daktilonun tuşları beyninin içinde zonkluyordu. Her vuruş, kahroluşluğuna türkü yakıyor gibiydi., | AdnanGündüz, KüçükFahişe,1980? ,60
a.
kahramanlaştırmak | f. | +Çünkü tarih, insanları kimi zaman isteyerek, kimi zaman da istemeden yüceltip kahramanlaştırır, efsaneleştirip erişilmez yapar., | YusufÇopur, Tarafkitap, Ağu2011, 12 | +Utanmadan, sıkılmadan bu listeleri yayınlıyorlar, bu katilleri kahramanlaştırıyorlar., | AKanca, 18.7.2012 eposta
GTS+
kahredicilik /kahr edicilik | Ne ki, en az bu gelişme kadar vahim olan bir başka mesele de, başta yargı erki olmak üzere, siyasetin, anayasal organların ve sivil toplumun, demokratik bir tepki göstermediği gerçeğinin bütün kahrediciliğiyle bir kez daha su yüzüne çıkmış olmasıdır., | NÇınar, T, 17.8.2015
kahriye okumakdeyim Allah kahretsin diye beddua etmek | Bire terbiyesiz herif, sen nasıl bu halka kahriye okursun. Yüce Rabbinden utanmaz mısın? / Buna mukabil ben de türbeye kapanıp yüce şeyhin huzurunda aleyhlerine kahriye okuyayım diyerek türbeye girer, kahriye okumaya başlar., | İAlanka, 20 | Birisine kahretmek, öldürmek, yok etmek manasına gelir. | kahriyye okumak diye bilinen ve Allah'ın Kahhâr ismini kullanmakla ilgili bir uygulama vardır. Bu uygulamada, kalabalık bir grup, Allah'ın | Kahhâr ismini yüksek sesle, binbir kere okuyarak, mahvedilmek istenen kişiye zihnen yönelmek suretiyle neticeye varmak söz konusudur. bu törende ayrıca, | kahriye adı verilen bir dua da okunur. Günümüz medyumistik çalışmalarında da bu tür uygulamalar görülmektedir. Eski Kızılderili, Maya, Aztek, Afrika ve Asya kültürlerinde de görülen bu husus, insanın canını almayı hedef edinir. Kahriye'nin okunana değil de okuyana etki etmesine | kahriyyeye uğramak denir., | 19.3.2013, kumesizsoyutidealist, EkşiS
kahvaltı tabağı
b.a.
Belirli yiyecekelerin konularak bir tepside servis edilen kahvaltılık.
tr. kahve-altı tabak-ı
"Öylesine çetrefil bir düğüm ki şu "anlam" sözcüğü. Nerden baksanız bir dolanıklık. Çözmek istedikçe bir düğüm daha atıyorsunuz kendiniz. "Anlamı" anlamak üzere giriştiğiniz her deneyişte yine anlamı işin içine katmak zorundasınız.", Nermi Uygur, Dilin gücü:: Denemeler, 1962, 46"
Kahvaltı tabağı | Çeşitli kahvaltılıklardan derlenmiş ve satışa arzedilmiş sabah yemeği için yiyecekler toplamı
a.
kahvaltıcı | 1. Otellerde kahvaltı işlerini yapmakla görevli kimse 2+. Kahvaltı sunan lokanta | +Kahvaltıcı Kadir Usta, | Diyarbakır, 21.11.2015 3. Kahvaltıyı çok seven ve tercih eden kimse | Ama benim gibi kahvaltıcıysanız fırından çıtır çıtır ada ekmeğiyle her renginden domates reçeli., | AynurTartan, HürCmrts, 3.9.2016
a.
GTS+
kahvaltılı | kahvaltısı olan | Böyle otellerde hem de dünyanın her yerinde yemek menüleri mecburen otel ücretlerine katılmaz. İsteyen tam porsiyon (sic), yarım porsiyon (sic) yahut kahvaltılı veya onsuz odayı tutar, filyatlar ona göre ayar edilir., | Taray, 166
s.
kahvaltılık | 1. kahvaltıda yenen veya içilen şeyler. | Kahvaltılıklar dolaptaki sayısal üstünlüğü ele geçirmişlerdi., | SBHacil, | MutsuzKadın, | Mağaradakiler, Oca-Şub 2015, | 5, 2 | 2. | kahvaltı tepsisi, sahanı. | Çerezlik/kahvaltılık bambu oval 12.99 TL, | 04.06.2022
s.a.
GTS++
Kahve
kahveci | 1. kahve içmeyi seven, tercih eden kimse 2. Kahve sunulan mekan | Yeni nesil kahvecilere oturup çalışmak en sevdiğim şeylerden biri.
s.
kahveci başı / kahvecibaşı
b.a.
"Ayni anda köşkten bir Arnavut çıktı. Bu, sarayın kahveci başısı. Yapacağı iş de bizi takibetmek.", Kaptan Paşa, 1954, 151"
kahvedaş
a.
kahve içme arkadaşı.
"Kahvedaş bulayım kendime!", M F Köksal, 24.4.2024"
kahvedenlik kahve konulacak kap* | İki kahve fincanı, ikilik bir cezve, iki su bardağı, teneke bir kahvedenlikle küçük bir ispirtoluk satın aldı., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 21
kahvekolik | Kahvekolikler burda :) [Arşiv] - İhvan Forum - Özgür Düşünce ...,24.1.2014, www.ihvanforum.org › ... › Özgün Konular › HASBİHÂL, 17.1.2016g
s.
Kahvelerde oynanan oyunları seyreden ve bedavadan yiyip içen kimse. 2. ask. Düşmana karşı ilerleyen bir kuvvetin yandan gelebilecek baskınlardan korunmak amacıyla oluşturduğu emniyet birliği.
kahveli
s.
içinde kahve olan.
ar. kahve + tr. -lİ
Beyaz Çikolata Kahveli, Sütlü, Beyaz Çikolata Aromalı İçecek", Obsesso, 06.07.2025 (reklam)
kahvelik
s.
kahveye uygun.
ar. kahve + tr. -lik
"Tam bizim kahvelik bir tip! Bütün deliler gibi de çoğumuzdan akıllı", Ş Abak, Rindan (Sohbet) Whatsapp, 18.12.2023"
kahvelik olmak
kahve içmek istemek
dey.
ar. kahve + tr. -lik ol-
"Ah beyler söylemesi güç / İşim bitince kahvelik olurum / Bana cezveler tutulunca / Bir yanlara çevrilidir başım",
Edip Cansever, Dirlik Düzenlik, 1954
Kahverengileşme | ++
a.
kahverengileşme | browning bkz. TDK Maillart reaksiyonu. | Yoğurtlu havuç: Dört havucu rendeleyin, dört çorba kaşığı zeytinyağında kendilerini bırakıp bir kısmının uçları kahverengileşmeye başlayana kadar kauvrun RBirgül, HrCmrts, 8.7.2017, 12
a.
ing.
Kahverengileşmek | ++
f.
kahvesever | Üçüncü nesil kahve dükkanlarının kahveseverler için damak tadının çeşitlenmesi ve farklı lezzet tecrübeleri açısından adeta bir laboratuar hizmet[i] verdiğini düşünüyorum., | RTartıcı, T, 21.9.2014
a.
Kahvesi içilir (adam) | Kahvenin kabulü de, ikram edeni onurlandırır. Dilimizde 'kahvesi içilir olmak' ve 'bir kahveni içerim' deyişleri bunu ifade eder. Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır atasözü | Paylaşılan kahvenin süreklilik arz eden bir anlamı vardır. Barışı, dostluğu, sevgi ve saygıyı simgeler. 'Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır' cümlesi bunu çok özlü biçimde anlatmaktadır., | KurukahveciMehmetEfendi, 2014 yorgunluk kahvesi | Kahve, enerji veren bir içecek olduğundan, 'yorgunluk kahvesi' adı altında da ikram edilmektedir., | KurukahveciMehmetEfendi, 2014 kır kahvesi | ve çekiliyor perdesi Kır Kahvesi'nin / susuyoruz susuyoruz susuyoruz, | SAğbalık, Vaveyla, 7
a.
kahvesizlik -ği
a.
kahve yoksulluğu, kahvenin olmama hali.
" "Nedir bu çektiklerimiz! Kahvesizlikten millet büsbütün sersem oldu | başımı toplayıp da iki lafı bir araya getiremiyorum, çocuklar! Birinci Dünya Harbinde bile etsiz, ekmeksiz, şekersiz kaldık, yine de kahve buluyorduk.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 59"
kahya | Eskiden muhtarlara 'kahya' denirdi. Sonradan 'ayan' denir oldu, şimdi de 'muhtar' deniliyor. Kahya: Üzerine vazife olmayan işlere karışanlara galat olarak verilen isim anlamına da gelirse de, nemelazımcılığın kol gezdiği zamanlarda, hele günümüzde böyle kahyalar çok lazım., | İsmailGümüş, 19.4.2016 HFDekanlığına mektubu
kahyam mı
"Çıkrık benim tel benim kahyammıdır el benim / Kız imanından mı gider yar imanından mı gider / Bir kerecik öpeyim bir kerecik seveyim", İbrahim Erkal şarkısı, Erzurum"
Kaideleşmek | 1. Kurallaşmak | Abdülhamid devrinde kaideleştiği zannım kuvvetlendiriyor.3 Adları değişenler şunlardır: Teşrinievvel = Ekim, Teşrinisani = Kasım Kânunuevvel = Aralık, Kânunusani = Ocak. Hasan Tahsin (Yenice-i Vardarî), | F R Unat, Hicri tarihleri miladi tarihe çevirme kılavuzu, 1959, 163 2. Altlık haline gelmek | Tam, zaferlerinin böyle üst üste kaideleştiği ve senin bu müstesna kaide üzerinde âbideleştiğin bir dönemde, iltifat beklediğin bir ağızdan, vazifeden affedildiğini işittin., | F Gülen, Çağ ve Nesil 1, 2016, ?
f.
kaideleştirme
a.
kurallaştırma.
"Sanat hususunda da, meselâ bir (1) Wölflin'de araştırma ve kaideleştirme cehdini isbat etmiştir. Buna rağmen halbuki, san'atin ne bir doğru tarifini ne de sarih bir bilgisini tedvin eyliyebilmiştir . Bütün müsbet ilimlerin yanında, san'at, ilmi simya yahut tasavvuf gibi kapalı ve problematik kalmıştır.", Kadro aylık fikir mecmuası, 1933, S 13-24, 32"
kaideleştirmek
f.
kurallaştırmak.
"Hukuk ve din öteden beri, harbi herhangi bir şekilde "kaideleştirmek ve tanzim etmek " ve harp hareketlerinin doğurduğu ihtiras ve iptilaları tahdit eylemek için gayret sarf etmişlerdir . İÜİFM, 1945, C 6-7, 276"
Kaideleştirmek | kurallaştırmak | Mesut olanlar hizmetlerinin bütün nesillerce meçhul kalmasını tercih edecek karakterde olanlardır, demek suretiyle tevazu ve feragati kaideleştirmiş olan Atatürk, şan ve şerefi tek şahsa bağlamak gayretkeşliğini gösterenlere şöyle hitap ediyordu., | VarlıkD, 1955, S 414-425, 5
f.
Kaime | Kağıt para [ida.] Eskiden büyüklerden küçüklere yazılan resmî kâğıtlardan birinin adı idi. Küçüklerden büyüklere yazılanlara «arîza» denilirdi Kaimeler uzun kâğıtlara yazılırdı. «Lehçe-i Osmani» de sabıkta uzun kâğıtlara yazılan emirname, resmî yazılar, hazine kavaimi,
a.
kak | meyve kurusu | Ağaçların dibine düşen elmaları ya ineklere atar ya da soyar, elma kakı yapar, kışın üzümlü hoşaf yapmak [için] damda kuruturduk., | BTSalihoğlu, 2014, 108
a.
kaka | pis, kötü | Pis savaş... Kaka savaş... Sanki niçin savaş var Allahım? Diyordu ağlamaklı ağlamaklı..., | DCeyhun, 137
a.
kakalamak | Adamla samimi olup ona ilgi gösterip, babadan kalma 'yalı'yı şeyhe pekala kakalayabilirdi., | TAral, SÖ, 116
f.
kakalanmak | Yerim ve imkanım olsa, size ekonomi diye bir şeyin de o bize kakalanan anlamıyla varolmadığını anlatmak isterdim(...), | , | ÜKıvanç, T, 13.8.2011
f.
kakara kikiri | Sorumluluk duyanlara, endişesi olanlara da kakara kikiri arasında 'sübyancı' denebiliyor., | GÖzcan, YŞ, 25.05.09, 15. kakara makara | Çocuklar top oynar, koşturur, voleybol oynayanlar, kakara makara yapan insanlar, akşam topluca oturulup izlenen havaifişekler, başkan ve eşinin gelen konuklarla ilgilenmesi-., | EUslu, T, 30.10.2010
kakavan
s.
Kendini beğenmiş, sevimsiz, düşüncesiz olan.
kakavan | Kendini beğenmiş, sevimsiz, düşüncesiz, bilgisiz, budala. | Okuyanlardır ki ona bu adlardan birini verirler ve bunlar sadece mekteplilerle kakavanlar için yapılmış budalaca tasniflerdir., | Tez, TTE, 54-5 | O, kakavan avukattan, vay gidi züppeler, elin serserilerine ben kız mı kaptırırım, def olun, diye hareket mi göreydik? , | KTahir, AşkÇetesi, 88
s.
kakavanlaşmak
"Cemşit kırk altı sene önce de bu misali bulmuştu ve genç kız istihalelerine dikkat etmişti. Hattâ aleyhte netice veren metamorfozlara da rastlamıştı: Bukle bukle saçlar, kıvır kıvır, fıkır fıkır, âfet namzedi kız çocuklan görmüştü ki kozadan burnu bir acaip, çenesi uzun, hatları bozuk, cazibeden tamamiyle mahrum, kuru ve dik, körpe yaşında kakavanlaşmış bir şekilde çıkmışlardı.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 73"
Kakılı mı?
kakılı* | yığılı, çok fazla, vb. anlamındadır.
s.
kakılmak
f.
çakılmak.
tr. kak-ıl-
"Yankı yankı destanlar yazıyor aksin / ve her zaman altın çiviyle kakılacaksın / Türklüğün göğüslerine | ", Latife Çelebi, 1966, 58"
kakılmak | çakılmak | Başta üniversitelere girmek için yapılan sınavlar olmak üzere milli eğitim mevzusunda en son sıralarda kakılıp kalması da bu nedenleydi işte., | SavaşAy, Takvim, 2.3.2012
f.
kakıştırmak | İtelemek, sarsmak, sokuşturmak, -i) Sürekli ve hafif hafif kakmak: ?... dövmüşler, sövmüşler hatta boş böğrüne çivi ile kakıştırmışlar, yine kımıldatamamışlardı.? -R. H. Karay... AAYörük, 6.6.2016
f.
kakil | kürd öz | Kakil=Öz! | Kakil Kürtçede öz demektir., | AFIşık, T, 20.3.2012
a.
Kakkoş ünl., teklifsiz konuşmada. Gakkoş. Elazığlıların samimiyet, içtenlik bildiren birbirlerine seslenme sözü: | Saray'a göç etmekle, mermerde otopsi bir, / Gördüklerin nafile ve geçirdiklerin boş, / Gönüller aydın olsun! Ne fark eder ki Kakkoş!, | İ Sunguroğlu, Harput Yollarında, C 2, 515
kaklamak | 1. söküğü, düğmeyi, elbiseyi süratle dikmek 2. Geçersiz bir şeyi, muhatabın saflığından yararlanarak geçerli diye birine vermek veya satmak bk. Kakalamak
f.
Kakmak | Ali Bey, ayağıyle göğsünden kakarak kapıda hâsıl edebildiği daracık güzergâhtan bahçeye atıldı./ ...bey biedebane bir dest-i ret ile validesini bir tarafa kaktı ..., | N Kemal, İntibah, 149/179 | Hemen o ebe karı kalkar. Bir yeşil ferace giyer, bir yeşil örtü örter başına, sarı mestler geçirir ayağına, eline değneğini alır, kaka kaka gider doğru o dağ başındaki çocukların çadırına..., P N Boratav, Çan-Kuşu Çor-Kuşu, 2001, 52
f.
Kaktırılmak | hile ile satmak* | Müşteriyi tanımıyorlar. Elin köylüsüne kaktırılacak malı, tutmuşlar sana vermişler anlaşılan! ., | Çalıkoparan, 51
f.
kaktırmak | İtmek. | -Hop bineriz oğlum. -Ne de hop bineriz ya. Seni yukarıdan çekecekler, ben de ardından kaktıracağım., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 91
f.
Kaktırmak | O kalın enseli adama iyi kaktırdın beş yüz şişeyi!, | Çalıkoparan, 85
f.
kakule
a.
" — Sen mi dinlemeyeceksin ? Kulak kesilirsin Elif bacı! Haydi, bir kerre daha sor da gel. Yann sana kakule bir tesbih alırım, çoktandır istiyordun.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 86"
Kakûle | ama yeleğinin cebinden bir kişniş şekeriyle bir kakûle / çıkarıp verdiği daha görülmemişti kimseye, | MG, 86
a.
kakuleli
s.
içinde kakule olan. kakule katılmış.
O gün bahçede otururlarken kakuleli kahveleri misafirlere hürmet, bu kız getirmişti ve tepsi elinde, bir kenara çekilip içmelerini beklemişti. 71
kakuleli | Geleneksel, okkalı, kafeinsiz, sakızlı, tarçınlı, kakuleli ve çikolatalı seçenekleri var., | M, ÇağdaşErtuna, 10.5.2016
s.
kakuro Japonca kasan ve ile İngilizce cross sözünün Japonca telaffuzunun birleşimi olan kasan kurosu: çapraz toplama ifadesinin | 1 ile 9 arasındaki rakamlardan uygun olanların, kurallara göre ilgili karelere yazılması esasına dayanan ilk kakuro bulmacası 1966'da yayınlanmıştır. Çengel bulmacanın rakamlarla oynanan biçimidir. 4.3.2006, sleepy99, EkşiS
kıs.
kal kılınmakkalmaktan.Kal evimiz kal kılındı / Şen odalar şen olundu / Ana hamama vardın mı / Yunduğum yeri gördün mü / Bencileyin kız buldun mu? , Kına gecesi türküsü I, Bursa
dey.
Kalabak suyu | Eskişehirin ünlü içme suyu ve tepe adı | Bu ilin Arapören köyünden olan Bekir Ünal, 'Eskişehir, deyince üç şey akla gelir: Bir, burası, Köprübaşı; İki, lüle taşı; bir de Kalabak suyu.' diye ekledi., | Abdullah Özkucur, Köy Enstitüleri destanı: anılar, 1985, 28
a.
Kalabalığa getirmekBuyur, on liranı usta! Kalabalığa getirip vermeden gitti demeyesin sakın!, | Çalıkoparan, 81
dey.
kalabalıklaşmak | kalabalık duruma gelmek | Sık sık ziyaret ettiğimiz, bayramlarda ve arefe günlerinde ayrık otlarını yolduğumuz, kuşlar içsin diye tasına su döktüğümüz amcamın mezarının başında kalabalıklaşıyorlar., | BTSalihoğlu, 2014, 119
f.
GTS++
Kalabalıkta edilen hakaretin tenhada özrü olmaz.
kalıp söz.
kalafatlamak | Kayıklarını kalafatlayan balıkçılara bakıp oyalandı bir süre., | DCeyhun, 37
f.
kalak | tezek yığını., | HTaşkömür, 24.6.2016
a.
kalakalış | ...yoksa ölmeden önce yenmesi gereken onca halt varken daha üçüncü de kalakalışıma mı yanayım bilemedim. ., | Cafcaf, GüraySüngü, Bahar2013/54, 11
a.
kalakalmak | Can havliyle sıçradı, parmaklarının ucuna basarak kalakaldı bir an., | DCeyhun, 77
bf.
kalamata | Kalamata zeytini, ançuez, fıçı sardalyesi, balık yumurtası, sığır dili, çiroz, kuru balıkların çeşidi, turşular, peynirler vesaire onun kilerinde saklanırdı., | RHK, 107-8
a.
kalandar | 1. Yıl başı, yılın ilk günü 2. Ocak ayı 14 Ocak-13 Şubat arası. | Kendi yöresinin etkinlik ismi olan 'Kalandar' (Rumların yeni yıla başlama etkinliği) albüme isim olmuştur./Kalandar, yeni yıla başlarken yapılan etkinlik, | KübraEngin, Z, 31.12.2011 | Bir Kalandar gecesi kar soğuğuyla iskeleyi, kumsalı basmışlığın, tekinsiz armadaları getirip burnumuza dayamışlığın., | NBekiroğlu, Z, 2.12.2013 kalandar | kalandar Doğu Karadeniz bölgesinde Rumi takvimde yılın ilk ayı 14 ocak 13 şubat arası+ | Kalandar Soğuğu, | film adı, HTürkG, 17.4.2016
a.
kalandaris | Kalandar / galandar. Rumi takvime göre yeni yıl. | Kalandaris, kulandaris. Erkek uşak, dişi buzak, Ver Allahum ver, Dolsun köşe bucak... #Kalandar'ınız kutlu olsun., @akcaabatbel, 13.01.2025, X | | Kalandar kardan gelir, / Kokusu yardan gelir., 13.01.2025
a.
kalanderiye
a.
"Bana dönmüştü: -İsim günümde Yaşar Beyden başka bu centilmenliği gösteren olmadı. Tesadüf! O gün otelden çıkarken bana bir kalanderiye göndermişlerdi. Yukarıya çıkmaya üşenmiş, otele getirmiştim. Hemen takdim ettim: -Sıramı bekliyordum Feriha Hanım!", Babıaliden Son Selam: Mahmut Yesariden Hatıralar, 110 , ("Bir İsim Günü", Modern Türkiye Mecmuası, S 33, 8 Teşrinievvvel 1938, s. 6"
kalanşo | çiçek adı (Kalanchoe/ kalanchöe/ Kalanchoë) Crassulaceae familyasından etli yapraklı bir çiçek. Kalanchoe veBryophyllum olarak iki kısımda toplanır. Bu sukkulentler Afrika'nın ve Asya'nın tropik bölgelerinde yer almaktadır; çoğu türler de Madagaskar'da bulunmaktadır... Kalanşoların parlak kırmızı, sarı, pembe, turuncu çiçekleri vardır. Aydınlık, güneşli ve havadar ortamı tercih ederler. Fazla suya hassastır. wikipedia, 27.5.2013 kalanşo çiçeği | Kalanşo çiçeği küçük narin ve güzel görünüşlü değişik renklerde çiçekleri olan bir bitki türüdür. 1.4.2013
a.
kalas | Bu sefer önümüze geçen, pahalı bir Alman arabasıydı; direksiyondaki de bir başka kalas., | S Dölek, Kirpi, 18
a.
kalas | iki kalas bir hevesO zamanlar yayıncılık bugün olduğu gibi büyük sermayenin, büyük kurumların denetimi altına girmemişti. Tıpkı tiyatrocuların dediği gibi iki kalas bir hevesle olurdu., | HBKahraman, S, 22.2.2010
dey.a.
kalaslı | Sabahları kalktığı zaman kendisine böyle kahvaltı hazırlayacak veya sadece kolunu mavi yorganın üzerine uzatıp uyuyacak bir kadın yerine, herhangi bir köy odasının isli kalaslı tavanını görmek Yusuf'a bir an için pek acı geldi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 182
s.
kalaş
a.
ayn. m. kalaç Kalaç/ Kalaş yeli. Artvin'den Karadeniz'e esen kuru ve sert olup kayıkları deviren rüzgara denir. Kırzıoğlu'nun Kıpçaklar
kalavra/kalevra | Yun.? Deriden yapılmış eşya, saraç işi. AyverdiS. Götü başı kalavra durmakdeyim (insan için/kadınlar için ) Çok güzel, çok hoş giyinmek (Annem) Kalan + ob-ra-k (eskimiş) > kalavra | 1. Yamalı kösele ayakkabı 2. Bir tür ökçesiz ayakkabı; yemeni 3. Deriden yapılmış eşya. YÇ 4.9.2011
a.
kalavrahanea. kalavra ve far. hane ev/yer kalvarahane Deri eşya yapılan yer; Osmanlı devrinde asker için gerekli olan ayakkabı, hayvan koşumu, eyer gibi saraçlığa ait eşyanın yapıldı imalathane. AyverdiS. | 1. Eskiden deri eşyaların yapıldığı yere verilen ad; saraçhane. 2. Kundura yapılan yer YÇ kalavrahane nazırı | Bu kurumun başındaki yönetici.
a.
kalaya başlamak deyim bk. kalayı basmak küfretmek | İçeri girer girmez başlardım kalaya, zaten kendi boğazımıza yetemiyorken bu at da neyin nesiymiş, bütün gün kahvenin tozunu toplamaktan bir ekmek parası bulmaya vakti mi kalıyormuş..., | HMeryem, 2002, 66
kalayazmak | neredeyse kalmak Öyle şeyler anlattı ki / İşlerin ahvalinden / Kamil memnun kalayazdı halinden, | NTektaş, 1999, 91
f.
GTS-
kalaylı kazan tertemiz, ak pak, | Kendisine yalakalığı gazetecilik diye yutturmaya çalışan çanak yalayıcı gazetecimsi esnafının, birbiri ardı sıra dil cilası attıkları menfaat çanağı öyle ışıltılı parlıyordu ki, sanırsın kalaylı kazan!, | SedatTunalı, T, 18.1.2012
kalaysız
s.
kalaylanmamış, kalayı aşınmış.
?
"Ay oğlan arsız oğlan / Dünyada yersiz oğlan / Kalaysız kaba benzer / Dünyada yarsız oğlan / Çömüdümü dümü çömüdüm çömüdüm vay / Derdinden çürüdüm vay", Halk türküsü"
kalb ağrısı | Fakat Saffet etrafındaki bu kalb ağrılarından hiç haberdar değildi., | HEAdıvar, KA, 28-9
a.
kalb kuvveti | moral, maneviyat | En sevdiğim, en ehemmiyet verdiğim bir arkadaşın gözünden düşmemiş olmak bana büyük bir kalb kuvveti veriyordu., | RNGüntekin, Damga, 48
a.
kalbilik | Çünkü Roma ve Yunanı tam olarak meczedemeyen Batı medeniyeti hala Eflatun'un metafizik gölgesinden çıkmaya ve aklın demir kafesini, pre-Sokratik yunan tecrübesindeki ihlas ve kalbilik ile kırmaya çalışmaktadır, MBilici, T, 2.8.2014
a.
kalbini koymak -e
dey.
yüreğini koymak. sevgisini koymak.
"Filmin final halini izlediğimde herkesin bu tatlı hikayeye kalbini koyduğunu gördüm.", Defne Akman, Oksijen Ekran, 9-15 haz 2023, 17"
Kalbur altı | önemsiz, aşağı tabakadan. | Ben kendi payıma kalbur altı olduğum halde öne geçiyorum, ve sevdiklerimle saydıklarımdan diliyorum:, | Akagündüz, KurunG, 2.3.1935
s.
kalbur beyinli | hafızasız, hafızası çok zayıf kimse | Hiçbir meseleyi kafasında tutamayan bu kalbur beyinli öğrenci ile her gün böyle uğraşmaktansa ona ders vermekten vazgeçmek en kestirme yoldur, diye düşünen imam bu düşüncesini bir türlü talebeye duyuramıyordu., | HBurkay, 50
s.
Kalbur üstü | önde gelen. | Buna da kabur üstü yurddaşlarımız önanayak olmalıdırlar., | Akagündüz, KurunG, 2.3.1935
s.
kalburabastı | Hamur bezelerinin kalburda yassılaştırılıp şekil verildikten sonra içine ceviz konarak fırınlanması ve üzerine şeker şerbeti dökülmesiyle yapılan bir tatlı türü, hurma tatlısı AyverdiS | Gül Hanım bu Ramazan bayramında misafirlerine kendi elleriyle yaptığı kalburabastıdan ikram etti., | 4.9.2011
b.a.
kaldıraçlı alım satım işlemleri | forex market? foreks işlemleri Bir ülkenin para birimi karşılığında başka bir ülke parasının alımı ya da satımı. | Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) başkanı Vedat Akgiray, forex işlemlerinin (kaldıraçlı alım satım işlemleri) yüksek oranda risk içerdiğini, döviz piyasaları ile ilgili bilgi ve tecrübe sahibi olmayı gerektirdiğini belirterek (...), | 6111 Sayılı Kanunla kaldıraçlı alım satım işlemlerini düzenleme yetisinin SPK'ya verildiğini, bu çerçevede Kurulun yaptığı düzenlemelerin 31 Ağustos 2011'de yürürlüğe gireceğini hatırlattı., | T, 24.8.2011
a.
ing.
kaldıraçlı işlem
b.a.
18.0.2024
kaldırıcı | Kendi çocuğunu görmek için çocuk icralık mı olur? Bunu da kaldırıcı bir düzenlemeyi yapıyoruz. Daha insani bir çalışmayı da tamamladık, Meclisimiz takdir edecektir., | Abdülhamit Gül, Cum, 31.5.2019 | Kırıcı delici kaldırıcı cihazlar, | 25.01.2020, NTV, 01.00
s.
kaldırık | kaldirik. Somar Komutanlı! Kaldirik/h kaldiri Şalpazarı bazı ukari Vakfıkebir, Tonya, İskender Savaş, 15.10.2018
a.
kaldırım | kaldırma, iptal, ilga | Bakü'nün asıl korkusu, Azerbaycan Türkiye'ye vizeyi kaldırırsa bunu örnek göstererek İran'ın da vize kaldırımını istemesi., | 21.8.2011, ORSAM
a.
kaldırım mühendisi | alay işsiz güçsüz kimse Memur hukuku avukattan, kahvede oturan vatandaş politikayı siyasetçiden, kaldırım mühendisi futbolu teknik direktörden daha iyi bildiğini düşünüyor-. FUraz, T, 20.8.2011
a.
kaldırım mühendisliği | Bunun dizilmesi, malum adreslere postaya verilmesi nihayet insanın ayda iki üç gününü işgal eder. Sonra, gelsin bakalım kaldırım mühendisliği., | YKK, 1945, 21 | Bana zaten 'İstanbulda haylaz haylaz geziyorsun bunca yıldır kaldırım mühendisliği yapıyorsun da sevgili amcana kadar uzanmıyorsun. Behey dangalak atla vapura, ver elini İzmir de.(...)deyip duruyordun., | KTahir, AşkÇetesi, 57
a.
Kaldırımlı | İki küçük dere, kasabanın içinden ve kaldırımlı sokakların ortasından gelerek Aşağıçarşı dedikleri birleşiyor, sonra biraz ilerde kasabayı yalayıp geçen Büyükçay'a kavuşuyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 25
s.
Kaldırımlı | kaldırımı olan | ... flag stone kaldırımlı yol, | Turkish Cartographic Glossary, United States. Army Map Service 1949, 18 | Kaldırımlı şoseler. Toprak bağlayıcı ile yapılan şoseler. Rijit bağlayıcılı şoseler. Plâstik bağlayıcılı şoseler. Stabilize yollar ve pistler., | A K Yamantürk, İstanbul Teknik Üniversitesi yayın kataloğu, 1929-1955:1955, 91
s.
kaldırtılmak f. Edilgen
Kaldirik/kaldirih/kaldiri | somar, kaldırık, Şalpazarı, Vakfıkebir, Tonya, İskender Keleş
a.
kale | 1. müstahkem mevki, kal'a. 2. | bir çocuk oyunu. | Kuşlara ökse kurmayı, çitlenbik ağaçlarına çıkıp kuş gibi ötmeyi, patlangaç patlatmayı, uçurtmayı, kale, kalem burayı, hatta hatta çelik çomağı bile unutmuşlardı., | Tez, TTE, 39 | Ayaklarımızın altındaki hışırtıları başımın üstünde esen rüzgarı ve patlangaç deliğinden fırlayan sarı çitlenbikler gibi bir uçtan öbür uca atılan yıldızları unutarak. Tez, TTE, 71 | kaleye girmek | deyim? | Herkes kutlamıştı beni, göz kırpmışlardı bana, her halde şöyle dediler içlerinden: 'Delikanlı kaleye girdi dün gece!' ve ben sineye çektim, şapşallığıma gülerlerdi., | SHidayet/BNecatigil, KörBaşkuş, İst 1977, 48
a.argo
kaleci | Bazı top oyunlarda kalenin önünde durarak topun kaleye girmesini önlemekle görevli oyuncu, file bekçisi. Çizgi kalecisi | Oyunu kale çizgisinden takip eden, yan toplara çıkmayan, şutları sürekli geriye doğru çelip rakiplere ikinci bir şans veren kaleci | Bursaspor gibi sürekli kazanmaya, gol atmaya oynayan bir ekibin çizgi kalecisi transfer edişine inanmak zor., | FUraz, T, 30.8.2011
a.
kalecilik | | spor kalecinin yaptığı iş, file bekçisi | +Nitekim kalecilikteki başarısı, oyunu çok iyi okumaktan kaynaklanıyordu., | RTamer, PostaG, 8.7.2016
a.
GTS+
kalekol kale gibi karakoldan kısaltma* toki tarafından sınır boylarına yaptırılan yüksek güvenlikli sınır karakoludur. 31.10.2011 karizmatiklider EkşiS | İSTANBUL - Lice 'de kalekol protestosu sırasında jandarmanın açtığı ateş sonucunda hayatını kaybeden Medeni Yıldırım'ın , | Radikal, 29.6.2013
kalem
a.
mec. kader.
ar.
Takdirin yazdığı bozulmaz kalem 64
kalem | sorumluluk, yüküm, borç. | Namaz kılar mıydı? O mükellef değil. Onun gibilerin üzerinden kalem kalkmıştır, yaptıklarından sorumlu değil onlar. | , | BTSalihoğlu, 2014, 24 | yazı, yazgı, kader. | Kement olmuş zülfün bize / Ela gözler süze süze / Yazılmıştır alnımıza / Hasret kalemi kalemi., Emrah, ?
a.
kalem | yazı yazmaya mahsus şey | Kendi elimle yâre açıp verdiğim kalem / Fetva-yı hûn-ı nâhakımı yazdı ibtidâ (Kendi elimle yontup, 'Buyur, yazı yaz!' diyerek yâre sunduğum kalem, ilk önce, haksız yere benim idam fermanımı yazdı!) kalem odası | Ama, aradan biraz zaman geçince kadın zannetti ki ben kervancıyı susturdum. Bir de kalem odasının kapısını açtı ki, ne açsın, kervancı kendini öldürmüş., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 96 | kaleme vermek deyim göstermek | Örneğin Yahşi Cazibe dizisinin son bölümünde sırf başkahramanı canlandıran oyuncunun diziden ayrılmasına sinirlenen yönetmenin Azerbaycanlı bir kadın olan Cazibe'yi üçkâğıtçı gibi kaleme verip diziyi sonlandırması Azerbaycan kamuoyunda ciddi tepkilere sebep olmuştu., | AbulfezSüleymanov, YŞ, 11.12.2012
a.
kalem bura | bir çocuk oyunu | Kuşlara ökse kurmayı, çitlenbik ağaçlarına çıkıp kuş gibi ötmeyi, patlangaç patlatmayı, uçurtmayı, kale, kalem burayı, hatta hatta çelik çomağı bile unutmuşlardı., | Tez, TTE, 39
a.
kalem parmak
"Nazlı tavır, mahcup bakışlı güzel, / Füsüh iksirini sana kim verdi? / Kalem parmak, parlak saçla düzgün el, / İnce belle filiz boy'un kim verdi?", F Telatar, Onlar, 18"
kalem tutar Yazar. | Şairleriniz yazarlarınız bilumum kalem tutarınıza egolarıyla kitap çıkaranlarınız ve komplekslerinizi solcuların kitaplarına ayraç edenleriniz..., | EElönü, Star, 25.06.2010
kalem uçlu
s.
kalem ucu olan şey.
"Kandır bu kitaplar, bu kalem uçlu kanatlar / Kandır bu filigranlı, bu antetli kâatlar", M C Kuntay, Kongre eğleniyor"
kalemci | kalem satan kimse | Eskiden kalemci kalem pazarlardı./ Kalemci kaybolduktan sonra kendilerinin veya yakınlarının sahip olduğu hastalığı anlatarak yolculardan merhamet ve para isteyenler geldi., | MKarakartal, Kelebek, 20.9.2014
GTS-
kalemdaş | yazar arkadaşı | Açık ve kapalı kelime sarkıntılıkları ile beni dürten bazı kalemdaş arkadaşlara gelince, onların düşüncelerinde de, beni aydınlatacak hangi unsura rastlarsam sevinçle alacağım., | Cumhuriyet, 17.10.1942 | Harun Aliçe rahmetliler gibi kalemdaş ve ülküdaşlar bizden daha önce gelmisîerdi. Zaferden sonra Şükrü Kaya Izmir ve Saracoğlu Ödemiş Belediye reisi ..., | Cumhuriyet, 25.8.1945, 2 | Sonra 'Varlık'tan aradı bir kalemdaş. Aldı mı beni bir telaş? Sürekli yazı yazmam isteniyordu dergiye. Hem sevindim, hem kork'tum bu öneri gelince doğrusu, öneri bana çok eski günleri, taa 1950li yılların Çukurovasını, Kadirli'yi, Ali Püsküllü'yü ...,, Varlık yıllığı, 1984, c 25, vııı
a.
kalemdaş | yazı arkadaşı. | Açık ve kapalı kelime sarkıntılıkları ile beni dürten bazı kalemdaş arkadaşlara gelince, onların düşüncelerinde de, beni aydınlatacak hangi unsura rastlarsam sevinçle alacağım., | Cumhuriyet, 17.10.1942 | Harun Aliçe rahmetliler gibi kalemdaş ve ülküdaşlar bizden daha önce gelmisîerdi. Zaferden sonra Şükrü Kaya Izmir ve Saracoğlu Ödemiş Belediye reisi ..., | Cm, 25.8.1945, 2 | Sonra 'Varlık'tan aradı bir kalemdaş. Aldı mı beni bir telaş? Sürekli yazı yazmam isteniyordu dergiye. Hem sevindim, hem korktum bu öneri gelince doğrusu, öneri bana çok eski günleri, taa 1950li yılların Çukurovasını, Kadirli'yi, Ali Püsküllü'yü ...,, Varlık yıllığı, 1984, c 25, vııı
a.
kaleme getirmek deyim kaleme almak, yazmak | İlk Köşe Ağaoğlu'nun son eserleri arasındadır, yaşlılık çağında kaleme getirilmiş, biraz yorgun bir anlatım, öte yandan gençlik günlerini anlatıyor Samet Ağaoğlu, edebiyata tutkuyla sarıldığı günleri., | Sİleri, ZC, 4.8.2012
kaleminden zf. Kabilinden. | İlkin Yargıtay, Profesör Haberal'ı tahliye etmediler diye, dokuz yargıca para cezaları yağdırdı, 'kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla', kaleminden. NÇınar, T, 21.06.2010
kalemlemek | alaylı yazmak | [B]izzat kendisi tarafından (alabildiğine berbat bir anlatımla) kalemlenmiş levhalarıyla (yazıt mı demeliyim? nutuk mu? ) karşılaşmaya başlıyoruz., | PMağden, T, 29.12.2011 | Tesadüfen iğne deliği, kalemleyen editör arkadaş da bir kız çocuk sahibi olmasın mı? , | YMEroğlu, T, 20.3.2012
f.
kalemli
s.
1. kalem ile. 2. kalemi olan.
ar. kalem + tr. -lİ
"Beyoğlundaki kalemli cinayet... Kendini böyle savundu: Anlık öfkeme denk geldi", Hr, 11.03.2024 || "...Kalemli Pirinç Malzeme · Metal Malzeme · Kaplamalı Metal Yuva Pirinc Metal Yuva ·Brit ve Halka · İğneler · Akrelik Taşlar · Hematit Epoksi Simli Taşlar · Noktalı-., | www.sgs-aksist.com/metal_tasli_bos_serit.html, 23.09.2015+
kalemsiz
s.
kalem olmadan.
"Açıp o namenin baktım şerhine / Kendim indim muhabbetin bahrine / El değmemiş imzasına mühürüne / Kalemsiz imlâdan görülü geldi.", San, Hicranî, 167"
Kalemsiz | kalemi olmayan | Bu iki zat, talebelerim içinde kalemsiz oldukları halde, samimiyette ve iman hizmetinde en ileri safta olduklarını hayretle görüyordum., | S Nursi, Hastalıklar risalesi, 30
s.
Kalenderce | kalendere yakışır bir şekilde | Hâsılı bu eserde, varlıklıları, yoksulları, para ile satılan mevkii, bilmeden bilir geçinen bilgisizleri, yıldız bilgisini, kader inancını, her şeyi, her şeyi tenkit edip müstağni ve kalenderce bir eda ile sözünü bitirir., | A Gölpınarlı, Nesimi; Usuli; Ruhi; hayatı, sanatı, ?iirleri, 1953, 24
z.
Kalenderlik –ği | Bunları söylerken tavrında bir kalenderlikten ziyade bir irade, birçok büyük ve düşünceli adamları gıptaya sevk edecek bir irade görünüyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 17
a.
kalfasız | kalfası olmayan. | yirmi dört saat açık kulübe / kalfasız bizzat nöbetçi eczane., Uğur Koçlu, 31
s.
kalgel | Bu arada N. Mert'i tenzih ederim. Harbiden (yıllar boyunca bir an boş bırakmadığı ekranlarda fark etmişsinizdir) yüzündeki o kalgel ifadeden, gözlerindeki | durgunum ben/ onun için sana vurgunum ifadeden de, anlaşılıyor., | PMağden, T, 16.8.2011
s.
kalıcı | daimi, ebedi yaşar.
s.
kalıcılaşma | Türkiye'de de, adım adım ilerlemekte olduğumuz başkanlık rejiminin kalıcılaşması hâlinde, bir Azerbaycan kopyasına dönüşmek de mümkün --tabii, bugünlerde her kesimin dilinden düşmeyen | petrol gelirlerinin olmaması, belki Türkiye'yi bu akıbetten koruyan yegâne | şanslardan., | Söney, 12.7.2014
a.
kalıcılaştırma | sürekli, daimi kılma | Ben barışı kalıcılaştırmaya çalışırken, PKK, 'kitleyi, halkı zor durduruyorum', diyor., | İlhamiIşık, T, 2.8.2011
a.
kalıcılaştırmak | sürekli kılmak, devamlı eylemek.
f.
kalıç –cı | halk orak
GTS+
kalıç | orağımsı. Bir kavram ekini köküyle koparmak için kullanılan orağımsı fakat ağzı keskin olamayan araç Akdağmadeni
a.
kalık | Kitap fuarına gitmedim... Upuzun yolculuğu göze alamadım. Benim gibi kalık ruhlar için Edirne yahut Kırklareli'ne gitmek gibi bir şey..., | AKekeç, Star, 9.11.09, 2
s.
Kalıksal | genetik | Grip virüslerinin kalıtsal (genetik) zincirlerini bilmek biyotıp* 19.10.2003
s.
kalım | Bu bir kalım bu bir gidim / Ya göçebelik bitecek / Yerleşeceğiz yeşile / Ya dağlar sular ekinler-., | Dağlarca, 1971, 58
a.
kalım | hayat, yaşama | Ey insanlar, ölüm de insan için kalım da insan için. Araya yas girince bugün bugün yarın yarın derken iki sene geçti., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 83
a.
kalımlılık -ğı | ... attığı sınırları oluşturmaktadır: 'Bilemediğimiz, karanlıktaki bir kalımlılık duygusunun etkisi altındayız. Postmodernizm, postkolonyalizm, postfeminizm gibi, görüldüğü kadarıyla 'post' önekinin tartışmalı aldatıcılığından başka bir adı ... olmayan , ' şimdi'nin sınırlarında yaşıyoruz ..., Toplum ve bilim, 1998, S 76-79, 48
a.
kalın | en itibarlı, en büyük, en namlı | Ağalar' içinde en kalınları, lokantanın baş köşesindeki masaya kurulmuş kendi kendine demlenirkenoradakiler zerrece adam yerine koymadığını belirtmek istermişe benzeyen | Kodaman üzerine bilgialmak istedi., | OKemal, 1966, 31
a.
kalın kalın | sert sert | Şapkasını, çanta tutan sağ elins geçirdi, boş sol elinin üzeri kıllı, kaim şahadet parmağını peykenin yağlı bir donukluk içindeki muşambasına sürdü, garsonla patronun yüzlerine bakmadan, kir bulaşmış parmağını omuzu üzerinden göstererek, kalın kalın sordu: — Bu ne pislik? , | OKemal, 1966, 4
z.
kalın türk | İnanç sahibi (boyun eğmeyen, kalın) Türk olmak, imparatorluk bakıyyesi işaretleri taşımak buna deniyor herhalde..., | İ Kara, Reknakoğlunun İstanbulu Derin Tarih, S 149 Ağu 2024, 2-9
b.a.
kalınmak | Bizim alayımız leylek alayı / Havada uçarız dolayı dolayı / Çekeriz Allah'tan gelen belâyı / Uçuramadım yavrum kalındı / Ben gideyim sen arkamdan gelindi., Halk türküsü
f.
kalınmak | edilgen. | O da, İ. Hami Danişmend'in 1954'te Fetih ve İstanbul dergisinin 2. Cildinde yayımladığı ve orijinali Fransız Bibliothèque Nationale'de bulunan Gurbet-nâme-i Sultan Cem adlı eserin içinde bulunuyor. Danişmend, eserin sonundaki 'Merhumun bazı mühimmatı olmağın ben fakir Roma'da kalındım' ifadesine bakarak Cem Sultan'ın Roma'dan ayrıldığında geride bıraktığı Gurbet-nâme yazarının da Vâkı'at yazarı gibi Cem'in maiyetinden olması gerektiği tahmininde bulunuyor. | , | Hakan Erdem, KararG, 30.12.2018
f.
kalıntısal | Diziler, aynı zamanda bazı kalıntısal değerlerle ilgili gerçekliğin de temsilcisidir, | Telesiyej, T, 18.4.2011
s.
kalıp serileme tekstil | Kalıpları kendi bedenimize göre büyütüp küçültebeliriz (serileme), | 10.2.2011, | http://ozmodish.blogspot.com/2011/02/kalp-serileme-nasl-yaplr.html
kalıplanma | Türkiye'deki milliyetçiliklerin, örgütlenme ve kültürel kalıplanma olarak çok ciddiye dayandığını zannetmiyorum., | İOrtaylı, M, 8.3.2013
a.
kalıplatmak | –e, -i kalıba vurdurmak Başladı yağmur yağmağa... 'Fesi yeni kalıplattık, binelim şu tarmvaya' dedik., | RNGüntekin, Damga, 51
f.
kalıplı | düzgün vucutlu, yakışıklı | Herif, şimdiye kadar gördüğü belediye, fen işleri, ya da emniyet müfettişlerinden çok daha kalıplı, onlardan çok daha çalımlıydı., | OKemal, 1966, 46
s.
kalıpsız | fes, şapka, fötr kalıplanmamış | Başta şarapçıyla garsonu, kalıpsız, kirli fötr ya da kasketlerini ellerine alıp gözlerini önlerine süt dökmüşlükle indirmiş şaraphanedekilerden tek lâf çıkmıyacaktı ki, şarapçının kapıya yakın tezgâhı yanında ayakta demlenen, zom olmak üzere çatlak bir ses: — Biz adam olamayız! dedi., | OKemal, 1966, 7
s.
kalış | 1. kalma işi 2. Orak | +İkide bir, gözlerini yanındaki sandalyenin üstüne bıraktığı Fransızca gazete ve mecmualara çeviriyor, fakat bir hastanın, sevdiği yemeklere uzaktan bakmakla kalışı gibi, kendinde, onlara kadar uzanmak kudretini bulamayordu., | YKK, 1945, 5
a.
GTS+
Kalıtım | genetik | 1918 virüsünün kalıtım (genetik) ayrıntılarının 'Emerging Infectious Diseases' adlı bilimsel derginin yeni sayısında yayımlanması bekleniyor.
a.
kalıtsallaşmak | İrsi hale getirmek | Teşekkül etmiş ve kalıtsallaşmış milli karakter, millet siyasi felaketler yüzünden, bağımsızlığını kaybederek ve parçalanarak, fertleri veya zümreleri birbirinden uzak alanlara dağılmış halde yaşamaya mecbur olsa dahi varlığını korur, yok olmaz (Arsal 1979: 85), | NErgan, 2016
f.
kalıvermek | öylece kalmak | Şeker, kolonya ikram eden torun Gmze, mutfağa giderken aldığımız lokum elimizde kalıverdi., | BTSalihoğlu, 2014, 143 | Kablumbağa gecekonduların daracık sokaklarında kalıvermişti., | VSevim, 154
f.
GTS++
kalibrasyon | EPDK'nın | Doğalgaz Piyasası Dağıtım ve Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği 'nde şu madde yer almaktadır: | Madde 68- Dağıtım şirketi, sayaçların ayar ve tamirlerini, 3516 sayılı Ölçüler ve Ayar Kanununa dayanılarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan Ölçü ve Ölçü Aletleri Muayene Yönetmeliğine göre tamir ve ayar istasyonu kurarak yapar ya da ilgili mevzuata göre akredite olmuş yerlerde yaptırır. Sayaçların mevzuatta belirtilen periyotlara ve üretici firmaların tavsiyelerine uygun olarak testini yapar, rapor tutar ve muhafaza eder. Doğalgaz dedektörlerinin, üretici firmaların tavsiyelerine uygun periyotlarda kalibrasyonunun yapılmasını sağlar. Sayaç Kalibrasyon Laboratuvarı ilk olarak G4 - G6 kapasite sayaçlarının kalibrasyonlarının yapılabildiği ve referans metre esaslı olarak Mart 1999 tarihinde Selimiye Hizmet Binası dâhilinde kurulmuştur. www.ugetam.com.tr 6.9.2011de girildi.
a.
ing.
kalibre etmek | Başbakan emri ve yetkilendirmesiyle Suriye'de radikalleri destekleyen MİT odaklı hacimli idari uygulama bundan böyle nasıl kalibre edilecektir? , | Fovea oberaza SİDanışmanlık2.10.2013
f.
Kaliforniyum | 1 gramı 4 milyon dolara satılan ve kaliforniyum olduğu iddia edilen maddeyi özel kıyafetli ekip, zanlının pantolonunun cebinde tüp içerisinde buldu., | 21.5.2019, Hürr
a.
kaligrafi | hat, güzel yazı sanatı. | Şimdi, bu yazıları saklamamış olmama çok hayıflanıyorum. Zira, onlarda yalnız kaligrafi bakımından değil, öz ve üslup iytibariyle hiç kimseye benzemeyen bir şahsiliğin orijinalliği vardı., YKK, EK, 1953, 21
a.
kaligrafik
s.
hatla ilgili, yazıyla ilgili.
"Ertesi gün dekanlığa gittiler. Konyada Nesip abisinden öğrendiği kaligrafik yazı stili ile 'Tıbbi resim bedeli. Yalnız yüz liradır.' diye makbuza yazıp kaşeledi.", Ersin Bulun, 2023, 62"
kalimeroo | Anlayacağınız ama kalimeroo diye çirkin ördek yavrulayan film karelerinde geçici şerit olmayı seviyoruz!, | EElönü, Starpazar, 28.2.2010, 6.
kalite kontrolcü | BTS- tekstilde ürünleri katlayan kimse | ütü pakette çalışacak son ütücü kalite kontrolcü katlamacı paketlemeci aranıyor ücret dolgundur ssk yol yemek zafer mah. eflatun sok. no. 32 yenibosna/ist , | ilan.elookat.com/son-utucu,F.htm, 16.3.2015g
s./a.
bts-
kalitesizleşmek BTS- | Türkiye Yazılarının her ay derece derece kalitesizleşerek sıfıra bitişeceğini göreceksin..., | CSüreya, Onüç Günün, 115 (6.5.1977)
f.
bts-
kalk borusu | Bu kalk borusuna bir türlü 'hazırım' diyemez, | YKK, 1945,7
a.
kalk gidelim yapmak deyim askeri | çalmak, aşırmak | Buna hırsızlıktan ziyade muzipçe askerî malzemenin yer değiştirmesi, | yahut kalk gidelim yapmak denerek, davranışa birazcık olsun hafiflik getirmeye çalışılmıştır., | NÇınar, T, 7.9.2012
argo
kalk git kahvesi | misafire hemen kahve sunulursa bu hemen git anlamına gelirmiş ve böyle kahveye kalkgit kahvesi denirmiş MüşerrefAkarçay, 18.9.2016g
a.
kalkan | kalkan balığı düğmeli kalkan | kalkan balığının bir çeşidi | Ferda Beyle kıyaslama yapıyoruz. İspanyol kalkanı ve bizim düğmeli kalkan..., | VMilor, HrCmrts, 8.7.2017, 12
a.
Kalkancılık ğı kalkan kullanma; dövüşme | Silah kullanmaya heveskâr oldum / Merakım var idi kalkancılıkta.
a.
kalkanlık | Sizin 11 yıllık koruyucu kalkanlığınız, teşvik pirimleriniz, işbirlikleriniz, faydalanmalarınız, 'ulan iyi oluyor be!'leriniz falan ne olacak? , | AhmetHakan, H, 25.3.2014
a.
kalkık | kalkmış | Öyle her şeye çare bulan birisi 47 yaşında öldü gitti de insanlar kurtuldu. Allah belalarını versin biz ölene kadar öbür tarafta amuda kalkık beklesinler., | Recep Türk, 5.5.2019, TÖL vatsap
s.
kalkım | kalkma | Yani o uykudan bir kalkım vaktı ve o hububat ve nebatatın ve o bağların bağçelerin birer kesim vaktı olduğu gibi-., | Yazır, 8, 5539
a.
GTS-
kalkınmışlık | Aynı şekilde siyasal iktidarlar için ekonomik anlamda bölgesel kalkınmışlık düzeylerini eşitlemeye çalışmak, ülkenin tamamını kalkındırmak bir zorunluluktur., | YusufTekin, AçıkGörüş, 13.1.2013
a.
kalkışım | Daha 100 yıl evvel bir eyalet konumundaki Suriyenin Türk jetini düşürmüş olması bu ulusun onuruna karşı bir kalkışımdır., | GCıvaoğlu, M, 12.7.2012
a.
kalkışlı | kalkış noktası bulunan | İstanbul kalkışlı Orient Express, | | https://www.entas.com.tr/tour/723-istanbul-kalkisli-orient-express.html, 25.3.2017 | Ucuz Adana kalkışlı uçak biletleri, | 25.3.2017
s.
GTS-
kalkıştırmak | Kadının vicdanını bir kere daha kalkıştırmak için onu davet ettim ve nasılsa, tarihimizin anısına kabul etmiş bulundu, iyi huy..., | RehaMağden, 2005, 59
f.
kalkmış s.kin imanı olmaz
dey.
insana şehvet galip geldiğinde hiçbir kural tanımaz anlamında bir söz.
1.2.2024+
kallaşlık göstermekkalleşlik etmek. | O sırada padişah Mısırlılardan muhteriz olduğundan Cevdet Paşa, Mısırlı prensin ismini tefevvühden ictinab ve Mısırlıyı Tunusluya tahvil etmek suretiyle kallaşlık göstermiştir., İnal, Son Sadrazamlar, 3. bs., İstanbul, Dergâh Yay., I, 213
dey.
Kalmadı tahammül bikarar oldum
kalmak -ğı
a.
kalmah. kalburdan büyük tarım aracı.
Eser-i âlemin tığı, tekdir / Çingenden aldığın çubuk kevgiri / Kalmağı kalburu elek tepiri / Oku knyelerin aşikâr göster., San, Hicranî, 99
kalmak | –e birine/şeye tenezzül etmek, birine muhtaç olmak | Kaldım kaldım da eşek manava mı kaldım... iki okka çürük elma koymuş dükkanına adama kafa atar., | Güntekin, Damga, 112
f.
Kalmak | birine kalmak | Çıranın kıytıkları / Mendilin yırtıkları / Biz size mi kalmışık? Sokağın sürtükleri., | , Ş Temiz ? Ş peynirci, Erbaa, 1996, 239
f.
kalmakal
a.
1. gürültü. 2. kavga.
Farsça ?
"Mahlasımız Hicrânîdir / Bu da pîrimin şanıdır / Cümle derdim dermânıdır / Aldanmam her kalmakala. // Yarap kaldık kalmakala / Akıl erer mi bu hale / Delidir cahil cühelâ / Bütün kamil irfan sarhoş.", Bayburtlu Hicranî/San, 17//220"
kalmakal
a.
"Dinle bu sözümü veresin makal / Kâtip neden vardır böyle kalmakal / Cehalet içinde geçen elh-i hal / Gün gelir ovada yolu kaybeder.", San, Hicranî, 135"
kalmakal | AzT. Qalmaqal, kalmagal | Üç günlük dünyada etme kalmakal / Allah'ın dediği olur efendim. // Kalmadı serimde sabr ile takat / Sevdası serimde kalmakal açtı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 31//139 | Köroğlunun kalmagalı / İşte budur kuvve halı / Hani nerde Küçük Ali / Yiğitler çıksın meydana., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 185
a.
Kalmayıvermek | Ah kızcağızım, biz alışkınız böyle şeylere; az mihnet mi çektik? Kızımızın korkudan bir şeycikleri kalmayıverdi. Yusuf Ağasını pek severdı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 59
bf.
kalmış | Al köyünün kalmişini (öpülmüşünü: orospusunu) alma el köyünün namuslusunu., | 2014+
s.a.
Kalmışlık | İşte Doğu bu. Kalmışlık, suskunluk ve acı. / Gül dediğin orda kır çiçeğidir,, | C Külebi, Doğu, 1978+
a.
kaloma vermek deyim | Velev dünyanın en kötü adamı olsam ve beni böyle bin yazı boyu aşağılasa, Torosyan'ı kurmacalıktan kurtaracak mı? Biraz kaloma verdim; kendini iyice ipe çekti. Enough rope to hang himself with.), | HBerktay, T, 1.12.2012
kalorifer / kolalifer 1335 | -Burada kalolifer var öyle mi? –Evet mösyö... (...) Öyle ya, karşısındaki adam kaloliferleri anlamak için mi gelmişti, yoksa cinayeti keşf için mi? /Kalolifer kazanındaki suyu ısıtmak için ne kullanıyorsunuz? , | Şoför Jimi, 1335, 11
a.
kaloriferli
s.
"Bu gidişle kaloriferli lojmanın ilk kışını bile göstermezler bize, diyerek olayı daha da detaylandırdı.", Ersin Bulun, 2023, 82"
kalorimetre
a.
ısıölçer.
"... ... İnsaya Merter Konakları B/13 nolu dairenin kalorimetre pay ölçer muayenesi için", Gül Gedikli, Ziraat B Hesaptan fast dekontu, 28.01.2022"
kaloşsuz | Pantolon icad edilmemiş, dar ve kaloşsuz potinler keşfedilmemişti. | , | Celal Nuri, Cami ve Pantolon, 1927 / D Gürlek, YŞ, 14.7.2019
s.
kalp | yürek
a.
kalp ağrısı
b.a.
1. a. aşktan doğan üzüntü | yürek ağrısı 2. a. mec. Herhangi bir durum veya şeyden dolayı yaşanan keder | yürek ağrısı.
ar. + tr.
"ne çeşitli ağrılar vardır şu insanlarda | / göz ağrısı, başağrısı, diş ağrısı diye, / ne yazık ki gariptir hayatın cilvesi | tutmayagörsün insanın hele bir kalp ağrısı!", Latife Çelebi, 1966, 46"
kalp ağrısı: Aşk acısı | Sevgi, ihtiras, heyecan yerli yerindedir. Hatta şefkat dahi eksilmez. Bir de kalp ağrısı eklenir., | R. Soysal, T, 8.2.2011 | Kalp ağrısı ben odama çıktıktan sonra başlıyor., | H. E. Adıvar, 12 kalp pili | kalp yükü | Ben de sizler gibi bedenen yanlarında olamasa da zihnen ve kalben burada olarak sevgili arkadaşlarımızın önce gözaltı sonra tutukluluk süreçlerini bütün kalp yüküyle orada yaşadım./ Kalp yükümüz ortak arkadaşlar... bir arkadaşımızla özel yazışmamızda dediğimiz gibi., | MeralCamcı, T24, 31.3.2016 | kalp krizli | içinde kalp krizi hastalığı olan | Bu da kalp krizli hırsızlık Hırsızlar cebimizdeki parayı almak için her yöntemi deniyor. Son numaraları ise kalp krizli hırsızlık..., | YeniAkit, 18.12.2014, 28.3.2015g
s.a.
GTS-
kalpaklı | Yanımızdaki masada iri, palabıyıklı, kocaman kalpaklı bir babayiğit, çetin bir Çerkes şivesiyle karşısında sıralanmış irili ufaklı kalpaklılara bir şeyler anlatıyordu., | ÖSeyfettin, BirKayışınTesiri, ZamanG, 13.2.1335/1919
s.
kalpaklılar
a.
Milli Mücadeleye katılan kuva-yı milliyeciler.
tr. kalpak-lılar
"Mecliste kalpaklılar heyecanlı idiler! / Tunçlaşmış yüzlerinde bir sabırsızlık vardı. / Atiyi karşılarken ne de şanlı idiler / Cumhuriyet layhası bütün ruhları sardı.", Ahmet Muzaffer Gürkan, İ Sezer, İstiklal Gazetesinde Kıbrıs Türk Şiiri (1949-1954), ylt, 2003, C 1, 8.11.1949, 3"
kalpazanlaştırmak | ve 2. Paylaşım Savaşı sonrası Amerikan egemenliğinin en önemli aracı olan doları, daha da kalpazanlaştırarak, Batı'nın krizini yeniden doğuya yıkmaya çalışıyor./ Ama bugün doları kalpazanlaştırmanın sonuçları kendileri için daha ağır olacak., | CErtem, Akşam, 15.4.2015
f.
kalpçi | kalp hastalıkları hekimi | Arayan... Cemil Bey'in de tanıdığı bir arkadaşımızdı: Prof. Dr. Yaşar Bilgin... Kalpçi... Almanya'da... Gieben Üniversitesi'nde hoca. Hastaneden çıkınca..., | YavuzDonat, SabahG, 5.12.2016
a.
kalplemek | Kalb+ tr –lemek kalp resmi koymak, kalp işaretini işaretlemek. | 5 internet levelini kalpleyin., | 14.4.2009, forum.donanimhaber.com › [Oyun] › PlayStation, 25.11.2015g
f.
ar.
kalpli | BTS+ | 1. Kalp hastalığı olan 2+. Kocaman kalpli çok iyi | kocaman kalpli bir adam 3+. Kalp resmi veya çizgisi olan şey, içinde kalp resmi, imgesi olan. | askılık kalpli, | tedy'de satılık bir ürün, 6.12.2015g | kutu kalpli, 31.12.2018+
s.
bts+
kalpsiz
s.
"İlk kez 1977 yılında sahnelenmeye başlayan ve 11 yaşındaki yetim bir kızın kendi kaderini eline almasını ve kalpsiz bir milyarder adamın ebevenylik duygusunu uyandırmasını anlatan bu klasik Broadway müzikali, dah önce pek çok kez sinemaya uyarlandı.", Defne Akman, Oksijen Ekran, 9-15 haz 2023, 17"
kalpsiz | merhametsiz | Çok kalpsizsiniz doğrusu, diye cevap verdi., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 147
s.
kalpsizleşmek | Doğrudur; Marx, her yıl yeni baştan Shakespeare okuyacağına, keşke daha çok insan varoluşu ve psikolojisi üzerine kafa yorsaydı, kapitalizm altında dünyanın neden kalpsizleştiğini düşünseydi diye hayıflanmak boşuna ve saçmadır., | E Göka, YŞ, 14.7.2019
f.
Kalsedon | Burada da konglomera zonunda yer alan kalsedonlar beyaz renklidir ve dandiritler içerirler. Rifat Bozkurt, Eskişehir ve Yakın Yöresi Süs Taşları, TMMOB Eskişehir Kent Sempozyumu / 2014, 231 dökülü | dökülmüş | Ne bu yaprak yığını omuzlara dökülü? ., | E Alkan, Kuş Ormanı, 1981, 42
s.a.
kaltabanlık –ğı | kaltaban olma hali 2. Kaltabanca davranış | Bu kadar darbeler yaşamış ve acılar çekmiş bir ülkenin, bu ölçüdeki kaltabanlığı inanılır gibi değildir., | NÇınar, T, 17.8.2015
a.
kaltak -ğı
s.
"Çıktım geldim anılarından kaltak gecenin / Şaraba vurdum, ölüme vurdum", M Taner, Sunak, 79"
kaltak | 1. Kargı böğrüne batanda / Kaltağa bastığın var mı, | Köroğlu, EGŞA, 142 2. iffetsiz, namussuz kadın, orospu | Düş önüme kaltak diyorum. Şimdi seni saçından yakalayıp sürüye sürüye götürürüm., | Güntekin, Damga, 106
a.
kaluç | Aman eğer gönlün var ise / aman gönlün var ise/ giy kalucu yola çık / ama giy kalucu yola çık.
a.
kaluk | evde kalmış kız | gizli gizlice geliverir / kaluklar duman içinde / geçip asmaların altından / suyu çırparak derede / tutuşur yeniden yürekleri / tepeye doğru dönmelerde, | YMiraç, 1981, 27
a.
Kalvinci bkz. Kalvenci
Kalvinist kalvinci | O kadar ki, Alpay Şahin'leri bile Kayseri'deki işverenlerden hareketle, 'İslami Kalvinistler' serlevhalı yazılar dercediyordu., | STuna, YŞ, 17.5.2014
Kalvinizm bkz. Kalvencilik | İslam Kalvinizmi' veya 'İslami Kalvinizm' gibi kavramlaştırmalarla 'abdestli kapitalistlerin' kutsandığı yıllardı., | STuna, YŞ, 17.5.2014
kalya I
a.
Sadeyağ ile pişirilen bir tür kabak veya patlıcan yemeği.
ar.
kalya (t. s.) Etsiz olarak yağda kavrulan sebze [Ragoût aux legumes cuit dans la beurre.]
Ali Seydi, Resimli yeni 40.000 lûgati havi Türkçe lûgat, 1929, 579
kalya II
a.
Yakılan deniz otlarının küllerinden çıkarılan tuz.
kalya (t. s.) Yakılan deniz otlarının küllerinden çıkarılan tuz. [Potasse brute.] || kalya taşı (t. s.) humzu sodyom denilen madde. [Sodium] || kalya tuzu (t. s.) Soda. [Voir: Kalya taşı.]
Ali Seydi, Resimli yeni 40.000 lûgati havi Türkçe lûgat, 1929, 579
kama a.
Kamacı | Sağı ve solu Atatürk ve Müdafa'a-yi Hukukta buluşturabiliriz. Bu buluşma etnik ve dinci siyaseti devre dışı bırakır. Planlı kalkınma, bilimsel perspektif. Kamacılar için bir kahve yapılacak yeme içme bedava orada menkıbe anlatacaklar., | K Üçüncü, 13.6.2019 tivitır
s.
kamalak -ğı
a.
"Silah atıp boy tüfekler ötünce / Ne hoş olur çakır keyfler yetince / Kamalağın gölgesinde yatınca / Silahları çatmak ister gönlümüz 23"
kamarot
a.
"Rum kamarot, bir amiral gibi kasketini giymiş, bu giren Türklere lüzumlu lüzumsuz hakaretlerle, bağırarak haşlıyor ve onlara ambarda ve güvertedeki yerlerini gösteriyordu. Bu giren Türkler bu ecnebi tahkiri karşısında sessiz ve mutî'diler | Rum kamarot, asırlandan beri, firenk... ", Y K Beyatlı, Çocukluğum, gençliğim, siyasî ve edebî hatıralarım, 1999, 124"
kamasız | Ey tanrım! Oy tanrım! Of tanrım! / Kamasız oynanmaz mı oyun ateşsiz sinsin* barutsuz bu / üçayak*, | BÜnyaminK, 34
s.
kamaş kamaş olmak: (bir şey) | Dünya sıcak, dünya kamaş kamaş..., | YKemal, T, 12.05.2010
kamberlik a.Güz mevsim olmadığından, yokluk ve kıtlık yüzünden düğün dernek olmazsa, kamber kamberliğini kahve önlerine sandalye atarak güneşlenerek, gelip geçenleri seyredenlerin önünde yapardı., | BTSalihoğlu, 2014, 28
kamburca | İlkgençlik dönemindeki gibi hafif kamburca duruyordu., | Şİşigüzel, EDK, 13
s.
kamburlaşmak | Dolabın iki yanından, tahtaları yer yer kamburlaşıp çatlamış oluğun altından şarıl şarıl sular akıyordu., | DCeyhun, 81
f.
kamburluk -ğu | kambur olma durumu. Bel bükülme ve arka çıkık olma. Yumruluk, tümseklik, eğrilik. Kamburluk ( t . s . ) Bel bükülme arka çıkmış olma , tümseklik, eğrilik. Kambur olan adamın hali., Ali Seydi, Resimli yeni Türkçe L, 1919,580-581 | Topallık, sağırlık, dilsizlik, körl??k, çolaklık... kamburluk ve emsali göze görünür sakatlıklar yazılacaktır. Kör, topal ve çolakların yalnız bir uzuvdan mı yoksa iksinden de mi malûl oldukları tasrih edilecektir. (Bir gözü kör, bir kolu çolak gibi), Resmi Ceride, 1940, 14255 | Şiirin yayınlanan biçimi çok daha yoğun: Düz mavi üstünde bir beyaz çizgi | Uzanan sözcüğü şiire bir ağırlık, bir kamburluk katıyor. Sabahattin'e bunu da yazdım., Salâh Birsel, Hacivat Günlüğü, 1982, 131
a.
Kamburunu çıkarmak | Davulcu kamburunu çıkararak var kuvvetiyle tokmağı vuruyor, zurnacı ise, bütün vücuduyla oyuna iştirak ediyormuş gibi, kıvrıla kıvrıla üflüyor ve çalgının ağzını bazen
oynayanlardan birine, bazen de büsbütün coşarsa, dimdik gökyüzüne çeviriyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 97
kamelya | örneksiz | bitkibilimi, | Camélia Çaygillerden, büyük, beyaz, pembe veya kırmızı renkte çiçekler açan, dayanıklı yapraklı bir bitki, Japon gülü, Çin gülü (Camellia japonica) | Frak giyecek, yakasına beyaz bir kamelya takarak, sahnede görününce, dinleyicileri, onu bir alkış tufanına boğacaklardı., | CUçuk, CB, 10
a.
fr.
GTS+
kamelyalı | elinde veya elbisesinde kamelya çiçeği olan kimse/şey | ALEXSANDIR DUMA-zadenin 'Kamelyalı kadın' (Ahmet Mithatın Osmanlıcaya çevrisini (1297) çevrisi (orjinal) kitabını arıyorum., | TahsinKirpitçi, 4.9.2015, edebiyatmahzeni.com/tanzimat-donemi-ceviri-eserler/, 21.8.2016g | Kamelya bir çiçeğin adıdır. 'Kamelyalı Kadın', bölük mıntıkasında kameriyeye geçip kurulmuş yüzbaşının karısı değildir yani., | EArdıç, Sabah, 20.8.2016 | Kamelyalı erkek, | EArdıç, Sabah, 20.8.2016
s.
kamera şakası | Hâlâ ikna olmayanlar için Türkiye'ye yaptığı tadı kaçmış bir kamere şakası olan bakanına taklalar attırıyor., | YOğur, T, 24.5.2012
a.
kameracı | kameraman. | Kameracı yanlış yeri çekiyorsun? -Burayı çek!, Şenol Evgi, Çek kameracı, 19 tem 2024, YouTube (Şarkı) | Çek ha ole ha ole (Çek o yandan bu yandan) / Ey gidi kameracı / Bırakti sakalini (da) / Zanetdım oldi haci // Kodum testiyi suya / Dolmaz bir tanem dolmaz / Dedi kameracıdan / Adnanım hacı olmaz. // Giyduğun elbisenın / Eni vardır boyu dar / O kameracıdır Adnan / Onda ne işler var!, 18.05.2025, Kazıkbeli Yaylası video
a.
kameralandırma a. Müfettiş olduğunu yalanını söyleyen Kural, okullara dış cephe yalıtımı, boya-badana, kameralandırma gibi çalışmaları yaptırarak okulları daha güzel hale getirdi., | 5.10.2012, | http://tvarsivi.com/zonguldakta-kendisini-meb-mufettisi-olarak-tanitan-vatandas-ozlem-kural-ereglideki-butun-okullarda-i-05-10-2012-izle-i_2012100178029.html, 2.9.2014
kameralandırmak | Bir yere, bölgeye kamera yerleştirmek | İÜ Kız Voleybol/Basketbol takımının ...deki sahasını kameralandıracağız., | HasanAlpak, 2.9.2014 sözlü
f.
kameralı | kamerası olan. | Housekeeping hizmetlerinden kameralı güvenliğine, sauna ve buhar odasından, spor salonu ve spa alanına-., | HrTatil, 20.8.2015 | Araştırmacılar ayak izlerinin alçıdan kalıplarını çıkarmanın yanı sıra 20 binden fazla kare fotoğraf çekti ve kameralı insansız hava araçlarının yardımıyla alanın üç boyutlu modellerini oluşturdu., Hr, 09.01.2025
s.
Kameralı | kamerası olan. | Kameralı adam, | tv dizisi, 12.3.2022+
s.
kamerî | aylı, aylık. | Gece. Eski zaman havuzunu / doldurdu ayışığı, bir tas / alıp döktüm başımdan aşağıya. Kamerî / takvimi yaşıyorum ben de, ay / dönelirken duramıyorum yerimde, artık / her şey soyunuk. Ta orda!., S Erözçelik, 1991, 97
s.
kamerilla hapsi | Rahmetli Atatürk halk arasındaki bütün dedikoduları duymak, ve Kamerilla hapsi içinde bunalmamak için meclislerinde her çeşitten kimse bulundururdu., | FRAtay, MütarekeD, 122
a.
Kamerunlu | Kamerunda doğmuş veya orada yaşayan kimse | Metroda yeşilli kırmızılı bayraklarını sallayarak şarkılar söyleyen Kamerunlu bir grup eşlik etmişti onlara., | TKiremitçi, 2005, 33
a.
kametlemek
f.
kamet getirmek.
"Hüseyin hocam sen de kametleyeceksin sanırım:)", @vialandolina, 21.06.2024, X "
kamfora yağı | Tarçın kamfora Uçucu Yağlarının Fitokimyası ve Uygulamaları, Nisan 2022, Molecules 27(9):2695, DOI:10.3390/molecules27092695
b.a.
kamga | halk | 1. yonga, iri talaş, ağaç kabuğu, ağaç kırıntısı | Yerel ağızlarda yongaya kamga adının verildiğini biliyoruz. Derleme Sözlüğü 'nde bu adın Balıkesir, Eskişehir, Çorum, Samsun, Amasya, Urfa, Gazi Antep, Sivas, Kayseri, Nevşehir, Niğde, İçel gibi birçok ilde geçtiği açıklanmıştır., | TürkDiliD, 1992, S 483-492, 191 2. yara | Gün olmuş, yaşı ermiş / Her sabah ile ağzının kenarında / Uğrun bir kamga sızlarmış, | BünyaminK, 46 ağır kamgayı yel kaldırmaz atasözü | Ayrıca, kulaklı pulluğun Orta Anadolu şartları altında toprağı çok küçültmesinden de korkulabilir : 'Ağır kamgayı yel kaldırmaz.' Avrupalılara nazaran iyi olan bir tarla, her zaman için Orta Anadolunun rüzgârlarına uygun olmayabilir : 'öküzün inek başlısı / tarlanın ufak taşlısı, | İÜİF, 1949, C 10-11, 131 kamgaya kaşınmak deyim Trabzon bk. busdukla kaşınmak. parasız, yolsuz, fakir | kamgaya kaşınmak: Fakir ve yardıma muhtaç biri durumunda olmak. | Onun parası pulu yok. Zaten kamgaya kaşınıyor., | AÖzerdem, Tarihi, kültürü, folkloruyla Karaözü: Ardahan, Güvenç, Basak..., 1994, 180 | Bu yüzden adam yerine konmak, büyük ve saygı duyulan kişilerin arasında yer edinmek son derece önemlidir: adam katarına katılmak, kabala almak, kamgaya karışmak*, katıya katılmak, mâsimek (mühim-semek) Zenginlik ve saygınlık ayrı ..., | MArgunşah, Kayseri ve yöresi kültür, sanat ve edebiyat bilgi şöleni, C A-K, 2001, 125
a.
kamış
a.
i. malum bitki. 2. penis. 3. pipet, borucuk.
tr.
"Bu Fanta'n, bu da kamışın!", Kahveci, 22.07.2018, Akçaabat"
kamış | kamışın burnuna çekmek | Okullarımızda şiddet uygulayan öğretmen kamışın burnuna çekilir., | HasanHastürer, Havadis (Kbrıs), Sİdiz, M, 25.7.2011 2. mec. erkeklik aleti | Dili anlaşılmayan (çünkü Türkçe bilmez) bu ucube taze kamışları habire doğrar. Bu ilkel sünnet usulüne dayanamayan çocuklar (yüzünüze güller*) altlarına pislerler*., | MYağmur, 1957, 21
a.f. mec.
kamışçın kuşu | a. hayb. sazlık ve bataklık yerlerde yaşayan, birkaç türü bulunan, 10-12 cm. uzunluğunda , genellikle açık kahverengi tüylü, uzunca gagalı, böcekçil bir kuş., Arkadaş TS | Büyük kamışçın kuşu | ... her bölgedeki sazlık ve kamışlıklarda kuluçkaya yatan büyük kamışçın, Karadeniz ve daha az sayıda Ege ve Akdeniz kıyılarının ibreli ormanlarında görülen çalıkuşu, her bölgede yapraklı ormanlarda üreyen bülbül, Türkiye'nin kuzey bölgelerinde orman ve bahçelerde yaşayan kızılgerdan, orman ..., Türkiye rehberi, 1990, 45
b.a.
kamışlanmak | kamış olmak, kamış halini almak | Âşıkun gözi yaşı hem göl ola / Ayagından sâz bitüp kamışlana, | MTatçı, 462
f.
kamışlık -ğı
a.
"Dayısının sözlerine inanan Ayşe, kum tepeciğinden inerek, yoluna koyuldu. Az sonra kamışlıklarla kaplı yolun ağzında kayboldu", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 80"
kamilleşmek | Görülmüştür ki ilmiyle kamilleşmiş alimlerde tek Tanrı inancı tartışmasız kabul edilir., | YusufAytin, AkçaabatYeniHaber, 5.5.2015, 9
f.
kamineto | İt. caminetto | 1. Kapaklı ispirto ocağı. Osmanlının son dönemlerinde kahve keyfi insanların yaşamında önemli bir yer tuttuğundan polis, jandarma gibi kolluk görevlilerine bu ocaktan verilirmiş. Onlar da fırsat buldukça kahve keyiflerini bu pratik ocak sayesinde yerine getirirlermiş. 2. Eski boyaların sökülmesinde kullanılan çeşitli aletlere verilen ad. Resmi için aynı adlı dosyaya bk.)
a.
kamp ateşi | Uzakta kaldı Erdek'in güneşi; / Penceremden el eden zakkumlar; / Yakılıp seyredilen kamp ateşi; / Uzakta kaldı denizler, kumlar. M Çınarlı, 1969, 49
b.a.
kampanyalı | ... yapılmış bulunan dayanıklı tüketim mallarının taksitli ve kampanyalı satışlarında ödenmeyen veya geciken taksidin ortalama binde ikiyi geçmemiş bulunması bu olayın en gerçekçi kanıtı olsa gerek. Ticari kuruluşlara işletme kredisi verme mekanizması yerine | ferdi kredi sistemi uygulandığı takdirde, ülke ekonomisinde bir iyiye gidiş ortaya çıkacaktır., Ü Garih, Deneyimlerim, 1990, C 2, 156 | Kampanyalı ürünler, 11.11.2021
s.
kampanyalı | Düşen satışlara kampanyalı çözüm, | T, 18.8.2014
s.
kampet | Ne zamandan beri askeri gazinolarda kampette yatılıyor? , | NihatDoğan, M, 9.12.2011
a.
kamplaştırıcı | Referandum sürecinde, belirleyici başlığın ekonomi olduğu saptaması yapan kurmaylar, AK Parti'nin kampanyası süresince, konuyu anlatacak isimleri özenle seçmeyi, medya ile ilişkileri geliştirmeyi, sosyal medyada kamplaştırıcı dil kullananlara izin verilmemesi gibi kararlar almaya hazırlanıyor.Hürriyet, 29.1.2017
s.
TDK-
kamplık | çiftliklerin boşalmış samanlıkları acı kamplıkları olmuş bu ak'ın kara kabullenildiği yerlerde, | GüvenTuran, YarıgeceninSütü/Rİmrahor, UŞA, 66
a.
kampus | Kampusların ne giriş kapıları vardı ne de girişte kimlik kontrolü., | MelisAlphan, Hr, 8.7.2017
a.
Kamu | cümle, herkes. | Kamuya örnek ol cahile kızma., | Develili, 33 ||
a.
kamu | Fakat biz kaçarsak, kaçar mı ölüler? / Sed olmaz mı bize şahlanıp bu toprak? / Bize bu topraktan yol açar mı ölüler? / Hem hangi kamudan alındı bu karar? , S Batu, Güzel Helena, 1959, VI
a.
kamu I | tüm, bütün, hepsi | Vezirler saltanatpenahdan bu vechile çalışma müşahede edecek (aykırı olanlar) dahi padişahın düşüncelerine tamamiyle uydular. Kamusu bir gönül, bir yön oldular: | , | ŞKayaboğazı, 15.5.1953, 10
a.
kamu II | devlet | Tanrı helada ne yaptığınızı görmüyor mu, hayır, kamu görmüyorsa Tanrı da görmüyordur, bu dinsizlik, İslamcılaşan siyesetimiz için yeni değil., | NGenç, isenç, 52 | kamu spotu | Değişen yayın hizmeti usul kanununca, kanalların kamu spotu yayınlarken sağ üstte yaznası gereken kelimeler. | Üst Kurulca reklam sürelerinden sayılmayacağına ve ücretsiz olarak yayınlanabileceğine karar verilmiş olan kamu spotlarının yayını sırasında; ek-2'de yer alan kamu spotu logosu sürekli olarak yayınlanır. 05.11.2011 beyaz prensli at, | EkşiS | Kamu spotu için anlaşılan kreatif ekip böyle bir konsept belirlemiş belli ki, böyle bir ifade birliği tasarlamış, ünlü isimlere de o yönde direktif verilmiş., | NurÇintay, SCmts, 20.8.2016
a.
kamucu | 1. Kamuoyu ile paylaşılan metinde yer alan | Piyasacı talan ekonomisine karşı çıkıyor, özelleştirme yağmasına karşı halkçı-kamucu bir ekonomiyi savunuyoruz cümlesi bu çerçevede okunmalı., | DenizYıldırım, 9.11.2014, | http://www.birgun.net/haber-detay/halkci-kamucu-secenek-neden-nasil-71026.html, 26.2.2017g 2. Hukuk fakültelerinde Genel Kamu Hukuku dersini okutan veya çalışan akademisyen 26.2.2017
kamuculuk | Halkçı-kamuculuk programını içeriklendirmek, tartışmak, geliştirmek, ama her şeyden önce sahiplenmek gerekiyor., | DenizYıldırım, 9.11.2014, | http://www.birgun.net/haber-detay/halkci-kamucu-secenek-neden-nasil-71026.html, 26.2.2017g
a.
kamuflajlı
s.
kamuflaj elbisesi giyinmiş olan.
"2021'den beri Ukrayna'da savaşan Rusya, kendi topraklarında gerçekleşen saldırının şokunu yaşıyor. Ülkenin başkenti Moskova'da kamuflajlı kişiler akşam bir konser salonunda saldırı düzenledi saldırıda 100'ün üzerinde kişi hayatını kaybetti.", Hr, 24.3.2024"
kamukamu | bitk. Myrciaria dubia, 'Kamu Kamu' (Camu camu), Camucamu, Cacari, veya Camocamo olarak da bilinen, küçük yaklaşık 3 ila 5 metre uzunluğunda çalımsı ve Peru ile Brezilya arasında ki, Amazon Ormanları başta olmak üzere ormanlık alanlarda bulunan Mersingiller ailesine mensup bir ağaçtır. Kırmızı mor kirazımsı meyveleri bulunmaktadır. Aynı cinsten Jaboticaba (Myrciaria cauliflora) ve Guavaberry ile yakın akrabalığı bulunmaktadır. Bitkinin en önemli özelliği ağırlığının %2si ile %3üne karşılık gelen çok yüksek miktarda C vitaminine sahip olmasıdır ki; bu özelliği bitkinin uluslararası pazarlara girmesini sağlamıştır. AyhanErcan, 25.3.2017, NTV
a.
kamulaşma | iki kişi arasındaki gizli/özel görüşmenin kamulaşmasından...
a.
kamulaşmak | Yazar kişi kendini unutup okuyucuyu düşündüğü zaman yazarlığın doruk noktasına erişir. Eseri de halklaşır, kamulaşır, yaşar., | İHBaltacıoğlu (ŞYaşatan), KamanCamiindeKonferans, 1961, 3
f.
kamulaştırmasız | kamulaştırma işlemi yapalmaksızın. | Uygulama bir çok marksist ülkede, büyük toprak sahiplerinin ellerinden kamulaştırmasız (parasız) olarak alınan topraklar, önce topraksız veya yeteri kadar toprağı olmayan köylüye dağıtılmış, çok kısa bir süre sonra da küçük aile işletmelerinin verimi düşürdüğü iddiasıyla bu topraklar köylülerin ..., Atatürk ve hukuk: 5-6 Kasım 1981 : Anayasa Mahkemesi ile ..., 1982, 167
s.
kamulculuk -ğu
a.
komünizm.
Orhan Hançerlioğlu · 1977 ·
kamulu | cep telefonlarından kamu hat sahipleri | Kamuluya uygun ihtiyaç kredisi/ 'Avea ile TEB [Türkiye Ekonomi Bankası] birlikte, kamulular muhabbete' sloganıyla çıkarılan kampanya ile-, Takvim, 1.1.2012
a.
kamun
a.
nahiye.
tr.
nahiye = 1: Bölge = Region | 2: (T.) Kamun = Commune nahiye merkezi = Kamun başkendi = Chef lieu de commune
R N Güntekin, Fransızca-Türkçe resimli büyük dil kılavuzu, 1935, C 3, 1540
kamun | Bu [evlenme] şahsi olduğu kadar kamunla ilgilidir., | MEBozkurt, 1944, 17
a.
kamunbaylık -ğı
a.
tr. yeni.
kamunbaylığı M Behçet perim
M Behçet Perim, Kurun G, 27.08.1935, 5
kamunbaylık -ğı
a.
nahiye müdürlüğü.
tr. kamun+bay+lık
"Ilıca kamunbaylığı / Ilıca kamunbaylığı vekâletine Cevdet Vahit atanmıştır.", "
Türkdili G, ikinci teşrin 23 cumartesi 1935, 2
kamusal | kamu ile ilgili | Bu zorunluluk, Türkün 'ümmet'lik yani, 'din kardeşliği' bilincinden, milletlik yani 'ulus kardeşliği' bilincine geçerek kendi ulusal değerini bilecek bir düşünce düzeyine ulaşmasıyla kendini daha da güçlü olarak duyuracak ve Türk devletinin kamusal dili de arı ve duru Türkçe olacaktır., | HVVelidedeoğlu, 1961AD, 29
s.
GTS++
Kamusallaştırılmak | Ama İkinci Dünya savaşı sonrası ile M. Thatcher dönemi öne çıkan dönemler. İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki İşçi Partisi döneminde bütün devlet kuruluşları kamusallaştırılıyor., | AhmetUysal, 27.3.2014rindan
f.
Kamusallaştırmak | Ama İkinci Dünya savaşı sonrası ile M. Thatcher dönemi öne çıkan dönemler. İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki İşçi Partisi döneminde bütün devlet kuruluşları kamusallştırılıyor., | AhmetUysal, 27.3.2014rindan
f.
kamusallık | [Başörtülü milletvekili] ayrımcılığa dayalı bir kamusallığın korumaya çalıştığı temsil bağlamlı yalanların daha derinden sorgulanması umudu., | CAktaş, T, 23.3.2011
a.
kamusay | ombudsman, kamu denetçisi | Bu kelimenin dilimize yurttaş sözcüsü, halk denetçisi, halk avukatı, arabulucu, kamu hakemi, kamusay, kamu denetçisi şeklinde aktarımları olmuş, uygulamada ise kamu denetçisi isminin kullanımı tercih edilmiştir., | BCoşkun/HGünaydın, OmbudsmanAkademikD, Aralık 2015, 10
a.
kamusaylık | ombudsmanlık | Türkiyede kamusaylığın etkin olarak işleyebilme yetisi yoktur / Bu açıdan, kamusaylığın ödenmesine karar verdiği tazminatların ilgili kişiye ödenebileceği doğrultusunda Tasarıya bir hüküm konulması isabetli olacaktır, | HDursun, 2011, | http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2011-95-729, 377/397, 30.1.2016g
a.
kamutay | Meclis | Bugün 23 Nisan, neş'e doluyor insan, kamutay bugün doğdu ve saltanatı boğduyu söylediler. | , | AKilimci, S, 7.4.2013 | Bugün yirmi üç nisan. Kamutayın açılışı, hem de çocuk bayramı., | CUçuk, CB, 50
a.
Kamutay | Meclis, parlamento | Bugün 23 Nisan çocuk gününün başı, / bugün kondu öz yurdun yeniden temel taşı. / ilk kamutay Ankara kentinde işte bugün, / Türkün ülkü gücünden kurularak aldı ün. | , | V C Aşkun, 127
a.
kamutay | meclis, parlamento. | Bakanlar, ancak Cumur başkanı ile Kamutayın, Egemen olan ulusun, Kurlundan her günlük işleri görmek üzere ayırdığı yönetim yüce Kurunun üyeleridir, bu san da onları yeter bir dereceye çıkarır..., | E Serdengeçti, İÜHFM, 1935*, 279
a.
kamyon dolusu | çok | Sanki beyninde bir ömür taşıdığı bir kamyon dolusu kömürü boşaltmıştı., | NGenç, isenç, 142
s.
kamyon gibi girmek
dey.
"Partnerimin ağzının kokması konusunda bir sorunum yok. Bu durumda tiksinme hissiyle başa çıkabilirim. Ancak, ben bu durumu çok belli ederim. Bazı oyuncular öpüşme sahnelerinde geriliyor. Bunun bir tekniği var kardeşim. Ben mesela 'Güzel kardeşim' deyip kamyoncu gibi giriyorum partnerime.", Selin Şekerci, Cum, 25.01.2024"
kamyonu devirmek deyim | ...işkencenin son günü, hücreden bağırıyor, kamyonu devirdim, o yılgınlığın, bitkinliğin içinde sevincinden ağlıyor., | NGenç, 1995, 11
argo
kan |
a.
kan beynine çıkmak/sıçramak deyim | Arzu da bana bakıp anlamlı anlamlı gülmez mi, kan beynime çıktı., | İpşiroğlu, 44 kan sulandırıcı | kanı sulundırmaya yarayan madde | Bazı ilaçların, mesela çok sık tüketilen aspirin ve aktif maddesi benzer olan ağrı kesiciler, kan sulandırıcılar ve kimi antibiyotiklerin yan etkilerinden biri de kulak çınlamasıdır., | OMüftüoğlu, HürKelebek, 28.8.2015
a.
kan içenlik -ği
kan içicilik.
az. qan içenlik
"Öz hiyləsi ilə onun yanına gəlib dedi: Ah, ah, əzizim! Kim sənin nazənin əlini kəsdi? Doğrusu nə qədər rəhmsizlik? Nə qədər qan içənlik?!", Nəhcül-Bəlağə hekayətləri (140 hekayət), https://gunahkar-bende.ucoz.net ›, 15.4.2024"
kan kusup/tükürüp kızılcık şerbeti içtim demek | çok eziyet çektiği hâlde durumunu iyi göstermek. | Kan tükürürüm de, sordular mı, kızılcık şerbeti içtim derim., | OKemal, 1966, 13 | akacak kan damarda durmaz atasözü | Hemen karakola haber versek ben de rezil olurum, otel de. Ne yapalım akacak kan damarda durmaz., | Güntekin, Damga, 117 | kan davası | kan davalı | aralarında kan davası olan | Aynı köy mezarlığına gömülmüş, birbirleriyle husumet içinde hasım sahibi, birbirlerinin yüzüne kan davalı gibi hiç bakmayan insanların hali de ayrı dert., | NGenç, İsenç, 11
s.a. dey.
kan taşı
b.a.
Kırmızı veya esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan, yaralardan akan kanı durdurmak için kullanılan bir mineral
tr.
"Kalbim ezgin sînede kan taşı var / Çeşmibülbül kâsede göz yaşı var (... ). Çiçekliğin hücrelerini çeşmibülbül desti ve bardaklar, billûr kâseler, lâledanlar süslermiş.", Musâhipzâde Celâl, ? ? ?"
kanaat önderi | Müjde! Hülya Avşar şimdi de kanaat önderi oldu!, | T, 25.2.2010
kanaatlandırırlık –ğı | kandırıcı, ikna edici | Ben bu soruyu birkaç kişiye sordum, hiçbirinden kanaatlandırırlık bir cevap alamadım., | 29
a.
kanaatli
s.
kanat içinde olan, kanaatkar.
"Kırım müslümanları umumiyetle | doğru, dindar, saf kalpli, misafirperver, kanaatli ve insaniyetli bir halktır.", Sedat Erdoğdu, Değer, Y 7, Mar 2021, S 87, 57"
kanada | Yedi iklîmi cihânın duruyor karşında, / Ostralya'yla beraber bakıyorsun; Kanada! MAkif, ÇanakkaleŞehitlerine, EGŞA, 243
a.
kanadımsı | kanadımsı kollarını keserek / atacaktır kendini sizin beşiğinizden aşağı. , ÇığlıkD, Y 2, S 5, 9
s.
kanadiyen / kanadyen | canadienne Kanadalı tuzak avcılarının ceketlerine benzeyen içi kürklü veya pamuklu, şal yakalı, kemerli kruvaze ceket 2. Yaz aylarında giyilen bol ve geniş dikimli astarsız hafif ceket | ve kanadyeni içinde hep terleyen kocam da / koço'yu çağıracak –böbrek sote yap diyecek hanıma-., | MGürpınar, GN, 64
a.
fr.
GTS+
kanadyen | Tecelli Bey bol ve uzun kanadyeninin içinde, | MG, 42
a.
Kanak | | çabuk aldanan, saf, çabuk inanan
s.
DS
Kanaklar | Yeni Kaledonya'dayız. Avustralya'nın doğusundaki Fransa'ya bağlı ada ülkesinde. Yani Kanakların memleketinde., | Yoğur, T, 10.4.2012
a.
kanalize etmek | yönlendirmek, bir düzene koymakGTS+ | Geriye kalan dönemde itirazı kanalize edecek, dile getirecek her türlü mecra (twitter) ve kelam, sandıktan çıkmış hükümet açısından gayrımeşrudur., | MBelge, T, 4.6.2013
f.
kanallama | Fen Fakültesi Fizik Bölümü Yüksek Enerji ve Plazma Fiziği Anabilim Dalında açık bulunan (Deneysel Yüksek Enerji Ve Kristallerde Kanallama konusunda bilimsel çalışmalar yapmış olmak şartı ile ilan edilen) Doçent kadrosuna atanmak için başvuran aday hakkında görüş belirlenmesi, (Aday: Doç. Dr. İbrahim Alper Dizdar), | İÜYK, 9.3.2017
a.
TDK-
kanallamak f.
kanallaştırılmak | kanal heline getirmek | Kuvayk çayı kent merkezinin batısında yer yer kanallaştırılmış olarak cılız bir şekilde akıyor., | T, 30.1.2013
f.
Kanape | ...sola düşen ve bahçeye nazır iki penceresi olan duvarın deniz canibindeki köşesinde bir kanape ve beriye doğru yine birkaç sandalye ile kapı tarafındaki köşesinde bir aynalı dolap*, kapının iki tarafında dahi bahçenin sokak kapısı tarafındaki cihetine nazır iki pencere görünürdü., | N Kemal, İntibah, 114
a.
kanape patatesi | Öyle ki couch potato- kanepe patatesi tabiri, televizyon karşısında aşırı yemek yiyerek şişmanlayan anlamına ilk kez 1979 yılında Los Angeles Times gazetesinde kullanıldı ve 1993 yılında da Oxford İngilizce Sözlüğü'ne girdi., | MuratÇetin, T, 19.3.2012
kanas | ask. | SVD (Rusça: ??????????? ???????? ?????????; Snayperskaya Vintovka Dragunova (SVD), Dragunov Keskin Nişancı Tüfeği olarak bilinir), Sovyetler Birliği yapımı yarı otomatik, uzun menzilli keskin nişancı tüfeğidir. Türkiye'de Kanas adıyla da bilinir. Kanas kelimesinin | Keskin Nişancı Silahının kısaltması olan KNS'den türetildiği ve/veya Arapça | keskin nişancı (????) kelimesinden esinlendiği rivayet edilir., | | https://tr.wikipedia.org/wiki/Dragunov_SVD, 27.1.2016g
a.
Kanatırcasına | Dudaklarını kanatırcasına ısırdı ve Muazzez'i yavaşça yere bıraktı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 219
z.
kanatlamak | Bana hakikat lazım hakikat, / bana darbeleri kanatsa da, / ötelere kanatlayan soydan:, | TBozkurt, 22.9.2014
f.
kanatlanıvermek | Hele büyük annem, yüreği kuş yüreği gibidir, hemen kanatlanıverir., | VSevim, 123
bf.
kanatsız kuş | Her kimin yok aşka dâir nesnesi, / Bir kanatsız kuştur, uçmaz böylesi., A Ö Hacıtahiroğlu, Mesnevi Mevlana Kendi Vezni ile Manzum Tercüme, 1972, ?
b.a.
Kanattırmak | Bülbüle sallanan dalı kanattıran da sabaha kadar seherleri avutan ve gözümün önüne salınmış olan zülfünün rüzgardaki nağmeleridir., | Ömer Say, 2010, 37
f.
kanava | tiy. | Yarım asırdan fazla bir süre oynanagelen bir oyun... Ben oturup bu kanavayı yazılı bir metin haline getirdim., | MehmetBeyazıt, Star, 28.11.2012
a.
Kancacı | 1. Metal zincir imalatında palet zincirlerinin ucundaki baklalarına özel kanca takan kimse 2. Yangın esnasında kanca taşıyan itfaiye eri | Hortum tak, kanca al, merdiven indir... Kancacılar bir adım öne fırlaaa./Kancacılar, merdiven ayaklarında toplan, mars mars, diye bağırıyorlardı., | S Şengil, 1983, 66/67
a.
kancak takmak -e
dey
argo.
"Kısacası şu: Sana o kızı yakıştıramadık, aşiftenin biridir. Bütün kış Ali'nin yakasını bırakmadı, yukarıdaki Bektaşi Tekkesine kadar çıkıp gezdikleri olurdu, daha neler yapmadı ki! Bakkal Kerim'in oğlu kanca takmak istedi, dersini aldı. Hisar delikanlılarını oynatıyor.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 82"
kancayı takmakdeyim birinin kötülüğü için uğraşmak | Kancayı takar, zatınızın intikamını alıverir benden!, | OKemal, 1966, 13
kancıkça | döneklik ederek, gizlice kötülükte bulunarak, namertçesine. | +İzmirde karılar aldılar mahmutun aklını / çok geçmeden birinin belalısı / kancıkça vurdu / mahmutu, | TPamir, 1950 1957, 45
z.
GTS+
kancıklaşmak
f.
güvenilmez olmak.
"Yanaşmaların kancıklaşan projektörlerinde: Yeraltı sığınakları, oyuncağı kalıyor bebeklerin. Savaş bayramı oluyor çocukların: İşgal ve yağma azığı biliniyor çocukların. Süleymaniye'de: 'ayrılığın Zaho şafaklarında': Çığlıklarla kolkola... ", Hece: Aylık edebiyat d, C 7, S 74-76, 151"
kançılar
a.
Konsolosluklarda vatandaşlara âit muâmeleleri, noterlik işlerini yürüten memur.
< it. cancelliere
"Olabilir ki Savni'nin kardeşi de hariciyeci idi, mesela Belgrad'da yahut eski Sırbistan'ın herhangi bir şehrinde kançılar... Orada yerli ve üniversiteli bir kız seviyor, evleniyorlar, memlekete dönüyorlar.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 46"
kanda/ kande nerede, nereye | Kimse bilmez anın kandedir başı / Dalgalanır gelir yeğindir cûşu, | ÖksüzAli, EGŞA, 44 | Kanda baksak dost görünür sanma dost doğar dolunur (dulunur) / Yer gök dopdolu dost-durur bu sözde yok yanlışımız, | EşrefoğluRumi, EGŞA, 97 | kande | nerede. | ayakları yosunlu saçları sünger kokulu / rüzgarın / dalganın/ yelkenin / yoldaşı kardeşim / kandesin, | T Pamir, (1948) 1957, 15 | Ey peder meyyit ilinde nice dilşad olayım / Bu harabatide kande onup abad olayım., | Cafcaf, Bahar2013/54, 16
z.
kandaş | aynı kanı taşıyan, aynı soydan gelenlerin her biri | Ama, hısmına, akrabasına, kandaşına canlarını bile verirler..., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 102
a.
BTS++
Kandaş | Özel'in şiirini anlamak için o şiirle 'kandaş ' olmak gerek., | Alaattin Karaca, 26.11.2018, KararG |
s.
kandırgan
s.
çok kandıran, aldatan.
tr. kan-dır-gan
"Ben geleceğe bakamıya çalışıyor, Batılı insanın gönlünü bu saptırgan ve kandırgan felsefenin daha çok bulandırmasından korkuyorum. Yalnız bilgide değil, söz sanatında da yaman bir adam olduğu anlaşılan Schopenhauer ayağı altında sağlam toprak bulmıyan insanlar için öldürücü bir zehir ... ", Emin Türk Eliçin, Ansiklopedik tarih taraması, 1967, C 2, 438"
Kandırıcı | Niçin ben hiçbir şey değilim? diye sorar ve buna kandırıcı bir cevap bulup veremezdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 153
s.
kandırıkçı | Kandıran, kandırmayı alışkanlık haline getirmiş olan, aldatan, düzenbaz, hileci. | Kandırıkçı Yalancı, kandıran, | Sıvas folkloru, 1977, S 26-50, 17 | Hep | sahte haberler yaptığından dem vuruluyor örneğin (ama hiç örnek verilmiyor nedense): | ajanlar deniyor, | kandırıkçılar deniyor., | H Berktay, T, 28.10.2010
s.
kandırıkçılık –ğı | yalan söyleme, kandırma işi | Kandırıkçılık oynuyoruz!! Arkadaşlarımıza en çok söylediğimiz yalanlarr!!! evet konu derin anlıycanız..., | 14.6.2010, | http://gggveg.blogspot.com/2010/06/kandrkclk-oynuyoruz.html, 16.5.2019 | Kandırıkçılık / Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) resmi web sitesinde 22 Ekim 2014'de yayınlandı: ATSO Başkanı Budak, Antalya'nın 2015 yılında G20 ve B20 toplantılarına ev sahipliği yapacağını belirterek, 'Bunun değerini bilmemiz gerekiyor. Bu tip organizasyonlar bir daha 40 sene sonra belki gelir. Obama'dan Merkel'e Putin'e kadar dünya liderleri Antalya'ya gelecek. Ancak bu kişiler Antalya'ya gelirken ne ile karşılaşacaklar. Uçak inişe geçtiğinde sanki yeni bombalanmış gibi duran taş ocakları.', | 6.1.2015, | https://www.antalyahurses.com/kandirikcilik/14870/, 16.5.2019 | İş hayatında böyle kandırıkçılık olmaz. Dursun Özbek ve yönetimi, UEFA'ya kandırıkçılık yaptı., | 24.3.2016, | https://www.takvim.com.tr/spor/2016/03/24/aysal-donemi-tam-facia, 16.5.2019g
a.
Kandırma | İlk zamanlarda rica ve kandırma yolu tutan bu adamların sözleri Selahattin Bey'in mütemadi redleri karşısında yavaş yavaş bir tehdit kılığı alır oldular., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 62
a.
kandırmacalı | Emir-komuta zincirindeki bu zafiyetin girişime etkisi, rütbe yükseldikçe emirden çok gönüllük esasının önem kazanması, düşük rütbeler ve erat seviyesinde ise | tatbikat kandırmacalı bir | emir biçiminde çalışması oldu., | | http://www.serbestiyet.com/yazarlar/firat-erez/kamikaze-darbesi-704096, 18.7.2016
s.
kandil | gemici feneri. | Tarlaya varınca çocukları uyutun. Şafak sökmeden uyandırmayın. Yatıracağınız yere kandille iyice bakın, akrep makrep olmasın., Naciye Poyraz, 1979, 4
a.
kandilli temenna almak
"Bir demir gıcırtısıyle başlarını sağa çevirdiler. Sarayın, hademelerin işlemediği kapılardan biri açılmış, biraz evvel gördükleri haremağası, kendilerine doğru geliyordu. Genç kızlar şaşırmışlardı. Arap, yanlarına yaklaşınca, yerlere kadar iğilerek kandilli bir temenna aldı, sonra ellerini kavuşturarak karşılarında durdu: Buradan kalkmanızı rica ve istirham ederim", C Uçuk, DŞ, 1971?, 153"
kangıdalık | nerede bulunduğu | Amr ile Bekir birbirlerinin nefsine kefil olsalar; ba'dehu Bekir gaybet eylese; Zeyd'in Amr'a şer'an Bekir'i buldurmak elinden gelir mi? ... el-Cevâb: Allâhü a'lem, Bekir'in kanğıdalığı ma'lûm ise elinden gelür, | ADemirtaş, AçıklamalıOsmanlıFetvâları, | 375-376
s.a.
kanguru mahkemesi | Silahlı Kuvvetler Yüksek Şurası ise tutuklamaları, kanguru mahkemelerini ve Mübarek'in nefret edilen acil durum yasalarını sürdürürken, devrimin dilini kulanarak kendi gündemini dayatıyor gibi görünüyor., | TKaron, Star, 7.10.2011
a.
kanıksatıcı | Halkla en yakından temas etmeleri dolayısıyle ehemmiyetleri aşikar olan köy muallimlerine memleket meselelerinde kendilerinin mühim bir unsur olduklarını hissettirmek, heyecan ve imanlarını beslemek, halka müfit olmak yollarını göstermek, inkılabın ideolojisini ve esaslarını, milli hayatın hakiki icap ve zaruretlerinden alınan bilgileri, ve tabiatı eşya hakkında müsbet ve kanıksatıcı izahları vermek için halk mecmuası muallimlerin elinde en iyi bir rehber olabilir. Halk mecmuası halkla muallim arasındaki fikrî münasebetlerin nazımı olabilir., Hilmi, Halk neşriyatı, Ülkü, Ağu 1933, C 2, 77
s.
kanıksatılmak
f.
kanıksatılmak | Belki de bize zorla kanıksatıldı. Kanlı terör örgütü PKK, karakollara saldırıyor, askeri timlere pusular kuruyor, şehirlerde bombalı eylemlere imza-., | 4.11.2005, www.haber10.com/makale/18314/www...com/www.../article.asp? ..., 13.9.2014g
f.
kanılmak | Karanlık bir gecede kanılmadan ayrılınmış bir pınar başı... Yıldızların aydınlattığı, uzun uzun, kıvrım kıvrım yolların üzerinde eriyen ve artık avdeti imkansız saatler..., | FAtabek, DK, 172 kanıttırmak | kanırtmak | Güneş kerpeten olsun kanıttırsın kalın derimi., | Şİşigüzel, EDK, 1996, 30
f.
kanırmak
f.
Bir şeyi eğip zorlayarak yerinden çıkarmak veya çıkarmaya çalışmak:
tr. kanır-
"Çocuğun altın sarısı gür saçlarını avucunda toplayarak, gerisine doğru öylesine güçlüce çekip kanırdı ki, o çekişte yolunan saçların çoğu elinde kaldı Meço'nun", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 81 "
kanıtlayıcı | Bir gazete haberi ya da makalesi de bunca saptayıcı ve kanıtlayıcı olabilir. İstenildiği kadar çoğaltılabilir bu örnekler. En baştaki bir sözüme dönüyorum şimdi: Manzaralar bir anlamda poetika'nın dışında temelleniyor. Ama yalnız- ca bir anlamda., Memet Fuat, Türk edebiyatı, 1968, C 6, 40 | ve minibüs terminallerinden hemen hemen hepsinin Eski Ankaranın sınırları içinde yer almakta olması bu gözlemi kanıtlayıcı niteliktedir. Söz konusu semtlerden farklı olarak, Turgutreis ve İsmet-paşa gibi semtlerde eğemen iş çeşidi, matbaacılık, ciltçilik, sandalyecilik, marangozluk, kutu imalâtçılığı ve bakırcılık gibi zanaatlerle ..., R Keleş, Ankara'da bir şehir tipolojisi, 1971, 101
s.
kanıtsal
s.
kanıtla, delille ilgili, kanıta ilişkin.
tr. kan-ıt-sal
"Demek istediğimiz, bunların kanıt olarak kullanılmalarının, sakat bir tutumu yansıttığıdır. Benzetim ve vecizelere dayalı anlatımlar, kanıtsal yönden değer taşımayıp sırf öğretim kolaylığı sağlayan açıklama tarzlarıdır . Biz ise, hayli tartışmalı ve gerçekten de o denli problematik bir konu karşısında işi hoş sloganlarla tatlıya bağlamak yerine, gerekçeli ... ", Mukayeseli Hukuk Araştırmaları D, C 5-6, 1969, 10"
kanıtsallık -ğı
a.
tr. kan-ıt-sal-lık
"Bu ifadede kanıtsallık gücünü, anlam güzelliğini ve letafetini, ifade inceliğini ve kanıtlanan olgunun belirginliğini bir arada görmek mümkündür.", M H Tabatabaî, S S Karakuş, A Kazimi, El-Mîzân Fî Tefsîr'il-Kur'ân, 1994, C1, 633"
kaniş | caniche Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek: | Köpek siyah beyaz karışık uzun tüylü bir kaniş, kedi kaplan postlu, yeşil gözlü bir tekir.- Ö. Seyfettin.
a.
fr.
kanka | kan kardeşinin kısalmışı. | Çok uzağa gitmeye gerek yok, Erdoğan Suriye'de Beşşar Esed ile kanka geziyor derken Başbakan 'Suriye konusunda sabır taşım çatladı' dedi., | EvrimBunn, T, 20.8.2011
a.
kanka olmakdeyim | Artık hangi hâkimle kanka olmak için kaç saat briç oynadı Kılıçdaroğlu, sanzatuları çekip ortağı hâkimin gönlünü fethederek davaları nasıl etkiledi onu bilemiyorum., | DOral, T, 16.4.2012
kanki kankadan türeme. Kan kardeşi. En yakın arkadaş. 19.7.2011 HAGedikli
kankiş kankadan küçültme ve sevimlileştirme için. kanka, kanki. 19.7.2011 HAGedikli
kankito pek sevimli kanka | Biz çoktan ölmüş oluruz kankito!!! S.ktiret takılma!, | UykusuzD, 25.02.2017den önce
kanlanmak | 1. Kan bulaşmak | Göğsün çelikleşip bir kalkan olsa bile / Çare yok / kanlanacak yüreğinin kaniyle / Aşkın yayındaki üç yelekli ok!..., | BGocul, Mevlananın, 8
f.
Kanlanmak | İçerisi ve kenarları kanlanan gözleri etrafa bakıyor, fakat hiçbir şeyin farkında değilmiş hissi veriyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 54
f.
kanlı canlı | Kanlı-canlı kahramanlarım kalemimi elimden alıyorlar, sorular soruyorlar, aynen benim gibi., | Faik Öcal, Vaveyla, S 4, 25
kanmak | doymak, yetinmek. | Fakat ünlü bir filozoftu. Her şeyin pundunu bularak yaşardı. Babası vezirliğinde epey para çırpmıştı. İlânasam ise bu kadarla kanmıyordu., | Atsız, Dalkavuklar Gecesi, 20 | 2. hasret gidermek, kavuşmaya doymak.Yayla çimeni benden / Ben kanamadım senden / Yer yağmurdan kanarsa / Ben de kanarım senden., Ordu manisi, 15.04.2025, | https://ordu.ktb.gov.tr/TR-340206/maniler.html
f.
kanmışlık | Davutoğlu henüz değil. Hâlâ kendini entelektüel görmeleriyle, kendisine bahşettiği üstün aklın herkesi ikna edebileceğine kanmışlığıyla, boş osmanlıcılığın içini doldurabileceğini sanmalarıyla daha bir karikatür hallerde., | HakanDemir, BirgünG 1.10.2014
a.
kanola | bitk. canadian oil low acid (düşük asitli Kanada yağı) ifadesindeki ilk kelimenin can kısmıyla sonraki kelimelerin ilk harflerinden oluşturulmuştur. (Brassica napus) Kolzanın ıslahı sonucu elde edilmiş, erüsik asit ve glukosinolat ihtiva etmeyen bir bitki türü. | Geçen gün bir TV programında bu | kanola yağının faydaları ile ilgili söyleşi dikkatimi çekti. NKöni, 31.12.2007 blog.milliyet.com.tr/_Kanola_yagi__Kolza
a.
kanola yağı Benzerleri arasında en düşük doymuş yağ oranına sahip, ciddi Omega-3 yağı içeren bir yağ. Kanada tipi kolza tohumu yağının ticari ismi kanola yağıdır.
kanon | Orçun Türkay Batı epistemolojisinin modernite dönemi kanonlarına pek uymuyor; uysaydı şayet, çizgiyi ve yazıyı kutsardı; oysa, bu miti bozuyor; canı çizmek, çizdiğini yazmak çekiyor sadece. PBarışta, T, 19.6.2011 kanon yapmakdeyim | Bu amorf koalisyonun şimdiki mottosu ise, Gezi'nin kaosunu Kürt sokağına taşımak üzere memur edilen Selahattin Demirtaş'ın solistliğinde dillendirilen | Seni başkan yaptırmayacağız! MHP liderine kadar Demirtaş'ın bu ezgisine kanon yapmayan da kalmadı., | MAltınok, Sbh, 19.8.2015
a.
Kanon | Yazınsal kanon son kertede kabul, red ve uzlaşma pratiklerinin sonucunda süreklilik ve belirginlik kazanıyor., | Sabahattin Ali/Ahmet Oktay, Kuyucaklı Yusuf, 5
a.
kanonik | Ukrayna'nın Moskova Patrikhanesi'nin kanonik (kilise hukuku) yetki alanına girdiğini ve dolayısıyla Fener Rum Patrikhanesi'nin böyle bir karar almaya yetkisi olmadığını belirtmiştir., | M O Tulun, Hristiyan dünyasında ekümenizm sekteye mi uğruyor? , AVİM, 2018/26, 21.9.2018
s.
kanserci
a.
1. kansere sebep olan. 2. kanser hastalığı uzmanı.
ing. cancer + tr. -ci
cancerigèn: kanserleten, kanserci cancérisation: kanserleme, -lenme cancroide: deri kanseri, yenirce Türk Dili, 1945, 262
kanserleşme | kansere dönüşme, yengeçleşme | DNA hasarı yaparak kanserleşme sürecini başlatır., | MedicanaBülten, Şub2015, sayı74
a.
kanserletmek | Kanser hastalığına yol açmak. | Baba soruyu görüyorsun kanserleten soruyu? , | Ö S Gedikli, 19.11.2018+
f.
kanserletmek | karser yapmak | Baba soruyu görüyorsun, kanserleten soru? Sözelci mantık!
f.
kanserli
kanser hastalığına yakalanmış olan.
tıp.
fr. cancer: yengeç + tr. -li
Kanserin irsî bir hastalık oluşu katî değildir; yani Kanserli ana ve babadan mutlaka Kanserli çocuk ve yavru dünyaya gelmez ; Bu husus şimdiye kadar şecereleri muntazam tutulan haralardaki hay- vanların dölleri üzerindeki müşahedeler neticesinde anlaşılmaktadır .",
Ankara YZE D, 1945, S 5-6, 373
kansersiz
a.
karser hastalığı olmadan.
tıp.
fr. cancer: yengeç + tr. -siz
"... kansersiz hastalarda phosphatasémie'yi hafifçe aktive ettiği halde , kanserlilerde aynı maddenin phosphatasémie'ye tesir etmediği yahut bunun hafifçe inhibiye ettiği görülmüştür .", İÜ Tıp Fakültesi M, 1952, C 15, 218
İÜ Tıp Fakültesi M, 1952, C 15, 218
Kansız olmak | Ne yapalım, daha sizin kadar kansız olamamışız., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 49
kantçıl
s.
Kantçıl yaklaşım
kantharos | ayaklı bardak | ...de Geste'lerin kaynakları çok tartışıldı; uzun bir süre olaylarla çağdaş ve kuşaktan kuşağa şişirilen tcantlle'nesi lirden (ağır ve dokunaklı şarkı) veya destansı lirik şarkılardan türedikleri kabul edildi***. ... (yun. kantharos, ayaklı bardak). BüyülLûgatveAnsiklopedi, | C, MeydanYayınevi 1985, 902
a.
yun.
kantinci | Kantin işleten kimse. | ... Kantinci Maltız , ona istediği numarada bir ayakkabı getirmişti . Bir Türk albayının sözüne güvendiği için parayı peşin almamıştı . Beş dakika sonra mahkeme , kantinci Maltız aleyhine kararını verdi . Eşref de , on lira yerine bir lira ..., TTK, XVI, 1959, 185+
a.
kantocu | kanto söyleyen kadın | Bir eliyle omuzlarımı, kollarımı çimdikliyor, ötekiyle kantocu kızları gibi işaretler yapıyor, parmaklarını şıkırdatıyordu., | Güntekin, Damga, 115
a.
GTS++
kantonlaşma
a.
kanton kanton hüviyet kazanma hali.
"Suriye'de kantonlaşma ve bölgelerin nüfuslarının homojenleşmesi süreci zorunlu göç olgusunu beraberinde getirecektir. Suriye Türkmenlerinin en yoğun yaşadığı Halep ve Lazkiye vilayetleri bu anlamda en riskli bölgelerdir.", 5.8.2013, https://www.orsam.org.tr/tr/suriye-de-ic-savas-ve-turkmenler/"
kantonlaşma | Örgütün Suriye politikasının ve kantonlaşma girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlandığını dile getiren Öcalan, | Amerika'ya payanda oldular., | M, 7.11.2015
a.
Kanun | eski. Aralık ve Ocak ayı | Geliyorkış bana / Kanunlara/ Dayanarak. | , | V C Aşkun, 113
a.
Kanun dışı etmekKomünistler kanun dışı // Ne garip! Dünya komünistleri kanun dışı ediyor. Biz kadro dışı edemiyoruz., | GugukG, 24.5.1949, 2
dey.
kanun vazıı | kanun koyucu. | İmara ait mevzuatın kül halinde gözükmesi, kanun vazıının eserine toplu bir halde göz gezdirmesine de hâdim olacaktır. Çünkü yalnız aksak noktaları tebarüz ettiren eserler değil, mevcudu ortaya koyan eserler de düşündürücüdürler ve yaratıcı hamlelerin harekete geçmesine yardım ederler., Ziya Umur, İÜHFM, 1957, C21, S 1-4, 498
b.a.
kanun yapan | Kanunu, ekonomik olayları karşılayabilecek bir genişlikte tutabilmek için, kanun yapanın yanı başında da, hâkim, gayretler gösteriyor., | HİÖzyörük, 1943 AK
s.
kanun yapıcı | kanun koyucu. | Aykırılıkların izalesinde takip edilecek metoda gelince, bunun tâyin ve tesbiti, hiç şüphe yoktur ki, kanun yapıcısının bileceği bir iştir., | HİÖzyörük, 1943 AK | Ya da bu adamlar gerçekten masum, ya yola çıktıkları arkadaşlarını satmayacak derecede ahitlerine vefalı, yahut da kanun yapıcıların onlara yardımcı olacağına bir şekilde inandırılmış, ikna edilmişler!, | FUraz, T, 9.12.2011
s./a.
kanun-ı ceza | ceza kanunu | Afv ile mübeşşer midir ashâb-ı merâtib / Kânûn-ı cezâ âcize mi hâs demektir, | ZiyaPaşa, EGŞA, 201
a.
huk.
kanuncu
a.
1. yasa yapan. 2. yasayı uygulayan. 3. kanunun etkin olmasını savunan.
ar. kanun + tr. -cu
"Kanuncular | Ayırıcı, bozguncular, / Çapulcu, soyguncular, / Muskacılar, falcılar, / Çocuk, kadın satıcılar, / Gericiler, yağcılar, / Sahnede çocuk bacılar, / Meydanı boş buldular, / Nerdesiniz kanuncular?", F Telatar, Onlar, 10"
kanunlu kanunsuz | Namuslu olmak, ne zor şeymiş meğer? Bir gün Almanların pabucunu yalayan, ertesi gün İngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika`ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. Yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık. O da kendi cefakeş milletimizdir. Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunlu, kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük. Bugünün itibarlı kişileri gibi kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık. İç ve dış bankalara para yatırmadık, han apartman sahibi olmak, sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. Bütün kavgamızda kendimiz için hiçbir şey istemedik. Yalnız ve yalnız, bu yurdun bütün yükünü omuzlarında taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik. Bu ne affedilmez suçmuş meğer! Neredeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan bağıracaklar: | Görüyor musun şu haini! İlle de namuslu kalmak istiyor ve ahengimizi bozuyor... Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi? Sabahattin Ali 9 ağu 2024
s.
kanzi | mal sürüsü, mal. | Doğan Avcıoğlu, Nâzım Hikmet, Attilâ İlhan, İlhan Selçuk gibi aydınlar bugün hayatta olsalar etnik milliyetçiler ve liberaller tarafından | kanzi diye etiketlenirlerdi. Sosyal medya böyle bir çukur hâline geldi., @KaanEminoglu, 08.11.2024, X
a.
kanzuk -ğu
a. argo.
“Hozom hepsi derdini tane tane anlatamadığın için. Azıcık sakin konuş. O kanzuk namlı şahıs yazar maaşlarının dahi üstüne yattı
zaten. Hepsi #iktidarımda çözülecek.”, M. Serdar Kuzuloğlu @mserdark 11.09.2020, Twitter
kaos
kaosçu | chaos + türk. çu kaos yaratan, ortalığı karıştıran | Biz ne zaman dilimizde şarkılar söylesek onlar için kaos oluyor. Ahmet Kaya, Yılmaz Güney onlar için kaostur. Ahmede Xane, Meleye Cizire onlar için kaostur. Ey gidi kaosçular, sizin de keyfinize takoz koyacağız'dedi., | HasipKaplan, DHA, 19.3.2011
s.
ing.
kaoslu | kaotik | Öyle, çünkü Türkiye son aylarda Cumhuriyet tarihinin en kaoslu dönemini yaşıyor., | Uluengin, T, 26.2.2014
s.
kaotik | Edebiyatın açılımları kaotik manalı açılımlardır aslında., | PBarışta, T, 17.7.2011
s.
kaotizm | Kimse bize yeni ezberler ve ideolojiler dayatmasın! Popüler feminizm ve cinsiyet kaotizminden yükselen trende teslim olmamızı beklemesin., | Ergün Yıldırım, YŞ, 14.7.2019
a.
kap | Beyaz pantolon ve bluz üzerine siyah kap tercih eden Melike Hanım, Prada çantası ve Burberry şalıyla çok klastı., | NunDergisi/Zaman, 25.9.2015
a.
KAP | Kamuyu Aydınlatma Platformu | Trabzonspor, İshak Doğan'ın transferi için Karabükspor ile anlaşmaya vardığını Kamuyu Aydınlatla Platformu'na (KAP) bildirdi., | T, 8.8.2014
kıs.a.
kap dö nüi | ooooo-o mor taftadan kap dö nüi diktirebilirsin ooooo-o havlu kumaştan deniz elbisesi-., | NGüngörmüş, 1999, 79
a.
fr.
kap karışık
a./s.
1. bir tiftik çeşidi. 2. karmakarışık.
"Türkiyede de tiftik tasnifinde bu esasların kullanılması tavsiyeye şayandır. Kap tiftikleri de, Kap oğlak, Kap birinci, Kap kışlık, Kap basuto*, Kap karışık, Üçüncü diye tasnif edilmektedir. Türkiyede tiftik satışları, memleket içinde, müstahsilin malını pazara veya bağlandığı tüccara getirmesi ve satması şeklinde olur. Tiftik Satış Kooperatifleri yoktur.", AÜZF D, 1961, S 176-183, 118"
kapağı atmak| Karnımız acıktıkça köylere uğruyorduk. Köylüler karnımızı doyurup biraz da yiyecek vererek gideceğimiz yolu gösteriyorlardı. Derken Batuma geldik. İstanbula kalkan bir gemiye de kapağı attık..., Naciye Poyraz, 1979, 45
dey.
kapak -ğı | kapak yapma | Üstelik sair sosyal medya mecralarında olduğu gibi, birinin diğerine 'laf değdirme', 'kapak yapma' gibi bayağılıklara ihtiyaç duymadan, edebi tat taşıyan yazıların toplu sunumu adeta., | MNHazar, Z, 7.1.2016
a.
kapak atmak deyim | Kurban Bayramı'na az zaman kala bazı hayvan satıcılarının, büyükbaş hayvanlarını, öndeki iki dişini söküp kapak attı (halk arasında ergenleşen hayvanın öndeki iki dişinin döküldüğü zaman kurban olmaya ehil olması) gibi göstererek kurbanlık olarak satmaya çalıştıkları öğrenildi., | star, 9.11.09, 7. Kapak güzeli | Kadın üçüncü sayfa haberi ve kapak güzeli olmaktan çıksın, | ŞGündüz/CÜnal, Z, 5.4.2012 bu da sana kapak olsun 10.7.2004 greenleaf, Ekşi S yumruk haline getirilmiş bir elin üstüne öbür elin ayasıyla vurarak söylenen bir söz. Aslında el hareketi sövmeyi ifade eder. Nasılsa sövmekten çıkıp karşı tarafa seni nasıl mat ettim anlamında söylenen bir garip deyim. | Kendinden gayet emin olarak car car konuşan zatları göt etme şerefine erişen insan kişinin sarf edeceği cümle., | 10.3.2005, violent mood swing, EkşiS | o kadar muthis bir laf ettim ki, az once dedigin her seyi yalana cikartmakla kalmadim, ayni zamanda da seni rezil ettim,muhaha demenin kisa yolu., | aynıtarih, mimar Ekşi | Şimdi yazacağım gerçekler de, Batı'ya ve Batılılara kapak olsun... TurgutKoloğlugil, T, 8.8.2014
a.
kapak hesabı | kapak hesabını eposta atmıştınız onu da whatsapp ile yollayın. Kaya x 20.7.2024
a.
huk.
kapalı kayıt | kaydı kapalı olmak
a.
kapalı zarf usulü | Çorum Vilayet Daimi Encümeninden 1-Mülkiyeti Çorum Hususi İdaresine ait Mecitözü kazasına bağlı Figani kaplıcasının 25 sene müddetle işletilmesi işi 8 maddelik şartnames idahilinde 2/6/959 salı günü saat 16da ihalesi yapılmak üzere kapalı zarf usuliyle artırmaya çıkarılmıştır., Çorum G, 18.05.1959, Yıl 37, S 2464, 2
b.a.
kapama | 1. bkz. Kaplama. Biçimsiz dövmelerin üstüne ustasınca onu kapamak için yapılan düzgün dövme. | Dövme, kapama, kaplama yapılır., | 25.7.2015, Avşa | 2. | Tavada kavrulan pirinç veya bulgur tepsiye alındıktan sonra üzerine haşlanmış tavuk eti veya kırmızı et konulup fırında pişirilerek yapılan bir yemek.Hoca sorar: '-Bu ne böyle, be kadın? / Et almıştım, kapama yapacıktın? / Hani nerde kapama? ', O V K, NH, 16
a.
kapamalı
s.
kapama usulü ile
tr. kapama+lı
"... pancarlı, kabaklı, patlıcanlı, pirpirimli, aşlarla, herise, meyhane pilavı bir de buğlama. Firik Pilavları: Bunun da kapamalı, tikeli, kıymalı, tavuk ve hindili, sade türleri vardır.","
II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi bildirileri: cilt. ... , 1983, 109
kapanç | Hava kapanç!, | EkremErgüder, 28.6.2016
s.
kapanı kapanıvermek | Neredeyse kapanmak. Kapandı kapanacak. | Sonra da yatıp uyusaydı. Yemek bile istemiyordu. Gözleri kapanı kapanıveriyordu katırın sırtında giderken., Naciye Poyraz, 1979, 18
b.f.
kapanık | kapanmış, açık değil. | Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık., | NFazıl, Kaldırımlar, 1928 | Mevsim kış, hava kapanık, ağır, kasvetli, alçak esmer bulutlar ara sıra hafifçe ihtizaz eden meşbu sünger dolgunluğu ile sızıyor, ortalığa, | pulverizatörden saçılır gibi ince bir rutubet dökülüyor..., | HRGürpınar, Cehenemlik, 1340, 3
s.
kapanım | Hep açılım olacak değil ya... Bu da | Nazımın mezarının getirilmesi kapanımı!!!, | 27.10.2009 günlü epostadan. Açılım, kapanım ve aydın insan duruşu... 27.08.2009, ebru eğinlioğlu
kaparo
a.
"Nasıl eski evlerinin önünden geçmemek için yollarını değiştiren insanlar varsa, ruhumuz da kaparoyu geri aldıktan sonra bedeni görmek istemeyebilir.", T Kiremitçi, 2005, 128"
kaparoz | Kara para trafiğiyle mücadele etmek mi, kaparoz denilen haksız kazançları afiyetle yedirmemek mi, hesabı verilemeyecek parayı çalıp çırpanın yanına kar bırakmamak mı? , | AkifBeki, Hür, 8.4.2016
a.
kaparozcu | haksız kazanç elde eden kimseKaparozculara, dünyanın kaçak para için artık güvenli bir yer olmadığı mesajını mı vermek? , | AkifBeki, Hr, 08.04.2016
s.
kapasitif | capasitive | Dağıtım şirketlerinin abonelere gönderdiği faturalarda birçok hizmeti | psh. say. oku. bed., | per. sat. hiz. bed. gibi kısaltma şeklinde yazması veya | endüktif, aktif, kapasitif, puant gibi teknik terimleri kullanması faturaları anlaşılmaz kılıyor., | Z, 25.4.2012
s.
ing.
kapatıcı | saç maskarası saç kaş bıyık sakal beyaz kapatıcısı. | Eğer varsa göz altındaki koyu halkaları kapatıcıyla mutlaka kapatın, çünkü gözlük camları bu halkaları olduğundan daha belirgin gösterir., | İstanbul Göz 2015 broşürü
a.
Kapatıcı örtü | Kış sığınağında yapılan aramada, toprağa gömülü 2 ilk yardım çantası içerisinde medikal ve tıbbi malzemeler, 2 boyunluk, 5 yara kapatıcı örtü, 2 serum seti, astım ilacı, 2 alüminyum folyo ele geçirildi., | Diyarbakır Valiliği, Hr, 24.1.2019
a.
kapatıcılı | Heliocare Kapatıcılı Güneş Koruma Heliocare Güneş Koruyucuları mamacim.com'da %30 İNDİRİMLE., | 27.4.2013, | http://mamacim.blogspot.com.tr/2013/04/heliocare-kapatcl-gunes-koruma.html, 6.11.2016g
s.
kapatıcılık | Eğer full kapatıcılık sağlamak için normalden daha fazla fondöten ve kapatıcıya ihtiyacınız varsa, öncelikle hafif katlar uygulayın ve bir sonraki-., | 27.12.2013, | http://melekecher.blogspot.com.tr/2013/12/sivilceli-ve-akneye-meyilli-ciltler.html, 6.11.2016g
a.
kapçık ağızlı | -Abe kapçık ağızlı! Duymayan pek kalmamıştır herhalde. Ay çiçeği iki ucu açık kalacak biçimde yanar. Buna ''kapçık'' denir. Bu yüzden çok konuşan insanlara bu söz kullanılır.,onedio, 12.8.2015g
s.
kapele | başlık. | Heç benzemedim ben. Görmedin mi iliman gabığı gibi kapelesini... Ne Seferberlik serpuşuna benzer, ne de Mustafa Kemal'in kabalağına..., Fahri Erdinç, Kore Nire, 2014, 151
a.
kapella | hir. Kapella | Her evin bahçesinde İsa Mesih'in yahut Bakire Meryem'in tasvir ve heykelleriyle donatılmış koca koca kapellalar var ki küçük kiliseleri andırmaktalar./ Her evin her bahçesine bir kapella, üstelik de azman azman dikmenin âlemi var mı? , | HUluengin, T, 23.6.2012
a.
kapı | tr. Kapu. 3. | Tavla oyununda iki pul üst üste getirilerek karşı oyuncunun o haneyi kullanmasına engel olunan yer. | İnsan tavla oynarken, alt tarafı bir hepyek atıyor da, iki saat, kapıyı nereden alsam, pencereyi hangi taraftan tıkasam da, kaçarken arkadaşımın ayağına çivi batsa diye kafa patlatıyor!, | Çalıkoparan, 31 | kapı açmak | yol açmak, sebebiyet vermek | Hamarat titiz annemin hastalık yılları, geride kalan hayatının sıkı temizlik seanslarının bir ödünlemesiymiş gibi bir tür boşvermişliğe kapı açtı., | CAktaş, T, 18.7.2011
a.f.
Kapı mandalı | Sen galiba Dilaşub'dan bahsediyorsun. Biz onu daha eski hanımının yanında bilirdik. Aşifte kendine bir 'kapı mandalı' peydah edinceye kadar pekala sabretti. Fakat evvel de bize rû-yi dil göstermekten geri kalmazdı demekle muhatabı: ..., | N Kemal, İtibah, 175-6
a.
Kapı tokmakçılığı | kapı çalma işi. | Bayram ziyareti denilen kapı tokmakçılığı ile kutlaşma diye ettiğimiz sıkıntılı ve tatsız yarenlikleri şöyle bir düşünürsek nasıl tuhaflaştığımızı anlarız., | Akagündü, Akagündüz, KurunG, 2.3.1935
a.
kapıağzı sokağı
kapıaltı muamelesi | 140 santim boyunda ve 35 kilo olan Yakup, kolları arkadan kelepçeli devlet düşmanı kisvesiyle, gözlerinde korku dolu bir bakış, cezaevinde gardiyanlar tarafından teslim alınarak kapıaltı muamelesine tabi tutulur., | CAktaş, T, 23.4.2012 kapıyı çevirmek deyim kapıyı kapatıp içerdekilerinçıkmasını engellemekten sıra dağına çekmek | Namazdan döndüğü vakit bütünmektebi ayakta gören hoca efendi fena halde kızdı, hemen kapıyı çevirdi., | RNGüntekin, Damga, 8
a.
Kapıdan girin ve yeni bir dünya ile karşılaşın, gözünüzün ve aklınızın önündeki perdeler kalksın., | 23.3.2011 t. eposta Kiap adı: | Noetik akıl ve korteks irade, | Mustafa Karnas'ın kitabı.
kapılanmışlık | Bu arada İstanbuldan Ankara'ya kapılanmışlığın derin tecrübesi ile ve bittabii ihtiyaca binaen inceden edep dersi veriyor isen de beklentiyi düşük tutmak lazım derim..., | ŞÇarsancaklı, 3.4.2013
a.
KAPILAR AÇAN: 'Onlar' Üzerine Bir Araştırı, Yazar: Ismail Deniz
kapılık | kapı olma hali | Eve kimseyi sokmamam, sokunca da bırakmamam gerek. Yoksa benim kapılığımın ne önemi kalır? , | VSevim, 50 | Sonunda Melih'in bir arkadaşının aracılığı ile Kırıkkaleden 1.200 kapılık bir iş aldık. İlk önce sitenin birinci bloğuna ait 340 kapılık bölümünü teslim edeceğiz, ardından da diğer blok kapılarına başlayacağız., | MuratÖz, Sirke, 2016, 511
a.
kapılış
a.
kapılma işi.
tr. kapıl-ış
"Başlangıçta ona karşı olan ilgisini saklayan şair daha sonra düşüncesini: İnsan hayatında bir defa sever, gerisi, kapılış, aldanış. Ben bütün şiirlerimi bir tek şahıs için yazdım." cümlesiyle özetler. F Arslan, Şükûfe Nihâl Başar (Hayatı-Şiirleri), ylt, Elazığ 1995, 6"
Kapısız | Çıplaklığı çirkin Tanrıya karşı / Gözlerinin üstünde bir zalim ışık / Kapısız odalarda aydınlıkta kaldı., | B Necatigil, 35
s.
kapıstoperi | Kapı tutucusu 30.4.2014, Tedi | kapıaskılığı 13.9.2015, Tedi, Merter
a.
kapış kapış | Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak..., | TFikret, EGŞA, 226
z.
Kapış kapış etmek | Bir yandan sahneye çıkıyordum. Zaten iki yıl içinde gazinocular aralarında kapış kapış ettiler beni. 'Güzel kız, sesi çok güzel' diyerek... O esnada yaşım 16 oldu., | Gönül Yazar, Hür, 1.12.2019
kapış kapış gitmek | deyim pek hızlıca satılmak, piyasaya çıkar çıkmaz kütenmek | +Zaten çocukluğunda arkadaşı Hans'la (Matthias Schoenae) masumca bir vukuatı olan Einar'ın çevreye kuzeni olarak tanıtılan Lili karakteri gittikçe Einar'ın yerini alırken Gerda'nın model olarak Lili'yi kullanarak yaptığı tablolar da kapış kapış gidiyor ve Gerda namlı bir Paris galerisinden çağrı alıyor sergi açması için., | SÇapan, C, 12.2.2016
GTS+
kapıştırmak | Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın gider ayak*: / Yarın, bakarsınız söner, bugün çıtırdayan ocak!, | TFikret, EGŞA, 226
f.
kapıvermek hemencecik kapmak | Dudağın nar çiçeğinden kapıvermiş alını., | SBumin, VuslatŞarkıları, 36
Kapız | yer adı. | Babası: 'O hiçbir şeyden korkmaz.' dedi. 'Korku aklın duvarıdır. Onun duvarı yıkılmış besbelli. Yılandan çıyandan korakmaz, eşkıyadan korkmaz. Kapız'dan bile gece tek başına geçer..., Naciye Poyraz, 1979, 36
a.
kapital |
a.
kapitalist | anti-kapitalist b.s. | Yolu açan siyasî güç. AKP, kendi ideolojik formasyonunda, bir kere | anti-kapitalist değil., | MBelge, T, 6.8.2011 | pre-kapitalist | Bu, içinde bir paradoks taşıyan bir önerme, çünkü bu partinin önder kadroları arasında, pek çok pre-kapitalist öge barındıran bir ideolojinin egemen olduğu herhalde fazla tartışma götürmez., | MBelge, T, 6.8.2011 post-kapitalist | Ancak Türkiye, bunca yıllık tarihinde, | post-kapitalist denebilir herhangi bir ideoloji üretemediği için, bu duruma fazla şaşmamak gerek., | MBelge, T, 6.8.2011
s.
kapitalistik | Avrupa'nın son beş yüz yıllık tarihindeki | kapitalistik ivmeye, bir astar boyası gibi altyapı oluşturan | libertenin taşıyıcı gücünün, örneğin Fransa'daki gibi | aydınlanmanın tepeden inmeci figürlerince değil; Baltık'ta, Hansa'da, kuzeyde yâni, koca bir ortaçağın ağırlığını sırtlarında taşıyan yığınların, | din kurumundan da süzülegelen, ama çektikleri bin yıllık hasretlerle mağdur ve bu yüzden de din dâhil her şeye | protest bakarak, her şeyi yeniden üreten o kitle dinamiklerince üstlenilip yaratıldıklarını görmek ve bilmek gerekir., | NÇınar, T, 11.7.2011
s.
kapitalistleşmecilik | Marksizm'in tâ en baştaki liberalizm düşmanlığından gelen ve | gecikmiş kapitalistleşmeciliğin Prusya-Bismarck tarzı liberalizm düşmanlığıyla da buluşan, örtüşen bir damar: özel her zaman kötü (ki buna özel siyaset/çiler de dahil), devlet her zaman iyi., | HBerktay, T, 4.8.2011
a.
kapitalistleşmekf. BTS+ | kapitalist duruma gelmek | +...insan gönlüyle ve eliyle yazılanı Allahın kelamının yanına ve önüne koymayan gerçek tebliğcilere, nefsinin her türlü hile ve hurdasına şifa arayıp/bulanlara, sekülerleşmeyen, kapitalistleşmeyen, tekelleşmeyen insaf sahibi zenginlere-., | YusufHocaoğlu, AYH, 13.10.2015
f.
bts+
kapitalizasyon
bölgenin gelişmişlik durumu gibi olgular dikkate alınmış ve taşınmazın bulunduğu bölgede kapitalizasyon faiz oranının % 5 olacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
kapitalizm | pan-kapitalizm | Bununla bitmez pan-kapitalizmin üretim / tüketim mekanizması bedenin doğasını ve ritmini bozar., | ÜKardaş, T, 13.12.2014
a.
kapitone | 1. döşemelik ya da giyim eşyası yapımında kullanılan, içi pamuk ya da yün vatkayla doldurularak dikilmiş kumaş. 2.s. bu tür kumaştan yapılmış ya da bu biçimde dikilmiş.
a.
fr.
kapitoneli | kapitone kumaş bulunduran | Sağda deniz tarafında yer alan bölüm açık renk kapitoneli altın yaldızlı bir takımla döşelidir. Ortada altın yaldız kabartma süslemeli mermerli masanın üzerinde 6 Şubat 1869 tarihli Fransız Bakara vazo bu dekoru tamamlar., | PTuğlacı/AGüler/MAvcıdırlar, Osmanlı Mimarlığında batılılaşma dönemi ve Balyan ailesi, 1981, 112
s.
kaplamak | Bu memlekette muazzez ve muvaffak yaşamak için Türkten gayrı bir şey olmak lazım geliyor. Mülkümüzde Alman, İngiliz, Fransız, Rus nüfuzu her gün bizi biraz daha kaplayarak boğuyor., H R Gürpınar, Cadı, 1330, 158
f.
kaplamalı | deri kaplamalı bir kapı açıldı önlerinde, | MG, 75 | Yıldız şeflerin gurme dokunuşlarıyla hazırlanan mönüde; kıyma ve bulgur ile doldurulmuş balkabaklı dilim dolma, sote karides, baharat kaplamalı orkinos-., | HrKelebek, 21.11.2015
s.
GTS++
kaplan sütü taze maya, süt v erik suyundan oluşan bir karışım | Kardeşlerimle beni 'kaplan sütü' denen bir şey içmeye zorlardı., | AFinkel, T, 27.9.2011 kaplanın kuyruğu | Komutanın şüpheli ölümü ve kaplanın kuyruğu. (...) Zira kaplanın kuyruğu orası. Bir yakalarlarsa o kuyruğu, devamı gelecektir. Yeter ki bırakmamyı başarsınlar., | CÖzdemir, R, 8.1.2013
a.
kaplanlık | Burada, Tayyip Erdoğan'ın gözü kara cüretini tamamlayan, kendini güler yüzlü, tatlı dilli, eğlendirici zanneden, bir cüret, sansürcülük, imaj kaplanlığıyla karşı karşıyayız., | PMağden, T, 10.8.2014
a.
kaplayıcı | kaplama kabiliyeti olan şey | ...bütün teba ki Büyük Allahın vedialarıdır, kaplayıcı, yaratıcı adalet eserleri onlara erişmek, onları kaplamak için, ayakları halk unsurları, gölgesi gök olan taht üzere durmuşlardı., | ŞKayaboğazı, 15.5.1953, 5
s.
Kaplayış | Kadri Bey'in taarruzdan vazgeçmesi ve odayı birdenbire bir sükûtun kaplayışı ona fevkalade geliyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 214
a.
kapma
a.
ordan burdan işitme.
"Ama zamanla ukalâ ve zırlayıcı olmasından korkulur. Belki dağarcığında kapma bir kaç yedek bilgi vardı bana sattı, hayran kalayım da kendisine yardımcı olayım diye!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1991, 83"
kapma | -Dayısı da kendi gibi mi? Gülizar gene boş bulundu: -Yok canım. Dayısı gibi erkek mi var? Dağlar gibi. Buna ne bakıyorsun. Kapma mıdır, nedir... Kurban olsun dayısına!, | OKemal, HÇ, 29
a.
kaporta | Allah var, güzel kızlardı. Yani bakımlı, kaportası düzgün, alımlı çalımlı..., | BTSalihoğlu, 2014, 17
a.
kaprissiz
s.
kaprisi olmayan.
"Beranje ise hayat karşısında çocuksu ve nahif tavır takınmaktadır, kaprissizdir.", M Miyasoğlu, Türk Edebiyatı, 1972, S 3, 32"
kaprissiz | Bu büyüklükte bir ismin kaprissiz-katılımcı tavrı sadece beni değil, bütün ekibi rahatlatıyor., | YektaKopan, HrKitapSanat, 26.5.2017
s.
kapsaisin | Biberin yakıcılığı içinde bulunan kapsaisin adı verilen bir tür maddeden kaynaklanır., | HabilBalcı, Rüzgargülü, Sayı10, Tem2013, 12
a.
kapsaisin | Tıbbi özellikleri: Topikal olarak uygulandığında Kapsaisin, ağrının periferal sinir sisteminden merkezi sinir sistemine iletilmesini sağlayan bir kemomedyatör olan P maddesini bloke ederek ağrının azalmasına yardımcı olur., Şanlı Delikli Yakı, 19.07.2001+
a.
kapsamak
f.
kaplamak, içine almak.
kap-sa-
"Kapsar bu ateş seni, / Sessiz akıp giderken / Avutur o benliği, / Antenler ah çekerken.", Latife Çelebi, 1966, 51"
kapsamlama | Vico, tarihin ve onu yaratan insan zihninin -ilkel-modern-ilkel? döngüselliğinde geçtiği aşamaları, dilin değişmecesel (mecazi) analizi ile oluşturulan bir model (metafor-metonimikapsamlama-ironi) uyarınca -dinsel-şiirsel-düzyazısal? şeklinde açıklar., | EPelvanoğlu, 2011, TANZİMAT VE METATARİH: NAMIK KEMAL'İN TARİH ANLATILARININ POETİKASI, | http://www.thesis.bilkent.edu.tr/0006444.pdf , 4, 10.9.2016g | Araştırmacılar arasında yalnızca S.Tezcan kelimenin etimolojisi hakkında etraflı bilgi vermiş, 'deve, deve sürüsü, deve olarak mal varlığı' şeklinde anlamlandırdığı sözlük birimini kay ve taban kısımlarına ayırmış; 'tabanı sertleşmiş bir tabakayla kaplı olan, nasır taban' anlamında kapsamlama (synechdoche - Osmanlıcada 'mecaz-ı mürsel') esasında yarandığı görüşünü ortaya koymuş ve Almanca'da deve cinsinden olan hayvanların genel olarak nasır taban (Schwielsohle) olarak adlandırılması olgusunu da delil gibi göstermiştir., | VahidAdilZahidoğlu, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 3/3 2014 | 37-48, TÜRKİYE, | 45
s.a.
kapsamlamak | 16/17.04.2016 AÖF sınavında.
f.
kapsamlayış
kapsamlayış a.
kapsan/kapson kapsül. TTA
kapsayıcılık
a.
"Bu nedenle, Mevlânâ'nın gayrimüslimlere yaklaşımını Batılı dışlamacılık, kapsayıcılık, çoğulculuk, diyalogculuk ve işbirlikçilik kavramları bağlamında anlamaya çalışmak yanlış olacaktır.", http://www.marife.org/sayilar.php?dmid=401, kış 2007"
kapsikum | capsicum içindeki acı uçucu yağlardan ilaç ve yakı yapılan bir biber türü. 26.07.2011 pastel, EkşiS
a.
ing.
kapsikumlu | şanlı kapsikumlu merhem bel ağrısından 90'lık nineler gibi iki büklüm olmuşken nöbetçi eczaneden bu yakıyı aldım. 3.5 gramlık olanı 3.5 lira. resmen hayata yeniden döndüm, belim sırtım düzeldi. kulunç problemi olanlar da deneyebilir gencolar. biraz geç etki ediyor ama edince de çok pis yanacaksınız hazır olun. (bkz: kapsikum), maresalx 25.03.2016 22:55, EkşiS
s.
kapsül otel a.Zira Japonya'da çok popüler olan kapsül oteller şimdi de Rusya'da 'ucuz ve kısa süreli barınma' isteyenlerin hizmetine sunuluyor., | T, 30.1.2013
kapsüllü | 1. | etrafı kapsülle çevrili, enkapsül BSTS/SuÜrünleriS 2. Kapsülü olan, taneli | Kapsüllü Türk kahvesi makinesinin tek bir kötü yanı var, onu da söylemeden geçemeyeceğim, kesinlikle daha çok kahve içiyorsunuz., | M, ÇağdaşErtuna, 10.5.2016
s.
GTS+
Kapta kacak | On beş gün sonra kapta kacakta ne varsa tükendi. İki gün, üç gün aç oturduk., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 47
a.
kaptaj
a.
Kaynak suyunun boru ve kanallarda toplanması.
fr.
"... fabrikasının, fabrika binası, kuvvei muharrike dairesi, ham, mamûl maddeler ve malzeme depoları, tulumba dairesi, tamirhane, su tasfiye binası, kaptaj tesisatı, iltisak hattı, idare binaları, kantini tamamen.", C Kutay, Celâl Bayar, 9-9-932 den 21-1-939 a kadar, 1939, C 3, 1151 | "... kaptaj yapıldığı surette su miktarı daha çoğalır. Yatağın zemine pek yakın olmasından dolayı hafif bir bataklık halindedir. Buradan dağın mukabil yamacından inmek suretile üç kilometre mesafede üç pınara tesadüf ettik.", Konya, 1939, S 30-37, 1655"
kaptan köprüsü
b.a.
"Ben gemicilikte yaşlanmak, bütün denizleri dolaşmak, kaptan köprüsüne topladığım gemicilerime emirler vermek istiyordum.", Kaptan Paşa, 1954, 206"
kaptan paşa
b.a.
amiral
"Türk imparatorluğu zamanında amirale kaptan paşa denirdi.", Kaptan Paşa, 1954, 21"
kaptan paşalık -ığı
b.a.
amirallik.
"Cebimde meteliğim olmadığı için Kaptan Paşalığı hiç bir surette bana yakıştıramıyorlardı.", Kaptan Paşa, 1954, 42"
Kaptan Swing | Mesela Kaptan Swing ... Tarihçiler 1830-1833 yılları arasında İngilterede kundaklama ve makine kırıcılık (traktör yakma) vs. gibi eylem biçimleriyle İngilterede ortaya çıkan isyanların sebebini tarım işçilerine verilen 'düşük ücretlerle yüksek işsizlik oranı ile açıklıyorlar. Kaptan Swing de tarım işçilerinin 21 ayrı yerde gerçekleştirdiği isyanların anonim hani aslında olmayan lideri olarak anılır. Yani gerçekte böyle bir kişi de yoktur. Toprak sahiplerine tehdit mektupları gönderen tarım işçileri mektuplarının altına swing imzasını attıkları için bu isyancıların liderinin adı da Kaptan Swing olarak kalmış, böyle bir kahraman üretilmiştir., | A Kanca, 13.8.2019, rindan eposta
a.
Kaptancılık ğı | Fırtına denize atınca beni / Nasibim yok dedim kaptancılıkta.
a.
kaptansız
s.
kaptanı olmayan.
it. captain + tr. -sız
" "Kaptansız, mürettebatsız, yolcusuz bir vapurun başkaldırı serüvenidir öykü. Bir yandan İstanbul'un tarihinde, göz alıcı yalılarında gezdirir bizi Leyla Erbil, bir yandan da kıyı boyunca onu izleyen halkın arasına karıştırır.","
Necla Akdeniz, Kuir edebiyat nedir?, Parşömen edebiyat, 14.11.2023
kaptırıvermek bl. | Meğer fikri beni soymakmış... Biz de işte gönlümüzü kaptırıverdik..., | RNGüntekin, Damga, 52
f.
kaptırmak | iyice havaya girmek | Bizim aday tam 'halktan yana' diye kaptırmış ve halkı coşturmuş biçimde dolu dizgin giderken bu halk selinin karşısına çıkılır mıydı. Adamı linç bile ederlerdi., | NGüreli, 43
f.
kaput | argo. sahte. | (benim dosyam değil) Foreks dolandırıcılığı, şüpheliler, şikayetçiye fake site üzerinden para yatırtıp, yatırım yaptırıyor görüntüsü veriyorlar sonra site kaput ama savcı KYOK vermiş, gerekçesi buymuş... | Bu devirde uyanık olacaksın hacıt demiş savcı, @yankibuyuksezer, 06.12.2024, X
a.
kaput | meteliksiz | Ben kaput! Beş parasız.
argo
kaputsuz
s.
kaput olmadan.
"Sokulduk birbirimize insan sıcaklığımızla, / Tutmuştu yıldızların arası buz, / Tabiata o kadar yakın, o kadar yakındık, / Kaputsuz." Dağlarca, ÜŞD, 30"
kapüşon | Hayatım, o kapüşonu başına çekmiş kilise papazı gibi, karanlık oyuktan mağara sesi gibi 'Toonrunun hozuurunda...' ne oluyor baba, ne huzuru, belediyeye haber versek, saçlarını arkadan gördün mü kürek gibi kaskatı, köpeği doberman gibi., | NGenç, isenç, 128
a.
kapüşonlu
s.
başında kapüşon olan kimse.
Olay, geçtiğimiz pazar günü saat 09.40 sıralarında Kalyoncu Kulluğu Mahallesi Kurdela Sokak'ta kurulan Yenişehir Semt Pazarı'nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, semt pazarında pazarcılık yapan Salih Aka, evinin önündeki tezgahını açtığı sırada, yürüyerek tezgâhın önüne gelen kapüşonlu bir kişinin silahlı saldırısına uğradı.Hr, 28.3.2024
kâr | far. | 1. Kazanç 2. İş | +Ama kötülüğe karşı iyilik hasleti, ancak sabredenlerin kârıdır, faziletten yana nasibi bol olanların kârıdır., | SuatYıldırımMeali, Fussilet, 34-46 Kârsız parmağı keserler kalıp söz işe yaramayan eşyayı saklamazlar, atarlar.29.6.2016ö
a.
Kar altı | Çalışmalarda, bir savunma sanayi firması tarafından özel olarak üretilen | drone da kullanılıyor. Bu cihazın, kar altı, su altı, sığınak gibi bölgelerde metal dedektörle 2 kilometre çapında arama yapabildiği bildirildi., | Hr, 8.12.2019g
kar başlığı
b.a.
karda giyilen özel başlık.
tr.
"Ben de kar başlığının küçük aralığından gözlerinin açılıp açılmadığına bakıyordum.", Kaptan Paşa, 1954, 35"
Kar helvası pekmezli kar
kâr uşağı hep kendi menfaatını kollayan, kendine yontan 12.6.2012 HanefiKayan
kâr-ı kadîm
b.a.
eski tarz iş | modası geçmiş.
"Fakat bu iki çelişkili ve kâr-ı kadîm diyebileceğimiz, antika imparatorluğun karşısında da daha modern iki impartorluk var: İngiliz ve Fransız İmparatorluğu.", Kıvılcımlı, FK ve T, 21"
kara | kara giymek deyim üzülmek, yas tutmak | Ben senin derdinden giydim karayı / Şad olup parmağı kınalanırsın., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 113
a.
kara | kara kaplı (kitap) | 1. Çıkar sağlamak için yasa dışı işlerin ypılmasında yol gösteren yöntemler bütünü 2. Kadıların hüküm vermek için baktıkları kitap | Sarığı düzeltip sakalı sıvazlamış Hoca / Şöyle, bir an düşünür gibi yapmış / 'Hele, bakalım kara kaplıya' diyerek / Hemen kitabı kapmış, | NTektaş, 1999, 97 kara gün kararmakla kalmaz atasözü geçer bu günler aldırma 24.9.2016 TV dizisi: Kiralık Aşk?
s.a.
GTS+
kara delik | gök bilimi | 1. Yakınındaki nesnelerin kaçıp kurtulmasına izin vermeyecek kadar yüksek çekim kuvvetine sahip, çok yoğun bir kütlenin oluşturduğu uzay bölgesi. 2. mecaz Parasal açıdan kapatılamayan açık. | O yüzden, ruh ikizleri bekler, içimizde kendi yarattığımız karadeliklere (sic) sığınır, kendi yarattığımız yapay karmaşaya aşkın anlamlar yükleyip, onun üzerine ustaca, edebi cümleler kurarız., | MEsayan, T, 20.5.2012
a.
kara düş
b.a.
tr.
Cenab-ı Mevla'nın çoktur işleri / Üç ay evvel gördüm kara düşleri / Firkatile oldu yayla göçleri / Firkatleri bağrım yakan oğullar 25
kara fatmalar | argo. çarşaflı kadınlar | Eskiden yoktu bu kara fatmalar, nereden çıktılar? NecdetŞen, 2.9.2009 | Onların araştırmacı soruşturmacı gazeteciliği karafatmalar üzerinedir., | MBaransu, T, 1.8.2011
a.
kâra gitmek deyim far. Kâr: iş –a git- | Aslında neslinde giymemiş hâre / İş gelmez elinden gitmez bir kâre / Sandığı gömleksiz duran mekkare / Bedestene gelir kaftan beğenmez, | KAbdal, EGŞA, 67
kara gün kararıp kalmaz atasözü. | Kara gün kararıp kalmaz. Ne yapalım, ucunda ölüm yok ya! Bu yıl olmazsa gelecek yıl iyi gelir. Haydi şu heybeyi getirin bakalım babanız size neler almış? , Naciye Poyraz, 1979, 65
Kara helile | Çoban çantası kara helile üzerlik tohumlu karışık bitkisel çay, | Mercan Itriyat Bon tea tanıtmalığı, 6.6.2019
a.
Kara Kartallar Beşiktaş Spor Kulübü ve camiası, BJK
Kara kayıp olmak bk. kuru kayıp olmak uzun süre ortalarda görünmemek | Buyur, otur. Çoktandır kara kayıptın. Nasıl oldu, hangi rüzgar attı seni böyle? , | Çalıkoparan, 37
kara kedi | Hani radyo bizim evde bir eğlence vasıtası olmaktan çıkmış, aile efradının arasını açan bir kara kedi haline girmiştir., | GugukG, 10.5.1947, 3
a.
Kara kürklü bir şubada bir kız çıktı mağaradan., | SVurgun.
kara merhem/melhem | ihtiyol
a.
tıp
kara mürver | Bağışıklığa çok iyi gelen besin takviyeleri ve vitaminler alın. Örnek: beta glukanlar*, c vitamini, çinko, kara mürver ekstresi vb., | Mehmet Öz, 27.3.2020, vatsap öbeklerindeki taçsı sıvaşkı yazısı
a.
kara propagandacı | Darbeci ve kara propagandacı generallerin en azından bir kısmı işlevsizleşirken, 'Kriz var! Tehlike var!' diye bağıranlara, bu toplumun büyük çoğunluğu 'Yoo, ne krizi? ' diye basit bir cevap veriyor., | FKentel, T, 6.8.2011
s.
kara şimşek
b.a.
bir tür mercimek yemeği.
"Askerden hatırlarım kara şimşek günlerini. İçinde mercimek, soğan, salça ve sıvı yağ olan ucuz maliyetli bir yemekti kara şimşek. O kadar özensiz yapılırdı ki sonradan yıllarca yiyemedim kara şimşeği. Aslında severim mercimek yemeklerini.", Oğul Türkkan, Oksijen, 31.05.2024"
karabandal
y.a.
Saat onda Karabandala vardık, / Karatopzâde'nin hanesin girdik. / Dostlar ile anda muhabbet kıldık, / Safa geldiniz dediler bu sene 48
karabasanlı | kabuslu, karabasan dolu, sıkıntılı ve korkulu | kızım bir ozanın yaşamı da kimsesiz olabilir / ayrıca karabasanlı, | MGürpınar, GN, 56 | Karabasanlı bir düş görüyormuş gibi tıpkı, hem coşkulu, hem tedirgin., | DCeyhun, 18
s.
GTS-
Karabetin oğlu sövme sözü gavuroğlu urus, urum mehmet maden, Yeşilhisar anarye osmaniye Düziçi, 27.3.2019
Karabuğdaylı | Karabuğdaylı neden olmasın diye düşündüm ve hemen uygulamaya geçtim.11.12.2014, | http://zencefiltasarimevi.blogspot.com/2014/12/greckali-karabugdayli-etli-yaprak-sarma.html, 24.2.2020
s.
karaca mersin balığı
b.a.
karacadağ pirinci | Diyarbakırda Karacadağda üretilen çok su çeken nitelikli bir pirinç türü
a.
karacı a.* ask. TSK içinde Kara Kuvvetleri bünyesinde olan askerler. | Durmadan annenannemi asker giysileri içinde, başında asker şapkası, omzunda tüfekle düşünüyordum. -Anneanne karacı mı olacaksın, yoksa havacı mı? diyordum., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 24-25 | İnternet Andıcı ile ilk kez doğrudan orgeneral düzeyinde karacılara dokunuluyor ve Genelkurmay Başkanlığı karargahını kapsıyor., | T, 12.8.2011
karaçi | 1. Çingene bkz. dom 2. Pakistanda büyük bir şehir
a.
Karada ölüm olmamak | Kışın son günlerini burada geçiririsem, karada ölüm olmaz bana, diye düşünürdüm., | S Şengil, 1983, 43
karadaş
"Kale dedikleri yer sonsuz bir orman uğultusu. Karadaşın korkulu derinliğine yayılmış uçusuz bucaksız bir uğultu. Yılan dağıysa bambaşka bir uğultu.", Haydar Oğur, 1994, 129"
karadaylak | karadaylak, | AfetMuhteremoğluIlgaz, 1991 (roman adı) daylak dişi deve
a.
karadenizde gemilerin mi battı kalıp söz | Hayrola Talat abi, Karadenizde gemilerin mi battı? Plajı satıyormuşsun diye duyduk doğru mu? , | TAral, SÖ, 153
Karadenizli | Karadenizli kaynanama şu kadar zaman un taşıdım, | MG, 111
a.
karadon | bir çeşit şalvar | Ayaklarında rugan çizmeler, bacağında karadon denen şalvar, belinde Trablus kuşağı, kuşağın arasında parlak demirli sustalısı, altıpatları, tütün tabakası ve iri taneli sarı tesbihi mutlaka bulunur., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 64
a.
karaduygu | Daha önceleri karaduyu'ya batmış, güzel başını arada bir dik tutuyordu artık., | ÖFToprak, 1979,17
a.
karaduygun | melankoli? | Haydi adı Karaduygun olan (melankoli anlamına geliyor) kitaptan aşağıdaki iki bölümü okuyun ve bu dilin, bu sesin, bu zihnin size aşina olup olmadığına karar verin. | Birhan Keskin'in sayfada gördüğünüz fotoğrafını jigsaw puzzle çözer gibi itinayla hep birlikte önce kitabın yazarının fotoğrafıyla tamamlayalım, en sonunda da kapağı görelim..., | 2.2.2012, | http://egoistokur.com/karaduygunun-yazarina-dair-bir-edebi-tahmin-oyunu/
a.
karafa
küçük rakı sürahisi.
i. (İtal. caraffa < İsp. garaffa < Ar. ġaref)
Karafa | Köşedeki camekânlı duvar dolabının ön sahanlığında birkaç kadeh, yarım karafa rakı, biraz pastırmalı yumurta ve biraz da turşu, uzun zamandır el sürülmeden bekliyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 53
a.
karafaki
a.
ayn. m. karafa. uzun boyunlu, kulpsuz ve küçük rakı sürahisi.
yun. karafaki
"Bu gıdanın mikdarı yirmibeş dirhemlik bir, ya da birbuçuk (Karafaki)dir. İki, üç karafaki, yüz dirhemlik şişe, yahut son zamanlarda meyhanecilerin, gazinocuların da işine pek ziyade gelen (duble) kadehlerden sekiz on tanesi (gıda) sayılamaz. (Neşe) denilen (ilk ... ", Ahmet Rasim, Nuri Erten, Anılar ve Söyleşiler, 1983, 179"
Karafilm / kara film | Romanı bir karafilm havasına sokan olaylar da böylece başlar., | D Durak Bayrak, CumKitap, 23.5.2019, 10
s.
karagöz oynatıcısı
b.a.
Karagöz kukla oyunu oynatan kimse.
tr. karagöz oyna-t-ı-cı-s-ı
"ülen seyirlik oyun mu var? ülen Karagöz oynatıcısı mı var burada? utanmıyonmusunuz dedeniz yaşındaki bir adamın karşısına oturup onun ağlayışını seyretmeye?.", A Cılga, 1980, 93"
karagözlü
s.
"Ayşenin yüreği, yaşayışında ilk defa bütün bir sevinçle iniyor, yanından ayrılmayan, dal gibi ince uzun boylu, ipek saçlı, kirpiklerinin gölgelerinde gece karanlığı titreşen karagözlü delikanlılar, salonun parkelerinde dünyayı, acıları unutarak dönüyor sonra yine masanın başına..", C Uçuk, DŞ, 1971?, 12"
karagözsüz | Kavuklusunu yitirmiş Pişekar, Karagözsüz kalmış Hacivat gibidir. Gülünç olmasına gülünçtür , ama sekiz yaşındaysanız sizi biraz korkutur da., | TKiremitçi, 2005, 130
s.
karagura | kabus | ...her şeyin üstünüze rahatlıkla çıkması sizi esir alır, gecenin kabusu karagura işte yaşayan canlı insanların üstüne böyle oturur, her olay karşısında kıpırdayamaz cevap veremez eleştiremez söylenemez kilitlenmiş bir hale gelirsiniz., | NGenç, isenç, 99
s.
karagülmece
"Dallaslı Ceyar Destanı, Gürkan Aylan'ın şiirsel karagülmece türündeki ilk denemesidir.", İstanbul 1982 (Kitap arkası)"
karak a.bir tür kilit karaklı s.karakla kilitlenmiş | Limanın başından da/ Görunuyi Arakli/ Gece geldım kapina da / Karakliydi karakli. Mani
karakabarcıklı | karakabarcıkları olan. | karakabarcıklı yaşlıların dolaştığı, | MG, 12
s.
karakafes otu | Tıbbi karakafes otu yaprağı: Bu ot hepsinden daha iyi bir hızlandırıcıdır., | 22.7.2016, EvYapımıSebzeler, 4
a.
karakalabalıklar karabudun, halk | [T]üm | katma değeri sadece kendileri yutarak, bir avuç zenginden ve aç-sefil karakalabalıklardan oluşan, | orta direksiz bir toplum inşa edecekler..., | RTahiroğlu, T, 20.9.2010
karakaplı | Karakaplı'nın açılması an meselesidir., | NBekiroğlu, Z6.5.2012 | Molla, şevkle tozlu raftan kara kaplıyı indirerek inceden inceye süzmüş, | MahmutYağmur, 1957, 3
a.
karakol | Evlerinin önü yoldur / Yol üstünde karakoldur / Kurban olam allı gelin / Gel testini bizden doldur., Al Fadimem türkü. Emirdağ
a.
karakolluk olmakkavga sonucu karakola gitmek zorunda kalmak. | Elindeki kavalla birini yaralayınca karakolluk olmuş., Pütürge-Doğanyol Eğitim Vakfı, 2025 Takvimi
dey.
karakomedi
karamizah.
"Merak edip o gönderinin altındaki yorumlara baktım. Tam karakomedi örneği ? sanırım bu mesajların radarı var. Ditt ditt kırmızi alarmla ilgili?! kişilere iletiliyor. Onlar da kan ter içinde koşup yorum yapıp gidiyorlar. Çok garip", @yoncademir5, 26.4.2024, X"
Karakomedi | Joseph Kesselring'in kaleme aldığı karakomedi, yalnızlığa çare bulduklarını düşünen iki yaşlı kadının öyküsünü anlatıyor., | Klbk, 28.9.2019, 2
a.
Karakter | karakterli | Bugün bazı cürümler muhtelit karakterli sayılmakta ve netice olarak da, sanığın arzusuna veya işin icaplarına göre, hem | Petty Sessions1ar hem de jüri tarafından ayni şekilde yargılanabilmektedirler. AÜSFD, 1955, C 10, 174
s.a.
Karakter | karakterli | Bugün bazı cürümler muhtelit karakterli sayılmakta ve netice olarak da, sanığın arzusuna veya işin icaplarına göre, hem | Petty Sessions1ar hem de jüri tarafından ayni şekilde yargılanabilmektedirler. AÜSFD, 1955, C 10, 174
s.a.
Karakterli | seciyeli | Bu manada karakterli adam, prensip ve şahsiyet sahibi düşünceli ve iradeli adam demektir., | Başgil, 34-5
s.
Karaktersiz | seciyesiz | Karaktersiz adam da şahsiyetsiz, sözüne ve işine güvenilmez ve akıl ermez, müşevveş adam demektir., | Başgil, 35
s.
Karakuş | Dilerim, ulaştırır yazdıklarımı ona. / (Gülerek) Ne kurttur o. / Şimdiye dek / Neler neler getirmiştir, götürmüştür, / Dağlara, ağaçlara bir kelebek, / Bir Karakuş gibi kona kona (çıkar)., | VK, 40
a.
karakuşi hüküm a.
karakutu | 1. 2. mec. Sır küpü, gerekli bilgileri bilen kimse | Bu davanın karakutusu Hanefi Avcı'dır., | RemizKazmaz, T, 11.3.2015
a. mec.
GTS+
karalamacı | Son seçim sürecini doğru okuyalım: Ak Parti basınının tek taraflı iletişimi, karşı tarafı ölçüsüz karalamacı yayını, rakibe yaradı., | D M Doğan, KararG, 27.6.2019
s.
karalamacılık | karalama kampanyası yürütme | Siyasi ve kamusal alanda birbiriyle aşık atan çıkar grupları ne kadar şeffaflaşır, o grupların gücü ve gündemi ne kadar geniş bir kesimce bilinirse, demokratik düzeni zehirleyen karalamacılığın ve korku tellallığının önü o kadar kolay alınabilir zira., | YÇongar, T, 15.2.2012
a.
karalanmadık | yazılmamış | Ne kadar zaman sonra üstünde yazılmadık ve karalanmadık bir yer kalmamış bir kağıt kaldı elimde., | MücrimeLem, BürokratikAşk, Rafadan, Ocak2012, Yıl.1, Sayı. 3, 9 (IX)
s.
Karalanmak | Nsz | 1. Karalama işi yapılmak 2. Kara duruma gelmek 3. Mec. Leke sürülmek, kötülük yüklemek | Şu dağlar karalandı / Sevdamız yoncalandı., | Apolas Lermi, Eski yar
f. mec.
karalı
s.
tr. kara+lı
Osman Paşa der ki, Moskof kıralı / Hile ile işin dünya duralı / Teslim olmam sana dini karalı / Şehitlik ya gazi ola mı Yarab? 28
karalı
s.
burada. üzüntülü, kederli.
"Acılar peşpeşe sıralı gelir / Günler birbirinden karalı gelir / Kederli kalbimiz yaralı gelir / Bir türlü gülemez n'oldu bu gönül?", Yasin Şen, Bir sevda türküsü, 69"
Karalı | Kardeşlerim üstüste, karalı allı, sessiz., | VK, 95
s.
karalık | kara olma hali. | Şiirin 'kara'lığı; bu hayatın sürekli düzensizliğinin ve inatçı duyarlılığının bir tuhaf ama çok anlamlı ifadesidir herhalde., | PBarşıta, T, 7.8.2011
a.
karamaça kızı
ba.
"Deniz ve plaj mevsimi başladı | kaçırma, bir an önce frenk taklitçisi züppe herifi avucunun içine al ki kara maça kızını bu yaz bikini mayosuyla seyir fırsatını elde edesin.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 39"
karamanda | Peştamal yapılan bir çeşit kalın bez. | Karamanda ile dikilmiş çantam delinmiş kalem ve silgim düşmüş! Akşam ödevimi yapamadım!, Aşur Şahin, 1965, | https://blog.edebiyatdefteri.com/gokdere-asur-sahin/yazi/104851-yumurta-kokusu/, 23.09.2012
a.
karambol | carambole. | 1. Bilardo oyununda isteka ile vurulan bilyenin öbürlerine dokunması. | 2. | mec.Çarpışma, birbirine çarpma. | Kırıkkaleden mi, nerden yüzlerce kişi geliyor... Elmadağda mı, Mamakta mı tirenler bir karambol yapıyor... Halk Partililerden yüz mü iki yüz mü kişi ölüyor... Sabah kör karanlığı, ben sokak çocuğuyumdur, sokaktaki adamlar da beni tanırlar, biri de ki: -Haberin var mı, büyük bir tiren kazası oldu!..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 19 | 3. | mec. karışıklık, karmaşa. | Halim selim görünümlü bir yaşlı adam o karambol içinde Erol masada kart yazarken, götünü avuçlayıp 'Hay maşallah' dedi., | NGenç, isenç, 43
a. mec.
fr.
karambola
"Yerli karambola tekli pkt 54.95. TL", 14.4.2024+ "
karamelize | karamelli | Project Rokfor & Funghi 130 gr'lık köfte, sote mantar, pekmezli karamelize soğan ve krem rokfor ile taze kaşardan yapılıyor., | RTartıcı, T, 14.2.2016
s.
karamsarca | Bana sıra gelmeden gişenin kapanabileceğini düşünerek karamsarca beklerken, onu gördüm., | S Dölek, Kirpi, 58
z.
karamsarlaşmak | Karamsarlaşıyoruz! H B Yalçın, 5.2.2018, tv
f.
Karamürsel sepeti | İnsanı iki gün sonra Karamürsel sepeti gibi ortada bırakıverirler., | NGüreli, SO, 100
a.
karanfilli | karanfili olan. | Karanfilim buşta buşta / Aklım aldı bir bakışta / A ferişte a ferişte / Eli karanfilli gelin, Halk türküsü
s.
karangu
a.
karanlık.
tr.
"Eski bir şaman / Aman diler ateşler içinde yanan dervişe: /"Ya medet ya bir damla su" / Ölüm, yok ondan başka bir iz / Belki de biz ışığı kaybetmişiz / Geride sadece karangu.", Kaan Eminoğlu, Türk dili, Aralık 2023, 81"
karanlık -ğı | kör karanlık -ğı | O gün, daha sabahın kör karanlığında Tasvir'e düştüm... Gazetede bir sessizlik vardı ama, pek ehemmiyet vermedim..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 74
b.a.a.
Karanlık –ğı | Daha çok karanlığa kalmamak için çamurlu yollarda hızlı hızlı yürüdü., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 108
a.
karanlık | karanlık çökmek deyim hava kararmak, akşam olmak | Tek başına nereye gidiyorsun? Karanlık çöktü. Gel, sabahtan gidersin., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 46
a.
karanlıkçı | Atatürk Aydınlığını Karanlıkçı Dişler Kesmez, | AliYüce, 2004 | Karanlıkçılar ve ölü seviciler her şeye el atıyor., | SSamancı, T, 9.4.2010
karanlıklamak | Hava kararmak KuruçamKS, 18.5.2012
f.
karanlıklaşmak 1993? | Kalmayan, biten insanlıktan, / Güvenin karanlıklaşır. | , | İGKafkas, Esintiler, 47
f.
GTS-
karanlıkta kadı oturur
dey.
Karanlıkta kadı oturur! S Nal, 11.4.2022
karantinalı | salgınhastalık sebebiyle karantina tatbik edilen | Aradan iki gün geçti. Konak karantinalı evlere dönmüştü., | RNGüntekin, Damga, 27
s.
GTS-
karanu | karanlık | basar. basîrdür her şeyi göörür karanu gecelerde kara karıncanın kara taş üzerinde yürüdügin görür ve ayağı tavşını+ işidür lakin bizcileyin kulağıle degil, | Birgili
a.
karaoke | Karaoke (kara*, portmanteau of Japanese kara ? | empty, and okesutora | orchestra? is a form of interactive entertainment or video game in which amateursingers sing along with recorded music (and/or a music video) using a microphone and public address system. Amatör şarkıcıların kaydedilmiş müzik (ve/veya müzik videosu) ile birlikte bir mikrofon ve umuma açık hitap sistemi kullanarak yaptıkları interaktif eğlence veya video oyunu şekli 29.7.2011
a.
müz.
karar verici | Mücadele için ulusal, bölgesel ve yerel seviyede karar vericilerin, uzmanların ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çabası gerekli., | PCengiz, T, 10.8.2014
kararıvermek | bindenbire kararmak | Dönmedi dilim / Düştü yanıma ellerim / Kararıverdi içimde / Ağıtlara giden yollarım / Ağıtlardan gelen yollarım., | İZB, 1959, 14
f.
TDK++
Kararlamak | Anlaşılayan // yeni bir giz / ya da / arsız bir bulutun gölgesi / kararlayıp çöktü / zavallı dünyamızın üstüne., | J Basse / C Çapan, CumKitap, 23.5.2019, 15
f.
kararlaşma | Şüphesiz şu anda top PKK'de. Gerek Avrupa gerekse Kandil merkezli olarak | çok yoğun bir kararlaşma sürecinde olduklarını tahmin etmek, hiç de zor olmasa gerek., | SedatYurtdaş, R, 1.3.2013
a.
karartıklık -ğı | ... karartıklığı sürüyordu. Belediye Başkanı Şevket Yazgan, bizi, binanın merdivenlerinde karşıladı. Üstünde çizgili bir gömlekle lacivert bir pantolon vardı. Kravatını boynuna gevşekçe tutturmuştu., Varlık, 1990, S 988-999, 44 | Üçüncü haftaysa ilk renk denemeleriyle geçmiş. Renk ya tan kızıllığının parlaklığında ışıl ışıl ya da güneş batarkenki kızıllığın karartıklığında tutuyormuş. Bir türlü kızılın öz parlaklığıyla alaca loşluğunun karışımı bir rengi tutturamıyormuş., A Özyalçıner, Kırmızı Çini Kase, 2001, 16
a.
karartmadık
s.
kararmamış.
kara-rt-ma-dık
"şu bastonu görüyır musun, şu bastonu? şu bastonla senin başında kırılmadık, gövdende karartmadık yer barıkmam ha!", A Cılga, 1980, 43"
karasakal dostlar a.?O, bezgin halkının deyimiyle karasakal dostlarıyla birlikte kurmuş olduğu tezgahın başında dimdik duruyor., | YTürker, R, 8.12.2003, | 4
s.
karasiyasa | Oysa dün karşı olduğumuz şeyler bugün dimdik ayaktaydı. | Karasiyasa birden | aksiyasa olacaktı*. Sanki düzenden bir taş düşürüldü., Arif Ay, | Elveda, Edep D, ? ? ++
b.a.
karaşın s.1.Rengi karaya çalan, esmer (kimse): | Beş on adım ötede duran yuvarlak kafalı, karaşın çocuk söze karıştı., | YKKaraosmanoğlu.GTS 2. Ece Ayhan' ile bile mecazen 'zenci', ezilen? | O, bu Cumhuriyet'in karaşınıdır., | LeventYılmaz, T, 12.10.2011
karavan sever b.s. storybox'ta izledim hikayelerini. bir karavan sever olarak hep kafamdaki girişimi gerçekleştirmişler. pandeminin herkesi vurduğu bir ortamda, iki ortak karavan işine girmeye karar veriyorlar. aslında düşününce çok mantıklı, herkes daha izole olabildiği durumlar aradı pandemideyken., kolpaadam 09.01.2022 21:05, EkşiS
Karavana | Attığını vurur, karavanası –boşu- yoktur., | S Şengil, 1983, 54
a.
karbansaraycı | kervarsaray sahibi/işleticisi | Kârban-saraycılar emîn ve mu'temed kimseler olub her sabah kârban-saray halkına icâzet vermeden kârban-sarayda konan halkdan istifsâr edüb kimesnenin rızkı ve esbâbı serika ve nehb olmaduğın ma'lûm ve tahkik etdükten sonra kârban-saray kapusın açub salıvere./Bu hükümlerde bulunan | kârban-saraycılar emîn ve mu'temed kimseler olub ifadesi, kervansaraycıların emin ve güvenilir kişiler olduklarını/olmaları gerektiğini vurgulamaktadır., | IIBeyazıtKanunamesi/COKarahasanoğlu, Hırsızlık, 59? , 9.7.2016
a.
karbon | karbon ayak izi krş. Karbon su izi.
a.
karbon ayak izi
b.a.
Konutların ve konut inşası sektörünün karbondioksit emisyonuna katkısını en aza indirebilmek için yapım sürecinde karbon ayak izinin azaltılmasının yanı sıra enerji verimliliğinin ve yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanan enerji miktarının artırılması gerekiyor.Bilim ve Teknik, Tem 2024
karbonik asit | Kim. ...tersine, (bir domuz için pek önemli olan) karbonik asit ile pek sıhhi bir madde olan demir oksit bulunduğunu göstermişti., Y Haşek / E Gürol, Ksaver domuzun hikayesi, ÇHA, 26-27
a.
karbonsuz
s.
karbon olmaksızın.
? + -suz
"Tekirdağ Çerkezköy'de şu an Kimya fabrikası yanıyor. Gidişatın farkında olmayanlar topraksız, buğdaysız, ormansız, kitapsız, karbonsuz yeni dünya düzeni'ne sert geçiş yapılıyor. Adana'da da bugün 18 Geri dönüşüm tesisi yanıyor. İklim Krizi diyecekler. Deccalin Yüzyılı! #patlama, Ali Osman Önder @aliosmanonder34, 7.8.2020, X"
karbonsuzluk -ğu | 2 gün süren zirvenin sonunda AB'ın, TÜRKİSTAN Devletleri ile | yeni bir stratejik ortaklık kurduğu, ilişkileri STRATEJİK ORTAKLIK seviyesine çıkarmayı ve enerji geçişi ile karbonsuzlaşmayı hızlandırmayı kararlaştırdıkları açıklandı. Özbekistan Cumhurbaşkanı++, Sabahattin İsmail, 06.04.2025, X
a.
karca | kar gibi. | Kötülükleri yeryüzünden kaldırmak için tezlerin tezinde büyümeli Güvercin Kızlar, Kartal Oğullar. Savaşınıza katılmak için, temmuz gecelerinin tüm yıldızları karca eleklenip, karca, doluca yağacak yeryüzüne. O zaman, herkes en iyi bildiği işi yapmak için ustalık yarışına girişecek., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 32-33
z.
karçal dağları dağ.a. | Karçal dağlarından toplanıp geldi / Şavşat Sahara'dan dereler doldu / Yıkılmış ozanım beni mi buldu / Aldı derinlere daldı götürdü., Artvinli Aşık Gülhanî, Torununa ağıt, 2001
kârçe | mus. (Fars. kar ve küçültme eki -çe ile karçe) Mûsikîmizde makam ve usûl geçkileri ihtivâ eden, büyük usûllerle bestelenmiş kâr formunun daha küçük ve kısa şekli | Başta Abdülkadir Meragi, Veli Dede, Şakir Ağa, Abdi Efendi, Sadullah Ağa, İsmail Dede ile Artin Ağa ve Zaharya gibi Osmanlı kültür ve sanatının potasında nizamını ve kıvamını bulmuş gayri müslim unsurlar da peşrevleri, kârçeleri, yörük semaileri ve şarkıları ile bu ses kervanına katılmışlardı., | SAyverdi, MilliKültür 1957/1976, 231
a.
kardak | 1. dar, biçimsiz (elbise için) 2. Pot, buruşukluk (dikişte); | 1. Büzük: kardak dikiş 2. Eğri, bozuk: kardak ağaç | Başkandım bir zamanlar yardak oldum / Ne muhteşem kasır idim çardak oldum / Ne de güzel kumaş idim kardak oldum / Hülasa dostlar eski çam idim bardak oldum., | BizimGuguk, 1960, 28
s.
kardan adam | Eğlenmek amacıyla insana benzetilerek yapılan kardan heykel | Kardan adamlar varolur olmaz, / acaba neden ellerine süpürgelerini alırlar., | Hakkı Özkan, 11
a.
kardaşlanmak | kardeş kılınmak | Şiirle göğeren düzen ve kardaşlanan başkaldırı, | C Ü Hasannebioğlu, 14.3.2014, | http://www.edebifikir.com/poetika/siirle-gogeren-ve-kardaslanan-baskaldiri.html, ve HeceTaşları, 17, 12.7.2016g
f.
kardaşlık -ğı | TDK+: kardeşlik | Sen ağam, sen bacım, sen küçük kardaşlığım, sen karındaki bebe, sen, tohuma düşmemiş can verin bana birer, ikişer yılınızı, gençleşeyim hop diye., | BYıldız, DünyadanBirAtlıGeçti, 55
a.
kardeş | öz kardeş | Naşi Karac'oğlan naşi, / Sağlıktır her işi başı, / At yiğitin öz kardeşi, / Gam yeme gönül gam yeme., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 253
a.
kardeşçi | Kıraç, | Güvenlik tek başına bir sorunu çözmüyor. Biz önce insanımızı iyi yetiştirmemiz, yetiştirdiğimiz insanı da barışçı, kardeşçi, ve huzur iklimini oluşturacak boyutta getirmemiz lazım diye konuştu., | NTV, 8.7.2014 haber bültenleri
s.
kardeşleme/ lenme
kardeşlemek
f.
kardeş etmek, kardeş kılmak.
"Resulullâh, Selman'ı, Ebu'd-Derdâ ile kardeşlemiştir." [6]"
kardeşlemek | Resulullâh, Selman'ı, Ebu'd-Derdâ ile kardeşlemiştir. [6]
f.
kardeşleşme | Amacımız yerel yönetimler arasında yakınlaşma ve kardeşleşmeyi sağlayarak toplumsal barışa hizmet etmektir., | AbdullahDemirbaş, 14.8.2011 | Bugün gelinen kardeşleşme ve eşitleşme argümanlarının, pratikte hızlanması birer iyimser düşünce olarak kamuoyunda algısını buluyor. (sic), | MahmutŞimşek, T, 1.5.2013
a.
kardeşleştirmek | Rusya tüm halklara kucağını açarak onları bir ailede kardeşleştiren en güzel örnektir., | SergeyGlinko | Aydar, Suriye, Irak, İran ve Türkiye arasındaki sınırların Kürtler ve bölge halklarını ayıran değil birleştiren, kardeşleştiren bir konuma gelmesi gerektiğini,, | ZAydar, R, 29.7.2013
f.
kardinal şamandıra | Yönleç İşaretler: Tehlikelerin seyre elverişli yönü kardinal şamandırasıyla işaretlenir. Kardinal şamandıraları tehlikenin kuzey, güney, doğu veya batısına konabilir ve bu bölgelere göre (N, S, E, W /kuzey, güney, doğu, batı) isimlendirilir. Kardinal işaretler: • Bölgede en derin suyun işaretin isminin verildiği bölgede olduğunu (Ör. W/batı) göstermek için • Tehlikenin seyre emniyetli tarafını göstermek için, • Kanal içinde kavşak, ayrılma, sığlık sonu gibi durumlara dikkat çekmek için kullanılır. Örneğin bir sığlığın batısına (W) konan bir kardinal şamandırası seyir için batı bölgesinin emniyetli olduğunu belirtir. Sütun ve gönder biçiminde olan kardinal şamandıralar gündüz rengi ve tepelik işaretinden, gece ise beyaz ışığının karekterinden anlaşılır., 13.9.2013
a.
kardiyo | cardio kalple ile | Kardiyo egzersizleri için son model aletler.,www.pureturkiye.com 2011
a.
ing.
Kardiyo | kalp | Haftada üç-beş defa yarım saatlik kardiyo egzersizleri yapmaya çalışın. , M Öz, HrPzr, 24.6.2018
a.
Kardiyo | kalp | Haftada üç-beş defa yarım saatlik kardiyo egzersizleri yapmaya çalışın., | M Öz, HrPzr, 24.6.2018
a.
kardiyograf | Kalp atımındaki mekanik hareketleri kaydetmek için kullanılan cihaz. | Bir de baktım elektro-kardiyograf uçmuş., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 107
a.
kardiyovasküler | Fazla kilolu olmak bile kardiyovasküler hastalıkları, kolesterol düzeylerini, diyabet riskini artırıyor ve kan basıncının yükselmesine sebep oluyor., | DÇeliktaban, HaberTürk, 21.11.2015, 7
a.
TDK-
kardiyovasküler | Her geçen gün daha fazla kız çocuğu 'erken adet' görmeye başlıyor... Bunun sebebi ne 'Erken adet kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve erken ölüm riskini arttırabilir', | Hr, 4.09.2024
s.
tıp
karecik | küçük kare, mozaik | 500 bin kareciğin birleştiği bir villanın zemin mozaiği mucizevi bir sanatkarlığın işareti., | YOğur, T, 11.9.2011
a.
karekod | İlaç güvenliğinin sağlanması için tüm ürünlerde kupür yerine karekod uygulamasına geçildi., | R, 2.1.2010
a.
karelenmek
f.
karalanmak.
"Girüban vereyim söze şikare / Kalbim kan ağlıyor sinemiz yare / Yaz gelende herkes döner gülzare / Karelendi yaz baharın Erzincan.", San, Hicranî, 181"
kareli
s.
kara renkli olan.
tr. kara+lı (incelme)
"Şu giden nerelidir? / ceketi karelidir.", Halk türküsü"
kareli
kareli? | O soğuk çeşmeler elvan çiçeği, / Cennete benzeyen karelin hani? , | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 57
karga | küçük at da kargalar yesin! Abartanlara söylenir.2012
a.
karga tulumba | Ne var ki adamın peşinden park yerine doğru yürürken, iki kişi ansızın üstüme çullanıp beni beyaz bir Renaultya karga tulumba bindirdiler. Araba hızla hareket etti. ., | S Dölek, Kirpi, 108
z.
kargabaş
b.s.
çirkin.
tr. karga-baş
koyunum kuzuladı / kuzum oldu kargabaş / sevdim de alamıyom / ölüyorum arkadaş Giresun türküsü
kargalık | saz, hasır otu | koskocaman tüyler buldum / varınca çimende unutulmuş / yoksa acı mıydı kargalık, | YMiraç, 1981, 32
a.
Kargaş | kargaşa | Bir kargaş çıkar.,. Ve bunun sonu karşı gelinen kuralın yüresine göre bir karışıklık doğurur., | E Serdengeçti, Kamusal türesinde özgüç kuralı, 325
a.
Kargılanmak | Koç Köroğlu dedi merdim / Bolu beyi benim derdik / Hürriyete gönül verdim / Kılınç kalkan kargılandı., | Develili, 44
f.
kargış | beddua, lanet | Gerçekten de, hem babasına, hem de Tanrıya, kendisini aldattıklarına inanıp dehşetli kahırlanıyordu, kargışlar yağdırıp duruyordu ya, nice uğraşsa, gene de bir türlü canlandıramıyordu onları gözlerinin önünde., | DCeyhun, 121 | Yavrum ben sana kargış edemem., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 181
a.
kargo / kargo pantolon | PERİHAN Mağden'in romanını yarılamıştım ki, Behiye'yle Handan'ı gördüm. Bebek'le Hisar arasında bir yerlerde. El ele denize bakıyorlardı. Birinin saçları kısacıktı. O Behiye olmalıydı. İkisi de blucin giymişti. Başka türlüsü mümkün mü zaten. Ya blucin, ya kargo. Başka bir şey giyenine rastlamadım henüz. Bakalım kaç kuşak daha sürecek bu.Pakize Suda, Hr, 20.06.2002| | Erkekler geleneksel Kürt kıyafetleriyle karların üzerinde dolanıyordu. Bol kargo pantolon, bellerine bağlanmış bir atkı ve gömlekten oluşan bu kıyafet askeri üniformaya benziyor., | R Graesboell, HrSeyahat, 24.06.2018, 10
a.
kargocu | Kayseri'de kargo şirketinde beraber çalıştığı 16 yaşındaki çocuğa, kanepe taşıma bahanesiyle çağırdığı evinde cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuksuz yargılanan Yusuf B. (37), toplam 14 yıl hapis cezasına çarptırılarak, tutuklandı., | Cumhuriyet, 24.12.2018
s./a.
kargolamak f.Ödeme onayınızı takip eden 3 iş günü içinde satıcı size ürününüzü kargolayacaktır., | Gittigidiyor.com 27.12.2011
kargolatmak | Eşya, yük gönderme işlemini yaptırmak. | Glikozamin. At kremi. Dizlerine iyi gelir. Benim de isim hafızam yok. Ben size kargolatırım., Rahime X, 11.10.2024
f.
kârhâne
a.
atölye | fabrika, imalathane.
"Ondan önce biliyoruz, lâle devrinde, ondan sonraları falan, fabrika kurma teşebbüsleri oldu Türkiyede. Hatta bunlara, biliyorsuzunz, Kârhâne dediler.", Kıvılcımlı, FK ve T, 20"
karı | evli kadın Karıya demişler ki kocan çirkin, demiş ki, eskiden hiç yok idi atasözü. Eldekinin değerini bilmeyi anlatan bir söz. CKandemir, 14.2.2012 | Kel kıza kocan çirkin demişler; babamın evinde o da yoktu ya demiş. / Evdeki karıya çörek (fırın ekmeği) yedirmez, eldeki orospuya börek yedirir., www.iskilipinsesi.com/tonyuquq/deneme.html, 12.11.2011 | karı kızan | kadınlar kızlar. | Bunun üzerine, karı kızan arasında hafif tertip bir çılıktır koptu., | YKK, 1945, 13
b.a.a.
Karı kız peşinde koşmak | Büyük şehirler görmüş, süper marketlerden alışverişler yapılmış, asker arkadaşlarıyla karı kız peşinde koşmuşlardı. (sic), | Meral Aşan, Vaveyla, S 4, 22
karık | ... sıcak ve karık sesiyle kâh gülerek , kâh gülümsiyerek , arasıra da ciddî ve metin bir ton alarak konuşmasına devam ediyor : | -Yarın , düşmanla bizim aramızda | lâakal | yüz , yüzelli kilometrelik bir mesafe koymak lâzımdır ..., Ş Elçin, M Tevfikoğlu, Yeni Türk nesri antolojisi, 1987, 223
s.
karık | Küçük evlek anlamındaki | karık ve açıkta giden su yolu anlamındaki | arık (ark) da akraba kelimeler olsa gerektir., | ŞAbak, YŞ, 28.2.2015
a.
karılı
s.
karısı olan.
Türkçeyi bir acayip konuşur | yaşı da belli değildir | dört karılı imiş, ikisi ölmüş, fakat tek kızından başka çocuğu yoktur
karılmak
f.
"Derdine dünyanın hâlâ yetmedik / Bin derde karılmış güzel dünyamız", Yasin Şen, Bir sevda türküsü, 43"
karın ağrısı | 1. Karında duyulan ağrı. 2. mec. Çekilmeyen, sevilmeyen kimse. 3. mec. Adı, niteliği bilinmeyen şey. | Verkaç mıdır nedir işte o karın ağrısını çalışıncaya dek yakamızdan hiç düşmezdi., | Doğan, 29.12.2010 4. mec. Huzursuzluk, rahatsızlık veren iş, olay veya düşünce.
a.f. mec.
karınca (yumurtası) yağı a.İran'dan ithal edilen Tala Karınca Yumurtası Yağı, geçmişten bugüne kullanılan, istenmeyen tüylere çözüm olan ağrısız , iğnesiz kullanımı ile ortadoğuda ve uzakdoğuda kadınların ve erkeklerin gözbebeği haline gelmiş bir üründür., | 21.4.2009, | http://www.maxicep.com/forum/konu/karinca-yagi-nedir-ne-ise-yarar-etkileri-faydasi-zararlari-karinca-yagi-satisi.211375/, 7.2.2015g
karınca | ateş karıncası | Hayvanb. İng. fire ants 15.10.2005 06:10 hydra hyalt, EkşiS
a.
ing.
karıncaaslanı | Tam önündeki, kumun içine huni şeklinde oyulmuş bir karıncaaslanı kurtçuğunun tuzağını, üzerine basıp bozduğunun ayrımına bile varmadı., | DCeyhun, 82
a.
karıncalaşmak | Rahatça geriye doğru yaslandı, özengide ayakları karıncalaşan binici gibi bacaklarını gererek öne, sobaya doğru uzattı., | S Şengil, 1983, 18
f.
karıncalı | 1. İçinde, üstünde karınca bulunan. 2. | Paslı veya dökülme sonucu küçük delikleri olan (metal). 3. | Üzerine karınca üşüşmüş gibi görünen ekran görüntüsü. | Televizyon karıncalı, insan netti / Dertlinin derdi, dertsize dertti / Evcilik oyunu, oyundan ibaretti / Eskiden hayat daha güzeldi..., Halis Ünlü, 26.03.2024+ 4. | mec. Rahatsızlık veren.
s. mec.
karıncık -ğı | Kalbimin nedense ritmi bozulmuş / Kulakçığı başka telden çalarmış / Karıncığı da yine başka telden / Kimi görse her derdine ağlarmış / Alt başka, üst başka titreşir olmuş., L Şahsuvaroğlu, 07.10.2024, X
a.
karıncık | Dediğim gibi, kalbinin sağ ve sol karıncıkları arasında küçük bir delik var., | TKiremitçi, 2005, 197
a.
karındaş | kardeş | Sırf inanç yerlerinden ayrılan karındaşlar değil miydiler onlar da? , | NÇınar, T, 22.8.2011
a.
Karındaşça | Kardeş kardeşe silah doğrultan / Karındaşça ölmeye ant içtiren / Aynı hizada ip gibi dizip / Elime bombayı verip de patlattıran komutan da benim., | Kevser Tekin, Vaveyla, S 4, 32
z.
karışık kuruşuk
s.
karışık kuruşuk bir adam, karışık kuruşuk bir iş. 6.6.2024
Karışık kuruşuk | Ne olduğu belli olmayan, anlaşılması ve çözülmesi güç olan iş ve durum | Olur mu yahu? Ne yapacaksın burada? Hadi kalk! Halil kımıldamıyordu. Öyle ağırlaşmıştı. Ârif söğütlerin arasından köye yanı baktı. Yayvan tepelerin önünde karışık kuruşuk evler görünüyordu. Okulun, caminin kiremitleri güneşten titriyorlardı., | Talip Apaydın, Sarı traktör, 1973, 163
s.
karışıkça | anlaşılması güçce, anlaşılmazca, çapraşıkça. | Bakar işin gidişi karışıkça, / Tatlıya bağlar Hoca: / -'Canım, komşu, sen de fazla uzattın. / Cübbe ama içinde ben de vardım., Kanık, NH, 69
s.
karışıklaşmak | Ne kadar çok öğrenirseniz hayatınız o kadar anlamlı ve bir bakıma da karışıklaşır., KadriyeYağız, 4.10.2016
f.
GTS-
Karışımlı | karışımlardan oluşan şey | Ben hayatımda, bahsettiğiniz kösele, lastik ve hava karışımlı nesneye hiç tekme vurmadım!... ., | Çalıkoparan, 93
s.
karışıvermek | Ama Yunus kalkmamış. Sırası gelince kalkmamakta direnmiş. Böylelikle birden ortalık karışıvermiş., | İpşiroğlu, 83
bf.
karışmak -e
f.
katılmak.
tr.
"Zaten bütün dernekler de şöyle ayrı bir yerde durur. Yönetim Kurulu üyeleri, aklama oyu tamamlandıktan ve aklandıktan sonra diğer üyelere karışır ve oy kullanırlar." Birinci Türk dili kurultayı: tezler müzakere zabıtları, 1933*, 60"
karışmak | İnsanın fıtratı miraç üzerinedir. Bu alemden insan için en önemli olan şey özünü yani ruhunu, Rabbü'l-hasını tanımaktır. Tasavvufta hedef Allah'ın işine karışmamak ama Allah'a karışmaktır. Manevi yolda temizlenmek ateş iledir. Yanıp temizlenip arınacaksın. Bunun için de ya aşk ateşiyle ya cehennem ateşiyle yanıp arınacaksın. (Son devrin Melâmî mürşitlerinden Mahmut Dipşar, v. 23 Ekim 2023), | Seyfettin Ünlü, 01.09.2024, facebook
f.
Karışmazlık –ğı | Karışmazlık politikası Yazan: İvon Delbos 17 Haziran 1938 tarihli 'Ulus' Ankaradan: General Franko tarafından idare edilen isyan başladığı zaman Fransız demokrasisinin sempatisi nizamî hükûmetin tarafında idi., | Ayın tarihi, 1938, C 54-55, 216
a.
karıştırıcı | 1. Sert yağmurlar, mutfak karıştırıcıları gibi yamaçtaki ağaçları, kayaları, demir çitleri, ağaç köklerini, hepsini bir kase içinde yuvarlayıp öğüttü ve yola kustu., | NGenç, İsenç, 10 2. Çay ve kahve gibi içecekleri karıştırmaya yarayan ahşap enli çubuk 25.5.2017g
a.
karıştırıcılı | Diazonium bileşiğinin elde edilmesi için nitritler aminlere tesir ettirilir. Bu muamele, fazla asit beraberinde, karıştırıcılı tahta fıçılarda yapılır: R - NH2 - HCI + Na NO2 + HCl -R - N = N + Na Cl + I 2H2O Cl binol'ün antidritidir. Fenolftaleyinin++ alkali tuzları kırmızı renklidir ve kinoid bir iç yapıya maliktir., Türk Ans., 1955, C 7, 485 | Türkiyede bir ilk! Karıştırıcılı cezveli, sütlü Türk kahve makinesi Arzum OKKA Rich Spin M, Acıbadem Metro durağı, 17.09.2022
s.
karıştırmışlık -ğı | Aklıma geldi; Hz. Mevlâna'nın da çağdaşlarına mektupları var. Mektubât diye kitap olarak da basılmıştır. Onca tarih kitabı karıştırmışlığım var, hiçbir tarihçinin bu mektupları | kimin hangi dönemde hayatta olduğu konusunda kaynak olarak kullandığına rastlamadım., | Şaban Abak, 11.08.2024
a.
kari kuri / gari guri | memlekette ne var ne yok, gari guri ne yapayi? H Köse
a.
karides |
a.
karidesçi | ...fıstıkçıların, karidesçilerin, çiçekçilerin kendilerine mahsus bir makamla haykırışları yan kahvelerden gelen politakya (sic) seslerine karışıyor ve arada bir bu curcuna durur gibi olurken sağdan soldan nargile gurultularının yükseldiği işitiliyordu., | YKK, 1945, 10
karidesli | içinde karides olan | karidesli pizza, | Veznecilerde restoran camekanında, 14.6.2017
s.
karikatür filmi
b.a.
"Miki Mavs" karikatür filmleri kadar "Silli senfoni" karikatür filmleri de, bilhassa son zamanlarda bütün dünyada o kadar rağbet kazanmıştır, ki bir çok yerde sekizer dakika süren bu filmlerin daha uzun olması yolunda temenniler tesbit edilmiştir.", Vakit G, 17 ikinciteşrin 1934, 9"
karikatüral | Şu kesin, en rezil ırkçılığı bile böylesine karikatüral bir raddeye vardıran yukarıdaki örnek ulusalcılığın genel ve geniş anlamıyla faşizm olduğunu bir defa daha ispatlıyor., | Uluengin, T, 20.9.2013 | Ama biraz daha derine iner ve felsefesini sorgularsak, sifon hacmi gibi çok karikatüral bir konuda olmasına rağmen gelişmeyi bambaşka bir çerçevede de okumamız gerekiyor., | Uluengin, T, 8.11.2013
s.
karikatürcülük -ğü
a.
"Sanatçı, Milliyet çocuk dergisinde grafikerlik | Cumhuriyet gazetesinde de karikatürcülük uğraşılarını sürdürüyor.", ", G Aylan, DCD, arka kapak"
karikütürcüler
"Karikatürcüler Derneği Yönetim kurulunda da görev alan Semih Poroy | katıldığı karma sergiler yanında, Aydında bir kişisel karikatür sergisi açtı (1979)", ", G Aylan, DCD, arka kapak"
kariyerist | kariyerci | Yönetim merkezi ise, partinin ana kitlesinin 'üzerinde' hegemonik bir birim olarak yeniden inşa edildi ve bu yapılanma kariyeristler için bir davet oluşturdu., | EMahçupyan, KararG, 13.1.2017
s.
kariyerizm | Gösterilen tepkiler, geçmişteki hatalarla yüzleşmekten kaçmaktan ve kariyerizm yapmaktan değil böyle bir matliamın asıl sorumlusu olarak sola işaret edilmesinin yarattığı haksızlıkla ilgilidir., | SezinÖney, T, 10.5.2012
a.
Kariyerli | Öğretmen yetiştiren kurumlann, akademik kariyerli kendi kadrosu oluşuncaya kadar, dönüşümlü olarak, diğer Yüksekögretim Kurumlarının öğretim üyelerinden yararlanılmalıdır., | Tayyip duman, Türkiyede ortaöğretime öğretmen yetiştirme, 1991, 156
s.
Kariyerli | Öğretmen yetiştiren kurumların, akademik kariyerli kendi kadrosu oluşuncaya kadar, dönüşümlü olarak, diğer Yükseköğretim Kurumlarının öğretim üyelerinden yararlanılmalıdır., | Tayyip Duman, Türkiyede ortaöğretime öğretmen yetiştirme, 1991, 156
s.
kârlıca | Kârlı biçimde | Dolandırıcının biri tanıdığı zengin bir zata gidip kârlıca bir işe girişeceğinden bahisle beş bin lira borç ister ve bu işten bir seferde bin lira kazanacağını söyler., | HBurkay, 48
z.
karlık | 1. kar koyma yeri | Bu vakfiyeye göre arazi içinde, havuzlar, şadırvanlar, hamamlar, odalar, evler, kenefler, su kuyuları, bahçeler, köşk, fırın, mutfak, kiler, bağ ve karlık gibi müştemilat bulunmaktaydı., | ZekaiMete, 4.4.2012 2. Kara uygun | Askerlerin -40 dereceye kadar dayanıklı yeni üniformaları, ayaklarındaki karlık ayakkabılar-., | STorun, TereyağındakiKıl, 4.3.2008
a.
karma | tutulma* | Elele tutuşup doktorlara taşınmalıyız*, bana sororsanız, hastalıklara daha fazla karmadan., | NÇınar, T, 22.8.2011
a.
karma a.
"Açtım kollarımı, sevgiyle gülümsedim ve aroram tavan yapış, çakra köküne kadar açık, karmanın dibine vurmuş bir halde hepinizi seviyorum, hayatı seviyorum, sizi kucaklıyorum diye haykırdım sevgi ve coşkuyla.", Cafcaf, Güray Süngü, Bahar 2013/54, 11"
Karmaca | trt müzik, 08.10, 19/11/2019
a.
karmaç -cı
a.
1. halita, karışım. 2. betonyer, betonkarar. karma aleti, mikser. 3. karmaç [Kas.] • Unla sudan yapılan ve hayvan lara yedirilen bir çorba nevi. bk. A Caferoğlu, Anadolu ağızlarından toplamalar: Kastamonu, Çankırı, Çorum... , 1994, 249
"Halita = Karmaç = (Fr.) Alliage ÜLKÜ, Osmanlıcadan Türkçeye karşılıklar kılavuzu, ? 62 |"Bütün tarihte ve hele zamanımızda böyle büyük bir oruğu bir usul halinde görmek pek azdır. Bu da Türkler için bir onurdur. Halbuki bugün Avrupanın büyük milletleri doğrudan doğruya bir oruğa mensup değillerdir. Başka başka orukların karışmasından hasıl olmuş bir karmaç (halita) dır." Tevfik Tarık Danışman, Yurt Bilgisi, 1939, ?"
karmak | Sabretmek, dayanmak. | Çemberimde gül oya / Gülmedim doya doya / Dertlere karıyorum / Günleri saya saya, Çemberimde gül oya, Çanakkale
f.
karmanyola | it. carmagnola şehir içinde ve ıssız yerlerde ölümle tendit ederek yapılan soygun | Karmanyola Yayınevi, | İOAnar, GK,150
a.
Karmaş kurmaş | karmakarışık. | Zaten enstitü karmaş kurmaş! | Duru'nun kafa karışık, benimki ondan daha karışık... Hadi siz de bize katılın birlikte karmaş kurmaş olalım..., | | https://www.wattpad.com/722633071-a%C5%9Fk-tek-kullanimlik-mi-onbe%C5%9F, 6.8.2019g
s.
karmaşa kurmaşa ikizleme karmaşa marmaşa yerine | Ramazan ayı karmaşa kurmaşa ile geçecek., | AMSaytekin, 14.5.2017
karmaşıklaşma | karmaşıklaşma işi | Öbür nedeni de üslubun yanı sıra, olay örgüsünün psikolojik ve ideolojik boyutlarla iç içe örülmesi, böylece anlatı içinde atılan düğümlerin gitgide karmaşıklaşması ve birbiriyle çelişen yorumlara neden olması., | SGümüş, HRKitapSanat, 5.5.2017
a.
karmate | Lazca? | 1. Karadeniz müziği yapan bir müzik gurubu. EkşiS 4.6.2009 2. Su değirmeni | Uzun bir süre Karmate'nin (Türkçede değirmen demek) içinde huzur yoktu., | ResulDindar, T, 14.5.2013
a.
karmen | Caneriği, nar taneleri, karmenler, ateş parçaları, kabaran dağılan yayılan ve geri dönen kırmızılar, kızgın, kırgın, öfkeli, protest, kışkırtan, dölleyen ve hadım eden kırmızılar., | Lİpekçi, T, 16.4.2010
Karmuş kurmaş | Zaten enstitü karmaş kurmaş! | ... bu kitabin halifeler döneminde zilyon* defa yakilip tekrar derlendiğini, ortalikta tek bir orjinal mushafinin kalmadiğini ve ayet siralamalarinin karmaş kurmaş olup belli bir düzene sahip olmadiğini... ne üzücü., | 8.12.2008, LBronstein, | https://www.ateistforum.org/index.php? /topic/15968-kuran%C4%B1n-tarihteki-yeri/#google_vignette, 22.08.2024g
s.
karnastik | Mustafa Karnas'ın soyadından. | Karnastik sohbet... Tanrının mutlak gücü... tersinen gücün sırrı... kesin başarının matriksleri... fırsatı kaçırma..., | MKarnas, 21.7.2011 eposta
s.
karnaval | Kimi hakikaten yakıştırımş, kimi karnavala dönmüş*, kimi acemi, kimisi bir üstünlük iddiasıyla pür azamet..., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 113
a.
karnavalcı
s.
karnavala iştirak eden.
"Mehterhane, karnavalcı kadın ve erkekler.", M Celâl, Demirbaş Şarl, 3"
karne İng. note-book Görevli ya da hizmetli, işçi durumunda bulunan yükümlülerden alınacak gelir vergisi sınırları saptanılmak üzere bunların aile durumları ve vergi gruplarını kapsayan ve vergi örgütlerince düzenlenerek kendilerine verilen belge. BSTS / Tecim, Maliye, Sayışmanlık ve Güvence Terimleri Sözlüğü 1972
ing.
karne İng. report-card Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimlerince verilen ve her dersten aldıkları notlar ile devam, sağlık ve genel gidiş durumlarını gösteren belge.
ing.
karne İng. voucher, ration | 1. Tavan fiyatın uygulandığı durumlarda istemin sunumu aşmasına bağlı olarak oluşabilecek karaborsayı önlemek amacıyla devletin belli önceliklere göre mal dağıtımını düzenlemek için verdiği ve üzerinde kullanıcının adı, geçerlilik süresi, geçerli olduğu bölge ve malın türünün belirtildiği belge. 2. Malların geçici olarak ödemeleri yapılmadan yurt dışına çıkarılmasına olanak sağlayan gümrük belgesi.
ing.
karne Fr. carnet | 1. eğt. Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge. Karne arası birinci yıl ile ikinci yarıyıl arası dinlenme süresi. Karne tatili İkinci yarıyılın sonundan eğitimin yeniden başlayacağı vakte dek olan dinlenme dönemi. 2. Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge: Ekmek karnesi. Vapur karnesi. Güncel Türkçe Sözlük
a.
fr.
karneli | Çocuk belki de hiç öğrenmek istemediği, belki de bile isteye direnç gösterdiği bir dersin notu sebebiyle neden hemencik bir kötü karneli günah keçisine dönüştürülüveriyor? , | M İdris, KararG, 19.1.2019
s.
karneli | karnesi olan. | Çocuk belki de hiç öğrenmek istemediği, belki de bile isteye direnç gösterdiği bir dersin notu sebebiyle neden hemencik bir kötü karneli günah keçisine dönüştürülüveriyor? , | M İdris, KararG, 19.1.2019
s.
karot
a.
1. beton delme işlemi. 2. delme sonucu betondan alınan parça.
ing. carrot: havuç. Alınan parça havuca benzetildiğinden bu ad verilmiştir.
Karot | Elazığ depremine yardım gönderen belediyelerden bir başkası dere kenarında yapılaştı*, birinin aldığı karot sonuçlarına göre çoktan binasını boşaltması lazım., | Seda Özen Bilgili, 27.1.2020, twitter
a.
karotçu
a.
karot alma işlemini yapan kimse.
Almanlar tarafından yapılan, betondan örnek almak için icat edilen bu makineleri kullanan kişilere karotçu denir. Karot makineleri, betonu silindir biçiminde delmeye yarar. Bu işlem ardından da havuç şekline benzeyen betonu çıkarmak amaçlanır. Karot kelimesi, İngilizcedeki havuç kelimesinin Türkçeleştirilmiş halidir.(carrot). https://sarioglubetondelmekesme.com/karotcu/, 3.1.2019
karotena. | caroteneBTS+ Bitkilerde sentezlenen, sütte ve yumurta sarısında bulunan, A vitamininin öncüsü olan, sarı ve portakal renkli bir pigment, C40H56. | +Beta karoten ve C vitamini açısından zengin bir besin olan kırmızı biber, vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek bulaşıcı hastalıklara karşı vücut direncini artırır., | GizemTarakçı, AYH, 13.10.2015
ing.
karotenoit/karotenoid | Meyvelerin en belirgin ve üzerinde durulan özelliği antioksidan etkisi. Bu etkisi meyvelerin sarı rengini veren karotenoit bileşenleri ve fenolik içeriğiyle ilişkili., | EYeşilada, StarPazar, 1.5.2011
a.
karpal tünela. | Bilgisayar kullanmak özellikle ellerde ve bileklerde ağrılara sebep oluyor. 'Karpal tünel' denen bu sendrom bilek ve parmak sinirlerinin sıkışması sonucu ortaya çıkıyor., | Z, 7.1.2016
tıp
karpit | carbide | 1. madenci başlık lambası markası 2. kim. kalsiyum ile karbonun bileşiminden oluşan ve asetilen elde etmekte kullanılan maddenin ticari adı; kalsiyum karbür; CaC2. 2. Şike davasında yargılanan A.Y mahkemede kendisine sorulan sorulara yanıt vermek yerine Sami Hazinses'den, karpit gazına kadar onlarca alakasız şeylerden bahsedince hakim kadar bizim de kafamız karışmıştı tabi., | YSaltık, Star, 8.7.2012 | Dursun abimin tehlikeli diye söz verip de ocak ambarından bir türlü getirmediği karpiti, maden işçilerine yalvarıp nasıl aldığımızı, gizlice kömürlüğe nasıl heyecanla sakladığımızı., | FBila, M, 23.10.2011 | *karpit lambası Karpit üzerine su damlatılarak üretilen asetilenin yakılması sonucu doğan ışığın aydınlatmada kullanılmasını sağlayan bir tür aydınlatma aracı. YÇ | Kayığının burnuna takılı karpit lambasiyle bir balıkçı kayığı geçiyordu., | O Kemal, 1969, 11
a.
fr.
Karpuz kollu | Karpuz kollu bebe yakalı* elbiseler giymiş, kol kola iki genç kız, hülyalı bakışlarla gülümsüyordu biribirine., | B Uzuner, İki Yeşil Susamuru, 18. Bs., 53
s.
karpuzcu
a.
karpuz satan.
"Karpuzcu, motörcu, berber, fakülte talebesi, dalgıç, meyhaneci gibi insanlar büyük şahsiyetler, efsanevi kahramanlar değildirler. Ama onlar edebiyata girmişlerdir. Yaşıyacaklardır.", O V K, Ülkü, 1946, C 27, 21 "
karpuzcu | Fakir karpuzcu, boynunda ip bulunan adamı şehre götürmek üzere padişahın yanından ayrıldı. İkisi bir müddet mesafe aldıktan sonra herif, fakir karpuzcunun ayaklarına kapandı. Bin bir rica ve minnette bulundu. Kendisine beş yüz dinar para verip nefsini satın aldı., | Ş Kutlu, Süheyli (Ahmet bin Hemdem), Türk İslam Tarihinden (Nevâdir-i Süheyli), ? C 1, 119 (Tercüman 1001 Temel Eser)
a.
karpuzlama atmak karpuzların elden ele atılmasına telmihen | Ali basket topunu karpuzlama atıyor., | Kasım 2013
karpuzlaşmak | Ve uzaklaşıp karpuzlaşır, elmaslaşırken dünyamız, / Atmosferde savaş füzelerine mi rastgelecekler? , | NazımHikmet/VSayar, 'YineİyimserlikÜstüne', T, 3.6.2013
f.
Karpuzlu | karpuz. | Perdeler sırma işlemeli yağlıklar ile bağlandı, kapının karşısına gelen duvarın kenarına bir konsol, bir ayna, bir masa saati ve iki karpuzlu lamba kondu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 148 2. Yer, ova, cemaat, çay, sokak adı. Aydın ili Çine ilçesine bağlı bucak. 3. | İçinde karpuz olan. | Sen o gece, kavunlu, karpuzlu ve üzümlü sofrasında seni candan ağırlayan Salihlinin bir küçük evine misafir inmiştin., | Atatürk Üniversitesinin kuruluşunun XX. yıl armağanı, 1978, C 1, 121 4. Karpuz resimli, figürlü olan. | Proje çerçevesinde dokunmakta olan kilimler; Dinar Beyköy kasabasından; Laleli kilim, Elmalı kilim, Gülgülü kilim, Gülbudak kilim, Koçlu namazlağı, yedirgeli kilim, karpuzlu kilim, kıvrıklı kilim, / Dinar Afşar köyünde; Kıvrımlı kilim, Gülbudak kilim, kôştegüzel kilim, yedirgeli kilim, | M Sarlık, ?E Can, | 1. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri:, 1990, 72
s.
Karpuzoğulları | Gölgesi bütün meydanı kaplayan büyük çınar hiç durmadan hışıldar; biraz ilerde, Karpuzoğulları'nın büyük konaklarının damındaki leylek, yavrularına uçmak öğretmek ister ve garip takırtılar çıkarırdı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 31
a.
karpuzu çizdirmek | deyim bk. kestaneyi çizdirmek | O rolü oynamakla sanki karpuzu çizdirmiş gibiydi., | İOAnar, GK, 144
argo
karsız
s.
karı olmayan.
tr. kar-sız
"Yağmursuz, karsız, lodossuz bir Beyoğlu gecesiydi.", O Kemal, 1969, 39"
Kârsızlaşmak | Bu şartlar ayni zamanda dünya ölçüsünde Türkiye istihsalinin topyekun kârsızlaşıp müstahsile idare etmeyecek hale gelmesi şartlarıyla da birleşmeşti. , A H Başar, Türkiyede köy-şehir tezadı, Cm, 8.9.1942, 2
f.
Kârsızlaşmak | Bu şartlar ayni zamanda dünya ölçüsünde Türkiye istihsalinin topyekun kârsızlaşıp müstahsile idare etmeyecek hale gelmesi şartlarıyla da birleşmeşti., | A H Başar, Türkiyede köy-şehir tezadı, Cm, 8.9.1942, 2
f.
karşı durulmazlık | Bu lider (biraz kendi kişiliğine de bağlı olarak) gene fiiliyatta karşı durulmazlık peydahlıyor., | HBerktay, T, 28.3.2012
a.
karşı gelmek karşısına çıkmak, muhalefet etmek, müdafaa hattı kurmak* | Turnam gider olsan bizim ellere / Vezir Ardahandan göçtü diyesin / Karşı geldi Kızılbaşın hanları / Çıldırda da döğüş oldu diyesin, | Hayalî, EGŞA, 130, (Çıldır Destanı)
karşı karşı
s.
karşılıklı.
"Bizim pencereler yele karşıdır / Muhabbet dediğin karşı karşıdır / Girebilsen bu sinemde neler var / Gülüp oynadığım ele karşıdır,", Karacaoğlan"
karşı-kültürel
s.
"1960'ların sonlarına doğru Fas, egzotik bir dünya arayan bohemler ve uzun saçlı karşı-kültürel hippiler için vazgeçilmez bir durak haline gelmişti.", Bahar Akıncı, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 9"
karşıcı | karşıcı çıkmak | Kızılkaya mevkiine geldikleri zaman, Bumin kır atının üstünde gözyaşlariyle bu gelen alaya karşıcı çıkmış, onları selamladı..., Enver Behnan, Bumin, Ülkü, Eylül 1933, 144 | karşıcı gitmek| Agamemnon Nerdeyse, Ahilleus, taze çiçeklerle / Karşıcı gideceksin kızlarına İlyos'un. / Bırakalım mı şehri? Çıkalım mı denize? , S Batu, Güzel Helena, 1959, 47
dey.s.b.f.
Karşıdan esmesin.
dua sözü.
Konya yel.
Rüzgâr sana muhalif esmesin. İşlerin ters gitmesin, düz gitsin anlamında alkış sözü. Kaynanadan. 25.02.2024+
karşılama | Çıldırda Şenlik'e misafir olur. Bakalım ki Şenlik ile de birkaç kıta birbirine karşılamaları var., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 141
a.
karşılaşış | karşılaşma işi | Gece bir türlü rahat uyuyamamış, nişanlısı Suna ile karşılaşışı bütün neşesini kaçırmıştı., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 92 | Fakat bu ani karşılaşış sanki bekçiyi yıldırımla çarptı., | OKemal, 1966, 41
a.
karşılaştırmalı edebiyat bilimi | Prof. Dr. Gürsel Aytaç tarafından kaleme alınmış Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi adlı kitap, bu söyleme en iyi örneklerden biridir., | ŞebnemSoral, TarafKitap, Ağu2011, 17
a.
karşılattırma | Eğer borçlu sözleşmede anlaştığı zamanda borcunu ödemez, ödemeyi geciktirirse, alacaklı bu gecikme dolayısıyla uğradığı gerçek parasal zararını karşılattırma hakkını elde ederdi. 2011 | Charles Ragin, Making Comparative Analysis Count, August 2003. Yazar bu yaklaşımı configurational comparative research olarak adlandırmaktadır. Türkçe anlamını, kurulum odaklı karşılattırma yöntemi olarak düşünebiliriz. | http://kitaplar.ankara.edu.tr/tammetin.php? ocr=dosyalar/ocr/026.htm, 2.7.2011 girildi.
a.
karşılayan | Burada kimsem olmadığı için karşılayanım da yoktu., | FAtabek, DK, 1972, 64
karşılayıcı | Ne karşılayıcı bir dost ne bir han köşesi kurumuş gırtlaklarını bir soğuk / birayla ıslatacak bir döşek rüzgardan kavrulmuş sırtlarına., | MHDoğan/Rİmrahor, UŞA, 52 | Karşılayıcı kalabalık, şehrin ileri gelenleri de arkasındaydı., | ANesin 1960, 22
s.
karşılayıvermek
b.f.
hemen karşılamak.
"Üç arkadaş ideallerinin peşinde gayretle koşarken beklenmedik bir sürprizle karşılaşıverdiler.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 17"
karşılık | Sekiz bin nebi gördüm, sekiz söz öğrendim. Neymiş o sözler? İkisi diyor, bir kimseye iyilik edersen karşılık bekleme., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 235
a.
karşıt 1 zıd, 2. anti ön eki yerine kullanılır. | Kırışık karşıtı gece kremi. (ing. anti-wrinkle) veya | Kırışık karşıtı gündüz kremi, | 9.4.2011HT, ilan | Levi, Türk dış politikasında İsrail-karşıtı bir kayma algısı olduğuna işaret etti., | T, 5.9.2011
Karşıtlaşma | zıtlaşma, ters düşme, farklı konumları tutma. | Yukarıda anlattıklarıma göre, cami ile tekke mimarilerinde bir karşıtlaşma olması gerek. Oysa Fatih çağına kadar cami ile zaviye, medrese ile tarikat, sultanların yardımıyle yan yana geliyor., | Atatürk konferansları, 1964, 44 | Karşıtlaşmaya gerek yok., | Abdullah Ağar. 1.3.2020, 00.23 | Karşıtlaşma, uçlaşma, ucaylaşma. Yaşanak. Böle, kardeş çocukları. Sövgü, yadsırlık (Tanrı yı). Börk. Kesek. 33 Külot Kült Kültür Kültür balığı İçdon. Tapınç. Ekin ..., | | https://docplayer.biz.tr/32516660-Esanlam-sozluk-basliq-9-2011-bensay.html, 09.03.2019
a.
karşıtsal | ...sözcük biçimlerinin karşıtsal dağılımda olmasının nedeni..., | AÜAÖFGenelbilimAraSınavı, 7.12.2014
s.
Karşıyaka yeradı Ankara ve İzmirde birer semt adı | Serseri bir iş makinesi karşıyaka'da / Devden bir mermeri parçalasın diyelim, | AlperÖzbek, 121
kart I gençiliği ve körpeliği kalmamış, körpe karşıtı GTS karta kaçmak kartlaşmak, ihtiyarlamak, yaşlanmak | Daha önce Pargalı'yla Nigar sevişirken çalıyordu, şimdi onlar karta kaçınca Mustafa'ya koydular müziği... , ArdaUskan, Takvim, 2.3.2012
kart okuyucusu | Klavye içerisin[d]e oldukça fonksiyonel bir şekilde yer alan SD kart okuyucusu, 2 adet USB portu ve audio jack girişi ile eğlence merkeziniz olmaya aday., | TheGate, | 136, Ağu2011
s.a.
Kartacalı | Kartacalıların Romalılara karşı meşhur müdafaalarını, kadınların saçlarını kesip bu saçlardan mancınıklara urgan yaptıklarını, bütün bu çok meşhur vakaları o derece canlandırdı, o vakalarla dinleyicilerin ruhuna anlaşılmaz hisleri o kadar ustalıkla soktu ki, ben de duygulandım. 52
kartal kanadı/kartalkanadı/kartalkanat | ceketin kabadayıvari omuzlara atılması. | Garip tabiatlı bir adam olan 'Evliya Hoca' namıyla şöhret bulan Kaldırımcızade Şehri Ahmet Efendi, bir gün binişi, kartalkanadı şeklinde omuzunda olduğu halde şeyhülislamın yanına girdi., | HBurkay, 57 | Nitekim çok geçmeden, sırtlarındaki kartalkanat paltolarını fırlatıp atıveren iki külhani birbirlerini itip kakar olmuş, bazılarının elleri ise, her ihtimale karşı, bellerine sıkıştırdıkları demirlere gitmişti., | İOAnar, GK, 178 | kartal yuvası | Beş on ötelerindeydi Behçetlerin evi. Dağın yamacında, bütün vadiyi kontrol altında tutan bir kartal yuvası gibiydi., | DCeyhun, 42
a.
kartallaşmak | kartal gibi olmak, kartal olmak | Coştukça hislerim kıyısız bir deniz gibi / Kartallaşan hayalime dünya dar olmalı. // Kabarır kabarır, taşar hırsın / Aslanlaşırsın, kartallaşırsın, / Karşına kim çıksa savaşırsın / Aklına ne cihan, ne can gelir., | M Çınarlı, 15//62
f.
GTS-
kartalmak | Bir zaman düştük üne kavgâ-yı hürriyet ile, / Şimdi kartalmış hıyar-âsâ eğildik arkaya, / Önde gençler, maslahatlar hep temiz ellerdedir, / Biz tekaütlükte sıfrülyed çekildik arkaya., Eşref, Edebî Âbideler, 1950, Seri 2, Kitap No 3, 4
f.
kartçı | (tombala oyununda) kartları dağıtan kimse | Kahve sahibi biz 'kartçıları' daha seri çalıştırmak için elinde iğne, sadist gibi, baldırımıza batırıyor, her masaya hızla yetişmemiz için kendince bu etkili yöntemi kullanıyor., | NGenç, isenç, 42
a.
GTS-
kartela | Boya, kumaş, halı gibi rengarenk ürünlerin renk seçeneklerini gösteren çizelgeye denir. 17.10.200, mortimes, EkşiS | Dua kartelası, | duakartelasi.blogspot.com/2013/05/ibrahim-1438.html?, 3.10.2013de girildi. | Bilirsin sen kartelayı? .
a.
kartezyen | felsefe Fr cartésien Dekartçı | Batı modernitesinin yapıtaşlarından olan Kartezyen düşünce bize kadar uzandığında; bu türcülük ideolojisinin etkisi, hatta hakimiyeti altına girmiş olduk biz de., | PBarışta, T, 26.6.2011
s.
kartı | Kazak yemeği. | Bir de JenPiy'in hanım hocalar[ı] kazı, kartı, kımız, bavırsak gibi nefis yiyeceklerden bir piknik hazırlamamışlar mı? , | AKara, 12.6.2011 eposta
a.
kartografi | Keza kartografi de uygarlaştırmanın, belirli bir uzama el koymanın, oraya sahiplenmenin aracı..., HalilTurhanlı, T, 6.8.2014
a.
Kartografik | Evvelce belirtildiği üzere, arazi çalışmalarına kartografik malzeme de götürülmelidir., Ajun Krter, M Y Hoşgören, Jeomorfoloji tatbikatı, 1975, 52
s.
kartol
a.
patates.
kartol | rus. | Kartol yahnısı da boynunu burar / Mercimek galoçoş sofraya sürer / Ander lobiya da kendini kurar / Nice kişileri tulhan eyledik., | Dolayısıyla sözcük Sılavcadır. Karadeniz ağızlarında olmasının nedeni Rusların sanayide daha ileri olması ve yapılan ürünleri ihraçlamalarıdır.
a.
karton | 6. | Sizin Ana diye bir diziniz vardı. Mafya lideri bir kadını canlandırmıştınız. –O çok karton bir şeydi. Bu öyle değil. O tipti, bu karakter., | STansel/AGruda, T, 22.4.2013
a.
kartopu | Amaçsal ve kartopu örnekleme kapsamında, bir ceza yargılamasında ifadesi alınmış veya sorgusu yapılmış yabancıların müdafiliğini üstlenen İstanbul Barosuna kayıtlı yirmi avukat ile görüşme gerçekleştirilmiştir., Buğra Şahin, | Yabancıların Ceza Yargılamasında Savunma Hakkı: Nitel Bir Araştırma, İÜSBE 2024, 12
kartpostalcı
a.
1. Kartpostal hazırlayan. 2. Kartpostal satan.
" 2. Meşrutiyet ilan edildiğinde Ömer Seyfettin'in hikayesinde anlattığı gibi bütün imparatorlukta "Hürriyet Kahramanı" arayışı başlamıştı. Başlangıçta gazeteler ve kartpostalcılar Enver ve Resneli Niyazi beyler adı altında alâkasız kişilerin resimlerini bastı.", @mesutuyar10, 18.3.2024, X"
kartpostalcı | Kapıdan girerken bir kartpostalcı bana Almanca hitap etti. | , | Celal Nuri, Cami ve Pantolon, 1927 / D Gürlek, YŞ, 14.7.2019
a.
kartpostallık | s.* | Kartpostallık resimler..., | | http://www.ailevadisi.net/fotograf-atolyesi/224622-kartpostallik-resimler.html, 25.9.2006
a.
kartsız
s.
kart olmadan.
"Yapı Kredi mobil ile ATMlerden kartsız ve şifresiz para çekip yatırabilirsiniz", 14.4.2024+"
kartsız kurtsuz b.s. kart mart olmaksızın. | şerefsiz bankacılık | müşteri numarasını kartsız, kurtsuz alır. sıra numarası gelmeyen durumlarda şube bankacılığının aldığı isim şerefsiz bankacılık olur.mafizzamir teklif, | 04.11.2005 16:28, EkşiS | findex | her şey şirket üstünden yürüyünce, kartsız kurtsuz olunca böyle tertemiz oluyor insanın notu/sicili. son 5 senede üstüme kayıtlı kredi kartım olmadı., | entrapmen 05.10.2014 11:24, EkşiS
kartvizitlik | kartvizit konulan kutucuk. | -Mevcut ürün gamında şimdilik neler var? - İki tip cüzdan, notepad, clutch, kartvizitlik, usb, seyahat çantası, makyaj çantası ve fular..., | CKolat, KelebekCmrts, 25.7.2015, 5
a.
GTS-
karun
karunlaşmak | karun+ türk -laş-mak | Kârunlaşmayan bir tane bile yöneticiniz kaldı mı? , | İEfe, 21.6.2011 eposta
ar.
karyolamsı | Odada karyolamsı bir yerin üstünde, kombinezonlu, yarı çıplak bir kadın oturuyor, karşısındaki genç bir erkekle konuşuyordu., | Hacıhasanoğlu, 1954, 25
s.
kârzar
kârzar a. 1. savaş, cenk [kâr u zâr şeklinde de kullanılırdı] 2.savaş meydanı, cenk yeri.
"Farsça EFa k-a-r "savaşçılar | ordu" ve OFa kārawān "ordu birliği."
kârzâr | Far. Kâr iş ve yer bildiren –zâr ekiyle kâr-zâr | 1. Savaş, cenk 2. Savaş meydanı, cenk yeri | Kılarsın nâleyi dilden firâkı kârzâr oldun., | Hengamî, 35
a.
kasa kasa etmek deyim kasa haline getirmek, kasa haline koymak | Zamanında gene Semerkant'ta aynı adamlar semer yaparlardı. Altınını getirir. Semerin içini kasa etmişti. Oraya kumbarasına altın parayı semerin içerisine koyardı usta.(...) Gelir ki, aynı semer kapının önüne gelmiş. O kasa ettiği yer sağlam duruyor., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 272
kasad | Boyner ve YKM müşterileri kasad alışverişlerini tamamlarken bir iyilik de ihtiyaç sahipleri için yapma fırsatını yakalıyor., | KararG, 30.7.2016
kasanık | Birkaç da örnek yazayım uydurulan ama şimdi kimselerin bilmediği kelimelerden: mahkûm: kasanık, bestekâr: düzemen, cenaze: ölük, bina: kurağ, fahişe: yırtlaz, memur: işyar, itfaiye: söndürge, meyhane: içelge., | 1kodsectimki, R,15.5.2010
s./a.
kasap havası | GTS Marmara Bölgesi'nde özellikle Trakya'da düğünlerde oynanan bir tür halk oyunu. | Kasap Havası, Türkiye'de geniş çapta bilinen ve Marmara Bölgesi'nde, özellikle de Trakya Bölgesi'nde yaygın olarak oynanan bir halk oyundur. Benzer danslar Ukraynada Arkan, Romanya'da Arcan, İsrail'de Hora, Orta doğu'da Dabke, Bulgaristan'da Kasapsko Horo, Sırbistan'da Kasapsko Kolo, Makedonya'da Lesnoto ve Ermenistan'da Soorch Bar'dır. Türkiye'de oynanan ve en bilinen kasap havası Yunanca adı Ehe geia panagia (??? ???? ???????) adlı oyundur. 2/4'lük hızlı ve 4/4'lük yavaş ritimlerle şekillenen Uzzal Makamı oyun havalarından yola çıkarak bulunan kasap havası isminin, zamanında İstanbul'da yaşayan Arnavut kasaplarına dayandığı halk arasında yaygın bir inanıştır. Çeşitli kaynaklarda Bizans dönemi İstanbul'unda Makellarikos Horos adı ile oynandığı söylenmekte ise de, bu konuda kesinleşmiş herhangi bir bilgi yoktur. Kasap havasının Ağır kasap, hızlı kasap ve Sırp kasabı gibi farklı türleri bulunmaktadır. Ağır kasap Yunanistan'da Sirtaki'nin atası olarak kabul edilmektedir.
a.
müz.
kasaphane
a.
et kesme yeri. salhane, mezbaha.
"Kolaycılığa kaçmıyor ve her türlü hazırlık aşamasını kendileri yapıyorlar. Yani kasaphaneden hamur hazırlık aşamasına kadar.", Mehmet Özer, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 9"
kasaplık -ğı
a.
kasabın yaptığı iş.
ar. qassâb + tr. -lık
"Kasap yedi sene kasaplık yapıp bırakmalı insanî hassasiyetini yitirmemek için... "."
kâsecik -ği | Camilerimin dev kubbelerine gökyüzünün duru maviliğini işleyen eller, küçücük bir kâseciğe tan allığının parlaklığıyla güneşin batışındaki kızıllığın loşluğunu da işlemesini becerebilir elbet., A Özyalçıner, Kırmızı Çini Kase, 2001, 15
a.
kasein | Sütün içindeki kasein maddesi, bir temizleyici vazifesi üstlenir., | HabilBalcı, Rüzgargülü, Sayı10, Tem2013,
a.
kaselis | İnönü'den, Ecevit'ten ve Baykal'dan da güçlüdür' diyerek tüy dikenler dalkavuk falan değil, eski tâbiri ile | kâselîsdirIer., | MBardakçı, HaberT, 1.2.2013
Kaselislik –ği | Yalakalık, dalkavukluk, tabasbus, kaselislik tavan yaptı., | D Mehmet Doğan, Karar, 25.6.2019
a.
kasetçi | 1. Kaset alıp satan kimse 2. Kaset üreten fabrika veya kimse 3. Ses veya görüntüsünü yazdığı kasetle birine şantaj yapan kimse | Kasetçiler Başbakan ve MGK'yı bile dinlemiş, | Hr, 2.10.2016
kasetleme | Kasetleme ekibini kuran kişi, Tansu Çiller'e bağlı olduğu iddia edilen Çiller Özel Örgütü'nün eski mensuplarından., | www.kemalistler.org/kaset-olayi-cemaatin-isi.html/Önbellek, 2.3.2012 13.6.2012de girildi
a.
kasetlemek | Kasete almak, kasete çekmek, kasete yazmak 23.6.2012 ÖzcanYeniçeri
f.
kasık | Darbeler döneminin sonlandığı, askeri vesayetin sona erdiğinden bahsediyoruz da, okullar Harbiye Marşıyla açılıp 'rahat/hazır ol' komutlarının yankılandığı kasık törenlerle kapandıkça, nerede sivilleşme gerçekten? , | SÖney, T, 23.9.2011
s.
kasılmak | kasım kasım kasılmak | Tok sesi, bağırıp çağıran | ben kendime çok güveniyorum ünü ve kasım kasım kasılan vücut diliyle antipatiden çok sempati yarattığını rahatça söyleyebilirim., | STunalı, T, 5.9.2011
f.
kasılmışlık -ğı
a.
kasılmış olma hali.
"... kasılmışlığı gözbebeklerimin / Bu ellerimin titrekliği / Tüm günlerim artık benim / Islak mezarlarda geçer / Ölüm soğukluğu yüreciğimin / O yüzden / Güzelim yarınlar kararmış / Tut ellerimden - ellerimden / Ağlar dururum düşlerine / Ki kahrolmuşluğunca ...", Varlık, 1958, S 469-491, 13
Kasımpaşa rönesansı | İncinme ve öfkeye bakılırsa, galiba memleketin gayri resmi mezhebi, Nemrud'a mahsus bir Narsisizim idi. İşte bu yüzden o devirde, 'kasımpaşa rönesansı' fazla uzun sürmedi., | İOAnar, GK, 162
a.
Kasımpaşalılık | efelenme | İçerde bir yere kadar ama dış politikada Kasımpaşalılık daha çok Hugoluk olarak algılanır., | NAkyeşilmen, T, 30.7.2011
a.
Kasınç veya kıskanç ++
kasıntı | Çünkü düzen çok para kazandırıyor. Öyle böyle değil. Üstelik, tekrar etme ihtiyacı duyuyorum: kimlere kazandırıyor: Başka türlü bugünkü imkânlarının binde birine ulaşamayacak olan, çünkü herhangi bir yeteneği, özelliği olmayan bir sürü kasıntıya., | ÜKıvanç, T, 6.8.2011
s.a.
kasırgamsı | ki boşalıverdi kasırgamsı beklediğimiz varedici / toprak açtı ağzını iyice açtı, | NBüyüm, 1968, 22
s.
kasıtlamak
f.
kast etmek, anlatmak, demek istemek.
ar. kasd + tr. -la-
"Lütfi Fikri beyin soruşturma komisyonu dediği şey (soruşturma ekibini kasıtlıyor) gerçek ise, bunu ülke uygun bulmuş demektir.", A N Ölçen, 131 (1982, 2000)"
kâsib | Kazanan el-kâsibu habibullah kazanan Allahın sevgilisidir | Sen yine başına elkasibu habibullahı as da altında pinekle, e mi? , | REKoçu, İstA, Affan efendi maddesi
ar.
kasiyerlik | Derviş: Kasiyerlik ortadan kalkacak, | T, 19.4.2014
a.
Kaskad | Kaskadlarda soğutulmuş biralar, İstanbul'un çeşit çeşit rakıları., | tarih eyl 2014, 89
a.
kaskam TDK+ | ekime elverişli olmayan sert, taşlı toprak
a.
kaskat BTS- cascades Çeşitli yükseklikteki havuzların birinden ötekine akan küçük çağlayanlar | Arıkların dudağına kadar dolan ve hiçbir fırtınada, yağmurda bulanmayan sular, şehrin ana caddelerinde, beton arıkların, yapmacıklı kaskatlarından dökülerek, küçük bulutlarla iç sokakların arıklarına ayrılır, bunlar çözülmez saz örgüleri halinde evden eve havuzdan havuza her evin pisliğini öbürüne katarak akar gider., | CUçuk, CB, 155
bts-
kaskolamak | araba için kasko sigortası yapmak
f.
kaskolatmak | araba için kasko sigortası yaptırmak | gücüm 1.048 TL.ye yetti ve arabamı kaskolattım. öyle kaza vs. kötü düşüncelerden de kurtuldum Allah'ın izniyle., | Mahmut, 9.11.2010, | http://mbclubtr.com/e-class/8229-w210-kasko-yaptirdim.html, 30.7.2017g
f.
kasksız
s.
kask giymeksizin.
? + tr. -sız
" "Ehliyetsiz kasksız plakasız yakalandı.", 25.11.2023, basın"
kaslanmak | Ama kilo vermiş, kaslanmış, yüzü iyice incelip güzelleşmiş Kıvanç Tatlıtuğ-., | BAltuğ, T, 31.1.2012 | Beyniyle ufku aynı hizada muhteşem manzaralı ışıktan bir tünele dönüştü, neşesi kıvamını buldu, küfürleri kaslanıp etlendi-., | NGenç, isenç, 147
f.
kasnaklı | Omuzlarını açıkta bırakan karpuz kollu, eteği kasnaklı tuvaletiyle baloya gidiyordu., | A Özakın, KB, 71
s.
kast
"Malum Kızılcık Şerbeti dizisi çok büyük bir ilgiyle seyrediliyor. Bunun bir çok nedeni var. Öncelikle senaryonun toplumun sosyal bölünmüşlüğünün en önemli damarı olan, dini yaşam şekli ile seküler yaşam şekli farklılıklarını en keskin yönleriyle ortaya koyması.Bu iki yaşam şeklini birbirinin içine grift ilişkiler ile sokarak çatıştırması.Kimi zaman birbirine yaklaştırması, kimi zaman ise çatışmayı adeta savaşa döndürmesi.Hiç şüphesiz ki kastın ve oyunculukların başarısı da çok önemli.", BahadırErdem, 23.12.2023, X"
kast | cast | Oyuncunun fiziki özellikleri de tarif edilmez mi mesela senaryoda, ki kast ona göre şekillensin., | Telesiyej, T, 4.8.2011
a.
ing.
kastankatı | kaskatı | Bir sabah, kimse uyanmadan daha, kimsenin bölünmemişken yumuşacık düşleri, gördüm onu... kastankatı karabasandı., | YErdoğan, 40
s.
kastenyolet
a.
"Maskaralara içki dağıtırlar, kastenyolet ile rakslar devam eder.", M Celâl, Demirbaş Şarl, 6"
kastırık | Herkesin kastırık herkesin ibrikçi olduğuna inanmak istemiyorum! Hiç değilse bir yerlerde, sayıları az da olsa, benim bildiğim... Yaratıcılık, ileri fikirlilik, evrensel düzeyde kalite' teranelerinden geçilmeyen reklam sektörünün kastırık ibrikçileri, geleni geçeni geçirmezler. Kimseye el vermezler., | HalukMesci, derdimvar.blogspot.com, 9.8.2005. 13.8.2011g | Bu kastırık izah gayreti benzer bir teşebbüse hazırlanıyor olmamdan., | M Uyurkulak,TarafKitap, Ağu2011
s.
kastilyan | kastilyalı kimse veya onlara ait | Artı, hâkim milliyet Kastilyanları aşarak Katalan, Bask, Galiç etno-kültürlerini de birleştirdiği içinİspanyol sözcüğü yarımadanın Hispania kökeninden kaynaklanır., | Uluengin, T, 1.2.2013
s.
kasting | casting | ilm şirketleri diyorum Aziz casting ajansları, çitlerle çevrili evler, bahçelerini göremezsin o biçim korumalı,, | AbdullahKibritçi, 26.7.2013eposta
a.
ing.
kasvetdaş yeni | Hadi eski muhtıramızı, tanıdık bir sahneyle analım da bugünlerle kasvetdaş olup olmadığına birlikte karar verelim, CDündar, M, 13.3.2011
kaş
a.
"Çaya indim taş buldum. Yüzüğüme kaş buldum. Neredeydin la sürgün. Yanıma yoldaş buldum.", http://www.yenice.gov.tr/yoresel-mani-muzik-turku, 1.02.2024"
kaş | 1. İnsanın gözü üstünde kavis şeklinde uzanan tüylerden ibaret çizgi. 2. | Ziynet eşyasına takılan değerli taş. | Ben halayın başıyam / İncili küpe kaşıyam. G.antep türküsü | Ceren çıkmış eşikliğin taşına / Güneş değmiş kemerinin kaşına. Halk türküsü | Bu defa bir cevher yüzük, pırlanta yüzük getirdi eline. Kaşına bakmadı. Sade içine baktı. Bunu da elinden aldı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 148 3. Eyerde kaltağın arkasında ve önündeki çıkık dik. | Atım yanaşmıyor binek taşına / Elim ulaşmıyor eyer kaşına / Anam attın beni dağlar başına / Kitli kalsın gurbet elin kapısı, Halk türküsü 4. Dağın,derenin, tepenin ön tarafı, tepeden aşağı yeri. kaş dizayrn merkezi | kaşsız veya kaşını beğenmeyen kadınların kendilerine kaş tasarlatıp dövme şeklinde kaş yaptırdığı yer. | kaşlarını indirmekEndırdın kaşlarını/Bobani mi eldirdım? kaşlarını yıkmak deyim | Mecnunum Leylamı gördüm/Bir kerece baktı geçti/Ne sordum ne de söyledi/ Kaşlarını yıktı geçti İzzeti | kaşlaşıp gözleşmekkarşılıklı kaş göz işareti yapmak. | Ama Katarinanın kanında bozukluk varmış ki, civarın delikanlıları ile epey kaşlaşıp gözleştikten sonra külhanbeyi geçinen birisine günün birinde kaçıvermişti., | Gürman, 62
dey.a.
kaş | Yelelerinden, kuyruğundan güneş damlaları yağan bir at önümde kişnemez mi! Gözlerime inanamadım: Sanki belini yassıltmış, kantarması ağzında, dizgin kolları eğer kaşına asılı 'üstüme bin' der gibiydi., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 30-31
a.
kaşalot | cachalot | 1. hay. bil. ispermeçet balinası 2. | aptal, budala. | Cachalot (keş'a-lot, keş'a-lo), n. [Fr.] Nutfe balığı: amber balığı, K M V Okçugil, Büyük Lügat A Complete Dictionary English-Turkish, 1948, C I, Fas I, 152 (1941 basısı, 163)
s.a.
fr.
kaşalotzade | aptal, aptalın oğlu | [T]iye aldığı kaşalotzadeyi de, o Babıali'ye gitmek istemesine rağmen, bir yandan Beyoğlu'na doğru sürüklüyordu., | İOAnar, 2013, 33
a.
Kaşandırmak | Bu esnada, bitişik hanedeki hizmetkârlardan birini, atını gezdirip kaşandırmaya memur ettı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 142
Kaşanmak | Çeki kayışlarını söktükten sonra ve atları kaşanmaya bıraktıktan sonra, torbayı başlarına geçirdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 131
f.
kaşarlı | 1. içinde kaşar peyniri olan. | 2. | Kaşarlı (t.f.) Yıpranmış, eskimiş. Duygusuz., | Ali Seydi, 1929, 616
s.
kaşarlık yapmak | deyim | mahmutister @mahmutister1 @bernalacin35 berna bu. Mübarek gün kaşarlık yapma gene. Kandilin mübarek olsun de. Bırak şu sosyal mesaj vermeyi, | 30.3.2017, twitter
argo
Kaşe | Cacher Toz ilaçların içine konulduğu, yutulmaya uygun, güllaçtan küçük kap | Bundan bir iki kaşe alırsın, sabaha birşeyin kalmaz., | S Şengil, 1983, 43
a.
fr.
kaşelemek
f.
"Ertesi gün dekanlığa gittiler. Konyada Nesip abisinden öğrendiği kaligrafik yazı stili ile 'Tıbbi resim bedeli. Yalnız yüz liradır.' diye makbuza yazıp kaşeledi.", Ersin Bulun, 2023, 62"
kaşer | Musevi dinine göre helal olan gıda* | Aklıselimimize güvenmemek; gözümüzün önündeki olgulara bir | sınıf anahtarı uygulayıp teorinin, partinin, çizginin, programın cevaz verdiği, | kaşer veya | helâl gerçeğe varmak gerekiyordu., | HBerktay, T, 13.8.2011
a.
kaşhe | Size ciğercide zengin menüde ciğer, kaşhe, dalak ısmarlamayı taahhüt ediyorum., | OBaydemir, T, 27.2.2012
a.
kaşık -ğı | kaşık sedye | Annemi kaşık sedyeye aldılar., | GökselSarıtaş, 29.1.2012 | Sizden bir kaşık daha fazla deli değilim., | FatihMutlu, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 84 ne doğrarsan sahanına o gelir kaşığına atasözü | Ne doğrarsan gelir o kaşığına / Herkes ettiğini bulur efendim., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 31 bir kaşık suda adam boğmak deyim bir kimseye çok kızmak veya çok öfkelenmek | Bu fikri; 'O adamı bir içimlik* suda boğar diye reddettim., | MYağmur, 1957, 55
a.
kaşıkhane
a.
1. kaşık yapka atölyesi. 2. lokanta.
tr. kaşık + Farsça xane
Ramide dükkan adı. 29.12.2023
Kaşıkkıran | Kim olduğumu söyleyince acırmış gibi yüzüme baktı: Hatun, kocanı biz de arıyoruz. Kaşıkkıran dedikleri Hayriye'yi almış, kaçmış., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 47
a.
kaşıklamak
f.
"Öğlen yemeğine oturduk sonunda. Tarhana çorbası vardı. Serin günde çorba ne güzel oluyor. İştahla kaşıkladık.", A Cılga, 1980, 11"
kaşık-la-
kaşıklamışlık | O İsviçre ki sırt hamalı olarak frangını kazanmışlığım, düşkünler yurdu sakini olarak çorbasını kaşıklamışlığım, istasyon bankı berduşu olarak nezaretini boylamışlığım vardır., | Uluengin, T, 15.2.2014
a.
kaşıklayıvermek | çabuk çabuk yemek | Aaaaaa! Hadi! Hadi! Kaşıklayıver, kaşıklayıver..., | Gürman, 91
f.
GTS-
kaşıklık | Kaşık koymaya mahsus kap | İnoks kaşıklık, | 30.4.2014, Tedi
a.
kaşının altında gözün var dememek| Baş kaldıracak kadar cesur olanlara | gözünün üstünde kaşın var mantığı ile yaklaşılır., Mehmet Gün, Otoriter devlete doğru, 11.02.2025, | https://www.dokuzeylul.com/otoriter-devlete-dogru
dey.
kaşınmak
f.
"1. nesnesiz Kaşıntısı olmak, kaşıma isteği duymak: "Her tarafı kaşınıyor, uzanabildiği yer neresiyse oraya bir diş atıyor, gene de kaşınması geçmiyordu." - Sezgin Kaymaz 2. nesnesiz Kendi kendini kaşımak: Kedi kaşınıyor. 3. nesnesiz, mecaz Kötü bir karşılık gerektiren davranışlarda bulunmak: Sen kaşınıyorsun galiba, git işine, başımı belaya sokma."
kaşıttırmak | İşte anneannemin saçlarına geçenlerde bir şeyler oldu. Hem kafası kaşınıyor, hem de saçları dökülüyordu. Nasıl kaşınma, bazen kendisi yoruluyor, kafasını bana kaşıttırıyordu., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 50
f.
kaşkariko | Atatürk'ün ölümü üzerine Fevzi Paşa yerine İsmet Paşa'yı Çankaya'ya çıkarmak amacıyla yürütülen kaşkariko da dâhil olmak üzere 2009'a kadar TSK'nın girişdiği yâhut en azından planladığı darbe ve hükûmete başkaldırma olaylarının sayısı tam 16'yı (yazı ile ONALTI!) buluyor.YAtsız, Star, 30.10.09.
kaşkorse | Rusya'nın ilk Avrupai centilmenlerinden Şeremetevo (sic) 1770 yıllarında, | Altın ve inci ile dikilmiş kaşkorse, benekli siyah kadifeden frak, çeşitli kurdela, 36 teneke briyantin, altı düzine kan yapıcı şurup sipariş ediyordu stilini muhafaza edebilmek için., | YMEroğlu, T, 20.3.2012
a.
Kaşların Bismillah, vechin Beytullah
kaşlı
s.
kaşı olan.
tr. kaş-lı
"Kendine anlatamadığı, sığındığı o benzersiz yüz, köpeğin yüzü ne kadar güzel, kemikli, kaşlı alınlı, nasıl kadınsı bakıyor.","
N Genç, isenç, 120
kaşlı | Üstat elinden çıkma sanemlerden mütenasip yapılı, siyaha mail samurî saçlı, incerek düz kaşlı, noktalı yeşil gözlü, siyah ve uzun kirpikli, hafif sarı üzerine mevçli koyu al yanaklı, irice çekme burunlu, ufak ağızlı, (şiddet-i şehveti gösterir surette) ateşî kırmızı kalınca dudaklı, her karşısına geleni kucaklayacak gibi önüne mail yürür, insanın kalbine girecek gibi karşısındakine dikkatle bakar bir afet, | Namık Kemal, İntibah, 1876,
s.
kaşmir hırka | ooooo-o kaşmir hırka ördürebilirsin-., | NGüngörmüş, 1999, 78
a.
kaşsız | Sakalsız, bıyıksız, dazlak bir adam, gözlüksüz*, kaşsız, kirpiksiz* bir adam, karşıma geçti, böyle bir yerde –dosyaların yumuşak duvarlar gibi bizi içine alıp sıkıştırmağa hazırlandığı bir sicil odasında- sorulması (yadırgatıcı olmak şöyle dursun) beklenen birtakım sorular sormağa başladı., | BKarasu, 71
s.
kat I | ind, yan, huzur | Her dem heşim gûyî | Var git menüm katımdan / Men rûy saht gerde nezdîk-i tu 'gelermin'., | Mevlana, EGŞA, 360
a.
kat II | Kat kat düşüp ol perî hicâba / Gark oldu gülâb-ı ızdırâba., | Nabi, EGŞA, 386
kat mülkiyeti
b.a.
"Kimse bilmez Aynur'un içini / Daha çok kime niyeti? / Konforlu daireler... satılık. / Yaşasın kat mülkiyeti!..", Ş Belli, 1962, 31"
kat mülkiyetli
s.
kat mülkiyeti olan.
tr.kat + ar. mülkiyet + tr. -li
"Kat mülkiyetli değil galiba. Burası rezerv alanı."
12.11.2023Konuşmadan
kat otoparklı
kat' | bir sanat türü. | Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi | 1. Türk İslâm Sanatları Sergisi Hat - Tezhip - Minyatür - Ebrû - Kat' 21-30 Ekim 2011.
a.
kat'-ı nâkıs | elips | Çünkü muharrikleri birbiri içinden geçmiş birer kat'-ı nâkısı [elips] andırıyorlardı., | A Rasim/Kolcu, Muharrir, Şair, Edib, 92
a.
katakomp | Katakompların zifiri karanlığında gizlenmiş eski tulumlar, içlerine dolduracağımız taze şarapları bekliyor., | MEsayan, T, 23.11.2011
a.
Katalancılık | Parlament'te bağımsızlık yanlısı hatırı sayılır bir çoğunluk olduğuna göre, Katalancılığın sandıkta kazandığını kabul etmek gerekir., | AkınÖzçer, T, 29.12.2012
a.
katalog | liste, çizelge | Artık ben de özgür ve neşeli insanlar kataloğuna girmiştim., | NGenç, 1995, 9
a.
katalog haklar |
a.
huk.
katalog suç | huk Tutuklulukta sayılan katalog suçlar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiştir. | Katalog suç gibi gerekçeler bu işe zemin yapılmamalı., | MAltınok, T, 27.7.2010
a.
kataloglanma | BTS-sınıflanma, tasnif edilme | Ders Notları - Bir, iki ve üç yazarlı eserlerin kataloglanması., | www.bby.hacettepe.edu.tr/akademik/tolgacakmak/index.asp? d=bby205...?, 8.8.2013de girildi
a.
Katalunya | Katalunya'nın egemen partisi Convergència i Unió'nun (CİU) Başkanı Artur Mas, direksiyonu bağımsızlığa kırarak girdiği erken seçimlerden beklediği sonucu alamadı., | AkınÖzçer, T, 29.12.2012
a.
katamaran | Katamaran dedikleri altı açık, hızlı gemiler var... Bir de küçük uçaklar var... Pırpır dediklerimizden..., | SDuman, Vatan, 24.08.05.
a.
katapult
a.
katar I | tiren. | Geçenlerde bir akşam üzeri Sirkeci istasyonunun bahçesinde ehibbadan bir zat ile katarın dakîka-i hareketini bekliyorduk., Ebüzziya Tevfik, Millet-i İsrailiye, 1886, 50 | sürat katarı | Memleketimden İnsan Manzaraları'nda, Haydarpaşa Garından kalkan sürat katarının yemekli vagonundaki birinci masada, elâ gözlü, (CHP'nin | burjuva devrimi ölçüleri içinde) sol tandanslı, hergele ve hovarda mebus-doktor Tahsin, şunları geçirir içinden: | , | HBerktay, T, 20.8.2011
a.
Katar II | malum ülke.
a.
Katarlı | katar vatandaşı olan | Katar'ın başkenti Doha merkezli Al Sharq gazetesinin haberinde, Mekke'deki Mescid-i Haram'ı ziyaret etmek isteyen Katarlı kişilerin Suudi yetkililerce engellendiği iddia edildi.
a.
katarlı | TÜBİTAK ile Katar Ulusal Araştırma Fonu (QNRF) arasındaki işbirliği çerçevesinde Türk ve Katarlı bilim insanları arasında ortak projeler desteklenmektedir., | Tübitak Bülteni, 12.2.2020
katarsis ML 1969 | catharsis günah veya suçtan arınma. SN | 2000'lerdeki milliyetçi tırmanışın katarsis anlarından biri olan o belgeselden bize nefretle doldurulmuş gençlerle birlikte miras kalan Osman Pamukoğlu, kuvvetleriyle iktidara yürümekten daha yeni vazgeçti., | YOğur, T, 26.6.2011
ing.
katastrofik | katastrofik risk gerçekleşmesi son derece zor, gerçekleştiği zaman ise yaşanan hayatı, mali kaybın çok üst derece olduğu risk çeşidi., | 28.12.2007, lycanthrope, EkşiS
s.
katatoni
a.
"DSM-5'te (2015) ekolali | otizm açılımı kapsamında bozukluk tanım kriterleri içerisinde yer almaktadır. Başka ruhsal bozukluğa eşlik eden katatoni ve başka sağlık durumuna eşlik eden katatoni bozukluklarının belirtilerinde ekolali ve ekopraksi birlikte yer almaktadır.", @psikolojiagi, 8.07.2019, Twitter"
katçı
a.
otellerde katlara bakan işçi.
Katçı bayan alacak. 14.07.2019
katçı
a.
otellerde katlara bakan kimse.
"Katçı bayan aranıyor.", 22.4.2024+"
kategori
kategorilemek | Longozu Koru diyeni, nükleere karşı olanı gıdanın siyasetinden başka bir yerde kategorilemiş olmamıza çok yandım., | DKoryürek, T, 29.6.2014
f.
kategorilendirmek | Bireyler, etraflarındaki insanları nasıl kategorilendirir ve ne tür kategoriler kullanırlar? , | Kırel/Kayaoğlu/Gökdağ, SosyalPsikoloji, Eskişehir 2004, 205
f.
kategorileştirme | Devlet kararlarıyla siyasi kararların ayrıştırılması-farklı formatlanması-kategorileştirilmesi bakımından Gül'ün özel kodlamaları mı bulunmaktadır? , | Fovea oberaza SİDanışmanlık2.10.2013
a.
kategorisel | Dükkanımız kategorisel olarak tasnifli olup binlerce çeşit içinden hızla bulacağınız ürünleri beklemeden hemen alma şansına sahip olabilirsiniz., | www.gittigidiyor.com, 6.1.2012de erişildi.
s.
kategorizasyon | kategorileştirme | Daha da ilginci bu sembollerin kategrizasyonunda da karışıklıklar vardı., | GKarabulut, T, 8.8.2011 | Bu sorunun yanıtı, Reicher'a göre, Turner'ın benlik kategorizasyonu kuramındaki.,AGKayaoğlu, KitleninPsikolojiYa da Psikolojinin 'Kitle'si, KurguD, S: 20, 205-218, 2003, 18.5.2016g
a.
katenaçyo | Katenoçya oynamadıklarında bile rakibe kendi egemen oyun anlayışını kabul ettirecekleri yerde rakibi kendi alanında bozarak oyunlarını kurmaya çalışan İtalyan milli takımının büyüklüğünün ve potansiyelinin farkına varamadan kupadan elenmesi, Dünya Kupası'ndan sonra ikinci büyük darbe oldu onlar ve Trapottini için. TuğrulAkşar, NTVMSNBC, 18.7.2004 | Bu takım İtalyanların futbol dünyasına en büyük armağanları(!) olan katenaçyo benzeri bir taktikle oynayıp futbolu alabildiğine çirkinleştirirse ve hep öyle kazansa buna ben de büyük bir zevkle antipati beslerim., | BŞirin, T, 26.9.2011
a.
katener katener direği | catenary poles | Katener trafodan aldığı enerjiyi direkler, konsollar ve teller aracılığı ile pantoğrafa ileten sistemin adıdır. Katener projelerinde piketaj, derulaj, emplantasyon, dezeksman gibi kelimeler sıkça karşınıza çıkacaktır., | www.katener.com
a.
ing.
kateşin | Cildi beslemek deyince aklınıza yalnızca likopen, CoQ10, alfa lipoik asit, E vitamini, resveratrol, kateşinler ve diğer antioksidanlar gelmesin., | OMüftüoğlu, Kelebek, 25.7.2015
a.
tıp
Kateter | Şu anda bundan elde edilecek amacın büyük ölçüde farkındalık ve gönüllülük ile elde edildiği de ortada (katetere acil olmayan ancak elektif de olmayan ara grubu dahi çağırdığımızda gelmiyor, poliklinikler çok rahatladı., | K Beşirli, TÖL vatsapı, 25.3.2020
a.
katıca
s.
"Yapraklar orta damara kadar tüy gibi dilimli, dilimlerin hiç olmazsa bir kısmı geniş / Yapraklar sarmal dizilişli basit tüysü dilimli... / ... dilimli, üçüzlü. 4 zählig: 4 dilimli, dördüzlü. Doppelt 3 zählig: Bileşik üç dilimli yaprakcıklı. Yaprak kenarı Ganzrandig: Düz kenarlı Knorpelrandig: Seyrek çıkıntılı kenarlı, katıca kenarlı. Gevimpert: Kirpikli. Gezähnt ... ", Ankara YZE D, 1947, S 17-18, 152?/153-252"
Katıcı | Düşman sarmış çevre yanı / Yadı içe katıcı olma!, | Seyrani, 7
s.
katıhal fiziği | Fen Fakültesi Fizik Bölümü Katıhal Fiziği Anabilim dalının Nano ve Optoelektronik Araştırma Labarotuvarlarında verilen ölçüm hizmetlerinin 2025 yılı için güncellenmiş analiz hizmetleri ve ücretlendirmesine dair teklif, 16 ocak 2025, İÜ YK
b.a.
katıksız | Bizimkiler, bu olayı da komiser Alaattin'in yufka yüreği sayesinde, karakolun arka odasında iki gün katıksız hapis yatarak ucuz atlattılar..., | TAral, SÖ, 100
s.
katılan | 1. Müdahil 2. iştirak eden | Sonra da yarışmacılar sırayla sahneye çıkmaya başladılar... İstanbulun her yanından katılanlar vardı..., | TAral, SÖ, 149
a.
huk.
GTS+
katılasıya
z.
"Fatmam!... Fatmam!..' diye katılasıya ağlıyor, 'Fatmam!... Fatmam!..' sesleri dağlarda yankılanıyordu.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 91"
katılgan doku | anatomi Hücreleri şekilsiz bir ara madde içinde bulunan, organların asıl dokularının aralarını dolduran doku.
a.
Katılık –ğı | Bir katılık döşenmiş upuzun bulvarlara / Adım atar atmaz bir donma aldı beni., | Osman Sarı, 10
a.
katılım
katılım bankası fgg
katılımcı | SHP-MKYK üyesi İsmail Cem, Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun 18 Nisan toplantısında oybirliğiyle kabul edilen Katılımcı Çalışma Modelini, '...Türkiyenin particilik geleneğinde bir dönüm noktası' olarak niteledi., İsmail Cem, Engeller ve çözümler: Türkiye'de sosyal demokrasi, 1987, 163
s./a.
katılımcılar | çoğ. Bir etkinliğe katılan kimseler. | Katılımcılar iki çekirdek gruba ayrıldılar. Birincisi, özgün Gregory Bateson ve Margaret Mead etrafında kümelenmişlerdi., ., Dil ve Sistem Belleten, Yıl 102, S 7, Nis 2025
a.
katılımcılık | a. Türkiye'nin bence en önemli şu dört sorununa katılımcılığı derinleştirebilir ve müzakereci liderliği hedeflerse başarı elde edebilir. | , | MAVerçin, 30.6.2013
GTS+
katılımlı
katılımlı | Bunlardan tanıdığım Zülküf–Zeki Yiğit (Piranlı) Eskişehir Anadolu Üniversitesi katılımlı bir arkadaş., | | http://www.nesra.org/82-militanin-infazi/, 1.12.2015g
s.
katılımlı olmak
s.
katılım bankası mensubu olmak.
tr.
Görüntülü görüşme ile Emlak Katılımlı olun! 9.10.2023, reklam
katılma belgeli
b.a.
sertifikalı.
"Katılım belgeli kurslar", Esenler Belediyesi reklamından, 1.03.2024+"
katılmadık | anayici olarak bildiğimiz son kale diye tabir edilen Alper Kanca'nın da şiir festivalleri için Anadoluda katılmadık kürsü bırakmadığı ve yazdığı şiirleri yayınlacak dergi bulamayınca kendisi otomobil parçaları ve ev aletleri üretmek yerine ŞİİR DERGİSİ çıkarmak istediğini duydum..., | İlhanEfe, 24.8.2015
s.
katılmışlık | 1. Katılmanın tecrübesini taşıma hali | Birçok konferansa katılmışlığım var., | AbdülkerimÖlmez, Sirayet, Mart2015, 4
katıltıcı katıltan | [D]aha kuvvetli, daha derinden gelen, daha katıltıcı kahkahalar atıyorlardı., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 71
katınç -cı
a.
"Sürü sahibinin kendi hayvanları dışında komşudan akrabalardan yakın köylerden belirli bir ücret karşılığında en çok 6 aylığına Güdüm bedelinin yenilendiği belirlendiği belirli bir ücret karşılığında emanet güdülen bakılan hayvan.", Köyden Sözcükler, 25.06.2024, facebook"
katıntı | 1. Birbirine katılmış karışık şeylerin her biri 2. | Hayvan sürüsüne dışarıdan gelip katılan (hayvan) | Rumca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca birtakım sesler ve bazen bunların hepsinin katıntısı acayip bir Akdeniz lehçesiyle söylenmiş sözler, mutasıl, denizden güvertelere doğru fışkırıyordu., | YKK, 1945, 20
s.a.
GTS++
katır gibi gülmek | Katır gibi gülmeye başladı. Arada binaya doğru kaçamak bir bakış atıyor, kimsenin bakmadığından emin olunca yine gülüyordu., | S Dölek, Kirpi, 90
katır kutur | Ve yazacak 'son bir cümlem bile' olmadığı için ... | İçimde katır kutur bir şeyler var.', | SibelOral, T, 10.5.2012
katır mıhı | Tam karşısındaki badanasız duvara kakılmış paslı katır mıhına asacak değildi ya!, | OKemal, 1966, 4
a.
TDK-
katırlık -ğı | inatçı, huysuz olma hali. | İnsanın hakkını araması katırlıksa, bunu kabul ediyorum, dedim., | S Dölek, Kirpi, 49
a.
katırtırnağı bitk. | Denizin kıyısından ayaklarının dibine kadar uzanan vadi, ak papatya kümelerinden, kızıl gelincik tarlalarından, safran sarısı çiçeğe bulanmış katırtırnağı öbeklerinden, sarıçalılardan benek benekti., | DCeyhun, 20
a.
katışıksız | içine başka şeyler karışmamış olan, saf, arı. | +Dur, düşürme gözlerini katışıksız hüznüme., | YErdoğan, 21 | Yeri gelmişken... Ezoterizm deyince akla gelen en önemli isimlerden biri olan Paracelsus'un katışıksız bir kadın düşmanı olduğunun altını çizelim. | , | F Ünlü, Sbh, 10.3.2019
s.
GTS+
Katışmak | Herkes ona, daha şimdiden, büyük bir adam gibi bakıyor, onun aralarına katışmasını bir şeref sayıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 30
katışmak | karışmak, katılmak. | Geri düşmüşler de bugün ileri düşmeğe ve ulus kervanına katışmağa alışmaktadır. Onun için Çocuk Esirgeme Kurumunun bu iyi düşünce ve dileği kendine kolay ve çabuk bir onay alanı bulacaktır., | Akagündüz, KurunG, 2.3.1935 | Toprağında bin bir ürün yetişir / Savrun çayı Ceyhan ile katışır / Bahçelerde dertli bülbül ötüşür / Turaç senin asil kuşun Kadirli, | Kocaman
a.f.
Katışmak | Yusuf! Kalk, yakala beni!... Yusuf! Ben nereye gidiyorum! Fakat yavaşça idareyi yerine bırakarak yorganı üstüne çekiyor, kocasının sakin uykusuna katışmaya çalışıyordu., Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 195
f.
katıvermek
b.a.
hemen eklemek.
"Sen bir hayal isen, ben bir hakikat, / Birini diğerine katıver gitsin, / Serveti, sevgiyi, mevkii, istikbali, / Arayanlara bırakıp geçiver gitsin.", Celâl Beykal, 1956, 65"
katıvermek | Nişan aldı, / Katıverdi çocuğu ölü yığınının içine., | Dağlarca, VK, 92
bf.
katibe | sekreter | Kudret, köşedeki masada oturmakta olan katibeye doğru yürüdü., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 99
a.
katillik –ği | Katil olma hali | kendinde olanın karanlığıyla beslenen / derin kırallığı umutsuzluğun / bilgeliğe ermiş katillik., | M Mungan, Yaz geçer, 1992, 37
a.
katipleştirilmek | Başgil hoca söylemiyor ama, bu hiç şüphesiz, icrânın [yürütmenin], kâtipleştirilmesi, yani bürokratizasyonu demektir., HYavuz, Z, 2.2.2013
f.
katkılanmak | | ... katkılanarak Ortaoyunu olmuştur, Ortaoyununun içine girmiştir. Ortaoyunundan sonra Türk güldürülerinde gözükmüştür. Musahipzade'nin oyunlarında Karagöz öğeleri vardır. Üç yıl öncesine dek Istanbul Tiyatrosu'nun - hatta vodvil ..., Aziz Nesin, Karagözden günümüzde yararlanmak, Türk dili, 1975, C 31, 119
f.
katkılı | 1. Sahte, değiştirilmiş. | Ancak belgelerdeki zamanlama hataları, çelişkiler onların katkılı olduğunu ve yeniden düzenlendiğini gösteriyor., | M Kaynak, Star, 24.01.2010, 10 | 2. | katkı yapan kimse. | Giderek 2. hatta 3. kuşağı idrak eden bu sabık 'gecekondu' (bugünkü varoşlular!) vatandaşları, evlatlarının eğitimine ciddi şekilde önem vererek onların geleceklerinin daha iyi olmasında katkılı olmuşlardır., | Sümer Gürel, C, 24.12.2012
s.a.
katkısızlık -ğı | saflık. BTS+ | +Dediğin gibi yine başlangıca geldik. Başlangıçtaki ilk duyguların katkısızlığına., | CSüreya, Onüç Günün, 59 (18.7.1972)
a.
bts+
katlamacı | BTS- tekstilde ürünleri katlayan kimse | ütü pakette çalışacak son ütücü kalite kontrolcü* katlamacı paketlemeci* aranıyor ücret dolgundur ssk yol yemek zafer mah. eflatun sok. no. 32 yenibosna/ist , | ilan.elookat.com/son-utucu,F.htm, 16.3.2015g
s./a.
bts-
katlamak | katlamak/ ikiye katlamak deyim | Yer misin, yemez misin? Bir iyice marizlediler. Katlayıp plajın ortalık yerinde bıraktılar ve de çekip gittiler., | TAral, SÖ, 59
f.
katlamalı
s.
"katlamalı s. Meselâ 1949 yılında katlamalı dört sayfa halinde basılmış bir imsakiye broşürü "1949 Yılı Ramazan Armağanı-Din Bilgisi Özeti ve İmsakiye Cetveli" başlığını taşıyor. 34"
Katlanabilir | Bir yanda 2 bin 500 dolarlık katlanabilir ekranlı telefon, diğer yanda ise sadece internet ve arama yapmak için kullanılan 35 dolarlık nostaljik Nokia 210 var., | Timur Sırt, SbhPazar, 10.3.2019
s.
katlanılmak | Yıllar ve yıllarca katlanılmış hasreti aşikar ediveriyor., | Nazik Erik, 21
f.
katlanır
s.
Katlanır lastik.
katlanıvermek
b.f.
hemen katlanmak, lutfen* tahammül etmek.
tr.
"Dertleri dert edinme, dert olmadan önce / Katlanıver dikenine, gül solmadan önce.", C Tümerkan, 1985, 101"
katlanmışlık -ğı | Bir katlanılmışlığın sonunda zuhur eden bir dilin sesi ve yüzüdür o., | PBarışta, T, 18.3.2012
a.
katlatmak | katlatma işini yaptırmak | +Bir dönemDurakoğlu karakteri gazetelerin trajlarını ikiye katlatır, Durakoğlunun çizerini transfer etmek için gazeteler yüksek fiyatlar teklif ederdi., | AnılYurdakul, 6.8.2015
f.
GTS+
katlavi
a.
"Ancak zaviye, erzak anbarları ve su sarnıçları vardır. Doğu tarafa bakan iki kat demir kapıları arasında dizdâr ağa divanhanesinin etrafındaki duvar yüzlerinde asılı cebe, cevşen, katlavi, tolga, başlık, zırh, zırh külâh, balta, bıçaklar, şiş, harbe, mızrak, tüfenk, ok ve yay, kılıç, gaddare, zemberek, gürz, salık, lobut, salma, sırmalı siper ve daha nice bunun gibi âletler ve silâhlara ait kıymetli şeylerle öyle süslenmişti âl-i Osman ... ", Evliya Celebi Seyahatnamesi, 1971, C 8, 231"
katledilmişlik | Kim çoluk çocuk sivil katledilmişliklere arka çıkabilir ve kendine insanım diyebilir? , | KKarakaşlı, R, 4.3.2012
a.
katliamcı
s.
katliam yapan. insanları toplu olarak öldüren.
"Netanyahu katilamc", R T Erdoğan, 1.03.2024, basın"
katliamcı BTS- | Katliam yapan | Çünkü AKP.nin istediği gerici, piyasacı, katliamcı kabuğa gençlik sığmamaktadır-..., | ÜniÖğrencileri'nin 16.3.2015 el ilanı
s.
bts-
katliamcı BTS- | Katliam yapan | Çünkü AKP.nin istediği gerici, piyasacı, katliamcı kabuğa gençlik sığmamaktadır-..., | ÜniÖğrencileri'nin 16.3.2015 el ilanı | PKK, halk savaşına destek bulamayınca çareyi 90larda alıştığı katliamcı terör yöntemlerine başvurmakta buldu., | MÖvür, Sabah, 8.9.2015
s.
bts-
katma | 1. Katmak işi, ilhak. | Yasalar, töreler kurultaylarda gözden geçiriliyor, bazan gerekiyorsa [bunlara] katmalar yapılıyor., | HTanyu, 1978 2. s. Katılmış, eklenmiş, ulanmış, munzam. 3. halk ağzında Kıldan veya yünden yapılmış ip. katma değer ilave değer, artı değer | Zira hem yasak savacak hibeyi yapan kuruluş; hem imajına imaj katacak, hem toplum nezdinde markasına katma değer sağlayacak, hem vergiden düşecek, hem de ortaya koyduğu meblağın misli misli media coverage'ını (basılı ve elektronik medyada görünürlüğünü) sağlayacak., | Telesiyej, T, 18.4.2011 katma değer vergisi katma bütçe/li, değer katma
a.
katmak | Peri'yi kattılar çocuklarıyla Bitlis'e gitmeye., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 175 | Araba da yok. Bizimki almış gitmiş, nereye gitmiş bilmem, diyerek, hasta halinde bile ince ev sahibi nezaketiyle yanıma adam katarak beni uğurladı., | FAtabek, DK, 158 önüne katmak –i deyim sürükleyip götürmek | Kuşatmış her yandan bütün yolları tutmuş / Herkesi bir av gibi önüne katmış ölüm., | OsmanSarı, EGŞA, 359
f.
katmer | katmer gül | Bu gönlümün dağlarını kar aldı, / Bülbülleri feryat aldı zar aldı. / Katmer gülün etrafını har aldı, / El uzatıp deremedim giderim., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 247
a.
katmerlendirmek | [M]esela Ayvalık Güzeli seçilmişim evlenmeden önce, bu da katmerlendirirdi acımı eşin dostun gözünde., | HMeryem, 2002, 7
f.
GTS-
katmerlenmek | katmerli hale gelmek | Sana bunları yaşattığından hem o yalana, hem de içten içe aslında yalan söylediğini bildiğin için kendine duyduğun öfken günbegün katmerlenir, öz saygını yitirirsin., | AyçaŞen, T, 26.10.2011
f.
kato | Çok daha reel düzeyde, Girit'in güneye, Libya Denizine bakan vadilerinden birinde iki köy duruyor; Ano [Yukarı] Viannos ve Kato [Aşağı] Viannos., | HBerktay, T, 21.3.2012 | Kato dağında aşklı bir ölümle tanrıyı selamlamak..., | YErdoğan, 52
s.
katoligos | Yukarıdaki klişede Erzurum Mebusu Karakin Pastırmacıyan'ı Erivan'da Açmazyan Katoligos'u önünde Müstakil Ermenistan için yemin ederken görüyoruz., C Kutay, Tarih sohbetleri, 1966, C 2, 11
a.
katoliğos | Ermeni Meselesfnde Etkili Olan Diğer Faktörler: Bazı Batı Ülkeleri, Rusya ve Eçmiyazin Ermeni Katolikos (Katoliğos)luğu, M Süreyya Şahin, Türkiyedeki patrikhaneler, 2003, 8
a.
katolik nikahı
b.a.
katolik nikahı | Boşanmanın mümkün olmadığı nikah, Katolik inancına mensup kimselerin nikahı | Evet, ne dönülmez akşamın ufkundayız ne de parmağımızda Katolik nikahımızın nişanı alyans var., | MAltınok, T, 1.6.2012
a.
katolikleşmek | Katolik olmak | İspanya tamamen Katolikleşmişti artık, Toledo da. ., | FatihSınar, Z, 3.2.2016
f.
katolikos | Ermeni katolikosu II. Georg, çıkması muhakkak gibi görünen savaşı önlemek maksadiyle Muhammed'in yanına halife adına Sımbata taç ve diğer hediyeler gönderdiğini, modern müelliflerden Saint Martin ise kaynak göstermeksizin Muhammedin biz-..., Tarih EnstitüsüD, 1978, S 9, 123
a.
katramas | Katramas deresine yüzmeye gidilir., | YErdoğan, 40
a.
katran kaynatmak ile olur mu asla şeker | Katran kaynatmak ile olur mu asla şeker? / Cinsi bozuk olanlar, mutlaka cinsine çeker., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 67 (30.05.2025)
katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsine tükürdüğüm cinsine çeker | Tarih yine tekerrür etti ve Arap, Türk'e bir kez daha ihanet etti. Filistin diye bağıran siyasal İslamcıları piste alalım. Peki biz Arapların bu yaptığına şaşırdık mı? Hayır! Çünkü atalarımızın da söylediği gibi; katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsine tükürdüğüm cinsine çeker!, | Evrakı muzırra, 11.10.2019, tivitır
katranlaşmak | Bu ülkenin katranlaşmış bu tarz akademisyenlere hak ettiği cevabı vermenizi, dersimizin biran evvel işlenmesini sağlamanızı rica ediyor, alakanız için teşekkür ediyorum., | iktisat siyasetbilimi ve uluslararası ilişkiler 3. sınıf öğrencisi 17.03.2017 BİMER'e mektubundan
f.
katun | kadın, begüm, hanım | Han Katununun da hazır bulunduğu kurultayda ülkenin dört bir yanından gelen beğler teker teker yerlerini aldılar., | AErgenekon, 25
a.
kav
a.
içki mahzeni.
fr. cave
"Zengin bir şarap kavı mevcut. Seçim yapmadan usta sommelier Sabiha Apaydın'a danışmanızı tavsiye ederim.", Mehmet Özer, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 9"
kav I | 1. Kibritin îcâdından önce ateş veya sigara yakmak için kullanılan ve çakmak taşı üzerine konup bir çelik parçası ile vurulduğunda kıvılcım çıkaran, kurumuş, kof duruma gelmiş ağaç kabuğu, bir nevi ağaç mantarı KUBBEALTI 2. eskiden sigara içmek için düven taşı kıvılcımı ile yakılan kalın ip | Felek aldı devranımı tavımı / Çok çektim bulamadım avımı / Çaktı çakmağını yaktı kavımı / Kattı topraklara küllere beni., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 107
a.
kav II | Büyükelçiye 'KAV' bombası, | MABirand, M, 19.3.2012 | Bu sekiz yıl süreyle en büyük merakı kendine sevdiği şaraplardan bir kav yapmaktı., | MABirand, M, 24.3.2012
a.
kav III | şarap mahzeni, kiler; mağara, in | Çünkü Kulüpte Mustafa Kemal'in esir olması şerefine kavın bütün şampanyaları patlıyor ve o Türkler de dağıtılan kadehleri içmeye zorlanıyordu., | FRAtay, MütarekeD, 30 | Ayrıca lokal kavdan çıkan şaraplar eşliğinde de unutulmaz bir tadım keyfi sizi bekliyor. / Ayrıca restoranda Cabernet Sauvignon, Syrah, Pinot Noir, Boğazkere, Kalecik Karası gibi farklı damaklara hitap edebilme gücüne sahip kavlarda şarap alternatifleri de sunuluyor., | HürrSeyahat, 2.10.2016
a.
kavadura | halk TDK+ | 1. Dikişte omuzla kolun birleştiği yer. 2. Bu biçimde bir tahta araç (Hobi dükkanında gördüm), 6.12.2015
a.
kavaf | Bir arife uykusu kavaf kokuyor, | AlperÖzbek, 117
a.
kavaföz
a.
"Kavafözün kristali üstünde, mavi pembe ışıklar saçan elmaslarını görünce, omuzlarını silkerek güldü:", C Uçuk, DŞ, 1971?, 87"
kavaim | kaimeler. Kağıt paralar. | Evrak-ı kavaim-i nakdiye izahatı vardır. § Şimdi banknot denilen kâğıt paralara eskiden «kaime» denilirdi. Bu ad kâğıtlar para yerine geçtiği için verilmişti., 19.11.2024+
a.
kavak inciri | kümesi süpürdüm / kavak incirlerini sepete dizdim, | MG, 111
a.
kavaklı | kavak ağacı olan yer. | Köyler, şehirlerden farklıydı / Gelinler utangaç, duvaklıydı / Damlar üzümlü, sokak kavaklıydı / Eskiden hayat daha güzeldi..., Halis Ünlü, 26.03.2024+
s.
kavaklık -ğı
a.
kavak ağaçlarının bol olduğu yer.
tr. kavak-lık
"Kavaklığın şirazesi bozuldu / Hama taze kara çadır kuruldu / Camilere şehit kabri yazıldı / Fransızlar her taraftan yürüdü / Yağ kalmayıp yüreklerde eridi / Nice yiğitler istihkamda çürüdü.", Kara imiş şu Antebin yazısı, Darülelhan Anadolu Şarkıları, 6. Defter, 5 "
kaval
s.
"Tükenmiş kudretine bakmayıp, elâlemin körpe kızları peşinde senin gibi kaval tüfekle şehvet avcılığına çıkmak bir marifetse peki!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 33"
kaval | dilsiz kaval | Dilsiz kaval çalıyordum, makamları daha iyi öğrenmek ve çalmak için bağlamayı da öğrenmem gerekti., | OFTekbilek, T, 26.11.2013
a.
kavalcı
a.
Kaval yapan, satan veya çalan kimse.
tr. kaval-cı
"peki ya bu kavalcı niçin az üfledi. niçin hemen başladı, hemen bitirdi? -Yürüyelim babaanne, yürüyelim. bize ne kavaldan? Bize ne kavalcıdan, dedim.", A Cılga, 1980, 68"
Kavalsız | kavalı bulunmayan | İnerdi gün doğarken sürüyle dağdan / Koyunlar çıngıraksız çoban kavalsız., | F N Çamlıbel, Bir Yolculuk
s.
kavalyeli
kavana | Diz kapağı*
a.
Kavanoz dipli / götlü dünya | Güzelim cennet varken ne vardı şu kavanoz dipli dünyada diye söylenedursun Âdem, Havva kim bilir kaçıncı rüyadaydı., | Meral Aşan, Vaveyla, S 4, 22
kavanoz götlü dünya | yalnızca gözlerim görür şaşar bir yaman işçiyi bir yaman işçiyi bir işçiyi işçiyi / benim kravatım var kavanoz götlü dünya, | NBüyüm, 1968, 54
kavanozlama | Domateslere eklemek istediğiniz malzemeleri ve zeytinyağını da tezgaha hazırlayın çünkü kavanozlama işlemi sırasında çok seri hareket etmek gerekiyor, | 28.9.2008, | http://resimlimutfak.typepad.com/mutfakcim/2008/09/k-hazrlklar-kon.html, 28.3.2015g
a.
kavanozlamak | Yiyecekleri uzun süre saklamak için kavanozlara koymak | Domates sosu yapmak için iki yol var: 1) Sosu pişirip kavanozlamak; sıcak dolum 2) Domates püresini çiğden kavanoza koyup, kavanozları klasik konserve usulü kaynatarak saklamak;soğuk dolum., | | http://ebrulikedi.com/tag/domates-konservesi/, 26.9.2011, 28.3.2015g
f.
kavat | Bir ahlaksız kızı evinde eğliyor. Kavat olmuş., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 170
a.
kavazan | Aşkale geveze, boş konuşan, olduğundan farklı görünen kimse.
s.
kavgalanmak | çekişmek, kavga etmek | Yine kavgalanmış Tevfik ile Gülderen., | CSüreya, Onüç Günün, 55 (15.7.1972)
f.
Kavgalı soygunlu 11
kavılca | Kars'ın yerli buğdaylarından kavılca (kabulca, kablıca, gernik de deniyor) emmer grubu buğdaylar içinde değerlendiriliyor. Basım tarihi 1951 olan Türkiye'nin Zirai Bünyesi isimli eser, Emmer çeşidi buğdayların tümüne Anadolu'da 'kablıca' dendiğini, tarımının en çok Kuzey Anadolu ve özellikle de Kastamonu'da yapıldığını belirtiyor. Tanesi kabuğundan zor ayrılıyor, unu tek başına iyi ekmek olmuyordu ve bulgur yapımı zahmetliydi. G. Aydemir, Atlas, Nisan 2009
a.
Kavice | İsmet Özel | bir münzevi şair olarak kendi sesini büyütmüş geliştirmiş ve kavice sözler söylemiş bir insandır., | https://www.on5yirmi5.com/yazar/bilal-can/55237/bir-kelimenin-pesinden-styks.html
s.
kavice | sağlamca, muhkem | +Sonra bir saplım iplikle de göbeği kavice bağladık., | MYağmur, 1957, 17
z.
kavileşmek | kavi hale gelmek, muhkem hal almak | Ama bu kavramların Japon toplumunda geleneklerle kavileşmiş olduğunu söylemek abartı olmayacaktır., | SuzanDemir, T, 27.12.2013 kavilleşmek | sözleşmek | Caminin önünde buluşmak üzere kavilleştik./Bir bayram günü şeker toplarken kavilleştik., | BTSalihoğlu, 2014, 10/114
f.
kavileştirilmek
f.
güçlendirilmek.
"Ancak burada mistik bir tecrübeden söz etmediğimi hemen belirtmeliyim. Burada rüyadan kasıt insanca olan bağlılığın insanüstü bir kuvvet tarafından insanda kavileştirilmesidirİ Kara, Rüya Delil Olur mu?, Dergâh, S. 372, Şubat 2021, 30"
kavim kardaş | Bir ev kiraladım münasip yerde / Kaldı kavim kardaş hep Kırşehir'de, | Neşet Ertaş, T, 26.9.2012
kavimdaş
a.
aynı kavme mensup olan.
"... kavimdaşlarının akıbetini paylaşmamış görünmektedirler 578. 578 Mevdud'un ikinci seferi ile bu seferin Urfa ve Suriye'de birbirini takip eden safhaları hakkında krş. Röhricht, Königreichs Jerusalem, s . 89-92 | Stevenson, s. 91-93 ... ", TTK, 1937, VII. Seri, 148 | "... kavimdaş (Volksgenosse ) sayılır - ― nordik olanlara boyun eğmiye mecburdur. Nordik veya cermen de ne ? Bu sorunun cevabını tarih mi , antropoloji mi veya bir başka ilim branşı mı verecek? Hayır. Bu cevabı veren sadece efsane ... ", İnsan, 1943, ? (İnsan Dergisi?)"
kavisli ekran | Curved: oyuk'tan tvlarda içbükey ekran | Samsung Electronics, kavisli ekran özelliğine sahip-., | T, 23.12.2014
a.
ing.
kavitasyon | Cavitation. Oyuk'tan. Tıp sözlüğü. Yüksek frekanslı mekanik bir titreşimle (özellikle ultrason), çözünmüş gaz verilerek bir sıvı içinde kaviter ya da hava kabarcıkları oluşması. İncelmede kullanılan bir yöntem. Güzellik merkezi tanıtıcısından, 16.5.2010
a.
tıp tıp
ing.
kavite | cavity
a.
ing.
kavkılı | Geçip gider düş gibi, bu kavkılı zor yıllar, MAltıok/VSayar, T, 2.8.2014
s.
kavlak -ğı | 1. Kabuğu dökülmüş. 2. | Güneşten derisi soyulan (kimse). 3. | madencilik. Yer altı boşluklarının tavan ve yan duvarlarında bulunan gevşemiş veya düşebilir kaya parçası. | Sen aşık değilsin evrakı bozuk / Sazın sesin çirkin hortlaksın hortlak / Sana lanet olsun soyuna yazık / Din iman yoksulu kavlaksın kavlak., İ Başgöz, Âşık Ali İzzet Özkan: yaşamı, sanatı, şiirleri, 1979, 99
s.a.
kavlatılmak | Kabuk bağlamaya yüz tutmuş bir yaranın kavlatılıp atılmasından sonraki sızıyı andıran kavrayışıyla, içten içe hep derinliklere, daha ileriye ve geçilmesi imkansızlaşan barikat yığınının en üst kısmına sanki çok lüzumlu bir ihtiyaçmış gibi yine sessizce yerleşiyor., | Ömer Say, 2010, 53
f.
kavlı | kavı olan | Kavlı çakmağının kıvılcımlarını görünce yeni bir cıgara sardığını anladım., | ÖFToprak, 1979,30
s.
GTS-
kavramış | bir şeyin idrakinde olan kimse | Ey kadir olan Allah'ım...Alimlerimize mes'uliyet, halkımıza ilim, dindarlarımıza din, mü'minlerimize aydınlık, aydınlarımıza iman, tutucularımıza kavrayış, kavramışlarımıza tutuculuk, kadınlarımıza bilinç, erkeklerimize şeref, yaşlılarımıza bilgi, gençlerimize asalet, öğretmenlerimize inanç, öğrencilerimize inanç, uyuyanlarımıza uyanıklık, uyanıklarımıza irade, muhafazakarlarımızahareket, suskunlarımıza feryat, yazarlarımıza güvenirlilik, sanatçılarımıza dert, şairlerimize şuur, araştırmacılarımıza hedef, tebliğlerimize gerçek, kıskançlarımıza şifa, bencillerimize insaf, sevenlerimize edeb, mezheplerimize vahdet, halkımıza kendini bilme, tüm milletimize samimiyet, himmet, özveri,kurtuluşa yaraşırlık ve izzet bağışla... Amin Ya Rabbelalemin..., | AliŞeriati/YHocaoğlu, AYH, 13.10.2015
s./a.
kavramışçı | ... cemalinhaktan geldiğini tutan kavramışçılara, kadının hak ve hürriyetini teslim eden yegane dinin islam dini olduğu bilincinde olan kadınlara,-., | YusufHocaoğlu, AYH, 13.10.2015
s.
kavramlaşmak
f.
x
tr. kavra-m-laş-
"Tarım işletmesiymiş... Bunları duyuyorsunuz ama kavramlaşmıyor kafanızda... ", 26.07.2018, konuşmadan"
kavramlaşmak
f.
"Tarım işletmesiymiş... Bunları duyuyorsunuz ama kavramlaşmıyor kafanızda... "
kavramsalcı | Eski dönem kavramsalcıların yanı sıra yeni dönem kavramsalcılar da kendilerini 2012 sanat tarihi belleğine kazıdılar. AdnanYıldız, T, 18.12.2012
s.
kavramsalcılık | Füsun Onur'un Dokumenta'ya davet edilmesi[nin] ardından, bu sonbaharda Maçka Sanat'ta yeni bir sergi açması, Cengiz Çekil'in sanatçı konuşmalarının da etkisiyle 70'leri ve zamanın tek de olsa tok sesli kavramsalcılığını yeniden ele alır olduk., | AdnanYıldız, T, 18.12.2012
a.
kavramsallaştırma | Gerçekten de, özellikle sosyal bilimlerde, bir bilim dalının gelişmişlik düzeyi ile o alandaki kavramsallaştırma ve ortak kavramlara ulaşabilme dereceleri arasında bir doğru orantının bulunduğunu söylemek mümkündür. / ... saptanarak sınıflandırılması kavramsallaştırma denilen sürecin en karmaşık yönlerinden birisidir. Gerçekten de, belirli bir kavrama ilişkin olarak ilgilenenlerin üzerinde tamamiyle anlaşabilecekleri bir tüm özellikler tanımına ulaşılabilmesi son derece zordur ..., İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mecmuas, 1982, C 39, 273/274
a.
kavramsallaştırmak | Huntington süreci | yeşil ayaklanma (green uprising) diye kavramsallaştırmaktadır . Bk . Political Order in Changing Societies , s . 75 . seremoni niteliğindeki seçimlere katılma , kalkınma projelerinde çalışma gibi ey- 3 ..., Ü Ergüder, Türkiye'de tarım fiyat destek siyasası ve siyaset, 1981, 37
f.
kavranabilir | Gerçek izlemini vermek isteyen roman da düzenli ve akılla kavranabilir bir dünyanın varlığına inanıyor ve aynasında böyle bir imge yaşatmağa uğraşıyordu., | YeniUfuklar, C 8, 1959, 227, | https://books.google.com.tr/books? id=1TfWAAAAMAAJ, 16.5.2017g
s.
kavrayıcı
s.
"Süper kavrayıcı fırça", 6.7.2024, reklam"
kavrayışlı | Gerçi sen çok gençsin ama olgun ve kavrayışlı bir ruhun var., | FAtabek, DK, 1972, 76
s.
kavrayışsızlık -ğı
a.
kavrayışsız olma hali.
"Ve o kadınlar da uzaklardan gelen bu seslere hayli kulak dolgunluğu olduğundan pek de kavrayışsızlık yapmıyacak . lar çevik hareket edecekler . Elverir ki , ikinci cihan harbi bir sona ersin . İnsanlığın bütün ileri ve olgunlaşması hep böyle ka- rışık ve karanlık devrin sonunda yol almış olur?", Zehra Celâsun, Tarih boyunca kadın, 1946, 37 | "Meselâ Meclis-i Meb'usan açılıp, hristiyan unsurların burada daha ziyade temsili gerektiğini yazabilmektedir. Bu kavrayışsızlık, inkılâpçılık hastalığından, "devrim cinneti"nden ileri gelmektedir. Aynı bahislerde, milliyet duygusu icabı, kendini nakzeden hükümlere de rastlamak mümkün olmaktadır.", Rıza Nur, Türk tarihi, 1979, C 3-4, 162"
kavrayışsızlık–ğı | +Bizi bu duyarsızlığa müptela kılan baş âmilin, haz ile bütünleşik olan hızın var ettiği derin kavrayışsızlık olduğunu idrak edemiyoruz. Kavrayışsızlığımızın sebep olduğu çaresizlik karşısında hıncımızı, hoyratça tarumar ettiğimiz mirastan çıkarıyoruz., | MKılıç, TürkiyeG, 27.8.2015 | Duyarlılık dedim; yedi sekiz yıl önce, Cihangir'de, söyleşisi göz kamaştırıcı o gecede, konudan konuya zikzaklarla sıçrarken, ama hep bir ana izlekte, bu toplumun yürek yakıcı kavrayışsızlıkları meselesinde, söz birdenbire Şevkiye May'a gelmişti. Belki Yedinci Köpek'e hayranlığım sebebiyle., | Sileri, Z, 31.10.2015
a.
GTS+
kavruluvermek | birdenbire kavrulmak | Her insanda aynı yasla / Kavruluvermiş gözyaşım. | , | İZB, Atatürküm, 1959, 9
f.
TDK-
kavrum kavrum kavrulmak | Komüno Niyazi derlerdi bana bak neler anlatacağım sana diye başladı: ... bacak savrum savrum ortalık gawur fırını gibi yanıyô kavrum kavrum ..., | 25.5.2018, Nostaljique une komünisto fabilo! – Medyamit, | https://www.medyamit.com/yazarlar/osman-kibar/nostaljique-une-komunisto.../624
kavsara
a.
1. İnce hurma vb. ağaç dallarından örülmüş, iki yanı sivri meyve sepeti. 2. İnsanın göğüs kafesi, kavsara-i sadrriyye [kavsara sepetine benzetilerek].3. mîmar. Kemer ve tonozların içbükey bir yüzey meydana getiren iç kalınlıkları, kemer kovanı
ar. kavsara
"Osman Hamdi Bey’in “Kaplumbağa Terbiyecisi” tablosunda bulunan pencere, dış cepheden gördüğümüz Bursa Yeşil Cami taç kapı kavsarası altındaki penceredir. Burası hünkar mahfilinin bulunduğu kısımdır.",
Tasvir Sanatları @tasvirsanatlari, 26.06.2025, X
kavşıt | buluşma, karşılaşma | Türkçülerin kavşıt yeri Dil'de Fikir'de İş'de birlik Altayli.neti, | | http://www.altayli.net/articles.php? article_id=40, 3.1.2014
a.
kavukkıran
b.a.
toplu tavuk ölümüne yol açan bir hastalık.
tr. tavuk-kır-an
"Geçen kış tavukkıran götürdü tavuklarımı. gittim de babamın evinden getirdim ben bu gurku.", 40"
Kavukluk -ğu | kavukların konulduğu veya asıldığı yer. | Bazan –kavukluk gibi– ma'nâ-yı kesreti mutazammın olmaz. | kavukluk | serhat x kitabında, | 249.
s.a.
kavun | Kocamın mayası* meydana çıktı. Ah kardeşim, kavunun karpuzun iyisini seçebiliyoruz da, inanoğlunun makbulünü önceden niçin tanıyamıyoruz? , | MYağmur, 59
a.
kavurmalı
s.
içinde kavurma olan pide.
Kavurmalı, 6.4.2024, Köyiçi-Güngören Merkez camisi, lokanta camından
Kavurucu | On üç yıl sonra şimdi sevgilimden ayrıldığım bu derin, bu kavurucu günlerde neden ansızın aklıma düştüğünü sordum kendime., | M Mungan, Yaz geçer, 1992, 31
s.
Kavurumluk | kavurmalık, kavurma için ayrılmış, bir kavurma ölçüsünde | Oradan soğan erkeklerinden bir kavurumluk kırıp getirmişti., | M Kızılca, 27.4.2016, | http://rasyonelhaber.com/makale/431/gargara-abduellatif-camii, 11.8.2018
a.
kavuşku
a.
visal, ulaşma. kavuşma.
tr. kavuş-ku
"Güzel davranış bir kılıçtır / Zorbayı da etkiler uysalı da / Büyük kavuşkudur | / Hayvanı da uysa eder, insanı da", S Seyidanlı, 19"
Kavuşmaklık | Kavuşmaklık müyesser kıl yarın rûz-i kıyâmette., | Hengamî, 36
a.
kavuşşahab dağları
dağ a.
"Bir gözü / Kavuşşahap Dağlarının uçurumlarıyla şehla", M Taner, Sunak, 65"
kavuştak -ğı
a.
nakarat.
tr. kavuş-tak
Hilmi türkülerinde üç mısradan sonra iki mısra kavuştak kullanmıştır 62
kavuştak | MEBozkurt, 1944, | 9 vd
s.a.
Kavvali | urdumüz. | Kavvali müziğinin üstadı Nusret Fatih Ali han/ Pakistan'ın tasavvuf müziği olarak bilinen 'kavvali'nin duayeniydi., | ErkamEmre, ZCumartesi, 18.8.2012
a.
Kaya | Cebelitarık'a İngilizlerin verdiği isim. İngilizlerin Kaya (The Rock), İspanyolların 'el Penon' olarak adlandırdıkları Avrupanın en son sömürgesi cebelitarıka çıkmış ve dönemin İspanyol hükümetinin tepkisine neden olmuşlardı., | AkınÖzçer, T, 22.5.2012
a.
kaya yünü | Stonewool taşyünü (23.1.2017 ürününüstüne yazılı)
a.
ing.
kayakoruğu | Bitk. Dam koruğu, arzu otu yakısı ve merhemi yapılır | Yaraya kardeşkanı, göze kayakoruğu, mübarek otu öksürüğü keser., | 25.4.2015?
a.
TDK-
kayalaşmak | kaya halini almak | ıssız bir çağıltıdır bu derinlerde / asırların kayalaşmış bir anısı, | NuriBenk, Vaveyla, 6
f.
GTS-
kayalı | Daha öteye gideceklerdi, lakin bu iri kayalı kale onların yoluna bir set çekti, durdular., Enver Behnan, Bumin, Ülkü, Eylül 1933, 145
s.
kayalıklı
s.
kayalığı olan.
"Daha iş saatine epeyce zaman var... Deniz kıyısına uzanan yola saptı... Sular küçük ürperişlerle oynayışlı... Kayalıklı kenarlarda bu, oynayışlar sesleniyor..", C Uçuk, DŞ, 1971?, 153"
kayanak -ğı ???
a.
"Kayanağın" açıkta kalmış sanırım! Üstün açık yatma... LBSG", @ibrahimcelik06, 21.04.2024, X"
kayartoluk -ğu | | ... mi olur, Yazıcı mı olur, Bahçe Safası mı olur, seyrettiği orta oyunlarının bir çoğunu orada oynardı. Ekseriya Kavuklu'ya çıkardı. Kayartoluk da, Hirbo'luk da , Matizlik de, hatta Denyo'luk da yapardı., | B Büyükarkın, Soytarı, 1974, 9
a.
kayatuzu
b.a.
tr. kaya-tuzu
Güvercin, yelkovan | at ve gem | işte, bu, kayatuzu 27
kaybediş | Acı soysuzlaşınca tiranlaşıyor belleksizlik / İnat ve öfke, kaybediş ve kayboluş oluyoruz / Komikti dıştan bakınca dünya ama hırçın / Ayışığı, telgraf direkleri ve fesleğenler / Buradayız işte durgun bir sessizlikteyiz şimdi, | AhmetTelli, KunduzD ıı, 68
a.
kaybetmek | gâib + tr. etmek yitirmek kim kaybetti de ... bulacak kalıp söz | Cumhuriyetçi Cevriye şiddetle karşı çıktı bu söze: Kim kaybetmiş de onlar bulacakmış 226'yı..., | NGüreli, SO, 95
f.
ar.
kaybetmişlik -ği | Aslı ve temsil ettikleri zenginlik, aşk ve şehvet, ihanet, kaybetmişlik duygusu., | AÖTürkeş, RKitap, 20.9.2013
a.
kaybettirici | ABD Hazine Bakanı Scott Bessent yaptığı açıklamada, Çin'in ABD'ye karşı %84 oranında misilleme gümrük vergisi uygulama hamlesinin talihsiz ve Pekin için kaybettirici bir teklif olduğunu söyledi., Hr, 09.04.2025
s.
kaybolmuşluk -ğu | Ormanın cazibesine, insanın belki de kendi isteğiyle kaybolmuş olabileceğine, insanın etrafında uçsuz bucaksız ormandan başka bir şey olmadığını hissetmenin dayanılmaz hazzını sürekli tatmak uğruna bu kaybolmuşluğa katlandığını anlatıyor., | NGüngörmüş, 1999, 83
a.
kayboluş | İnat ve öfke, kaybediş ve kayboluş oluyoruz, | AhmetTelli, KunduzD ıı, 68 | Çarşıda nerelere gittiğini izledim –hayır, pek fazla bir mekan yoktu-, kayboluş günlerinde sabah uğradığı bir tek çorbacı ve –sanıyorum- hovardalık etmek istediği günlerde aynı yerin öğle mönüsü..., | RehaMaden, 2005, 71
a.
Kayboluvermek | Hacı Etem kargaşalık sırasında birdenbire ortadan kayboluvermişti., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 98
bf.
kayda geçmek deyimdöner mi kavlinden sıdk-ı sadıklar / dost ile dost olur bağrı yanıklar / aşk kaydine geçti bunlar aşıklar / sümmani'yi ''derkenara'' yazdılar..., | Sümmani
Kaydadeğer | önemli | Soy ağacı, ünlü Yunan ve Pers atalarına kadar ulaşan bu kırallığın, ikili kültürü son derece kaydadeğer bir sentez olarak karşımıza çıkıyor., | Raillife, ekim 2019, S 133, 29
s.
kaydedici | ... gördüğü için kaydedicinin hasara uğraması nedeniyle elektrik motoruyla kesilerek ana işlemciye ulaşıldı., | Hr, 16.10.2018
a.
kaydedivermek | Mektuptan bir şeyi anlayacaksınız, fakat şunu da kaydedivereyim, Amirale çok sualler sordum, lakin bazılarını neşretmedim..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 19
b.f.
kayden | Elektronik kayıtlı olarak bk. Kaydi sistem
z.
GTS-
kaydıraklı havuz | içinde veya yanında kaydırağı olan havuz | Kaydıraklı havuzda çocuk boğuldu, | KorkusuzG, 5.8.2015
a.
GTS-
kaydıraksız | kaydırağı bulunmayan yer | Her yer salıncaksız, kaydıraksız, tahterevallisiz çocuk bahçesi., | ACılga, Sıpanın, 16
s.
Kaydırmaz | kaymayı önleyen nitelikte | Vakumlu duş kaydırmazı!, | 18.5.2019, dükkandaki eşyadan
a.
kaydi sistem | borsa Sermaye piyasası araçlarının (hisse senedi, yatırım fonu katılma belgesi vb.) ve bu araçlara ilişkin hakların Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş. (MKK) tarafından, elektronik ortamda, ihraççılar, aracı kuruluşlar ve hak sahipleri itibariyle izlendiği sistem. | Kaydi sistemde sermaye piyasası araçları fiziki olarak bastırılmamakta, bunun yerine MKK tarafından kayden izlenmektedir., | SPK YatırımcıBilgilendirmeKitapçıkları-9, Ankara, Mart2007, | http://www.spk.gov.tr/displayfile.aspx? action=displayfile&pageid=74&fn=74.pdf, 16.7.2015g
a.
GTS-
kaydileştirme
a.
Sermaye piyasası araçlarının (fiziki pay ve yatırım fonu katılma belgesi) fiziki olarak senet üzerine basılmasından vazgeçilerek bu sermaye piyasası araçlarına karşılık gelmek üzere aynı nitelik ve hakları taşıyacak şekilde elektronik ortamda kayıtlar oluşturulması
kaygana
a.
tr.
"evlerine gittiğimizde, ya da bahçede babaannem bize yağda yumurta yapardı. o, yağda yumurtaya "kaygana" derdi.", A Cılga, 1980, 61"
kayganak
a.
sahanda yumurta pişirme.
tr. kaygana-k
"Cırttan yanıt vermiş: -Çünkü ninem her gece bana kayganak pişirir, yedidir sonra yatırırdı.", Y Feyzioğlu, Cırttan ile Sihirli Topuz, 57"
kayganak -ğı | kaygana. Sahanda yumurta. | Cırttan yanıt vermiş: -Çünkü ninem her gece bana kayganak pişirir, yedirir sonra yatırırdı., Y Feyzioğlu, Cırttan ile Sihirli Topuz, 57
a.
kayganlaştırıcı | Kadının cinsel uyarılması, değindiğimiz gibi, dölyolu girişinde bulunan büyük ve küçük dudaklardaki «bartholin» bezlerinin kayganlaştırıcı ve penis girişini kolaylaştırıcı bir maddeyi salgılamalarıyla (lubrikasyon) başlar, | KurbanÖzuğurlu, EvlilikRaporu, 1985, 152 | Çünkü vajinal tuşe*, mekanik lezyonlara ve muayene esnasında parmağa sürülen herhangibir kayganlaştırıcı madde bulguların bozulmasına sebep olabilir., | AÜ, 1966, C 19, 880
a.
kayganlaştırmak |
f.
kaygılaşmak | ...gerçekten çokdost, kardeşçe oturuyorlar, konuşuyorlar, milli mesele hakkında düşünüyorlar, kaygılaşıyorlar. 42
f.
kayık -ğı | birilerinin kayığına binmek | Birilerinin kayığına binip onların türkülerini söyleyerek sahildekilere hakaret etmek ya da ısmarlama yazılara erkete olmak Hürriyetin tarihsel misyonuna ihanet etmektir., | STunalı, T, 23.6.2012
a.
TDK-
Kayık salıncak | Büyükler ikişer kişilik kayık salıncaklara biniyorlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 36
a.
kayık tabak
b.a.
kayık biçiminde porselen tabak.
"Yemek pişmiş, kayık tabaklara boşalarak, yemek dolabına yerleşmişti bile.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 83"
kayıkça | kayık gibi; kayık kadar. | Üçkardeşler, civciv yuvası balıkları uyandırmaya gittiler... Mavi saçlı, mavi bıyıklı bir adam, kayıkça iri bir deniz kabuğundan atladı, kıyıda durdu; yoldan geçip gidenlere bakıyordu: Bunların çoğu dağ beyi, azı zor beğiydi ., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 21
s.
kayıkhaneli
s.
kayıkhanesi olan.
tr. kayık + Farsça hane + tr. -li
"Kayıkhaneli yalılar. Rumelihisarında bunlardan da vardı. Arkalarında cadde yani yol (!) geçen yalılar denize ziyade yakın idiler ve her birinin ayrı ayrı rıhtımı vardı bu rıhtımlar arası açıktı ve bu açıklıktan binaların altındaki ... ", "
Semih Mümtaz, Tarihimizde hayal olmuş hakikatler, 1948, 69
kayınbaba
a.
kaynata, kayınpeder.
ar.kaim-baba
"Men gidirem hamama / Demen kayınbabama / Özü bağbancı gızı / Bizden ister şamama","
Kerkük türküsü
kayınbaba | kaynata, kayınpeder | Pek muhterem kayınbabam hacı Kurban Karahan'ı Gümüşhane Süle köyünde ebedi istirahatgahına yolcu ettik., | Orhan Gedikli, 1.7.2019, feysbuk
a.
kayınçe | kayınbirader. | Hekim Ziza'nın ise kayırılacak üç tane kayınçesi vardı., | Atsız, Dalkavuklar Gecesi, 58
a.
Kayınpederli | İshak Paşa'yla Gedik Ahmet, kayınpederli-damatlı devşirme çetesi ve çömezlerinin iki Türk vezirini şehit etmeleri ulema sınıfı ve Türk halkı tarafından nefretle karşılanmış, isimleri lânetle anılmıştIr., | Mehmet Doğan, Kur'an gölgesinde ve tarih önünde Türk, 1978, 254 | Kayınpederli damat notları, | Ahmet Tan, Cum, 1.12.2019
s.
kayıntı | argo. yemek, yiyecek, avanta. | Bir zamanlar ANAP'ın seçim kampanyalarını da yürütmüş, boğazına kadar 'arpalığa' batmış, önümüzdeki seçimlerde, 'Seguela'nın sağ budu, ünlü reklamcı' anonsuyla CHP'den aday adayı olmuş ama milletvekili adayı seçilememiş, partilerüstü 'Nerede kayıntı var oraya abicim' ekolünün mutena bir temsilcisi!, | MKırıkkanat, R, 18.10.2002
a.
kayıp cennet | Artık neredeyse tüy kadar hafiflemiş haliyle 'koltuk' insanlığın doğduğu yere, and dağlarındaki evrenin merkezine, ağaçlarla kaplı o kayıp cennete iade edilmelidir., | EceErdoğmuş, TarafKitap, Ağu2011,6
a.
GTS-
kayıpçı | ...kayıp ve kaçağı önleyeceği, vergi adaleti sağlamada yardımcı olacağına inanıyorum; darısı diğer kayıpçı meslek gruplarının başına., | Hürr, 2.2.2004, www.hurriyet.com.tr › Ekonomi,19.5.2016g
s./a.
kayıplı | yitikli. kayıp verilen. | Macaristan vakası bunun olamayacağını gösteren acıklı ve çok ağır kayıplı bir delilidir . Aynı zamanda Sovyet zimamdarlarına vahim bir ihtardır !, Ayın tarihi, 1956, S 276-277, 393 | Aralık 1917'de Kudüs'ü ele geçiren İngiliz Orduları Komutanı Allenby. (Edmund Henry Hynman Allenby) Büyük bir fatih midir yoksa yüksek maliyetli bir zaferin komutanı mı? Askeri tarihçi Cyrill Falls bu zaferi yüksek kayıplı bir harekat olarak görür., @Gulsum_Polat_, 24.12.2024, X
s.
kayırmacı | ...önündeki tüm boşlukları yapay olarak şişirdiği otoritesiyle doldurmaya çalışan, ne geleneksel ne çağdaş olabilen, alabildiğine başıboş, dağınık, belirsiz, keyfi, hemen her konuya yasakçı esprisiyle yaklaşan, rüşvetçi, kayırmacı kısaca bozuk..., | CemilOktay, Hum Zamirinin Serencamı, 1991, 12
TDK-
kayırmak | yanmak, acımak, üzülmek | Dadaloğlu der ki göründü dağlar /Aşiret kavgasın görenler ağlar / Ben de öldüğüme kayırmam beyler / Zalim düşman üstümüze mert olur | Eviniz müsaitse yanınıza alırsınız. Yahut İstanbul Darüleytamınına filan kayırmağa çalışırsınız., | Güntekin, Damga,92
f.
kayırmasız | kayırma olmaksızın. | Hayat şartların derin mutsuzluk sebebi olmamalı, evlatlarının geleceğinden endişe içinde bulunmamalısın, kendinin ve onların gelişebilmesi, insanca yaşayabilmesi için, özgür, hakkaniyetli, kayırmasız, ayrımcılıktan uzak, dayatmalardan azade, akla ve bilime düşkün, düşünceni ve eleştirini ifade ederken korkmayacağın, hak mücadelelerinin hakkın görüleceği bir demokrasi, hukuk devleti tesis edilmeli., Umur Talu, T24, 07.01.2025
s.
kayırmasızlık -ğı | kayırma olmama hali. | Peki cezalar? Ölçü, standart, ayrımsızlık, kayırmasızlık, eşitlik, adalet duygusu hepsinde geçerli mi? , Umur Talu, T24, 11.01.2025
a.
kayırtıvermek | hemencecik kayırtmak | ... aklâmın birine kayırtı veririz., | AAYörük, 8.2.2016g
f.
GTS-
kayırtıvermek birisini hemencecik kayırtmak | ...aklamın birine kayırtıveririz.
kayısı | hacıhalil (kayısısı) | Türü hacıhalil kayısı. Yani parlak lezzetli şirin. Ve uzun ömürlü./Bu kayısılar pazarda satılan hediyelik ve turistik kayısılar değil. Hacı Halil kayısı türü. Yani aşılı değil... 3-4 gün içinde tüketiniz., | MFilinte, 31.7.2015/3.8.2015 rindan | tokaloğlu kayısı | Konya Ereğlisinde yetiştirilen kayısı türlerinden | Bulurum da cebimdeki Tokaloğlu kayısılarını ona veririm diye demir elektirik direğinin yanında hava kararıncaya kadar bekledim., | BTSalihoğlu, 2014, 105
a.
kayısılı
s.
kayısısı olan.
kayısılı | içinde kayısı veya kayısı parçası bulunan nesne | Yeni kayısılı ekmeğimiz gelmiştir., | HalkEkmek, 11.5.2016
s.
kayış | kayış atmakkelek atmak* | Bu stratejiyle Öcalan devletin kayış atmasını önlemek ve sorumluyu kamuoyu ile paylaşarak barış sürecini kimin dinamitlediğini açıkça kamuoyuna göstermek istiyordu., | EUslu, T, 20.8.2011 | O adama bi telefon et, sonra bize kayış atmasın., | sokaktan, 1.2.2013 kayışları kopartmak deyim delirmek | Kalça kelimesi üzerinde o kadar yoğunlaştı ki Erol, kalça dendiğinde gülerek, susarak, utançla kaçışan arkadaşlarının kayışları kopartmış gibi | am' de lan, 'göt' de lan, 'sik' de lan! diye yakalarına yapışmaya başladı., | NGenç, isenç, 88
dey.a.
kayışlaşmak
f.
kayış hüviyeti kazanmak.
tr. kayış-laş-
"... tunç rengi almış, erkeklerinin vücudu kayışlaşmış bir sahilde gün görmemiş beyaz bir insan, etrafına toplanıp seyredilecek, hattâ hor görülecek, geri, iptidaî ve garip bir varlıktı. Leylânın erkek arkadaşları onu kadınlaşmış ... ", R A Sevengil, Perdenin arkası, 1941, 93"
kayışlı | Hoca efendinin önünde ileriye doğru uzatılmış olan iki üç arşın uzunluğundaki sopalar, başucunda asılı olan kayışlı falakalar korkunçtu. / Hoca efendinin baş ucundaki kayışlı falakayı biliyorsun ya! İşte bizim amca birgün onu koparmış, kaçmış., | MNaci, ÖÇ, 23/27
s.
kayıt
"Neye canın sıkıldı bey?' Babam yorgun ve bezgin halde: 'Neye canım sıkılacak Hatice,' der. 'İş yok, kayıt yok. Üstelik hesabı hemen kesmiyorlar, aybaşına gel diyorlar. İnsan halinden kimse anlamıyor ki.'.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 36"
kayıt | Kaydı burada bulunmayan hastalara bakılmayacaktır., | 23.08.2024 İÜTF Göz
a.
kayıt cihazı | teyp | İşte, kayıt cihazını da kopya için kullanıyordu., | İOAnar, GK, 151
a.
kayıtçı | Gören göz, duyan bir kulak ve konuşan bir ağız ve teşhir edilmesi için vücuda getiren bir kayıtçı ve elbette o kayıtları o gibi canlandıran ve oyunuyla bize kendimizi gösteren bir oyuncu., | AyçaŞen, T, 19.2.2012
s.
kayıtlamak II | kaydetmek | Dün kayıtlanan dosyaları silme, | UğurDemir, 17.11. 2009, www.cozumpark.com | Kayıtlamadım ama kayıtlarım [telefon] numaranı., | AdapazarıSöğütlü, 18.5.2013
f.
kayıtlandırmak | Kayıt ettirmek; yazdırmak | Bir hafta sonra babam bizi, komşu köyün okuluna kayıtlandırdı., | ZMısırlı, Dilenci, 20
f.
Kayıtlar | Bir müddet daha düşününce dünyada da hiçbir yere bağlı olmadığını hissetti ve içten içe bu kadar yabancı olduğu bir hayatta kendisini birçok kayıtlardan kuşatmasına,
ondan, istediği hareket imkânlarını almasına müthiş içerledi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 183
a.
kayıtmak | kaytmak, geri dönmek | Kumaş gömleğimi hiç de giymedim / Uçup giderken sağ ol da diyemedim / Kara börkümü alıp kaytınız / Anneciğimi görünce selam aytınız., | AErgenekon, 108
f.
kayıtsız | Hep bu sahilde bulunmuş gibiyim. / Düşüncesiz, kayıtsızım, deliyim., M Çınarlı, 1969, 53
s.
Kayıvermek | Yemin // aşkın suç ortağı / toy yürek / usulca kayıverir oraya., | J Basse / C Çapan, CumKitap, 23.5.2019, 15
bf.
kayıvermek | Yorgundum, çarçabuk tatlı bir düşe kayıverdim., | ÖFToprak, 1979, 56 | Uzaktaki dağlara dokunmak ister gibi göğün ortalarından aşağılara kayıvermişti., | VSevim, 50
f.
kayil | Kail. Razı. Mutabık. | Oğlan mayilem oğlan / Sözüne de kayilem oğlan / Enişte bana hişt dedi / Yalan aslanım yalan, Su sızıyor, Ankara
ar.
kaykay | 1. Çocukların üzerine sıçrayarak ittirdiği bir oyuncak. 2. balıkçılık Denizdeki jelimsi tabaka. Salya. Marmara Denizi'nde, bilim adamlarının bir denizanası türünün sebep olduğunu bildirdikleri, balıkçıların | Salya veya | Kaykay diye adlandırdığı avlanmayı olanaksız hale getiren beyaz jelimsi tabaka, ağları ağırlaştırarak dibe doğru çekiyor ve gözeneklerini tıkıyor. 29.9.2009 www.balikcilar.net
a.
kaykıltmak | Cingöz Rıza başını tezgahın üstüne doğru kaykıltıp kalın çerçeveli gözlüklerinin üstünden bir füze bakışı fırlattı Safinaz Teyzeye., | NGüreli, 54
f.
kayma | Argo. S.kme; sövme. | Bu kayma yıllardır, Oktaylı, Kantarcıoğlulu üst yargı oligarşisi, Iğsızlı, Doğanlı asker darbesi ve Özköklü, Metehanlı 'teleşnikof' 'D'li medya ile milletin aklına ve inanç sistemine yapılan bir 'kayma'., | ÖAytaç, T, 21.06.2010
a.
kaymak -e
f. argo
tr.
Senin zamanların çok çok başkaydı,/ Bizleri hiç sorma bizlere kaydı.S Kuruçelik, 30.01.2024, facebook
kaymak –e | s.kmek | Sen şimdi benim anneanneme kaydığını mı ima ediyorsun? , | YErdoğan, 14
f. argo
kaymak 1989 | Bu hizmetler misafirinin yemeğini zamanında sunmak, sobayı kaymak (külünü boşaltıp yeniden yakılmak üzere usulüne göre yakacakla doldurmak) ve yakmak, yatağını döşeğini serip toplamaktı., | ŞAbak, YŞ, 28.2.2015
f.
kaymak I sütün veya yoğurdun üstünde toplanan birkaç santim kalınlığındaki yağ tabakası
kaymak II | tarih askeri teşkilat | Babamız ikimize de kaymaklar vermiş. Neden ağabeyim başka bir yere göçmüyor? Hayvanlar birbirini eziyorlar., | AErgenekon, 73
a.
kaymaklı
s.
mec. insan için çok tatlı.
tr. kaymak-lı
"Oğlan, destecik oğlan / Boyları gostacık oğlan / şekerli misin vay vay kaymaklı mısın vay vay", Emirdağ türküsü."
kaymaklı
s.
kaymağı olan. içinde kaymak olan.
Bunların alt tarafında has ve beyaz çörekçiler ile börekçiler vardır. Çeşitli börek , badem , susam ve çörek örtülü börek , kaymaklı börek pişirirler . Tâ Sarachânebaşına avrıncaya ka- dar böyle nimetler pişer . Çörekçi , börekçi , aşçı , başcı , çeşitli hoşafçı dükkânları vardır . Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyehatnamesi, 1978, C 3-4, 143
kaymaksız | kaymağı alınmış süt, yoğurt. | 1952 senesinde yükselen tansiyonumun kontrol altına alınması için, yediğim 100 | kaymaksız yoğurt hariç, tam yağsız ve tuzsuz bir rejime başladım., | HastaneD, 1960, C 14, 74 | Kaymaksız yoğurt
a.
gr.
kaynakça | Hepsinde veriler, ölçümler, hesaplar, deneyler, uzun kaynakçalar var., | RMargulies, T, 18.8.2012
a.
kaynaklanma | kaynaklanmak işi | Çünkü tarihin aynı zamanda bir bilim olduğu gerçeğine amacını aşan bir ağırlık tanıyan tarihçiler bir kez oluşturdukları bir tarih görüşüne neredeyse bir yasanın değişmezliğinden kaynaklanma bir güç tanırlarken, Friedell tarihe ilişkin bütün yorumların felsefenin kurucu sorusu olanNedir? sorusunun sürekli denetimi dışında kaldığı takdirde gerçeklik değerinden çok şey yitireceği görüşündedir., | AhmetCemal, C, 12.9.2016
a.
GTS+
kaynaklı | kaynaklanan, kaynaklanacak. | Yüzbinlerce kişinin geleceği 1 Mayıs kutlamalarında şantiye alanından kaynaklı olumsuzluklar yaşanması kaçınılmaz., | ErtanAltan, T, 1.5.2013 | Alman şanşölyesinin tutumundan kaynaklı bir duraklama yaşıyor., | M, 15.10.2014, 20
s.
kaynaklık –ğı | kaynak olma. | İslamiyet öncesi Türk hukukunun kaynaklarını, kaynaklık değerlerini tartışarak anlatınız., | MEKalıpçı, 8.12.2014 sınav sorusu | Gelelim haber kaynaklığı meselesine, | Talat Atilla, 23.11.2019, basın | Yani Kanal İstanbul, Küçükçekmece'den başlayarak Sazlıdere barajı, bu baraja kaynaklık eden derelerin geçtiği vadi-, ErtanAltan, T, 8.4.2013 | kaynaklık etmek | Bugün şeriatçı akımlara, siyasal dinci örgütlenmelere kaynaklık eden bu yapıdır., | | http://www.sosyal-is.org.tr/yayinlar/2007_7_8_gazete_2007_07_08.pdf
a.f.
kaynamak | O güne dek fark etmediği bir ateşin kaynamakta olduğunu duyumsuyordu içinde., | TKiremitçi, 2005, 196
f.
kaynana | Kız dinle nush ü pendimi kavline sâdık ol /Gözle rızâ-yı kaynanayı kul halâyık ol, | EnderunluVasıf, EGŞA, 204
a.
kaynana çatlatan b.s. | Sevgili Lale Kaynana Çatlatan Tarifler olarak nitelendirdiği tarifler ile bu ayki etkinliğe ev sahipliği yapıyor., | 3beyaz.blogcu.com/kaynana-catlatan-tarifler/2586218?, 26.11.2007
kaynana oturağı | Konu kaktüs olunca, isimler pek manidar... Mesela üstteki çiçeğin adı | kaynana oturağı. Yani kadıncağızı buraya mı oturtacağız, anlamında? Veya kaynana dili, kaynana yumruğu... Bütün kaktüs isimlerini kaynanaya bağlama eğilimi var... Neden belli... Hepsinin ortak bir yanı var... Dikenli..., | | http://birgo.mynet.com/gulendam237/yazi/kaynana-oturagi..2010(? )
a.
Kaynana şekeri | ++
b.a.
kaynana zırıltısı
b.a.
"Büyükdereli Kırık, yanaklarını şişire şişire klarnetiyle "Yarın da çarşıya varayım / Rabiama bir hotoz alayım / Sürü sürü kahveler kaynasın / Rabiamın göbeği oynasın" kerizini döktürüyor. Oyuncakçı Kel İsmail kırmızı şişirmesi elinde, "Asım Mellâ, Asım Mellâ / Bana bir tek rakı yolla" diye feryat ediyor, ardından kaynana zırıltısını öttüre öttüre dolanıyor.."
kaynana zırıltısı | kuruyan havuzun içinde / bir kaynana zırıltısı bir rüzgar gülü hep dururdu, | MG, 58
a.
kaynar | sıcak su kaynağı | Söğütlerin altından dolanıp geliyor herkes. Kaynar'dan, kaplıcalardan dönenlerden, hava karardıktan sonra, iki gömütlük arasından geçen kimseyi gördün mü hiç? / Kaynar: Gönen'de kadınların çamaşır yıkadığı sıcak su kaynağı..., | ÖFToprak, 1979, 23-4
a.
kaynarca | kaynar, kaynak, göze | İdraki olmayan âşığı kınar, / O yeşil gözlerin kaynarca pınar, / Demir olsa erir odunsa yanar / Bakın yüreğine taş mı bağlamış., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 283
a.
kaynaşık | Bizim bütün Türk tarihi boyunca, isterseniz bütün İslam tarihi boyunca deyin şahit olduğumuz anlayışla kaynaşık bir şeyi Dernek olarak taşıyoruz. | http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/Yazi.aspx? YID=186&KID=27&PGID=0, 8.6.2012g
s.
kaynaşık olmak | kalabalık sebebiyle çok yakın oturmak | Bayağı kaynaşık olduk., | TRTHaber, 4.11.2013, 20.00
f.
kaynaşıklık | Biz teknolojinin bize dayattığı hayatı yaşarken varlığımızla aklımız arasındaki kaynaşıklığı ihmal etmek zorunda kalıyoruz., | İsmetÖzel, | http://www.kalemlervekiliclar.com/Thread-SIIR-KOKUSU-ismet-ozel, 29.7.2007
a.
Kaynaşış | kaynaşmak hali | Kadın, erkek, yaşlı, genç, bütün ulus ayakta. / Bir canlı kaynaşış var caddelerde, sokakta., | V C Aşkun, 79
a.
GTS-
kaynaşıvermek | Bana yaramazlığıyla en evvel kendin itanıtan o olmuştu. bununla beraber onunla ilk günden kaynaşıverdik., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 115
bf.
kaynaşmak
f.
kaynamak
"Kefenim biçilmiş suyum kaynaşır / Yolum adım adım kabra yaklaşır / Hicranî destanın duyan ağlaşır / Ezelden bu kara yazım var benim.", San, Hicranî, 166"
kaynaşmak | Metnin çevriyazısında ve dizinde ise dizgi yanlışları sözcüğün tam anlamıyla kaynaşıyor., | S Tezcan,
f.
kaynaşmışlık -ğı
a.
kaynaşmış olma hali.
tr.
"... edebiyatçının, sanatçının iç içe kaynaşmışlığı ortadan kalkmış olur. Demek sanatçıları bu açıdan iki kümeye ayırmak şimdilik yanlış olmaz. Sanatı, edebiyatı bir oyun gibi görenler, ile bir kendinden verme gibi görenler.", "
Yeni ufuklar, 1962, C 11, 15
kaynaştırma öğrencisi | eği. | Aile bunun üzerine, kaynaştırma öğrencisi olarak Ozan'ın kaydını yaptırmak için evlerine yakın bir özel okula başvuruda bulundu, ancak okul bu talebi reddetti., | STansel, T, 21.3.2014 EkşiS, 19.12.2011
a.
kaynatım | kaynatma | Güney Amerika ülkelerinde, özellikle Arjantin'de içilen içecek. özel kaplarda sıcak olarak içilir, alışık olmayanlarda baş dönmesi yapar, o diyarlarda bu içecek İngilizler nasıl çaya tiryakiyse bizler de mateye tiryakiyiz, bu bizim çayımız deseler de bu çay sarhoş ediyor. bir sürü ne idüğü belirsiz bitkilerin su ile kaynatımından elde ediliyor., | 9.12.2000, encre, EkşiS
a.
kaynatmak
f.
argo. koyu bir sohbete dalmak.
tr.
"O esnada bizim hatunlar yan şezlongdan sohbete yazılan bir teyzeyle kaynatmaya başladılar", DOral, T, 13.8.2011"
kaynatmak | koyu bir shbete dalmak | O esnada bizim hatunlar yan şezlongdan sohbete yazılan bir teyzeyle kaynatmaya başladılar, | DOral, T, 13.8.2011
f. argo
Kaynayıcı | qaynaşlıq 'kaynayıcı, feveran idici, galeyan' ŞSL, Çağatay Türkçesi S, 2014, 599 | Çokraşkan: kaynayıcı ÇOKRAŞMAK: kaynaşmak..., | D Karakurt, Aktarma S, ? , 64 | Koğuşta kaynayıcı bir kalabalığın her türlü uğultusu vardı., | M A Bal, Sürgün Türkler, 2007, 63/(ve yine aynı cümle M A Bal, Milli Mücadele döneminde Bekirağa ve Malta anıları, (1919-1921), 2003, ? ) | Ne kızgın, ne kaynayıcı bir ruhu vardı! Alttan alta kaynardı, eski idare, o mahfuz ve ananeli konak Şadiye'yi sağlam bir şişe gibi, içinde sımsıkı zaptediyordu., | R H Karay, İstanbulun bir yüzü, 1997 | Manâsı (Ehli iyman için hazırlanmış olan cennetlerde şiddetli kaynayıcı iki pınar vardır ki bakanlara ferah verir) demektir., | S Elhac Demir, İmtihan Kılavuzu: akait kısmı, 1968, 118 | Kaynayıcı müdrir nekris, romatizma, kum sancılarına karşı mide karaciğer ve böbrekleri temizler. En ucuz maden suyu elde edilir. Anadolu, 26.3.1939
s.
kaynayıvermek
b.f.
çabucak kaynmak.
"Canı kahve istedi. Fakat evde kimseyi bu saatte uyandıramazdı. Banyo odasına girdi, elektrikli şofbende kaynayıveren su ile doldurduğu bardağa bir tutam Neskafe attı | nefis kokulu, telvesiz kahveyi zevkini çıkararak ağır ağır içti.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 58"
Kaypakçı | Havass-ı Ahi Çelebi kazasında zuhur eden eşkıya ve kaypakçı bahanesiyle hetk-i a'râz ve gasb-ı emvâl ve katl-i nüfus eden eşkıyaların..., | 22 Receb 1186
s.
kayrak -ğı | halk 1. Ekime elverişli olmayan, taşlı, kumlu toprak. | Anamur yolları yar yar, / Kayrak da çakıllı a canım. / Öyle bir yar sevdim yar yar, / Uyar da akıllı a canım. / Sürmelim aman, / Ben yandım aman, / Sevmişim aman., Türkü 2. Yassı, düz taş 3. mineraloji Bileği taşı 4. mineraloji Kayağan taş | İngiliz çimini İngilizlere bıraktım, kayrak taşlarının arasında bile çıkan, su borularına tutkuyla sarılan minik yapraklı yabani bitki şahane bir halı oluşturdu bahçede., | SKamuran, T, 28.3.2012 | Bahçemin dikenleri, doymadım size,/ Duvarlar, çitler, kayrak taşları,/ Kayrak taşlarıyla konuşan çeşme..., | CKoytak, T, 27.8.2012
a.
kayran | orman içinde geniş ve çıplak düzlük | Şehrin dışında (bulunabilecek en güzel yerlerden biriymiş) bir yeşillik kümesinin ortasındaki kayranda, neredeyse eskiçağ tiyatrolarını andıran bir yerde öyle anlatılıyordu./Epey aşağıda sık bir ağaçlık vardı. Ortasında bir kayran sezer gibi oldum., | BKarasu, 88/107
a.
kaysı
a.
kayısı.
tr. kay(ı)sı
"Divanda pufla yastıklar / Kaysı sarısı gök mavisi / Elişi kâğıtlı plâkta / Tatyos'un saz semaisi", İlhan Geçer, 1986, 21"
kaysı sarısı
b.a.
olgun kayısı renginde.
tr.
"Divanda pufla yastıklar / Kaysı sarısı gök mavisi / Elişi kâğıtlı plâkta / Tatyos'un saz semaisi", İlhan Geçer, 1986, 21"
kaytaklık | kaytak olma hali, döneklik | :Bir millet geri gidebilir mi? Milletin kaytaklık hakkı var mıdır? , | MEBozkurt, Atatürk İhtilâli, | 70
s.a.
GTS+
Kaytancılık ğı | Hazırcılık bozdu dikiş dikeni / Geldi bir Yahudi aldattı beni / Koş benimle ortak edeyim seni / Hayırlı ticaret kaytancılıkta.
a.
kaytanlı
s.
"Dursun'a dedesinin giyimini şöyle anlatırlardı: Ayağında limon küfü şalvar, sırtında sırma kaytanlı cepken, belinde bir değirmi şal kuşak, boynunda aşağı sarkan gümüş kakmalı köstek, ucunda kuşağının arasına sokulmuş üç yüz dirhem çeker, çift kapaklı bir Priyol saat | saat gümüştendir ve kapağının üzerine papatya ve boru çiçeklerini andıran motifler işlenmiştir. Başındaki fese de abani sarmak âdet.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 50"
kaytansız | Kaytansızlar ve fırıldak durunca dünya alem de durur mu, | RKarabulut, Sola, 2017 (Kitap adı kayzer Söze | Bakalım bu davanın Kayzer Söze'si Erhan Tuncel, Hayal'in | Ben Hrant'ı tanımazdım, ortadan kaldırılması gereken çok tehlikeli birisi diyordu, internetten Dink'in resimlerini indirip bana o verdi, Ogün de cinayet işlemek için İstanbul'a yola çıkmadan ona gidip helallik ve Türk bayrağı aldı iddialarına ne diyecek? , | MEsayan, T, 27.2.2012
s.a.
kayut kuyud | Bir öğretmenin tayini kadar görevine son verilmesi de kayut kuyuda bağlıdır., | Mehmet Doğan, KararG, 17.1.2019
a.
Kayyumcu | 1. seçimle bir göreve gelenleri suç işlediği iddiasıyla görevinden alıp yerine kayyum atayan. 2. | bu biçim uygulamayı destekleyen. | Bu kayyumun amacı seçme ve seçilme hakkını yurttaşın elinden almaktır. Bu kayyumun amacı Kürde 'seç seçemezsin, seçilemezsin' demektir. Bu kayyumcu rejim anlayışı sadece Kürtlere zarar veriyor, sadece DEM Parti'ye zarar veriyor. Esenyurt örneğinde olduğu gibi kayyumcu anlayış seçimleri lağvediyor, seçimleri ortadan kaldırıyor., Tülay Hatimoğulları, Cum, 5.11.2024
a.
kaz | şaşkın kaz salak, aptal | Ey Garib'im haddini bil / Aç göz olma hakkını bil / Sordum: 'Hukuk' yok mu burda / Ama şaşkın kaz dediler, | OsmanErdem, 65 yolunacak kaz | Bir yolunacak kaz bulamadım / Sesime ses veren saz bulamadım, | OsmanErdem, 67 kaz beyinli | O kaz beyinliden başka âşık olacak adam bulamadın mı? dedim., | FAtabek, DK, 1972, 79
s.a.
kaz kafalılar | çoğ. | Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne / güzel, düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz! / Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!, A Behramoğlu, Bir gün mutlaka, 1965
b.a.
kaz kazla topal tavuk kel horozla Herkesin bir yeri var. Dengi dengine.kaz kazla, daz dazla, kel tavuk kel (topal) horozla herkes kendi durumuna uygun gelen kişilerle anlaşıp arkadaşlık ederler. baz bazla, kaz kazla, kel tavuk topal horozla bir kişi, kendine denk ve uygun olan kişiyle arkadaş olmalıdır, atasözü kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez | Oo! Seçilirsen kazançlı. Önce vereceksin. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenir mi? , | NGüreli, 74
kaz oğlu kaz
"Bana Aşık Bekir derler / İsmimi bilmiyorsan öğren / Öğrensene kaz oğlu kaz / Önce aşık sonra Bekir.", Aşık Bekir Doğan, Değer, Y 7, Mar 2021, S 87, 46 46"
Kaz ya tozda yo buzda yenir buzda yağlanır, tozda başak tane yer.
Kazak çıkmak deyim | Rusçada veya Ukraincede genel olarak da Slav dillerinde kullanılan Kazak kelimesi bizatihi Türkçe bir kelimedir, Slav dillerine de Türkçede kullanılan manası mahiyetinde girmiştir. Ve bir Türk halkını tesmiye eden Kazak kelimesi ile tarihi manada anlam örtüşmesi vardır., | BeratYıldız, 14.3.2012 eposta
kazaklık | kazak olma hali, kazak halkı | Yok hakikaten maksat iyi niyetse, Kazaklık için hizmetse amenna... Zaten iddia ettikleri gibi sansür moderatörsüz olacaksa herkes garanti oraya akar-., NurahmetÇalışkan, 9.2.2012 eposta
a.
Kazalı | 1. Kazaya yol açan, sakıncalı, tehlikeli. 2. Kaza geçirmiş olan | İkinci elde hasarlı araçla kazalı olanı ayırmak gerekiyor., | Z, 21.5.2012 3. İlçesi olan il
s.
kazalı | yargılı, mahkemeye götürür, düşürür | -Hukuku Millet müdiri mesullüğü de kazalı iştir ha... Bir kere divanı harbe düştün mü berbat iştir..., | Güntekin, Damga, 76
s.
kazan | (bir yer) kazan (biri) kepçe| Bir yeri etraflıca (dolaşmak, aramak) anlamında kullanılan bir söz. | Peki dedik, Faik Ahmet beyi aramıya koyulduk... Dört saat Ankara kazan, ben kepçe, nihayet akşam sekiz sularında Başbakan yardımcısını telefonla Anadolu Kulübünde bulduk., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 45
dey.a.
kazan | kazan içtiması | Maça göre bir ayarlama yaparız, müsterih olun. :) Amma ve lakin: Mutlaka katılmak isteyen arkadaşlardan bazılarının katılmalarına engel teşkil edecek mazeretleri olacaktır. Askeriye tabiriyle kazan içtiması alamayız. Azami derecede hassasiyet gösterilmesini hassaten istirham ediyorum., | BŞirin, 11.2.2015 trabzunlular kazan kaynatmak deyim | Safinaz Teyzelerde kazan kaynatılıyordu. Sosyete Şaziment: 'Bana kalırsa' diyordu, 'Güzel Makbule'nin kocası bu işten pek anlamıyor'., | NGüreli, 38
a.
kazan kazan
b.a.
tr.
"MP biletleri, tüm sayısal oyunlar ve Kzan Kazan kartlarını satma hakkı kazanan bayiler, ilginin günden güne arttığı oyunlara aracılık ederek düzenli gelir elde ediyor..", Şans Postası, 10.04.2021, 6"
Kazanansız | Kimi nazlayayım. Bu savaş kazanansız olur., | 1.11.2017
s.
Kazancılık ğı | Çok tokmak salladım kazancılıkta.
a.
kazandırmayıcı | Zehirli Sarmaşıkı seyretmek, diğer birçok diziyi seyretmek gibi vakit kaybı, yorgunluk verici, hiçbirşey kazandırmayıcı., | Telesiyej, T, 16.8.2011
s.
Kazanılabilir | Geri kazanılabilir atıklar
s.
kazanılmışlık | İçerden bölünmeyelim derken yakın dış çevremizde kazanılmışlıklarımızı takip edemez olmuşuz., | YKalafat, 15.7.2013 eposta
a.
kazanlı | Bu ürün doğal ve hassas ipliklerden üretilmiştir. Kazanlı yıkama yapılamaz. Ürünün ters yüzünü yalnızca soğuk yıkama veya kuru temizleme yapınız., | Fahhar, 01.08.2024+
s.
kazanmaklık | Bari hiç olmazsa ben bu niyetimle sevap kazanmaklığım mukarerrdir., | ŞKayaboğazı, 15.5.1953, 9
a.
Kazanmışlık –ğı | İlla'ların şuur kazanmışlık hali de şöyle if
a.
ade edilebilir, | A Taşgetiren, Lâ ve illâ KararG, 2.6.2019
Kazanova | Venedikli Giacomo Casanova (d. 2 nisan 1725)'nın soyadından Kazanova istediği kadını tavlayabilen çok çapkın erkek. | Kazanova vay arkadaş! | Gözümün önünden din kültür ahlak aile misafir nezaketi gitti, başka bir dünyanın çirkin kırçıl sakallı başka tür bir kazanovası geldi., | NGenç, İsenç, 22
a.
kazarma | hudud kazarmalarında..., R A Demirtaş, 13.01.2025
a.
Kazasız belasız | Neyse ki kazasız belasız Gebzeye vardım., | S Dölek, Kirpi, 104
z.
kazayağı | Göz kenarındaki kırışıklıklar | Kaz ayaklarına elveda diyeceksiniz!, | T, 23.9.2011
a.
kazı | at etinden yapılan ve Türkistan'da meşhur bir yemek. | Bir de JenPiy'in hanım hocalar[ı] kazı, kartı, kımız, bavırsak gibi nefis yiyeceklerden bir piknik hazırlamamışlar mı? , | AKara, 12.6.2011 eposta
a.
kazıkçılık | kazık atma, aldatma | Bakınız, aslında kazıkçılık da ölüm korkusundan kaynaklanıyor., | AŞen, T, 17.6.2012
a.
kazılı
s.
kazılmış.
"Dikkat kazılı yol.", 11.06.2024+"
kazılı | kazılmış olan. | Kara Kazılı Meşkler, Seyhan Erözçelik., S Erözçelik, 1991, 9
s.
kazımak
f.
8. kazma ile toprağın altını üstüne getirmek.
"İkramiyelerin saklı olduğu soldaki 8 adet Altın Yumurtayı kazıyın. Sağ tarafta da 2 bonus oyun alanının ikramiyelerinin bulunduğu yıldızları ve ödül yazılarını kazıyın.", Şans Postası, 10.04.2021, 7"
kazımamak
f. argo.
iplememek, ciddiye almamak, umursamamak.
"Kazımamak", de beers, 12.08.2013 23:47, EkşiS | "..ERDOĞAN Kürsüde Tıkandı SU istedi,, yardımcıdan Cevap Kürsünün altında var, oradan alıp için... BİTMİŞİN sen be TAYYİP.! Kimse Kazımıyor..!", @cajon_man, 25 Ara 2013, Twitter "
kazınabilir | Kitabın arka kapağında yer alan kazınabilir alanı kazıyarak elinizdeki nüshaya özel Lexpera Dinamik Kitap etkinleştirme koduna erişiniz., | www.lexpera.com.tr, 3.10.2019g
s.
Kazıntı | kazıyarak çıkarılan parça 2. Kağıtta kazıma izi iç kazıntısı | kuvvetli açlık | Kısmet bir iç kazıntısı duyuyor, yine de canı tahinli çörek istemiyor: Lök gibi hamur ..., | A Ağaoğlu, Üç beş kişi, 1984, 331
a.
kazısız
s.
kazma kürek demekkalıp söz kötü dilekte bulunmak | Eşek ne yapar? 'Kazma kürek, kazma kürek' diye söylenir. Bu nedenle, eşekten düşmek tehlikelidir., | ACılga, Sıpanın, 17
kazmacı (mezarcı) ölmüş mezarını kugarla kazımışlar
kazmalık | Peki Kemalistler ne yapacaklar? (...) O da belli oldu. Kısmi bir homurdanma olacak, bir kısmı ağlaşacak bir kısmı da kazmalık etmeye devam., | EArdıç, Star, 9.11.2002 2. TTAS dağ eteklerinde bulunan çukur
a.argo
kazulet
Kazulet gibi bir şey!
kazulet | halk ağzında kocaman | +Ne yapacağız bu kazulet şeyi, diye düşünerek ilerlerlerken bir tv şovunun parçasıymışlar gibi halk tarafından el sallamalar, gülücükler ve esprilerle bezeli sevgi gösterileriyle karşılanırlar., | EceErdoğmuş, TarafKitap, Ağu2011,6
s.
GTS+
kebabiye
Kebabiye | Endonezya'da yetişen bir karabiber türünün meyvelerine denilen kebabiye bitkisi, ses kısılmalarından ağız kokusuna, öksürükten iştah açmasına kadar pek çok konuda insan sağlığına fayda sağlıyor. 21.2.2014, | https://www.memurlar.net/haber/458050/ses-kisikligi-icin-kebabiye.html, 9.11.2019
a.
kebap | kebap etmekdeyim | Ulaşınlar benim benim diyenler / Nahak yere tatlı cana kıyanlar / Adam etin kebap edip yiyenler / Cümle pehlivanın günüdür bugün, | Köroğlu, EGŞA, 132
ar.
TDK-
kebaplık | 1. BTS+ Kebap yapılmaya elverişli, kebap yapılmak için ayrılmış: Kebaplık et 2. Kebap pişirme kabı | Sahanlığı görmeyin. O kâr-ı kadîm lengerler, kebaplıklar, iri sahanlarla yanıyor, ayine gibi tepsiler, tencereler, kuşhaneler, sefer tasları, tavalar, maşrabalar, süzgeçler, kepçeler, evani-i sim gibi görünüyor., | ARasim, Asker oğlu, 42
s.
bts+
kec-nazarlılık | eğri bakışlı olma hali | Her millet bu asırda harsi varlığına, harsi muhtariyetine kavuşurken bizim kec-nazarlılığımız devam edemez., | ÖSeyfeddin/BilalKapısız, | Hariçteki Türk Edebiyatını Tanımak Lazım!, | ZamanG, 17Şubat1335(1919), sa.313, | 2, Ağustos2016
s.a.
keçeleşmek
f.
3. mec. Vücudun bir yeri uyuşup duyarlığı azalmak.
tr. keçe-leş-
Balta, yeniden indi: keçeleşen dilimi, bilincimle temizlemeye çalışıyorum + bir kezinde İstanbula giderken, içinden geçilen Mekece* kasabasının adını... ekleyememiştim | orda, dağınık gömlek bohçası 83
keçeli | keçesi olan keçeli kalem | kalın uçlu bir tür kalem | Soruşturma kapsamında yapılan çalışmalar neticesinde toplam 26 evin dış cephe duvarlarına, pencere yanlarına ve bahçe duvarlarına olmak üzere değişik uzunluklarda kırmızı keçeli kalemle harf ve rakama benzemeyen ve anlamlandırılamayan şekillerin yapıldığı tespit edilmiştir., | Hüseyinİstemil, T, 1.3.2012 keçeyi sudan çıkarmak deyim | Cami cemaatinin hallerinden, uzun yokluk yıllarından sonra keçeyi sudan çıkarmış mütedeyyin işadamının algı dünyasından, kopkoyu bir modernlik atmosferinde yetişmiş olmasına rağmen bir sebeple dinini ciddiye alıp gereklerini yerine getirmeye çalışırken ara sıra hatâya düşen dindar gençlerin iç dünyasından haberdar olmadan | içeriye nüfûz edebilmek imkânsızdır., | ATA, Z, 17.3.2013
s.a.
keçemen harlarsa köpeği yalla Tuzaklı harlarsa öküzü yemle atasözü Keçemen ve Tuzaklı yer ismi. Harlamak gök gürleyerek havanın o taraftan kapanması. Hava durumuna göre hazırlıklı ol, davran. Göğ keçemen Zehirli yeşil bir kertenkele. Şebinkarahisar www.sebinkarahisar.com/sebince.asp
keçemen üzümü | Bir çeşit üzüm
a.
keçerme | bk. kelermek. | Aracı aldığımdan beri sürekli rahatsız eden kaputta ve tavanda güneş yanığı ve keçerme sorunu var. Bazı detailing dükkanları verniği kazıyıp cila ile parlatıp düzeltiyorlar. Konuştuğum kişi, olur da aracı satarsam Expertiz mikronu azaltılan boyadan yola çıkarak vernikli işlem var der diye uyardı. Tavsiye eder misiniz? Tekrar eski haline hemen döner mi? , 21 Ağu 2024, | https://www.otoclubturkiye.com/forum/topic/318182-kaportada-g%C3%BCne%C5%9F-yan%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ve-ke%C3%A7erme/, 19.02.2025g
a.
Keçesini sudan çıkarmak
dey.
Durumunu kurtarmak, işini yoluna koyup selâmete çıkmak.
"Bu konuşma bize göre kabul görmedi ama onlar keçeyi suya atmışlar. Çıkacağı yeri taşladıkları için zihinlerinde kursaklarında ne varsa dökmeye çalışıyorlar Meclis başkanının Kürtçe sözleri denledikten sonra Türkçe'ye tercüme edin cümlesi ise aym başkanı kadar yanlış bir tutum olmuştur. Böyle şey olamaz." Cumhuriyet, 12.12.2023"
keçi keçi bilmediği otu yerse başı ağrırmış | Müthiş uykum geldi birader. Ben kim içki kim. Keçi bilmediği otu yerse başı ağrırmış., | FAtabek, DK, 1972, 40 keçileri kaçırmak deyim | -Sen-keçileri-kaçırdın-mı? /Ben uyurken bakılır mı öyle, ayıp:, | OrhanTürker, Abla, Ocak2005, BiriD, S 1, 11 | Hasan, Hüseyin ve Ali 'Baba'yı kaçırmayı kararlaştırdılar. Hemen bir plan yaptılar. Babayı kaçırmak keçileri kaçırmak kadar kolay oldu., | NGüreli, SO, 88
Keçi sakallı | Yok keçi sakallı geçti o günler / üzüm oldu şimdi, / yıllar önceki koruk., | VK, 98
s.
Keçi sakallı | Yok keçi sakallı geçti o günler / üzüm oldu şimdi, / yıllar önceki koruk., | VK, 98
s.
keder etmek
dey.
kederlenmek, üzülmek.
"Ha, dans eksik kaldı demek! Vah vah, işte buna keder ettim. Onlar da dans etmediler mi?.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 54"
keder-dide | bs. Av.dr. mesut Ozansü'nün cenazesinde imam keder-dide ailesine dedi 4.3.2017
s.
kedercik -ği
üzüntücük. küçük ve sevimli keder, üzüntü.
ar. keder: üzüntü.
"KEREM’İN ÇANTASI Senin çantanın oğlum / ... / Bir gözüne de kuşlar yuva yapmıştı. / Kulpundansa Keremcik / Kedercikler sızardı.
Çantan ne ağır çantaydı."
, Alaeddin Özdenören, ? (26.06.2003'den önce)
kederdide | kederli. | Rabbim gani gani rahmet eylesin, mekanı cennet makamı âli olsun, özellikle kederdide ailesine sabırlar versin. Güzel insan İbrahim, ne mutlu sana davana hizmet ettin, sevdin, sevildin, ölümün bizi derinden üzse de, hoş sada bıraktın. Cennette buluşmak ümidi ve duasıyla..., Abdullah Kahraman, 02.04.2025, Facebook
s.
kedi | kara kedi | | Hani radyo bizim evde bir eğlence vasıtası olmaktan çıkmış, aile efradının arasını açan bir kara kedi haline girmiştir., | GugukG, 10.5.1947, 3 | kediyi öldüren merakdeyim | Kanın sahibi gelsin de toplasın döktüğü kanı diye olduğum yerde bekliyorum. Aslında adım atacak takatim kalmadığından, bahane aradığımdan biraz da kediyi öldüren meraktan., | YücelAhit, Kırmızı, Rafadan, Ocak2012, Yıl.1, Sayı. 3, 3 (III)
a.
kedi | saz/lık kedisi | bataklık vaşağı | felis chaus Türkiyede nesli tükenmekte olan endemik türlerden, ülkemizin suda avlanan tek yabani kedisi, H, 25.2.2014
a.
lat.
kedi adımı | Ortalığın iyice yatıştığından emin olunca, gizlendiğim yerden çıkıp kedi adımlarıyla arabaya yaklaştım., | S Dölek, Kirpi, 22
a.
Kedi ciğeri görüp yetişmese | Bugün oruçtur der. Ayberk Furkan Demirel @temirlerin 20s, 25.08.2024, X
kedi dili pasta | ++
b.a.
kedi evi
b.a.
kedilerin barınması için genelde ahşaptan, bazen mukavvadan yapılan küçücük ev.
"Atatürk'ün doğumunun 100. yılı dolayısıyla nisan ayı programına alınan Kedi Evi, Yoklar Dağındaki Kar ve Küçük Prens adlı çocuk oyunlarına Orhan Asena'nın Mustafa adlı çocuk oyunu da eklendi.", Millı̂ kültür, C 2, S 10-12, 51"
kedi merdiveni | İkinci Savaş'da Galata'da geçilmiş bir kedi merdiveni. XII Şiir de, duraklarda, dinlenirdir dinlenir. XIII Yenilmiş, geri çekilmededir bir gizli yol Muvazzaf şairler de. XIV Geceleri, aydan, evlere girilemiyordur., Ece Ayhan, Bütün yort savul'lar!: bütün şiirler, 1994, 160 | Dün yetmişyediye bir tertiplerin terhis gecesiydi. / Balonlar, kedi merdivenleri asmışlardı dallara, Hakan Şavlı, 1998, 40 | Grafon kağıdından kedi merdiveni yapar misali, herkesin köşe yazarlarından kırpıp kırpıp yarattığı kendine göre şahane bir analizi vardı., | DOral, T, 20.8.2011
b.a.
kedi olalı bir fare tutmak (yakalamak)| O zamanlar Ulus'un Ankara muhabiri, ayni zamanda bir Adana gazetesinin de yazı işleri müdürü... Kedi olalı bir fare yakalıyor: Churchill'in Adanaya geleceğini... Ulus'a telliyor bu havadisi..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 47
dey.
kedi tırnağı
a.
Lat. Portulaca grandiflora. ipek çiçeği
tr.
"Kedi tırnağı, teltel, gelinteli ismi de verilir. Üreme organları şapkalı olmayıp, saçak şeklinde çatallıdır. Renk yetiştiği ortama göre değişir. Güneş görmeyen yerde beyaz, açık sarı | güneşli veya yarı güneşli yerlerde ise sarı, kahverengi, turuncu renk kendini göstermektedir.", Ormancılık Araştırma Enstitüsü dergisi, 1983, S 57-60, 203"
kedi yürüyüşü | Podyumda mankenlerin kediler gibi 8'ler çizerek yürümesi... Önce sağ ayak sola, sonra çapraz çizerek sol ayak sağa şeklinde olur. (sarapis, 10.05.2004) EkşiS
a.
kedibacağı/kedi bacağı | kedi bacağı şekli verilmiş bir tür pişi. Malzemeleri 2 yumurta, 1 çay bardağı su, 1 çay bardağı yoğurt, 1 çay bardağı ayçiçek veya zeytinyağı, 1 çay kaşığı karbonat, aldığı kadar un. | Kayseri'nin ünlü yemeği kedi bacağı cevizlerin ipe dizilmesiyle yapılıyor., | | http://www.internethaber.com/kayseride-kedi-bacagi-boyle-yapiliyor-foto-galerisi-1195350.htm, 12.11.2015g
a.
kedican | Başka arkadaşlarımın yorumları daha komikti ama ilk defa bu kadar çok beğenildi foroğrafım. HADİ VATANA MİLLETE HAYIRLI OLSUN kedicanlarım benim Maaaşallah 20 Haz 2013 Perşembe, | http://pop.guzelanket.com/foto/photo.php? id=482320752113935747_217430824
Kedici | Hayvanları tedkik edenler için dikkate değen bu vakalar bizim gibi birçok yufka yüreklilerin evlerini kedici Zehra hanımın meskenine döndürebilir., | Ulunay, 15.8.1941, 2
s.
kedicik | 1. Küçük kedi 2. Sevimli kedi 3. Zavallı 4. Argo kadın sevgili* | Adnan Oktar'ın gözde kediciği Gülşah Güçyetmez'in instagram hesabında birbirinden ilginç fotoğraflar yer alıyor., | M, 6.10.2015
a.argo argo argo
kediler gibi mır mır mırlanır, uyuklar dururmuş., | AysunDursun, Keloğlan Masallarının Tespiti ve Tasnifi, MuğlaÜ SBE, 2008, www.belgeler.com
kedili | Kedisi olan kimse. | birkaç yıl içinde Kedili Saime Hanım olup çıkmıştı, | MG, 66
s.
Kedirgen | kuşkonmaz. | Kedirgen enic kuşkonmaz 3 adını yazdım Nazilli'de enic diye bilinir. Tam mevsimi.tavsiye ederim., | @ataslipinar09 19 Mar 2020, Twitter
a.
kediyi merak öldürür
dey.
Kediyi merak öldürür
kef
a.
bar, yar.
Kefal | inci kefali | Van kavurması, sebzeli Van tavası veya inci kefali kızartmasına eşlik eden ayran aşı çorbasının tadına bakarken, sahibi Semih Beyin tatlı sohbetini de dinleyebilirsiniz., | S Soysal, Kelebek, 24.6.2018, 7
a.
kefen parası | ne yapsındı / kefen parası zaten hazırdı, | MG, 34
a.
Kefen soyucu | Ol Resul Ekrem zamanında meğer, / Var idi Behlül, kefen soyucu er! / Nerde meyyit defnola arardı ol, | Ahmed (Diyarbekrî), ?Ahmet Bican, ?M F Gürtunca - 197? -Ahmediyye: kitab-ı Mürşid-i pend-i Ahmediyye, 197? , 20
a.
kefenleniş | kefenleme işi | Ölülerin yıkanışını, kefenleniş ve defnedilişini mezarlıkta hep görürdüm., | BTSalihoğlu, 2014, 117
a.
GTS-
kefil |
a.
kefilli
s.
kefili olan. kefile bağlanmış.
"Nefs-i Kesriye ayan ve eşrâf ve sâir malumü'l-esâmî ahalileri meclis-i şer'-i şerîfde kazâmız dahilinde vâki' muhafazası lazım olan mahalleri gereği gibi hırz ve hirâset etmek için cümlemizin ittifak ve ittihadlarıyla ber-mûceb-i evâmir-i aliye ehl-i İslamdan cümlemizin ihtiyarlarıyla muhtarımız olan kavî kefillü ve boyunlu ehl-i ırz ve mu'temedün-aleyh bekçiler tayin ve nasb ve hıfz ve hirâsete... ", MAD.d., 6279, 29 Receb 1162/15 Temmuz 1749, s. 3."
kefilsiz | ... bazara getürüb bazi müslümanlann cariyelerin mezad iderken bir behane ile ayaga urub haricden gelen hatun talibedir deyu deger behasindan aşaka akçe ile kendi avretine alıvirüb kefilsiz bazi dellallar dahi vardir ki esirci avretlerden bazi ... | Ve müderrisler kefilsiz suhte tutarlar deyu bildirdi Büyürdüm ki vusul buldukda ol makule suhteleri ele getürüb gaybet iderler ise yataklarına ve duraklarına ve şer'le buldurması lâzım olanlara buldurub getürdüb unat veçhile hak ... | Kefilsiz, hızlı onaylı ve 48 ay vadeye kadar TEB taşıt Kredisi, sizi yeni aracınıza en kısa yoldan kavuşturur., TEB buroşürü, 2017
s.
kefirli | Sabah kahvelerini ve onun işbirlikçisi slivoviçkaları* yasakladım ve kefirli sütü devreye soktum. Artık ayıktık., | Engin Cezzar'ı takdimimdir, İ Çalışlar, 2005, 126 2. Yörük oymağı | ... Karamanlı (Bozulus Kazası) Kaşıkcı, Kaşıkcılar, Kaşıkcılı (Danişmendli, Çölâbâd ve Sandıklı Kazaları) Kefirli, Kefırlü (Bolavadın Kazası) Kestan, Kestanlı, Kesten, Kestenli, Kes-tenceridi (Danışmendli Kazası) Keşler, Keşli, Keşlü (Bolavadın ..., | Musa Seyirci, ?Ahmet Topbaş Afyonkarahisar yöresi Türkmen mezar taşları, 1985, 10
s.
kefirli | Sabah kahvelerini ve onun işbirlikçisi slivoviçkaları* yasakladım ve kefirli sütü devreye soktum. Artık ayıktık., | Engin Cezzar'ı takdimimdir, İ Çalışlar, 2005, 126 2. Yörük oymağı | ... Karamanlı (Bozulus Kazası) Kaşıkcı, Kaşıkcılar, Kaşıkcılı (Danişmendli, Çölâbâd ve Sandıklı Kazaları) Kefirli, Kefırlü (Bolavadın Kazası) Kestan, Kestanlı, Kesten, Kestenli, Kes-tenceridi (Danışmendli Kazası) Keşler, Keşli, Keşlü (Bolavadın ..., | Musa Seyirci, ?Ahmet Topbaş Afyonkarahisar yöresi Türkmen mezar taşları, 1985, 10
s.
Kefiyeye | Tavanın ortasında sallanan büyükçe bir lambanın ışığı, müşterilerin başlarını aydınlatıyor ve festen keçe külaha, kalpaktan kefiyeye kadar belki yirmi çeşit serpuş, rüzgâr vurmuş bir çiçek bahçesi gibi
dalgalanıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 73
kegüli | moğ.? Alın üzerindeki saç demeti. Moğolların Gizli Tarihi, 210.
a.
keh keh gülme taklidi olumsuz/alaycı anlam içerir. Sırıtışı tarif eder. | [B]ir yanda keh keh keh diye yarışma sonucunu ima eden jüri üyesi üstad-ı eleştirmen..., | Telesiyej, T, 18.10.2010 | Ali güldü: -Bir bebek gibi. Ağzına da emzik verecektik ki... Keh keh, kih kih kih..., | HKıyafet, 1981, 60
keh küh yansıma | Balık sepette, sepet mutfakta, turna bakkalda, zurna tabakta, tabak Platinide Platini Erenköyde keh küh, | Fırt, Sayı434, 3.7.1984
kehkeh gülme taklidi bk. Keh keh | Belli bir gazlama süreci sonunda ortamdan yavaşça ve kehkeh gülüşüyle sıyrılmakla günün toplumsal hizmet kotası doldurulur. (yudheyn, 26.12.2010
kehkeşansız
s.
Kehkeşansız bırakma Allahım
kek
a.
Sürekli istanbul diyorum yanlış kurulmuş çağa karşı / Sen yoksun yoksulluk ve hüzün yine yakamda / Bir dağ keki yerine is kokarsa bir körfez sis / Orda yalnız ölüm vardır leş kokusu sıcaklar / Sen gel bu ölü şehri uykusundan uyandır / Köpüksüz denizlerde yılankavî mavnalar 15
kek III a. İng.cake1. Ana maddeleri yumurta, un ve şeker olan, içerisine kuru üzüm, kakao, fındık vb. konularak fırında pişirilen tatlı çörek: § | Ben evde kendi elimle kek yaptım, dedi. -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 246. 2. | Aptal, bön (kimse). Salak, aptal, kolay aldatılan. | Kızma ama bu konuda bir hayli 'kek' kalmışsın. AltanTan, T, 20.8.2011Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü 3. Kristal yapısında kalıp şeklindeki katı kütle. BSTS / Kimya Terimleri Sözlüğü (II) 2007
s.argo
kek I | Çelme. TTAS
a.
kek II | 1. kin, hınç, öç 2. sıkıntı, zahmet, mihnet 3. başından geçen sıkıntı ve zahmetlerle pişmiş, pekleşmiş adam; Tecrübeli adama Divanü Lügatittürk
a.
kek IV a. İng. cake Tane veya tohumların, etin veya balığın yağını veya diğer sıvılarını çıkarmak için mekanik sıkılmalarıyla elde edilen ve hayvan beslemede protein kaynağı olarak kullanılan yan ürün. BSTS / Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü
ing.
kek V Kürtçe | Allah muhafaza bir de Kek Mesut Barzani sizi Hewler'e (Erbil) davet etse, ne yapacaksınız!, | OMiroğlu, T, 18.11.2010
kekâ Ne güzel, ne tatlı, ne iyi anlamında bir nida. | Yağmurlu havalarda ise ihyâ edilecek Topçu kışlasına girer, orayı da çaktırmadan mescidleştiririz. Kekâ! ATAlkan, Z, 11.2.2012
kekboze | Ey Boris Johnson, senin yazdığın küfürname, bizim için 'Bekkoza Kekbozeden gelse acep mi kartal'..., | BAyvazoğlu, KararG, 29.9.2016
a.
keke | kürtçe Ağabey, abi. | Mesela kürtlerde küçük kardeşin ağabeyine 'abi' diye değil de ismiyle ya da 'keke' diye hitap ettiğini bilmiyordum., | MehmetBatur, T, 17.8.2015
a.
kekezlemek | Her kelimeyi diyemiyrım kekezliyrım., | 24.08.2024+ ++
f.
kekik -ği | yayla kekiği/eşek kekiği/tota kekiği/Sütçüler kekiği | Yayla kekiği (Origanum minutiflorum O. Schwarz et. P. H. Davis)'nde farklı toplama zamanlarının uçucu yağ içeriği ve uçucu yağ bileşenleri üzerine etkisi, | Hasan Baydar, 1.6.2014g | mercanköşk | kekik türü.
b.a.a.
kekikli | Acaba pirzolası iyi kaçar mı? Kekiklisi, baharlısı, kapaması, kızartması olur mu? | , | GugukG, 10.5.1947, 2
s.
keklemek III f aldatmak. | Bizi kekliyor/lar.
kekona akçesi yatıyor. M. Ali bey, 1961, 48 | Akıl akçesi, | 43
s.
kekremişlik -ği | Ve şimdi, siyasî yenilgiye karşın, veya o yenilginin de öfkesi ve kekremişliğiyle, bir türlü durdurulamıyor. | , | HBerktay, T, 8.9.2011
a.
kel
keltoş, kelloş.
kel | Tâc u destâr ile tefâhur iden / Açamaz başını keli görünür., | Nef'i, EGŞA, 369 kel başa şimşir tarak deyim | Kel başa şimşir tarak. Bizim, neyimize gerek şehir biçimi kayfe*. Hem o top da ne oluyor? Ayıp değil mi sırık gibi heriflerin top oynaması? , | MYağmur, 1957, 35
s.
kel alaka | Serdar Ortaç Van için yardım yaptı mı? 'Keskel alaka, ne alaka Mualla' diyenler olmuştur, şundan: Serdar Ortaç nam şarkıcımız, Türk Kızılayının Haiti ya da bir başka ülkeye yardım götürmesini eleştirmiş ve şöyle buyurmuştu-, STunalı, T, 19.11.2011
kelaj | Bir de Öztürk Serengil'in edebiyatımıza kattığı kelaj terimi vardır ki, kolaj ile karıştırılmamalı, keltoş ile karıştırılmalıdır. (daphne, 26.11.2001 Ekşi S
a.
kelam kelam-ı kibar | Günlük sözdeki muhaverede bir hitap haline getirilmiş bir ayet-i kerime*, bir hadis-i şerif*, bir kelam-ı kibarın sessiz sedasız, iddiasızca zihinlere, aslında gönüllere yine aynı uslup ustalığı içinde nasıl nakşedildiğini ancak zamanla, nasibi kadar görebilecekti., | Nazik Erik, 24
kelamiyat | ...-Musa Efendinin söylediği gibi- kelamiyat münazaralarının boşluğunu düşünüp karışmadan oturuyordum. 39
a.
kelamullah | Allah'ın kelamı Kuran-ı Kerim. Mushaf, Kitap. | Sevdiğim, cemalim, güneşim, ayım / Seni seven aşık çekerler gamı / Getir el basayım kelamullahı / Ne sen beni unut, ne de ben seni, Yeşil ördek, Sivas
ar.
kelebek hlk. | 1. Fasioloidiozis. 2. Trematod. BSTS / Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü
kelebek Fr. papillon (zooloji) BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu 1963
fr.
kelebek İng. butterfly Yere koşut bir biçimde kollarla uçarmış gibi hareketi gerektiren zor bir atlama türü BSTS/GösterimTerimleriSözlüğü 1983
ing.
kelebek İng. butterfly valve, throttle valve Karışımlıktan motora geçen karışım niceliğini denetleyen yassı metal kapak. BSTS / Otomobilcilik ve Motor Bilgisi Terimleri 1980
ing.
Kelebek Köken: T. Cinsiyet: Kız | 1. Vücudu, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böcek. 2. Narin, zarif kadın. Kişi Adları Sözlüğü
Kelebek | Hastaya kan, serum vs. vermek için damara girildikten sonra kola veya oraya konulan nkelebek şekilndeki düzenek. 10.7.2010 Medical Park
a.
tıp
kelebek I | Küçük rende. TTAS
a.
kelebek II Oltanın misine sarılan ağaç yeri. TTAS
kelebek III Yayın balığı yavrusu. TTAS
kelebek IV | Yarasa. TTAS
a.
kelebek V | huni TTAS
a.
kelebek VI a. İng. fluke Yaprak solucanlar sınıfına bağlı emici yassı kurtların genel adı. bk. büyük karaciğer kelebeği, küçük karaciğer kelebeği, akciğer kelebeği. BSTS/ Asalakbilim TerimleriSözlüğü 1970
ing.
kelebek, -ği hay. b. Pul kanatlılardan, vücudu, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türleri olan böceklere verilen genel ad: | Kelebek gibi uçmada ruhumuz / Barış dolu bu yıldız bahçesinde -A. M. Dranas. 2. sf. Biçim olarak bu böceklere benzeyen: | Kaymakam Bey jaketataylı, kelebek kravatlıdır. -T. Buğra. 3. hay. b. Geviş getiren hayvanların karaciğerlerinde yerleşip en çok öd yollarını tıkayan bir cins asalak hayvan. 4. Bu hayvanın neden olduğu hastalık. 5. tek. Vida, somun vb. nesnelerde kolayca çevrilmeye yarayan bölüm.
kelebeklenmek
f.
kelebeklenmek | Kısa zamanda bütün evi toz kapladı, kiler kelebeklendi, giysi dolaplarımızı güveler sardı., | SemaKaygusuz, YereDüşenDualar, 2006, 37 | pamuklu, çift taraflı, içten iplik atmayan bakliyat torbası. plastik poşetlerde kelebeklenen bakliyatlara elveda :), | | https://tr.pinterest.com/pin/404268504026213886/, 24.7.2017g | ... Tan şehirlere kilitlendiğinde / ışığın kanı kimin / küheylanına bulaşsa suç üstü basacaklar, kesin / ilkyazı bir goncayla -ah kelebeklenmiş iftira- / ıslık kadar cesaretleri / yok halbuki / yağmurda ıslanmanın gücü karşısında / Yapraklar ne söylese yalandır ..., | Mustafa Muharrem, Dikkat Köpük, 2013, 48 |
f.
kelebekleşmek | Bazen R. Tagore'un kelebekleşen misralarında renklenir, bazen bir Budist simasında efsaneleşir. Yeri geldiğinde Hindistan'dan gelen bir kimsenin gözlerindeki ışıkta özlenir, Hindistan'a gidenlerle bir meçhûle selâm söylenir. Safiye Erol'u ilk defa Hindistan'ın çiçeklerle bezenmiş bahçeleri yakalar., Türk Edebiyatı, 2002, S 345-350, 44 | Tiren yürüdü. Giden eller, kalan eller, ellerde kelebekleşen mendiller... Sonra gözlerin ıslağına bastırılan mendiller... Acı bir duman kokusu. Ve bu dumanın içinde o dede ile nine hâlâ göz göze. | Benim gözüm dutmadı bu gumandarı dedi nine. | O değeldi. | Ne değeldi? İşte Bora dediler ya..., Fahri Erdinç, Kore Nire, 2014, 151
f.
kelebekli
s.
"1. içinde, üzerinde kelebeki olan. 2. kelebek biçiminde olan. Kelebekli somun, kelebekli valf, kelebekli vida, F N Alaçam, 1962, 50, 289 3. Bir dağ adı. "Buradan sonra Belen Arası, Kelebekli Dağ (Kel Dağ) gelir, sonra, üzerinde İnce Beli taşıyan uzun ve yüksek, üzeri topraklı ve otlu bir sırtın nihayetinde sivri ve kayalık, Güney yüzü ormanlık (katran), Kuzeyi çıplak, otlu Kuzu ... ", H Saraçoğlu, Türkiye coğrafyasi üzerine etüdler, 1968, C 3, 117 4. Kelebek hastalığı olan hayvan."
Ayrıca kelebekli hayvanlarda kilo kaybı , kansızlık , süt veriminde azalma ve yapağı kalitesinde bozulma görülür ve hepsinden önemlisi de kelebekli ciğelerin atılması sonucu büyük ekonomik kayıplar meydana gelir . Hayvancılık Sempozyumu: 5-8 mayıs 1986, Tokat, 1986, 401
Keledoş | Türkiyenin neresinde olursa olsun bir Vanlıya en meşhur yemeklerini sorsanız, eminim size hemen ayran aşı, keledoş, sengeser, fellah köftesi diyecektir., | S Soysal, Kelebek, 24.6.2018, 7
a.
kelek | ham kavun. Olgunlaşmamış kavun. | Hacer ekmekleri böldü. Ortaya serdiği örtünün üstüne koydu. Ağabeyleri de keleği dilimleyip herkese payını uzattı ., Naciye Poyraz, 1979, 14
a.
kelepçeli
"1. sıfat Kelepçesi olan. 2. sıfat Bileklerine kelepçe takılmış olan: "Kelepçeli ellerini jandarmaya uzatışını hiçbir zaman unutmayacağım." - Necati Cumalı 3. zarf Kelepçe takılı olarak."
"İki yanımda iki polis ilk defa kelepçeliyim." Attila İlhan, İlk Kelepçe, ?"
keler | Yine böyle, tütün satımında alınacak şeylerin hayaliyle [tütün] dizmeyi hızlandırdıkları bir gündü. Önlerinden fırt diye bir yeşil keler geçiverdi., Naciye Poyraz, 1979, 32 | Hani yerlerimiz şakrak ve şendi, / Hüzün tatmamıştı ölüsü sağı, / Herkesler şendi, her yer gülşendi, / Geçti üzerlerinden aduv ayağı. / Bir zamanlar okumuz dağı delerdi, / Biz aslan idik Garpli kelerdi., ? , | Türkoğlu, 24-09-2021 Avcılar. 08-10-2021 (Facebook veya Xten, şairini not etmemişim)
a.
kelermek | 1. gururlanmak, kibirlenmek, kabadayılık etmek. 2. solmak, rengi atmak: Kelermiş kumaşlar iyi olmaz. On numara olmuş. Kelermiş arabaya binmektense mis gibi pırıl pırıl kullanırsınız arabanızı. Kazasız belasız kullanmanız dileğiyle :)09.06.2013, SSamet.Yarbay, | https://forum.donanimhaber.com/gunes-yanigi-olan-arabami-boyattim-gorusleriniz-fikirleriniz-nelerdir-bol-fotografli--76156512-2, 19.02.2025g | 3. Karşı gelmek. | kelermek iki anlamı vardır; birincisi, saygı sınırlarını aşarak cevap vermek, laf etmek. | manada; dayılanmak, efelenmek. diğeri, güneşten ya da sıcak etkenlerden ağarmış elbiseler için kullanılan kelime. bu anlamı ile kahramanmaraş civarında çok kullanılır. son zamanlarda arabaların boyası ile ilgili sorunlarda da bu kelime kullanılır olmuştur. aynı kelimenin erzurum ve civarında karşılığı aşkarlanmaktır. (bkz: aşkarlanmak), sumen6 04.01.2011 22:08, EkşiS | 4. | mec. zayıf düşmek, cılızlaşmak. | KELALE Bu Türkçemizdeki | kelerme, kelleşme sözcüğünün tıpatıp anlamıdır. | Kel sözcüğü dilimize farsça'dan (aslında Farsça'ya Arapça'dan geçmiştir.) | saçı dökülmüş anlamıyla girmiş olsa da dilimizde | kel sözcüğü mecazen | zayıf düşmüş, cılız anlamında da kullanılır. Her ne kadar TDK'da | kelerme sözcüğü henüz gözükmese de Anadolu'da | yıpranmış, zayıf düşmüş şeylere | kelermiş denir. | https://www.istekuran.net/kavram/kelale/
a.f. mec. argo
keleş | köroğlunun keleşleri* | Emir verdi. sekiz bin sekiz yüz seksen sekiz keleş hazırladı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 185
a.
keletir | tütün küfesi. | Yanında yatan, kendinden iki yaş büyük hastacıl ablasının ağlamaklı ve anlaşılmaz bir sesle sızlanmalarını, hayatta keletirlerin katıra yüklenişini, ağabeyinin bazen yumuşak bazen sert sesle katıra buyruklar sıralıyışını duyuyordu., Naciye Poyraz, 1979, 1
a.
Keli : Tarlaların sınırına 'keli' denir. Özellikle Kayseri'nin Tomarza ilçesine bağlı köylerde kullanılmaktadır. Bekir Işık, 2.5.2019
kelif | bk. kelik; ahşap ev; ince çubuklardan örülü küçük çardak | ay dikilir başında / yamri yumru (yumri FG) kelifin // canı sıkar kelifte / gece yeni evlinin, | YMiraç, 1981, 24
a.
kelik–ği a .kelif. Bağ evi, kulübe; çardak; yazın çalıdan yapılan küçük barınak; kır külubesi 2. Gelif. Kerpiç dökme kalıbı 3. Arı kovanı 4. Kamış fırın örtüsü TTAS | +Biraz dolaşmanın ardından yaz-kış ömrünü geçirdiği keliği bulduk., | M, 27.6.2013
kelime-i şahadet
kelimecilik | Kelimecilik oyunu bu. / Gönül eğlencesi... / 1972de yaptığımız bir hesaba göre, her kelime 127 bin liraya patlıyordu bu fakir millete..., | RaufTamer, 7.3.1980/CMıhçıoğlu, 18, | http://kitaplar.ankara.edu.tr/dosyalar/pdf/004.pdf, 12.1.2016g
a.
kelimelendirmek | kelimelerle/sözlerle ifade etmek | [S]aygıdeğer Türkiye halkı hitabına kadar çok iyi kelimelendirilmiş bir metin., | DoğanAkın, T, 22.3.2013
f.
Kelimelik Bir gazeteyi okuyup anlamak için kariin 4000 kelimelik bir lehçeye temellük etmiş olması lâzım geliyor (Ahmet Hâşim).
kelle etmek deyim Öldürmek. ZGökalp, Kızılelma, 62 ve 66. kelle olmak deyim | sarhoş olmak | Bizimkiler de kelle olmuştu ama, ne de olsa rakıya alışkın olduklarından ayakta kalmışlardı., | TAral, SÖ, 99
argo
kelli felli | Kılığı kıyafeti düzgün, olgun ve gösterişli (kimse); kerli ferli. | Hoca'nın bir gün -bazan da olur ya- / Yanında hep kelli felli adamlar. / O sırada densizin biri damlar; / Elinde sarı bir altın, Hoca'ya: / -Selamünaleyküm der, / Şu altını lütfen bana bozuver., Kanık, NH, 63
s.
kelli sonra kz. Keyin: sonra | Yine de bundan kelli daha dikkatli olur, PKK'yı desteklemekten vazgeçer, Ermeni Soykırım Tasarısı'na karşı yine Yahudi lobilerini aktif hale getiririz., | İKüçükkılınç, 11.9.2011 eposta | Vallahi elimi sürmem bundan kelli., | BTSalihoğlu, 2014, 37
kellik -ği | Kel çocukları her görüşte, vicdanımın kelliğini bütün acılığı ile hissediyorum., | MYağmur, 1957, 14
a.
kellim kellim la yenfa | kalıp ne kadar konuşursan konuş yararsız | Kişisel ya da sistemik güç merkezlerinde temerküz eden öfkenin, şiddet patlamalarının sebeplerine eğilmeden, eğilmekle de kalmayıp gereğini yapmadan ne olacak ki konuş konuş dur, kellim kellim lâ yenfa'. ., | Mevlana İdris, KararG, 27.8.2019
ar.
Kellim kellim lâ yenfa'
dey.
Konuş konuş, faydasız!
ar.
"Gayet fatîn, zeki bir kız... Biraderi için bu bir nimet oldu. Meşeveret'in Türkçesini neşretmeğe çabalıyorlar. Osmanlı'yı Mahmud Paşa deruhde eyledi. Münir Cenevreye geçen gün gitti, geldi, bir iş göremedi. Şimdi Kara Todori yeniden Cenevre'ye döndü. Kellim kellim lâyenfa... ", "
B Emil, Jön Türklere dair vesikalar, 1982, C 1, 55
kellim kellim la yenfadeyim ar.Ne kadar söylesem boş | Bektaşi hikayesi hükmü karakuşî yazıyorsun da ne oluyor? diyorlar. Haklılar! Arabın dediği gibi: Kellim kellim lâ-yenfa., | HPulur, M, 6.6.1978
kelloş
s.
dazlak kafalı, kel kafalı.
tr. kel-loş
"Kelloş : Dazlak kafalı , kel kafalı", İ C Atılcan, Erzurum ağzı, halk deyimleri ve folklor sözlüğü, 1977, 70 "
keloidler
5.4.2024
keloş | Artık İsa toprak altında, Keloş da kodeste çürüyecek., | MYağmur, 1957, 19
s.
kelt | bk. Selt Hint-Avrupa dili konuşan bir milletler topluluğu; Romalılar onlara Calli derlerdi. İtalyan dilleriyle yakınlığı olan Kelt dilleri İrlanda, İskoçya, Galya ve Bretagne'da devam etti. Keltler madenlerinin çokluğu ile meşhur Bohemya dağlarına Turgan diyorlardı., | AyınTarihi, 1937, S 48-49, 407
a.
keltoş
s.
kel erkeklere sevimli kel anlamında söylenir.
"Hoca keltoş", 19.06.2024, sokaktan"
keltoş | argoKel olan insanları böyle severler: -keltoşum benimm... Türk halkı (bayanlar özellikle) kel adam sevenler ve sevmeyenler olarak ikiye ayrılır. Kel adam sevenler bir sevgi belirtisi olarak | keltoş kelimesini kullanırlar. Kel sevmeyenler ise | keltoş kelimesini bir aşağılama belirteci olarak kullanırlar. Bir de Öztürk Serengil'in edebiyatımıza kattığı kelaj terimi vardır ki, kolaj ile karıştırılmamalı, keltoş ile karıştırılmalıdır. (daphne, 26.11.2001 Ekşi S | Yoo, bakın ille de savaş patlatılacaksa, demiyorum ki dekorsuz yerlerde, yıkık bir duvar önünde ya da keltoş odalarda yapılsın., | SBirsel, Kediler, 1988, 101
s.
kem | kötü, fena (göz, söz vb) | Onların keminden kimseler kurtulmadı., | YKKaraosmanoğlu, EB, 18+ | Var mı Safi gibi bir derdi garip / Cemalin görmesi olmadı nasip / Beni yara kem bildirmiş kem katip / Onun için birkaç gündür yan çalar., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 98 2. Noksan, eksik | Kem akçe
s.
GTS++
kem göz mec.Baktığı kimseye zarar verdiğine veya nazar değdirdiğine inanılan göz; kötü göz. | Suçlu 'kem gözler'miş. Kem gözlerin nazarından bu kazanın olduğuna hükmetmiş yetkililer. Eee, ne yapılacak şimdi. Onun da kolayı varmış. Garibistan'da garibanlar, kemgözlerin (sic) nazarından korunmak için kurşun döktürürlermiş., S Düzgün Bakır, 2007, 94
dey.
kem küm | Verecek cevap bulunamadığında açık bir anlamı olmayan gelişigüzel söylenen söz.Güncel Türkçe Sözlük | Değişime direncin kem kümlerle gizlenen manifestosu bu..., | M. Karaalioğlu, Star, 3.2.10, 12
a.
Kem küm laf etmek | Şimdi bir de kızımız hakkında kem küm laf edilmesini istemem., | 17
Kem-küm | Fakat bunların bir kısmı sonraki celselerde, kim bilir neden, yavaş yavaş ifadelerini değiştirdiler, pek sarih olmayan bir takım kem-kümlere boğuldular., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 103
a.
kemal sunallı b.s. Kemal Sunal'ın rol aldığı. | Rıfat Ilgaz'ın kaleminden çıkan Hababam Sınıfı serileri uzun yıllar sürecek bir seyredilirlik süreci ile birlikte Kemal Sunal'lı sinemanın doğmasını da sağlar., | Ayfer Yılmaz, Romandan sinemaya, 2008, 26
kemalistleşmek | Kemalist ideolojiyi savunur hale gelmek | Entelektüel sermayemizin iktidar tarafından tecavüz edilişini izliyoruz hergün ve maalesef her geçen gün biraz daha Demirelleşiyor ve Kemalistleşiyoruz., | İlhanEfe, 17.6.2015rindan
f.
kemâliyet
a.
olgunluk.
ar. kemâl-iyyet
Sen, ben,biriz. Kemâlin diline, delil olmuşuz. Oluğumuzdan kemâliyet boşalıyor. Aç, açıl, açık ol, baksana bana: Uzak, yakın herkese açıkım 24
Kemalizm | 1930 | Muhit, 'Kemalizm' kavramını ilk kez kullanması açısından özgün bir yayın organıdır. Bu yönüyle Türk devriminin ideolojisinin adını koymuştur. 'Kemalizm' Muhitte ilk kez 1930 yılında kullanılmıştır., | [Ahmet Cevat, | Büyük Türk İnkılabına Dair, | Muhit, No. 21, sene. 2, temmuz 1930, | 162]dan TFErtan, AhmetCevatEmre ve KemalizmdeÖncüBirDergi:Muhit, Kebikeç, sayı 5, 1997, | 26 | ilk defa 1929'da dil uzmanı ahmet cevat tarafından muhit dergisinde ortaya atılmış deyimdir.,26.1.2016, begegnungen, EkşiS, 31.1.2016g | yeşil Kemalizm | Kemalizmi İslami bir kılıkta devam ettirme ideolojisi | Bugün AKPnin temsil ettiği 'yeşil kemalizm' , farklı toplum kesimlerinin fikrini almadan büyük çaplı düzenlemeler yapmak konusunda Kemalistleri geride bıraktı., | YükselTaşkın, T. 19.8.2014 | 1929'da dil uzmanı Ahmet Cevat, yayınladığı Muhit dergisi ile 'Kemalizm' deyimini ortaya atmış, deyim çabuk tutunup yayılmıştır., | İGiritli, | Kemalistİdeoloji veNitelikleri, | M, 1.7.1981, AtatürkYüzYaşında, | 26
s.a.
kemalli | olgun | İşçi örgütlerimiz, sendikalarımız, başta Türk-İş olmak üzere çok kemalli, olgun, itidalli, anlayışlı hareket ediyorlar., | Taray, 102
s.
kemancılık –ğı | İşe can sıkılır içerim rakı / Sardım musikiye meyl ü merakı / Çalgı ile dolaştım Şam'ı Irak'ı / Hayli nam kazandım kemancılıkta. ++
a.
kemce | kötüce | Arıya şeker yutturur / Helale haram kattırır / Çıkara yardan attırır / Canın kemce kasabı var., | Develili, 46
s.
kemçenler | Arguların, Notenlerin, Kemçenlerin kendilerine özgü dilleri vardı, şimdi yok., | AGüçlü, M, 15.10.2014
a.
keme kebabı
kemerlemek | Mermer süveli kapının üstünü üçer geçmeli ve zıvanalı*** on bir mermer kemerlemektedir., | İ H Konyalı, Nasreddin Hocanin şehri Akşehir, tarihi-turistik kılavuzu, 1945, 289
f.
kemerlenmek
f.
kemer gibi bir hal almak.
Deli gibi aşıktım ona. Bana bakınca gökyüzü bakıyor sanıyordum. Yanımda olmadığı zamanlar kendimi eksik, yarım görürdüm. Perçemli, uzun gür saçlıydı. 'Kaşı kemerlenmiş kirpiklerinin üstünde' türküsündeki gibi. Onunla ne zaman pastaneye, sinemaya gitsek, kendimi özel biri gibi görür, gururlanırdım. Onun gözlerinden başka göz, sesinden başka ses duymak istemezdim.O Şahin, Eşkıya Kuza, 2017, ?
kemerli
s.
kemer takınmış.
"Üç etekli, gümüş kemerli Fadimem, / Ahmedin kucağında, gözün uzakta, / Kağnımın sesini gedikten duyar, / Pilavın suyunu ocağa koyar, / Al yanaklı, sırma saçlı Fadimem.", Celâl Beykal, 1956, 72"
kemerli
s.
kemeri olan.
"Sağ önde görülen tarihî yapı artıkları, kemerli duvarlar Gül Camisi'nin arkasında yer alıyor | muhtemelen onun bir parçası. Belki medrese, belki tekke yahut imaret... Toprağa gömülmüş, çöplük olmuş vaziyette... ", İ Kara, Süleymaniye Mahallesinin Terkedilmiş Hali ... , Derin Tarih, S 145, Nis 2024, 3"
kemerli
s.
kemeri olan.
kemerlik -ği | ...d) Dikimden gelen konfeksiyon ürünlerinin cep ağızları, fermuar, kemerlikleri vb. dikerek sağlamlaştırmak,, BölgeGündem, 26.09.2017
a.
kemerlilik -ği | Bir gün burnunun kemerliliğini Erzurumluya benzeten birine: | Beni İstanbulludan başkasına benzetenin yüzünün coğrafyasını değiştiririm, | diye saldırmıştı., | HKıyafet, 1984, 6
a.
kemersiz
s.
kemeri olmayan.
tr. kemer+siz
"Yüzüksüz parmaktan , halhalsız koldan / Busesiz bukaktan, kemersiz belden / Oynaşlı gelinden , güreşli duldan / Namuslu çingene kızı şirindir . .","
İlhan Yardımcı, Taṣtan Hicrānī, Büyük halk şâiri Bayburt'lu Hicrânî, 1968, 40
kemik torbası | çok zayıf kimse, iskeletor | Orada acı yoktur, cılız bir çocuk olduğu için orada kimse ona kemik torbası demez ve konuşurken kekeleyen Neftali okurken hiç teklemez, en zor kelimeleri bile düzgün okur., | ŞadiyeNarin, TarafKitap, Ağu2011, 26
a.
TDK-
kemiklenmek | Birçok hallerde askere geç gitmek (kemiklendikten sonra askere gitmek) yol vergisini geç vermek gibi endişeler erkek çocukları doğduklarından çok zaman sonra nüfus kütüğüne geçirmeğe saik oluyor., | AdliyeCeridesi, KanunDışıBirleşmeler, 1332
f.
GTS-
kemikleşmek
f.
*
tr. kemik-leş-
"Dünya onun gözünde küçülür bazen, / Izdırabı sarar dertli başını | / Çile onun boynuzlarında kemikleşir, / Döne döne sarar, sara sara döver toprağı!", Latife Çelebi, 1966, 60"
kemiksiz dili kemiksiz olmak deyim | Kudret: -İlahi Fethi, dedi. Dilin ne kadar kemiksizmiş... Biraz sır saklamasını öğren canım., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 19
kemirti | kemirme, kemiriş | Annesinin Esat'a haksızlık yaptığını düşünüyordu gerçi, gene de Nerime Hanım'ın bir kinayesi kafasına saplanmış, içini kemirmeye başlamıştı: 'Son günlerde ara ki bulasın!' Bir saat sonra Küllük'te Esatla baş başa, diz dize olacağını düşünerek rahatlamaya çalıştı, gel gör ki yüreği ürpermişti bir kez. Aslında bu kemirtinin, bu ürpertinin epeydir var olduğunu, yoksa kendisinin bunu bilmezden geldiğini şimdi alımlıyordu. Gecenin içinde duyulan sinsi bir kemirti ki, gerçek mi kuruntu mu olduğunu insan kestiremez de bastıran uykusunu feda edemediği için duymazdan gelir veya kuruntu olduğuna kendini inandırır ya, hani..., | NYeğinobalı, Gazel, Can İstanbul 2007, s.? | Uç kelebek uç! /Yaklaşmakta beklenen sonuç. /Meydanlara kurtlar indiğinde, /Bir kemirti duyulur leş kemiğinde. /Çakallarda bekleyiş sinsi; /Leşe konmak an meselesi! , | 2000? , | http://kelebekbocegi.blogcu.com/kelebek-bocugu-ve-tirtil/6862174, 20.1.2017g | O arda bende böyle bi içsel kemirti, donunun içine ajdar kaçmış gibi. Bi an dank ediyo 'Acaba dinozorlar var mıydı? ' Haydaaaaa..., | | http://adminpanpa.blogspot.com/2012/10/hmmm-acaba.html, 20.1.2017g
a.
kemlik | kötülük. | Bu memlekette Mahperiye kemlik yapılmış., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 98 | üzerlik yaptırayım / gelmesin sana kemlik
a.
kemomedyatör | Tıbbi özellikleri: Topikal olarak uygulandığında Kapsaisin, ağrının periferal sinir sisteminden merkezi sinir sistemine iletilmesini sağlayan bir kemomedyatör olan P maddesini bloke ederek ağrının azalmasına yardımcı olur., Şanlı Delikli Yakı, 19.07.2001+
a.
kempir
s.
Aksak kempir bapalak - ihtiyar topal kadın, kocakarı, cadı
kır. kempir: topal
"Aksak Kempir Bapalak.", Kırgız nariste oyunları, İstanbul 2014, 8"
kenafir gözlü | Doğrusu | kinaver gözlü olmalıdır. Farsça'dan dilimize geçip bizceleşmiş bir deyimdir. Kin sözcüğüne getirmek anlamına gelen Farsça | averden fiilinin şimdiki zaman kökü olan | aver eklenerek türetilmiştir. | Kin getiren, kin besleyen gözlü demektir. Koenagadol, 17.04.2008 Daha çok mavi gözlülere söylenir; onların nazarı daha çok değdiği için. Bakışları ile kötü enerji yayan; kişiye nazar değdiren göz. Avrupa Yakası ile daha da bir yaygınlaştı kullanımı. Kem gözlü.
s.
Kenan ili | Bir Filistinli kurtuluyor zulümden... Zehranın gözleri kendisinde... Kenan ili sükutta., | Esma Hatipoğlu, Vaveyla, S 4, 23
a.
kenar geçmek -dan
dey.
mesafeli olmak, uzak olmak.
"Ne servet ne varlık ne aldım devlet / Ne âlim ne ilim gördüm icazet / Çoban çeşmesinden içtiğim şerbet / Varlıktan bir kenar geçenlerdeniz.", San, Hicranî, 87"
kenar olmak
dey.
uzak olmak.
"Gönlüm kenar değil daima gamdan / Peyda etti bizi ketm-i âdemden.", San, Hicranî, 81"
kenarlı | 1. Herhangi bir biçimde kenarı olan | Orta boy nefis kenarlı çiftlik pizza 17.90TL, | littlecaesarspizza tanıtımı, 27.6.2017+ 2. kenarı süslü, işlenmiş.
s.
TDK++
kendi eline vurmak | Niçin kitap çıkarmıyorsunuz? / Yazarlardan utanıyorum... Sezen 'adı ne bacım' dedi. 'Nedir Bu Koku' dedim, sonra durdum. 'Yokluğun B.ku' diye ekledim...'Aşk olsun anacım, Nedir Bu Koku şahane ama sonrasını at' dedi. Olmaz dedim, kendi elime vuramam., | CSemercioğlu, HKlbk, 2.10.2016
Kendi elinle yıkacaksın evini, kaçak yaptığın sahte yurdunu
Kendi elinle yıkacaksın tahtını, tacını., | R. Altıntaş, Memleket G, 2.01.09.
kendi kendi düşen ağlamaz | Hiç sesimi çıkarmadan dinledim ve galiba içimde birikmiş acıyla: 'Kendi düşen ağlamaz dedim. Ben bu sonucu senelerce evvel görmüş ve seni ikaz etmiştim., | F Atabek, DK, 1972, 83
kendi kendinelik -ği
b.a.
tr.
"Bakıyordum, sende de bir kendi kendinelik vardı. Atmosferimizin aynı olduğunu hissetmekte gecikmedim.", F Atabek, DK, 1972, 76 | "Zihni toplamak | bu ağırlığı devindirmek | her sözcüğü bir bir tartıp, sınanmak | 'yazma'yı her gün kanatmak | yazarın ancak kendi kendineliğini yoğun biçimde varetmesiyle* mümkündür 77"
kendi kendinelik | Bakıyordum, sende de bir kendi kendinelik vardı. Atmosferimizin aynı olduğunu hissetmekte gecikmedim., | FAtabek, DK, 1972, 76
a.
Kendi kendini yemekTarih: Olmaz yazamam, Türk ölür mü hiç diyor? / Sıkıntıdan çatlıyor, kendi kendini yiyor., | V C Aşkun, 69
dey.
kendigider | otomobil | Ulusun, bölgeleri gezip olan biteni görmek için altlarına verdiği süslü kendigiderleri ile bir gün olsun köyden yana uğrayıp da şu göçmencikler ne yaparlar, ne ederler demediler., | ŞerefTipi,Tavuk, 1942Diyarbakır, | http://forum.memurlar.net/konu/1239421/, 16.3.2014
a.
kendileme | selfıng Bir bitkinin kendi çiçek tozlarıyla tozlanması demektir. www.agri.ankara.edu.tr/fcrops/1289__BITKI_ISLAHI_NOTLARI.doc?, 10.8.2013g.
a.
ing.
GTS-
kendilenmek | Şekerpancarında kısırlık (xx) ve (zz), resesif genleri tarafından determine edilmektedir. CMS bireylerinin genetik yapıları, Sxxzz şeklindedir. Bu bireyler, kendilenerek nesillerini devam ettirilemez., | / Sxxzz genotipine, bitkilerin Nxxzz genotipli bir kendilenmiş hat ile geriye melezlenmesi suretiyle, stoplazmik ve genetik kısırlık gösteren hatlar elde tutulabilmektedir., | Necmiİşler, ŞekerPancarıIslahı,www.mku.edu.tr/getblogfile.php? keyid=1042, 10.8.2013de girildi
f.
kendileştirme | biy. | 1. Milli eğitim Bakanlığının Biyoloji Lise 3 kitabında iki aynı genotipli bireyin (ya da bireyin kendisinin) çaprazlanması anlamında kullanılmış sözcük. 7.5.2004, phyromane, EkşiS | 2. Kendine mal etmek | Sömürgecilik, çünkü, (Attila İlhan'ın cümleleriyle söylersek) Batı'nın Bir avuç Avrupalının teknik üstünlüğüne dayanarak adım adım bütün dünyayı ahtapot kolları arasına alması,kendileştirmesidir., | AKekeç, 30.7.2014, Star
a.
kendileştirmek | Kendinin kılmak, sahiplenmek | Kendi haline gelişi bitmeyecek bir kısır döngüdür; önce şeyleri kendileştirir ve bu kendileştirdiği şeylerde yine kendini arar. Çevresinde gördüğü her şey tek bir yüzün, yani öznenin yüzünün bir yansımasıdır., | ÖzgürÖzakın, 27.3.2006, | http://www.kaosgl.com/sayfa.phpid=21, 13.2.2015g | Halki gibi çünkü kızım da kompartmanı hemen benimsedi, köşesini oluşturdu, ortalığı topladı, kendileştirdi., | TTüzecan, Hürriyet, 5.7.2008
f.
kendiliğindenci | Marksizmin genel 'literatür'ünde böyle bir 'kendiliğindenci' anlayışa yer verenbirçok söz vardır, ama bunun karşıtı da vardır ., | MBelge, T, 13.9.2011 | İnsanlığa zoru, savaş koşullarında sıkıntıyı, kısacası yoksulluğu ve süreli mücadeleyi vadeden solun, varoluşu daha katlanılır hâle getiren ve ahaliye | dönüşümün güvenli kollarını işaret eden | kendiliğindenci yaklaşımlar karşısındaki makûs talihini değiştirmesinin yolu belki de bu ezber bozumundan geçiyor., | MAltınok, T, 3.8.2012
s.
kendiliğindenlik | Tabanındaki düşmanca | Taraf algısının kendiliğindenliği ve haklılığında israr ederek., | HBerktay, T, 11.4.2012
a.
kendilik -ği | Dil kendiliktir; kendiniz olmak dilinize sahip çıkmakla ölçülür. Son 20 yıldır Türkçenin kendiliği ciddî hasar gördü., | D Mehmet Doğan, KararG, 4.2.2019
a.
kendilik | Dil kendiliktir; kendiniz olmak dilinize sahip çıkmakla ölçülür. Son 20 yıldır Türkçenin kendiliği ciddî hasar gördü., | D Mehmet Doğan, KararG, 4.2.2019
a.
Kendince | indi hal | Çeviren ne kadar titiz de olsa sana eserin kendincesini, bir süzgeçten geçmişini verir: Traduttore tradittore., | S Eyupoğlu, M A Cimcoz, Platon, Devlet, 1962, önsöz
a.
kendinden | aslen | Anneannesinin Boşnak köklerinden gelen, kendinden sarı, pırıl pırıl saçları, çıkık elmacık kemikleri, buğulu elâ gözleri ve bütün bu soğuk tip özelliklerini yerle bir eden, gamzeli taze gülüşüyle üniversitede peşinden koşan pek çok delikanlı vardı., | BUzuner, 1993, 28
s.
kendinden eminlik | kendine güvenme hali | Herifin çalımı, kendinden eminliği uzerine lokanta sahibine fikir verebilirdi ama, lokanta sahibi zaten varacağı fikre varmış, hatta korkuya kapılmıştı., | OKemal, 1966, 51
a.
Kendini begenmisin biri, kendini sadrazamin sol tasagi saniyor. Sadrazamın sağ taşağı Tahsin Saraç, Fransızca-Türkçe Sözlük, 1976, C 1, 303 İ Üçüncü, 14.10.2018
kendini beğenmişlik -ği | kibirli olma hali. | Bu bakımdan bu suallere cevap vermek biraz da kendini beğenmişlik olmıyacak mı, diye düşündüm. Büyük bir şairmişim gibi, hususiyetlerimden, kendimde vehmedeceğim hususiyetlerden bahsetmekten önce sıkıldım., Z O Saba, EK, 1953, 85 |Soğukluğundan, kendini beğenmişliğinden değil, nezaketinden, terbiyesinden... Belki siz onunla konuşmak istemiyorsunuzdur, öyle ya, ne diye sizi rahatsız etsin., | ANesin, ŞAvrupa, 33 | Eleni herkesi oyuna kaldırıyordu. Kimse karşı koyamazdı. Karşı koymak kendini beğenmişlik demekti., | A Özakın, KB, 46
b.a.
kendini bilmez | ...kızlara laf atan ya da arkalarından ıslık çalan kendini bilmezler-., | İpşiroğlu, 96
a.
kendini bilmez | cahil, bilgisiz | Affet, hayrı emret, kendini bilmezlerden sakın., | Kur'an, Araf, 199: Sohbet, Haz1952, S.7, 9
a.
kendini bilmezlik | Sizin şurada yaptığınız, şu pankartlar, çıkıp boyunuza bakmadan bana akıl vermeniz saygısızlığın, kendini bilmezliğin en büyüğüdür, bunun cezası büyüktür., | İpşiroğlu, 48
a.
kendini bulmak
dey.
"Bin nedametle nihayet anladık ki dünyada belki her şeyi bulmak kolay, kendini bulmak zormuş. Kendimizi nerede bulalım? Kendi dışımızda nereye koştuksa gurbette kaldık. Kendimize nasıl koşalım?", Nurettin Topçu, Cemiyeti Yoğuracak Ruh, şub 1963 (bk. Var Olmak, 2012, 107)"
kendirsiz
s.
"Merkebin sırtında kendirsiz palan / Seni yürütür mü kuskunsuz palan / Başân patlayacak kurduğun plân / Karşında çok parut parıltısı var.", San, Hicranî, 98"
kendisi muhtac-ı himmet bir dede nerde kaldı gayriye himet ede kalıp söz. | Bu neslin yardımcısı, yol göstericisi yoktu. Eskiler mi? Kendileri muhtac-ı himmet dedeler!. Mektepler, üniversite, edebiyat hocaları mı? . Edebiyat hocası, eskiyi, antikayı ve müstehaseyi korumakla ödevli olan memurdur. Bir siyasi ve sosyal inkılap rejiminin edebiyat ve sanata da uzayan dirijizmi? Ancak her yerde devletin sanattan ne isteyebileceği malum... Mümkün olsa da keşke gölge etmese..., R N Güntekin, 1953, 40-41
kene -kene ek. -ken, iken. | İstanbuldan gelirkene / Irast geldim sürüsüne / Öldürdüm ben birisini / Davul çektim derisine., Kırıkkale türküsü
kene | mec. | sömürücü kimse | Bu kötü kadından beter; iliğini kemiğini sömürür. Orospu orospuyken tamamen yok olmanı beklemez baktı hep bir düşüş, azalma var kenede; hadi canım der, artık başka kapıya, git karın özlemiştir seni., | MSAdalı, 30.5.2013 eposta kene olmak yapışmak | Kötü haber kuşlara kene olur, yayılır., | YErdoğan, 43
a. mec. argo
Kene kovucu | Vücudun göz ve dudaklar dışındaki tüm deri yüzeylerine elle kene kovucuları sürün., | M Erşan, HrSeyahat, 24.6.2018, 12
a.
kenef | 1. tuvalet, ayak yolu 2. | Pis, berbat | Bir yandan | kenef karının beş yüzü iç edivermesi, öte yandan Emniyete bunca yardımı dokunmuş bir insanın gene bir Emniyetçi tarafından tanınmaması..., | OKemal, MM, 1966, 69
s.a.
kenefleşmek | kenefleşenler, E Ardıç, SabahG, 17.11.2019
f.
keneş | konsey |
a.
Kenet | İki sert cismi birbirine bağlamaya yarayan, iki ucu sivri ve kıvrık metal parça. | Bir üçgenin köşeleri üç kenet / Tutuşmuşlar ele ele., | B Necatigil, Arada, 18
a.
kenetlemeli
s.
kenetlemesi olan.
tr. kenetle-me-li
"Kenetlemeli oyunlar. Kollar biri birine dolanır. Parmaklar biribirine geçer düz bir sıra halinde oynanır.", Muş 1973 il yıllığı, 1973, 90"
kenetli | 1. kenedi olan. 2. | Kenetle birbirine bağlanmış bulunan, kenetlenmiş olan. | Arzun kanatlanır da çıkmak için yukarı / Acı bir sesle çatlar kalbinin dudakları / Ve sırıtır karşında, kenetli paslı dişler., Nazım Kemal, Yosun, 1933, 38 | 3. | mec. Birbirinin içine geçerek sıkıca kapanmış.
s. mec.
kengera. mec. haberci Kimse söylemezse kengerler söyler. 25.6.2011 HKörtıfıl
mec.
kengeş
a.
şura, kurultay,
Savaş kengeşi toplandığında, Peçevi
kentçek bütün kent olarak. | Kentçek dönüşüyoruz! 13.11.2010, nymphofsorrow.deviantart.com
kentet | Kabak-Lin Records etiketli 'Off Monk', Oğuz Büyükberber'in görkemli birikim ve yeteneğine ayna tutmakla kalmayıp onun uzun soluklu yol arkadaşları Tobias Klein (basklarnet), Tolga Tüzün (piyano), Çağlayan Yıldız (bas), Can Kozlu (davul) ile kentet olarak yakaladığı grup dinamiğini de taçlandırıyor. . ErayAytimur, HrKitapSanat, 26.5.2017
a.
kentkırım / kentkırımı
b.a.
bilerek isteyerek tasarlayarak bir şehrin tarihini yok edip dünyadan silme işi.
tr.
" "Dünya Çevre Günü ve Kentkırım", Ruşen Keleş, Cumhuriyet, 1 Temmuz 1993"
kentleşmek | Çözüm sürecinde, kentleşen PKK.yı vurmak daha da zorlaştı., | EmrecanÇetin, DirilişP, 6.10.2015
f.
kentli
kentlilik | İstanbul'un tiyatro sanatına gönülden bağlı olduğu, kent ve kentlilik kültürünün saltanat sürdüğü günler., | Sİleri, ZCumartesi, 25.8.2012
kentries
botan çayı
"Ksenofon'un o zamanlar adına 'Kentries' denen Botan Çayını aşmadan önce gördüğü düşte olduğu gibi, ayaklarına vurulan zincirlerden kurtulduktan sonra acıya ve sevince nasıl koştuklarını daha iyi anlayabilecek.", T Kiremitçi, 2005, 168"
kentries | botan çayı | Ksenefon'un o zamanlar adına 'Kentries' denen Botan çayını aşmadan önce gördüğü düşte olduğu gibi, ayaklarına vurulan zincirlerden kurtulduktan sonra acıya ve sevince nasıl koştuklarını daha iyi anlayabilecek., | TKiremitçi, 2005, 168-9
a.
kentsoylu | burjuva | Ve o top ki, medyatik ve tuzu kuru kentsoyluların, yığınları sağarak sağladıkları, kendilerine meşgale kapısı olan oyuncaklar., | NÇınar, T, 29.8.2011
s.
fr.
kentsoyluluk/kent soyluluk | Burjuvazi BTS+ kentsoylu olma niteliği | +Demek ki hem o kentsoyluluğun kültürel özünü oluşturan gusto süzülmüşlüğü; hem | mecenat tabir edilen ve heyhat, iktisadi bir sınıf yerleşikliği olmadığı için dilimizde de tam karşılığı bulunmayan sanat ve sanatçı himayeciliği; hem de söz konusu sanatı meta addetmek girişimciliği çağımız Türkiye'sinde de hızla yol katetmeye başladı., | Uluengin, Hr, 11.3.2010 | Ve bütün bunların kökeninde de ülkemiz kentsoyluluğunun çok yeni ve çok yüzeysel olması yatıyor., | Uluengin, T, 22.8.2012
a.
bts+
kenûd | nankör. | ...bizi | Kenûd=nankörlerden eyleme, sana nasıl ve ne kadar şükretsek azdır;, Mehemmed Saffet, B.Vekil'in, Tatar Kazanı'nda Heykel Pereştişi!..., | http://www.turkcesi.biz/muharrirler/mehemmed-saffet/b-vekilin-tatar-kazaninda-heykel-perestisi.html, 07.12.2016/18.06.2018
ar.
Kenyalı Kenyada doğan ve orada yerleşmiş kimse | ...henüz uygarlık görmemiş Kenyalı kadınların cinsellikle titreşip dansedişleri-., | NGenç; BuÇağınSoylusu, 5
kepaze
kepazeleşmea. kepazeleşme hali | Sivil iktidarların 'kepazeleşmesini' istemiyorsanız, demokrasiyi güçlendirme peşindeyseniz, 'eleştiriden' ve gerçekleri görmekten vazgeçemezsiniz., | AAltan, T, 27.8.2011
kepazeleşmek
kepçe kepçe | bol bol; çok | Tanrı, kızcağıza kepçe kepçe güzellik vermişti., | MahmutYağmur, 1957, 8
z.
kepçeci | kepçe denilen iş makinelerini kullanan işletici adam | Eski evler buldozerle yıkılırken kepçeye takılan zümrüt hazineleri ve yurtdışına kaçan kepçeci ve belediye başkanının hazinenin yarısına el koyması, nice gizemli define hikayesi her sofrada anlatılır., | NGenç, isenç, 48
a.
GTS-
kepenek | kelebek | Reis karıncalar dikti sereni / Kepenekler çıktı açtı yelkeni, | RuşçukluHengami, EGŞA, 76
a.
kepi | Evliya Çelebiye göre Hazar denizinde bir tür balık. | Bu balık Hazer denizine özgü bir balıktır. Denizciler adına 'Nehengi pil kûşi' derler. Bütün balıklar bundan korkarlar. (...) Ama 'Kepi, Mina' balıkları oldukça süslü olup, bir zira' uzunluğundadır. 'Lepate, Surhendam, Sebz, Siyehi' ve öteki çeşit balıkları yenmekte sanki Musa safrasıdır., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 51-52
a.
kepir
a.
çorak, çamurlu, verimsiz toprak.
"Ben aşığım çalarım saz / Ne sulağım ne kepir / Ne söylesem sizlere az / Gece ka[l]k salavat getir.", Aşık Bekir Doğan, Değer, Y 7, Mar 2021, S 87, 46 46"
Kepir | göl çanağı. | ...geri kalan zamanlarda 1-2 cm kalınlığında bir tuz tabakası ile örtülü göl çanakları (kepir) gerçek kurak alanlardır., | İnönü ansiklopedisi, 1950, C 22, 312
a.
kepkepci | ... gelir, kalkan Haleb'den gelir, sağrı her diyârdan gelir. Ve tüfeng tabancası Cezâyir'den gelir, makbûldür. Ve pabuc kepkepcisi ve demir kantârcısı ve pirinç terâzûcusu ve burgucu ve mahsûs keserci ve destereci dükkânları dahi..., Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, S A Kahraman, Y Dağlı, C 10, 207
a.
keps | caps bk. caps kısa komik bir cümleyle birleştirilen fotoğraf/lar | Son günlerde herkesin dilinde Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın ne kadar bilgili olduğuna dair üretilen, onu çok sempatik gösteren | capsler (kısa, komik bir cümleyle birleştirilmiş fotoğraflar) var., | M, 9.2.2014
a.
ing.
kerametsiz
s.
kerameti olmayan.
ar. keramet + tr. -siz
"Kökü yerde başı yerde canlılar / Biçim biçim boyda Adem - Havvalar / Bir kader birliğinde var olunca / İnsan hisle aklı kovalayınca... / Taşı yonttular taşa eğildiler / Arslanı şimseği kutsal bildiler / Kerametsiz yıkıldı sayısız put / Nurla gelince Filistine Davut.", "
Ömer Çapanoğlu, Sonra Tanri konuṣtu, 1958, 3
keramikli
s.
"En eski tezahürünü Anau I kültüründe bulduğumuz şarktan gelen renkli keramikli kültürler, dördüncü binyılda Toros ve Anti-toroslar'a kadar yayılıp şimali Suriye ve şimalî Mezopotamya'da eski Anadolu kültürünün üstünde inkişaf etmişlerdir.", İkinci Türk tarih kongresi. IX, 20-26 Eylül 1937, 1943, 152"
keran BTS+ | kalın tavan direği, büyük ağaç TTAS < farsça kerân uzatma; iri, uzun tahta II keran gıran güçlü kuvvetli kimse II atasözü el yığılır keran gırar birlikte büyük güçlükler yenilebilir TTAS | Toprak evin tavanının ağaçla örtülü olduğu ve bu ağaçlara o dönemde 'keran' ismi verilmiş (sic)., | DiyarbakırG, 22.11.2015, 13
a.
bts+
keranacılar
a.
menfi. kerhaneci, genelev işleten kimse veya kerhaneye giden kimse.
Farsça kâr+xâne
"Sıfır otomobil alıp stokçuluk alsatçılık yapıp piyasa yükselten keranacılara iyi olur. Beter olsunlar ceza bile yesinler. Bu ülkenin akıllıları bi onlar.", Yiğitcan Türkmen, @ygt_trk, 8.8.2022, twitter"
kerata
"Hu Komşu | Nasıl, nereden bulmuş, / Ne idiler ne olmuş, / Dünkü halini düşünmez, / Çalımından geçilmez. / Sana ne be kerata | / Sen haline baksana.", F Telatar, Onlar, 24"
Keratinolizis | Bunlar: soyucu vasıtalar (Peeling yapan) x ışınları ve estetik cerrahi usulleridir. Bilindiği gibi soyucu maddelerin tek genel bir karakteri vardır ki, tümü irritandırlar. Bunların uyandırdıkları deskuamasyon, keratinolizis delili değil, sadece ..., | Ankara Üniversitesi 1974, C 313, 37
a.
kerbelavari | Kerbelaya benzer, kerbeladaki gibi | Kerbela'vari bir kıyımla muhatap olan Cemaat'in Hüseyni bir söyleme yöneldiğini görüyoruz., | MBilici, T, 3.1.2015
s.
kerç -ci alay. | Kimilerinin uyuyor dedikleri, «düzeyine çıkmak» yerine «düzeyine inmeyi» salık verdikleri Halk, günümüzde ak-pak olduklarını söyleyen kurnaz çobanlarla ne tatlı kerç (alay) eder ve de onların üzerlerine ..., A R Yalgın, | Aklanmak, TFA, S356, Yıl 30, C 18,
kerelik I | Bu arada; Taraf Kitap her ayın ikincisi cuması takvimini bir kereliğine bozuyor., | SibelOral, TarafKitap, Ağustos2011
a.
kerelik II | İsteyen / Kurt olur bu gece / Duman duman / Kereliklerdeki ine girer., | Dağlarca, 1971, 31 | ... Ağrıda telaş olduğunu, 23 Eylülde Şıhlı ve Karaburun karakolları ile eşkiya arasında müsademe olduğu ve halen eşkıyanın bir kısmının Şıhlı Köprüsü civarındaki kereliklerde, mütebaki kısımlarının da Cebe Kümbet, Türkmen Celali dolaylarında bulunduğunu belirtmek suretiyle hava müsaade ettiği takdirde-., | AKabacalı, TarihimizdeKürtlerveAyaklanmaları, 1991, 73
a.
keremke | Kürtçe* Buyurun | Keremke hakim bey, | T, 20.10.2010
f.
keremli | cömert, lütufkar, alicenap | Bundan sonra, zamanın olaylarını bizlere ulaştıran, şeref ve keremlilerin beğenilmiş menkıbelerini anan-., | ŞKayaboğazı, 15.5.1953, 5
s.
GTS-
kereste | kaba saba adam, görgüsüz 'Yoksa bana mı dedin? ...' 'Tabi sana dedim kereste... Başka kime diyeceğim? , | TAral, SÖ, 145
a.argo
kereste a . hakaret için odun; kaba saba adam | Ya şoför, ya da muavin. -Keresteee! -Hem de ne!..., | OKemal, 1969, 77
kerestecibaşı
a.
"Kerestecibaşı çapkın erkek nedir, bunu gayet iyi bilir, iyi tahlil eder, neticenin aleyhine çıktığını gördüğü halde... -Malûm, diye söylenir, çapkın simsar gibi şuraya buraya koşarak bir tür iş takip eden adamdır | kendisine ufak bir pay çıkarır, ilerisine varmaz | peşine düştüğü kadınla en basit şekilde ilişki kurdu mu istediği olmuştur.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 50"
kerevetli
s.
kereveti olan.
"Oda gözünün önünde: Kerevetli minderlere yazın etrafı fisto çevrilmiş beyaz patiska örtüler sererlerdi, kışın karmakarışık desenli "cicim"ler bumburuşuk... Şanjanlı ipek jüponlar yerde karmakarışık... Fakat bu, bir köşeye toplanmış darmadağınık çiğnenmiş bir bahçe tarhı gibi renk renk ve şebboy kokulu, zaten delikanlının ağzında da azıcık yapışkan bir pelte çeşnisi yok mu? Evde süt ninesinin yaptığı kara dut peltesindeki nişastalı tat.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 100"
kereviz | Kereviz yapraklarından o güzel salatayı anmadan geçemeyeceğim.,Sİleri, ZCumartesi, 6.5.2012
a.
kerhaneleşmek | Okuyucularım beni bağışlasınlar; bunların beyni ve yüreği KERHANELEŞMİŞTİR., | HYItmiye, 1.4.2016, etkinlikgazetesi.com, 2.4.2016g
f.
kerhiz | Zemine çukur kazılıp içi taşla döşenerek ve yer altına su gideri konularak yapılmış kapaklı banyoya | kerhiz denir ki kelime, yer altında giden su yolu; su tüneli anlamındaki | karızla aynı kelimedir., | ŞAbak, YŞ, 28.2.2015
a.
Kerimovist | İslam Kerimovcu, İslam Kerimov'un görüşlerini benimseyen ve ona taraftarlık eden kimse | Ama Kerimovist devlet aparatı onun tezgâhının üstüne bu vecizeyi asıyor ki, ablalar, teyzeler okusun, öğrensin, içselleştirsin ve revizyonistlik yapmasın, ıslahatı başka amaçlara kullanmasın, sadece halk için gerçekleştirsin., | A Kanca, 9.6.2019 rindan eposta
s.
keriz
"Büyükdereli Kırık, yanaklarını şişire şişire klarnetiyle "Yarın da çarşıya varayım / Rabiama bir hotoz alayım / Sürü sürü kahveler kaynasın / Rabiamın göbeği oynasın" kerizini döktürüyor. Oyuncakçı Kel İsmail kırmızı şişirmesi elinde, "Asım Mellâ, Asım Mellâ / Bana bir tek rakı yolla" diye feryat ediyor, ardından kaynana zırıltısını öttüre öttüre dolanıyor.."
keriz | aptal, beceriksiz. | Lan sendeki ses bende olsa, bir saniye düşünmem girerim yarışmaya şerefsizim. Ama Allah bize değil de, senin gibi kerize vermiş o sesi., | TAral, SÖ, 147 | keriz yapmak | Argo. | Garson surat ederek cevap verdi: -Burası senin bildiğin yer değil. Sen kerizini yarın akşam başka yerde yaparsın., | Güntekin, Damga, 115 | keriz silkelemekborsa. ++
dey.a.f.
keriz | su altı kanalı
a.
kerkinmek | 1. Taşıtlarda kalabalıktan yararlanarak başkalarına sürtünmek, sarkıntılık etmek. 2. Erkek hayvan dişisine karşı çiftleşme istediğini belirten hareketler yapmak. 3. Sarmak, sarılmak. 4. Çocuklar oyuncağa ya da sevdiklerine atılmak. | Menderes'in yatacak yeri yok. Ülkeyi küçük Amerika yapacağım diye Amerika'nın kucağına oturttu, herifler gece gündüz kerkiniyorlar., | hardman, 20.11.2019, twitter
f.
GTS+
kermit | i yeşil tüylü kurbağa kuklası | Kermit gibi konuşma!, | 30.6.1999 Ekşi S
ing.
kerre | Köşeli parantez işareti | Kerre içindeki rakamlar eserdeki sahife numaralarını gösterir., | AFBaşgil, Önsöz, 1944
a.
kerremallahu vechehu | Hz. Ali için kullanılır bir dua ifadesi Allah onun yüzünü kerim kılsın* | Hazreti Ali'nin (kerremallahu veche) kendinden sonrakilere bıraktığı en değerli hâtıra sandalyesi veya kürsüsü değil, ihlâsı, ilmi, ahlâkı ve davranışları olmak gerekirdi ve öyledir., | ATA, Zpazar, 9.9.2012
a.
kertenkele nefesi | Problem çözmek ayıpmış, zülmüş gibi yenilerini icad ediyor, sönmeye yüz tutmuş ateşi kertenkele nefesiyle canlandırıyoruz., | ATAlkan, Z, 31.12.2011
a.
kertenkeleli | kertenkele olan yer/şey | ...kimsenin karşısında bıçkın delikanlı maskemi indirip kertenkeleli şiirin devamını okumaya kalkışmayacağımı anlatmak istedim., | Şİşigüzel, EDK, 14
s.
Kertenkelemsi s.
kerteriz etmek | deyim | Sanki bir çift öfkeli göz beni kerteriz ediyordu. FDoğan, T, 4.8.2010
f.
Kervanbaşı | Bre kervanbaşı ağa, derdi. Bizim arkamızda böyle sayısız deve, sayısız katır yok., | Sihirli Gül, 39
a.
kervancı | Ama bu da bir kervancıydı. Kervancı dedi ki: -Uşaklar, karşıdan bir kimse geliyor, kadın elbisesinde., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 91
kervancıbaşı / kervancı başı | Gelir gelmez kervancı başı önüne çıktı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 91
a.
kervancılık | Bana bir kafile ver. Kırk elli deve. Şu kadar da asker ver. Ben kervancılık yapacağım. Alıp satacağım., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 157
a.
kervanlanmak | Yollar hep Halep'e uğradı, yollar hep Halep'ten uğradı. Doğunun bütün ticareti, ipek yolları hep burada kervanlandı, merkezlendi. | , | İPala, 9.10.2012
f.
kervansaraylı | Uzaklarda yurdum! burdan çok uzak / Her mevsim güneşli, masmavi göklü / Camili, kubbeli, kümbetli, köşklü / Ozanlı, garipli, kervansaraylı / Hele insanları: Alpli, Giraylı / Yok haber onlardan, baba evinden / Bu yüzdendir hâlim, kopuk bir yaprak / Her şey çok uzakta benden çok uzak., Buğra Alpgiray, Paris akşamları, 1972
s.
kes | fiğ, çayır, yonca vs. gibi otların yaşken yem haline getirilmiş hali. Kurusuna saman denir. Yeşilken kesilip kurutuluyor, kışın samanla karıştırılıp hayvanlara yediriliyor. (Boğazlıyanlı Terzi Tahir Güleryüz).
a.
Kes yapıştır | Özellikle bizim gibi Swing, Zagor, Tommiks okumuş 60, 70 hatta erken 80 doğumluların kafasında o çizgi romanlarda okudukları kes yapıştır Amerikan tarihi var., | A Kanca, 13.8.2019, rindan eposta
a.
kes yapıştır yöntemi | Bu dizinin kahramanlarının hiçbiri doğmamış, hiçbiri bizim gibi soluk almayan, adeta robotik kahramanlar gibi... bir nevi kes yapıştır yöntemiyle konuşlandırılmışlar., | Telesiyej, T, 9.2.2012
a.
kesâfet | yoğunluk | Beşerî hayatın her türlü kesâfeti ile kararıp bunalan yürekler arındı., | Nazik Erik, 21
a.
kesb-edici | Kalp nuru ile ne kadar mücelli bulunursa, feraset de o kadar tamamlayıcı ve isabet kesbedici olur., | İAlanka, 25
s.
kese I | Bacı, bu taraf daha kese. Dağdan hemen aşarız., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 171
kese II | Beş yüz kuruş ara konulan kap demek olan kise. Maliye ıstılahı olarak mikdarı muayyen olan altın ve gümüş paranın konulduğu meşin torba yerinde kullanılmıştır. Halk dilinde kese denilir. Tafsilât için bak: kese
a.
kesek | Tam önünde, betonun dibinde kocaman bir boz yılan. Çatal dilini sağa sola tıslayaraktan, keseklerin arasında upuzun yatıyor., | DCeyhun, 93
a.
kesel | gevşeklik, uyuşukluk, tenbellik, üşenme | Az?m bir tevekkül fakat hüzünle ve garip bir keselle Azize'yi çekerken o manasız sesiyle Fransızca şarkılar mırıldanıyordu., | HEAdıvar, KA, 19
a.
keselenmek | Yenilmek, mağlup olmak, hezimete uğramak. | Metalist Kharkiv! Beşiktaş'ın UEFA Kupası'nda keselendiği Ukrayna takımı yani., | MForutan, Akşam, 4 eki 08, 2.
f.
kesenkes | Sıra diyorum ama, öylesine kesenkes programlı bir yayın tutumu içinde değiliz., | Sİleri, Z, 1.7.2012
s.
keserci | ... gelir, kalkan Haleb'den gelir, sağrı her diyârdan gelir. Ve tüfeng tabancası Cezâyir'den gelir, makbûldür. Ve pabuc kepkepcisi ve demir kantârcısı ve pirinç terâzûcusu ve burgucu ve mahsûs keserci ve destereci dükkânları dahi..., Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, S A Kahraman, Y Dağlı, C 10, 207
a.
kesercilik -ği
a.
keser imali işi veya keserle yapılan ustalık.
"Ne iş yaparsanız yapın, bir zanaat öğrenin. Uşaklıkta "Ana ata!" / Beni düşürdü gayrete / Dedim, "Canım babacığım / Beni verin bir san'ata." // ... Okçu yaycı olsam olmaz / Kimse şakirdliğe almaz / Destereci burguculuk / Kesercilik beni bilmez / Yeniçeri Emir Mustafa'nın şiirinden, @AletIsler, 15.02.2024, X"
kesi | (Tıb dili) Kesik.
a.
Kesifleştirme
Kesifleştirme | sıkılaştırma, bir yere toplama. | Bu, istihsal sahasında müessir olan, evvelki paragrafta uzun uzadıya anlattığımız kesifleştirme mekanizmasının (hızlanma prensibinin) bir gereğidir. Otoriter mecburî tasarruflarla veya böyle bir imkân tasavvur edilebildiği takdirde iradî tasarruflarla finanse edilmiş olan bir yükseliş dahi, aynı sebep ..., | İÜİF Yayınları, 1947, S 35, 140
a.
kesik | Cut out | Önümüzdeki birkaç yıl daha popülerliğini koruyacak olan gül desenli kesik tasarımlara gardırobunuzda yer açmanız akıllıca olabilir. Üstelik birçok markada her bütçeye uygun seçeneklerini bulabilirsiniz. ,ÖYKüçük, Sbh, Günaydın, 19.8.2015 | kesik kesik | bütünlükten uzak, aralarında bağlantı olmama hali, parçalı | Çözülen bir aile güzellemesinden çok, | aile cehennemine ilişkin bir eksende gelişen | Sessiz Çığlık, | yaralı karakter incelemeleri, bireysel bunaltı ve yalnızlık tasvirleri, kesik kesik anımsamalar ve iç monologlarla yürüyen, ABD'de, hem de Amerikalı, Fransız, İrlandalı yıldızlardan oluşan bir oyuncu kadrosuyla çekilmiş, sonuçta mükemmel değilse de kuşkusuz ilginç ve seyredeğer bir film kuzeyden gelen., | SÇapan, C, 12.2.2016
a.z.
ing.
Kesik | hendek | Tarlanın ortasına geldiklerinde kesiğin suyunun artmış, genişlemiş olduğunu gördüler. ., | S Şengil, 1983, 13
a.
kesik atmak | deyim | Belki liseli kızlara bile kesik atarız yan gözle ama namussuz saçlar ortaya seriyor foyamızı., | NecdetŞen,** | Al Pacino istediği cevabı almanın huzuru, senaristin aptallığıyla, zekasını reddeden bir şey yapacakmış gibi bakıyor. Beni kamera yerine koyup kesik atıyor. Sonra bakışlarına endeksli ses tonuyla bize emir veriyor: 'İçelim'., | Şİşigüzel, EDK, 1996, 25 kesik yemek | Grubun yarısı niye kesik yedi., | FAltaylı, HT, 16.4.2011 kesik kesik | parçalı | ... bireysel bunaltı ve yalnızlık tasvirleri, kesik kesik anımsamalar ve iç monologlarla yürüyen, ABD'de, hem de Amerikalı, Fransız, İrlandalı yıldızlardan oluşan bir oyuncu kadrosuyla çekilmiş, sonuçta mükemmel değilse de kuşkusuz ilginç ve seyredeğer bir film kuzeyden gelen., | Cmh, 12.2.2016
z. argo
kesilivermek
b.f.
çok süratlice kesilmek.
"Saçları gene o, bir makasla alnı üzerinde şıp diye kesilivermiş, bebe saçlar.", O Kemal, 1969, 75"
kesilivermek | Muhafazakar yayınlar bu karikatürü yaygınlaştırınca 'gel bakalım hasan efendi' denildi ve bileti kesiliverdi. | , | Cafcaf, Bahar2013/54, 10
kesilmek | 1. (sıvı yiyecekler için) pişirirken veya kaynatırken içindeki maddeler birbirinden ayrılarak bozulmak | Özellikle çorbanın kesilmemesi için verilen öneriler çok yerinde ve benimki de kesilmedi., | TYCelepoğlu, 24.9.2007 www.portakalagaci.com 2. AzT. Bir dersten veya sınavdan kalmak, geçememek. | Ceyhun iki dersten kesildi. 07.08.2011 | Artık bir oyuncak bulabilmekten umutları iyice kesilmişti., | DCeyhun, 133 | 3. vurulmak, âşık olmak. | Yavuz ve Camgöz Neslihan'la ahbaplığı yazın Salacak Plajında kurmuşlar, ikisi de Nesli'ye kesilmişlerdi., | TAral, SÖ, 127
f.
Kesilmek | 1. parasız kalmak, parasını tümden harcayıp bitirmek*. | Seninki dün gece yanlışlıkla pavyona girmiş, kesilmiş. Beş parasız kalmış., | Çalıkoparan, 53 2. sevdaya düşmek, aşık olmak | Tabii, güzel çocuğu görünce ocaktaki süt gibi kesildin!, | Çalıkoparan, 60
f.
kesimhane | 1. T. kesim + Far. hâne (kesimha:ne) Kesimevi. Elbise ve kumaş kesilen biçilen yer. kesimhane. GTS
kesimhane: 2 İng. slaughter house
ing.
kesinkes/kesenkes katiyetle, kepkesin | Fethi Naci kesenkes kararlı: Reşat Nuri | okurunu iyi tanıyormuş, hiç yormuyormuş okurunu., | Selimİleri, Z, 15.1.2012
kesinlemek | Bir bölük, davalarını naslarla ispat edip, | Cennet için demiş, konuyu kesinleyen ayetleri sıralamışlar., | MKapkıner, T, 22.6.2012
f.
kesinleştirilmek | Edilgen | Hareket Onay ve Aylıksız İzin bilgileri aynı statü ile aktarılacağından kesinleştirilmesine gerek yoktur., | H Y Ersöz, 9.10.2018 İÜ Rektör Yrd. HF Dekanlığına
f.
kesinti KMaraş | tekne kazıntısı | Kesinti oğlanı bulduk., | HayriKeser, 29.9.2016g 2. Geceleri ise Salacak bahçe sinemasında, kızın yakınında bir yere oturup, kesinti dümenlerine giriyordu., | TAral, SÖ, 12
a.
kesintisiz güç kaynağı:
kesintisizlik
kesip atmak son sözü söylemek | Diye kesip atınca güveyi büsbütün şaşırıp kalmıştı... Şimdi ne yapacaktı? , | Kerim Kanok, Kırklardan biri iman edenlerin romanı, 1960? , 129 | Bütün teklifleri, biraz da iğrenerek, 'Olmaz' diye kesip atınca, babası bir kere gidip Rumanos tekfuru bu gözle görmesini rica etmiş, Lotüs bir türlü, 'Hiç faydası yok seninle evlenecekmişim gibi dehşete kapılıyorum' diyemediği için, ..., | K Tahir, Devlet Ana, 1969, 418
kesişim | Alemdağ Caddesi Suiş Caddesi kesişimi ile Alemdağ Caddesi-Sütçü İmam Caddesi bağlantısı arasında kalan kesim trafiğe kapatılacağından alternatif yollar planlandı., | T, 21.5.2013
a.
kesişme mukatele | Şerefim ve haysiyetim üzerine söyleyebilirim ki, daha sonraki Müslüman kesişmelerinin bir nedeni cehaletse diğer nedeni de | sahabe bile birbirini kırdı; bizim gibi aciz kullar sahabe mi ki? mantığı, algısı ve inancıdır., | İKüçükkılınç, 7.10.2011 eposta
kesişmek | karşılıklı birbirini dikizlemek | Dönme dolap son turunu atıyordu. Camgöz gene işini koymuş*, Kemal'in kızı Yıldız'la al gülüm ver gülüm tatlı tatlı kesişiyor, işaretleşiyordu., | TAral, SÖ, 71
f.
kesivermek | Üstelik güdük aylığımın bir kısmını da kesiverecekler., | MYağmur, 44 | ...diye İzzet Hoca'nın sözünü tam ortasında çok kötü kesivermez mi? , | İpşiroğlu, 18-9
bf.
keskenmek
f.
" "Keskenmek : Vurur gibi yapmak , korkutmak.", Toprak kovgunları, 1982, 205 | Elini kaldırarak vuracakmış gibi tehditkâr vaziyet almak. ( D.D. ) (T.D. ) § Keskenmek: Teşebbüs etmek"
"Keskenmek, Teşebbüs etmek.", Tarama dergisi: Osmanlıcadan Türkçeden söz karşılıkları, 1934, 1084 "
keskenmek | ölçünmek, El ile veya başka bir şeyle vuracak gibi yapmak | +Öyle ki birinde Lömen (Numan) deriz, bir yarma vardı, güldü diye kızdı, tokat keskendi... / Keskendi ya, Lömen de minare kırığı. Başefendidir Lömen'e tokat atacağım diye bir zıpladı yetişemedi, bir daha, gene. Eh gayri gülmekten kimde can kaldı..., | OKemal, 1066, 20
f.
GTS+
keskesora. kürtçe gökkuşağı | Keskesor (Kürtçe, gökkuşağı anlamına geliyor) LGBTT sivil toplum örgütünden bir arkadaşımla konuştum, çünkü bu konu ile ilgili düşen haberlerde çelişkili ifadeler vardı. , | Esmeray, T, 5.9.2012
keskilemek | Kazı yapılmayacak bir Mezopotamya keskiliyorsun benden / Adnan ve Yalçın benim en eski fosillerim, | SKaradeniz, Yomblues, İstanbul 2014, 12
f.
keskin
s.
süratli ve dayanıklı (at).
tr.
"Kamil yanında cahilin huyu bulunmaz / Şeriat ehline tarik çalınmaz / Yayan yürümeynen menzil alınmaz / Menzil almak İçin keskin at ister.", Arifoğlu, ?"
keskince | Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir / Varıp anın üstüne, evler yapasım gelir , | YunusEmre | Ben, yıldırımdan ince / Şimşekten keskinceyim / Emret Paşam emret / Bir deniz olayım deniz, | İZB, 1959, 25
s.
TDK-
keskûsorûzer | yeşil ve kırmızı ve sarı. Kürdistan Bölgesel Yönetiminin bayrağının renkleri? | Tekniğin, taktiğin, organizasyonun ve oyun stratejilerinin hiçbir önemi yoktu; Keskûsorûzer'in bir an önce gol atıp öne geçmelerini diliyordum!, | AFIşık, T, 22.5.2012
a.
kesme | dikizleme, seyretme | -Ulan, bu da mı bizden? ... –Değil ama, bizden kesme paralarını tahsil edebilmek için Türkçe öğrendi!, | Çalıkoparan, 75
a.
kesme | Sirke, pekmez, kesme, küme*, yani cevizli sucuk* gibi şeylerin yapılması da ayrı bir âlem., | FAtabek, DK, 1972, 20
a.
kesme çiçek GTs- | karanfil, glayöl, gül ve nergis vs. gibi canlı çiçeklerin kesilmesiyle oluşan ve tüketim için pazarlanan kısmı. | Kesme çiçek üretimi Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgelerinde yer alan mikroklimatik alanlarda yoğunlaşmaktadır., | GülayBabadoğan, KesmeÇiçek, GEME İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, 2005 | Rusyaya kesme çiçek ihracatı sıfırlandı, | T, 14.02.2016 yoa, 22.5.2011, Ekşi | Öbür gün de bal şerbetinin kendisine billur kesme kâselerde sunulmasını diliyormuş., A Özyalçıner, Kırmızı Çini Kase, 2001, 14 | kesme taş, kesme kâse, kesme dondurma, kesme nargile, kesme çiçek, kesme şeker.
a.
GTS- GTS-
Kesme çorba
kesme tahtası a.
kesmek | 27. | Ankara bizi kesmiyordu, biliyorsun. Bir şekilde çıkacaktık oradan., | HGKaya, Ocak2005, BiriD, S 1, 8 | Bırak da kitabıma döneyim' bakışları kimseyi kesmiyor, yurdum insanının Pamuk hakkında hararetle savunacakları bir tezi mutlaka var., | EceArar, Akşam, 4.10.2008, 17. Tatmin etmek. ameliyat etmek | Beni yaşatırsan nedenini söylerim sana./ Anlaştık/ Ne yapacağız şimdi? / Seni keseceğim güzel kardeşim/ Ne zaman? ., | TKiremitçi, 2005, 197 | + yolmak | -Bize de birer genç mi olur, moruk mu... O şimdi adamcağızı iyice keser! -Çok insafsızdır, keser., | OKemal, 1969, 46
f.
kesmek | dikizlemek, kolaçan etmek | Benzin alırken sen arabada dur, ben para ödemek için içeri girdiğimde ortalığı kesicem., | Şİşigüzel, EDK, 1996, 52 | Ve aynı bugünkü gibi pis pis etrafı kesiyorlardı., | YErdoğan, 12 1989 | Üsküdarın, Salacakın gençleri buralarda volta atıp kız keserler, 'üç kuruşa Yeni Harman' (o zamanki en kıral sigara)da penaltı atıp, ya da kayık salıncağında, salıncak ters yüz oluncaya kadar azgınca sallanıp seyredenlere hava basarlardı., | TAral, SÖ, 69 | Kesmek | birini tavlamak için dikkatle ve devamlı olarak takip etmek | Göksel bey beni fena halde kesmeğe başladı kaşının altından..., | Çalıkoparan, 61
f. argo
Keson | Keson, köprü ve rıhtım gibi kalıcı yapıların sudan zarar görmemesi için kullanılan bir temel türü. | Üstünde 1915 Çanakkale Köprüsü'nün ayağının yükseleceği 'keson'un deniz dibine oturtulması işlemi bitmek üzere. 1.5 metre mesafe kaldı., | V Munyar, Hr, 13.5.2019
a.
keson | sürekli (geçici olarak inşa edilmeyen) bir binanın önemli bir bileşeni olup, önceden belirlenmiş bir derinlikte kazma ve yerleştirme amacıyla zemin veya suyun içine gömülen yapıdır. Özellikle inşaat sektöründe sıklıkla konusu geçer., | 24.03.2006, forrestgump, | EkşiS keson temel
a.
kestane | berbat, adi* | Alpay dünkü Kelebekte, eski şarkıların çok güzel olduğunu söylüyor ve diyor ki: 'Şimdi en kestane müzikler ortada dolaşıyor. Hatta onlara şarkı demeye bile bin şahit ister.', EÖzkök, Hür, 28.8.2016 kestane kabağı | bitki. Helvacı kabağı | Kestane kabağı — 50 kuruş 300 kilo 150 lira, | 11.6.1957 tarihli Ankara Polis Enstitüsündeki ihale, RG, 1.6.1957
s.a.
GTS+
kestaneli | içinde kestane bulunan | Bizim valide şahane hindi dolması yapar ki, hem de kestaneli., | TAral, SÖ, 84
s.
TDK-
kestere a* | Önce dersini verdim, sonra da | siz üfürüyorsunuz; siz sallıyorsunuz; siz hiçbir şey bilmiyorsunuz dedim. Bu ifadeleri aynen kullandım. Kestere her avukatı âlim mi sandın da cevap vermez diye üfürmeye çalıştın., | Küçükkılınç, 25.7.2012 eposta
kestiregörmek | kestirmek | Beş altı parça kesdiregör yediliklerin, | EVasıf, EGŞA, 204
f.
kestirimlenmek
f.
tr. kestir-im-len-
"Ardından, sınırları eşiklenen bu ten rengi piksellerinden kestirimlenen uyarlanmış bir ten rengi gezingeni mevcut koşulların ten rengini çıkarır.", Emrah Gingir, Hand gesture recognition system / El işareti tanıma sistemi, ODTÜ FBE Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği, ylt, 2010, vı"
kestirme | tahmin, öngörü | [V]e bu bilgilerin de yer yer telsiz kestirmeleri ile doğrulanmış olması, gelen bu istihbaratın dikkate alınmasına neden oluyor./Kestirme cihazlarından elde edilen yer tesbit bilgilerine göre Fehman Hüseyin'in sınırdaki kalabalık grup içinde olduğu değerlendirilmiştir., | MBaransu, T, 2.1.2012 | Güvenlik birimleri tarafından deşifre edilen telsiz kestirmesinde, örgüt politikaları doğrultusunda yayın yapan., | Star, 13.1.2013 2. kısa | Vallahi Sunullah Bey kardeşim, ben işin kestirmesini söyliyeyim mi? ... Ülkede ne kadar bokluk varsa, bunlar hep çokluktan oluyor., | NGüreli, SO, 120
a.
kestirmece
a.
"Hayvan ve bu arada köpek bilinci, benliği, bilişimi, duygulanımı vb gibi bilgi birikimi olan konularda bilgisiz ve meraksız sayısız insan kalıp cümlelerle yargı dağıtıyor. Sorun çözmek için bile bilgilenmiyor. Bilgi önemsiz sonuç önemli, öldür gitsin | pragmatizmin kestirmecisi. (=kestirmacesi FG)", @muratonderman, 31.5.2024, X"
kestör | idare reisi | Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı için Çankaya'daki yeni evi yaptırmakta idi. Ben kestördüm. Yazları Ankara'da üç arkadaş nöbet tutardık. İhaleler de kestörlükten yapılırdı., | HasretYıldırım, | http://www.yenisoz.com.tr/is-bankasi-etrafinda-nemalanan-halk-partili-uyusturucu-tuccarlari-makale-5110, 2.1.2016g
a.
kestörlük | Kestörlük, malûm-ı devletiniz, Makam-ı Riyasetten sonra Meclisin en mühim mevkiidir. Diğer parlamentolarda kestörlere fevkalâde ehemmiyet atfolunur. Hatta bazı mecalis-i teşriiyyede bu zevat, daire dahilinde ikamet ederler veya ikametlerine başka daire tahsis edilir ve kendilerine ayrıca maaş da verilir. (...) Fakat kestörlük hakkında Nizamname-i Dahilimizde birçok sarahatlar vardır. Ezcümle 9 uncu madde; «kestörler, Meclisin tahsisatını ahz ve sarf ve umur-ı hesabiyyeyi rü'yet ederler. Meclis binasına mefruşat ve sair eşyanın hüsn-i muhafazasına nezaret ederler, ilâhiri...» gibi fıkarat ile kestörlere pek mühim ve ayrı vazaif tahmil ediyor. Meclisin emniyet ve inzibatı hakkında lâzım gelen vazaifi, Reisin muvafakatıyla ifa etmek de bu zevatın uhdesine mürettep bulunuyor. Bundan başka, ayanın rahatça çalışabilmesi de kestörlerimiz, şimdiye kadar pek çok yoruldular. Meclisin temin-i intizamına, Ayanın temin-i rahatına pek çok gayret ettiler. Fakat bundan sonra daha ziyade sarf-ı himmet edilmesini rica edeceğim. Çünkü bazen mektup yazacağımızda kâğıt yok, hokkalarda mürekkep bulunmuyor. Abdesthanelerde sabun yok. Bir havlu var, yüz kişinin istimalinden geçiyor. Gayet mülevves bir halde bulunuyor. Halbuki nazafet, bizim dinimizde emredilen en mühim esasattandır. Bundan başka matbaaya ait birçok umur da vardır. İşte bütün bunlar kestörlerin gayretine tevakkuf eder. Onun için rüfekaa-yı muhterememizden rica edelim, bu vezaifi tamamen ifa etmeyi taahhüt eden zevat, bu vazifeyi der'uhde buyursunlar., | AhmetRızaBey, Meclisi Ayan 1:1 1 Teşrinisani 1333 (1917) C: 1, | https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/MECLISIAYAN/mad03ic04c001/mad03ic04c001ink001.pdf, 2.1.2016g | Romalı Stoisyenlerin en ünlüsü Seneka'dır. M.S. 4 yılında İspanyanın Kurtuba şehrinde doğmuş, genç yaşta Roma'ya gelerek Stoisyen ve Pitagorcu hocalardan dersler almıştır. Avukatlık ve kestörlük yapmış, senatör olarak ün kazanmış, daha sonra imparator Neron'un saray nazırı olmuştur. Fakat gaddar Neron'un ölüm emri üzerine M.S. 65 yılında damarlarını keserek intihar etmiştir (115), | NiyaziÖktem, Stoism, | http://www.journals.istanbul.edu.tr/iuhfm/article/viewFile/1023004970/1023004510, 2.1.2016g
a.
keşan | Medrese kaçkını softa bozgunu / Selam vermek için Keşan beğenmez, | KazakAbdal, EGŞA, 66
a.
Keşanlı Ali | Onca emeğin, onca gayretin her geçen gün geriye gitmesine karşın, başbakan sanırsın ki, Zapata ya da Pancho Villa, veya Che Guevara, Spartaküs, yahut, Köroğlu, İnce Memed, ya da... korkarım, belki de Keşanlı Ali., | NÇınar, T, 26.9.2011
a.
keşe çıkmak açık hava, dışarısı | Kantine gider gibi yapıp keşe çıkacak ve sigara içecektim., | MMertTarhan, Sirayet, mart2015, 11
keşifçi | terör eylemine girişmeden önce etrafta keşif çalışmaları yapan kimse | Fransa'nın başkenti Paris'te 129 ölümle sonuçlanan terör saldırısının keşifçisi olduğu iddia edilen Fas uyruklu IŞİD militanı Ahmet Dahmani, | 21.11.2015 (basın)
a.
keşik -ği
a.
"Keşik: "Nöbet, sıra", keşikçi "bekçi"dir (Trab - Maç 152). N. Ertaş'ın bir türküsünde "Nöbeti gelenler alır keşiği" biçiminde geçer. Kaşgarlıda kezig "dönüşümlü olarak yapılan bir işte sıra"dır (DLT 313). Sözcük Türkçedir., 3 Eki 2020 20:47"
Keşik | sıra, nöbet | Bahçe sulamada keşik sendedir., | Ali Koca, 3.1.2015
a.
Keşik: | Nöbet, sıra, | keşikçi | bekçidir (Trab - Maç 152). N. Ertaş'ın bir türküsünde | Nöbeti gelenler alır keşiği biçiminde geçer. Kaşgarlıda kezig | dönüşümlü olarak yapılan bir işte sıradır (DLT 313). Sözcük Türkçedir.
keşişleme | güneyden esen yel, akça yel | Bu dînsiz musîbetin rüzgarı keşişleme, | SaadettinKaplan, DurDünya!. IrakSonDurak, EGŞA, 274
a.
keşkâb | Ve yine hasta bir adamın ateşi yükselse ve sarılığa tutulsa, ilacı da sekencebîn ve keşkâb olsa hastanın şifası ancak bu ilaçları kullanmakla kabil olacaktır., | EyOğul, Gazali/LütfiDoğan, Bedir yanıevi, İstanbul 1963, 12
a.
keşkekçi | keşkek pişiren kimse
a.
GTS+
keşkeklenmek | Keşkekçinin keşkeklenmemiş, | 24.10.1958, Cum, | 2. | İşte senin dediğin gibi: Keşkekçinin, keşkeklenmemiş keşkek... Medrese yazısı, kim uzun yazarsa o kazanır bu davayı., | HKıvılcımlı, | http://www.derlenisyayinlari.org/wp-content/uploads/2000/11/hikmet_kivilcimli_uc_seminer.pdf, 15.2.2017g
s.f.
keşkeklik -ği
a.
keşkek yapmaya uygun veya keşkek yapımı için ayrılmış.
"keşkeklik -ği a. Makarnalar kesilir, kurutulur, keşkeklik buğday dövülür, bulgur öğütülür. İstanbul, 22.6.2015", Gürbüz Yılmaz, 11.3.2024, facebook"
keşkem mizah* keşke | Keşkem Mısırlı olsaydım, | Yatsız, Star, 5.7.2013
keşkesiz doğum | Keşkesiz Doğum, tıbbi bir engel olmadığı sürece kendiliğinden başlayan, doğal hormonların ... şekli ne olursa olsun doğuma şahit olan herkesin doğumdan «KEŞKESİZ» çıktığı doğumlardır, | www.dogumakademisi.com/keskesiz-dogum/keskesiz-dogum-nedir, 11.10.2015g
a.
keşkesiz s.* vahlanmadan, keşke demeden | Ama[sız] ve keşkesiz şekilde teröre karşı durmalıyız., | ÖmerÇelik, twitter, 10.10.2015 | Keşke'siz bir yaşam için iletişim, | DCüceloğlu, 2008*, İstanbul
ket a.Eskiden potin üstüne geçirilerek bağlanan, diz kapaktan topuğa kadar uzanan kösele tozluk. TTAS | Mustafa Kemal Büyük Taarruzdan sonra yanında bulunan Fikriye'ye biraz uyuyabilir miyim diye sordu ve ketlerini çıkarıp biraz uzandı. GündüzAkarçay, 11.9.2010
keten helva
*
ar. kettan helva
Tatlı mutluluğumu buldum, / Helvacının pembe tellerinde | / Şeker pembesi renginde | / Taze keten helvalarının | 91
keten helvacı
a.
keten helva yapan veya satan kimse.
ar. kettan helva + tr. -cı
Keten helvacı geçiyordu penceremin önünden / Reşat nure Güntekin İlkokulunun | / Bahçesiydi onun meskeni | / Çocukluğumu andım! 91
ketenpere
a.
1. dolandırıcılık 2. hile, tuzak.
yun.
ketıring | Catering aşçılarıyla garsonlarıyla birlikte hazır yemek hizmeti verme | Ketring firmalarını araştıracağız., | HAGedikli, 15.2.2015g
a.
ing.
ketim
a.
saklı. Burada olmayan anlamında*
ar. Ketm
"Yüksek makamına reis-i vilayet / Dileğim dünyanın idaresinden / Efrad-ı ailem âcizdir gayet / Bu ketim rızıkın gam belasından.", San, Hicranî, 196"
ketir | Ertesi gün öğleye yakın Ermenekli Hoca, köylüyü Ketir Tepeciğine çıkarmış., | BTSalihoğlu, 2014, 44
a.
ketlenme | Hilal Kaplan'ın kitabı sadece Kemalizmin reel toplumsal karşılığını anlamakta değil, Kemalist gençliğin yasının sebep olduğu ketlenmenin izahı açısından da öncü nitelikli bir çalışma., | CAktaş, T, 20.2.2012
a.
ketojenik | çocuklarda görülen epilepsinin tedavisinde kullanılan yüksek yağ, düşük karbonhidrat, düşük protein diyeti.tüm çocukların yanıt vermesi sözkonusu değildir.nöbet sıklığını geciktirdiği yolunda bulgular vardır. supbilili luma, 25.4.2004, EkşiS | Ketojenik diyet yapanlar için sağlığın pratik formülünü sadece 14,90 TL'ye hemen alın., | Mil, 28.3.2017g
s.
ketre | 1. Saban işlemeyen taşlı toprak 2. Sakız, kitre, zamk çıkarılan ve yakacak olarak da kullanılan dikenli bir bitki. TTAS | ayayy, gel, gözarşını çatlak ve dikey / tersyüz ketrede rüzgar gülü fır., | EnisBatur, Blackout, DiriOzanlarDerenği, Kasım/aralık 2016, S 3, 4
a.
ketumluk | ağzı sıkılık | Bir de resmi erkanın ketumluğuyla günden güne palazlanan, sadece birer sorudan ibaret oldukları halde sonuç hanesine yazılıveren iddialar., | MAltınok, T, 18.5.2012
a.
kevek -ği
a.
tr. kevek
"Meço, telaşla, Miniş'in ortaya çıkardığı kumlara belenmiş ceset parçalarını aynı yere, daha derine gömdükten sonra, üstüne keveği ile birlikte büyükçe karpuzlardan birini koydu.", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 90"
kevi | kavi, güçlü, kuvvetli, muhkem. | Buray baba evidir / Tahtaları kevidir / Çalın vurun oynayın / Bura düğün evidir., Ata Barı, Artvin
s.
kevşir | bir şeyin posası. Mesela narın posası. AAYörük, 6.6.2016
a.
key | çok | Üç harf, beş nokta demiş eskiler. Üç harf beş nokta... Mecnun'un Mushafı hatmedememe nedeni... Yunus'un kıymetli, hürmetli, devletli, hikmetli, firkatli, kuvvetli, key odlu, lezzetli dediği., | İ Kılıçarslan, YŞ, 14.7.2019
s.
key speaker | Ana konuşmacı.
b.a.
ing.
keyfine gitmek (birinin) deyim hoşlanmak, memnun olmak | Dürüst bir genç beklerken karşısında toy bir hırsız bulmak Aristidi Efendinin daha keyfine gitmişti. | , | Güntekin, Damga, 70
keyfiyetçilik –ği | Keyfiyyet + tr. –çilik. | Keyfiyet, zamanın; kemmiyet de mekânın ressamı olduğuna göre, ruh ve maddeyi birbiri içinde erginleştiren keyfiyetçiliğimizin, ruh ve madde kutupları arasında attığı büyük âhenk köprüsü, sâf ilim, sâf fikir ve her şeyde sâf ve hâkikiyi gösteren bayraklarla donatılmıştır., | N F Kısakürek, İdeolocya örgüsü, 2014, ?
ar.
keyfokrasi | eleştiri keyfiliğin hüküm sürdüğü yönetim biçimi | Şahısların kim olduğu çok da önemli değil, mesele bu kadar göz göre göre at koşturuyor, milleti yok sayıyor oluşları. Bu düzene ancak keyfokrasi denir!, | SAkarçeşme, Z, 1.7.2014
a.
keyiflik | Şahsıma başkadan zerre nemayı dilersem, geçimlik, tadımlık, keyiflik gibi,-., | TBozkurt, rindan, 5.10.2014
a.
keyifsizce
Keyifsizleşmek | ...kabukları yumuşamaya yüz tutan, keyifsizleşen ve durgunlaşan gizmo ve momoyu uzun bi tedavi sürecinden sonra ..., | 27.7.2006, | https://www.haskunefe.com.tr/forums/m25899/kaplumbagalarimizdan-vazgecmek/1, 7.6.2019g
Keyifsizlik –ği | ...ve hekimin rivayetince kendi konakta bulunup da çocğun gözüne göründükçe keyifsizliğin def'i kabil olamayacağından birkaç günler bir yere gitmesine lüzum..., | N Kemal, İntibah, 185
a.
keynesyen | [F. Hollande] Keynesyen politika benimseyecek, | T, 8.5.2012
s.
keyvani | Erzurum yöresinde de | keyvanî diye bir kelime var ve | aşçılık, yemek hazırlama ve misafir ağırlama usul ve kaideleri konusunda uzman kadın, bilirkişi ve baş kadın gibi bir anlamı var. Mesela benim babaannem Hacı Esma Hanım, keyvanî idi. Yani köyde toplu yemeklerde yemeğin pişirilişi kontrol ve denetleme amacıyla babaannem davet edilirdi. O da yüzlerce insanın yiyeceği etleri, pilavları, dolmaları, börek ve tatlıları hazırlayan kadınlara sadece nezaret eder, arada bir kazanın kapağını aralayıp suyuna veya tuzuna bakardı. Çok havalı bir pozisyon yani! Bizim yörelerde şu gibi sebeplerle toplu yemek verilir: Hacca gidiş vesilesiyle hacı adayının davet yemeği, hacdan dönüşte yakın komşularla birlikte tüm hacıların topluca davet edildiği kutlama yemeği, düğün yemeği, sünnet düğünü, cenaze, sünnet-i seniyye'ye izin verme (sakal bırakma), toprak atma (yeni yapılıp bitirilen evin en son işlemi olan ve komşuların topluca katılımıyla gerçekleştirilen damını toprakla kaplama töreni), hıfzı dinletme (hafızlığını tamamlayan hafız'ın halkın huzurunda ezberini sınavdan geçirmesi akabinde takke giydirme töreni, (Bendeniz bu törende takke giymişimdir ve rahmetli dedem hıfzımı dinlettiğim cuma günkü yemek için bir tosun kesmişti, tüm köy -200 hane- davetliydi)., | 3.6.2013 eposta
a.
keyword | Bu gemi, bu karadeniz',nedir Allah aşkına? Ozan burada veri havuzundan keyword çekmiş. 'Bu Salih Bozok, bu Trablusgarp' da olabilirdi, böyle denk gelmiş., | boshi, EkşiS 18.2.2010
a.
ing.
keyz çantası | Yaklaşık 200 bin lira değerindeki kamera çalınınca çekimler durdu. Kameranın yanı sıra altı adet keyz çantası da çalındı., | 15.3.2015, www.kadinvia.com/serce-sarayi-setinde-akil-almaz-olay-10569.../4, 20.3.2015g
a.
kezban zf. Ahmak | Ege ?@sibumici16 Nisan @akmaralgedikli benim de yok hatta sebebini bilmiyorum :D ama neden cinsiyetci hitap ediliyor? | Erkegim diyene kezban deniyo burda :D
kezbanca zf. Aptalca | Önceki akşam dayanamadım ve Twitter'da kezbanca sordum: Arkadaşlar Nevruz mu Newroz mu diye., | HGeviş, T, 20.3.2013
kezbanlık | ahmaklık | belli bir usturup tutturmaya çalışıyor kendince, kontrollü giriyor lafa. heyhat! satır aralarındaki kripto kronik kezbanlığı sezinlemek de zor olmuyor., | revani, 10.11.2013, EkşiS
a.
kezeb/kezep Kürtçe | ciğer? | Kucağıma aldığımda griye çalan gözleriyle bana 'hayat'ı müjdeleyen 4 aylık bebeğimi her emzirişte; kızının kopmuş parçalarını hastane önünde karşılayan ananın 'kezebb kezebb 'ciğerim ciğerim' ağıtını hatırlamanın yakıcılığından, sütümle birlikte akan gözyaşlarımdan mı? , | EmineUçakErdoğan, T, 25.9.2011
a.
kezlik | kerelik, defalık, seferlik | Neyse bu kezlik de bağışlıyorum. Senin için değil, şu öğretmenin güzel hatırı için, haaa..., | Kıyafet, 1981, 34
a.
kezo | aptal* | Sonra kızlara kezo densin, çekingen, bir şey bilmiyor densin., | HAG, 15.2.2015 twitter
a.
kezzâblık -ğı | yalancılık. | Şövalyeler burada 'bin dürlü kezzâblıklarla Üngürüs Beyine elçi gönderelüm hem yollarun eminliğin tecessüs etsünler' diyerek hâlâ Macaristan projesinin canlı olduğu görüntüsünü verirler., | Hakan Erdem, KararG, 6.1.2019
a.
kıbal
a.
Vücut bir koğadır ruh adiresi / Zağ yapar içinde bal sesi gelir / Kıbal bir şem'adır iman ziyası / Yanar pervaneye bal sesi gelir., San, Hicranî, 187
kıble | kıblesi kaymak deyimpusulası kaymak? AKP şikecilerle ve eski düzenin borazanlarıyla aynı safta görünüyor, dolayısıyla halkın gözünde kıbleleri mi kaydı sorusu oluşuyor? | , | EUslu, T, 12.5.2012
a.
kıblesiz | Kadeh oldum elden ele verildim / Bir can oldum öldüm öldüm dirildim / Namaz postu oldum yere serildim / Kıblesiz mıblesiz kıldılar beni., | Mahzuni Şerif, Buldular beni, ?
s.
kıblesiz s.Derbent'te kırık bir çift koltuk değneği / Kıblesiz bir caminin çanlarını çalıyor / Beş numara hipermetrop bir masanın etrafında / Senato toplanıyor / Ve kıblesiz camide çanlar parçalanıyor, | AlperÖzbek, 92/93
kıç taraf | Kıç tarafta dümen tutan tıknaz gencin adı Cemal'di., | TKiremitçi, 2005, 87
kıçınlamak Antakya | kaçmak için fırsat kollamak SNal, 11.08.2015
f.
kıçıyla gülmek | deyim | 1. 'götüyle gülmek'in naziği | Bizimki, 'Amerikada doğum yapıp ikinci vatandaşlık aldık' dese millet kendine kıçıyla gülecek, biliyor., | DeryaDeniz, MilatG, 11.11.2015 2. İnanmamak. | Haliyle birileri çıkıp anonymous'u çökerttik ama biz ayaktayız onlardan daha güçlüyüz falan diyorlar ya, kıçımla gülüyorum., | Tuyra, 9.6.2011 Ekşi S kıç döşeği | Minder | Çocuklar evlerden getirdikleri 'kıç döşekleri'nin üstüne yere oturur, kiremitleri kırarak tebeşir yaparlardı., | AdnanGündüz, KüçükFahişe, 1980? , 64 kıç attırmak | Hatta mahalleden arkadaşlar söyledi, Cingöz Sami her Pazar düzenli olarak kırmızı ışıkta geçiyor, bir de alay eder gibi korna çalıp arabaya kıç attırıyormuş, isterseniz muhtara sorun!, | STunalı, T, 27.7.2011 kıçı (götü) yememek | deyim | Şuna evlenirsem boşanamam kıçım yemiyo desene., | RErer, Leman, 10.3.2010 kıçını yırtmak deyim | Demokratik halk örgütleri belediye seçimlerinden önce halktan yana bir belediye başkanı seçtirmek için kıçlarını yırtmışlardı., | NGüreli, 42 | Bizler adliye kapılarında elimizdeki pankartlara onların adlarını yazıp yargılanmaları için kıçımızı yırtarken; sen bu polislerin önlerine yatıp yemekli masalarda ahbablıklar kurup-., HBağdat, T, 6.8.2014 kıçı sıkı olmak | deyim arkası kuvvetli, sağlam olmak, güçlü olmak | Üçüncü ihtilalde, onların çocukları bile vardı. Bu defa kıçım o kadar sıkı değildi. Çokkorktum., | RehaMağden, 2005, 139 kıç kadar ihtiyaçlara uygun olmayacak denli, aşırı küçük | Şimdi anlatsam tek kelimesini anlayamayacağın nedenlerden ötürü karımı terk ettim ve Bahariyede kıç kadar bir evde, içimdeki ölümün uyanıp beni zehirlemesini bekliyorum., | TKiremitçi, 2005, 171
a.f. argo
TDK-
kıçıyla gülmek | Seninle alay etmişler dedi keyifle. Kıçlarıyla gülmüşler., | S Dölek, Kirpi, 87
kıçlamak | sona eriştirmek. | Bir işe başladın mı kıçlayacaksın, uçlayacaksın!, İ E Onat, 10.2.2020
f.
kıçlık 1987 | Neden olmasın? ' diye sorularak onun sorusunu, moleküller arasında bir kıçlık yer ayrılmasını da rica ediyordu, farkında olmadan., | YErdoğan, 30
a.
kıdemlenmek
Çok da kıdemlenmişti.
kığı | koyun tersi
a.
kığılamak | koyun dışkılamak | Sütünü sağarken bu soyka kığıladı., | HTaşkömür, 24.6.2016
f.
kıkırdaşmak | kıkırdaştılar, gülüştüler... 'n'olacak, kıskanıyorlar.' Diye geçirdi içinden çocuk, pek de önemsemedi., | DCeyhun, 13
f.
GTS-
kıkırtı | Ama hem askeri hem de siyasi alandaki tüm bu mücadelelere, masadan yükselen kıkırtı seslerini bile duyduğumuz o görüşmelere rağmen PKK silahlı mücadelede ısrar ediyor., | YOğur, T, 20.10.2011
a.
kıl | argo.Sinir | Muhteşem bir maç izledim, daha doğrusu muhteşem bir takım izledim. Beşiktaş çok kötü olduğu için adamlar devleşti denklemine kılım. Zaten amacım maç analizi falan yapmak da değil. MForutan, Akşam, 4 eki 08, 2 kıl olmak –e deyim | ve en önemli özelliklerimden biri eğer birine kıl olursam o kişi ağzında kuş tutsa yaranamaz., MertYamakoğlu, 4.10.2016
a.argo
kıl beşi kurtar başı kalıp söz. | İki şey karıştı. Doğrusu şöyle. Mustafa Kutlu | Kıl beşi, kurtar başı sözünü söylerdi. Anonim/ lâedrî bir söz diye biliyorum. Yusuf abi ise | Namazını kıl, insan ol. İşin özü budur be kardeşim. derdi., E Ayyıldız, 26.02.2025, Rindan
kıl ördek | bir tür ördek. | Güvercin duruşlu, keklik sekişli / Kıl ördek boyunlu, ceylan bakışlı / Tavus kuşu gibi göğsü nakışlı / Şöyle bir güzel ver, gönlüm eğleyim., Karacaoğlan
b.a.
kıl patlıcan
b.a.
"Kıl patlıcan diye de bi'şiy var onu da ürettim ya bana daha busiy olmaz. Bunu tanımayanlar için ve de Atlaya hava atmak için paylaştım.", Fatma Aydın, 2021+?, TÖL Watsappı"
kıl testere
b.a.
2. Saçı Bektaşi sikkesi işli kıl testere
kıl testere | kadehi karafakisi marangoz takımı /kıl testereleri, | MG, 17
a.
kılağısını almak deyim kesici araçları bileği taşına veya kayışa, keçeye sürterek keskinliğini artırmak | Bu yapılan işin kılağısını alır., | SKestel, ÜçüncüSes, 1976, 20
kılam kürtçe[E]n güzel sıtranlar, kılamlar anadilinde söylenenlerdir., | SSamancı, T, 1.10.2010
kılavlamak | kılağı+la+mak'tan bk. kılağılamak keskinleştirmek, bilemek | kılavlar da yakar / canı derince, | YMiraç, 1981, 15
f.
Kılca hatırı olmamakMû-be-mû kessen cefâ tîgıyla cismüm ey peri / Kılca olmaz hatırum kayd-ı ta'allukdan beri., | | http://web.firat.edu.tr/sosyalbil/dergi/arsiv/cilt9/sayi1/025-052.pdf
dey.
kılçık -ğı | madencilik. | Zonguldak'ta 31 maden ocağında üretimi geçici süreyle durduran Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müfettişlerinin son durağı, TTK Kozlu Müessese Müdürlüğü oldu. | Karatumba ve | kılçık olarak bilinen yöntemle yapılan üretimi yönetmeliklere aykırı bulan müfettişler, 80 işçinin çalıştığı ocakta üretimi durdurdu., | 5.12.2014, | http://m.pusulagazetesi.com.tr/hdetay.php? aid=45182, 7.11.2015g | kılçık baca | madencilik | Altıntaş, çalıştıkları bölgelerde acil durum yaşanması durumunda, 50-60 metre uzaklıktaki anayoldaki telefonlarla bilgi verebildiklerini belirterek, kazanın meydana geldiği bölgenin yakınındaki kılçık baca mevkisinde son dönemde sıcaklığın çok arttığını, bazı madencilerin bu bölgeden geçtikten sonra bir süre oturup dinleme ihtiyacı duyduğunu ifade etti., | Hr, 27.8.2015
a.
kılçık tabancası | tekstil giysilere etiketleri sabitlemek için kullanılan bir tabanca, etiketleme tabancası. giysilere, etiketlere şu beyaz iki ucu t şeklindeki koparması zor şeyi takmaya yarayan alet. 0,15'lik kılçık istiyorum bir paket filan denir, büyük kırtasiyelerden bulunur., su nanesi, 3.6.2011, EkşiS | Geçmeli Kılçık Tabancası (Şeffaf) (V-Tool Fastener System), 10.7.2012, | https://www.youtube.com/watch? v=BZKgnnX9hOk, 31.10.2015g
a.
GTS-
kılçıksız s.Neticede al takke ver külah, infaz yasasıydı, içerde yattığı süreydi, kıldı tüydü aguydu filan derken cezası kılçıksız 10,5 sene sonra dolacaktı., | DOral, 30.7.2011
kılgı | pratik | Akbulut da kuramla yetinmiş, hayatın kılgısını âdeta yok saymış., | Sİleri, ZCumartesi, 4.2.2012
a.
kılıç artığı | Kıral ve kılıç artığı askerleri esir oldular. Bu savaşta hıristiyanlarca kutsal bilinen vö Hz. isa'nın üzerinde çarmıha gerildiği sanılan haç müslümanların eline geçti., | Namık Kemal, Salahaddin Eyyubi, 1964, 32 | Kılıç artığı' her Türkün benliğini sardı! Aralarında bilgili, okumuş insan hiç kalmadı, Köylerde hemen hepsi bilisiz ve ürkek, Vurgun yemiş gibi yılgındı, bezgindi artık, Belki bilgisiz, bilisiz, Ama, yine de mert ve erkek! Unutulmayacaklarındestanı, 1986, C 1-2, 22 | Müşrikler açık cephede ve silâhla dövüşüyorlardı. Bunların hareketi asîlâne ve erkekçe idi. Ama gelgelelim yüzlerce sene evvel buralara iltica etmiş bulunan ve Asûri devletinin kılıç artığı olan Yahudilerin düşmanlığında asaletten zerre yoktu., | Resimli tarih mecmuası, 1954, 3187
a.
kılıç artığı | Kıral ve kılıç artığı askerleri esir oldular. Bu savaşta hıristiyanlarca kutsal bilinen vö Hz. isa'nın üzerinde çarmıha gerildiği sanılan haç müslümanların eline geçti., | Namık Kemal, Salahaddin Eyyubi, 1964, 32 | Kılıç artığı' her Türkün benliğini sardı! Aralarında bilgili, okumuş insan hiç kalmadı, Köylerde hemen hepsi bilisiz ve ürkek, Vurgun yemiş gibi yılgındı, bezgindi artık, Belki bilgisiz, bilisiz, Ama, yine de mert ve erkek! Unutulmayacaklarındestanı, 1986, C 1-2, 22 | Müşrikler açık cephede ve silâhla dövüşüyorlardı. Bunların hareketi asîlâne ve erkekçe idi. Ama gelgelelim yüzlerce sene evvel buralara iltica etmiş bulunan ve Asûri devletinin kılıç artığı olan Yahudilerin düşmanlığında asaletten zerre yoktu., | Resimli tarih mecmuası, 1954, 3187
a.
kılıç keser kol öğünür
kalıp söz
yetenekli, işini bilen insanların arkasında güç olmazsa netice alamazlar anlamında kullanılır.
"Kılıç keser, kol öğünür. Sayın Başbakan mutlaka biliyordur ki | yetenekli, işini bilen insanların arkasında güç olmazsa su bile kesemeyen kör bir bıçak olurlar." (Rahmetli babam, bu cümledeki düşünceyi "Kılıç keser, kol öğünür" diye anlatırdı. Yetenek ve beceri gibi fikirler, inanç ve kanaatler de ancak "arkasında güç" bulunduğu zaman "var" olabilirler. "Selavat da kuvvete bağlıdır" deriz, malum.) Şaban Abak, 22.6.2011 eposta"
kılıç keser, kol öğünür atasözü Sayın Başbakan mutlaka biliyordur ki; yetenekli, işini bilen insanların arkasında güç olmazsa su bile kesemeyen kör bir bıçak olurlar. (Rahmetli babam, bu cümledeki düşünceyi | Kılıç keser, kol öğünür diye anlatırdı. Yetenek ve beceri gibi fikirler, inanç ve kanaatler de ancak | arkasında güç bulunduğu zaman | var olabilirler. | Selavat da kuvvete bağlıdır deriz, malum.), ŞabanAbak, 22.6.2011 eposta kılıcının önü arkası da kesmek deyim | Ben katiyen gelinimden şüphe etmiyorum. Necip'in mektubunu, sözünü ben dinlemiyorum, dediyse de eşkıya Kara'nın kılıcının arkası da keserdi, önü de keserdi., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 221 kılıçtan geçirmek –i deyim | Düşmana çiğnetme bu toprakları; /Haydi kılıçtan geçir alçakları! MAkif, CenkŞarkısı, EGŞA, 242
Kılıç kesmekBurada oynanan oyunlar nadiren poker, hemen hemen her zaman da otuz bir dedikleri bir oyundu. Fakat bu akşam Hilmi Bey gülerek: | Reis Bey, bir kılıç keser misin sen bu gece! dedi., Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 51
dey.
kılıç üşürmek| Kılıç üşüreceğim düşmanıma elimle / Öldürsün ihtiyarı, kadınları başbuğ., S Batu, Güzel Helena, 1959, 34
dey.
kılıçalayı
b.a.
tr.
"-Kesin gürültüyü bakalım. İstanbuldasınız artık, kılıçalayına geldiniz... Boş yere kendinize üzüntüler icad etmeyin.", Kaptan Paşa, 1954, 75"
kılıçlamak | Kılıçlamak erini, yiğitini İlyos'un / Taşımak ne olursa alıp gemileriyle., S Batu, Güzel Helena, 1959, 29
f.
kılıçlatmak | Beğendin mi Agamemnon bu yaptığını? / Yaraşır mı şerefli başbuğuna Hellas'ın / Kılıçlatmak, yalvarıp yakaran kadını? , S Batu, Güzel Helena, 1959, 52
f.
kılıçlı
s.
kılıcı olan.
"Samuray kılıçlı vahşet!", Hr, 11.11.2021, 3"
kılıçlı | Böyle olup da mülayim olunca kardeşi Tebriz Beyi, Beyler kalemi kılıçlı süngülü olur ya:, | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî,191
s.
kılıçlık | kılıçların konulduğu yer | İÜ merkez binada üst katta Enver Paşa'nın Birinci Cihan Harbinde oturduğu yerin adı Kılıçlıktır., | FG, 10.06.2017
a.
Kılıçsız | Bütün beynelmilel kanunların, bütün tarihi, insani ve ahlaki düsturların iflas ettiği bu hayasızlık devrinde, her millet, kendi hakkını, ancak yumruğunun kuvvetiyle istihsal edebilir. Kılıçsız siyaset manasız bir lakırdıdır., | YKK, Ergenekon, 1928, ?
s.
kılıfçı
s.
kılıfsı | kılıfa benzer, kılıfı andırır şey | Kılfsı makyaja rağmen Karellan rolünde Dance'ın gözleriyle ve bir iki küçük jestiyle ortaya koyduğu oyunculuk birinci sınıf., | SonerCan, StarPazar, 3.1.2016kılıkçı | İleri gelen pehlivanlardan yaycı, kılıççı bunun yanına verdi., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 73
s.
kılıfsız
s.
Kılıfsız sandviççi alıyoruz yapmıyoruz. Tersini denemek gerek
kılıvermek | ...oracıkta gürül gürül akan Yahya Çelebi çeşmesinden abdestini alır, vakit namazını o harmanda çabucak kılıverirdi., | İsmailGümüş, 19.4.2016 HFDekanlığına mektubu
f.
kılkuyruk -ğu
a.
1. Kılkuyruk, ördekgiller familyasından bir yüzücü ördek türü. 2. b.s. kılıksız ve züğürt (kimse), değersiz (kimse).
tr. kıl+kuyruk
"Kiralarını bir türlü ödeyemeyen / Kiracılar dökülmüştür kapıların önüne / Kılkuyruk kediler dolaşıyordur / Yıkık duvarlar üstünde", İlhan Geçer, 1986, 2"
kıllandırmak | kuşkulandırmak, şüphelenmesine yol açacak bir şey yalpak | Al Pacino rolündeki Başparmak, sessiz yüzlü pompacının kısa cevaplarını zekice değerlendirip kıllandırmadan muhabbeti sürdürüyor., | Şİşigüzel, EDK, 1996, 25
f.
GTS-
kıllanmak | nsz | 1. Kılları çıkmak 2. Bıyığı sakalı çıkmak 3. şüphelenmek, kuşkulanmak 2. Nefret etmek | +Ama elimde İngilizce bir kasetle onun kapısına gittiğimde, benden daha fazla kıllanmaya başlayabilir., | Şİşigüzel, EDK, 1996, 59
f. argo
GTS+
Kıllık –ğı | Eğer birileri Hadise'ye 'kıllık' olsun diye bu söylentileri yaymıyorsa ateş olmayan yerden duman çıkmaz., | O Baştürk, HrKlbk, 6.5.2019, 4
a.
kılma
a.
"Rahmetli babaannesi yazdan tandır evine depolanan kılma da denen ince üzüm dallarının üzerine bir veya bazen iki tane biraz daha kalın asma kütüğü koyarak sobayı hazırlardı soğuk kış günlerinde.", Ersin Bulun, 2023, 107"
kımıl kımıl | Bu aptalca kötülük işte bu dükkanda örgütleniyor, Erol'un gözleri önünde kımıl kımıl solucanlar yatsı namazından sonra sit alanına gizlice girip sütunları parçalıyor., | NGenç, isenç, 110
Kımıldanış | Beyaz ve ince bir toz bulutunu arkasında bırakarak ilerleyen araba hep ayni sürati muhafaza ediyor ve onun bu çılgınca koşusu, etrafın ağır kımıldanışları ve fısıltıya benzeyen sesleri ile tezat teşkil ediyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 131
a.
kımıldatış | İnci de annesinin böyle dudakları kımıldatışını göre göre ezber etmişti,- | , | OrhanKemal, Sarhoşlar, 90
a.
kımıldayıvermek | Rüzgar hafiften kımıldayıverse, yerdeki tozların cümlesi gözümüzün içerisinde alır soluğu., | MYağmur, 1957, 50
bf.
kımır kımır | ...odasında kımır kımır huzur içinde..., | AŞen, RCumartesi, 6.6.2009
kınacı | 1. kına yakan 2. | kına yakma töreninde bulunan. | Kınacılar çay başına dizildi / Yeşil kınam altın tasa ezildi / Kınayı görünce benzim bozuldu / Ağla anam ağlamanın günüdür., Kına gecesi türküsü II, Anonim
a.
kınaçiçeği | Kına çiçeği, horozibiği, kahkaha çiçekleri dikilmiş bahçedeki masalardan birine oturdu, kahveci tabiine: '-Orta şekerli bir kahve' dedi., | Ulunay, MKS, 15
a.
kınalamak
f.
kına-la-
"Edremitin gelini / Kınalamış elini", Halk türküsü"
kınalanmak | kırmızıya boyanmak, kırmızı sürünmek | Hey ağalar akan kanın alından / Altımızda Kırat kınalanmalı, | Köroğlu, EGŞA, 134
f.
kınalık | Liz gelinlik: Nişanlık kınalıkilandan 12.9.2011
a.
kınamsık | her şeyi eleştiren, kınayan, ayıplayan, kusur bulan | Kınamsık, dar, anlayışsız ve zevki her vakit toprağın süs ve uyarıcı tutkularına bağlıların kalbinde 'onsuz milletleri tutuşturan kıvılcımlar' çıkmayacağını, onsuz zafer ve saadet olamayacağını duyan genç bir şairin edebiyatımızda ne manalı ve güzel yeri vardır., | HEAdıvar, | Güzellikİzleri, | DağaÇıkanKurt, İstanbul 1981
s.
kınatmak
f.
"Bu dert onulmazdır bilirim zati / On beş yıldır verdik ömrü hayati / Aldı bugün vücuddaki sıhhati / Bütün halk içinde kınattı bizi.", San, Hicranî, 180"
kınayıcı | Bize Kürtçü diyen kınayıcıların kınamalarına tebessümden fazlasını çok görüyoruz., | MücahitBilici, T, 25.9.2013
s.
kındam | 1. burada. ölümsüz ece. 2. | Kazma, balta vb. araçların arka ve sivri tarafı. 3. | az meyyil (yol için). 4. | Züppe, hoppa, oynak, giyim ve gezmeye düşkün (kimse). | | Masalcı Baba, Kındam adındaki ölümsüz eceyi düşledi o anda. Ay balkıyıp durdu göklerde, hem denizde, hem ovada, sıcağını yitirmemiş yuvalarda ötüştü kuşlar., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 26
a.
DS
kındamlı | Geniş bir ırmağa benzeyen deniz, un derelerince akıyordu. Bu kındamlı görüntüye şaşkın şaşkın bakınıp duruyordum.
s.
kındılı
s.
"Asım Bezirci 1950 sonrasında hikâyecilerimiz: eleştiriler, konuşmalar, 1980* | "Temel İçgüdü" filminin "buz kırıcılı" yatak sahnesi aklına gelip korkmadı değil hani! Sevişmeleri bittikten sonra , Hande , giyinip gitmek istedi . Raymond ise geceyi onunla geçirmesini teklif etti . Hande kendi yatağında uyumak istiyordu.", Füsun Önal, Hayat bir utanmaz kitap: yemeklerden sonra, yatmaya yakın, 1998 "
kındıra | Sulak yerlerde yetişen, ince uzun yapraklarının kenarları keskin, koyu renkli bir tür çayır otuGTS | Kındıra yüklü 'pat pat'ımızın düşük hızına rağmen, sert esen ova rüzgarının altında, ıslak elbiseler içindeki bedenimiz buz kesti., | AliÜnal, ZPazar, 22.7.2012
a.
kınık
s./a.
aralık, az açık, yirik.
tr.
kınık | Sert keçi peynirleri, tuluma basılmış yayla tulumları, çeşit çeşit lorları, çiçek ve çam balları, olağanüstü lezzetli süzme yoğurtları, kınık ve kadın parmağı üzümleri, son yıllarda yediğim en lezzetli ceviziyle Fethiye tam bir yeme-içme cenneti., | Sahrap Soysal, Kelebek, 21.9.2014, 8
a.
Kınım kınım kınamak | Akif'i siyasete alet edenleri kınım kınım kınıyorum., | Şaban Özdemir, facebook, 12.3.2020
kınsörn | concern endişe, kaygı. Atv-de Avrupa programında 23.3.2012'de birkaç kez kullanılmıştır. FG
a.
ing.
kıpı | BTS+ | 1. Şaka, eğlence, alay 2. Saban boyunduruğunun ortasında bulunan iki kazık 3. | Bir kıpı esinti yok., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 46? 4. | Gene de akışkan doğaları onları aynı zamanda örgensel bir birliğin kıpıları yapar — bir birlik ki, bunda yalnızca çatışmamakla kalmazlar, ama biri öteki denli zorunludur, ve ancak bu eşit zorunluk bütünün yaşamını oluşturur., | Hegel/AzizYardımlı, TininGörüngübilimi, İstanbul 1986, 10
a.
bts+
kıpırdanış
a.
"İnce uzun parmaklı, solgun renkli elleri, küçük kıpırdanışlarla önündeki tabakları, çatalları araştırarak tutuyor | bir kaza yapmadan hepsinin yerlerini bulmağa çalışıyordu.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 118"
kıpırdanmak | nsz kıpırdamak | Ağacın tepesinde yapraklar, hafif bir rüzgarla kıpırdanıyor, tatlı serin birr ses çıkarıyordu., | CUçuk, CB, 18
f.
GTS++
Kıpırdanmak | nsz kıpırdamak | Evleniyorsun işte / Yavru bir kuş gibi / Kıpırdanıyor yüreğin..., | E Alkan, Kuş Ormanı, 1981, 20
f.
kıpışa kıpışa bakmak
dey.
"Sen, karşı dağın karanlık sırtından, çapkın bir göz gibi kıpışa kıpışa bakan çoban yıldızını işaret eder: "Çoban yıldızı, yolunuu kaybeden yolculara, yolunu şaşıran çobanlara yol gösterir" derdin. Çoban yıldızı yolunu şaşırmış bir arkadaşımı da kurtardı anne!... ", C Uçuk, DŞ, 1971?, 135"
Kıpranış | kıpranmak, kımıldanma, kımıldanış, deprenme, depreniş | Nabızlar zor hissolunur, bir yavta. Kalpte duyulur duyulmaz, ara sıra tek tük bir kıpranış var., H R Gürpınar, Namuslu kokotlar, 1973, 178 | Ama bizimki bir kurtlma kıpranışıdır, yüzyılların kurduğu o ölü söz-diziminden kurtulmak için bir çabalama., | N Ataç, Günce, 22 mart, Pazar [1960]
a.
kıpranmak | geçişsiz | (kıpır-a-n-mak) kıpraşmak, yavaşça kıpırdamak | Fakat onun, ateşten okları andıran ballı tenkitleri olmasaydı, benci (hodbin) liberal demokrasinin yerinden kıpranacağı yoktu. Belki hiç kıpranmayacak, olduğu yerde çürüyecek ve çökecekti., | MEBozkurt,Karl Marx ve Türkler, | Tan, 26 Temmuz 1935 | Oysa ta başından beri herkes karnının içinde korkunun kıprandığını duymuş, herkes ölümcül bir hastalığın kaçınılmaz sonucunu bekler gibi, her sabah uyanıp kendini yoklayan, 'bugün de belki öyle geçecek; çok acı çekmeyeceğim belki, belki bugünü de çıkaracağım,' diyen, gece uykuya dalmadan önce sabahı bir daha görebileceği umudunu gönlünden atamayan hastalar gibi belirsiz bir geleceğin belirsiz bir yerinde yitilip gidileceği kaygısı içinde, değil yalnız kendini, ya da eşini dostunu, evindeki hayvanını bile onulmaz bir derde tutulmuş gibi görmeğe alışmıştı., | BKarasu, 98-101
f.
GTS-
Kıpranmak | kıpraşmak, yavaşça kıpırdamak
f.
kıpraşım
"Her ne kadar telefonu gece gündüz sessizde kullanıyor olsak da bu makine her mesajda bir uyarı hareketi yapıyor. ışık uyarısı. ses.titreşim. kıpraşım.gibi.", ?"
kıra
"Çıkrıgın başı kıra yine düştüm zarara / Dermansız dertlerimi kim gele kimler sara?", İbrahim Erkal şarkısı, Erzurum"
Kıraat | Bu, mektep zamanında kalma bir dördüncü sınıf kıraatıydı. (...) Onun kıraat ihtiyacını bu mektep kitapları karşılıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 79
a.
kıral
a.
en iyisi, en üstünü.
"Elma meyvelerin kıralıdır."
sokaktan. 12.11.2023
kıral I | Hazret-i Hak umaram kıral-ı bed-hâl / Vire hep şehr ü hisarını gelip yalvara, | SultanII.Ahmed, EGŞA, 171
a.
kıral/kral 2 çok iyi, mükemmel. | Vallahi kıral oldu!
Kıralcı | Ha gelelim westerman'a, kendisi bütün gizli teşkilatların başındadır, kıralcı yönünden bütün suikastleri, mümkün bütün hükümet darbelerini bilir. 20
s.
Kıralcı | Kıral yanlısı... | Ha gelelim westerman'a, kendisi bütün gizli teşkilatların başındadır, kıralcı yönünden bütün suikastleri, mümkün bütün hükümet darbelerini bilir., | K Çapek/ E Gürol, Kontes, ÇHA, 20
s.
kıran | Kıran mahhalesi kıran türküleri gibi aç, susuz, yeşilsiz., | YErdoğan, 41 | yakalayıverdiler / tam kıranın üstünde, | YMiraç, 1981, 50
a.
kıranta
a
yaşl adama, ihtiyar. 19.04.2024, Tugay Aydın, niğde Aksaray
kıranta | 1. saçları ağarmaya başlamış erkek | Sarı Alman bıyıklı, kıvırcık saçlı, küstah tavırlı genç bir yaver; kulaklarına kadar geçmiş büyük kırmızı fesli, uzun redingotlu kıranta bir adam; bir de köşedeki küçük masanın kenarında yazı yazan gözlüklü, esmer bir genç..., | RNGüntekin, Damga, 18 2. İlerlemiş yaşına rağmen bakımlı, özenli erkek 3. Kırlaşmış saç, sakal. | Yalnız o vakte kadar söze karışmayan kıranta bıyıklı uzun redingotlu efendi sükununu kaybetmedi., | RNGüntekin, Damga, 20
s.
TDK++
kırap* | krep | [G]elinine kırap, muslin gibi beyaz, ince, üzeri urgan yaprağı renginde ufak güllü bir kumaş,... iştira etti., | ARasim, Asker oğlu, 42
a.
Kırarmak | Kırlaşmak, aklaşmak. | Bunun için bunların herhangi bir talebini reddetmek akla gelmez ve 15-16 yaşındaki temiz, güzel kızcağızlar bu saçı kırarmaya başlamış, manen ve maddeten çürümüş, on parasız sefihlerin kucağına atılırdı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 39
f.
kıravat iğnesi
b.a.
Kravatın sağa sola hareketini engellemek amacıyla kravatla gömleği birbirine tutturan aksesuar.
"Böyle düşünürken Muradın bir kravat iğnesi gözünün önüne geldi: İçine güya yumurta yerine üç inci yerleştirilmiş altın bir kuş yuvası!", R H Kray, Sonuncu kadeh, 1965, 34"
kırbaçlanmak
f.
1. kırbaçla dövülmek. 2. teşvik edilmek.
tr. kırbaç-lan-
"ömrüm oldukça ayrılmak istemiyorum Manavgattan, / burada kırbaçlanıyor sanki en büyük yaşamak arzum | ", Latife Çelebi, 1966, 47"
kırbaçlatmak -i | Kırbaçlatma işini yaptırmak. | Canımı kurtarmak için söylediğim bir yalan bahanesiyle beni kırbaçlatan, beni yüce kişiler önünde tokatlayan, savaş bahanesiyle bütün obamı dağıtan, sonra ey Yüce Tanrım senin de azametine dil uzatan Gök Türk hakanından yakın zamanda ben de intikamımı alacağım..., Muazzez Köksal, çinli Şanka, 28.07.1942
f.
Kırcalanmak | Beyazlaşmak, kırlaşmak | Gördünüz mü ey gaziler / Aşık tövbe tuttuğunu / Karadeniz kırcalanıp / Oda yanıp tüttüğünü., | Nesimi ? | Gene kırcalandı dağların başı. / Durmadan akıyor gözümün yaşı. / Verdiği emeği alıyor kişi. / Bir dost bulamadım gün akşam oldu., | Kul Himmet Üstadım | Akşam olup gün gedikten aşmadan / Dağlar kırcalanıp Ali Ali bu soğuk düşmeden / Akıl başta iken ya Hızır fikir şaşmadan / Beni İmam Hüseyine gönderin, | Gülcihan Koç, | https://www.tumsarkisozleri.gen.tr/gulcihan-koc-beni-imam-huseyine-gonderin, 28.10.2018 | Çeteler kaçtıktan sonra geceyi karanlıklarda geçirdiklerini, kırcalanmış, yanmış tavukları yediklerini, küllerin arasında yiyecekler aradıklarını, anlattılar., | Ali Ak, Kurtuluş Savaşı Yıllarında Bafra, Samsun 1983, 22
f.
Kırcalanmak | Beyazlaşmak, kırlaşmak | Gördünüz mü ey gaziler / Aşık tövbe tuttuğunu / Karadeniz kırcalanıp / Oda yanıp tüttüğünü., | Nesimi ? | Gene kırcalandı dağların başı. / Durmadan akıyor gözümün yaşı. / Verdiği emeği alıyor kişi. / Bir dost bulamadım gün akşam oldu., | Kul Himmet Üstadım | Akşam olup gün gedikten aşmadan / Dağlar kırcalanıp Ali Ali bu soğuk düşmeden / Akıl başta iken ya Hızır fikir şaşmadan / Beni İmam Hüseyine gönderin, | Gülcihan Koç, | https://www.tumsarkisozleri.gen.tr/gulcihan-koc-beni-imam-huseyine-gonderin, 28.10.2018 | Çeteler kaçtıktan sonra geceyi karanlıklarda geçirdiklerini, kırcalanmış, yanmış tavukları yediklerini, küllerin arasında yiyecekler aradıklarını, anlattılar., | Ali Ak, Kurtuluş Savaşı Yıllarında Bafra, Samsun 1983, 22
f.
kırçık -ğı | kırpık kırçık. Kıpılmış, kırpık. | Yeis! İçeri sokağın kırçıplanıptı o vakit / tuz buz olurdu bir çocuk çocukluklar kırçıplanıp. / Pamuk prensesin annesi elma! derse ölümdür / çuvalında kırpıkları çocuklarının çırçıplak / elinde bir dünya kırçık elişi kâğıtlarından / rengârenk. / Kıyısındadır derenin pamuk prenses / çırçıplak oluverir, lanet lanet üvey anne! / elma! deyince ölümdür / kırmızı saçlı annesi çocukluklar kırpık kırçık / elinde, cennet ülkesi herkesin. Elma! Elma! El- / Kırpık kırçık. Kırpık kırçık..., S Erözçelik, 1991, 34
a.
kırçıplanmak | kırpım kırpım kırpılıp parçalanmak. | Yeis! İçeri sokağın kırçıplanıptı o vakit / tuz buz olurdu bir çocuk çocukluklar kırçıplanıp. / Pamuk prensesin annesi elma! derse ölümdür / çuvalında kırpıkları çocuklarının çırçıplak / elinde bir dünya kırçık elişi kâğıtlarından / rengârenk. / Kıyısındadır derenin pamuk prenses / çırçıplak oluverir, lanet lanet üvey anne! / elma! deyince ölümdür / kırmızı saçlı annesi çocukluklar kırpık kırçık / elinde, cennet ülkesi herkesin. Elma! Elma! El- / Kırpık kırçık. Kırpık kırçık..., S Erözçelik, 1991, 34
f.
kırdılı döktülü film | Seyyid Kutub, kırdılı-döktülü bir filmin aktörü değildir; Allah'tan korkmak lazım..., | İKüçükkılınç, 17.3.2011
a.
kırıcı | 1. Kırma işi yapan 2. | Kaba, sert, çevresindekileri inciten (davranış, söz vb.) | O konuşurken biz eğlenirdik, o eğlenirdi. Amacımız sadece eğlenmek değildi kuşkusuz. Gene şarkılar söyler, gene hikayeler okur, gene edebiyattan, siyasetten konuşurduk. Ve fakat kimse kimseyi düşüncesinden dolayı mahkum etmez, kırıcı davranmazdı., | EKurban, KararG, 26.2.2017 3. Bir şeyin gerektiği gibi gelişmesini, oluşmasını önleyen, engelleyen | Grev kırıcı. 4. fizik Kırınım oluşturan | Kırıcı ortam. 5. | Ticaret Senet, tahvil, bono ve süresi gelmemiş alacaklarla ilgili alışveriş veya işlem yapan kimse veya kuruluş
s.a.
Kırık | kesik, kopuk | Başmüdüre Ankara yolunu vermeyi istirham ettim. Kırıktır dediler. 9. Kolordu'yu istedim. Kırık cevabını aldım. | , | Şeyh Said Mahkemesi, 462
s.
kırık dökük
b.s.
3. üzüntü içinde olan.
tr.
"Evsiz barksız çocuksuz geçip giden ömürden / Kırık dökük hatıralar kaldı ellerimizde.", İlhan Geçer, 1986, 12"
kırık kalp sendromu | Türkiye Psikoterapi ve Psikoterapistler Derneği terapistleri, kırık kalp sendromuna dikkat çekti ve duygusal ya da fiziksel stres sonucu şiddetli göğüs ağrısı ve nefes darlığı ile ortaya çıkan kırık kalp sendromunun genellikle kadınlar üzerinde büyük etki yarattığı belirtildi., | HT, 3.1.2013
a.
tıp
kırık kırpık | ufak tefek* | Karıştı Kamilin aklı / Patron haklı mıydı ne / Kırık kırpık ümitler birden / Doluverdi içine Öyle şeyler anlattı ki / İşlerin ahvalinden / Kamil memnun kalayazdı halinden, | NTektaş, 1999, 91
s.
kırıkça
s.
kırık gibi.
tr.
kırıkça fesin arka canibi dahi kırıkça bir vaziyette olduğu gibi 3
kırıklamak | Gençliğimi avutmak için çapkınlık etmek, ufak ufak maceralarla gönlümü kırıklamaktan gayrı çare yok, diyordum., | Güntekin, Damga, 105 | Yemekaltı kırıklamak excel fizik çalışması eşek inadı arıkovanı dişçekimi saplantılı noktalayış bağlaşımlı mekanikçi eleştirimci., | | http://excelbilince.blogspot.com.tr/2012/08/problemin-hizli-cozumu.html, 16.6.2016g | Melanie üzgün bir ifadeyle | Afiyet olsun dedikten sonra bir taştan farksız olan ekmeğini ısırmaya çalışıp başaramayınca da ıslanması için çorbaya kırıklamaya başlamıştı., | | http://www.hanimefendi.com/forum/hikayelerimiz-ve-romanlarimiz/82057-kayip-prenses-masal-5bolum.html, 16.6.2016g
f.
kırıklı | Faylanma tali kalmıştır; indifai yarıklar gizlidir. Magmatitler de yer yer kırıklıdır, makaslamalar ve sürtünme breşleri vardır. Masifler için literatürde bahis konusu edilmiş | blok faylanma tayin ve teyide muhtaçtır., İÜ FenFakültesi M, 1961, 167
s.
kırıklık -ğı | Bu dermansızlık ve kırıklıkla bayram namazını kılamadım., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 20
a.
Kırıklık –ğı | Saat iki buçuğa gelince valide kendiyçin vücudunda bir kırıklık bahanesi ihtira ederek..., | N Kemal, İntibah, 133
a.
kırıksızlık –ğı | ...Kırıksızlığı da mı serbest ettik ya? İnsanın bir kıyafeti var şeyi var. Türk toplumunun bir şekli şemali var. İşte onlar vaat etsin yani ..., | https://www.facebook.com/hunattv/videos/1222357798414207 12 nisan 2023, Gazeteci Rifat Açıkgöz gündemi değerlendiriyor
a.
kırılabilir
s.
tr. kırıl-a-bilir
"Sen koltuk değneğiyle ben at sırtında / Ne hikmettir kimse bilmez. / Kırılabilir dörtköşe dünyam / Bu yola böyle gidilmez", Ş Belli, 1962, 82"
kırılganlaşma | Örneğin akkor flaman lambalarla aydınlatılan tamamen kapalı bir ortamda bulunan organik bazlı eserler, lambaların yaydığı IR ışınların sıcaklığı yükseltmesi ile çekme, kırılganlaşma, gevrekleşme gibi bozulmalara maruz kalacaktır., | Anadolu Medeniyetleri Müzesi Yıllığı, 2000, 182
a.
kırılganlaşmak
f.
"En bildik şekillerde iş, eş, statü, mülk, çocuk, vs. sahibi olmaya yönelirler | "sahip" oldukça korkularıyla birlikte daha da büyür, kırılganlaşır, yaşlanırlar. Korkuyla büyümek demek, meraksızlaşmak, kendinin ve başkalarının varoluşuna duyarsızlaşmak, sığınılan özel alan içinde hatları iyice belirgin bir yaşam tarzına ve dar bir ilişkisel çerçeveye sıkışmak, kamusal alandaki her deneyimi, her bilgiyi kendi hayatından dıştalamak, yalnızlaşmak demektir. Emine Ayhan, ürkiye'de Korkuyu Yenmek İçin Bir Adım: 13 Aralık'ta Pınar Selek'le, 10.12.2012, Birikim D"
kırılganlaşmak | Bundan fazla ısıtılırsa, yeniden sertleşir, kırılganlaşır ve 250° C'da toz haline gelir., | İnönüAns, 1964, C 11, 63 | Kırılgan beşli yine kırılganlaşıyor haberi, | 15.8.2014, | http://www.borsagundem.com/haber/kirilgan-besli-yine-kirilganlasiyor/191844, 13.8.2018
f.
kırılganlık –ğı | dilsiz kırılganlığıyla dip iklimi / yüzeydeki çalkantılarını unuttururdu / gömüldüğümüz denizin., | M Mungan, Yaz geçer, 1992, 56
a.
kırılım | Son döneme bakınca, 'dijital uçurum' teriminin de kökenini oluşturan bu kavramın içinde yeni bir kırılım daha yaratmak gerekiyor., | S.Kuzuloğlu, Radikal, 10.03.08.
a.
kırılıvermek
b.f.
çabucak kırılmak.
"Yanlış bir şey yaptığınız anda kolunuz kanadınız kırılıverir.", İpşiroğlu, 86 || "Sonra... sonra kaskatı gerçekler / Bir masal kahramanısınız yapayalnız / Umutlar Kaf dağının ardında kalmış / Parça parça kırılıvermiş dünyanız.", Ş Belli, 1962, 73"
kırılıvermek | Yanlış bir şey yaptığınız anda kolunuz kanadınız kırılıverir., | İpşiroğlu, 86
bf.
kırılma endeksi | Işık, yoğunluğu değişik bir ortama girince kırılıyor, kırıcı olan ortam yüzünden buna kırma endeksi demek doğru olurmuş., | RüştüErgun, 1973, 97
a.
kırılma karşıtı
b.a.
kırılmayı önleyen.
tr.
"URBAN Care saç bakım serisi Argan yağı ve keratin içeren besleyici ve kırılma karşıtı saç bakım şampuanı, kolay kırılan ve yıpranmış saçlar için geliştirilmiştir.", Urban Care saç bakım serisi, 1.11.2023+"
kırılmadık
s.
kırılmamış.
tr. kır-ıl-ma-dık
"şu bastonu görüyır musun, şu bastonu? şu bastonla senin başında kırılmadık, gövdende karartmadık yer barıkmam ha!", A Cılga, 1980, 43"
kırılmak
f.
çok sevmek.
"Birinci Dünya Savaşı sırasında sinema yıldızları türemişti: pina manikelli, Françeşka Bertini, Mia May gibileri... Halk bunlar için kırılırdı. Derken yenileri çıktı | isimleri ve sayıları hatırda kalmayacakkadar çoktu... ", R H Karay, Sonuncu kadeh, 15"
kırılmak | bir bütün ikiye ayrılmak. | Leylek, çocuğun uçurtmasının ipi kırıldığında, o bahçenin üzerinde olmadığına üzüldü., | 51
f.
kırılmaz | kırılmayan | Kırılmaz cam: 7.99TL/Her model kırılmaz cam koruyucu, | 4.3.2017 Esenler UçarGSMnin ilanı
s.
kırılmışlık -ğı | Eleştiriyi de öfkeyi de kırılmışlığı da sırtından hançerlenmeyi de bir yana bırakıyorum., | MBaransu, T, 27.8.2012
a.
kırınım | T.'un yöntemi, elektron demetini çok ince bir kristalden geçirerek x ışınları tarafından oluşturulan kırınım desenlerine benzer desenler elde etmeyi içermektedir., | TürkAnsiklopedisi, MEB, 1982, C 31, 175 TDK YeniYazımKılavuzu 1970, 147'de var.
a.
kırıntılı | Bundan başka gökgürültüsü ve şimşekli sağanaklar, kırıntılı kumlar peydah olunca gemicilerin yüzlerinin rengi değişti., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 53
s.
kırışmak | 1. Başını dikerek gösteriş yapmak, kasılmak. | Yine o Köse, Keloğlan'dan önce aşağıdaki değirmene varıp kütüğün üstüne oturmuş ve kurulu saat gibi kırışmaya başlamış., Naciye Poyraz, 1979, 20 | 2. Cilvelenmek, kendini beğendirme çabasında olmak. DS
f.
kırışmak | 1. kırılmak | Taş attım cam kırıştı., | HTaşkömür, 24.6.2016 2. Paylaşmak | Bahri Abinin 'Dinimi Öğreniyorum' kitapları yazdırıp telifini birlikte kırıştıkları götünden ayrılmayan avurtları çökmüş sıska çelimsiz suratsız bir çömeziydi Osman., | NGenç, isenç, 105
f.
kırızlamak | argo. yeni? yıkmak | Ya baksana ustaların işi de zor. Geçen hafta binbir emekle yaptıkları duvarı şimdi kırızlıyorlar. Yazık lan!, | KSezyum, R, .7.2011
f.
kırk | kırkına öğlen girdiysen ikindin belli eder atasözü Kırk yaşına girenlerin sağlıkları bakımından sıkıntı çekeceklerini ifade eder Konya ASavaş 27.10.2015 kırk yıldır patriğin eşeğini s.kmek/gütmek deyim tecrübeli, güngörmüş, külyutmaz olmak | Dedim kendi kendime, bu Ankara besisi sağlama, esaslı bir kodaman ya, nerenin kodamanı? Neyin kodamanı? ... Ee, kırk yıldır patriğin eşeğini... ha? , | OKemal, 1966, 33 kırkından sonra saz çalmak deyim | Mamafih Osman Bey de anlamıştı ki kırkından sonra saz çalanın sonu budur., | Ali Enver, 38
a.
kırk dokuzluk -ğu | rakı şişesi ölçüsü. | Mücahit Topalak'la İstanbul'daydık... Benim değil tabiî, çünkü yok, onun pilâv gibi paralarını yedik içtik... Sözüm ona palas, Hidivyal otelinde, onun sonkalan kuruşları, benim de sattığım yelek parası ile birer 'kırk dokuzluk' yuvarladık..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 59
b.a.
kırk tarakta bezi olmak| Tilki kurnaz hayvandır, kırk tarakta bezi var. / Gezmediği yer yoktur kırda dağda izi var., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 115 (30.05.2025)
dey.
kırk yılın başında bir namaz onu da şeytan komaz
dey.
kırk yıllık Yani olur mu Kâni
eskimiş bir alışkanlık kolay kolay değişmez.
"Meselâ bizim Cemşit — azıcık yola gelir gibi bir adam olsaydı — böyle biriyle evlenir, çekidüzene kavuşur, cemiyet içine çıkacak kıyafete girer, belki de deli dolu fikirlerini bırakır, son senelerini insan gibi geçirirdi | servetinin nimetlerinden nasibini alırdı. İmkân mı var? Kırk yıllık Kani, olur mu Yani?, R H Karay, Sonuncu kadeh, 58"
kırkaltı ruhu | siy. | Demokrat Parti'nin halktan kopmamasını ve demokrasiye bağlı kalmasını simgeleyen slogan ise 46 Ruhuydu... Partinin kuruluşuna giden yolun açıldığı 1946'yı ifade ederdi | 46 Ruhu., | MBarlas, 15.5.2009, SabahG, 11.6.2015g
a.
kırkayak | Konyadan gelen cipler, cemseler, bütün köy halkı ve ben, kırkayak ve tırların üzerindeki askerlere el sallamak için yollara dizildik., | BTSalihoğlu, 2014, 105
a.
kırkayaklı
s.
kırkayak gibi birçok ayağı olan.
tr. kırk-ayak-lı
"Mavi tiren Ekspres Yataklı / Ağırlıklı kişiler kurulur koltuklara / Katarlar düğüm düğüm katarlar kırkayaklı / Kampana hazin hazin yürekte vurur.", İlhan Geçer, 1986, 16"
kırkılak yer | Safranboluda mahalle adı.
a.
kırklamak | fare düşüp mundar olmuş bir kabı dinen temizlemek için usulünce yıkamak | Kafasındaki o şey için, yedi kere, yedi tepe aşacaksın, kelimeleri kırklayacaksın., | NGenç, BuÇağınSoylusu, 21
f.
Kırklanış a. Kırklandım kırklanış funda özsoy
kırklar | bkz. üçler yediler kırklar | Öğlen sıcak olunca o mezarın birisinin gölgesine girdi yattı. Yatınca Hüseyin'e kırklar tarafından âşıklık nasip edildi. Bade verilmeye başladı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 133 kırlangıçlaşmak | kırlangıç halini almak, kırlangıç donuna girmek | ve gagarinleşmeyip ama kırlangıçlaşıp şöyle bir dolaştı yedi denizi, | NBüyüm, 1968, 47
a.f.
GTS-
kırklık
s.
kırk yaşında.
" "Yani aklımca Perran hanım benim kızım! Olacak şey mi bu? Yüzünde yüzümü andıran tek hat yok. Güzel bir kadınmış, hâlâ da güzel bir kırklık. O kadar, işte!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 57 "
kırklık | kırk yaşında olan kimse | Nasıl sevsin ki bu kırklık adam aynı zamanda kaba ve cahildi., | AliEnver, 22
a.
kırlak
kırlamak 1989 | aklaştırmak, kırlaştırmak, beyazlatmak | Karşımızdaki koltukta, pişmanlıkları saçlarını kırlayan adam tuhaf bakıyor san., | YErdoğan, 26
f.
kırlaştırmak
f.
kır hale getirmek.
"Ömrümü harap etti yıllarca hasret çekmek, / Saçlarım kırlaştırdı yıllarca dert gizlemek,", F Telatar, Onlar, 17"
kırma | tütün yaprağı devşirme. | Parmaklarını tütünün çevresinde dolaştırarak, ermiş yaprakları bir bir kırmaya başladılar. Her kökte dört-beş olgun yaprak buluyorlardı. Sağ elleriyle topladıkları yaprakları sol ellerine aktarıp düzgün bir demet olarak biriktiriyorlardı. Bu demet ne denli düzgün olursa evde dizme işi de o denli kolay olurdu., Naciye Poyraz, 1979, 11
a.
kırmak | Ben onun için hayatımı kırmıştım. O da benim için mutlaka bir tehlikeyi göze alacaktı., | RNGüntekin, Damga, 54
f.
kırmanç | aşkınızın kekeme çocuğu ve kırmanç / şarabınıza sızan bir eski yağmur kokusu// Orda unuttuğumuz bir yaralı kırmanç, | MehmetÇetin, KunduzD, ıı, 9//10
a.
GTS-
kırmandal | tütün askılığı. | Renkleri sararsın diye yere serilen tütünleri toplayıp üstünü örttüler. Kırmandaldaki henüz kurumamış olanları da örttüler., Naciye Poyraz, 1979, 47
a.
Kırmaşmak | Pinilupi Sara İşte orada. Yine orada. Meydan okuyan karaltı. Toprağın üzerinde deniz gibi kırmaşan, dalgalanan, derin bir burgaç yaratan, orada. Gövdesi, bütün ada toprağını eziyor. Herkes, her şey ona bağlı., | Hulki Aktunç, BYGH, 1989, 28
f.
kırmızı | günah kırmızısı | Çiçek açmış bir sardunyam, hazır geldi. Bu kırmızıya, bu günah kırmızısına hazırlanışını da görmek isterdim onun., | RehaMağden, 2005, 104
a.
kırmızı alan | sağlık. | O günde kırmızı alanda müşahade altında kaldım., 22.12.2024+
b.a.
Kırmızı biberli | Sanık bir işe yaramayan haylazın biri, dvorakda kırmızı biberli bir gulaş istedim, yenecek gibi değildi., | Y Haşek / E Gürol, Cinayet suçlusu, ÇHA, 38
s.
kırmızı kartlık
b.s.
kırımızı kart gerektirecek ağırlıkta olan.
"Topsuz Alanda Kırmızı Kartlık Söylemler" adlı bir denemem ve "Ben Bende Değilim | Pek Çok Ben Varmış Bende Benden Dışarı" adında da anılardan öykülemem var.", Üstün Yıldırım, Bu da geldi başına, 2018, 4"
kırmızı kürecikler
b.a.
alyuvarlar
"Yarım saat sonra femoral ve carotid arterlerile femoral ve jugular venlerden birer cc. kan alınarak, kırmızı ve beyaz kürecikler tekrar sayıldı. Bundan sonra zehirlenme tecrübesine başladık. Bunun için hayvana trakeal dispositif ve pipo vasitasile ikinci nevi tütünden 5-6 şehik müddetince inşak ettirdik. İnşakı müteakip 15 ve 30 dakika sonra femoral arter ve ven ile carotis ve jugularis'ten yine bir cc . kan aldık . Kan pıhtılaşma- sını menetmek için tüplere toz halinde sodium citrat ilâve ettik ... ", İÜTFM, 1941, C 4-5, 2385"
Kırmızı nokta | Kurmuş olduğum sistemin bozulması ve tadına bakılmadan yemek servisi yapılması ise kırmızı noktam., | , F Makasçı, Raillife, ekim 2019, S 133, 45
a.
kırmızılamak | Kırmızı renge boyamak. | Salgın döneminin tedavüle soktuğu kelimelerden biri de filyasyon oldu. Bilgisayar, | filyasyonu beğenmedi, altını kırmızıyla çizdi. Bir de şunu deneyelim: filiyasyon. Eyvah, bunu da beğenmedi. Ne yapsam, ne etsem acaba? Fransızcasını yazayım bir de: filiation. Bunu da karaladı (kırmızıladı) doğal olarak. Çünkü Türkçe sözlük üzerinden çalışıyor bu program., İbrahim Demirci, | Salgını saldık çayıra, Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı 2021, 248 | Serdar bey biyografileri küçük eklemelerle teslim etti. Kırmızıladığı yerler var, onlara da bakacak., Nurgül Yılmaz, 05.05.2025
f.
kırmızılık –ğı | Kütlesini, karaya vuran kamçı dalgaları şaklatmasıyla bileyen ve ayak bileklerinden yapıştığı iri gergedan dişleri çürüten sokulmalarında deniz, böğrünü deliyordu matador kırmızılığının., | Ömer Say, 2010, 15
a.
kırmızılık | spor kırmızı kart gösterilmesini gerektirir durum | Yusuf saha dışında, ona kırmızılık hareketi yapan sahada, öyle mi!... Mademki sahada tiyatro oynanacak, Yusuf'ların ne işi var burada? , | MuharremUsta, Hr, 5.11.2016
a.
kırnak | cilveli, oynak | +Fink urma iki yanına kırnak köçek gibi, | EVasıf, EGŞA, 205
s.
GTS+
kıro | Ve sonra eklemişti: 'Ben seni kırosun deye görevlendiriyorum'., | AdnanGündüz, KüçükFahişe,1980,33
a.
kırpa kırpa gelmek ses taklidi kırp kırp? | Evlerinin önü arpa, / Kırat gelir kırpa kırpa, / Ele verdim taze körpe, / Ninni küçük yavrum ninni., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 263
kırpıntı
a.
kr. kırp-ıntı
"şimdiyse eski püskü kırpıntılarla / Emrullah Bey naftalin ve limon kabuğu kokan bir odada", MG, 71"
kırpıntı | 1. kırkıntı. | şimdiyse eski püskü kırpıntılarla / Emrullah Bey naftalin ve limon kabuğu kokan bir odada, | MG, 71 2. | haksız küçük gelir. | Çocuğu okutmak, mobilya almak, yıllık geziye çıkmak gibi yıllık ihtiyaçlar için, kimi ülkelerde görülen örneklerde olduğu gibi, sahiplerini yokuşa sürüp avanta yemek, ya da her işe bir tarife koyup ortadaki iş ve para trafiğinden kendi kırpıntısını sağlamak gibi | sakim yollara başvurmaya hacet kalmıyor., Çelik Gülersoy, Batıya doğru, 1976, ?
a.
kırpış | [V]e bir her şeyi görür ve biliriz diye acayip renkli böcek kabuklarının ışığını kırpış kırpış yere döken yıldızlar uyanıktı./Yıldızlar kırpış kırpış ıslak ışıklarını yerlere döküyorlardı., | Tez, TTE, 105
kırpışlık -ğı | BİR GÖZ KIRPIŞLIK KOŞU Bir göz kırpış, sorular çarptı ta uzaklardan, / adımı soprano trilleyince can telime yankılı-oy aman!- / ilgisiz kalamazdım anketlere, renkten nordikse üstelik; // şimdi de söz nordik ustamda: /ha o demiş bana ha ben size / ölümümü bekliyorsanız, / size yüzyıl daha ömür diliyorum:))), | TBozkurt, rindan, 22.9.2014
a.
kırpışmak | Bulutlar yürüdükçe, yıldızlar kırpıştıkça içimden bir şey koptu, yükseldi, yıldızlara karıştı sanırdım., | FAtabek, DK, 175
f.
kırsak kırsak | ne dökeyim şimdi şu duvarın üstüne / bir kartal oturmuş / kırsak kırsak diye gagalıyor ülkemi, | CanerOcak, KültürlüKüfür, 54
kırşehirli | kırşehirde doğan veya yaşayan kimse/şey. | Vermedi hiç Kırşehirli rey Demokrat Partiye / İtimadı nefse, vicdana tahakküm zorla mı? / Başka çare kalmadı: Valiyi belde makalem: / İtiraf-ı acz edip çekti nihayet cızlamı., Abidin Uyar, Hicivler Tepkiler, 1960, 90
s.
kırt | yansıma. | Bir ara uyuklarken Zehra'nın eline iğne battı. İşaret parmağının ucundan yavaş yavaş kan akmaya başladı. Anası hemen bir tütün yaprağını 'kırt' diye kırarak, çıkan suyu iğnenin battığı yere damlattı. 'Bunun ilacı budur' dedi, 'hem kan durur hem de azmaz.'., Naciye Poyraz, 1979, 29
a.
kırt kırt makasla bir şeyi kesme sesi | Evcil hayvanınız yemek yerken boşu boşuna çenesini oynatacağına alt ve üst çenesine bağlayacağınız bir makasla istediğinizi kestirebilirsiniz... Kırt kırt!, | Fırt, Sayı 434, 3.7.1984, 17
kırtasî | Galatasarayda M. Dars namında genç ve ateşli bir edebiyat hocamız vardı. O zamana kadar sadece bir ders ismi saydığımız Edebiyatın haddi zatında bir güzel sanat olduğunu biz ilk defa ondan öğrendik. Bu zat edebiyatın kırtasî tarafını bir yana bırakıp bizi doğrudan doğruya güzel eserlerle karşı karşıya getirmeğe bakardı., Haldun Taner, EK, 1953, 128
s.
kırtasiyecilik | ...Adliye Vekaletinin kanunlarımızı tecdit ve mecelleler telifi hususundaki faaliyeti, umûr-ı idariyede kırtasiyeciliği bertaraf etmek hususundaki teşebbüsleri-., | SMaksudi
a.
kırtık/kırtik* | lokma eş anlamlı: sokum, sıkım, kırtık, dişlim.
a.
Kırzı
yer a.
"Seyyah-ı bülbülüm gül ardı sıra / Konmaya gülzarı yok mu Kırzının? / Deli diye toplandılar başıma / Bir semt-i kenarı yok mu Kırzının?", San, Hicranî, 172"
kıs kıs gülmek deyim kurnazca bir hareket yaptığını bilerek gülmek | Yalnız bu yeşil gözlü, beyaz çocuk, tombul bacakları üstünde odadan odaya koşmıya başladığı günden beridir ki esbak Evkaf Nazırının günde hiç olmazsa birkaç kere kıs kıs güldüğü duyulurdu., | YKK, KiralıkKonak, 28-29
kıs kıs veya kıskıs köpeği kapmaya yönetlme komutu.
kısa | kısa ile köseye kız verilmez tatardan uzak dur kalıp söz GündüzAkarçay, 11.12.2013 kısa nazarlı | uzağı görmeyen | Bu ilahi birliği vicdanında duymayan kısa nazarlılar, 'dili ayrı, dini ayrı' ferdlere kardeş derlerken siyasi hududlarımızın, düveli tarihimizin haricinde kalan milletdaşlarımızı inkar ediyorlardı., | ÖSeyfeddin/BilalKapısız, | Hariçteki Türk Edebiyatını Tanımak Lazım!, | ZamanG, 17Şubat1335(1919), sa.313, | 2, Ağustos2016 kısa nazarlılık | uzağı görmeme hali | Bu kısa nazarlılık halktan ziyade edebiyatımızın da bir kusurudur., | ÖSeyfeddin/BilalKapısız, | Hariçteki Türk Edebiyatını Tanımak Lazım!, | ZamanG, 17Şubat1335(1919), sa.313, | 2, Ağustos2016
s.a.
kısa çubuk | Gözde kanser. Piyango ona da vurdu. Kısa çubuğu çekti. 'Yumuşak doku sarkoma' teşhisiyle kanser hikayesi başladı., | AArman, HrCmrts, 3.9.2016
Kısa seslileştirme | Yunus ise, katı ses uyumu iddiası ve uzun sesten kaçma, türkçeyi kısa seslileştirme siyasetinin kaba bir tezahürü. | , | D Mehmet Doğan, KararG, 26.3.2020
a.
kısa yollar | bilgisayar. Hazar Ergüçlü, | İnci Tanelerinin setine dönmek için heyecanlı olduğunu belirtti: | Çok sevdiğim bir set orası; oyunculuğumu açtı. Yılmaz Erdoğan'la karşılıklı oynadığım için oyunculuğa dair de kısa yollar öğreniyorum. Uzun sürede ulaşacağım iki kelimelik cümleye o beni tak diye getiriyor., | HrKlbk, 29.09.2024
b.a.
kısaca | (kısa+ca) özet. | Tutaşil'in elinde bir tahta vardı. Savaşın kısacasını oraya yazmıştı., | Atsız, Dalkavuklar Gecesi, 62.
a.
kısacıklık -ğı | Belki bu güzel alacakaranlık renkleri yüzünden, belki kısacıklığından, belki de benim çok sevdiğim temaları, aile/kız kardeşlik/güzel abla-çirkin kardeş/yalnızlık/tuhaf kadınlar' anlattığından oldukça dramatik ve fazlasıyla vurucu., | ETürkölmez, HürKitapSanat, 26.5.2017
a.
kısaltım | 1. kısaltma işi, taksir 2. zihaf 3. | raccourci (Resim) Resimde ya da doğada kaçış çizgilerinin başlangıçları ile kaçış noktası arasının kısa olduğu görünüş. Örn. yatay bir kadının ayakları dibinden bakınca, ayak parmakları ucunda dizleri, dizlerinin hemen üstünde de göğüs ve çenesi görülür. 4. İng. foreshortening Sinema/TV. Görünge nedeniyle bazı boyutları daha kısa görünen nesneleri alıcıyla bu yolda aktararak sağlanan sonuç, etki. | ...Profesöı Şeıefeddin Yaltkaya'nın Birunî'nin kıymetli taşlar hakkındaki eserini tahlil eden bir yazısını okudum, ilk çağların yakın zamanlarda Kabil'de hüküm süren Türk hükümdarlarından bahseden birkaç satır da bu kısaltım içinde geçiyordu; ..., | Ülkü, 1936, C 8, 146 | Bir fikir o kadar aşırı bir kısaltım (icaz)la deyimlenmiş olur ki, okuyucu onu anlamak için düşünmek zorunda kalır. Bu kısaltım, sırasında, istenilerek yapılmış olur: Onun bir niyeti, bk edebî değeri vardır., | NRKaratay, 1945, YazmaDersleri, 115 | ... olan bu var, eksik bir yer ve onun varlığı var gibi mesajlar yazdıktan sonra, duvara ve yere, fotoğrafta kısaltım etkisi yaratacak biçimde beş tane değişik renkte x yapıştırmış ve bu düzenlemelerin farklı açılardan altı adet fotoğraf çekmiştir., | NancyAtakan, Arayışlar: resim ve heykelde alternatif akımlar, 1998, 85 | Kısaltım: İcaz karşılığı alındı. Uzun uzadıya ve lüzumsuz, faydasız sözlerle anlatılacak yerde, bir fikrin maksada uygun kelimelerle kısa bir şekilde deyimlenmesi. concision. NRKaratay, 1945, YazmaDersleri, 251
a.
fr.ing.
kısım | Kadın kısmı erkekten önce kalkmalıdır., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 52
a.
kısıntı | +Sulla da bütün hükümdarlar gibi kısıntı hoppası, kasıntı hokkasıdır., | SalahBirsel, Bitliler, NisanKitapDört, 10 | Bu nedenle halkın egemenliği üzerindeki her türlü tahakkümü, baskıyı, kısıntıyı reddetmektedir., | MehmetGödekli, ArsalArmağanı, 2016
a.
GTS+
kısıntılı | Gelen su ancak kısıntılı olarak, günün belli saatlerinde evlere basılırsa yetebilecek kadar azdı., | NGüreli, 37
s.
kısıntısız kesintisiz | Güzel Makbule'nin kocasının kuyuda biriktirdiği suya yağmurların getirdiği sular da eklenince bütün kış kuyunun sahipleri kısıntısız kesintisiz bol bol su harcadılar./ | Ne domuzdur o, ne domuz! Şu anahtarı alsaydı pekala kısıntılı mısıntıtılı bu işi götürürdü., | NGüreli, 40/41
z.
kısır gecesi | Erz. | Düğün öncesinde düzenlenen | Kısır gecesi oyunları, geleneksel tiyatronun bir örneği., | CAktaş, T, 17.5.2012
a.
kısırdöngülük -ğü | Kuş-deve tartışmasının gereksiz bir kısırdöngülük boyutu var., | TAkçam, T, 15.7.2013
a.
kısırlık –ğı | kısır yiyeceği yapmaya uygun olan. | Köftelik Kısırlık Bulgur Kilo 4.50, | 28.9.2019, Tozkoparan Pazarı, tabela
a.
kısıtlandırılmak | ...2'en az 8 saat ders vermekle kısıtlandırılacaktır., | SevinçHatipoğlu, 24.7.2014 İÜRektörlüğü
f.
kısıtlanım | Habermas'ın kamusal alan görüşü, bu anlamda normatif diyaloğun veya pratik söylemlerin kısıtlanımı altında cereyan eden bir haklılaştırma söyleşisi olarak sunur., | ÇağlaDırbalı, Aralık 2014, ödev
a.
kısıtlayıcı | Evdeki öyküsünün mekânı baskıcı, dedikoducu, kısıtlayıcı küçük bir kasabadır., Aysun Kara, Çaprast Okumalar: Arzunun İzi, Parşömen, 06.01.2025
kıska | arpacık soğanı | Evden kıska soğan bağlamışlar, çapıtla, hep meşgul parmacıkları ve boyalı... | , | AKilimci, S, 7.4.2013
a.
kıskıç -cı | Siyah poşete sarıp otelde yatak üstünde flu çekim yaptığın iki kollu demir aleti mi bilemedim... Tanıyorum seni... Kıskıç ya da kıskaç derler..., | H B Çiçek, 7.11.2018, vatsap
a.
kıskıslamak | Köpeğe ava veya düşmana saldırması için emir vermek. | Yarın ki köpek kıs kıslaması hep aklımda kaldı gece de uykum gelmedi! Sabah yola çıktık tam Köse Kadirin evine vardığımızda Köse Kadirin hanımı bekliyordu yanında sarı keskin köpeğiyle bekliyordu bizi görünce hemen kıskısladı kaçan kaçana tam Yunusun bakkalına vardığımda yumurtalar kırılmıştı!, Aşur Şahin, 1965, | https://blog.edebiyatdefteri.com/gokdere-asur-sahin/yazi/104851-yumurta-kokusu/, 23.09.2012 | ben yıllardır mutaassıp uzak akrabaların tanıdıkların yanında olmak zorunda kaldığım hanımlığımdan ödün vererek | ahauah diye bir seda kaçırdım kendimi tutamayıp, birkaç kendisini tutamayan eş dost da kıskısladı, kimisi ay ne dedi o diye elini ağzına götürdü... tabii annemin, anne olunca sahip olunan cinsten delici bakışları ile anında ağzımı toplayıp, kendim ile boncuğu olay mahalinden uzaklaştırdım sonuç olarak..., at sikine konan kelebek 14.01.2009 03:52 ~ 04:00, EkşiS | Bu kadar hayırsız, hain, icazeti bir yerlerden almış, ihaneti mübah sayan, kaset operasyonu ile koltuk sahibi olanlar, terör sevcileri varken bir tek sen eksiktin. Seni de kim kıskısladı da havlıyorsun., Deli İbo, Yeni Akit Gazetesi Akit Yorumlar, 2020? , 02.03.2025g
f.
kısma
a.
sınırlama, kısıtlama.
tr. kıs-ma
"Sinop mebusu Rıza Nur'un tutuklanmasına değin vardı özgürlükleri kısmalar.", A N Ölçen, 23 (1982, 2000)"
kısmetli
s.
"İhtiyar adam cevap vermeden Sevim'in saçlarını okşadı. 'Kız çocukları kısmetlidir Seyfettin efendi.'.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 44"
Kısmetsiz köpek kurban bayramında sılaya çıkarmış atasözü. | -Aman Şinasi, kaçırdın... Harbokulunda, yeni gelen Amerikalı generale bir ziyafet çektiler ki sorma!... (...) Viski mi istersin, votka mı, şarap mı, bira mı... Hepsi oluk gibi akıyordu... Kısmetsiz köpek kurban bayramında sılaya çıkarmış!..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 71-72
kısmık -ğı | cimri. | Marabalardaki şaşkınlık daha da arttı. Oldum olası cimri-kısmık bir adam olan ağalarının durup dururken bu yemeği verişine bir anlam veremediler. Bir süre birbirlerinin yüzüne baktıktan sonra sofraların başına çöktüler., O Şahin, Ağız İçinde Dil Gibi Acı Duman, 2008, ?
a.
kıss kıss Köpeğe hasmı ısır komutu | [V]e köpek sizi boğmadan geçiyor diyelim, sinirlenip sahibine ses de çıkaramıyorsunuz. Ne malum, ya | kıss kıss kıss der de sizi hedef gösterirse? , AyçaŞen, T, 18.1.2012
kıssahan emir çelebi k.a. | Kıssahan Emir Çelebi' geldi. Onu kolundan yapışıp sandala aldık. Fakat şunu anladık ki bu gidişle bizim sandalın da batması yakındır., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 56
kıstak –ğı | coğ. Bir yarımadayı karaya bağlayan, iki yanı su, dar kara parçası, berzah, dil (I).
a.
kıstırgaç | Mandal A Savaş, 10.6.2019
a.
kıstırılmışlık –ğı | Mekânların pek çoğu kahramanların zihnî kıstırılmışlığını belgeleyen çıkışsız bir odaya / hapishaneye dönüşür. Tipler, sanki geçmişleri hiç... koca kentten kalan; küçücük, karanlık loş odalardır. Kent insanı eve çekildiğinde ..., | Necip Tosun, Modern öykü, 2014, 25 | Bütün bu kıstırılmışlığa karşı koyup olanca* kuvvetiyle çıkış yolu arayanlar., | ÇığlıkD, Y 2, S 5, 16
a.
kıstırıvermek | Bektaşi'yi Ramazanda oruç yerken bir köşede kıstırıvermişler:, | İSincer, 37
bf.
TDK-
kıstırtmak | Receb'i balkonda bir kadına kıstırtabilirim., | Ş Gökbakar/Ş Özcan, BugünG, 7.10.2010, 18 | Onun zindandan kurtulduğunu görüp şaşıran ve hiddetlenen kral, bir ağacı ikiye ayırtıp arasına Circîs aleyhisselâmı kıstırttı., | | http://www.biyografi.net/kisiyazdir.asp? kisiid=4940, 7.6.2019g
f.
kış kış başı | kışın başında, başlangıcında | Silonun ağabeyi ölmüş, yengesi ve çocukları da ona emanet, kendisinin 4 çocuğu var. Hepsini bir vagona dolduruyorlar birkış başı ve tiren Doğuya doğru yola çıkıyor., | MKızılkaya, HTürkG, 17.4.2016
a.
kış bahçesi | Kapalı mekanlarda sebze, meyve, bitki, börtü, ot vs. yetiştirilen alan... seranın ev, ofis, bina hede içine girmiş olanı... (penguen, 11.05.2000 EkşiS) | İşbu kafenin kapısından girişte, hani pat pat pat diye katlanan kış bahçesinin içinde, gelenlere kucak açmış gibi oturan, insanlığa tüm sosyalliğini sunmuş, iletişim heveslisi şetlant çoraplı biri | Merhaba diye yüzüme ünledi. , | AyçaŞen, T, 23.10.2011
a.
kış kışlığını, puşt puştluğunu yaparmış kalıp söz. | Hani demişler ya ?Kış kışlığını, puşt puştluğunu yapar? diye, siz buna istediğiniz kadar ilaveler yapabilirsiniz ?insan insanlığını? gavur gavurluğunu? satılmış satılmışlığının gereğini?? diye. | https://www.memleket.com.tr/simdi-de-gecti-buradan-hiyarin-biri-1238yy.htm#google_vignette, 13 ekim 2005,
kışçı | kış mevsimini seven kimse | Kışçılar buraya: Mükemmel kayak deneyimi için bunlara dikkat, | Hür, 18-19.11.2019
s.
kışkıran | bk. kışkırmak
s.
kışkırmak | BBC de yürüyüşten yayına geçti, CNN de bağlandı, GEZİnin kışkırtıcısı kışkıranıyla, ajanı provokatörüyle tüm devrimbazlar toplandı, kadro tamamlandı' manşetleri atıldı..., | AkifBeki, Hr, 8.7.2017
f.
kışkırtı | Tahrik 'Kürtler, mevcut nisbetindeki akıllarını başlarına derleyerek yabancı kışkırtılara oyuncak olmakta devam ve Kürt devleti hayali ardında koşarlarsa-., | Atsız/MBelge, T, 11.10.2011
a.
kışkırtmışlık -ğı | Yayınladığı gazetede cami cemaatini, 6. Filoyu taşlayan solculara karşı kışkırtmışlığı vardır., | AHCoşkun, Hür, 20.8.2015
a.
kışkış yansıma. kış kış diye tavuk kovma sesi
kışkışlanmak kovalanmak | Kullanma tarihi geçen konserveler gibi kenara köşeye kışkışlanırken, boşalan yerlerimize yerleştirilen yeni imaj aparatlarına sarışın kumaşlar giydirildiğini ve böylece endişeli ahalinin oylarına göz dikildiğini fark ediyoruz., | MEsayan, T, 10.7.2011
f.
kışlak –ğı | Davulcu oturduğu yerden kalkıp elini bağrına basarak: | Aha namusum hakkı için dediğin gibi ifade vereceğim... Ama bizim kışlak buraya uzaktır. Gelip gitmesi güç olur. İşler yüzüstü kalır, onun için telaşe ediyorum! dedi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 101
a.
kışlamak | Aramızda karlı dağlar / Hasretin bağrımda kışlar / Başa geldi olmaz işler / Yokluğundan öldü gönlüm, | E Akbayram, Unutamadıklarım albümü, 1992
f.
kışlık -ğı | Ne demişler; kış kışlığını, puşt puştluğunu yaparmış. | Hani demişler ya ?Kış kışlığını, puşt puştluğunu yapar? diye, siz buna istediğiniz kadar ilaveler yapabilirsiniz ?insan insanlığını? gavur gavurluğunu? satılmış satılmışlığının gereğini?? diye. | https://www.memleket.com.tr/simdi-de-gecti-buradan-hiyarin-biri-1238yy.htm#google_vignette, 13 ekim 2005
a.
kıta | Bahsini yaptığımız kitab, işte bu uzun araştırmaların ve bu araştırmalardan meydana gelen düşünce ve kanaatlerin hulâsasıdır; ve asıl eserin İslâmlaşmadan evvelki Orta Asya devrini ihtiva eden ilk cildidir. İstanbul Üniversitesi yayınları arasında çıkmıştır, büyük kıtada dört yüz küsur sahifeden ibarettir., | KemalSalihSel, | Kitab Sohbetleri: İlk Türklerde Hukuk, | Cumhuriyet, S 8448, 21.2.1948, | 2
s.a.
kıta | coğ. Yeryüzündeki 6 büyük kara parçasından biri. | kara kıta | Afrika | Kara Kıta'yı sömürge tarihine hapsetmek, | NazifeŞişman, AçıkGörüş, 13.1.2013
a.
kıtaat-ı müstakime | parabol kıtaat-ı münhaniye
a.
kıtasal | 1. kıta ile ilgili, kıtaya dair 2. Karasal | Doğudaki kıtasal tesir kuru, yazın sıcak rüzgârlarıyla Burgenland ve Marchfeld üzerinden ormanlık mıntıkaya ve Viyana ormanına kadar sokulur ve daha güneyde tesirini kaybederek İstiryanın (Steirisch) kenar dağlarına ulaşır., | Ormancılık Araştırma Enstitüsü, 1967, S 29-32, 19
s.
kıtca | Eşeğin parasını bir türlü denkleştiremedim. Kör olası işler bu sene de kıtca gitti. İki tiftik keçim vardı onları kırktım., | VSevim, 105
kıtır atmak
"Artık Ali'nin malı sayılır, sen elini çek. Zaten Ali'ye dert yanmış, "bahçeye bile çıkamıyorum", demiş, "gözü bende. Pencereme taş atıyor, lambayı yakıp çırılçıplak soyunuyor, ayıp şeyler yapıyor." İnanmadık | kız durmadan kıtır atar.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 82"
kıtır kıtır | dişleyince kıtır kıtır ses çıkaracak kadar | Bitmedi, iç organlarını sıyırıp, bir sivri çubuğa geçirip, tütsü ateşi cız bız döndürüp kıtır kıtır kızarınca incecik çıtır kemiklerini küçük diş darbeleriyle yalayıp yutacağız., | NGenç, İsenç, 23
z.
kıtırdatmak | kıtır kıtır ses çıkarmak 2. Mec. Kıtır kıtır yemek | Ama her şey normal cereyan etse bu bir haber olmayacağı için ben zaten tilkinin tavukları kıtırdattığından haberdar olmayacaktım., | Mevlana idris, 16.3.2019, KararG
f. mec.
kıtırık -ğı
a.
çiğnenmeyecek denli pek küçücük bir şey.
"O küçücük fındıkları kırmaya değmez zaten ağzımıza aldığımızda bir kıtırık oluyor.", Gül Gedikli, 15.06.2024"
kıvamlandırmak | Patates ile kıvamlandırmak yerine (tereyağında un kavurmayı zaten çoktan terk ettik) havuç ya da bezelye kullanabilirsiniz., | OMüftüoğlu, HRKelebek, 21.11.2015
f.
kıvamlaşmış
kıvamlı | koyu. | Üstelik hangi düğmenin nerede olduğunu öyle iyi bilirdi ki, onu kıvamlı karanlıklarda bile el yordamıyla bulabilir, en uyuşuk kadının içindeki dişiliği harekete geçirebilirdi., | TKiremitçi, 2005, 134 | Elbette ki güzellik, hayır, tefekküre sebep olabilecek tevhîdî* her bilinç İslamiyetin yitik malıdır düsturuyla onu kıvamlı bir şekilde kullanmaya başlamalıyız., | Doğan Narboğa, Vaveyla, S 4, 26
s.
kıvanç -cı | Uzak sırtlardaki davar sürülerinin çıngırakları da Toros akşamlarının yorgunluğunu tatlı bir tebessümle ısıtıyordu. Bu sessiz ve hazin dağ akşamının kıvancı içinde, duyan ve inziva sever bir yaratılışda olan büyük şairin yüzündeki çetin hatlar çözüldü. Seccade üzerine uzandı . Tabiatın ruhunu mest eden sihrine kapılmıştı., T Toros, | Şair Ziya Paşanın Adana valiliği, Türk Sözü, 22.05.1936, 3
a.
kıvançlandırmak
f.
sevindirmek. Kıvanç duyulacak bir şey yapmak.
tr.
"... Uluslararası Folklor ve Halk Edebiyatı Seminerini baş döndürücü bir başarıya ulaştırıp hepimizi kıvançlandıran Konya Turizm Derneğine bin şükrân ... ", "
Uluslararası Folklor ve Halk Edebiyatı Semineri bildirileri: ... , 1976, Konya, 183
Kıvançlanmak | kıvanmak, sevinmek. | Ne kadar kıvançlansak, coşup taşsak az bize, / Bugün mutlu bir gündür, bayramdır hepimize., | V C Aşkun, 79 | Birinci şekilde şair kendini över, ikinci durumda da meydana getirdiği şiirleriyle kıvançlanır. , K Gariboğlu, , Edebiyat Bilgileri Edebi Akımlar, 6. Bs., İstanbul 1976, 44 (ilk bs. Ankara 1964)
f.
Kıvançlı | ...yemekleri överek, iştahla, ağzını hiç şapırdatmadan yer, her şeyin yolunda olduğundan emin ve kıvançlı gülümser, erkenden de yatardı., | B Uzuner, İki Yeşil Susamuru, 18. Bs., 53
s.
Kıvançlık –ğı | Günler günü kıvançlığa baş vurmuş . . . / Bir gerçek var / çocuklarda, / İncelikle belli ederler; / Yüzleri parlar umut ..., | hasan mercan, Güneşin gözlükleri, 1990, | 16
s.a.
Kıvı | Ne ağla gözyaşı dök, ne kendini boşa yor, / Doğmuş mu senden kıvı tarihten bir anla, sor, / Güven gülsün gözlerin içini sarsın bu kor, / Gelin biz bu ülküye öz yürekten tapalım!, | V C Aşkun, 104
a.
kıvıl kıvıl yansıma | 1. Kıpır kıpır 2. Durmadan harıl harıl çalışma 3. Kaynaşma, canlılık anlatır 4. Kalabalık (HZülfikar, Türkçede SesYansımalı,) | Sen gibi / kıvıl kıvıl karnın / ellerin / kolların gibi, | NBüyüm, 1968, 21 | İnsan için tiksindirici olabilir ama bir parazit leşin içinde kıvıl kıvıl pekala yaşıyor, büyüyen kalabalıklar içinde nice kurtlar yaşıyor., | NGenç, isenç, 107
kıvılcımlanma | İşte o an, iki kelam ustasını aynı ana sığdırdıın biricik andır: | ... Ah şu yalnızlık/ kemik gibi/ ne yöne dönsen batar mısraını yazan şairin kıvılcımlanmasını hissedersin., | AEYalazan, T, 17.6.2012
a.
kıvılcımlanmak | kıvılcımlanırdı Ester'in kınalı saçları, | MG, 61
f.
Kıvılcımlı | kıvılcımı olan, kıvılcım saçan | Dalgın nazarlarınla karıştırma, elverir / Sönmüş duran ocakta kıvılcımlı bir külü., | H S Özsever
s.
kıvır kıvır | Dağ kapısı taşlıdır / Yârim kara kaşlıdır / Ben yârimi tanırım / Kıvır kıvır saçlıdır., Mardin kapı şen olur, Diyarbakır | N'olur Allahım, derdi geceleri yatağında, büyüyünce benim de kollarım, babamın kolları gibi böyle kıvır kıvır tüylü olsun, emi..., | DCeyhun, 103 | Kıvır kıvır kıvırmak | Ve sen ezilip büzülüyorsun. Kıvır kıvır kıvırıyorsun, 9/8 Roman havası tadında oynuyorsun moderatör kürsüsünde. | , | Z Arapkirli, C, 15.3.2019
Kıvır zıvır | Bir sürü | kıvır zıvır bilgi sahibi olmak için o | bey çocukları ile düşüp kalkamayacağını söylüyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 23
s.
kıvırcık -ğı
a.
1. küçük küçük kıvrımları olan. 2. yaprakları küçük kıvrımlı marul. 3. Genellikle Trakya ve Marmara'da yetiştirilen, beyaz tüylü, ince kuyruklu bir tür koyun | kıvırcık koyun.
tr. kıvır-cık
"Dedemin sebze bahçesi vardı. patlıcan, biber, domates, kıvırcık yetiştirirdi bahçesinde.", A Cılga, 1980, 59"
kıvırganlık –ğı | Az kıvırgan ol vekilim @LutfuTurkkan belin 2 ye ayrılıcak. Vekil olmak yetmiyo önce ADAM sonra iyi insan olmak önemli, | Recep Tayyip Erdoğan neferi; twitter, 18.12.2019
a.
kıvırlık -ğı | kıvırcıklık. | Tuhaf şey... Saçlarının kıvırlığı aynı Nezihe., | YErdoğan, 26 | kıvırtık | Anasını alınca geriye bir 'oy'u kaldı / O da 'oy'unu kuklaya bağışladı / 'Oy' almış kıvırtık kukla / Bel üstü gerdan kırma gösterisi yaptı / Canavarın her kuşu kalkıp / Dişi sancıdığında., | T Ö Polat, Kuklalı şiir, T Ö Polat, 4.2.2008, | https://www.antoloji.com/kuklali-siir-siiri/
s.a.
GTS-
kıvırtkan | Ülkede ahlak ve namus orta malına dönüştürülürken kalemlerini ahlaksızların pisliğini temizleyen | kıvırtkan vidanjörlere dönüştüren yazar taifesinin söylediği hiçbir şey gavara dan hallice olamaz. | , STunalı, T, 18.8.2012
s.
Kıvış kıvış kıvranmak | Solucan solumaya başlıyorum. Gelip ağzımdan burnumdan içeri giriyorlar... oh soluk alamıyorum! Solucanlar... solucanlar; soluk borularım... ciğerlerim... solucanlar gelip oturuyorlar solunum organlarıma, bazısı yüreğimi çevreliyor. Kıvış kıvış bir et yığını, yüreğime dolanıp küçük yılanlar gibi sıkıştırıyorlar yüreğimi. Soluk alamıyorm!, | Nursen Karas, türkü olan kadın, 1972, 75 | Debelenen, kıvış kıvış kıvranan kadının kollarına girip getirdi Zehra., | N Güngör, Yolun başı, 1973, 29
kıvrak -ğı | siyah dimiden bir nevi yeldirme. | Bazen kıvraklarını (siyah dimiden bir nevi yeldirme) başlarına atıp boşlukta sallanan yenlerini rüzgârda uçurarak birkaç yetişkin kız gelir ve pamukaki ile tel yaldız seçerdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 31
a.
Kıvrak –ğı | Bazen kıvraklarını (siyah dimiden bir nevi yeldirme) başlarına atıp boşlukta sallanan yenlerini rüzgârda uçurarak birkaç yetişkin kız gelir ve pamukaki ile tel yaldız seçerdi. / Orada erkeklerin uzun sırıkları küçük yapraklı dallara hızla vuruşlarını ve siyah kıvraklarının eteklerini bellerine sokmuş kadınların iki kat eğilerek, soğuktan sertleşen parmaklarla yerden zeytin taneleri toplayışlarını seyreder, yahut sırtını bir ağaca vererek yere bakardı. / Hemen kıvrağımı sırtıma aldım, sokağa fırladım., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 31/32/47
a.
kıvramak
f.
dolaşmak.
"asbab görüp ordan kıvramışlar: dolaşmışlar. kıvra gel çarşıyı! Dolaş.", 22.3.2021+"
Kıvrandırmak | Yalnız, bir müddet sonra, kafasının içinde yeniden azaplı düşünceler uyanır ve onu kıvrandırmaya başlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 201
f.
kıvranış
a.
kıvranma.
"Deniz dalgaları, kıvranışları, hiddet ve sükuneti ile karşımda. Düşüncelerim daha da uzaklara gidiyor.", Kaptan Paşa, 1954, 114"
kıvranmışlık | kıvranma hali | Çarşafın engebelerinde kıvranmışlık vardır güneşin özlemiyle., | DenizMelek, Küllük, 1/2013
a.
kıvrılıvermek | hemen kıvrılmak | Bodrumlarda, koridorlarda, gece yarılarından sonra köşelere kıvrılıverdiğini çok defa ben de gördüm., | BTSalihoğlu, 2014, 9
f.
kıvrım kıvrım kıvranmakabartı belirtir, kıvranmak eyleminin güçlülüğünü gösterir. | Diyelim kalemimiz bitti, biz kalem diye kıvrım kıvrım kıvranıyoruz, hop anneannem kalkar gider, az sonra elinde ufacık bir kurşunkalemle çıkar gelir., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 76
dey.
kıvrımlanmak
f.
kıvrınmak
f.
kıvrılmak.
tr.
"Yerde kurt kıvrınıyor dokununca / Saz eğiliyor fırtına vurunca", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 52"
kıvrıntı | 1. kıvrım 2. Kıvrılan yol, dönemeç | Başta, 12 Eylülde 'o eski düzen'i onca emek ve masrafla restore eden Silahlı Kuvvetler, o düzenin sayısız kıvrıntısı içinde yarı gizli duran bütün elemanlar, var kuvvetleriyle bu ihtimale karşı mücadele verdiler., | MBelge, T, 10.2.2012
a.
GTS+
kıvrış kıvrış
s.
kr. kıv-rı-ş
"Kahve gibi ince, kınalı toprakların üstünde yeşil yapraklı kavun karpuz kelekleri, kıvrış kıvrış uzayan sürgünleri ile, dört beş kola ayrılarak, kalbur gibi örterler toprağın yüzünü", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 74"
kıya | kıyım | Buyurdu ölenler: kin tutulmaya / Son bula bu acı, bu kan bu kıya. / Mutlulukla yaşana koyun koyuna., Tahsin Saraç, Otuzüç Menekşe,
a.
kıya | kıyım. | Buyurdu ölenler: kin tutulmaya / Son bula bu acı, bu kan bu kıya. / Mutlulukla yaşana koyun koyuna., Tahsin Saraç, Otuzüç Menekşe,
a.
kıyak | güzel, iyi, hoş | İşin daha da kıyak yanı, gece boyu yağan yağmurkesilmiş,bi de güneş açmıştı., | İOAnar, GK, 171
s.
GTS+
Kıyakçılık –ğı | Kıyakçılığın sonu ayakçılık olmaz inşallah., | A K Kandemir, 24.5.2019, TÖL vatsap
a.
Kıyal kısım için de söyleyeceklerimiz çoktur; bunu burada kapatıp üz projenin aslı olan iş maddelerini onay bulduğumuzu söyler, ve kısa keseriz. Dr. E. Serdengeçti, İsmet Yakşi. — Bayındırlık Çığırı. (Bir cilt, 183 sayfa, Necmi istikbal kitaphanesi, İstanbul) İÜHFM, 280
kıyan | moğ. Sel | Kıyan kelimesi Moğolca kökenli olup 'sel' anlamınadır. Ergenekon'a yerleşenlerden, İl Han'ın oğludur. Bundan türeyenlere Kıyat denir. (Ebül-Gâzi Bahadır HanRomanzof neşri, 20, 21, 31; Desmaisons neşri, 33). Kabul Han'ın 6. oğlunun adı da Bodan Kıyat'tır. [Tagdın çıkgan selni Mogol KIYAN dir. KIYAT anıng cem'i turur. Kıyat(nıng) asl ma'nâsı (Küçli Baldam) timek bolur. Tagdın akan sel, yelden küçli turur, anıng üçün ol atnı koyup tururlar. (Ebül-Gâzi-Romanzof neşri, 39)], | TGülensoy, TürkDili, Ağustos2015
a.
kıyaslanmazlık | Bu kıyaslanmazlık, hem uyuşma olanağını hem de uyuşmazlık olanağını ordatadan kaldırır., | AFIşık, T, 10.11.2011
a.
kıygın | Teknik üniversitenin hocası yardımcısına sözlüğü ve kitabını verip Türkçeleştirmesini istemiş. Yardımcı da maktul için kıygını yerleştirmiş, maktule için de -kıygının dişisi ya- ona da kıygıne demiş. Sonra arkadaşları arasında Kıygıne kalmış adı yardımcının., | İ H Biçer, Fakülte, 10.01.2018
a.
kıyı | bir kıyıdan bir taraftan kıydan kıya Trabzon manisi
a.
kıyıcı cana kıymak'tan | sert, öldüren, zalim. | Gelgelelim, Amerikan kıralı kıyıcı ki*, hiç imanı yok. Orasını iyice temizletmeden Cinli Memet'i bırakmamış., | ANesin, ŞAvrupa, 92
s.
kıyıcı kıyı'dan. | sahilleri halkın serbestçe kullanabilmesini bavunan | Ve halk gücünü gösterdi, halktan yana adayımız belediye başkanı seçildi. Adı da hazırdı: Kıyıcı başkan..., | NGüreli, 43
s.
kıyıdalık -ğı | marjinallik. | Ama Tezer Özlü yazın insanı için gerekli donanımın, birikimin, deneyimin de sahibi bir yandan. Ortamı böyle. O zaman söyleyebileceğim şey onun iki bedenli (insan ve yazı bedenli) oluşunun aralığından, geriliminden sızan şey, tütsü, duman... Tütsü sözcüğünü kasıtla kullanıyorum, çünkü ortada bir yeraltılık (underground), bir kıyıdalık (marjinallik) var., | ZKKırmızı, | http://okumaninsonunayolculuk.com/html/alt_sayfa/kitap_okumak/2012_s1.html, 21.7.2016g
a.
kıyıdan bir kıyıdan bir taraftan, bir yandan | Bi' kıy'dan oraya telefon bağlıyorsun, öbür kıy'dan binayı yıkmaya kalkıyorsun., | C. Kandemir, 30.11.2010
kıyıdanlaşmak | Gimpei belleğinde kilitli genç ve güzel düş-kadın figürünce sürüklenir. Sıkça da toplumun ortalama algı ve değerlerinin dışına düşer, kıyıdanlaşır., | ZZKırmızı, | http://okumaninsonunayolculuk.com/html/alt_sayfa/kitap_okumak/2012_s1.html, 21.7.2016g
f.
kıyıdaş | sahildar. Irmağa, göle veya denize hem kıyı olma | Kıyıdaşlarca oluşturulacak teknik kurumlar ülkelerin işbirliği için çalışırken, her su damlasının çok değerli olduğu bu bölgede mevcut tüm su kaynaklarının hem miktar hem de kalite olarak korunması için çalışmalar yapılmalıdır., | 13.5.2011 eposta (Orsam)
s.
kıyılamak | kıyıya doğru, kenara doğru uzaklaşmak. | Son kez Yanık Fatma adında genç ve güzel bir kadını öldürmüştü. Korkmadım desem yalan olur. Ama, korktuğumu da, onu gördüğümü de belli etmemeliydim. Çevrede de kimsecikler yoktu. Ot yolaraktan kıyıladım şöyle. Ondan epeyce uzaklaştığımı sanıp da çuvalı sırtlamak için doğruluverdiğimde, Emin pat diye önüme dikilmesin mi? , Naciye Poyraz, 1979, 38
f.
kıyılaştırılması | Kıyıların halkın hizmetine sokulması işine kendini o kadar adamıştı ki, kimi zaman 'kıyıların halklaştırılması' diye nutuk atarken heyecandan şaşırıp 'Halkın kıyılaştırılması' dediği de oluyordu., | NGüreli, 43
a.
kıyıltı
a.
kıyılma hali.
"Kafam'da sanki kıyıltı var sanki bir yanma gibi farklı bir şey var size oldu mu hiç. İğne olsam geçer mi ki?, 21.04.2015, https://www.kizlarsoruyor.com/saglik/q2927314-b12-eksikligi-cikmisti-kanimda-arkadaslar-igne-verdi-doktor-olmadim | "İlk gebeliğimde birkere bile bulanmadım tabiki koku hasasiyetim iştahsızlığım vardı ikinciside bikere bulandı coksukur sabah açlıktan bulantı kıyıltı dışında yine olmadı inşallahta olmaz dua et (sic)", 16 Aralık 2020 ceylanerdinc (647 puan) cevapladı, https://hamilesorucevap.annelertoplandik.com/3774400/mide-bulantim-"
kıyımcı | Mervan Hz. Osman'ın evine gelir. Oraya gelen kıyımcılar Mervan'ı şehit eder., | SKüçük, HZ:Ali-İfritCenknamesi, Kesit, İst2014, 52 | kıyımcı | kıyım yapan kimse | Allah yardımcınız olsun, umarım bu kıyımcılara rey verenlerden değilsinizdir., | Müslim Kalın, 29.08.2019, Twitter
s.
TDK-
kıyın | 1. Ceza | Eski Türk kitâbelerine dayanarak, cezanın en eski Türkçe karşılığının 'kıyın' olduğu söylenebilir. Tenbih, tevbih, ceza kararı, hüküm, işkence manalarını da içine alan bu sözcük, daha sonraki devirlerde de kullanılmaya devam ..., | Tarih araştırmaları D, 1996, C 17, 7 2. zor | Osm. Alim olmak kolay adam olmak çetin. kırm. Alim olmak kıyın degil, adam olmak kıyın. kumk. Alim bolmakdan adam bolmak kıyın. nogy. Elim boluvdan, edem boluv kıyın. trkm. Molla bolmak asan, adam bolmak kın. uygr. Molla bolmak asan, adem bolmak tes., | Ö Çobanoğlu, Türk Dünyası Ortak Atasözleri, 2004, 385
a.
kıyın kıyın (bakmak) | Sabrumı yağmaya virdi gönli bimâr eyledi / Ah kıyın kıyın bakan şol çeşm-i bimârun senün. (Şu senin yan yan bakan hasta gözün sabrımı yağmaya verdi, gönlü hasta, güçsüz eyledi.), Muhibbi divanı izahlı metin, Coşkun Ak, 1987, 455 | O an anne uyanır / beşiciğini sallar / zanneder ki bu hayal / onu rahatsız etmiş / kıyın kıyın bakarken / görür ki ah ediyor Ondokuzuncu yüzyılda batı edebiyatından tercüme edilen şiirler antolojisi, 1859-1901, 1999, 91 | Kıyın kıyın (gelmek, yanaşmak, dolaşmak, akmak) | Anası da biraz sonra, ayni yoldan gelecekti. Ömer, Ahmet Efenin konağı önünde kıyın kıyın dolaşıyordu. M Yesari, Bağrıyanık Ömer, 1930, 162 | Çağıran olmadığı için kıyın kıyın yanaşıyor. İşte Zonguldaktan Terkosa kadar geldi., | T Alangu, Cumhuriyetden sonra hikaye ve roman, 1965, C 3, 544 | Milletin âli menfaatleri'! parolaları uğruna teori bakımından kelleler uçurulurken, pratikte 'özel kişi'lerin kıyın kıyın 'girişkinlikler: teşebbüsler' alanında şartsız kayıtsız 'hür' olmalarının sağlanmasile sermayenin birikimi gibi!, | H Kıvılcımlı, Tarih devrim sosyalizm, 1965, 147 | Ertesi gün Kasaba'ya yakın bu ova köyüne, çamura batmamak için, kıyın kıyın gittik ve doğruca kahveye çöktük., Ş S E Balkır, Eski bir öğretmenin anıları, 1908-1940, 1968, 54 | Mütercimin kullandığı 'yönelerek, beşicik, kıyın kıyın bakmak' gibi kelimeler dikkate değer bir özellik taşır. Bu şiir tercümesi dilinin sadeliğiyle Servet-i Fünun devrinin ağır üslûbuna karşı bir aksülâmel hüviyeti de taşır., | Z Kerman, 1862-1910 yılları arasında Victor Hugo'dan Türkçeye yapılan ..., 1978, 48 | kıyın kıyın | Kıyı kıyı. | Murat Belge ile kıyın kıyın Boğaziçi, | T, 12.7.2013 | Artık Ekmeleddin Hoca başkanlığında kıyın kıyın yürüyen bir hükumet kurulur., | Y Z Başbay, 08.06.2015, Rindan
z.
kıyınçılık –ğı | Kırg. Zorluk.
a.
kıyır kıyır | Sonra da Türk ve Yunanlı, İsrailli ve Filstinli yazarların dostluk öyküleri tatlı tatlı anlatılacak, içimiz kıyır kıyır olacak., | KemalYılmaz, R, 4.10.2010 | kıyır kıyır yemek | Keçi önündeki otlardan birkaç tanesini kopararak hem kıyır kıyır yedi, hem de karşılık verdi., | VSevim, 184 | kıyır kıyır dağılmak | Kıyır kıyır ağızda dağılan mahlepli kurabiye, | 12.11.2018, | https://www.youtube.com/watch? v=Hz2Mw8K27TQ, 24.2.2020
dey.
kıyısal
s.
kıyıyla ilgili, kıyıya dair.
tr. kıyı-sal
"Kıyısal alanların tahribinin durdurulması gerekir.", 14.12.2023"
kıyısal | Mangrov –genellikle– yarı tropik ve tropikal bölgelerde kıyısal habitatlarda tuzlu ya da acı sularda büyüyen ağaç ve çalıları ifade eder. Mangrov kelimesi 3 farklı ifadede kullanılabilmektedir., | wikipedi, 12.8.2014
s.
kıyısız | kıyısı olmayan. | Coştukça hislerim kıyısız bir deniz gibi / Kartallaşan hayalime dünya dar olmalı., M Çınarlı, 1969, 15
s.
kıyısızlık -ğı | Sessizliğin hallerini tek tek denedimse de biliyorum kıyısızlığın beni vardıracağı bir olgunluk yok. Ben zaten aklı uykularda, yorgun bir sermestten başka, gönlünün dağlanmış korkusunu dindiren bertelenmiş bertaraf değil miydim? Hislerin tamusunda yumsuz bir edilgi olmaktan başka kendi batgın vaziyetime hayıflanageldim hep., | Mustafa Gazi, Kent Vaizi, 2024
a.
kıymak | Onun kıyıp yiyemediği paralar kaç otomobil alır? , | Çalıkoparan, 44
f.
kıymalık -ğı | kıyma yapmaya elverişli olan | Dana kıymalık et, dana kuzu kıymalık et, | HürCmrts, 3.9.2016 (Turuncu alışverişin yeni rengi)
a.
kıymet | Değer. | kıymete binmekbir şey değersizken değerlenmek. | Görümcemin topal bir kocası var. Erkek kıtlığında kıymete bindi. Görümcem olacak karı , ikide bir: Bugün yattık yine, yunacağım ' diye bir güğüm su ısıtır , dolaba girer . Allah bilir , yalan söyler çoğu kez . Kaynanam : Görümcenin yunduğu günler , deliriyorsun , öfkeden yanına ..., G Dayıoğlu, Geride kalanlar, 1975, 17
ar.
kıymetli | değerli | Yavuz benim her zaman kıymetlimdir. Yollar ayrılabilir ama dostluklar bitmez., | ÖyküGürman, Hür, 8.4.2016
s.
kıymetsizleştirmek | Değerini düşürmek. | Necip Fazıl, büyük kentin insanı, bireyi yutan, boğan, cüceleştiren, kıymetsizleştiren ortamına karşı, tabiatın hür ortamının insana kendi değerini iade eden kucağına sığınır., Türk dili, 2005, S 637-642, 540
f.
kıymetşinaslık -ğı | değerbilirlik | Üçüncü Selim, kendisini huzuruna celbederek ihsanlar vermiş, iltifatlara garketmiş, yüksek bir kıymetşinaslık eseri göstermişti., | ZŞakir, Sadullah Ağa, 49
a.
kıynalmak | Karayca acı çekmek | Da hermet kelmeydi kıynalmaktan baska. kıynalhan | acı çeken | Kaçan küçsüz da kıynalhan kıynalatmak acı çektirmek? | Da bütün tirligin ol buley kıynalat., | Murat Koçak
a.f.
kıynaşık BTS+ | az açık, aralık. | +Başımı kaldırıyordum. Fiyamma soluyordu. Gözleri kıynaşıktı., | TarıkDursunK, 1961/1991, 30
s.
bts+
Kıytık | Çıranın kıytıkları / Mendilin yırtıkları / Biz size mi kalmışık? Sokağın sürtükleri., | , Ş Temiz ? Ş peynirci, Erbaa, 1996, 239
a.
kız böceği | Kız böceklerinin kurtçukları, bir o yana, bir bu yana ok gibi fırlayarak , durgun suyun yüzünde çizgiler çiziyordu habire., | DCeyhun, 82
a.
kız kardeşlik | Belki romanın başında hissedilmeyen ama sonunda zirveye çıkan trajik kız kardeşlik hikayesi çok etkileyici., | ETürkölmez, HürKitapSanat, 26.5.2017
a.
kız kaya
"Çağlayan // Boz dereden, süzülerek akarsın, / Kız kayadan çağlayarak sarkarsın, / Üryan giren yosmaları yakarsın, / Her güzelin sır yatağı çağlayan.", Celâl Beykal, 1956, 49"
kız kumay
ba.
"Kız kumay a. "Kırgız Kültür Şöleni kapsamında kendi kültürlerimizi anlatan çeşitli geleneksel oyunlar sergilemekteyiz . Ulak oyunu, Aşık Oyunu, Geleneksel Kırgız Halk Oyunları, Halat Çekme, At Üstünde Güreş, Kuşak Güreşi, Kız Kumay, At Yarışları, At Koşturarak Yerden Para Kapma gibi oyunlar izleyicilere neşeli dakikalar yaşatıyor.", 23.6.2011 eposta"
kız kumay | Kırgız Kültür Şöleni kapsamında kendi kültürlerimizi anlatan çeşitli geleneksel oyunlar sergilemekteyiz . Ulak oyunu, Aşık Oyunu, Geleneksel Kırgız Halk Oyunları, Halat Çekme, At Üstünde Güreş, Kuşak Güreşi, Kız Kumay, At Yarışları, At Koşturarak Yerden Para Kapma gibi oyunlar izleyicilere neşeli dakikalar yaşatıyor., | 23.6.2011 eposta
a.
kız kurusu | Kalık, evlenmemiş kız. | Hiç evlenmeden, ömrümün sonuna kadar buralarda çalışmaktan ve sonunda sevgili müdiremiz gibi hırçın, sinirli, zehir kusan bir kız kurusu durumuna düşmekten korkuyordum. | , M T Berkand, Bir gün sabah olacak mı? , 1972, 171
a.
kızaklamak | Nsz. Taşıt frene basıldığı hâlde duramayıp kaymak; kızak yapmak. 2. gemiyi kızağa almak, oturtmak. + | ... büyüklükte 200 adet küçük gemi ... veya stimli olmak üzere tekne, ... techizat tamirleri yapılabilir. Ay- ...kızaklamak mümkündür. Bunlardan başka, 1.10.1956da başlanıp 17.12.1959 tarihinde tamamlanan 5000 tonluk; ve 17.12.1959da başlanıp 22.9.1962 tarihinde tamamlanan 10.000 tonluk, cem'an 15.000 tonluk Yüzer Havuz vardır., İstanbul ans., 1958, 3354 | ... tesisleri asgari 4000 ton / yıl çelik işleme kapasiteli gemi inşa ve onarım tesisleri Asgari 2000 DWT'luk gemiyi kızaklayacak veya havuzlayacak ve as- ++ + +++ +++ Sektörlere göre yatırım konuları gari toplam 80.000 DWT / yıl., Program, 1975, 22 ++
f.
kızan | 1. Dişi köpek, kedi gibi hayvanların çiftleşme isteği gösterdikleri durum veya zaman 2. Mec*. Karışıklık, gürültü patırtı | Kedi kızanı mı var? 2. s ve | Öfkelenen kimse, kızgınlık gösteren kimse. | Bu analizlerim, ... siyasi pratiği olan bir vatandaşın kişisel analizi olarak algılanır ve değerlendirilirse, kızanlarımın kızgınlık katsayıları belki azalır., | DMFırat, T, 23.5.2013
a.
GTS+
Kızan | Aman oğlum, mahalle kızanlarıdır; her zaman böyle bakarlar; sen otur, rahatına bak!, | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 44
a.
kızargın | kırmızılaşmış, kırmızı | Nematotlar* Tarafından Meydana Getirilen Hastalıklar İster lârva halinde olsun, ister ergin halde olsun birçok nematot türleri Avrupa'da çeşitli balıklarda tahribatlar meydana getirmektedir. Sazangillerde bulunan nematotların yetiştiricilik yapılan göllerde pek ehemmiyeti yoktur. Yalnız burada, Avrupa Rusyasında yeni bulunan ve sazanın pulları altında yaşayarak kızargın doku bozukluklarına sebeb olan Philometra lusii'yi belirtmek gerekir., | ŞengünTunalı, Avrupa'nınYüksekTemperatürlüGöllerindeBalıkHastalıkları, BalıkveBalıkçılık, C 22, S 5 ekim 1974, s. 29
s.
GTS-
kızartmak | GTS örneği başka | 1. Kızarmasına sebep olmak | O senin açtığın alevden bayrak / Hürriyet kızının bir meşalidir / Dünyayı kızartan bu yeni şafak / Erguvan renklerin en güzelidir., | MEYurdakul, Zafer | 2. Kızgın yağda pişirmek.
f.
kızcık | Kızcağız, kızcuğaz. | Kızcık, bir ninniye başlar, yüzlerine bakar odadakilerin ara sıra, onlar saygıyla dinlerler gibi., | VK, 13
s.
kızdırma çubuğu | Kontağı çevirip iki kez kızdırma çubuğunu ısıttıktan sonra üçüncüde var gücü ile ateşledi, gaza bastı., | BTSalihoğlu, 2014, 16
a.
Kızgaldak | Kızgaldak: gelincik, | A Özaydın, Işın Demirkent anısına, 2008, 721 | soğanlı lâle'ye lola, dağ lâlesine de kızgaldak adı verilir. Uygurcada Türkçedeki gibi, soğanlı veya soğansız oluşu ayırt edilmeksizin her iki lâle türüne de lâle denir., | Bekir Deniz, Anadolu-Türk Halı ve Düz Dokumalarında Lâle Motifi, 23.1.2019, | https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/646725, 29.2.2020
a.
kızgınlıkla | öfkeyle | Yol İşleri Bakanı kızgınlıkla elini masanın üzerinde şaplattı., | NGüreli, 65
z.
kızık İlginç.
Kızıl elmacı | Sadece İslamcı hülyaların yerini Türkçü, 'Kızıl Elma'cı hülyalar almıştı. Ancak Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Biz hayatını ve istiklalini kurtarmaya çalışan erbab-ı sâyiz; zavallı bir halkız' teşhisiyle başlattığı ölüm kalım savaşı ile yeni Türkiye'nin temelleri atıldı., | Taner Timur, Daryush Shayegan öldü; 'Kültürel Şizofreni' yaşıyor mu? , BirgünG, 1.4.2018
s.
kızıl geyik | hayvanb. | Orman ve Su işleri Bakanlığı (...) yaban keçisi, yaban koyunu, kızıl geyik, ceylan gibi hayvanların parasının verilmesi halinde vurulabileceğini duyurmuştu.
a.
Kızılbaşlık | Kızılbaşlığı sevmediğimi bilirsin., | OKemal, HÇ, 20
a.
kızılçullu
a.
Paradiso, Şirinyer türkçe adı (İzmir)
tr. kızıl-çul-lu
"Çevrem baştan başa eskinin Kızılçullu kırı", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 42"
kızıldamak f.? | Aşkımın balçığında 500 okkaya vursam / Kızıldamak poz versem hin kızı telefonda / Aşkın görünse yalnız, kızınca cezzar dişim / Kızışınca dişi' m de kızışsa al hamurda, | MMTuzcu, Pohipo cin 21, CazKedisi, 2015, Sayı 2, 7
Kızıldeli | şarap | Alevi-Bektaşi vatandaşların folklorunu seviyorum. Rakıyı tarikata Akyazılı'nın soktuğuna (Akyazılı Sultan yani İbrahim-i Sânî Bulgaristan'da tekkesi vardı) inandıklarından rakıya 'Akyazılı' şaraba | Kızıldeli ismini takmışlar. (Kızıldeli yani Seyyid Ali Sultan tekkesi Dimetoka), M Olgay Söyler, 17.2.2020, twitter
a.
Kızılderili | a./s. | Kuzey Amerika kıtasında yaşayan ve Avrupadan göçen Amerikalıların soykırıma uğrattığı yerli ve kızıl renkli halk. | Bazen zihni canlanıyor, modern hayatı terk edip Kızılderililerle iç içe yaşamaya başlayan beyazlar için başkan Benjamin ne demişti? , | NGenç, isenç, 120 | Mutluluk: Kızılderili barış çubuğundan miras kalmıştı., | Ömer Say, 2010, 27
kızılelma | 1. ülkü, hedef | Kalktılar lâğamcı, topçu, cebeci / Düzmüş askerini eyler çarhacı / Yıkarlar başına tahtını, tacı/ Tâ Kızıl Elmada nişanımız var., | Ravzî, EGŞA, 121 2. gizli hedef | Ülkelerin gizli gündemleri varsa, bu opaklığa yani örtülülüğe işarettir. Kimin Kızıl Elması yok ki? , | FTürkel, T, 9.12.2010
a.
kızılgerdan BTS+ hay. | nar bülbülü. | Kocaman karınlı küçücük bal arıları, sarı arılar, binbir çeşit sinek, böcek, kelebek, cins cins, boy boy kuşlar, serçeler, tibililer, kuyruksallayanlar, kızılgerdanlar, artık bozulmağa yüz tutmuş bakımsız bağların içinde vızıldaya öte, sere serpe uçuşup duruyor..., | DCeyhun, 16
a.
bts+
Kızılımsı | Açılmaya meyleden beş yapraklı kızılımsı tomurcukları andıran ellerini dizlerinin üstünde tutuyor., | Ömer Say, 2010, 39-40
s.
kızılkanat | Kıyıya vuran binlerce sazan, kızılkant ve turna balığı ölüsü bölgede tepki ve şaşkınlık yarattı., | RuhanYalçın, Hr, 8.7.2017, 5
a.
Kızıllaşmak | nsz kızıl duruma gelmek | Erozyonla getirdiği malzeme, kırmızı toprak vasıtasıyla suya karışınca, su kızıllaşıyor., | Raillife, Ekim 2019, 23
f.
kızıllı
s.
Kızılı olan.
"Kızıllı dizilerden birinde bir Atatürk tartışması.", A H Coşkun, Hr, 12.05.2024"
kızıltı
"Kızıltı a. "Memleketim: / Çam ormanları, en tatlı suları ve dağbaşı göllerini seven / alabalık / ve onun yarım kiloluğu, / pulsuz gümüş derisinden kızıltılarla / Bolu'nun Abant gölünde yüzer.", N Hikmet, Memleketimi seviyorum, A Püsküllüoğlu, KKV, 1979, 30 | "vakıt hızla ilerliyor gece yarılarına kadar yaklaşıyoruz / vuruyor bulutlara kızıltısı Nova Huta'nın", Nazım Hikmet, Bİ KSŞ, 73 | Kızıltı a. "Şiir artık bitmişti. Genç şair, başını yorgun bir tavırla pencerenin kenarına dayıyor, dalgın bir nazarla gurubun son kızıltılarını seyrediyordu. Piyanist Rasim | hafif, mahzun bir Romen havasına başladı.", R N G, Tanrı Misafiri, 41"
kızıltılı | Bir yerden yansıyan hafif kızıl renkli, solgun kızıllı | Şimdi içlerinde ocağın kızıltılı akisleri titreşen mavi gözlerinin bütün minnetiyle bana gülümsüyordu. / Benim ona karşı ne duyduğuma gelince, bunu daha köy ocağının kızıltıları mavi gözlerinde oynaşırken bana dertlerini söylediği saatte anlamıştım., | Güntekin, Damga, 102/103
s.
GTS-
kızışma | Bölgede yaşanan kızışmadan dolayı üzüntü duyuyoruz ve bu kimsenin çıkarına değil., | Haydarel-Abadi, 9.1.2016g
a.
kızıvermek | Aniden kızmak. | GaripTAY aslında sert mizaçlı biriymiş ve çok çabuk kızıverirmiş., S Düzgün Bakır, 2007, 82
b.f.
kızkaçıran: is. Mahalle aralarında çocukların patlattıkları bir torpil, patlayıcı.
kızkom kızcağım | -Tabi ya... Ben kızkoma neler pişireceğim..., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 78 (kızko? )
kızlı | üstünde veya içinde kız resmi bulunan | Yazıp yazıp koyuyorum kenara ince cam sürahi porselen çaydanlık kızlı fincanlar düz beyaz yemek takımı pembe camdan şekerlik yaldızlı küçük Kur'an yeşil yün şal sarı fosforlu kalem yaz yaz bitmiyor., | NGüngörmüş, 1999, 67 | Kızlı, erkekli, müzik, sinema, spor, satranç, tiyatro kampı... Ücretsiz. | , | GVassaf, Hür, 2.10.2016
s.
GTS-
kızlık –ğı | Cevap: Serbestinin, dansın men'i, müskiratın men'i, Ankara'da yedi yüz kızlık bir hamam yapmışlar filan gibi sözlerdi. | , | Şeyh Said Davası İstiklal Mahkemesi T, 415 | genç kızlık -ğı | Genç kızlığın bütün şakraklığı dershaneyi kapladı, her kafadan bir ses çıkıyordu. - Aka Gündüz
b.a.a.
kıznazı renk? | Bayrağımızın kan renginde olması yüksek beşeri ülkülerle bağdaşan bir şey değildir. Bunu tozpembesi veya kıznazı rengine sokmak ne kadar ileri olduğumuzu bütün cihana ispat edecektir., | Atsız, Z Vitamini, 92.
kızoğlankız | kızoğlan: bakire | sevildikçe güzeldin öpüldükçe güzelim kız / kızoğlankız olmadın mı şimdi daha duldasız, | NÇelik, 14
a.
GTS+
ki bağlaç Bazen soru eki mi anlamına da kullanılır: | -Bunun gibi beş parça daha olacak! Kıral güldü: | -Bu çok değil ki... Ne kadar zamanda biter? ,Atsız, Dalkavuklar Gecesi, 27 2. | Şimdi bizlerin yani buradakilerin bir Dost'un ardından açılan ellerine, hüzünlü gönüllerine bakarken o ümidin yaşandığını biliyorum ve Daducuğu düşünüyorum. Şimdi o, orada Dost'una kavuşmakla ne kadar mutludur ki..., | Nazik Erik, 30
ki ki ki tarağun kaşi kalıp söz. | -Ki ki ki da tarağun kaşi, ben mi diyrum kitap yazay!!, | S Tunalı, T, 14.08.2011
ki madem ki | O ki Tiflisten ayrıldı. Bakalım ne diyordu: 'Yarim gelmiş bahar yazla, / Sana dağlar, san adağlar / Göçtü bütün kızlarımız, / Sana dağlar sana dağlar., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 200
kib | Kendine iyi bak. @tprkfth, T, 31.5.2013
kıs.
Kibar düşkünü | Hepsi şehrin eski ve itibarlı ailelerinden oldukları için, bugün kibar düşkünü bile olsalar, eski nüfusları devam ettirmek isterler, bunda bir dereceye kadar muvaffak olurlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 39
a.
kibarane | Böyle kibarane, yoliyle meramınızı ifade buyuruşunuzdan gönlümdeki hiddet gitti de yerine merhamet geldi., | , | SErişen, Şinasi, 25
s.
Kibarca | Bu Hilmi Bey, Edremit'in eski eşraf ailelerinden birine mensup, kibarca bir adamdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 50
Kibirlice | Hanım biraz kibirliceydi ama iyi kalpli birine benziyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 48
s.
kibirlice | Sözcü TV'de yapılan şey: Kibirlice ret saygısızca inkâr, Ahmet Hakan, Hr, 01.03.2025
s.
kibirsel | Akılları gözlerinin gördüklerinden öteye eremeyen bazı kibirli felsefeci yazarlar gaflete düşerek kibirsel saplantıları sebebiyle gerçekleri görmezlikten geldikleri için bu vartaya düşerler., | | http://www.islamdergisi.com, 3.12.2012
s.
kibitzer | briç oyunu seyircisi | Sürekli yenilip kös kös kahveye dönüyorduk. Bir seferinde masamızdaki yaşlı bir kibitzer (briç lügatinde seyirci demek) şaşırtıcı bir biçimde maç boyunca hiçbir şeye maydanoz olmadı; bilenler bilir, briçte yancılık yapan adamların çeneleri hiç kapanmaz, habire | Ya öyle mi oynanır, senin elin karo mu çıkar türünden gıcık gıcık laflarla oyuncuların sinirini bozarlar; gündelik briçin tadı tuzu işte bu kibitzerlerdir., | FDoğan, T, 20.10.2010
a.
kibritçi | cimri, eli sıkı | Oğlan iyidir, hoştur ama biraz kibritçidir. Bunca yıllık ahbabıyım, bir gün olsun, gel bu akşam bendensin, kafayı çekelim, dememiştir., | KTahir, AşkÇetesi, 33 2.sefil? | Aklım kibritçi kızların yağmurda ıslanmasına gidiyor, | GAdıgüzel, Vaveyla, 8 3. kibrit satan veya üreten kimse
s.
kibriti hekaye | Bir sözl?, | kibriti hekay? (fl?ş fikşn) güneylil?r üçün bu gün bir tapıntı kimidir., | PMemmedli, 525q, 2.9.2015
a.
kibritsiz | Şu Mardin'in kızları (balam) / Kibritsiz çıra yakar (Vuy nereye ağam nereye), | Diyarbekir ocaktır, | http://www.turkuler.com/sozler/turku_diyarbekir_ocaktir.html, 4.8.2017g
s.
kiçleştirmek | El birliğiyle pekala bir çığa dönüştürülebilecek küçük kar toplarının üzerinde bile huysuzca tepindikleri yetmiyormuş gibi, muhalefeti yani umudumuzu kiçleştiriyorlar., | MAltınok, T, 18.7.2012
f.
kiev | Ukraynanın başkenti. | Baba Mıstığın yüzü gölgelendi. Çanakkaledeki, Galiçyadaki, Kievdeki, Dumlupınardaki öksüz Mıstığı görür gibi oldu. Gözleri doldu. Hepsi neyse de Yunanı kovalarken, farkında olmadan nasıl da içlerine düşüverdiğini anımsadı., Naciye Poyraz, 1979, 44
a.
kifayetli | yeterli | ... mekân, maddesel doğa, ruhsal doğa ve tinsel dünya gibi çeşitli alakalı konulara tatbik ettikten sonra, 1913 yılında yayımladığı Düşüncelerin birinci cildinde söz konusu yeni fenomenolojinin ilk açık, sistematik ve kifayetli serimlemesini yaptı., Cogito, 2007, S 50, 121
s.
kih kih kih ünlem Kahkaha taklidi. | Nasıl çıkayım, tüm piyasayı kafaya almışsın kendine göre. Çıkarsam, kimse gelmez sonra bana. Kih... kih... kih!..., | R. Tahiroğlu, T, 24.8.2010
kih kih ses taklidi kahkaha taklidi | Ali güldü: -Bir bebek gibi. Ağzına da emzik verecektik ki... Keh keh, kih kih kih..., | HKıyafet, 1981, 60
kikboks | tekme boksu | Bissürü iş yeri daha ziyade kikboks ringi gibiymiş ya; insan iş arkadaşının g.tünü tekmeler mi bobin*..., | ., | NKaan, Leman, 10.3.2010
ing.
kiki kiki (yansıma) Kendini tutmaya çalışarak gülme* gülme sesinin taklidi | Ofli hoca teravih namazından önce vaaz vermektedir. Konu da İslamda cinsel hayat. Tabu boyutundaki bu konuşmalar üzerine kadınlar kısmından | kikirdemeler gelir ve hoca sinirlenir:
kikirdeme | Tam bu sırada, duvarın köşesinden bir kikirdeme, gülüşme duyuldu. Başlarını doğrultup baktılar: Mehmet Çavuşun kızlarıydı kikirdeyenler., Naciye Poyraz, 1979, 40
a.
kikirdemek | Tam bu sırada, duvarın köşesinden bir kikirdeme, gülüşme duyuldu. Başlarını doğrultup baktılar: Mehmet Çavuşun kızlarıydı kikirdeyenler., Naciye Poyraz, 1979, 40
f.
kikirdeşmek
f.
birden çok kimse alçak sesle yani kikir kikir gülmek.
tr. kikirdeş-
"çocuklar gülümsüyor, arada kikirdeşiyorlardı. hele yaşlı adam dengesini yitirir gibi olunca daha da çok gülüyorlardı.", A Cılga, 1980, 74"
kikirik | Kikirik Hoca derlermiş buna çevresinde. Tolluoğlu., | H Taşkömür, 24.7.2024 | Ali İhsan Tangören 1933 doğumlu. Dedesi Osmanlı Sarayı aşçılarından. İlk orta öğrenimini Ankara'da tamamlamış. Babasıyla belli bir süre | Kikirik Hoca denilen Hacı Hilmi Tolluoğlu'nun sohbetlerine katılmış. Kitaba özel ilgisi ve aşinalığı da bu sohbetlerde başlamış. 1950'li yılların ABD'ye okumaya gitmiş ve petrol mühendisi olmuş. Ali İhsan Tangören'in çocukken sohbetlerine katıldığı Hacı Hilmi Tolluoğlu vefat edince, vârisleri kütüphanesinin yazma koleksiyonunun bir kısmını Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin kütüphanesine bağışlamış, geri kalanları da Ali İhsan Bey'e vermişler., | YŞ, Çöpten çıkan iki sandık nadide eserler, 31.3.2019
s.
kiklad adaları coğ. Adalar Denizinde | Karşıdan Karşıya- MÖ Üçüncü Bin'de Kiklad Adaları ve Batı Anadolu isimli sergi, Türkiye müzelerinin yanı sıra Atina Milli Arkeoloji Müzesi, N. P. Goulandris Vakfı Kiklad Sanatı Müzesi'nden gelen eserlerden oluşuyor., | T, 24.5.2011
kile | 12 tenekeye 1 kile denir. hacim ölçüleridir bunlar. A Savaş, 10.6.2019
a.
kiler | ince kiler | meze hazırlama. Havyar, yumurta, patlıcan, patates, beyin salataları gibi şeyler. | Fakat arkadaşlarından Nazır paşa oğlu asafın yirmi beş odalı konağında görmüştü; sadece sofra kurmaz, yemek verip tabak değiştirmez, 'ince kiler' denilen işle meşgul olurdu; yani meze de hazırlardı., | RHK, 107
a.
kilikdar | kilik: kilit far. +dar anahtarcı.
a.
kiliminjaro | Dağ adı | İmaj, onun buzdan Kilimanjaro'su., | PMağden, T, 10.8.2014
a.
jap.
Kilisedere | yeradı | Kilisedere'de kürdî bir akşam sessizliği, | AlperÖzbek, 104
a.
kilit | Şahsiyye projesi kapsamındaki eserlerin yazılmasında gerek irade-i seniyyelerin hazırlanmasında kilit bir rol oynamıştır., Sümeyye Sarıtaş, dr tezi, 2024, 79 | kilit ekran | i9300 Galaxy S3 Güç Menüsü ve Kilit Ekranı Çıkmaması Sorununun Çözümü, | 22.1.2013, | http://yesilcin.com/i9300-galaxy-s3-guc-menusu-ve-kilit-ekrani-cikmamasi-sorununun-cozumu-t14829.0.html, 1.2.2015g | Kilit ekranım ol 22.1.2015
b.a.a.
kilit pas
b.a.
fut. önemli pas.
kilit pas / evveliyatı nedir bilmem ama son zamanlarda gözümüze sokulmaya başlanan futbol istatistiği. asistin asisti gibi bi şey sanırım. ya da çok klas bi pas verdin ama forvet kazma olduğu için atamadı. bu da kilit pas. öyle.se se ge, 03.01.2017 12:17, EkşiS
kilit taşı 1 | mim. anahtar taşı. Kemer kiriş veya köprülerde en üst ve ortada bulunur; bu yapıyı tutar ve istikrarlı kalmasını sağlar.11.10.2001, laos, EkşiS | 2. | Meydanlarda, kaldırımlarda, sokaklarda, parklarda, otoparklarda da kullanılabilen taş çeşidi. (aslında doğal bir taş değil, fabrikasyon ürünü olduğu için taş denmesi ne derece doğrudur bilemiyorum) orta kısmı dar, uç kısımları iki yandan geniş olduğu için, bir taşın ortası, öbür iki taşın kenarlarına denk gelmekte ve böylece kilitlenme hadisesi gerçekleşmektedir. Fiziksel açıdan çeşitli baskılara karşı mukavemet bu şekilde artmaktadır. İsminin kilit taşı olması ise bu kilitlenme hadisesinden hareketle gerçekleşmiştir. Bayındırlık birim fiyatları ve rayiçlerde de mevcut olan bu poz, dış zemin kaplama malzemelerinin en çok kullanılanlarındandır. 11.10.2001 09:53 daphne, EkşiS
b.a.
kilit vurmak -ekilitlemek, kapatmak. | Pek pirelenmektesin hâlâ şu matbuattan / Ver ateş yansın pire yorganı gitsin ortadan. / Yazdığı birkaç cinayetle romandır yevmiye / Vur kilit bari kâğıt buhranı gitsin ortadan. 29/7/1957, Abidin Uyar, Hicivler Tepkiler, 1960, 87
dey.
kilit-kenet olmak | Üçüncü mevki tiren koridorunda insanlar, heğbeler, bavullar kilit-kenet olmuş., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 56
kilitçi
kilitçi anahtarcı 8.6.2024
kilitçi | Anahtarcı çilingir kilitçi, | 30.1.2019 Perşembepazarı, Karaköy | ... iki hademe terfik ediniz, bir marangoz, bir kilitçi ile gelir, bir günde yaptırırım., | M Cevdet, 1937, Muallim M. Cevdetin hayatı, eserleri, ve kütüphanesi, 108
a.
kilitlenmek
f.
etrafımızla ilgimizi kesip sadece tv seyretmek.
"Tvlere kilitlendik!", 31.3.2021"
kilitlenmişlik | çözümsüzlük, çaresizlik. | Irak'ta tam bir kilitlenmişlik hali var., | CKaran, T, 29.6.2014
a.
kilitli
s.
kilidi olan.
çift kilitli kapı.
kilitli | kilitle kapatılmış. | kilitli ambalaj ++
s.
kill marka. | Öldürme işareti | Simgeler (bröveler) bu iki F-16'nın Suriye'ye ait savaş uçağı ve helikopterini düşüren uçaklar olduğu anlamına gelen 'Kill Mark'lardı ve Türk Hava Kuvvetleri tarafından ilk kez kullanılıyordu., | M, 10.5.2015
ing.
kilolandırılmak | Bunca mezalime dayanamayan hayvan ki kıpkı Alice'in tavşanı, bembeyaz uzun tüylü fazla kilolandırılmış, bir gece aralık camdan kaçıverdi., | YMEroğlu, T, 10.4.2012
f.
kilot
a.
külot.
"Soluk renkli bir ipek gömlek, yine öyle bir kilot buruşuk bir elbise çıkardı", C Uçuk, DŞ, 1971?, 89"
kilot | culotte bk. külot. kısa beli lastikli iç çamaşırı, don | Veli'nin kilotla koşuşu Alman işçilerini yalnızca güldürdü., | Kıyafet, 1981, 82
a.
fr.
kimchi | Probiyotik zengini besinler arasında yoğurt, kefir, bazı markaların çökelek peynirleri, kimchi, ... gibi besinler vardır., | M Öz, HrPzr, 24.6.2018
a.
kimera | Kimera' Yunan mitolojisindeki ateş püsküren, başı aslan, sırtı keçi, gövdesi aslan ve kuyruğu yılan şeklinde mitolojik bir hayvan. | İstilacı kimeralara direnip teslim olmayan son iki kale / Kimeralar adli tıpta nereleri fethedecek? Çok ender olsa da bazı insanlarda böyle 'ikili DNA setine' rastlanabiliyor. Adli | dilinde bunlara 'Kimera' deniyor. 'Kimera' Yunan mitolojisindeki bir hayvan. Ateş püsküren, başı aslan, sırtı keçi, gövdesi aslan ve kuyruğu yılan şeklinde mitolojik bir hayvan bu. Yani yukarıda anlattığım biri hayali, ikisi gerçek olayın asli faili işte bu | Kimera sendromu... | kimera sendromu | Yani yukarıda anlattığım biri hayali, ikisi gerçek olayın asli faili işte bu | Kimera sendromu, | E Özkök, Hr, 10.12.2019
a.
tıp
kimi I | 3. Kimse | Kimisi yoktu. Emektar bir uşağile yaşıyordu., | CUçuk, CB, 71
a.
GTS++
kimi II gibi .Adam kimi adamdır., | RahmiDede, 21
kimin
kimi, gibi.
"Benim yarim kemer bağlı beline / Aşığım ben şeker (kemer) kimin diline / Boynum eysem yüz sürsem eşiğine / Koy desinler bu da buna kul olmuş", Diyarbakır türküsü"
kimjonglia | Balkonlarda kimjonglia (46. doğum gününde bir Japon botanikçinin onun için geliştirdiği kırmızı begonya türü) çiçekleri açtıkça gerçek bir sosyalist dünya hayali hep yaşayacak..., | YOğur, T, 22.12.2011
a.
kimliklendirilmek | Miladın bilinmeyen binyılından kalma kimliklendirilemeyen arkeolojik verilere sahip çıkılabilirken Kürtçeyi yok saymak yaşayan ve temsilcisi bulunan bir değere karşı inkârcılık olur., | YKalafat, 8.7.2013 eposta
f.
kimliklenme
a.
kimlik sahibi olma, hüviyet kazanma.
tr. kim-lik-len-me
"... kimlikleme eğilimine, bir olasılıkla, çok az ölçüde girmişlerdir. Diğer bir deyişle bu karşılaşma sonucunda yerlilerin katılımıyla, İspanyol dünyasının kendisi değişme konu olmakla birlikte ... kimliklenen yaşamın diğer boyutlarında da.","
Sosyoloji D, 1987, C 1-5, 209
kimliklenmek
f.
kimlik sahibi olmak, hüviyet kazanmak.
tr. kim-lik-len-
"İkinci basıda ilk kez kimliklenen yayınların 186'sı Türkçe , 131'i Fransızca , 65'i İngilizce , 51'i Rusça , 33'ü Almanca , 5'i Arapça, 5'i İtalyanca, 3'ü Rumca, 2'si Danimarka dilinde, 2'si İsveççe, 2'si Japonca, 2'si Macarca, 1'i Arnavutça, 1'i Boşnakça, 1'i Çekçe, 1'i Farsça, 1'i Romencedir.", Türk dili, 1983, C 46, 48 | "Bu tür kimliklenen yaşamın diğer boyutlarında da devam eder. Böylece, Mead'in deyişini geliştirerek şöylesi bir formüle varmak olasıdır: birey, diğerlerinin tavır ve rollerini benimsemesine koşut, diğerlerinin dünyasını almaktadır. Her rol bir dünyayı ifade etmektedir. Her kişi daima bir dünya içinde vardır, yerleşiktir.", Sosyoloji D, 1987, C 1-5, 210 | "İnancın seromonal kısmı ne kadar da cazip... . kitlelerin toplu orjisi bu ''sırf ''biz'' kimliklenmek için tarihe sığınmak... . bence sadece her kültürdeki şintoist kalıntı bu: ataların gölgesi... ", Turan Bozkurt, 9.1.2013 eposta"
kimlikleşme | Cumhuriyet eliti eski kimliği tamamen reddederken böyle bir yeni kimlikleşme yoluna gitti ve zamanla toplumu dikey olarak ikiye bölen bir parçalanma yarattı., | MEsayan, | http://serbestiyet.com/laikleri-anlamak/, 28.8.2014
a.
kimlikleştirmek | Sitelerin ve hesapların logoları, tasarımları çalışılıyor, profil fotoğrafları (logolar) ve başlık (fon) görselleri üretiliyor, Bhosphorus Global'in kurumsal kimliğine çalışılıyor, birkaç video, Süheyb Öğüt'ün git gel aklının sonucu bazı kampanya patinajları yapılıyor (Muhalif tipleri Pokemonlarla kimlikleştirip seslendirmeler, illüstre etmeler gibi) ve 4 aylık sürem boyunca 2 kez denk geldiğim, 3 ayda bir faaliyet raporu hazırlanıyor., Cum, 25.4.2017g
f.
TDK-
kimliksel | kimlikle ilgili. | Duygusal ve 'kimliksel' nedenlerden dolayı bu tür yazıların yanlış anlaşılmalara müsait bir alan olduğunun da farkındaydım., | MBaransu, T, 28.1.2013
s.
kimliksizleşme
a.
kimliğinden soyunma veya vazgeçme hali.
tr. kim-lik-siz-leş-me
"Tayanç, Tunç: Sermayenin çözümsüzlüğü: "Kimlik Sorunu" ya da "Kimliksizleşme" Bilim ve Sanat, (89), 5.88, 14-15"
Türkiye makaleler bibliyografyasi, 1988, 1141
kimliksizleşmek
f.
kimliğinden sıyrılmak.
tr. kim-lik-siz-leş-
"Kentlerin de kimlikleri vardır . Oysa , geçmişi yok edildikçe İstanbul , kimliksizleşen , kimliği bilinmeyen bir kent duru- muna düşüyor | -ve hep , o Allah'ın belası ' kör kazma ' yü- zünden ! ..", "
H Yavuz, İstanbul yazıları, 1991, 51
kimliksizleştirme BTS- | kimliğinden arındırma | Gezi Parkı'nı halka kapatanlara, Taksim Meydanı ve Gezi Parkını kimliksizleştirme, insansızlaştırma ve betonlaştırma planlarının iptaline yönelik mahkeme kararını elden tebliğ etmeye, parkı yeniden gerçek sahiplerine yani herkese açmaya gidiyoruz., | T, 6.7.2013
a.
bts-
kimono | Japonların önden çapraz olarak kavuşan uzun ve geniş kollu ulusal giysisi 2. Geniş kollu sabahlık.Genç kadın, sırtındaki kimonoyu çıkararak, geceliğini giydi., | CUçuk, CB, 63
a.
GTS+
kimsecik | kimse | Bu çirkin simaların çokça kopyaları, yıllar geçti, etraflıca kimseciklere anlatılmadı..., | NGenç, İsenç, 23
a.
kimsecikler | Çevrede de kimsecikler yoktu. Ot yolaraktan kıyıladım şöyle. Ondan epeyce uzaklaştığımı sanıp da çuvalı sırtlamak için doğruluverdiğimde, Emin pat diye önüme dikilmesin mi? , Naciye Poyraz, 1979, 38
a.
kimsesiz | arkasız, yalnız, zayıf, garip | ben onun gözlerine bakıyorum o başka yerlere / satır aralarından bir aşk düşüyor bakışsız ve kimsesiz, | SAğbalık, Vaveyla, 7
s.
kimyalı | ... paladyum gibi madenlerin kimyalı yöntemlerle ayarının tespit edildiği yer. Bu ayar evlerinde madenin içindeki özlük oranı binde olarak tespit edilir. Ayar evlerine gitmeyen deneyimli kuyumcular altın ve gümüşün ayarını ..., M Z Kuşoğlu, Resimli ansiklopedik Türk kuyumculuk terimleri S, 1994, 26
s.
kimyasallı | içinde veya kendisinde kimyasal olan. | Kimyasallı caninin cezası arttı., Hr, 24.04.2025
s.
kimyasalsızlaşma | Levi's'ın halihazırda bir kimyasal politikası da var. Fakat bu politika, kimyasalsızlaşma hakkında değil, kimyasalların nasıl kullanılacağı hakkında., | YiğitErçevik, 5.12.2012, eposta
a.
kina laroş
b.a.
kuvvet verici bir şurup.
fr.? marka adından?
"... kına kına tertibatını cem ' ile en leziz ve nâfî bir şurub tertib olunmuştur. (Kina Laroş ) şurubunun sâir şurublara rüchaniyeti [üstünlüğü] mücerreb [denenmiş] olup mide ve fikdan-ı dem [kansızlık] ve sürekli sıtma gibi ...", Tarih ve toplum, 1984, S 6, 237 || "Kerime hanıma (evin kızına) gelince boysuz bossuz, zayıf, solgun. Kışın balık yağı, yazın Kina Laroş içmekten 'gık' demiş, çıldırasıya sevdiği kocasının yüzünden bu hale gelmiştir.", S M Alus, 30 sene evvel istanbul: 1900lü yılların başlarında şehir hayatı, 2005, 119
kinci
s.
kindar, kin tutan.
* + tr. -ci
"Yolumuzu tıkar kinci bir deve.", İlhan Geçer, 1986, 13"
kine ek? | Kimse de akıl etmiyorkine, fukara çocuk kıyafeti giyinsin bi çocuk, o da bu olsun, yakışır harbiden... / Dersen ki ne yakışmaz sinemacı Maarem, derimkine sana, | İnsana yaraşmaz hadise biir, yalnızlık ikii, kan davası üüç, sinemasızlık döört, bi de, the end, yaraşmaz..., | AKilimci, S, 7.4.2013
kinetzon | erm. Kini: şarap tzon: ithaf (kutsama) kitabın şarapla kutsanması | Pakrat Estukyanın kitabının kinetzon ritüeli ve farklı bir hayat değeriyle karşılaşmak..., | Telesiyej, T, 29.3.2012
a.
king | Oolum, doru dürüst oynasanıza şu King'i..., | VBaysan, 14.12.2011 eposta | İlk kurucu başkanı Vanlı İbrahim Cengiz olan lokalin alt katında meyhane, üst katında ise king, batak, okey gibi oyunların oynandığı bir salon var., | Tköseoğlu, T, 17.2.2012
a.
kiniklik | cynical+likBu tavırda kısmen, bu ülkede devletin ve/ya hükümetin yaptığı-yapacağı hiçbir şeye zerrece inanmama ve güvenmeme kinik'liğinin bir payı vardı., | HBerktay, T, 26.9.2012
a.
ing.
Kinin | Kınakınadan elde edilen ve sıtmanın tedavisinde kullanılan beyaz alkaloit, kinin sülfatı. | Bir yavru ceylândı kıstırıldı ininde / Kininlerle. / Halsizliğim, kırgınlığım, kesik, kalem / Düştü elimden kininlerle., | B Necatigil, Arada, 22
a.
kinli
z.
(burada) kinlice, kindarca.
"Doktorun maç maç eden ağzına kinli baktı.", H Kıyafet, 1981, 21"
kinli (burada) | kinlice, kindarca | Doktorun maç maç eden ağzına kinli baktı., | HKıyafet, 1981, 21
z.
kinoa | quinoa. Kinoa tohumu | chenepodium quinoa. Amerika yerlilerinin çok kullandığı şimdilerde ABDde popüler hale gelen doymamış yağlardan çok az, proteinlerden ise çok fazla içeren bir tahıl 8 amino asiti de barındırır | Ağrı dağı eteğinde üretilecek, | 11.6.2016 serendipity, 12.2.2004, EkşiS | Malzemeler: 110 gram somon, 100 gram haşlanmış kinoa, 30 gram salata yeşilliği ..., F Makasçı, Raillife, ekim 2019, S 133, 44
a.
kiosk | köşk, gazete satılan küçük kulube. | Nikah salonlarına sadece altın veren kiosk, | Z, 27.3.2012 | İstediğiniz taktirde PIN numaranızı Nüfus Müdürlüklerinde bulunan KİOSK vasatısı ile değiştirebilirsiniz., | Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Gen Mür, 3.12.2019
a.
ing.
kip tutmak
dey.
sağlam, sıkı tutmak. Gevşek karşıtı. Kip durmak. Sağlam durmak, kendini bırakmamak.
"Nebin terk edip yatma / Ayağın kip tut uzatma / Vücudun cehime atma / Çün r$uz-u saadettir bu.", San, Hicranî, 212"
kipa | Yahudi takkesi | İnançlı bir yahudi olan Weiler, Büyük Daire önündeki konuşmasını yaparken başında bir kipa vardır., | LYılmaz, T, 28.3.2012
a.
kipalı Başında kipa bulunan kimse | [H]atta İbrahim Betil gibi , ilkokula başörtülü ya da kipalı da gidilebilmesinin mümkün olmasını isterdim-., | LYılmaz, T, 28.3.2012
kiplik | Konuşma alıştırmalarında ise öğrenciye kiplik işlevlerini belirten durumlar verilir ve bu durumlarda biçimleri kullanması istenir. Örneğin, izin isteme, emir verme, soru sorma vb. Bu yöntemi kiplik belirten kiplik belirteçlerinin öğretimine uyguladığımızda, öğrencilere bu belirteçlerin yukarıda tanımlanmış olan işlev alanlarını içeren durumların verilmesi ile öğretilmesinin en uygun yöntem olacağı ortaya-., | VII. Dilbilim Kurultay Bildirileri:13-14 Mays 1993, 9
a.
kir | Çeltik tarlalarının kenarında bayat bir somunu ısırıp, kir-pas içinde koşuşturduğu mahrumiyet dolu yıllar çok geride kalmış., | İÖztürk, Z, 20.8.2012 | Kir pas yağlanmış giysilere çaput gibi sarılı vaziyette, sadece o kadının yüzünün hayaliyle oturmak, köpeği ne kadar tatlı, çok hoşuna gidiyor./Yüzü gözü hiç su görmemiş kir pas içinde, genç kadını kocası neden tekmeliyor, adamın acımasızca yumruk atışı pataklayışı, dayağı hak edecek ne olmuştu? , | NGenç, isenç, 120/154
a.
Kir kaldırır | Sözgelimi, kir kaldırır boz renkte bir Uşak halısı sermişlerdi tabana., | M Seyda, Gerçek dışı, 1976, 51
s.
Kir kaldırmak(eşya) kirlendiğini çok belli etmemek | ... çalışan deniz subayları, gerek talim ve terbiye zamanlarında ve gerekse sair muhtelif vakitlerde ağır, kirli ve bilhassa çok yağlı işler başında vazifedar bulunduklarından kir kaldırır bu iş elbisesinin verilmesi daha iyi olur düşüncesindeyiz., | Zabıt ceridesi, C 5, S 9-10, 146 | Çember sakallı, bodur Cemal Bey, her günkü kılığında; sırtta asker kaputu, içinde kir kaldırır mavi gömlek, bir çocuk ayağı kadar küçük ayaklarda Çanakkaleli Tahsin'in elinden çıkma kumaş terlikler ve nalınlar, neden sonra koğuşun önünde ..., | M Seyda, Anahtarcı Salih, 1969, 59
dey.
kir pas içinde olmak deyim. kipkirli. | Sana geldim yas içinde / Şu gönlüm kir pas içinde / Hep ömrüm iflas içinde / N'ideyim ya Rasulallah?
kira | kira arabası | İki büklüm olmuş zavallı babasiyle anası bile Eminönü'nden kendi semtlerine gitmek lâzım gelince yine ayrılırlar, ayrı kira arabalarına binerlerdi., | R F Karay, Sonuncu kadeh, 108
ar.
kiracılı | Tuhafı neresi, bu kafayı taşımışlardan hâlâ sağ olanlar var ve şimdi Beyoğlu'nun en koyu göbeğinde, altı Rum, üstü Ermeni kiracılı katlarda bal gibi oturmadalar., | SMAlus/NSakaoğlu, İstanbul Kazan Ben Kepçe, 1995, 44 | Aynı katta kiracılı iki oda daha... Bir de helâ var. Odaların hepsinde erkeksiz bir sürü kadıncıklar oturuyorlar., | MSAlevok, Geçmişte Yolculuk, 1971, 75
s.
kirazcı
a.
1. kiraz üreten veya satan. 2. kiraza düşkün kimse.
kirazlık -ğı | kiraz bahçesi. | +Elmalıklar, kirazlıklar, ağaçlar bir bir kurumuş; kesilmiş. İnşaatlar başlamış., | BTSalihoğlu, 2014, 117
a.
GTS+
kircikmek/gircikmek
"Sık sık makinaya atmazsan kircikir. Sararır, kirlenir, kötü olur demekmiş. Kayınvalide.", 07.06.2024"
kireçleşmek | kireç-leş-mek | 1. kireç durumunu almak 2. Mec. Beyazlaşmak, beyaz rengi almak | Genç kızın kireçleşmiş yüzünde, iri mavi gözleri ıstırapla donuklaşmıştı., | CUçuk, CB, 160
f. mec.
Kiremitleşmek | Son zamanlara kadar çatılar kapak taştandı, şimdi kiremitleşti., | Ali Öztürk, 23.11.2019, Abant
kiremitli | kiremidi olan. | +Arada bir yamaçlarda görünen kırmızı kiremitli evlerden oluşan küçük köyler kıskandırıyordu beni. | , | MehmetYaşin, Hür, 2.10.2016
a.
GTS+
kiren
a.
"Arabası kirenden / Mendil sallar trenden / Abenim nazlı yarim / Nasıl ayrıldın benden.", http://www.yenice.gov.tr/yoresel-mani-muzik-turku, 1.02.2024"
kiren | BatıKaradenizde | 1. Kızılcık ağacı 2. Kızılcık ağacının meyvesi | Bu diyarda domatese maniye kızılcığa kiren derler., | TarıkSipahi, StarCumartesi, 25.8.2012
a.
kiribati | Büyük Okyanusun orta kesiminde takımadalardan oluşan bir ada ülkesi. | [K]iribati'ye ihracat peşinde koşuyoruz., | MÇetin,T, 21.5.2012
a.
kirilik | kril alfabesi. | Rusça orijinalinde, Kirilik alfabeyle Ämäpix ve altında Amephka var, yani Emerik = Amerika. Sonra Ämäpixän ve altında amerikanski = Amerikalı (kolon 253)., | HBerktay, T, 27.8.2011
s.
kiriminoloji | bk. kriminoloji, suçbilimi | Bütün aydınlarımıza ve kiriminoloji üstatlarımıza soruyorum: Neden ve niçin köylülerimiz birbirlerini boğazlıyorlar? , | MYağmur, 1957, 18
a.
Kirişhane | kiriş yapılan yer | Öğleden sonra iş bitti. Kirişhanede, nöbete kalan Yakup ile deli Davut vardı şimdi..., | Necati Güngör, 1980, 7
a.
kiriştek gibi kafasının üstüne çakılmakAhşap olan kirişteğin dönüp dolaşıp tam ters yönde çakılmasından alıntı bir sözdür.,onedio, 12.8.2015g
dey.
kirkit
a.
Temmuz 1. 19. yüzyıl Orta Anadulu ahşap kirkit. 2. 19. yüzyıl Kayseri nakışlı demir kirkit.
kirlemek | Mesela önyargılar aklı kirler Hülya!, | 24.08.2024+
f.
kirlenivermek | Bir leke düşmeye görsün üstüne, her yanın kirleniveriyor., | K Çapek/ E Gürol, Yalanlanamayacak bir kanıt, ÇHA, 9
bf.
kirlenmişlik -ği
a.
kirli olma hali.
tr. kir-len-miş-lik
"Çünkü suya ve sabuna dokunmanın kirlenmişliğe müdahale olduğunu biliyoruz.", Edebi Müdahale D, Kış 2011, Y 1, S 1, 1"
kirletilmedik | kirletilmemiş. | Toprağın dili olsa anlatsın kalkıp size. / Kalmıyor girilmedik, kirletilmedik yuva. / Görülmemiş bir talan, soyuyorlar İlyon'u, S Batu, Güzel Helena, 1959, 31
s.
Kirli sarı | Kirli sarı renge yıllar önce boyanmış / bir kuleli köşkte karısıyla birlikte, | MG, 87
a.
kirloş | halk kirli ve pasaklı | +Kirloş Zöhre'nin torunu ne olacak!, | ACılga, Sıpanın, 40
s.
GTS+
kirmani | Belimizde kılıcımız kirmani / Taşı deler mızrağımın temreni, | Dadaloğlu, EGŞA, 60
a.
kirmen kirman | (< eğir-men) Elde yün eğirmeye yarayan âlet, başlı iğ, öreke. | Boynuz saplı kirmenler, Develi, 19. yy., Kanca Takvimi, 2024
a.
kirpi | [G]üvenlik güçleri operasyon alanına kirpiler ve kobralarla ulaştırıldı., | T, 25.9.2013
a.
kirpi bile yavrusunu pamuğum diye sever atasözü. | Kirpi bile yavrusunu | pamuğum diye sever. Evladını kaybeden annelere neyi önerirsiniz? , | Y Saltık, Star, 17.8.2012 | kirpi | bir tür dikenli tel. | Sivil amaçlı projelerde, DT-7-ASA 9000 TSE standardına uygun (galvanizli çelikten yapılmış) piyasada | Kirpi mal diye bilinen ithal mallar ihracatında adı geçen ülkeler, dikenli tel kullanılmasını tümden yasaklamışlar., Bozkurt Güvenç, İnsan ve Kültür, 2016
a.
kirpican | Topu almak neyse de, siz oradan çoğu zaman kirpican olarak çıkardınız., | STunalı, T, 9.1.2013
a.
kirpik lifting
b.a.
kirpik kaldırma işlemi,
"Kirpik lifting", 19.06.2024, Bakırköy kuvaför"
kirpikli
s.
kirpiği olan. kirpiği belirgin olan.
"Yaprak uzun kirpikli güzel gözlerini süzerek sordu: - Sakladığın birşey var gibi, sen bütün yazlıklarını yapmıştın?.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 144"
kirpikli | 1. Herhangi nitelikte kirpiği olan. | Üstat elinden çıkma sanemlerden mütenasip yapılı, siyaha mail samurî saçlı, incerek düz kaşlı, noktalı yeşil gözlü, siyah ve uzun kirpikli, hafif sarı üzerine mevçli koyu al yanaklı, irice çekme burunlu, ufak ağızlı, (şiddet-i şehveti gösterir surette) ateşî kırmızı kalınca dudaklı, her karşısına geleni kucaklayacak gibi önüne mail yürür, insanın kalbine girecek gibi karşısındakine dikkatle bakar bir afet, | Namık Kemal, İntibah, 1876, | Senin de gözlerin onunki gibi / Derin bakışlı, uzun kirpikli / Ve ağlıyorsun onunla birlikte., | Çınarlı, 63 | 2. | bitki bilimi, hayvan bilimi. Üzerinde kirpik veya kirpiğe benzer uzantılar olan | Kirpikli zar. | tüm kirpikliler GT+S | hayvanbilimi kirpikli bir hücrelilerin alt birimi.
s.a.
GTS++
kisbet
a.
?
?
"Bulabilsen can içinde cânanı / Anda mevcut her bir derdin dermanı / Sofuda, Zahitde kisbet lisanı / Geda Hicrânî'nin arzı şirindir.", "
İlhan Yardımcı, Taṣtan Hicrānī, Büyük halk şâiri Bayburt'lu Hicrânî, 1968, 40
kisel | rus. Sütlaç* | Şçedrin, köylünün pasifliğine ve itaatkarlığına vurgu yaparak (...) veya 'Kisel' masalında kendisinin tüketilmesine hiç ses çıkarmayan kisele benzetir., | PTuran, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 89
a.
kiselgar | Boksit, dolomit, alçı, kiselgar, magnezit, kuvarzit ve şamot gibi maddelerin pişirildiği ve/veya ergitildiği tesisler., | Eki 1 Sulak Alan Koruma Bölgelerinde Yapılması Yasak Olan Faaliyetler, RG, 4.4.2014
a.
kisran
a.
hamur sıyırma demiri.
Nazir Akcan Senit yufka ekmeği açılan genelde yuvarlak tahta. hamuru sıyırmak demiri bizde KİSRAN Beyşehir üstünler, 22.12.2021, Köyden Sözcükler, Facebook
Kistleşmek | nsz | Yabancı bir cisim veya patolojik bir urun çevresinde katılgan doku sertleşmek | İçimizin tam ortasında duran, patlamayan, patlayıp da ortalığa saçılmayan, saçılıp da herkesi kirletmeyen incimiz-çıbanımız kistleşir içimizde. Kistleşen bu inci-çıbanımız varlığımızın özüdür, habis., | Ayfer tunç, Yeşil peri gecesi, 2014, ?
f.
tıp
kişi
a.
erkek insan.
tr.
"Sonunda gelip yalçın bir kayanın üstüne çıkmışlar. Kişi: "İşte şeytanın yeri buradır," demiş. Çok çekmez gelir.", Y Feyzioğlu, Cırttan ile Sihirli Topuz, 16"
kişi a.
Kişi Adları Sözlüğü 4. ibadet. | Bir Türk dünyaya bedeldir veya | Ne mutlu Türküm diyene vecizelerinde ifadesini bulduğu karşılığı olmayan şovence bir kimlik yüceltmesinin, tapıncının artık kırılmaya, sorgulanmaya başladığını gösteriyor., | NYağcı, T, 8.2.2010
kişiflemek | Gelip seni kişifliyorlar., | Bekir, Kırşehir 9.4.2016
f.
kişileştirilebilir | Dünyanın ilk kişileştirilebilir kolyesi Bisou Indiegogo'da!, | 31.8.2016, | http://www.teknolo.com/bisou-wear/, 5.3.2017g
s.
kişileştirmek | Kişiselleştirmek, şahsileştirmek | Ancak, her halükarda bu tür dernek, sivil toplum kuruluşunda görev alanların da egolarını fazla şişirmemeleri, konuyu kişileştirmeyerek, derneğin sosyal amaçlarının gerçekleştirilmesine ağırlık vermeleri gerekir düşüncesindeyim. FatmaTürköz, 1.1.2012 eposta
f.
kişili
s.
kişisi olan.
10 kişili Ajax 1 puanı kaptı!25 nis 2024, https://www.sporx.com/10-kisili-ajax-1-puani-kapti-SXHBQ1066795SXQ
kişiliksizleştirmek | Ancak kısa vadede işlevsel olan bu yöntem uzun erimde bizi tarih sahnesinden siliyor, istikrarsızlaştırıyor, kimliksiz, kişiliksizleştiriyor., | Ş Çarsancaklı, 31.10.2019 rindan vatsapı
f.
kişirdemek | BTS- Hereke | Çok gülmeyin, kişirdemeyin at gibi!, | GülGedikli, 29.12.2015
f.
bts-
kişisel bakım | personal care | Sağlık ve kişisel bakım harcamaları ile diğer harcamaların dağılımı (Aylık TL' olarak), Devlet İstatistik Enstitüsü, İzmir tüketici harcamaları anket sonuçları,1967, 16
a.
ing.
kişisel gelişim kişisel gelişim kitapları | İng. self-help | Alain de Botton her ne kadar Amerikalıların 'self-help' dedikleri kişisel gelişime karşı olduğunu anlatsa da; aslında (...), | ÇağdaşErtuna, MCadde, 15.10.2014
a.
ing.
kişisel gelişmecilik -ği
a.
kişisel gelişmeyi tavsiye eden öğreti.
tr.
"Bu nedenle modernizmin ürettiği her türlü hayâsızlığa, cinselliğe ve çıplaklığa, makineleşmeye, yönsüzlüğe, bireyselliğe, kişisel gelişmecilliğe, gereksiz hoşgörüye, demagojiye, liberalizme, postmodernizme, darbe ve dayatmalara, körü körüne bağlılığa, başıbozukluğa, kula kulluğa, tek adamlığa,eylemsizliğe, popülizme, dünyevileşmeye müdahalede bulunacağımızı ilan ediyoruz .", Edebi Müdahale D, Kış 2011, Y 1, S"
kişiselleştirilmek | Bu çarpıcı teşhisi, Putinizmin anatomisini yaparak derinleştiren rapor, 2007'de yüzde 8.5 büyüyen Rusya'nın bu yıl en fazla yüzde 4 büyüyecek, dolayısıyla da Çin, Brezilya ve Hindistan'ın gerisinde kalacak olmasının en temel üç nedenini de, zayıf kurumlar, iktidarın kişiselleştirilmesi ve mülkiyetle iktidarın aynı ellerde toplanması diye açıklıyor., | YÇongar, T, 6.12.2011
f.
kişiselleştirtmek | [A]çgözlü kadınlara alışkın pazarcılar sizi bütün bu yalnızlığınızla başbaşa bırakıp, sizi olduğunuz halinizle | kadın paketinin içinde genelleyip muhterisliğinizi kişiselleştirtmiyorlar., | AyçaŞen, T, 21.3.2012
f.
kişisellik a.şahsilik | Çok az kitapta Bayar-İnönü ya da İnönü-Menderes çekişmesinde ilkelerin değil, kişiselliğin hüküm sürdüğünü, böylesine dikkatlerle, sağduyuyla yakalarız., | Sİleri, ZCumartesi, 3.11.2012 | Çünkü Memo mektupların gizliliğine ve kişiselliğine önem veriyor., | CSüreya, Onüç Günün, 130 (24.2.1978)
kişmiş
a.
aynı m. çişmiş. kuru üzüm.
Irak'ta Türkmenler kuru üzüm'e kişmiş veya çişmiş derler. Türkiye'de ilk defa duydum :) Annem, karpuz biçimli kara kabağı da sütle ve kişmiş (kuru üzüm) ilave ederek pişirir.
kişmiş Aşkale | kuru üzüm.
a.
kişniş | Dervişlik sözünü ağzına alma, / Demir leblebidir, kişniş değildir., | RTevfik, Dinleİmanım, EGŞA, 229
a.
kişnişli | içinde kişniş olan. | Zaten kendine gıcık ola ola bir kahve zevki yapacaksın (etraftaki insanlar, o 'life style' dergilerindeki 'hayat standardı' tasvirleri ve kahvelerin yanında yiyeceğin kişnişli zortuyla birlikte onca fiyata rağmen)., | AyçaŞen, T, 2.10.2011
s.
kit | Öğle yemekleri, ara ikramlar, zirve kitleri, dosyalar ve tüm dökümantasyon ücrete dahildir., | KurumsalSosyaliteveİşDünyasındaNetworkingZirvesi, 18.6.2016, eposta
a.
kitaba el basmakand içmek. Burada kitaptan kasıt Kur'an-ı kerimdir. | ... bugün ver de, istersen şimdi kitaba el basalım on yıl, ölünceye kadar sana bilameccani, karnı tokluğuna çıra- ..., Yaşar Kemal, Al gözüm seyreyle Salih, 1976, 187
dey.
kitabını yazmak -i bir şeyi çok iyi bilmek. | Adı geçen diğer isimleri tek tek incelerseniz, | konjonktüre göre hesabi nasıl olunurun kitabını yazdıklarını kolayca fark edebilirsiniz., | STunalı, T, 19.11.2011
dey.
kitabi / kitabî
s.
"Bilim deyince | sanıyorum çoğunluğumuz okur-yazar taifesiyiz, kitabiyiz, kitapta yazılanların bir araya gelmesini bilim saymak eğilimindeyiz.", Kıvılcımlı, FK ve T, 9-10"
kitabî | Bu eklenmiş ve sonradan üretilmiş kutsallardan sıyrılabilmek için öncelikle tarihsel olan ile dinsel olanı, psikolojik ve kişisel kararlar ile aklî ve düşünsel kararları, coğrafi olan ile ruhani olanı, hevâî olan ile Kitabî olanı ayırt edebilmek şart., | EÇelik, T, 06.08.2015 | Bu sorulara cevap bulmak için konuyu kitabi bağlamı içinde olduğu kadar toplumsal bağlamı içinde de görmek ve analiz etmek gerekiyor., K Canatan, 13
s.
GTS+
kitabistan | kitap yurdu, vatanı, kitabın bol olduğu yer. | Kitabistan Yayınevi, | 19.10.2015
a.
kitap | kitap gibi | 1. Kitap gibi kadın oku oku bitmez söz öbeğinde geçen güzel kadın tanımlaması | -Ben olsam senin yerinde, mangizleri cebe, küt, atlardım İstanbul'a ilk iş kitap gibi bir avrat, sonra açardım bir dükkan..., | Orhan Kemal, Sarhoşlar, 45 2. Tertipli düzenli | Tek katlı, kiremitli, elde dokuma halı-yastık döşeli, kitap gibi tertemiz evleri vardı., | BTSalihoğlu, 2014, 115 kitabına uydurmak –i| Politikada önce herşeyi kitabına uydurmak gerekir., NGüreli, 18 | kitabın orta yerinden konuşmakMaalesef hiçbirimiz kitabın ortasından konuşamıyoruz; doğrusu da budur belki... İ Küçükkılınç, 19.6.2012 eposta | Bir de mesela oradan buradan, kitabın ortasından konuşan insanlar vardı. Konuşurlardı hayatın ortasından şiir gibi., | E Kurban, KararG, 26.2.2017 | Bugün kitabın ortasından hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak nitelikte konuşacağım., Devlet Bahçeli, 22.10.2024, basın
dey.s.a.
kitap açtırma
"O günden sonra altı ay hiç kimseyle, hiçbir şey konuşmamış. Doktorlar, ilaçlar, hocalar, kitap açtırmalar fayda etmemiş.", San, Hicranî, 237 "
kitap açtırmak fala baktırmak. Muhtemelen Yıldızname kitabına baktırmaktan. | Şansım açılsın diye kitap açtıracağım, | EOcaklı. 2009?
kitap gezdirme: İng.'BookCrossing' Ron Hornbaker adında, Missouri eyaletinden bir bilgisayarcının başlattığı ileri sürülen okuduğu kitabı, birbaşkasının da okuması için kamuya açık bir yerde (pastane, kafe, hastane vs.de) bırakma. | Bu olaya 'bookcrossing' deniyormuş. 'Kitap gezdirme' diye mi tercüme edelim... Bu bir çeşit 'okuma ve okutma kampanyasıdır'. Paylaşmaktır Ve başlı başına bir projedir. 6.6.2010 Z. Başbay epostasından
z.
kitap-kafe | Bir de son yıllarda belediyelerin açtığı kütüphaneler, kitap-kafeler var., İ Kara, Süheyl Ünver Arşivleri, Derin Tarih, Mart 2025, 3
b.a.
kitaplama | hesaplama kitaplama ikiliğinin ikinci kısmı | Bu özel girişimciler de pek hızlıydı doğrusu. Zamanlama, hesaplama, kitaplama diye bir şey tanımıyorlardı., | NGüreli, 48
a.
kitaplanmak | Kitapsız beşeriyet ruhsuz bir vücuda benzer: Nimet-i hayat-ı insaniye ile cidden mütenaim olmak isteyenler kitaplanmalıdır. Kitaplanmak kitabı sevmek, kitaba rağbet etmek, kitabı okumak demektir., | @bibliotekha, 22.08.2024, X
f.
Kitaplaştırmak | ... - leştirmek istedi ; istedi ama , avukat Belediye Reisi , o ân , eşrafın bir zoru olduğunu sezip onlara da muhtaçlığını bilmekten gelen bir canbazlıkla sözüm ona , Bülbülün Arifin hotbehotluğunu kitaplaştırdı : « Beyefendi , Belediye ..., M N Sepetçioğlu, Cevahir ile Sadık Çavuşun buğday kamyonu, 1977, 44-45
f.
kitaplı | kitabı olan. | Piştide çaylar gene onda kalınca, Allahlı, kitaplı bir gamato salladı kahvenin rutubetli alacakaranlığına O sıra oracıkta çay bardaklarını yıkayan kahveci ocaktan ok gibi fırlayıp «Gamatoyu hangi ineğin» salladığını sorunca da şafak attı. Kahvecinin Allahlı kitaplı küfüre ..., | O Kemal, Küçücük, 1969, 3 | Çok azı kitaplı / Okuyarak kısaltmak istiyorlar / Geçmek bilmeyen zamanı., | N Ö Arpacı, 2006, 107
s.
kitapsız | Ve bu yüz binlerce çocuğun öldürülmesi karşısında suskunluk bizi cehennemlik yapmıyor ama siz olup bitene ağzınız dolu dolu küfrettiğinizde kafir şeytan münafık dinsiz kitapsız oluyorsunuz!, | NGenç, isenç, 101
s.
Kitapsızlık –ğı | 2; - Kitabın insan hayatında rolü ve faydaları ; a) Kitapsızlık niçin körlüktür? (Kitabın görüşe etkisi) b) Kitapsızlık niçin sağırlıktır? (Kitabın anlayışa etkisi) c) Kitapsızlık niçin dilsizliktir? (Kitabın konuşmaya etkisi) (Konunun daha iyi anlaşılması ..., | Sabahat Emir, Atasözleri ve vecizelerin açıklamaları, 1969, 82
a.
kitara
a.
gitar.
"Gondollarda mandolin ve kitara çalarlar.", M Celâl, Demirbaş Şarl, 4"
kitara | ukulele gibi bir çalgı mortifera, 13.7.2002, EkşiS | Hop! Duvardaki sarmaşıklar / önemli. Kahramanımız, sırtında kitara, / otların yardımıyla aşacak duvarı., S Erözçelik, 1991, 73 | Ağaç direklerle duran sahnede, alafranga musiki icra eden, biri elektrikî diğeri ise pes kitara çalan uzunca saçlı ama bıyıklı iki asi genç, aynı zamanda trampet ve zil de çalan, yine bıyıklı bir davulcu ve bir de halim selim, ihtiyar piyanist vardı., | İ O Anar, GK, 57
a.
kiteboard | kaytbort uçurtma sörfü | Berna-Bilge kardeşler kiteboard ustası oldu., | MCumartesi, 23.7.2011
a.
ing.
kiteçı | kite+ Türkçe -çı uçurtma sörfü yapan kimse; kaytçı | Bütün kite'çılar gelmişti., | BilgeÖztürk, MCumartesi, 23.7.2011
s.
ing.
kitlek | Kilitli, kilitlenmiş (dolap, çekmece, vs) A Sözüer, 17.9.2014
s.
kitleselleşme | PKK'nın kitleselleşmesinin arkasında gerçekler nedir? , | 13.5.2013, www.yaylahaber.com/siyaset/pkk-nasil-kitlesellesti.htm, 5.6.2016g
a.
kitleselleşmek | BTS- | Asıl şimdi korkun, baskınızla eylem kitleselleşti! Gezi parkında öyle muhteşem bir kalabalık var ki ve | artık yeterin öyle farkındalar ki:))., | MetinUca, 30.5.2013, | https://twitter.com/metinuca/status/340161380235759616, 5.6.2016g
f.
bts-
kitli | kilitli. | Ak sıvadan odamızın yapısı / Böyle m'olur yar sevenin hepisi / Kahrolsun düşmanlarımın hepisi / Kitli kalsın gurbet ilin kapısı., halk türküsü
s.
kitman yapmak deyim | Zamanımızdaki birtakım sinsi, taqiyyeci, kitman yapan mutezile ilahiyatçıları bu konuda bana rehber olamaz., | MŞEygi, MG, 5.1.2016
kitre | (Kökü bulunamamıştır) Gevenden elde edilen, eczâcılıkta, pastacılıkta, boyacılıkta, ebru yapımında, kâğıt sanâyiinde ve apre yapmak için dokumacılıkta kullanılan zamk, kestere | ÖKSÜRÜK, Domagu; Eger doğduğuna yakm olursa ilâç oldur kim kitre, kimyon, ayva çekirdeği içi, her birinden döğülmüş şekerle macun edeler., | EşrefbinMuhammed/BNŞehsuvaroğlu, Hazâ'inü's-sa'âdât, 1460, C 864, 17 bk. Divanu Lugati't-Türk
a.
Kitre zamkı | astragalus sp.
a.
kitsch | Kitş/kiç* | Altın varaklı, kitsch sosyal demokrasi, | T, 23.4.2012 | Köy etrafına yayılan ve kalantor malikânesi olduğu anlaşılan yazlık villalar ise ne yeni zengin görgüsüzlüğüyle göz çıkartıyorlar, ne de aynı gözü | kitsch çirkinlikle tırmalıyorlar., | HUluengin, T, 23.6.2012
a.
kitsen /kesten kale | [B]u idare altıncı padişah Sultan Murâd-ı Sânî hazretlerinin Mısır seferine kadar devam etmiş, hazreti padişah Mısırdan avdet-i hümayunlarına tesadüf eden 824 [1421] sene-i hicriyesi eylülünde cezîre-i mezkûreye uğrayarak Yunanilerin ticaret ilahı itikad etdikleri Hermis namına inşa olunan kal'eyi, | kisteni tahriben adayı fethetmişdir., | İlkul8
kitty genovese etkisi | ruhb. şahit etkisi, seyirci etkisi Zor durumdaki bir insana yardım edilmesi olasılığı, olaya şahit olanların sayısıyla ters orantılıdır. Yani, olayı gören insan ne kadar çoksa, yardıma koşan (yahut yardım çağıran) o kadar az olur. (Tanım SDevrim'den) | Kitty Genovese etkisi' dedim, laf havada kaldı., | S Devrim, Hr İK, 25.8.2013
a.
kivi kivi çayı Temmuz 2012
kivilik -ği
a.
kivi bahçesi.
Yıkın eşeğin yükünü. O kiviliğin orada!!
kizb | Yalan | Aklına 'Tabibin olsa da kizbi, marizin sıhhatin söyler' mısraı geldi., | Hacıhasanoğlu, 1954, 106
ar.
KJ | character generator karakter jeneratörü televizyonlarda altbant olarak kullanılan her şeye genel olarak verilen isim. aşağıda konuk, sunucu ismi yazan yere de kj denir, birinin yaptığı açıklama geçiyorsa da kj denir. EkşiS, 19.4.2006 vape. | Zaman gazetesi CNN Türk'te yayınlanan Ne Oluyor programında yer alan bir KJ'ye sert tepki gösterdi. Şirin Payzın'ın modere ettiği canlı yayın oturumunda AKP cemaat savaşı tartışılırken Uludere katliamı için geçilen KJ'de katliamın ardında cemaatin olduğu iddiasına dikkat çekilmişti., | M, 13.01.2014 | Maraton'a kaset yapmaya başladım, benim için büyük olaydı. KJ'de üç saniye Merve Toy yazacak diye bütün aile televizyon başında bekliyordu., | Merve Toy, Hr, 19.8.2018
kıs.a.
ing.
KKKA | Kırım Kongo kanamalı hastalığı. | KKKA hastalığının virüsünü taşıyan kene, insan kanı emmeye geliyor., | HrSeyahat, 24.6.2018, 12
kıs.a.
klaket | Fatih Üniversitesi tarafından düzenlenen 5. Kristal Klaket Kısa Film Yarışmasının ödülleri önceki akşam sahiplerini buldu., | Z, 11.4.2012 | :ben öldüm Arzu'anım, yakam klaket kesiği sinema bıçağı! | , | HüseyinAlemdar, CazKedisi, 2015, Sayı 2, 11
a.
klam | Bölgede ağırlıklı olarak Kurmanci ve kısmi olarak da Dımıli konuşulmaktadır. Müziği ağırlıklı olarak çoban kavalı (dilsiz kaval), davul zurna, bağlama ile icra edilmektedir, Halk klamları yanı sıra, ölüler üzerine ağıt yakılan kadın ağıtçıları dikkat çekicidir. Bu ağıtçıların en önemlilerinden biri ağıtçı Arzê'dir. Bölgede Alevi Pirlerin Cemhaneler'de söylediği Kürtçe beyit ve semahlar da ilgiye değerdir., | | http://www.kurmesliler.com/index.php/medya-polemk/medyann-guencel-tartmalarndan-secmeler/3476-kocgiri-klamlar-hakan-aday, 12.7.2016g
a.
klancı | Tipik endoktrinasyon yöntemlerinin (acemice de olsa) kullanıldığı bu sistem, cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemin, 'biz ve onlar' düzlemine oturtularak iki boyutlu klancı algıyladeğerlendirilmesini esas alıyor., | SerdarKaya, 29.1.2007, | http://derinsular.com/yakin-tarih-1-lale-devri/, 16.10.2016g
klapeli
s.
Pompa, körük, motor, müzik âletleri vb.nde hava, su, gaz gibi akışkanların tek yönde hareketine geçit veren açılır kapanır kapaklı.
mot.
fr. clapet + tr. -lİ
"... kablolu vinç kullanılacağı gibi, deniz yönünden taşıma ve yerine koyma ameliyesi, alttan ve yandan klapeli şalanlar yardımı ile yapılacaktır. Bu vasıtaların mendireğe kadar götürülüp, getirilmesi için lüzumu kadar romorkör tahsis ...", Nafia Vekâleti, Bayındırlık İsleri D, 1946, C 12, 37
klarnetli
s.
"Mozartın klarnetli kentetini (b) çaldı tam ay çıkarken... ve hemen yattı. Uyudu uyandı, uyudu uyandı. Orfozu nasıl vuracağını hesapladı. Tam bir düzen kuramadı. Neler neler düşündü. Acaba gece dalışı mı yapsa? Gece mi çıkıyor, yemleniyor... ", Yaman Koray, Büyük orfoz, 1978, 202"
klas | class fors | Ben gururlu bir eda ile... Onlara tekrar bakar mıyım? Klasım sarsılır., | BTSalihoğlu, 2014, 94
a.
ing.
klas | Sıradan, alışılmışın dışında olmayan. | Teşbihte hata olmaz derler, ben eskileri kafe şantanlarda keman çalan routine sahibi, tekniği kusursuz, fakat müptezel ifadeli kemancılara benzetiyorum. Şimdikilerde ise belki ne routine ne de teknik var. Fakat tonlarında, yay çekişlerinde, hakiki bir violonist, hakiki bir sanatkar klası kendini belli ediyor., Haldun Taner, EK, 1953, 132
fr.
klasen klas | en iyi | Yüzyıllar boyunca batının en klas beyinleri bu işle uğraştı., MetinMünir, M, 23.8.2012
s.
klasik -ği
a.
olagelen şey, alışılmış şey, değişmez olan.
fr. classique
"Tarkan: Kurt babanı kim öldürdü?... Kurt: hav! hav hav!... Tarkan: Hain Kostok.Bu bir Türk filmi klasiğidir.", ulu terim @alirmali ·10 Şub 2011, Twitter | "... bir ailenin çocuğudur. Fakat yüreğini halkına vermiştir. Soyluluğu, paşa torunu olmanın asaletini bir çırpıda kenara ... TÜRKİYE KLASİĞİ: BEŞ N BİR K ve CÜNEYT ÖZDEMİR Kimileri "Genç Subaylar Rahatsız" diye manşet atar. Kimileri ise ... ", Aydın Kulak, Vatanını Ast Seven Subaylar "Assubaylar", 2012, 316"
klasikçi | klasik taraflısı olan, yenileri tercih etmeyen kimse | Wenger klasikçi ben metalciyim., | T, 5.11.2013 | Yok, | ben klasikçilerdenim patates kızartmasız burger olur mu? derseniz o zaman baharatlı patates ya da soğan halkasını seçebilirsiniz., | RTartıcı, T, 14.2.2016
s.
GTS-
klasörleme | iOS 4'ün gelmesiyle beraber iPad, iPhone ve iPod gibi iOS işletim sistemine sahip Apple ürünlerinde klasörleme yapılabiliyor. Klasörleme benzer uygulamaları aynı alanda toplayıp ekrandaki kalabalığı azaltmanıza yardımcı olur., | 24.6.2011, | http://www.programlar.com/egitim/ipad-ipucu-klasor-olusturma.99.o.1.html, 5.10.2016g
a.
GTS-
klasörlemek | kağıtları, belgeleri klasörler içine yerleştirmek | Daha önce size gönderilen ve klasörlemek istediğiniz mail üzerinde sağ tuşa bastıktan sonra Kurallar>Kural oluştur seçeneklerini kullanarak yeni bir kural oluşturunuz., | 24.1.2013, | http://bilgiislem.istanbul.edu.tr/? p=6799, 5.10.2016g
f.
GTS-
klavsen
a.
"yakınma tövbe boşuna / kuş ölüleri gibi çabucak / katılaşır sözler / donar istek / ve her şey bir gösteriş olur / ölüm düş ve klavsen sesleri / eski bir korkunun bestesi olan gecede", Melisa Erdönmez, Yelken D, S 141, kas 1968, 10"
klavye | Sonra ney, ud, bendir ve klavye çalmaya da başladım., | OFTekbilek, T, 26.11.2013
a.
müz.
klavye soytarısı | 28.04.2025
b.a.
kle (Fr. clef < Lat.) Güreşte kolu rakîbin koltuğundan geçirip elle ensesine bastırarak kafasını yere doğru eğmek şeklindeki oyun. | Fakat, bütün gayretine rağmen insafsız feleğin klesinden boynunu kurtaramaz., | MYağmur, 47
kleptokrat s | Zeynelabidin bin Ali, Hüsnü Mübarek ve onların yoldaşı kleptokratların ancak kıskanacakları bir başarıya ulaştılar.,çev. NebilReyhani, T, 4.3.2011
kliantalist | Ordu, yargı, kliantalist burjuvazi, devlet tarafından kontrol edilen basın, her şey o rejimin bekası için çalışıyor., | MAkgün, T, 2.1.2012
s.
klik networkları | yeni | tıklama şebekeleri | Klik networkları adıyla literatüre giren, Orta Doğunun kahvehanelerinde başlayıp internet odalarına kadar yayılan entelektüel huzursuzluğun patlamasını anlamak için orada ABD aramaya gerek yoktur., | EUslu, T, 26.2.2011
a.
ing.
klikıt | tekstil bir çeşit düğme | Sizlere polyester düğme, metal düğme, kartela malzemeleri, klikıt, çıt-çıt, kuşgözü, yapışkanlı trok, metalize düğme ve tokası, zamak pirinç kot düğmesi, kot perçinleri, slopet çeşitleri ve tüm tekstil aksesuar malzemeleri hakkında sunum yapmaktan dolayı mutluluklar duyarız. ww.san.gen.tr/okyanus+dugme+toka+aksesuar+ve+ithalat.san, 20.5.2011
a.
klikıt tekstil 5.8.2011
klimacı
a.
klima satan veya tamir eden kimse.
*
"Klimacı Mustafa aradı, kitaplar var dedi, getirdi. Adam klimacı, kitapçı değil!", M Küçükkural, 29.12.2023"
klimacı | klima üreten ve satan | Klimacılar iş yetiştiremeyor, | KorkusuzG, 5.8.2015
a.
GTS-
klimalı | salonumuz klimalıdır
s.
klimasal suç | mec. | Şaka değildi, bir meslekten soğutmakla ilgili (klimasal) bir suç vardı Türkiye'de, üstelik halen yürürlükte:, | MABaşaran, 7.4.2015, | http://mehmetalibasaran.com/2015/04/07/klimasal-suc/, 26.5.2015g
a. mec.
Klimasız | kliması bulunmayan. | Özbekistan'da tren yolları ile seyahatin ilginç tarafları var. Bir tarafta eski, klasik, klimasız ve berbat WCli ve kara dumanlı Rus trenleri, diğer taraftan modern hızlı ve oldukça konforlu elektrikli trenler., | A Kanca, 7.6.2019, rindana eposta
s.
klimatizasyon iklimlendirme* | Proje ile Türkiye'de yaygın olarak son derece düşük maliyetlerde ısıtma, soğutma ve klimatizasyon gerçekleşecek, özellikle seracılık uygulamalarının yaygın olarak bulunduğu Akdeniz ve Ege Bölgesindeki üreticilere büyük avantajlar getireceği belirtiliyor., | T, 12.4.2011
klimatize etmek | İklimlendirmek | Bu fitolronuri tesisinde, ilmî idareyi elinde bulunduran Prof. WENT kadar, klimatize serlerde hava şartları prensiplerini tesbit eden Dr. H. EVERSULE'nin, tesislerin elektrifikasyonu ve elektriki cihazlanmasını yapmış olan Mühendis | HESS ile..., | I.Türk BiyolojiD, 1961, C 11-15, 6
bf.a.
klingirit/klingrit conta grubu | Kilngirit conta grubu; buhar contası, asbestsiz conta, kalorifer contası, teflon conta, telli grafitli conta., | www.yildizyapiinsaat.net/...904.../Klingirit-Conta-Grubu.htm, 4.1.2012de erişildi.
Klinisyen | clinician* | İlk defa anatomopatologlar* tarafından klinisyenlerin nazarı dikkati çekilmiştir., | Tip Fakultesi Mecmuasi, 1962, C 25, 43
a.
tıp
ing.
kliplendirmek | Zannediyorum bir şarkıyı kliplendireceğiz., | SibelTüzün, KralPopTv, 11.7.2012, 11.46 | Mavi, 'Dişi Kuş' şarkısını Gökhan Özdemir'in yönetmenliğinde kliplendirdi, | HTMagazin, 11.8.2016
f.
kliplenmek | Model ve Doğulu işbirliği kliplendi., | Sabah, 4.10.2012
f.
kliring ++ | Bu yeni durumun, iktisatça, arsıulusal büyük bir ehemmiyeti vardır. Yalnız bugünkü arsıulusal alış verişin temelini teşkil eden kliring TM anlaşmaları bakımından değil, ayni zamanda yeni istihsal ve mal dağıtılımı bakımından da iş muhtevası temelli bir öz..., | Ayın tarihi, S 54-55, 1938, 404
a.
ing.
klişecilik | TDK | 1. Klişecinin yaptığı iş | Klişeciliğin henüz tek renkten öteye gidemediği o günlerde, taş baskı ile renk verilirdi resimlere., YZOrtaç 2. Basmakalıpçılık* | Rapor, parfüm reklamlarında kullanılan kadınlardan, mutfaktaki yemek pişiren kadınlara kadar her tür cinsel klişeciliğe karşı çıkıyor., | 6.9.2008, www.porttakal.com/.../avrupa-cinsel-ayrimci-reklamlari-yasakliyor-1088..., 23.2.2015g
a.
klişeleşmiş | kalıplaşmış, klişe halni almış | Buyurun bakalım, en klişeleşmişinden size bir 'politikacı' söylemi., | HBerktay, T, 23.8.2012
s.
Klişeleştirme | Kişileştirme işi, onda asla bir 'klişeleştirme' işine dönüşmez. Çoğu usta sahne yazarının tersine kişilerine bütünüyle egemendir. Nâzım Hikmet, oyununu kurar ve yaratırken kişilerin iplerini elinden kaçırmaz; bu ipleri ustaca ama -bir kuklayı ..., | Zühtü bayar, Nazım hikmetin oyun yazarlığı, 1995, 53
a.
Klişeleştirmek | Yani felsefeyi donduran ve klişeleştiren (Kelâm)ın kendi de donup klişeleşiyordu., | İ H Sevük, Tanzimattanberi, 1944, C 1, 192
f.
klitik
s.
Klitik ya da biçimce, sesbilimsel zayıflığı nedeniyle diğer birimlere biçimbilimsel olarak bağımlılık gösteren yapılardır. Bağımlı olduğu birimden sonra gelen klitiklere enklitik/sonbiçimce, önce gelen klitiklere proklitik/önbiçimce, birimin kökünün içine giren klitiklere endoklitik/içbiçimce adı verilir. Vikipedi 8.8.2022
klon
s.
Türkiyede ise, piyasanın uyanıklarından, Sarsılmaz Silah, el altından çeşitli firmalara patent ödeyerek, eşdeğer klon silahlar üretiyor...
klorak | Ege bölgesinde çamaşır suyu klorak çamaşır suyu markasından. | ege bölgesi dışında çamaşır suyuna klorak dediğiniz zaman insanların bön bön suratınıza bakmasına sebep olursunuz, sonra söylemedi demeyin., | bir sultan hatis, 17.7.2013, EkşiS
a.
Klorin | ABD: Rejim İdlibde klorin gazı kullandı, | Hr, 28.9.2019, 10
a.
klostrofobik
s.
ing.
"Bu miğfer de çok klostrofobik!", 13.01.2024, çeviri filmden "
Klostrofobik | Gerçektenn de eski Emek'te balkonun altında film izlemek klostrofobik bir durumdu..., | C Semercioğlu, HrKlbk, 16.3.2016
s.
kloş | cloche | 1. Çan, kampana 2. alt tarafı çan biçiminde genişleyen (etek) | Fırının üstündeki harap pembe evin tam köşesinde yanan sokak ampulünün ölgün sarı ışığı içinde kloş etekli kızlar, siyah eşarplı orta yaşlılar, sigaralarınınateşleri kırmızı kırmızı yanıp sönen, arada boğuk boğuk öksüren ağır uslu bir alabalık., | OKemal, 1969, 8
a.
fr.
GTS++
kloşar | Evsiz yaşamaya karar veren varlıklı kimse | Şehri anlatmaya kloşarlardan, yani 'evsiz yaşamaya karar vermiş' varlıklı insanlardan başlıyor., | İÖzbey, RKitap, 3.7.2015
a.
fr.
Kloşar i fr çöp/lük insanı | Amerikanomanyaklar adlı romanda, Amerikalı takıntısı olan iki Fransız çöp insanı (kloşar) karı koca, kendi güçleri, zekâları ve üsluplarıyla Amerikan denizcilerine karşı savaş verirler. P. Barışta, T, 29.08.2010
klozet | Closed: kapalı ayakyolu, hela | Bu Rıza'yı götür, klozete dök! Üstüne de sifonu çek, gel!, | YErdoğan, 77 klozet temizleyici jel | toilet cleaner? 3.5.2017g
a.
ing.
klüver-Bucy sendromu | klüver-bucy sendromu kişilerin nesneleri ağızlarına sokmalarına ve uygunsuz seksüel davranış göstermelerine yol açan nadir görülen nörolojik bir hastalıktır. diğer semptomlar, visual agnosia, normal korku ve kızgınlık reflekslerinin kaybolması, hafıza kaybı, distraktibilite*, seizure*, bunama'yı içerebilir. bu bozukluk, beyin hasarıyla sonuçlanan herpes encephalitis ya da travma ile alakalı olabilir., | 25.3.2005, emk, EkşiS | Bellek, cinsel ve sosyal yaşamdaki davranış bozuklukları olarak kendini gösteren Kluver-Bucy Sendromunun hafıza kaybı, yenilemez nesneleri yeme arzusu ve nesnelere karşı cinsel çekim gibi belirtileri vardır., | 13.11.2018, | https://listelist.com/urkutucu-ruhsal-hastaliklar/, 4.4.2019g
a.
tıp
knaypeler | Burası iyi iş yapıyor diye öteki knaypeler buraya adamlarını yollayıp defalarca olay çıkarttılar., | A Özakın, KB, 40
knot | Averof, Egede tüm dengeleri altüst edecek, 22 knot hızı ile donanmamızın korkulu rüyası olacaktır., | ASicimoğlu, Hür, 2.10.2016
ko desinler şahmaranın bağı var kalıp söz. | Hemen bilmece oyununa başladılar. Kural gereği, bilmeyen sorana bir kent vermek zorunda kalıyordu. Birbirinden alıp verdikleri kentleriyse hiç görmedikleri doğaldı. Ama çok kent kazanan, zenginleştiği için seviniyordu. Mıstık ağabeylerinin dediğince, 'ko desinler Şahmaranın bağı var'. Zaten, duydukları bildikleri Aydın, İzmir gibi komşu kentler, bir de İstanbul, Ankara, Konya, Adana gibi koca kentler ., Naciye Poyraz, 1979, 15-16
ko-operasyoncu
s.
xxx
ing. co-operation + tr. -cu
"Benim CHP genel sekreter yardımcılığımı yaparsan partiyi ko-operasyoncu-sosyalist (mesleki birliklere dayanan) bir partiye dönüştürerek partiyi, çok partili hayata intibak ettirici doğrultudaki çabalara geçebilirim" dedi. Esendal'ın burada ko-operasyoncu sözcüğünü İtalya'daki ... ", Abidin Nesimi, Yılların içinden, 1977, 213"
koah | Toraks Derneği Orta Karadeniz Şube Başkanı Doç. Dr. Serhat Fındık, sigara içme salgınının ve yaşlı nüfusun artması nedeniyle önümüzdeki yıllarda KOAH hastalığının daha da yaygınlaşmasının beklendiğini söyledi./ 15.11.2006, www.habervitrini.com/.../koah-nedir-iste-gizli-tehlike-koah-hastaligi-... | KOAH'ın en sık görülen özelliği, akciğerlere giren ve çıkan havayı nefes darlığına neden olacak derecede kısıtlayabilmesidir., | www.sağlık.net/koah.html, 3.8.2008
a.
tıp
koah/KOAH | Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Akciğerlerdeki hava yollarının içi daralıp daha az hava girmesi beliren hastalık. Hava yollarının duvarları kalınlaşır ve şişer, etrafındaki küçük kaslar hava yollarını sıkıştırır, hava yollarında öksürükle çıkardığınız balgam oluşur, minik hava keseleri boşalamaz ve akciğerlerinizi aşırı doluymuş gibi hissedersiniz. www.tip2000.com-den 27.8.2011
a.
tıp
ing.
koala | Avustralya'da yaşayan, okaliptus yapraklarıyla beslenen, yaklaşık 80 santimetre boyunda, otçul, kuyruksuz, keseli, tüyleri soluk boz veya sarımsı renkte olan bir tür memeli (Phascolarctos cinereus) | Koalalar ve çiğ köfte, | Özgürbalamir, İstanbul 2016, (kitap adı)
a.
GTS+
koalisyon | Herneslin ayrı savaşı olar; her yeni nesil eskisinin yerine, daha doğrusu kendi yerine yerleşmek için kendi ayrı savaşını yapar. Fakat tek nesil olmaktan ziyade bir nesillik koalisyonuna benziyen bizim yeni neslinki bildiklerimizin hepsinden daha çetin ve daha uzun süreli olmuştur., R N Güntekin, 1953, 40
a.
fr.
koalisyoner | Toplumsal çeşitliliğin eşitlenmesi ve tüm kesimlerin kendilerini ifade edebilmesi koşulları oluşurken, AKP'de giderek koalisyoner yapının bozuluşuna; liderlik otoritesinin rakipsizleşmesine; adım adım monolitik bir yapının inşasına tank olduk., | GÖzaltınlı, KararG, 11.6.2016
s.
kobalak -ğı | memeli mayasılı içün üç dane ma'ıza (ma'aza) kobalağı üç dirhem göktaşı üç kırmızı büber üç baş sarmusak havruza koyup içine koya ve çapuk büberi ve sarmusağı içine ata ve gene çakıl taşını koyup üstüne ma'ızı (ma'azı) ve göztaşını döğüp üstüne eke yarım dirhem afyon koya üstüne otura bunlar kül olup yanınça gayet mücerrebdir., tsz. el yazması, Fethi Gedikli, 07.05.2025, Facebook
a.
kobra | [G]üvenlik güçleri operasyon alanına kirpiler ve kobralarla ulaştırıldı., | T, 25.9.2013
a.
kobra çiçeği | barış çiçeği; yelken çiçeği lat. Spathiphyllum | Philodendron kobra çiçeği beyaz çizgili noktalar ile güçlü yeşil yaprakları olan bir bitkidir., | | http://www.cicekstra.com/philodendron-kobra-cicegi.html, 15.4.2017g aslında barış çiçeğine halk arasında kobra çiçeği de denmektedir. | ...[Zehirli bitkiler] Kaynana Dili; Kayısı çekirdeği; Kene Tohumu; Kiraz çekirdeği ve yaprakları; Kladium; Kuşkonmaz; Küstüm Otu; Kudüs Kirazı; Kobra Çiçeği; Küba Defnesi-, | http://www.minikdostum.com/zehirli-bitkiler.html, 15.4.2017g
a.
kobralaşmak | diklenmek, baş kaldırmak
f.
koca dağ karı da onun karı
kalıp söz.29.02.2024
koca gorpu: kocalar, ihtiyarlar. İbr??
koca öküz ölmeyince yeri belli olmaz atasözü Erdin Kılıç, 18.9.2018 bir kimse veya nesne gitmeden bıraktığı boşluk anlaşılmaz veya önemi kavnanamaz.
Koca Reis | Koca Reis dediği, Ağır Ceza, o zamanki ismiyle Makheme-i Cinayet Reisiydi. İriyarı ve oldukça yaşlı bir adam olduğu için halk, daha doğrusu mahkemeye işi düşenler, ona bu adı takmışlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 100
a.
Koca Tahir Mustafa temiz, gündeşlioğlu ağzından | 530
s.
kocakarı yaşlı kadın, nine Kocakarı s.kildikten sonra donunu bağlarmış atasazöü İş işten geçtikten sonra aklı başına gelir anlamında bir atasözü. CevatKandemir'den 14.2.2012
kocalmak
f.
yaşlanmak, ihtiyarlamak.
"Felek pençesini sîneme çaldı / Vücud düşvar oldu gönül kocaldı.", San, Hicranî, 96"
kocama | ihtiyarlama, yaşlanma. | ... sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle belirli kişilerin cezalarını hafifletebilir veya kaldırabilir., 1961 Anayasası, 97. m.
a.
kocamanlaşmak | Kocaman hal almak | Kedi hadım olur olmaz tüyleri uzadı, pataları kocamanlaştı., | BevimBurak, SedefKakmalıEv, 1961
f.
kocamanlık -ğı | 1. İhtiyarlık, yaşlılık 2. Büyüklük, azamet | Ama görmüyordu onu. Kocamanlığına karanlık düşmüştü., | BYıldız, DünyadanBirAtlıGeçti, 79
a.
GTS+
kocamış | ihtiyar | Bu toplumun akıllılarından olmasam bile, kocamışlarından; ve sanırım güngörmüşlerinden birisiyim., | NÇınar, T, 22.4.2013
a.
kocasız | kocası olmayan (kadın). | Kocasız, bahtsız anaları İlyos'un / Artık ağlamasınlar!, S Batu, Güzel Helena, 1959, 43| | +Annem, kocasız yatağını yıllardır altın dişli halamla paylaşıyor., | İşigüzel, EDK, 1996, 68
s.
GTS+
kocayapıt
b.a.
koca eser.
"Erzuruma Türkü // Bana söz ile ses arasında dostluktan söz ettiler / Yollarını gösterdiler sonra da, kocayapıt'a bakmanın | / Yapayalnız biri olup çıktım sonunda / -Gelmiş geçmiş koroların en yalnızı", M Taner, Sunak, 36"
kocayemiş
a.
"Kocayemişe ağaç çileği de denir. Muhtemelen ağaç çileğiyle komarın çalımsı* özellikleri arasında ilişki kurulmuş, komaredis "ağaç çileği, kocayemiş" sözü zamanla orman gülünü anlatmıştır."
kocayemiş | Kocayemişe ağaç çileği de denir. Muhtemelen ağaç çileğiyle komarın çalımsı özellikleri arasında ilişki kurulmuş, komaredis | ağaç çileği, kocayemiş sözü zamanla orman gülünü anlatmıştır.
a.
kocayemiş | Yeni ve eski yapıları kuşatan camlar, yeşilliğini kara kışa kaptırmayan defneler, kocayemişler, insanı İstanbuldan alıp dağlara, kırlara götürüyordu, | HKıyafet, 1984, 12
a.
kocayemiş a Bir tür yaban yemişi. | Bir sepet kocayemiş bile istemedim kimseden. MGürpınar, Geceyarısı Notları, 1981, 1994, 26 TDK.nın karayemişle birleştirmesi yanlıştır.
Kocayemişe ağaç çileği de denir. Muhtemelen ağaç çileğiyle komarın çalımsı özellikleri arasında ilişki kurulmuş, komaredis | ağaç çileği, kocayemiş sözü zamanla orman gülünü anlatmıştır.
Kociş | kocacığım | Geçinmek için, sırf sermaye olsun diye çocuk yapan! Şımarık şımarık, çocuk sesi ve konuşmasıyla; | Kociiiş, bugün bizim günümüz, bana ne alıcan, akşama nereye gideceğiz? demeyi bırak da; sen kuaförde, pilateste, astrologda, yogada falan takılırken, evi toplayıp, silip, süpüren, bulaşığı, çamaşırı yıkayıp, kocanın donlarını ütüleyen, çocuğunun bokunu temizleyip mamasını veren evdeki 'YARDIMCI KADIN'ın gününü kutla ve ona ihtiyacı olan, alabileceğin en pahalı şeyi hediye et. Budur 8 Mart'ın ruhu., Cem Özer, 8.3.2019
a.
kociş | Kocasından kocişim diye bahseden kadın, | kizil sakal, 26.8.2009, EkşiS, | türk sinemasının beş dakikada Beşiktaş* dönemlerinde, genelev kapılarında kadınların (bkz. orospu), gelen geçene laf atarken kullandıkları kocacığım anlamındaki kelime, | mikado, 13.6.2001, EkşiS
kocişko kocacığım | Gözyaşlarımızı kocişko, sevgilişko* ve cocişkolarımızla* yarattığımız mükemmel hayatların arkasına sakladığımız Facebook, 'beğenilmek' için kendimizi onlarca filtreden geçirmek zorunda olduğumuz..., | PÖzdemiroğlu, Hür, 24.9.2016
koç | coach* yaşam koçluğu | meslek adı | Yaşam koçu (sic) diye bir meslek var. Evet yahu, makarnacı olamazsam bu da fena bir fikir değil..., | CüneytÖzdemir, 24.7.2011
a.
ing.
koçaklama
a.
?
tr. koçak-la-ma
"Bu toprağın büyüklerini / Anlatır bize koçaklamalar / Yıldızlar gibi çıkarlar / Düşerler yıldızlar gibi / Tek avuntu bu dalga geçme / Yükümlüyüz onları beslemekle / Gelene ağam deriz gidene paşam / Ya inilir ya çıkılır "ne gam" / Çark dediğin hep dönecek / Yukarda kalmaz yukardaki / Su aşağıdan yazık ki / Durmadan çarkı döndürecek /"
koçaklık | Davut Ağa burada yiğitliğini koçaklığını yaptı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 213
a.
koçayı
a.
koç ayı.
tr. koç+ay-ı
"Ey AHISKA, ata yurdum, / Ne topum vardı ne ordum, / Ebediyen kopuyordum, / Koçayı'nın on beşinde."
koçing | coaching koçun yaptığı iş, koçluk | Nasıl izlenmesin ki, böylesine güzel geçeceği önceden belli olan maçlar. ... son anlarında, tempo düştükten sonra kullanarak, doğru coaching örneğini verdi., | basketdergisi.com/m/ust-duzey-basketbol.html, 24.6.2017
a.
ing.
koçlaşmak | Belli ki Burhan Kuzu birdenbire koçlaşmadı., | NecatiDemir, Söz cü, 5.10.2013
f.
koçluk | Siz şüpheciler bana koçluk yapabilirsiniz. Her ne zaman beni negatifi vurguladığım eski YAKALADIM oyunuma geri dönerken yakalarsanız, bunu bana çekirnmeden açıkça söylemenizi istiyorum., | KB, PİG, 56
a.
Koçulmadık s.
kod | code: kanunname. | Acâyib, eimmei dinden bir müctehîdin kitap36 ve sünnetten bi'l-istinbât ictihâd edip tamamiyle vakt ü hâle ve muktezâ-yı asr u zamana tevâfuk eden ve kavânîn-i sehîfe-i 36 ağyâra ihtiyâcdan iğnâ eyleyen bir kavl-i meşrû'a za'iftir; ya müftâ bih değildir; yahud mezhebimizin hilâfıdır demek ne demek? Mezâhib-i ehl-i sünnet cümlesi hak değil mi? Onlardan birini taklîd eden dîn-i İslâmın hâricinde mi kalır? Telfîk neden caiz olmaz? Telfîk caiz olmaz da Koda ittibâ' câiz olur mu? İlcâ-yı zarûret var mıdır denir mi? Subhanallah bu sözleri tefevvüh edenler dünyadan ve vakt ü hâlden hiç haberleri yok mu?
a.
fr.
kod | mavi kod | (hastanede) hayati risk sarı kod | çocuk güvenliği beyaz kod | hekime şiddet (saldırı, taciz) var turuncu kod kimyasal tehlike kırmızı kod yangın var pembe kod? Sarı kod? Ocak 2016g
a.
kod çözücü
temel olarak kodlanmış verinin ilk halini tekrar elde etmek için kullanılan yazılım. Sayısal elektronikte kod çözücülerin basit mantığı, kodlanmış çoklu giriş kod çözücüye verilmekte ve çıkış olarak da farklı şekilde kodlanmış çoklu çıkış alınmaktadır.
b.s.
ing. code + tr. çözücü
"Genel olarak, temel amaç, fiziksel gerçekleştirilebilirlik kısıtlamasına tabi olarak, en iyi tahmini yapan bir kod çözücü tasarlamaktır; burada tahminin yakınlığı uygun bir kriter.
Dil ve Sistem Belleten, Yıl 102, S 7, Nis 2025
kod sivil | Medeni kanun. yurttaşlar yasası. | Bir de başlıca şikâyet bizim mahkemeler olduğundan o bâbda dahî bir yol aranmak ve Mısır'da yapılmakta olduğu gibi bizde dahî kod sivil dedikleri kânûnnâme tercüme ettirilip davâ-yı muhtelite mehâkim-i muhtelitede ve o kânûnnâmeye tatbîkan ru'yet ettirilmek emr-i zarûrî görünür. Bunun dahî ahkâm-ı celîle-i şer'-i şerîfe kat'â dokunmayarak sâir nizâmî mehâkim misillû tanzîmi kâbil olur zann olunur. Ali Fuad Türkgeldi, Ricâl-i Mühimme-i Siyâsiyye, haz. H Pınar, Fatih Yeşil (İstanbul: Kitabevi, 2012), 102;
fr.
kodak -ğı I | | 1. eşek yavrusu, sıpa. 2. yavru katır. 3. ayı yavrusu. 4. manda yavrusu, malak. 5. Annesinin yanından ayrılmayan çocuk. | Eşek siki kodak götüne olmaz. (29.10.2024+)
a.
DS
kodein | Aslına bakılırsa bu gün dünya piyasasında ağır bağımlılık yapan, ancak bir kısmını hemen sayabildiğim maddelerin büyük çoğunluğu (eroin, morfin, kodein, LSD, amfetamin, metamfetamin, extasy, GHB, metadon, suboxon, captogon, crack, meskalin, phencyelidine, barbitüratlart, tranklizanlar) vs. Avrupalı ilaç firmaları ya da kimyagerleri tarafından bulunup piyasaya sürülmüştür., | Ali Gök, Afyon Savaşlarından Günümüze Uyuşturucu Madde Ticareti Üzerine ..., ? ?
a.
kodikolojik | Ali Emre Özyıldırım filolojik, edebi, tarihi, kültürel, kodikolojik ve biyografik açılardan bir nüshaya nasıl bakılması gerektiğini gösteriyor Zemin'de, @halilsolak, 21.12.2021 | Kurumumuz restoratörlerinden Gizem Erten | Diyarbakır Süryani Kadim Meryem Ana Kilisesi Kütüphanesi Koleksiyonuna Ait El Yazmasının Kodikolojik İncelemesi ve Konservasyonu başlıklı sunumunu gerçekleştirdi., @yekgovtr, 17.12.2024, X
kodlama | | Bunun için taşıl bezeklerin kolay anlaşılır, kısa kodlarla gösterilmesi bir zorunluk olmuştur. Birkaç yıldır bu konuda yaptığım denemeler sonucu en kullanışlı kodlama dizgesinin çekirdek sesi 5 sayısıyla gösteren, çoğun sayılarla, özel durumlarda harflarla iş gören bir dizge olduğunu saptadım. Bu kodlama dizgesinin ilkeleri dört noktada özetlenebilir:., G Oransay, Taşıl Bezeklerin Kodlanması, TFA, Mart 1973, Yıl 30, C 18, S 356, 8590
a.
kodlama | 1. doğru iletebilmek için bir adın harflerini bir şehir adının ilk harfiyle harfleme 2. Belirli bir sayı veya karakter dizisini şifreleme dreamer, 11.9.2001, EkşiS 3. Bilgisayar programı yazma*, kod yazma | Bu olmadan kodlama öğretmeye kalkarsanız birçok birey burada sıkıntı yaşıyor ve bu işten kaçıyor., | AnılEmre, HTürk, 15.9.2016
a.
kodlamak –i | 1. harflemek 2. | Neyi yapacak, hangi koşullarda neyi değiştirecek, bunları kodluyorsunuz., | AnılEmre, HTürk, 15.9.2016
f.
GTS+
kodlanma | Yarım yüzyılı aşkın bir süredenberi derlenegelen yerel ezgilerimiz karşılaştırılarak incelendiğinde, her derlemecinin ancak birtakım başkantılar (variante, version) saptıyabildiği görülür. Bu başkantıların karşılaştırılması, ortak niteliklerinin saptanıp bireştirilmesiyle elde edilecek ortalama ezgi sözkonusu türkü yada oyun havasının bilimsel açıdan geçerli biçimini oluşturur. (bk TFA 323. sayı, sf. 7671-7673)., G Oransay, Taşıl Bezeklerin Kodlanması, TFA, Mart 1973, Yıl 30, C 18, S 356, 8590
a.
kodlayıcı
verileri bir formattan diğerine dönüştüren bir cihaz veya işlem
s.
ing. code + tr. -la-yı-cı
Bülent Tellan ( Kodlayıcı ve Kod Çözümleyici )
Türkiye'de medya ve seçimler: medya izleme araştırması 17 Mart-18 Nisan 1999, Konrad-Adenauer-Stiftung, 1999, IV
Kodlu | Kodu olan | Son dakika... Renk kodlu ilk meteorolojik uyarı yapıldı., | Hr, 12.2.2019
s.
Kodoş 1819 | TŞS
s.
koenzim | İng. coenzyme, coferment Bir enzimin aktivitesi için gerekli olan, grup transferinde, oksidoredüksiyon ve izomerizasyon* reaksiyonlarında önemli rol oynayan, genellikle vitamin olan organik bir molekül.VHTS | Kremler içeriğinde, vitamin C, vitamin E, glutadyon, lipoik asit, silisalik asit, buğday ve soya özleri, koenzim Q 10 veya renk açıcı alpha arbutin gibi maddeler içermelidir., | EÖzüntürk, VatanG, 14.7.2015
a.
tıp
ing.
kofalak -ğı | 1. gururlu, çalımlı. | Kofalak Yıl 1850... Kış günü, çat ayaz... Göre'de düğün var. Başka bir köyden Göre'ye gelin almaya gelmişler. Gelmişler ya yengeler seymenler ortada kalmışlar. Köyde, birkaç kişi dışında kimsenin konuk ağırlayacak gücü yok. Konuk, yemek ister, yatacak yer ister... Düğün sahibi dersen, ellerini ovuşturup durur. Kimseye | Konuklarımı ağırlayın diyemez ya! Düğün sahibinin umarsızlığı karşısında, içi burkulan İsmail Koca'nın oğlu Mustafa Koca, herkesin içinde çocuklarına sesleniyor: | Oğlum, koca öküzü kesin, konukları ağırlayın! Düğün sahibi geniş bir soluk alırken, Mustafa Koca'yı kıskananlar; | Koca kofaldı! diyorlar. O günden sonra, Mustafa'nın lakabı Kofalak kalıyor. Onun soyundan gelenler, Kofalakoğlu lakabıyla anılıyor. (Anlatan: Şükrü Güney), | https://www.fibhaber.com/dundenbugune-gorekasabasi, H Güney, E Güney, C Eroğlu, Dünden Bugüne Göre Kasabası, 20.04.2025g |2. İçi boş, kof. DS
a.
kofalmak | 1. gururlanmak, övünmek. | | Vazalak: Kendini öven, kofalan. O vazalağın birisi inanmayın., H Güney, M Kaya, C Korkmazer, Nevşehir folkloru I: deyimler, atasözleri, sözcükler, 1993 C 1, 71 | Gülmece yazarlığımızın usta bir kalemidir Dr. İnsan Ünlüer. Toplum olaylarına bakarken pek çok ahmaklığı, bilgisizliği, düzenbazlığı, sömürüyü, uydurma kişilerin kofalmalarını, yerine göre taşlamalarla, yermelerle, alay ve iğnelemelerle, nüktelerle bizi güldürerek düşündürürek sergilemektedir., İhsan Ünlüer, Oku oku budur sonu, İstanbul 1980, 3. bs., arka kapak | Kofalak Yıl 1850... Kış günü, çat ayaz... Göre'de düğün var. Başka bir köyden Göre'ye gelin almaya gelmişler. Gelmişler ya yengeler seymenler ortada kalmışlar. Köyde, birkaç kişi dışında kimsenin konuk ağırlayacak gücü yok. Konuk, yemek ister, yatacak yer ister... Düğün sahibi dersen, ellerini ovuşturup durur. Kimseye | Konuklarımı ağırlayın diyemez ya! Düğün sahibinin umarsızlığı karşısında, içi burkulan İsmail Koca'nın oğlu Mustafa Koca, herkesin içinde çocuklarına sesleniyor: | Oğlum, koca öküzü kesin, konukları ağırlayın! Düğün sahibi geniş bir soluk alırken, Mustafa Koca'yı kıskananlar; | Koca kofaldı! diyorlar. O günden sonra, Mustafa'nın lakabı Kofalak kalıyor. Onun soyundan gelenler, Kofalakoğlu lakabıyla anılıyor. (Anlatan: Şükrü Güney), | https://www.fibhaber.com/dundenbugune-gorekasabasi, H Güney, E Güney, C Eroğlu, Dünden Bugüne Göre Kasabası, 20.04.2025g | 2. şişmek, genişlemek. | ... gerektirdiği seviyesine nazaran belirli bir şişmeye, kofalmaya maruz kalmış demektir. Bahis konusu şişme veya kofalma da, fiyat artışları biçiminde kendini..., Erdoğan Büyük, Enflasyonun işletmeler üzerindeki etkisinin vergi açısından incelenmesi, ylt, Atatürk Ü SBE İşletme Anabilim Dalı, Erzurum 1997, ? | 3. İçi boşalmak. | | Fitre zekat yıldan yıla kofaldı / Sadakaysa kuruş kuruş ufaldı / Zenginler de pintileşip cufaldı / Gariplerin düşüneni az gardaş., M T Altıparmak, Kayıt Tarihi : 2.1.2012 15:11:00, | https://www.antoloji.com/gariplerin-dusuneni-az-gardas-2-siiri/#google_vignette
f.
DS
kofanca? | Mesela İstanbul balıkçıları aynı balık için | çinekop, | sarıkanat, | lüfer, | kofanca kelimelerini kullanırlar. Bu kelimeler farklı büyüklükte lüfer için kullanılır., | AliYurttagül, Z, 7.1.2016
a.
kofigüratif | akranların birbirine öğrettiği kültür. | Kültürleme 3 türlüdür: Postfigüratif (büyüklerin küçüklere öğrettiği kültür); kofigüratif (Akranların birbirlerine öğrettiği kültür); prefigüratif (Küçüklerin büyüklere öğrettiği kültür). Beta kuşağı prefigüratif olacak çünkü yeniliğin bekçisidir onlar. Toplulukta yalnız, duygularda tekil, hızlı üretip daha hızlı tüketen geleceğin dijital insanı olacaklar. Korkmalı mı? Hayır! Kuşaklar hep vardı hep var olacak., @gokcencatli, 29.01.2025, X
s.
Koflaşmak | Koflaşan kemik neden kolay kırılır? , | O Müftüoğlu, HrKlbk, 16.3.2016,
f.
koft | kopt, kıptî, eski mısır ahalisi. | Ekser memâlikde desise gibi, gayrı ızrar ve iğfal gibi hâlât-ı seyyie yahudilerin ahlak-ı mütearifânelerinden olduğu muhtâc-ı izah değildir. Bunun hikmeti acaba düşünülmüş müdür? Birkaç bin seneden beri memleketlerinde saltanat sürenler ahar milletlerden olduğu cihetle daimâ ecânibe mahkum olagelen Koftlarda, yani ahali-i kadîme-i Mısriyede mezeyât-ı insaniyeden hiç bir halk-ı kerîm mevcud olmaması dahi hep millet-i hâkimeyi hoşnud etmek için iltizam ettikleri riya, tabasbus, müdahene veya mizâcgîrâne etvar-ı miskinânenin netayici değil midir? , Ebuzziya Tevfik, Millet-i İsrailiye, 1305/1886, 52
a.
kointegrasyon | eş-bütünleşme | Coğrafi Bölgelerin Kırsal Alanlarının Suçlar Açısından Kointegrasyon Analizi: Türkiye Örneği • Yunus Emre Karamanoğlu, Bitlis İl Jandarma Komutanlığı, | 2.10.2015eposta
a.
ing.
kok kömürü 1328 | Buradaki verilere göre 1328 (1910-1911) yılında İstanbulda kömür ve odun depolarında 1.926.300 kıyye kömür ve 76.106 çeki odun mevcut olup sene içinde 246.800 kıyye adi kömür, 24 ton taş kömürü, 90 ton kok kömürü ve 21.805 çeki odun satılmış olduğu anlaşılmaktadır., | Şehremaneti İstanbul Beldesi İhsaiyat Mecmuası, 1328, 140-141/W, 17.02.2012 Belleten
a.
kokakolacı | coca cola'dan | Gazozcular... Kokakolacılar... Gazozcu bunlar, gazozcuuu!..., | NGüreli, 32
a.
ing.
kokarca böceği | osurgan böceği. | Doğu Karadeniz bölgesinde başta fındık olmak üzere tarım ürünlerine zarar veren kahverengi kokarca böceğiyle mücadele sürüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'na bağlı Fındık Araştırma Enstitüsü, kokarcanın zararlı etkisini ortadan kaldırmak için samuray arıları üretiyor., Karar G, 17.03.2025
b.a.
koklamak | -i Kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmekHavluyu ikinci kez koklarken kapının zilini duyuyorum. - A. Ümit 2. Çok az kullanma, çok azıyla yetinmekBu otomobil benzini kokluyor. 3+ | +Müşteriye şöyle bir baksın, müşteriyi şöyle bir koklasın, tamamdı. Kaçın kurasıydı o? , | OKemal, 1966, 17
f.
koklayıcı | Hakkın kullarının etlerini yiyorsun, onları çekiştiriyorsun, karşılığını göreceksin. Dikkat et! Ağzını koklayan yaratıcıdır. Doğru olandan başkası canını nasıl kurtarır? Mezarda koklayıcısı Münker ve Nekir olan aldanmış kişiye vay! (Mesnevi, C:3, B:70 v.d), | 10.04.2015, | https://www.konyayenigun.com/filin-intikami, 07.09.2024g
s.
koklayıcı Yumurta kırıcı/koklayıcı Çürümüş yumurta kokusu, en rahatsız edici kokulardan. Ve bazı insanlar sırf bu kokuyu içlerine çekmeleri için para alıyor. Yumurta kırıcılar olarak da adlandırılan yumurta koklayıcılar, gıda üretiminde kullanılmak üzere akları ve beyazları ayırmaları ve bir serideki çürük yumurtayı koklayıp tespit etmek için istihdam ediliyorlar. Bu kadarı bir insanın ömür boyun omlet yememesine yeter... | , | R, 23.8.2011
koklear | Koklear ekme ameliyatı! ++
a.
kokmak | koklamak | Geldim o dost ilinden koka koka gülünden / Niyazinin dilinden çağırırım dost dost, NMısrî, EGŞA, 104 | Ârif isen bir gül yeter kokmaya / Câhil isen gir bahçeye yıkmaya., | Lâ, EGŞA, 344
f.
kokmuşluk -ğu | kokmuş olma hali. | ... kokmuşluk nâdir ve çok kez başka hiltların bozuk yanışından kaynak alıp, sevda hastalıkları değme halde öldürücü olduğu gibi, çalışan halktan memlekete zarar geleceği tasavvur edilemez., H Kıvılcımlı, Tarih, devrim, sosyalizm, 1965, 162
a.
kokoloji | Kokoloji 2: kendini keşfetme oyunu, | TadahikoNagao, 2007 | oldukça masum soruların sorulduğu ve verdiğin cevapların aslinda ne anlama geldiğini, senin hakkında ne söylediğini, temel psikolojik gerçeklere dayanarak irdeleyen oyun. ünlü bir japon psikoloğun yarattığı oyun, | kokoro'nun yani ruhun bilimi anlamına geliyormuş. | the game of self discovery olarak da geçiyor. sorulan sorular da | bir partiye varmak üzereyken çorabınız kaçsa ne yaparsınız, ya da | pencerenize bir kuş konsa ne renk olur gibi sorular...her sorunun simgelediği bir kavram var., | bebru, 13.11.2002, EkşiS
a.
kokoloji | psk. Japonya'daki Rissho ve Waseda Üniversitelerinde profesör olan ve psikoloji ve ilişkilerle ilgili birçok çok satan kitabın yazarı olan Tadahiko Nagao ve Isamu Saito'ca Kokology kitap dizisinde tanıtılan kokoro 'zihin veya ruh' üzerine yapılan çalışma. | Kokoloji: kendini keşfetme oyunu, Tadahiko Nagao, 2006 (kitap adı)
a.
kokolu
s.
kokainli.
* + -lu
"... kocası varmış yasin diye. şarkıcı mı ne. (... ) kokolu seks partileri filan meraklıymış bu ... ", @dddenizakkaya, 11.12.2023, X"
kokonat | İng. coconut hindistancevizi 5.5.2014 survivor'da.Star Tv
a.
ing.
kokoristan | dükkan adı kokoreç evi, kokoreçhane 21.5.2016
a.
kokors şaft
kokoş | menfi Aşırı süslü, birbirine uyumsuz elbiseler giymeyi seven kadın | Otobüste iki kokoş... Konuşuyorlar, ben de dinliyorum., | AlperGörmüş, 7.9.2010
a.
kokpit | 1. Pilot mahalli 2. Mecaz Yönetim yeri | Mısır, en kalabalık ve stratejik açıdan en kritik Arap ülkesi ve yenidevrimlerin kokpiti., | NYağcı, T, 17.9.2011
a.
kokulatmak
f.
koklatmak.
tr. koku-la-t-
"Oğlana bak, oğlana / Boyu benzer fidana / O fidan bir gül açmış / Kokulatmaz adama", Çorabını ördüğüm, Emirdağ Türküsü"
kokulatmak
f.
koklatmak.
tr. koku-lat-
"Oğlana bak, oğlana / Boyu benzer fidana / O fidan bir gül açmış / Kokulatmaz adama.", Emirdağ türküsü"
kokulmadık | Şu Simav 'da üç şey vardır yenilir; Biri elma, biri armut, nar da var, öpülmedik kokulmadık yâr da var. | Simav türküleri | Pencerede gül gördüm. Yar saçlarını ördüm. Kendi güzel yarime. Kokulmadık gül verdim.
s.
kokurdamak | Horozlar ötmüyor, tavuklar kokurdamıyor, inekler böğürmüyor, atlar kişnemiyor, koyunlar melemiyor, köpekler havlamıyordu., | ST, SihirliAdalarArasında, 16-17, İst1342-1339
f.
kokusal
s.
kokuyla ilgili.
tr. kok-u-sal
"[Miniş köpek] Kokusal bir yaklaşımla sağına soluna bakıyor, burnunu ısrarla eğerek, yerleri, havayı uzun uzun kokluyor, sonra da, bir garip, uzak, yabancı bakıyordu Meço'ya.", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 89"
kokuş | Müzik böyle bir şey hocam insanı alır uzak diyarlara pastırma kokuşlarına götürür ...:), | BTopaloğlu, 27.2.2014 rindan kolaylamak –i | bir işi bitirmeye az kalmak | Memo'yu uyuttuktan, Necati de gittikten sonra oturdum Soyut için yazdığım yazıyı kolayladım., | CSüreya, Onüç Günün, 61 (15.7.1972)
a.f.
BTS++
kokuşlu | kokması olan, kokulu, rayihalı | Yavru balaban bakışlı / Yayla çiçeği kokuşlu, | Karacaoğlan
s.
kokuşmuşluk | Kokuşmuşluğu arttıkça, karanlığı derinleşen memleket. #GazetecilikSuçDeğildir#OğuzGüven, | sözgelimi ı HAYIR @sozgelimitwitter, 16? .5.2017g
a.
GTS-
kol kadar
s.
GTS- kocaman (Kol gösterilerek söylenir.)
"Şuncacık kağıdı yere attın mı, polis yakalar haaa... Aha böyle kol kadar çikolatalar var.", H Kıyafet, 1981,12"
kol kadar | kocaman (Kol gösterilerek söylenir) | Şuncacık kağıdı yere attın mı, polis yakalar haaa... Aha böyle kol kadar çikolatalar var., | HKıyafet, 1981,12
GTS-
kol saati | bilek saati | Babam kol saatine baktıktan sonra: -İyi! Çok iyi! Gecikmesiz* götürecek tiren bizi. (...) dedi., | ACılga, Sıpanın, 5
a.
kol sentır
b.a.
çağrı merkezi.
ing. call center: çağrı merkezi
27.8.2019+
kol sentır
çağrı merkezi.
ing. call center'ın okunuşu. çağrı merkezi.
23.4.2024+
Kol vurmak | İndirdiği tahta kepenklere kol vurup kilitledi ve ağır ağır evin yolunu tuttu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 78
kolajen | krş. Kollejen? cildin dermis tabakasında bulunan, cilde destek vererek gençlik ve dirilik sağlayan lifli bir protein. Gençken dayanıklı ve elastik olan bu dokunun yaşlandıkça üretimi azalır. | Unilever firmasının geliştirdiği ilaç vücudun kolajen üretimini arttırıyor.,T, 23.9.2011 | [Soya] Hücre metabolizmasını uyarır, kolajen üretimini destekler ve hyaluronik asit seviyesini artırmaya yardımcı oluyor (sic)., | EÖzüntürk, VatanG, 14.7.2015
a.
kolalı | Kâtibime kolalı (da) gömlek ne güzel yakışır., halk türküsü | kara önlük ve kolalı beyaz yakayla giderken ortaokula, | MG, 113
s.
kolay yollu
s./z.
kolayca. kolaylıkla*.
"Böylelikle ne zaman köfte istesem veya evde yiyecek yoksa veya yoldan gelmişsem kolay yollu işimi görsün diye. Üstelik dondurucudan sadece 30 dakika önce çıkarsam yetiyor..", Şemsa Denizsel, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 8"
kolaycacık | Ama kolaycacık, oyun oynar gibi can alıverenler, en azından, öyle yapar görünebilenler, sıradan insan sayılır mı artık? , | BKarasu, 102
z.
kolaycı | Bir işi yaparken kolay ve kestirme yolu seçen (kimse) | +Bir 12 Eylül 1980 kurumu olan YÖK'ün hedefi, yükseköğrenim eşiğindeki gençleri kolaycı çözümlerle bir yere yerleştirmek haline gelmiş., | DHasol, Cm, 14.1.2016
s.
GTS+
kolayına | 1. Kolaylıkla toplum içinde canaydınların, sebaların sayısı artmadığı müddetçe şüpheciliğimiz sürecek ve sözümüze kolayına itimat edilmeyecek., | FUraz, T, 8.5.2012 | 1. 2. Bildiği gibi, kolayına gelen şekilde. 3. Başı boş, gelişigüzel, rasgele (Son ikisi TaramaS)
z.
kolaylaştırıcı | EkşiS 14.6.2004 | fasilitator Bu uzlaşmada görev alacak Mediatör de, tarafların uzlaşmalarını sağlamaya vesile olan bir kılavuz, kolaylaştırıcı yada rehberdir., | http://metinreyna.com/70/kolaylastirici-arabuluculuk/ 18.6.2013g
s.
ing.
kolaylaştırıcılık -ğı | kolaylatırıcının işi. | O halde İsviçreli adı belirsiz bir kurumun kolaylaştırıcılığıyla ses kadındaki birinci, ikinci üçüncü oslo diye bahsedilen beş konuşma diye bahsedilen beş görüşme yapılıyor., | YOğur, T, 15.9.2011
a.
kolaylaştırıcılık | BTS- | +Materyalist toplumlarda, insanların sahip oldukları zenginlikler, kullandıkları araç-gereçlerin çokluğu, çeşitliliği, hızlılığı veya kolaylaştırıcılığı 'kalkınma'yı anlatmak için yeterli görülebelicekken-., | Ostorado, Sirayet, Mart2015, 6
a.
bts-
kolaylatma | Borçlulara böyle bir hafifleme temin edilirken bankayı da alacaklarının karşılıklarını sağlamlatma ve tahsillerini kolaylatma imkânları ile techiz ederek menfaatlerini esaslı surette korumağa zaruret hissedilmiştir., Cemal Kutay, Celâl Bayar, 9-9-932 den 21-1-939 a kadar, 1939, C 1, 402
a.
kolaylatmak | kolay kılmak, kolaylaştırmak | Sonra ona kolaylaştırdı yolunu., | Elmalılı, Abese, 20. Ayet | Artık Elmacık'ın uşağı işi kolaylattı. Bizim zamanımızda bu durum yoktu. Kötüydü ama, iyiydi de., | Celal Özcan, gökovanın yalazları, 1977, 123
f.
kolaylıklı | Geniş [s.] Dar olmıyan, bol, vasi. Enli. Kayıtsız, kaygusuz, endişesiz. İhatalı. Ferah, rahat, kolaylıklı., İ A Gövsa, Yeni Türk Lûgati, 1930, 306 | ... ilâcı kelpetendir. Hemen çektirirler. Berberler çeker, bazı eli kolaylıklı kadınlar da bu işi görür. Bazan ağrıyı dindirmek için ağızlarını tuzlu su veya rakı ile çalkalarlar., Halkbilgisi haberleri, 1934, S 37-48, 108 | ... kolaylıklı bir hayat temenni etmesine rağmen hisleri ve hareketlerile zorluklara , yorgunluklara , iztirab ve elemlere fıtrî bir meyl ve düşkünlük gösterirdi., Sâmiha Ayverdi, Son menzil, 1943, 5
s.
kolaylıklı | Ne yazık ki Necip Fazıl gibi, etkileriyle büyük dalgalanmalara yol açmış isimleri tarih ve toplum önünde bitirmenin en kolaylıklı yolu, onları tarifsiz sevgiyle tarifsiz nefret arasındaki sınırlara hapsetmekle gerçekleşiyor., | NecdetSubaşı, AçıkGörüş, 13.1.2013
s.
koleda
a.
kötü ruhların kovulması günü.
slv.
Kırklareli'nin Babaeski ilçesine bağlı Büyükmandıra Beldesi'nde, kötü ruhların kovulduğu düşünülen Balkan geleneği 'Koleda', festival havasında kutlandı. Bin yıllık geçmişe sahip olduğuna inanılan etkinlikte beyaz çarşaflar giyip yüzlerini boyayanlar, evlerin camlarına vurarak mahalleliyi korkuttu. Miliyet, 7.01.2024
kolejli | kolej öğrencisi | Kolejli Nereye, | NHOnan, 1968+ (1977)
a.
Koleksiyon henüz tamam olmadı. Fakat burada kesiyorum. Seksen sahifelik bir kitap daha ziyade tenkide değmez.
koleksiyonerlik | Önsözde | Zaten, Kemalizmin artık güncel bir mesele olmadığını düşünebildiğimiz gün, bambaşka bir Türkiye'de yaşayacağız diyen Roni Margulies ile Türkiye'deki tayin edici sorun olarak gördüğü Kemalizm- İslam ilişkisi, koleksiyonerlik ve militarizm kültürü üzerine konuştuk., | | http://t24.com.tr/k24/yazi/ceberut-devlet-kaybolmadi,235, 8.5.2017
a.
TDK-
koleksiyonlu | Geç bunu, koleksiyonlu bu, sarışın iyi, o birinci mektup., | Mİzgü, 78
s.
koleksiyonluk
30.6.2021
koleksiyonluk | collection + tr. luk koleksiyona konmaya değer, koleksiyon için | Adı üstünde, 100'üncü yıl için özel kitap. Yarışın tarihine dair her detay. koleksiyonluk., | YBilgici, RKitap, 3.7.2015
a.
ing.
kolektif
kolektif | collective | Sonra kendi mevhum, muhayyel güneşimize, kolektif güneşe doğru koştum., | Tez, TTE, 102
fr.
kolektifleştirmek | Milliyetçilik, buna ek olarak, memleket sevgisini bireysel olmaktan çıkararak kolektifleştirir., | SerdarKaya, T, 12.2.2012
f.
kolektivist veya kollektivist | Collectiviste. ortaklaşacı. | ... KOLLEKTİVİST SİSTEMİN BAŞARI ŞANSI : aa ) Kollektivist sistemde iktisadî faaliyetin tamamı devlet tarafından yönetildiği için, büyük bir bürokrasi vücut bulmuştur. Bunun sonunda ise, ekonomik faaliyetlerde, şartların özelliğine ..., Kurt Karaca, Milliyetçi Türkiye: milliyetçi-toplumcu düzen; dokuz ışık ..., 1970, 61
s.
fr.
kolektivistlik | Ve yine bilinmelidir ki, sosyalizmler, milliyetçilikler ve dine dayalı siyasallıklar, kolektivistlik çatısı altında toplanan kardeş ideolojilerdir. Hepsindeki ortak payda | insan bireyini değil, | devleti yüceltmeleridir., | N Çınar, T, 19.03.2012
a.
kolektivite | kolektiflik | Öznesi insan olmayan tarih ve siyasete bakın, ardında ya devleti ya da başka bir kolektivitenin egemenlik kaygısını görürsünüz., | Bugün, DErgil, 4.3.2012
a.
kolici
kolin | Bir zar fosfolipiti olan fosfatidilkolinde ve B vitamin kompleksinde bulunan, bir nörotransmitter olan asetilkolinin, asetillenmemiş hâli. Hayvansal ve bitkisel hücrelerde serbest durumda veya hücre zarlarındaki fosfatidilkolin, sfingomiyelinin ve bir nörotransmitter olan asetilkolinin yapısında bağlı olarak bulunan, hidroskopik, renksiz ve suda kolay çözünen, yapışkan, vücutta yağın kullanımını artıran, B kompleks vitaminlerden biri. | Kolin: kolin çocuk beslenmesinde esas besin öğelerindendir ve beyin gelişimini destekler.MedicanaBülten, Şub2015, sayı 74
a.
kolit | kırk yıllık kolitini azdırmamak için / kışın kereviz yerdi yazın yalnızca kabak, | MG, 57
a.
koliva | 1. Haşlanmış mısır 2. Ölününardından pişirilen helva 3. Kelif; basit barınak 4. Bir Karadeniz müzik takımı (kaynak EkşiS), 11.12.2014
a.
kollamak | Sahnenin ana hatları şöyle: En çok elli gencin katıldığı bir yürüyüş, onları kollayan yirmi polis ve usul usul bastıran, yumuşak bir akşam alacası., | TKiremitçi, 2005, 162
f.
kollejen bk. kolajen. | Özellikle kollejen ve elastik lifler, hücreler arasındaki dolgunluk veren yapılar ve yağ dokusunun da azalması ile birlikte yanaklarda çöküntüler ... oluşur., | EÖzüntürk, Vatan, 14.7.2015
kollu
s.
kolu olan.
"Bahçenin, gölgeli yeşil yolundan, çıplak kollu, ayaklarında sandallar, ellerinde mayoları, tunç renkli üç genç kız, kahkahalarla gülerek bahçe kapısına doğru gidiyorlardı.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 149"
kolluk -ğu | yüzmeyi öğrenen çocukların kollarına geçirdikleri içi hava dolu simit şeklinde halka. | Kolluk, şişme yelek lisanslı^, 6.7.2017 Enez, bim | Siyah kolluklarını çıkardı., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 38
a.
kolon
a. mim.
1. Binalarda taşıyıcı sütun. bk. taşıyıcı kolon: taşıyıcı sütun. 2. Katlardaki döşemeleri birbirlerine bağlayan düşey boru. 3. Gazete, sözlük, ansiklopedi, bulmaca ve lotolarda sayfanın dikine olarak ayrıldığı bölümlerden her biri; sütun. 3. gazete, kitap, bulmacalarda dikey bölüm.
fr. colonne
"Betonarme Kolon-Döşeme-Kiriş: Dikdörtgen Kesit Üçgen Kesit Basit Eğilme Tabloları", Aytaç Mertol, 1980 (Kitap adı) || Rusça orijinalinde, Kirilik alfabeyle Ämäpix ve altında Amephka var, yani Emerik = Amerika. Sonra Ämäpixän ve altında amerikanski = Amerikalı (kolon 253)., | H Berktay, T, 27.08.2011
kolon vurmak Aslı kolan. | 1. hayvana eyer ya da semer koyup kolanla bağlamak. | 2. salıncakta sallanırken, hız almak için vücudu öne büküp doğrultmak. | Dünya bir beşik gibi sallanır. / Çocuklar kolon (sic) vurur. / Beşik bir salıncak olur, / yıldızlara kadar ulaşır., Hakkı Özkan, 17 | Saçları yüzüne dökülerek kolan vurmaya başladı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 37 | bu salıncak armağan; şirin İstanbul sana; / Güzellerin gezinsin kolan vursun yanyana. / Geçsin altından vapur, sürü sürü çatana; / Boğaz Köprüsü versin; sonsuz mutluluk sana, | T Baykara, 1987, 17
dey.
kolonileşme | Antik Yunan uygarlığının kolonileşmesinde, Roma İmparatorluğunun Kartacada büyük tarım çiftliklerinin (latifunda) kurulmasında kölelerin emeği kesinlikle yadsınamaz., | C A Balta, İstanbulda kölelik geçmişi, EtkiD, S 2, 2016 Eki/Kas, 12
a.
koloniyel | Kitapta İngiliz kolonyalizminin ciddi baskılarını ve politik oyunlarını görüyoruz; bu Batı'nın klasik bir koloniyel tavrı mıdır? , | CihanKeyif, T, 14.8.2011
s.
ing.
kolonlama | Yapılan bu çalışmalarda yer alamıyorsanız bile köstek olucu kolonlama ve çalma gibi faaliyetlerde bulunmayınız., | | http://www.osmanlicaimla.com/, 1.5.2017g
a.
kolonlaştırmak | Sömürgeleştirmek | Batı, kendisine benzediğini düşündüğü beyazları kolonlaştırarak dünyayı dizayn etmeye çalışıyor., HBabaoğlu, Sabah, 21.10.2014
f.
kolonlu
s.
kolonu veya sütunu olan.
fr. colonne: sütun + tr. -lu
"Sahne bir kattan mürekkep olup üç odadan ibarettir . Bu odaların kapıları aktörlerin söz söylediği on iki kolonlu ve üzeri kornejli bir yere açılır.", İ Gün, A Özdemir, Söke tarihi ve coğrafyası, 1943, C 1, 69 || "Bu cihazların tek kolonlu (resim 135) ve çift kolonlu (resim 136) olanları vardır. -Tek kolonlu olanlarda başlıca şu kısımlar bulunur: Kaynatma kolonu bunun üstünde yine aynı şekilde rektifikasyon kolonu, bunun üstünde de deflegmatör ve buna ..., | AÜ ZF Yayınları, 1955, S 64-65, 163
kolonoskopi | Erdoğan bir süre seyahat edemeyecek ve en az iki-üç ay boyunca yanında bir kolonoskopi torbası taşıması gerekecek., | T, 15.3.2012
a.
kolonya | Biraz i'mâr edilse, şimdiki çaylar mâkamında / Kolonya, gülsuyu câri olur her bir vilâyetten, | Eşref/AKabacalı, | Çeşitli Yönleriyle Şair Eşref Hayatı, Sanatı, Yergileri, | Özgür Yayın Dağıtım, | 1. B., Haziran 1988, | 356
s.a.
kolonyal | Gene de, bizatihi savaşın ve savaş tarzının –ordunun Kürt illerindeki varlığı ve davranışının- 'kolonyal' bir realite yaratması üzerinde yeterince durulmadı., | HBerktay, T, 27.1.2011
s.
kolonyalamak | kolonya ile işlem yapmak, kolonya ile yıkamak, kolonya sürmek | Sonra topraklı ellerini kolonyalamış olmalıydı bu çocuk., | Şİşigüzel, EDK, 5
f.
GTS+
kolonyalı | kolonyası bulunan şey | Osman'ın hakikaten pislik bir çocuk olduğu abdest aldıktan sonra ellerini yüzünü kolonyalı mendille bir tur daha silmemesinden belliydi., | NGenç, isenç, 108
s.
koloratur | İşte tam da bu yüzden Amina'nın aryalarını bir de kıvrak, akıcı sesiyle herkesi kendine hayran bırakan koloratur soprano Nazlı Deniz Boran'dan dinlemek için en kısa zamanda tekrar Süreyya Sahnesinin yolunu tutacağım., | ÖzlemErtan, T, 22.12.2014
kolorektal | Rize'de rutin kullandığı ilaçlarını yazdırmak için kayıtlı olduğu aile hekimine başvuran Yakup Cansız, hekiminin yönlendirmesi ile Sağlık Bakanlığı tarafından 50-70 yaş arasındaki vatandaşlara ücretsiz kalın bağırsak kanseri denen kolorektal kanser taramasını yaptırabileceğini öğrendi., Hr, 27.03.2025
s.
tıp
kolpa argo. | 1. sahte, samimiyetsiz | Siz, Fenerbahçe yönetiminin ve kimi figürlerinin 'madem suçluyuz bizi bir alt lige düşürün' efelenmelerinin samimiyetine ne kadar inanırsınız bilmem, ama hepsinin 'kolpa' olduğu çok kısa sürede anlaşılmış, yöneticilik iddiasındakilerin asıl derdinin markayı değil kendilerini kurtarmak olduğu da eylem-söylem çelişkileriyle açığa çıkmıştır., | STunalı, T, 31.8.2011 | Yıllardır aynı kanalda aynı sıkıcılıkta aynı programı yapan, kendi de bu kolpa işten bıktığını söyleyip duran 'Soner Yalçın'ın eski muavini'ni sormuştuk., | KKöseoğlu, Star, 9.11.2009 2. tuzak | Özellikle bugünlerde Kemal Burkay'a kulak vermek gerek. Hem geçmişin hatalarını daha iyi kavramak hem de gelecekte aynı kolpalara gelmemek için., | AÜstel, Star, 18.12.2009 3. entrika | Seda Sayan'ın gazetelerde haber olmak için esaslı kolpalar çeviren biri olduğunu anladım., | AHakan, H, 19.06.2010
Kolpacı | Yerli otomobil, yersiz kolpacılar., | İ Kılıçarslan, YŞ, 28.12.2019
s.
kolpacılık -ğı | Fakat şundan emin ol ki... Senin muazzam kolpacılığının yanında benim kolpacılığım... Pek zavallı, pek minnak, pek çelimsiz kalır!, | A H Coşkun, Hr, 22.11.2018
a.
kolpadan | uydurma, yalancı, sahte | Öyle duruma göre uygulanan, kolpadan yayın ilkelerinden değil. Gerçek bir gazetecinin ilkesi., | DOral, T, 14.6.2010
s.
kolpaya getirmek | üçkağıtçılık yapmak.– Bak şimdi adamlar herkesi kolpaya getirmek (üç kağıtçılık yapmak –DO) istese ne yapar biliyor musun? Hani Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen ilk üç maddesi var ya işte onları değiştirirler... D. Oral, T, 27.3.10
f.
kolsuz
"Fatma anneanne on beş yaşında Gazi Kolsuz Halil İbrahim'in oğlu Demirci Mustafa ile ailelerinin onayı ve kendi istekleri ile evlenmişlerdi.", Ersin Bulun, 2023, 51"
kolşik | Kolhlara ait. | Akçaabat ilçesi Kolşik flora havzası içinededir.
s.
Kolşik flora | Ordu ili Melet havzasından doğuya doğru olan Giresun, Trabzon, Rize, Artvin ve Gümüşhane illerini içeren kesimine, gür bitki örtüsü anlamına gelen Colchis ya da kolşik flora adı verilmektedir. /21.8.2011fg/
a.
koltuk | tekli koltuk, çiftli koltuk, üçlü koltuk | Üzerinde kuruyan kıyfafetlerini yatak odasındaki tekli koltuğa çıkardı.KTaşkıran, Küllük, 1/2013 koltuğuna ateş düşmek deyim | Bunu geldi, hizmetçi Mahbub Hanıma söyledi. Mahbub Hanıma söyleyince içerisine bir köz düştü. Yanmaya başladı. içinde bir şey kıpırdanıyordu. / Dede Bey baktı ki bu şekil yazıyor. Mahmut Paşa'nın kızı da bunu yazıyor. O zaman anladı ki, bunun koltuğuna ateş düştü., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 194/195
a.
koltuk çıkma | Anlaşılmaz olan Atilla Gökçe gibi bir üstadın, dostlara koltuk çıkma refleksini abartarak, geçmişine ve onu bayraklaştıran genç meslektaşlarına çok ama çok kötü örnek olmasıdır., | STunalı, T, 6.8.2011
a.
koltuklamak | iltifat etmek? | Çocuğu yahut çocuklarıyla övünen babaları da, koltuklamak için: -Elma, ağacının dibine düşer, denir; armut, ağacının dibine düşer, denmez., | Ç. Altan, M, 12.3.2011
f.
kolye ucu | kolye zincirinin ucuna gelen kısım. HAGedikli, 7.6.2012
a.
kolyelik
"Caz çalıyor Adanalı tümtek / Göbek atıyor ortada fingirdek / Göğsü kalçası mavi kolyelik / Gözü süzük ağzı açık / Atıyor portakalcı kulüp tek / Oynuyor oynak keklik gibi sekerek / Göğsünden giriyor iki binlik tek.", E K Gökkaya, 1988, 31"
kolyelik | Caz çalıyor Adanalı tümtek / Göbek atıyor ortada fingirdek / Göğsü kalçası mavi kolyelik / Gözü süzük ağzı açık / Atıyor portakalcı kulüp tek / Oynuyor oynak keklik gibi sekerek / Göğsünden giriyor iki binlik tek, E K Gökkaya, Hasan Baba, 1988, 31
kolyoz
a.
"Kolyoz kokan kıyılar küçük arkadaşlarım / Bütün sıcaklığıyla hâlâ gözümde tüter", İlhan Geçer, 1986, 46"
kom I | Atlarından inerler. Atlar ahıra, koma çekilir./Geldi hemen içindeki bu fikri anlamak için ahırından, komundan bir koyun çıkardı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 207/218 | Kurnaz mı kurnaz, açıkgözlüğüyle ünlü ve bir o denli de sahtekâr, hırsız bir çoban, sah- tekârlığı ve hırsızlığı yüzünden obadan obaya; komdan koma; yaylaktan kışlağa kovulur durur., A R Yalgın, | Aklanmak, TFA, S356, Yıl 30, C 18,
a.
kom II | emir kipi gel | Kom kom' diye ikisinin elini birden yakaladı., | HKıyafet, 1981, 70
f.
alm.
koma II | Eski Yunanlarda, eşit olmayan iki ses arasında kulakla seçilebilecek en küçük aralık. | Allah onu seviyormuş ki, o koca ve kıllı kulaklarına, perdenin değil de bir komanın, dile kolay, onda birini ayırma hassasını vermişti., | İOAnar, GK, 113-4
a.
müz.
yun.
komalık –ğı | koma durumuna gelmiş | Ancak kararın çıktığı gün bir maganda, tartıştığı acil servis doktorunun ağzını burnunu kırıp onu komalık etti., | Y Aytuğ, Günaydın, 14.1.2020, 2
s.
komar | Trabzon geniş ve uzun yapraklı, çiçek açar, bir bodur ağaç türü | komar ağaçları tüter / ilk ışıklarla / ıslak yapraklar üzerine / düşüyor yongalar / yıkanıveriyor, | YMiraç, 1981, 11
a.
komarlık / komarlug -ğu
a.
komar ağaççıklarının çok olduğu yer.
"Komarluğun içinde / Seven seveni arar", Trabzon türküsü"
kombaros | sağdıç. | hıristiyanlarda vaftiz olan çocuğu tutan ve adını koyan adam, kombaros, sağdıç., Gövsa, ?
a.
kombi hastanesi | mec. kombi tamirhanesi, Davutpaşa, dükkan adı, 18.4.2015
b.a. mec.
kombine | Belki kombine satmakta zorlanabilirsiniz ama stadyumda bira satarsanız, çok değil bir sezon sonunda, zenginler kulübüne girersiniz. MForutan, Akşam, 4.10.08, 2.
kombinezon | Bu millet, bu memleket içinde böyle bir kombinezon düşünenlerin mevcudiyetlerine her aklı başında insan mutlaka şaşakalır., | Taray, 156
a.
kombinezon | Bu millet, bu memleket içinde böyle bir kombinezon düşünenlerin mevcudiyetlerine her aklı başında insan mutlaka şaşakalır., | Taray, 156
a.
Kombinezoncu | Enrikacı ve kombinezoncu zekanın kartondan köşküne imrenme., | Başgil, 19
s.
kombinlemek | birbirine uydurmak, yakıştırmak, takımlandırmak | Bu bluzla bu etek kombinlenebilirdi., | 3.12.2011 ShowTV, | Bugün ne giysem. | ...özel peynirle kombinleyip-., | KürkMantoluMathilda, 5.9.2015, twitter | Böyle payetli, çok hoş puşya, biraz da dökümlü. Diyorum onu da lame çanta ve stilettoyla kombinliyeyim. Nasıl sence? Ben bilmiyorum sizin dil! Yabancı yabancı!, | 6.5.2016, GündemSaros, 11
f.
kombinli | kombine edilmiş, uydurulmuş, bütünleştirilmiş şey | AKS T 35165 2'li Kombinli Takım uygun fiyata, hızlı teslimat ve vade farksız taksit fırsatlarıyla trendtesettur.com'da!, | | https://www.trendtesettur.com/t-35165-2li-kombinli-takim_118325, 3.7.2016g
s.
Kombucha | Kahve, çay, su, doğal narenciye suları (250 mililitreden fazla olmamalı) ve kombucha içebilirsiniz. , M Öz, HrPzr, 24.6.2018
a.
Kombucha | Kahve, çay, su, doğal narenciye suları (250 mililitreden fazla olmamalı) ve kombucha içebilirsiniz., | M Öz, HrPzr, 24.6.2018
a.
komedyenlik | komedyen olma hali | Komedyenlikte para var,[ama komedyenliğe] talep yok, | CemYılmaz, HRKelebek, 21.11.2015
a.
komen / kömen | Hayvanın çene kemiklerini silah gibi oyundaşımıza doğrultup ateş etme ve komen söyleme biçiminde oynanan çocuk oyunu. Yusuf Dursun, Akdağmadeni, 1949 d.? , 20.8.2019, Sultanahmet
a.
Komik –ği | güldürü sanatçısı, oyuncsu | Kel Hasan diye tanınan ünlü tuluat komiği Hasan Efendinin burnu hemen hemen hiç yok gibiydi. | , | UsturaD, S 69, 13
a.
komikleşmek | gülünçleşmek, komik/gülünç duruma gelmek | Bu haliyle öyle komikleşmişti ki, görüp de katılmamanın imkanı yoktu. | , | KTahir, AşkÇetesi,77
f.
GTS++
komikli | komik. | muaviye rivayetlerinin en komiklisi tabii ki seyyahlar şahı evliya'da var., hammet, @gcseyyah, 19.02.2025, X
s.
Komili | İçeri girdi, gaz yağında kullandıkları kiloluk boş komili zeytinyağı tenekesini alıp çıktı, bastonuna dayana dayana bakkalın yolunu tuttu., | OKemal, 1969, 70
a.
kominform (b)
a.
"Mao, Kominform diyen soysuzlar unuttu mu ceddini? / Bildirmek gerekti artık onlara haddini", Ali Bozdağ, Üç Mevsim, 70"
Kominform | rus. SSCB'nin güdümündeki ülkeler ile birlikte oluşturduğu ve model olarak commonwealthi alan ekomik işbirliği örgütünün adı*. guru, 16.5.2003, EkşiS | İyi ki kendisi hakemlik etti, bir işgüzara kalsaydı, artık Yansen kominform ajanı mı, Hitlerin tertipçisi mi olurdu, Allah bilir., | FRAtay, MütarekeD, 111
a.
Komintern | Üçüncüsü, baştaki Komintern geleneğini, yani aslında Stalini'n dayattığı realpolitik ahlaksızlığı sahiplenerek, işine gelmediğinde en başta kendi Türkiyesi olmak üzere, çeper ülkelerdeki ezen milletlerin iç bünyedeki ezilen milletlerine karşı uyguladığı baskıyı es geçti., | Uluengin, 17.10.2014
Komisyon | Lisânımızda isti'mâl edilmekde olan 'komisyon–komiser' gibi bazı kelimât-ı ecnebiye dahi bu bâbda kelimât-ı Türkiye hükmündedir, yani bunlardan biri ma'tûf veya ma'tûfun-aleyh olduğu zaman –mukârini nasıl kelime olursa olsun– vâv-ı mefsûle getirilir., | M Naci,
a.
komisyonlaşmak
f.
komisyon kurmak. komisyon halinde teşkilatlanmak,*
"Ancak daha İATP'nin ilk kuruluş yıllarında ortaya çıkan bu tartışma, İATP üyesi gruplar içerisinde EAK türü bir komisyonlaşma girişiminin potansiyel algılanış biçimleri üzerine "semptomatik"veriler sunması açısından önemlidir.", Fırat Güllü'nün Tiyatro Yazıları, 7 eyl 2007, https://firatgullu.blogspot.com/2007/, 18.4.2024g"
komodor | ... demek olur . Lâtincede , fonetik icabı , kelimenin ana kökü kendisini temessül etti- ren radikalle kaynaşarak bunun ... ( Komodor ) sözü de bunlardan uzak değildir . Türkçede söylenişleri ile ( kumandan ) , ( kumandar ) ve ( komodor ) ...Türk dili, 1936, S 15-20, 41
a.
komodor | rütbe olarak albay olan, ancak kumanda ettiği deniz birliği nedeni ile amiral yetkileri ile donatılmış komutan. | Komodor , muhriplerin yerlerini ve durumlarını her an bildirerek yeni bir hava saldırısında hedef olmayı engelmeye çalışıyordu., E Mütercimler, Kıbrıs barış harekatının bilinmeyen yönleri, 1990, 256 | Onların komodoru edebiyatta biri imiş., 11.11.2024 | 2. | yolcu arabası. | Hep birlikte komodor'un (Yolcu arabası) üst katına çıktılar . Yabancı'yı çevreleyip oturdular . Araba henüz avludaydı .Yola koyulmak için kemerli bir kapıdan geçmek icab ediyordu., A Kabaklı, Türk edebiyatı, 1965, C 1, 444
a.
komodorluk -ğu | ...Taşozdaki torpidogeçer-i hümayûn ile tarassud ettirilmesi zımnında Selanik komodorluğuna tebligat-ı lazime icra kılındığı Bahriye Nezaret-i celilesinden cevaben... [BOA -Dahiliye Nezareti Mektubi Kalemi (DH. MKT), 1192/33]
a.
komodorluk –ğu
a.
Taşozdaki torpidogeçer-i hümayûn ile tarassud ittirilmesi zımnında Selanik Komodorluğuna tebligat-ı lazime icra kılındığı bahriye nezaret-i celilesinden cevaben... [BOA- Dahiliye Nezareti Mektubi Kalemi (DH.MKT), 1192/33]
kompansazyon | elekt. | Meslek Yüksekokulumuz binasında bulunan elektrik kompansazyon panosunun 2015 yılı bakım işi firmanıza kalmıştır., | AMYO, 2.2.2015
a.
Kompanzasyon | elek. | İlgi yazınızda istemiş olduğunuz Meslek Yüksekokulumuzun 2020 Yılı için Asansör, Jeneratör, Kesintisiz Güç Kaynağı, Yangın Algılama Sistemleri ve Kompanzasyon, ihalesinin Rektörlükçe yapılabilmesi için Harcama Yetkililiği Olur evrakı yazımız ekinde gönderilmiştir., | F Gedikli, 9.10.2019
a.
Kompanzasyon | Meslek Yüksekokulumuz adına 2019 yılında yapılacak olan 03.7 Menkul Mal, Gayrimaddi Hak Alım, Bakım ve Onarım Giderleri (Asansör, Jeneratör, Kesintisiz Güç Kaynağı, Yangın Algılama Sistemleri, Yangın Pompaları, Hassas Kontrollü Klima Sistemleri, Kompanzasyon, Kombi Bakımı) ihalesinde 03.7. tertibini bloke edilmiş olup; harcama yetkiliği ve gerçekleştirme görevliliğinin ilgili harcama biriminin uhdesinde kalmak kaydıyla ihale yetkiliğine münhasıran Rektörlük Destek Birimi Harcama Yetkililiğine devir edilmesi..., | F Gedikli, 12.9.2018 resmi evrak
a.
komparatif | comparative karşılaştırmalı | Bu kadarı da çok iyiydi ama daha geniş bir komparatif çerçeve çizmedi., | HBerktay, T, 27.11.2011
ing.
komparsita | isp. cumparsa karnaval alayı ve giysisinden la cumparsita | Sahnenin ışıkları sönecek, orkestra Komparsitayı çalarken gelin ve damat mum ışığında sanatkarların çıktığı yan kapılardan ayrı ayrı sahneye girerek kol kola, sahnenin ön tarafına doğru yürüyeceklerdi. (...) Derken orkestra Komparsitayı çalmaya başladı ve ışıklar söndü..., | TAral, SÖ, 112
a.
kompartımanlaşma | Bizim bu sahifalarda üzerine eğildiğimiz ve ağırlık verdiğimiz taraf bilim dünyamızın -marksist bakış açısından sınıf sınıf bölünüşü (kompartımanlaşma'sı) oldu., Sabri F Ülgener, Bilim, İdeoloji ve Marksizm, İÜİF M, 1977, C 36, S 1-4, 57
a.
kompilasyon | compilation: derleme, toplama, tedvin | [M]üftü ve molları, erkek ve kadınları, Müslümanları ve gayrimüslimleri tiplemeye, koleksiyon ve kompilasyonlar oluşturmaya koyulurlar-., | HBerktay, T, 15.1.2011
a.
ing.
Komple | Tamemen, bütünüyle | Ege ve Akdeniz kıyılarını komple gezdim., | M M Kılıç/İ Sarı, HrSeyahat, 24.6.2018, 3
z.
kompleci
a.
kompleks yapmak deyim komplekse kapılmak | Mahcup ve çekingen davranmaya gerek yok. Kompleks yapılacak bir yanı da yok., | AkifBeki, R, 8.1.2013
komplekssizlik -ği | Çünkü... Her türden komplekssizlik, her türden ezber bozma, her türden çıkıntılık karşısında ayrı bir heyecan duyarım., | AHCoşkun, Hr, 8.7.2017
a.
kompliman
a.
iltifat.
fr.
"İlk görüştükleri gece delikanlının gösterdiği yakınlık, onu alâkadar etmiş, konuşmasından, komplimanlarından büyük bir zevk almıştı.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 125"
komplofil | Komplofil Başbakan'ın eline gelen istihbarat raporlarına göre | Uluslararası komplonun içinde PKK, BDP, CHP ve bir de bir kısım medya var., | YOğur, T, 29.5.2012
s.
komplosal | komplolu | Komplosal veya irticai algılamalar olayı basite indirgemekten başka bir anlam ifade etmiyor., | ErkanAcar, Z, 23.12.2009?
s.
kompost | compost BTS+ örnek: parçalanmış organik madde | Bu miktarda karbonu sıfırlamak üzere, anlaşmalı kompost üretim şirketlerinden biriyle çalışılarak, çıkan karbonun atmosferden geri çekilmesine katkıda bulunulacak. Kompost, normal şartlarda çöpe giden ve iklim değişikliğine yol açan organik atıkları gübreye dönüştürerek atmosfere metan gazı salınımını engelliyor., | PCengiz, T, 8.10.2014 | Ayırdığınız filizleri komposta atmaktansa bir saksı ya da yeni açtığınız bir tohum yatağında yaşatabilirsiniz./ Tohumlardan kurtulmak için tek yol sıcak komposta atmak ya da yakmaktır., | 22.7.2016, EvYapımıSebzeler, 3/4
ing.
bts+
kompostlama | Kompostlama organik maddelerin doğal çürüme hızlarını artırır ve onları ekim alanınızda kullanabileceğiniz zengin bir toprağa dönüştürür., | 22.7.2016, EvYapımıSebzeler, 4
a.
komprime
a.
1. a. Çoğu kez yassı veya silindir biçiminde katı ilaç, hap | sıkıt. 2. a. mecaz Bir konuyla ilgili olarak derinliği olmayan kalıplaşmış bilgi.
fr.
"On beş esir birden geliyor. Her birinin elinde içinde komprimeler olan bir kutu var.", Kaptan Paşa, 1954, 150"
komprime
a.
"O devirde evlerde uyku komprimeleri bulunmazdı | en tehlikeli ilâç, kadınların antiseptik olarak kullandıkları süblime hapları idi ama bu da ancak alafranga hanımlarca bilinir mahrem tuvalet levazımındandı. Hisar sırtındaki evlere her halde girmemişti", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 86"
komprimelik -ği | Ağrılara karşı Aspirin Bayer 2 ve 20 komprimelik ambalajlarda bulunur. Ambalaj ve komprimelerin üzerinde halisliğin timsali olan (Bayer imi FG) markasını arayınız., Kurun G 27 Şub 1935, 12
a.
komprodorlaşma
a.
*
ing.* comprodor + tr. -laş-ma
"1/3 Siyasal İslam, son tahlilde kapitalist komprodorlaşmaya uyum sağlemaktan başka bir şey değil. Bu yüzden siyasal İslamın "ılımlılık" iddiasındaki versiyonu Müslüman halklar için asıl tehlikeyi oluşturuyor. (... )"
komşu komşunun külüne muhtaçtır atasözü. | -Nerde o Tabaklıların evi, nerde o komşuluklar, eskidenmiş o, komşu komşunun külüne muhtaçtır, derlerdi, ama şimdi nerde? Eskiden mahallede herkes birbirini tanırdı., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 122
komşu Vergilendirmenin temel hak ve özgürlüklerle dokunduğu noktalar sadece vergi alacağının yöneldiği 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa, AY) 35'inci maddesinde koruma altına alınan mülkiyet hakkı ile sınırlı değildir. Anayasa'nın 20, 21 ve 22'nci maddeleri ile korunan özel yaşamın gizliliği hakkı ve komşu haklar aile yaşamının gizliliği, konut dokunulmazlığı ve haberleşme özgürlüğü vergilendirme sürecinin temel hak ve özgürlüklerle kesişim noktasında yer alırlar., | Cevat Koç, Vergi Hukuku Açısından Özel Yaşamın Gizliliği Hakkı, İÜ SBE, 2024
komşuluk -ğu
a.
"Aynı yerinde değil onun komşuluğunda diyorum.", X, 22.4.2024"
komutan 1930* | kumandan | Atatürk tarafından konulmuş olan komutan sözcüğünün, söyleniş kolaylığı açısından orduda Mehmetçik tarafından çoktanberi benimsendiğini, bunun artık değişemeyeceğini, bu sözcüğe karşı çıkanlara anlattık, Genel Kurulda oy çoğunluğunu sağladık ve 'komutan' kaldı., | HVVelidedeoğlu, 1961AD, 23
a.
komutanlamak | yeni bir yere komutan göndermek | Benim algılamama göre mesele şudur: Aradan geçen zaman içinde Necmettin Erbakan, başında bulunduğu hareketin fikriyatını, 28 Şubatçılığın bugünkü hedefi olan Adalet ve Kalkınma Partisi'ni berhava etmede bir araç olarak kullanılabilecek kadar esnetti... Birileri bunda maden buldu ve kendi amaçları açısından gayet isabetli bir siyasi hamlede bulunarak önce mesajladı, ardından da komutanladı ve çelenkledi., | Görmüş, T, 4.3.2011
a.f.
komutanlı | komutanı olan | 27 Ekim 1914'te Türk bayraklı ve Alman komutanlı Yavuz ve Midilli gemilerinin Rus limanlarını bombalamasının ardından, 3 Kasım ..., | Mehmet Işık, Ölüm uykusu: Sarıkamış harekatı, 2016 İstanbul, ?
s.
Komutanlı!
komutansız | Onbinlerin dönüşü, tarihçi Ksenofon'un komutansız kalan ordunun başına geçip kariyer yapması dışında bir şeye daha yol açmıştır:, | TKiremitçi, 2005, 201
s.
komutlandırılmak | Kendi çıkarına olduğunu düşündüğünde hırsızlığı hak olarak görüp, sporun ruhunun orospulaşmasına sesini çıkar-a-mayan bir kısım kalem esnafı ağız birliği etmişçesine ve tek merkezden komutlandırılmışcasına Trabzon'laHESaplaşmaya giriştiler. | , STunalı, T, 18.8.2012
f.
komün | [V]e komünün (sokağın insanının) safında yer alarak o yaşayan yüzeyi sanatıyla ölümsüzleştiriyor., | Telesiyej, T, 24.5.2012
a.
komünal | Kent duvarlarının yüzeyinin komünal kimliğine karşı, erk'in duvarın mülkiyetini öne sürüp, sanki bir beladan kurtulmak ister gibi duvarı yıkması, ya da yeniden –ama bu sefer başka türlü ve tedbirli– inşa etmesinin ortaya çıkardığı çatışmada, sanatçı misyonu devreye giriyor-., | Telesiyej, T, 24.5.2012
s.
komüncü | Paris komününün (18 mart -27 mayıs 1871) yenilmesinden sonra komüncülerin bağışlanması için çok uğraştıysa da sonuç alamadı., | SennurSezer, RKitap, 3.7.2015
a.
GTS-
komünizan | Komünist | Sözkonusu boykotçu kitlenin Ekmeleddin Bey'i içine sindiremeyen CHP'lilerden ve ulusalcılarda bile sempati uyandıran sol söylemine rağmen Demirtaş'la arasına mesafe koyan Anarko-sosyalist ve bazı komünizan grup ve partilerden oluştuğu görülüyor., | MuratUtkucu, T, 10.8.2014
s.
Konacak taş y.a. Erzincan. Yaşar Bey, Sahaf, 20.07.2024
konak | Fakat dediğim gibi virüsün canlılığını devam ettirebilmesi için bulunduğu konağı öldürmemesi ve başka konaklara geçebilmesi gerekiyor., | Mehmet Öz, 27.3.2020, vatsap öbeklerindeki taçsı sıvaşkı yazısı
a.
konak I | konuk, misafir | Ta bu Türk milleti, ta dedesinden, babasından, aslından, eski devirlerden beri, ta Şamanizm zamanından beri misafir severdi. Konak severdi, yapardı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 275
a.
konak II | konak yavrusu | konağı andıran ev | Böyle konak yavrusu bir eve ayda kırk liracığı bile vermediniz., | Ulunay, MKS, 7
s.a.
BTS++
konakçı
a.
misafir eden, konuklayan.
"Yaşam döngüsünde ana konakçı tilki (daha az oranda köpek, kedi, çakal ve kurt), ara konakçı ise küçük kemirgenlerdir (3). E. Vogeli 5.6 mm uzunluğu ulaşabilir (3). Ana konakçı köpekler, ara konakçı ise kemirgenler olup dokuda multiple kistlere neden olur.", N Duran, M Eraslan, A GENCER, Disiplinlerarası Tıp ve Sağlık Bilimleri Kavramlar, 2022, 6 | "... konakçıyı nasıl bilebiliriz.", çeviri film, 21.01.2024+"
konaklama
a.
mola verme, ara verme.
tr. konak-la-ma
Beyaz bulutlara sarılı yol alıyor! / Tam bu arada / Bir konaklama oldu Değirmenderede | / Oyunlar oynandı piknikler yapıldı / Gün böylece soldu Pina denilen yerde! 84
Konaklamak | Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım / Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde., | M Mungan, Yaz geçer, 1992, 26
f.
konaklı | Onun Osmanlı asaletinin, görmüş geçirmişliğinin son örneklerinden olduğunu biliyordum. Saltanatlı, köşklü*, konaklı, lalalı, uşaklı*, arabalı, kahyalı*..., | NazikErik, 39
s.
konbi kombi | Marikan (sic) mutfak diye bir şey var, biliyor musunuz mesela? Peki ya konbi? , | MelikeKarakartal, KelebekGüncel, 1.1.2011
konca
a.
gonca.
"Güller içinde konca olalım, / Sarsınlar bizi gelecek yıllar.", Celâl Beykal, 1956, 76"
Koncolozculuk. Kalandarda çanta atmak iskefiye kale köyü kılita kalesi İskender Savaş, 15.10.2018
konçina
a.
"Elimdeki tedirgin konçinalarla / Bu oyunu sürdürmek sanırım güç olacak", İlhan Geçer, 1986, 42"
konçlu | Çıplak ayakları, sanki konçlu potin giymiş gibi, aşık kemiklerine kadar kirden kapkaraydı, kabuk bağlamıştı ya, gene de basamıyordu kızgın tozların üstüne., | DCeyhun, 77
s.
kondar
a.
Artvin.
Kondarla lor çorbası, 2.3.2024, tv
kondoma.fr. condom kaput, prezervatif, koruyucu | Assange'ı kondom yaktı., | T, 8.12.2010
kondriyom | BTS- | KONDRİYOM/Olmuyor/Kendimi unutkan bir bırakışla bırakmayı deniyorum., | NGüngörmüş, Büyük A, 1999, 15
a.
bts-
kondu evi
a.
gecekondu.
"Ev | Kondu evi, / Şu, bu evi, / Hayal evi, rüya evi, / En iyisi dünya evi.", F Telatar, Onlar, 30"
konducak -ğı
a.
"Ay konducağım ay kitabımın direği / Ayyy!", M Taner, Sunak, 14"
konduk yurt | Göçtük yurdun kadri konduk yurtta bilinir.
Konektör | Şerit kablosuna pim konektörü takıldı ve elektrik kontrolleri yapıldı., | Hürriyet,16.10.2018
a.
Konfeksiyon malı | Anık, hazır | Şunu bilelim ki Atatürk bize kalıplaşmış, konfeksiyon malı bir doktrin, ya da sosyal, filozofik, ekonomik, idarî bir sistem getirmedi., | Taray, 12
a.
Konferans salonu a. zirve - arama - tele-koferans videokonferans video hakemlik
Konferansçı | Daha ne olacak der, duymadınız mı konferansçının dediğini, ben öleli kırk yıl olmuş!, | UsturaD, S 69, 13
a.
konfi | Confit. bir koruma yöntemi olarak uzun bir süre boyunca yavaş yavaş pişirilen her türlü yiyecek. | Pırasa konfi ile deniz ürünleri sucuğu hazırlık süresi: 30 dakika (mostarda yapma süresi hariç) pişirme süresi: 45 dakika - miktar: 6 sucuk (porsiyon başına 1 tane) (...) konfi için : 1/4 bardak paleo yağı , kuyruk yağı gibi 2 büyük pırasa ( yalnızca beyaz ve soluk yeşil kısımlar ) , uzunlamasına yarıya bölünmüş ve iyice yıkanmış , sonra çapraz 6 mm kalınlıkta dilimler halinde kesilmiş..., M Emmerich, Gamze Sart, 30 günlük ketojenik arınma, 2020, 352 | Karısını akşam tandırda incik konfi ve kavurma yapıp yiyen papaz..., Halil İbrahim Yılmaz @Halil14ylmz24, 08.02.2025, X
a.
fr.
konfigurasyon | bk. Konfigürasyon.
a.
Konfigürasyon | konfigurasyon. Bir şeyin yapılandırıldığı hal. oluştuğu bileşenler, yapılan seçenekler ile gelinen durum. 21.01.2003 mdc, EkşiS | Zülfü Dicleli'nin de adını | muhafazakâr hegemonya koyduğu yeni sağ konfigürasyon, böylece kendini net bir şekilde ortaya koydu., | HBerktay, T, 31.5.2012
a.
konfokal | 9. Aziz Sancar Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü Genetik, İmmünoloji, Sinirbilim, Moleküler Tıp ve Laboratuvar Hayvanları Bilimi Anabilim Dallarında çalışılan testlerin, sunulan hizmetlerin ve Konfokal mikroskop hizmeti fiyatlarının ekteki şekilde güncellenmesine dair teklif,..., İÜ YK, 02.02.2025
s.
tıp tıp
konfor
a.
rahatlık.
fr.
"Bakma yüzüme kuş bakışınla, / Tanıyamazsın beni konfor içinde.", Celâl Beykal, 1956, 20"
konfor | Rahatlık. | Mişlen süperkonfor lastikleri ile kemali emniyette seyahat edilir. Her boydan mevcudumuz bulunur. Mişlen lastikleri Balıkesir ve mülhakatı acantası Yanyalı zade H. NUSRET Zırbalı han-Balıkesir, | Türkdili, 6.8.1934, S 4272, 4
a.
konformist | conformiste: uymacı. | İngilizce unlearning denen deneyimi yaşamak, yani öğrendiklerimizi, bize belletilenleri unutmak, ezberleri bozmak, ruhumuzda konut kurmuş faşistlerle, ırkçılarla, yobazlarla, konformistlerle, darbecilerle, haramilerle yüzleşmemiz, hatta tövbe etmemiz gerekiyor bizim., | MEsayan, T, 11.10.2010
s.
fr.
konforperest
s.
rahatına aşırı düşkün, rahatlık sever.
"exeterin konforperest sinsi Gulu", @Hakipaye, 20 Nis 2017, Twitter"
konfortabl | comfortable rahat, konforlu | Hâkim olabildiniz mi çok | konfortabl bir yer çünki burası. Becerebilirseniz, | Yatsız, Star, 14.5.2013
s.
ing.
Konfüçyusçu | Avrupa'dan Asya'nın doğusuna giderken, arkaplanında Konfüçyusçu ataerkillik ve otoritarizmin durduğu başka bir siyasal kültür âlemine giriyoruz ve bu, komünist rejimlere de yansıyor kuşkusuz., | HBerktay, 29.3.2012
Konfüçyüs ö. | Çinin meşhur düşünürü.
a.
Konfüçyüsçü | Konfüçyüs düşüncelerine inanan ve onları savunan. | Çin trafiğini gözlemleyen herkes, bütün bunların uzun yıllara dayanan Konfüçyüsçü bir uzlaşma kültürü olduğundan kuşku duyar., | AWoltersdorf, T, 19.6.2011
s.
Konfüçyüsçülük | 1. Konfüçyüsün öğretisi 2. Bu öğretiyi savunma
konfüzyona. | confusion karışıklık | Neden Kuzey Kıbrıs'ta kimlik konfüzyonu var? , | GCivaoğlu, M, 22.7.2011
ing.
Kongar | kahverengi | Kahvenin varlığı henüz bilinmiyorken Türkler kahverengine ne derlerdi diye düşündüm. 'Kongar' (kestane rengi) derlermiş. Kestane rengi saça da 'kongral' demişler ve bu sözcük 'kumral' şeklinde günümüze ulaşmış., | @baturalp, twitter, 18.11.2019
s.
Kongreci | Otelin salonu hınca hınçtı. Masalar rkongrecilerin işgalne uğramıştı, ama bütün dünyadaki demokratik cumhuriyetlerden gelme basketçiler de vardı. 107
a.
Kongreci | tamamen dolu. | Otelin salonu hınca hınçtı. Masalar rkongrecilerin işgalne uğramıştı, ama bütün dünyadaki demokratik cumhuriyetlerden gelme basketçiler de vardı., J Nesvadba / E Gürol, Doktor Dong'un buluşu, ÇHA, 107
a.
Konik | Bekar subaylar ise konik çadırlarda kalıyor. Kiralık ev bulmak kolay değil köy içinde., | S Şengil, 1983, 52
a.
Konişakçi. Çok konuşkan, konuşukçu | Çok konişakçı!, | Havva Gedikli, 23.2.2020
Konjo | bir müzik grubunun adı. Alımlı, güzel | İsmi etimolojiye meraklı Akkıncı buldu. Etiyopya dilinde 'alımlı, güzel' demekti., | SerhanYedig, HrKitapSanat, 26.5.2017
a.
kons
a.
konsomatris
fr.
"Bayan aşçı bayan garson kons bayanlar aranıyor!"
konsa çıkmakargodeyim konsomatrislik yapmak, BöyleBitmesin dizisi, 21.10.2012, TRT1
konsantrasyon
a.
yoğunlaşma, teksif etme.
"Bunun sonucu olarak ilkin küçük, cılız kapitaller iflas ettiler. ve bunların değerleri yavaş yavaş konsantrasyon dediğimiz biçimde bir araya gelip yoğunlaştı.", Kıvılcımlı, FK ve T, 12"
konsantrasyon | derişim, yoğunlaşma, odaklanmaTopu, tek hamlede kontrol edemeyen oyuncu, topu kontrol etmek için, | enerji ve konsantrasyon kaybı yaşar., | AFIşık, 27.9.2011
a.
konsantrik | ConcentricOrtak merkezli halkasal yapılar. | Çok büyük bir yıldız gemisi, kontrolsuz olarak uzayda sürükleniyordu. Millerce uzunluğundaki koridorlarıyla, konsantrik güverteleri ile, atölyeleriyle, bitki ve ambarlarıyla., | RAHeinlein, UzaydaKaybolanlar, Çev.CKaplangı, K Yay., İst 1974, 5
s.
ing.
konsept
konsept danışmanı | 90'lı yıllarda görev yaptığı TGRT'de hem program sunan hem de genel müdür yardımcısı olarak görev yapan sanatçı, Beyaz TV'de de 'Konsept Danışmanı' unvanıyla gündüz ve kadın programlarıyla ilgili kanal yönetimine katkıda bulunacak. VatanG 2.7.2011
konservasyon | koruma, muhafaza etme, saklama | 560 yıl sanduka üzerinde kalan eserlerin sergilenebilecek kadar iyi durumda olması uzmanları şaşkına çevirirken Los Angeles Lacma Müzesi konservasyon çalışmaları için sponsor olmayı önerdi bile., | M, 17.7.2011
a.
konservatif | TDK VetHTS koruyucu | Konservatif uzmanların daimi olarak, Wall Street'teki reformlar ya da sigortasızları destekleyen hükümet harcamalarının hisseleri dibe vurduracağını öne sürdüğünü hatırlatan Krugman,-., | T, 12.3.2013
s.
konservatuvar
Konservatuvarlı | Konsertuvara giden veya oradan mezun olan kimse | Şu anki oyuncular ya da televizyon dizisi yıldızlarının çoğu konservatuvarlı, orta sınıf ailelerin çocukları..., | O Baştürk, HrKlbk, 7.1.2019
a.
konserve | ve | korunmuş, saklanmış.
s.a.
KONSOL OYUNU | Hatta robotlara ilişkin, örneğin 'Detroit: Become Human' gibi bilgisayar/konsol oyunlarında dahi kullanıcılara, robotlar ve insanlık arasında seçim yapmaya dayalı bir senaryo sunulmaktadır.
a.
konsolidasyon a. ikt. Fr. Consolidation1. a., ikt. Süreletme 2. Yapıları benzer durumda olan nesnelerin birleştirilmesi 3. Firmaların tüzel kişiliklerinin ortadan kaldırılarak yeni bir tüzel kişilikte birleştirilmesi | Geçen hafta Reformlar ve limit sorunu başlıklı bir yazı yazmış, reformlardaki yavaşlamanın nedenlerinden ve daha dinamik geçen AK Parti'nin ilk döneminde yapılan reformların konsolidasyonunda sorunlar olduğundan bahsetmiştim., | MEsayan, T, 26.3.2012
fr.
konsolide etmek sağlamlaştırmak, toparlamak, pekiştirmek | FP'nin toparlanmasına, siyasette yeni yapılanmalara fırsat vermeden varolan oylarını konsolide edip bir iktidar dönemini daha doldurmak-., | İBerk, 30.6.2001, www.yenimesaj.com.tr/? artikel,1001345/, 25.2.2015g | Muratçım, sen toplantıları notlarını, diğer fikirlerle de konsolide edip bana yollarsın., | SKeskin, 18.12.2013, www.sinankeskin.com/istanbul-turkcesinden-plaza-turkcesine/
Konsolistçi | Bunların Yakın Doğu memleketlerinin hiç birinde alıcı bulamayacağı konsolistçiler tarafından temin edilmektedir., | GugukG, 17.5.1947, 3
s.
konsomasyon | Kontrol neticesinde konsomasyon fiatlarını yükselttikleri anlaşılan bar ve gazino sahipleri ağır surtte cezalandırılmak üzere milli korunma mahkemelerine sevkedileceklerdir., | Cm, 8.9.1942, 2
a.
konsomol | Rus inkılabı piyoniyerlerle, konsomollarla; İtalyan milliyetçiliği silahlı faşist teşkilatıyla kendini kabul ettiriyor., | HSTanrıöver, DağYolu, MahmudEsadBeyinNutkunaCevab, 9.1.1928,11.
konsonant | sağ anahtarına göre birgam yapınız güçlü sesinizle / konsonantı disonantı aşsın sonra binip /katırların sırtına eşekliğin safasını sürünüz, | NBüyüm, 1968, 57
a.
konspirasyon | Selefiyyeyi kabul eden kriminal örgütleri karmaşık yapılı, konspirasyon kurallarını sıkı bir şekilde izliyor, büyük kriminal tecrübeye, silahlara sahiptir ve bu yüzden toplum güvenliğine ciddi bir tehdit oluşturuyor.(sic), efrasiyap.org, 26.1.2012
a.
konspirativizm | [S]ol-milliyetçi gençlik hareketleri, İttihatçılık, Kemalizm ya da Castro ve Guevara hayranlığı veya Tricontinental'cilik gibi farklı | devrimci konspirativizmlerden türemiş küçük fraksiyonları (...),HBerktay, T, 29.9.2011
a.
konsprativist | İng. | Bir yandan, 1848 devrimlerinin ve Paris Komünü'nün yenilgilerini izleyen kısmî ümitsizlik havası ve diğer yandan, küçük konspirativist grupların illegal çalışma tarzı, şiddete karşı şiddet mantığını doğallaştırılmaya yaradı., | HBerktay, T, 18.2.2012
s.
ing.
konstantiniyye | İslâmbol, İstanbul. | Sokaklarında bu şehrin, ölüm / Denizi bu şehrin, ölüm / Göğü ölüm. Sevgisi bu şehrin, / Bu şehre sevgi, bir insanına / sevgi bu şehrin, / ölüm. Konstantiniyye, İslâmbol / olup bir vakitte, donanıp / ışıklarını artık bu şehir., S Erözçelik, 1991, 17
a.
konstitüsyonel | İng. Anayasal | Hususî hukuk kaidelerinin tekamül seyirleri garip İngiliz esas teşkilatının inkişafına maddeten tesir ettiği gibi, halkın mahallî konstitüsyonel temayülleri de hususî hukukun gelişmesine yardım etmiştir., | C Parry/V Versan, İngiliz Hukuk Sistemi, 1945, 10
s.
ing.
konstrüktivist | fr.* onstructiviste kurmacı GTS | Fransa'da bugün adlarını çok az kimsenin bildiği iki kübist ve konstrüktivist ressam..., | BAyvazoğlu, Z, 22.11.2012
s.
konsultan | Her branşda konsültan hekim. Röntgen, ultrason, laboratuar, endovizyonlu KBB muayenesi, panoromik diş röntgeni., | PolymedDevaKliniği afişi 2011
konsülato | konsolosluk | Tebea-yı ecnebiyenin tasarruf-ı emlakden münbais protesto ve ihtarat gibi ahvalde konsülatolarının vesateti kabul olunmayarak bilâ-muamele reddiyle sahib-i mülk tarafından doğrudan doğruya müracaat vukuunda kavânîn-i Osmaniyeye [57] nazaran icabının icrası hakkında tahrirat-ı adliye sureti, | Muharrerat-ı Samiye ve Adliye Mecmuasının 2. kısmının | 1. cildinin fihrist-i umumisidir (s. 56-62), Abdurrahman Hakkı, 1307 [1891-1892? ]
a.
fr.
konsültatif | danışma mahiyetinde olan. | Halbuki bir binanın bahçe plânı bina plânından önce yapılmalıdır. Çünkü: Arazi üzerinde binanın oturacağı yer, bina ve bahçe mimarının konsültatif mahiyette olan anlaşmasından sonra , her ikisi tarafından beraberce kararlaştırılır. Ankara'nın resmi devlet binalarının yüz ölçüsü 6783,400 metre murabbaından ibarettir., AYZE D, 1945, S 7-8, 370
s.
kontamine olmak | Tehlikeli maddelerle kontamine olmuş maddeler
b.f.
Kontamine olmak | Tehlikeli maddelerle kontamine olmuş maddeler.
b.f.
kontamine olmak Tehlikeli maddelerle kontamine olmuş maddeler
kontempıreri | çağdaş | mehmet töre yıldırım? @mtoreyilDaha fazla günümüz kontempıreri artistleri ne kadar da yaratıcılar. güzel sanatlarda malzeme dersinden kalmışlar gibi boyaları karıştırıp duruyorlar., | 28.3.2017 twitter
s.
ing.
konterespiyanoj | karşı espiyanoj | Konterespiyanoj, casusluk ve istihbarata karşı koyma reaktif istihbarat gerektirir., | EUslu, T, 10.3.2012
a.
konteynli |
s.
kontinantal | kıt'a | Biri Kontinantal Avrupa'da hâkim burjuvazinin hodbinliği ve ahlâkî sukutudur.
s./a.
Kontinantal | Kıtasal | Sarayın dış görünüşü kontinantal kanunların şeklî, güzel fakat soğuk hatlarını arzetmez., | C Parry/V Versan, İngiliz Hukuk Sistemi, 1945, 87
s.
kontluk | 1. Kont olma hali 2. Bir kontun idaresinde bulunan toprak | Danimarka savaşından sonra Prusya kıralı I. Wilhelm kendisine kontluk yöneltince çiftetelli oynamıştır., | SalahBirsel, Bitliler, NisanKitapDört, 9/10
a.
kontör/kontur parça kontur tam kontur**
kontörlü
s.
kontörü olan.
"Kontörlü telefon", 10.3.2021+"
kontr-gerilla siy. | Birinci Şube koğuşlarında, Kontr-gerilla hücrelerinde, kışla zındanlarında tam otuz üç gün yattılar., | DCeyhun, 25
a.
kontra | PKK'lilerin beşinin kim olduğu bilinmiyor, PKK medyası, PKK'li olduğu söylenen beş kişinin HPG mensubu olmadığını, gerilla kıyafeti giydirilmiş kontralar olduğunu iddia ediyor., | OMiroğlu, T, 18.7.2011
a.
kontra gitmek zıt gitmek | Dünyadaki 'yüzeyselleşme' sürecine kontra gitmeyen, tersine onunla atbaşı ilerleyen, ama dünyadakinden farklı ögeler içeren bir şey bizimki., | MBelge, T, 24.3.2012
kontrafile | Soslu dana kontrafile uzman kasap 49, 99 TL, | Hür, 28.10.2015, Migros reklamı
a.
kontrastlı
yabancı dil olarak türkçe öğrenen A! düzeyi öğrenicilerin yaşadığı dinleme zorlukları, dilek fidan, 14.12.2023
kontrastsız
kontratlı
s.
sözleşmeli.
fr. kontrat + tr. -lı
"Kontratlı ticareti iptal edemiyoruz" diye diye katliam ortaklığına devam edenlere duyurulur!", @HNOzgen , 12.12.2023, X"
Kontratlı üniversite
kontrbas | Fr. | 1. keman türünden, en kalın sesli yaylı çalgı. 2. bu çalgıyı çalan sanatçı. es.
a.
müz.
fr.
kontrbasçı. kontrbasçı a. Fr. T.kontrbas çalan sanatçı. eş. Kontrbas. (APüsküllüoğlu, Türkçedeki yabancı sözcükler sözlüğü, 1997, 219) | ...ülkemizin caz sahnesinin yetenekli iki ismi kontrbasçı Kağan yıldız ve piyanist Can Çankaya'nın duo* projeleri yer alıyor. ErayAytimur, HrKitapSanat, 26.5.2017
fr.
kontrol | denetçiler, kontrol memurları. | Bayramlarda yalnız fabrika sahibiyle müdürüne giderler, geriye kalan bütün fabrika insanları, işçiler, kapıcılar, kontroller, küçük ustalar filan, karıları çocuklarıyla kendilerine gelirlerdi bayramlaşmaya., | OKemal, HÇ, 26,
a.
Kontrol edilebilirlik -ği | denetlenebilirlik. | Etiyopya Ulaştırma Bakanı Dagmawit Moges, bugün rapora ilişkin yaptığı basın toplantısında, kontrolün kaybedilmesinin nedeninin açıkça kazaya karışan Boeing 737 Max 8 tipi uçaklarda bulunan kontrol edilebilirlik sorunu olduğunu dile getirmişti., | Hr, 4.4.2019
a.
kontrolcü
a.
denetmen, denetçi, denetleyici.
"-ların yanına üç kontrolcü prensip ilâve edilmektedir ki , ehemiyetleri dolayısiyle bunları zikretmek isteriz. Bunların birincisi , devletçilik prensipinin devlet müesseselerinin bünyelerini tayin edecek bir şekilde ifade edilmesidir:", Ayın Tarihi, 1939, S 62-63, 82"
kontrolcü a.Genç yıldızlar taşeron kontrolcü 45, | 31.10.2015, duvar ilanı
kontrolluk -ğu | kontrollük. Nezaret, denetleme işi. | Proje ve Kontrolluk İşlerinde Uygulanacak Fiyat Artış Oranları Hakkında Tebliğ, RG, 18.02.2019
a.
kontrolsuz | Kitapta hürriyetin keyfilik olmadığı da ısrarla vurgulanmaktadır. Bunda 31 Mart Olayının ya da 1908 Devriminin hemen ardından gelen kontrolsüz coGkunun rolü olabilir., | | http://www.turkishstudies.net/Makaleler/1343182941_93_DumanDo%C4%9Fan-Erhan%20Tuna_S-1631-1648.pdf, 31.10.2015g
s.
GTS-
Kontrolsuzluk | Denetimsizlik | Çoğaltılmış kontrol, kontrolsuzluğa gider., | Taray, 104
a.
kontrterörizm | Senelerce terörizm ve kontrterörizm konularında çalışan birisi olarak ben de yukarıdaki soruları arkadaşlarıma (...) sorduğum zaman hep aynı cevabı alıyordum., | ÜÖzdağ, Yeniçağ, 20.10.2011
a.
Konturato 1835 | Kontrat, akit, sözleşme, mukavele | Osmanlı arşivinde yer alan 1835 tarihli bir belgeye göre, Rusya tebaasından Nikola Vitale isimli bir kaptan, elindeki bilgilere dayanarak Kıbrıs'ın bazı bölgelerinde Venedik ve Cenevizlerden kalma defineler olduğunu ileri sürer ve defineleri çıkarmak için Padişahtan izin ister. Padişahın emri üzerine, Darbhâne-i Âmire emini, Nikola ile görüşür ve bir konturato senedi düzenler., | OA, HAT, 1342-52434, Raşit Agün, define makalesi
a.
konturbaz | tontrbas'dan? | Ege'de | Konturbaz derler tütün kaçakçısına., | haber.sol.org.tr,31.1.2010 12.6.2012'de girildi
s.
kontür | Özellikle bu mevsimde ortalama 8 seans olarak yapıldığında yaza daha sıkı ve kontürleri iyileştirilmiş bir vücutla girilmeyi sağlar., | Dilek Avşar, HrKlbk, 6.5.2019
konuk almak | Radyo veya tvye konuk çağırmak | Yanlış insanları konuk aldı, yanlış sorular sordu, yanlış kameraya baktı, yanlış dekorla yanlış ışıkta çekildi, zaten o sırada yanlış kamera yanlış bir açından çekiyordu belki de., | EErgüder, www.sinefesto.com, 19.9.2011?
f.
konuklamak | yapmak* | Ama beni dostunuz bilmişseniz bende olmayan hasletlerin herhangi birinde konuklamak üstünüzdeki manevî hakkımı reddetmek olmaz mı? , | KenanRıfai/İDemir, 12.3.2013 eposta
f.
konuklamak f (konuk+la-mak) ağırlamak, misafir etmek | İşte bu kıral büyük cömertliği, keskin zekası ile bizi burada konuklayan şanlı Subbiluliyuma hazretleridir., | Atsız, Dalkavuklar Gecesi, 34.
konuklaşmak
f.
birbirine konuk olmak.
"Mamur dağ Karadağ selamlaşırlar / Sırtlarında şifa rüzgâr taşırlar / Yayla güzelleri konuklaşırlar / Havası sertleşir bazı Kavak'ın.", Âşık Kemalî Bülbül, M Yardımcı, Halk edebiyatı ürünlerinde âşıkların dilinde ve Köroğlu'nda dağ"
konuklu | konuğu olan | Üç konuklu eğlence, | HTürk, 15.9.2016
s.
konukluk -ğu | misafirlik. | Kadınlar, gece konukluğuna, ellerinde fenerlerl giderlerdi., | ÖFToprak, 1979, 20
a.
GTS++
konuksever
s.
misafirperver.
tr. konuk-sever
Konuksever ve görgülü olmayanları, bilgisizleri, sözünde durmıyanları, gammaz ve düzenbaz kişileri, kemlik edenleri, tembellik ve bencillik taslıyanları, kendini beğenmişleri, değerbilir olmıyanları, sonradan görmüşleri, softaların kaba kuvvetini, iki evliliği, sözün kısası | çağının bütün aykırı olaylarını yermiştir. 30-31
konulaştırma | Basının gündem oluşturma işlevinin üç temel öğesi olduğu söylenebilir: | Konulaştırma, | önemsetme ve | anlamlandırma., | AAvşar, Ağustos 2012
a.
konulaştırmak | Dolayısıyla basın, önemli konuları seçerek, -konulaştırarak- ele almak ve hedef kitleye yansıtmak durumundadır. | , | AAvşar, Ağustos 2012
f.
konulu | İlk yazarın Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'ne sunulan | Ergenlerde zorbalığın anne, baba ve akran ilişkileri açısında incelenmesi konulu yayınlanmamış yüksek lisans tezi makaleleştirilmiştir., T Totan, Z D Yöndem, | Ergenlerde Zorbalığın Anne, Baba ve Akran İlişkileri Açısından İncelenmesi, EÜ Ege Eğitim D, 2007 (8) 2: 53–68, 26.06.2017
s.
konum konum atmakBulunduğun yeri cep telefonu vasıtasıyla muhataba resimli olarak iletmek | orada bulunan başka bir tanıdıktan bana konum atmasını söyledim ve konum atıldı., | mahmutadindabirbalik, 28.12.2014, EkşiS
dey.
konumlamak | Yerleştirmek.
f.
konumlanmak | Yerleşmek, yer almak Köksüz olduğun için de hiç kimse üstüne konumlanamıyor? , | AFI, T, 3.4.2012
f.
konusal | Risale-i Nur'un Risale İle İzahı Konusal Bir İzah Denemesi: Dördüncü Mesele Örneği, | SaidYargıcı, KöprüD, Kış2013, S.121
s.
konuşadurmak | devamlı konuşmak, uzunca süre konuşmak | Liderler, diplomatlar şurada burada konuşa- dursunlar, Suriye'de silahlar bir türlü susmuyor, çoluk çocuk bombardımandan veya açlıktan ölüyor ya da kaçıyor, sığınacak yer arıyor..., | SKohen, M, 6.2.2016
f.
konuşan kitap | belirli tecrübelerini bir program dahilinde meraklılarıyla paylaşan belli bir kimlik veya meslek insanı. | Konuşan kitapların bulunduğu kütüphaneye gitmiş miydin? diye soruyor arkadaşım. / Etkinliğin ekip üyeleri Azime, Minel, Eren ve kitapları Kürt Kitap, Trans-erkek Kitap, Seks İşçisi Kitap ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik., | Özge Atay, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 76 | konuşan kütüphane | konuşan kitaplardan oluşan 'kitaplık'. | Konuşan kitaplar mı? Şaşkınlığım ve merakım bir solukta kütüphaneye götürüveriyor beni., | Özge Atay, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 76 | konuşan sözlük | Emekli bir edebiyat mualliminin işlettiği bu dükkanda, ilk mektep talebeleri için defter kalem silgi, konuşan sözlük, abaküs ve benzeri malzemelerin yanı sıra, çocuklara özet çıkarmaları için ödev olarak verilen kitaplar da satılmaktaydı., | İOAnar, GK, 148
b.a.b.a.
Konuşkanlaşmak | Canlandı, konuşkanlaştı. Bir kadeh rakı getirtti., | T Buğra, Dönemeçte, 2019, ?
f.
Konuşkanlaştırmak | Boşanmak insanı konuşkanlaştırıyordu. Ne kadar konuşursan konuş, söyleyecek lafın bitmiyordu., | E Şafak, Baba ve Piç, 2006, 48
f.
Konuşkanlıkla | Muazzez çocukça bir konuşkanlıkla atıldı: | Biliyorum Yusuf Ağabey. Fakat tuhaf bir hali var. Yaşı benden küçük olduğu halde beraber olduğumuz zamanlar bir çekingenlik, ne diyeyim, bir üzüntü duyuyorum., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 59
z.
Konuşlandırılmak | Sözgelimi, bu sayede geçmişteki malum Abant toplantılarında da ağırlanırsınız, bugün devlet ve siyaset katında da onurlandırılırsınız. Kısacası, oval üslubunuz ve bombeli tarzınız sayesinde her zaman | aranan adam olursunuz; yani joker gibi algılanmanız ve joker gibi kullanılmaya teşne olmanız hasebiyle hiçbir zaman boş kalmazsınız, mutlaka hatırı sayılır bir pozisyonda konuşlanır, konuşlandırılırsınız., | M Öztürk, KararG, 10.8.2019
f.
konuşlu | konuşlanmış, yerleşmiş | İllerde konuşlu bulunan ve il valisinin denetimi dışında bulunan askeri birlikler her hal ve şartta il valisinin denetimi içine girmeli.,EUslu, T, 6.8.2011
s.
GTS-
konuşma kapısı bkz. konuşuk ayağı | Korkup çekinecek de bir şey yoktu. Bir başlangıç, bir konuşma kapısı açmalıydı., | OKemal, HÇ, 18
Konuşmacı | Konuşmacı bir ara, -İçilen her kadeh içki, hayatı bir saat kısaltır!... deyince, Neyzen – Eyvaah! diye bağırır., | UsturaD, S 69, 13
a.
konuşmalık | Türk dünyasının ortak kültürel mirasının belirlenmesi ve diğer konuşmalık türlerle birlikte bu tür ortaklıkların kemiyet ve keyfiyet bakımından daha gerçekçi değerlendirilebilmesi, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY)'un her üye halkın temsilcilerinden oluşturacağı bir kurul tarafından gerçekleştirilebilir., E Manavoğlu, | https://www.academia.edu/36275624/K%C4%B1br%C4%B1s_Tu_rklerinin_Bilmeceleri_2_docx, 04.04.2025+
a.
konuşmasız | suskunca, konuşmadan | Bu sözsüz, konuşmasız*, kararsız anlaşmada; ikisinin de yüreklerini burkan bir acı gizliydi., | CUçuk, CB, 184
s.
Konuşmaz | suskun. | Bir meçhulden korkarak boğulur gibi olduğu bu gecelerin hatırasını bir daha zihninden silemiyor, gitgide daha karanlık, daha konuşmaz oluyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 150
s.
konuşmuşluk | Eskiden bir-iki yerde selamlaştığımız, konuşmuşluğumuz var ya, kim olduğunu çıkaramadım., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 96
a.
konuşturgaç | ahize | Sen bırak bakayım, bir de ben çevireyim' dedi polis ve telefonunun konuşturgacını elinden aldı., | NGüreli, SO, 88 çaldırgaçlı konuşturgaç | telefon | Çaldırgaçlı konuşturgaç, | kimbunlar.weebly.com/ccedilald305rgaccedill305-konu351turgaccedil.html, 14.8.2017g
a.
konuşu
a.
tr. konuş-u
"Konuşu: Nurallah Ataç, Eleştirme Üzerine III, Ülkü, 1948, C 29, 3"
Konuşuk | söz | Vona'dan görünüyor da / Ordu'nun ışıkları / Adamı öldürüyor da / Yarin konuşukları., | Ordu yöresi türüsü
a.
konuşuk konuşma, söz, laf | Maşallah konuşuğu kuvvetli bir kandeşimiz Dkan Bayülgen., | Telesiyej, 30.11.2010 | Öpüştüler, koklaştılar.* Tatlı tatlı konuştular. Epey ki konuşuk ilerledi ya., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 32
konuşum
a.
konuşma.
"Konuşumlar", Selâmi İzzet, Vakit G, 17 ikinciteşrin 1934, 3"
konuşur | konuşan | 21. yüzyılın sonunda, bu dillerin büyük bir kısmının artık konuşurunun kalmayacağı öngörülmektedir., | İsaSarı, 12.1.2013 eposta
a.
konuşur konuşan. | Türkçenin bir konuşuru olarak bundan rahatsızlık duyduğumu da belirtmeden geçemeyeceğim. YÇotuksöken/HDevrim, R, 22.08.09
konuşurlu | Bunun yanı sıra Nanay ve Hinalık dillerini konu edinen yazılar aracılığıyla, tehlikede altında olan ve Türk dilleriyle temasta bulunan başka az konuşurlu diller ve kültürler de ele alınmakta, böylelikle konunun evrensel boyutuyla, bağlantının güçlendirilmesi amaçlanmaktadır., | İsaSarı, 12.1.2013 eposta
s.
konuşuş | Bu Nuran dobra dobra konuşuşuyla, açık saçık şakalarıyla her karşılaşmalarında güldürüyor onu., | A Özakın, KB, 69 | Size serbest görüş, hür düşünüş ve açık konuşuş meziyetlerini telkin edebilirsem, hayatta bu yüzden benim gibi ıstırap çekseniz bile yalınız size değil; aynı zamanda cemiyete karşı borçlarımı ödeyeceğime inanıyorum çocuklarım., | Bizon Benye, BuVatanınÇocuğuBenBirDeliDivane, arka kapak, Boğaziçi, 18.8.2015g
a.
konuşuvermek
b.f.
hemen konuşmak.
"Demiştin ki "Toprak yiğitlerindir", / Kimin bu yer yüzbaşım? / Niçin sustun, / Konuşuver, konuşuver yüzbaşım?", Dağlarca, ÜŞD, 25"
konutlaşma | Kentsel Dönüşüm'de konutlaşma tutar mı? , | ZekiAydıntepe, MedyaHaber, 8.5.2009
a.
konutsallaşma | Son kitabınız 'Asi Şehirler: Şehire haktan kentsel devrime'de ABD'de krizin tetikleyicisi olarak konutsallaşmayı gösteriyorsunuz. Neden şimdi bu sorun yaşanıyor? , | GülsinHarman, M, 13.6.2012
f.
konutsuz | konutu olmayan | İşsiz, ekmeksiz, konutsuz kalıyorlar., | Güney Dinç, 33
s.
konuvermek | Sonuç kampanya reddedildi ve hepimiz kapının önüne konuverdik., | YZAdıdeğmez, KararG, 22.12.2016
bf.
konvertibl | çevrilebilir | ...hiçbir çağda insan kendiyle bu kadar uğraşmamıştır. Günah ve kötülüklerimizi borsaya sürüyor, konvertibl şeytanların kuyruğunu sevap düşüyle çiğniyor, spekülatörlerimizle tedavüle korku sürüyoruz., | NGenç, BuÇağınSoylusu, 27
s.
konyak -ğı
a.
"Doldur şarap konyağı / Yansın aşkın ocağı / Geldi içmenin çağı / Sultanım kâse doldur / Yarımın lutfu boldur.", San, Hicranî, 225"
konzertmeister | Bilkent Senfoni sınavla konzertmeister alacak, | DoğanHızlan, Hür, 21.6.2016
a.
kooperasyon | işbirliği | Bugünün ortamında kimse kooperasyondan kaçamaz, kaçmamalı!, | DGökçe, Akşam, 15.4.2015
a.
kooptasyon | cooptation Bir mecliste hizmet görenlerce seçilen yeni yönetici üye. | Yani doğrudan yargı sistemimizi, yargıda oluşan kast ve kooptasyon geleneğini yıkan düzenlemelerdi bunlar., | M. Esayan, T, 16.9.2010
ing.
Koordinasyonsuz | eşgüdümsüz, dağınık. | Aksi olarak memleketin pek kıymetli dış tediye imkânları bir takım fuzuli, lüks, verimsiz politik yatırım mevzularında ne kadar çok israf edilmiş; koordinasyonsuz hareket edilerek ne kadar çok enerji israfına imkân verilmişse politikanın meşruiyeti ...1955, Revue de la Faculté des sciences politiques, C 10, | 98 | Rusya'nın, son sekiz yılda Suriye ordusunu yeniden inşa etme çabalarının işe yaramadığı açıkça görüldü. Rusya'nın özel birlikler (örneğin, 25. Özel Görev Tümeni) oluşturma çabalarına rağmen, Suriye ordusu genel olarak disiplinsiz, koordinasyonsuz ve zayıf durumda., Cm, 07.12.2024
s.
Koordinasyonsuzluk -ğu | Segmentler arası koordinasyonsuzluk, barsak muhteviyatının hızla ilerlemesini önleyen fizyolojik bir | fren,, vazifesi görür. Komşu fonksiyonel segmentler tek moLör üniteler halinde koordine çahışan bir duruma geçmedikçe barsak muhteviyatı ..., | Ankara Üniversitesi*, C 92, | 97, 1961 | ... kılmayı tazammun eden bu politikalar dağınık bir şekilde ele alınmıştır. Bugün birçok memleketler bu dağınıklığı ve koordinasyonsuzluğu kendi bünyelerine ayarladıkları sosyal güvenlik sistemleri içinde bertaraf eylemeğe çalışmaktadırlar., | İÜ İktisat Fakültesi Yayınları*, 1955, S 78-79, | 90
s.a.
koparılmışlık -ğı | koparılmış olma hali. | Yüreciklerinin yaralanmışlığının, hayır, koparılmışlığının acısını içlerine akıttıkları gözyaşlarına teslim etmiş, ancak birbirlerinin omuzlarına yasladıkları başları ile ayakta duran bir kalabalık., | Nazik Erik, 21
a.
koparış | koparma işi | Hele üzeri kıllı tombul eliyle sulandırılmış rakı kadehini alışı, kadehi ağzına götürüşü, yudumlayışı, sonra kadehi yerine bırakışı, ekmeği koparış, önce dudaklarına bastırış, daha sonra da çatalına takışı..., | OKemal, 1966, 28
a.
kopartmak | çıldırmak, aklını atlatmak | Başına gelen felaketi sabah koşusuna katılan herkese tek tek 'Zavallı, gitmiş*, uçmuş*, kopartmış' diye anlattı., | NGenç, isenç, 128
f. argo
koparttırmak –i |
f.
kopça
a.
düğme.
"Ne kadar kopçalar ve sütyenler ve gömlekler varsa / Bir kadının yalnız kalbine bakar", Haydar Oğur, 1994, 90"
Kopça | düğme | Buyurun, türkünün ortasına düşmüş bir ayrıntı. Kopça. (Kopça, bildiğiniz düğme.) 'Vurdular sevdiğimi yere düştü kopçası.' Derinleştiriyor mu türküyü? , | Y Z Cömert, KararG, 2.6.2019
a.
kopeli Rize Köpek eniği* | Kopeliye bak boyundan büyük sorular soruyor, | TKöseoğlu, , T, 3.2.2012
kopi pest
s.
kopyala yapıştır
"Kopi pest kararlarla reddettiler.", M B Kaya, 8.5.2024, KVKK Konferansı "
kopil | Ahmet Altan cemaatten para alıyor, şerefsizim sağlam yerden duydum' kopillerine-, STunalı, T, 10.5.2012
kopkun | kopmuş | Kopkun kemerlerine / Tılsımlar sıralayan / En beyaz dişlerinden / En çocukken ölmüşlerin, | TektaşAğaoğlu/Rİmrahor, UŞA, 38
s.
kopmak I | 1. Trabzon koşmak 2. tel, sicim vb. ortadan veya bir yerinden kesilmek 3. meydana gelmek | Üç stadyumun rahatlıkla sığacağı bir alan hayal edin. Bu alanın içinde ise irili ufaklı onlarca sahne var. Ama asıl olayın koptuğu yer büyük sahne., | OnurBaştürk, HrKlbk, 8.7.2017 Trabzon | iki çakal gibi / kara kasketli / taşlı gabanlardan / kopa kopa kaçmada, | YMiraç, 1981, 34/42 | ...patates püresi gibi kadınlar kopa kopa kaçışıyor. / Kop gel, hemen gel, mezarluk karuştu, bilmem nasil olacak-., NGenç, İsenç, 9/11
f.
kopmak II | çıkmak, yetişmek, gelmek | Hem hangi çağda köyün bağrından kopan bir aydının bu memlekete zararı dokunmuştur., | MYağmur, 46
f.
kopmak III | çok eğlenmek | Hepsi internete doğdu, dünyada ne dönüyor, diğer medeni yerlerdeki yaşıtları nasıl kopuyor hepsinin, herşeyden haberi var., YKaraahmet, T, 2.8.2014
f. argo
kopsi kefali | Sadecene hafta sonunun bilançosu on beş kişi... Ajanslara göre, Ramazanın başından beri kopsi kefali gidenlerin sayısı üç yüze yaklaşmaktaymış..., | Uluengin, H, 26.12.2000
s.
kopuduk kopuduk yansıma tren gideken çıkardığı ses | Rayların üzerinde 'Kopuduk, kopuduk, tıkıdık, tıkıdık' sesleri arasında yalan yanlış ne söylesen gider., | BTSalihoğlu, 2014, 62
kopuğumsu | Kopuğa benzer | Camekana yakın bir masada sürmüş, sürüştürmüş bir kadınla, kopuğumsu bir delikanlı oturuyordu. , Hacıhasanoğlu, 1954, 6
s.
kopuk
a.
"Yumurta topuk, geliyor kopuk, / Ceket omuzda, nara atıyor, / Bize yan bakan var mı? anam, avradım, / Keserim, biçerim, yerim, içerim.", Celâl Beykal, 1956, 39"
kopuk | Kent merkezinden uzakta olmak, civarda başka bir şey olmaması ve toz-toprak bozuk yol, insanın daha özgür bir havaya / kopuk bir kafaya sokuyor., | SavaşÖzbey, HürCmrts, 3.9.2016kor | korgeneral | Korlar dahil terfi sırasında bulunan tutuklu 14 general ve amiralin hükümetin istediği gibi emekliye mi sevk edildiği yoksa Genelkurmay'ın istediği gibi bekletilip bekletilmediği de bugün açıklanacak listeden sonra netlik kazanacak., | T, 4.8.2011
s.kıs.
Kopuk | mecaz oplum kurallarına aldırmayan erkek, işsiz güçsüz, serseri | Elmanın Kabukları Da / Güzelin Topukları Da (Hah Ha Da Ha Un Ele Hah Ha Da Ha Dönelim Ha) / Hep Mi Asker Oldunuz Da / Mehlenin Kopukları Da (Hah Ha Da Ha Un Ele Hah Ha Da Ha Dönelim Hah Ha Da Ha / Güzele) / Hah Ha Da Ha Yavruya Hah Ha Da Ha Fidana Ha, | Çıra Attım Yanmadı Da, Ankara türküsü
s.
Kopuklukla | Sen bilirsin. Fakat bu ahlaksız mahalle piçi hep böyle kopuklukla devam ederse, ben kızımı alır giderim; sen sevgili Yusuf'unla otur ondan sonra., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 23
kopuş | kopmak, ayrılmak işi | Tarihimizle garip bir kopuş yaşadık ve tarihimizi görülür sebeplerle horladık. Halbuki bunda haklı değildik., | K Tahir, ? ?
a.
kopuvermek | Gazetede haberi okur okumaz garipsedim. İçimden sanki birşeyler kopuverdi. ., | S Şengil, 1983, 31
bf.
Kopya kalemi | kopya kalemini diliyle ıslatır yazardı defterine, | MG, 88
a.
kopyala ve yapıştır | NESTLE herkesten 2012 son kullanma tarihli Banana bebek mamalarının iadesini istedi, çünkü içinde cam olabilirmiş. Lütfen tüm bebeklerin güvenliği için bu yazıyı kopyala ve yapıştır yapınız., | HakkıTerzibaşı, 8.8.2011 eposta
kor a kor | Maç kor a kor geçti. Kıran kırana bir maç oldu. | Alaylı; mühendislerle kora kor mücadele edebilecek kadar bilgili., | Devrim Arabaları'ndan. // | Hüseyin abi, benim organizasyonlarım daima çay kahveli olacak bundan sonra zira alkoll??leri Murat abi aldı üzerimden. Ama çay muhabbeti kora kor tutuyor bilesin, | baliksevdasi.com. keza | Muhabbeti özleyenler, hava soğuk zaten balıkta yok kora kor muhabbete niyetlenenler, bir akşamı dostlarıma ayırır sohbetimle dizisiz sohbeti arayanlar şimdi buluşma zamanı... Sıcacık çayların eşliğinde muhabbet etme zamanı... | Yukarıda anlattığım ve sayın Tuksal'ın yazısında yer alan psikolojik nedenlerle değil sadece; bu kora kor bir güç savaşı., | Mesayan, T, 6.9.2012
kora böreği | Malzemeleri 3 adet hazır yufka, sarımsaklı yoğurt. Yapılışı: | 1. Yufkaları alıp resimdeki gibi büzün, 2. Daha sonra aralıklarla kesin ve tepsiye dizin, 3. 180 derece fırına verin ve üstü kızarana dek pişirin, 4. Sarımsaklı yoğurdu ayran kıvamında yapın, 5. Yufkaların üstüne dökün ve yumuşamasını bekleyin. Afiyet olsun. Figen Not: Yufkalar piştikten sonra 2 hafta bekleyebilirsiniz.Gerektiği zaman yoğurt dökün. Fethiyede büzme denir. Veya oklava tatlısı/oklavadan sıyırma, karakuş da benzeri. Gırtlan.
a.
koral
s.
koroya uygun, koro için.
" "Koral eserler : a . dinî eserler:", Türk Ans. 1946, C 8, 57"
kordiplomatik | Sonra renkli camlarından içi görünmeyen siyah bir Mercedes... zayıf topuk | Düşmanımın zayıf topuğunun ne olduğu çıkmıştı ortaya., | S Dölek, Kirpi, 115 Kordiplomatik plakalı bir başka araba..., | S Dölek, Kirpi, 114
a.
kordoma | bir tür kemik kanseri. | Annesi milyonda bir görülen ve tedavisi olmayan bir kanser nedeniyle ölmüştü... 36 yıl sonra çığır açan bir keşfe imza attı! Kordomayı alt etmeye 5 yıl kaldı., Hr, 19.02.2025
a.
tıp
korektif | corrective düzeltici | Fakat gazeteciler mesleklerinde böyle davranamaz, çünkü bu basının korektif rolünden vazgeçmesi demektir., | CSey, 22.10.2012
s.
ing.
korelasyon | Eyaletlerin Cumhuriyetçilere oy vermesiyle eyaletteki Wal-Mart yoğunluğu, eyaletlerin Demokrat Partiye oy vermesiyle eyaletteki Starbucks yoğunluğu arasında korelasyon olması, daha yüksek gelir sahiplerinin Demokratlara, alt gelir guruplarının Cumhuriyetçilere oy verdiği sonucu çıkmayacağı gibi, tam aksine bir durum söz konusudur., | DoğanGürpınar, T, 8.8.2011
a.
korelatif | correlative? | Soruşturmayı bir cemaat operasyonu olarak gören Fenerbahçelilerden bazıları, Fethullah Gülen'in Galatasaraylı olduğunu iddia ederek korelatif bir bağ kurmaya bile çalıştı., | STunalı, T, 3.8.2011
ing.
korelendik
f.
Kore işleri ile donanmak, varlanmak.
kore + len-
Korelendik
Koreli | 1. Kore halkından olan 2. Kore savaşına katılan Türk ordusuna mensup asker | Mezarlardan korkmadığını söyleyen Koreli, bir arkadaşıyla iddiaya girişmiş., | BTSalihoğlu, 2014, 110
a.
Koreli | 172 bin Güney Koreli, 1937'de uygulanan sürgünde Rusya uzak doğusundan Özbekistan'a ve Kazakistan'a gönderilmişti., | A Kanca, 9.6.2019, rindana eposta
korist
a.
koro üyesi, korocu.
fr.
"1950 yılında dünyaya gelen ve asıl adı Yüksel Katmer olan ünlü sanatçı Rizeliydi. Babasını erken yaşta kaybettikten sonra eğitim hayatını yarıda bırakan sanatçı 1975 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı'nda korist olarak başladığı müzik kariyerine sayısız başarı sığdırmıştı.", Hürriyet, 8.01.2024"
korist | müzik korocu | Kısa bir süre sonra koristlerin tamamına yakını Nazilerin kurduğu en acımasız ölüm kampı olan Auschwitz'e gönderilse de, Schächter direnmeye kararlıydı., | ÖErtan, T, 17.8.2015 | Korist seçmeleri tüm hızıyla devam ediyor! Peki ya sen nerdesin? , | 16.10.2016 ARSNOVA duvarreklamı
a.
korka korka | korkarak, korkulu halde, korku duyarak | Zavallı ihtiyar, oradan korka korka uzaklaştı., | HakkıErcan, BeşKardeş, RafetZaimler, İstanbul, 2. b., ts., 14
z.
Korkarım ki gittiğim yer de olur ammâ garîb, | AGölpınarlı
korku | Babası: 'O hiçbir şeyden korkmaz.' dedi. 'Korku aklın duvarıdır. Onun duvarı yıkılmış besbelli. Yılandan çıyandan korakmaz, eşkıyadan korkmaz. Kapız'dan bile gece tek başına geçer..., Naciye Poyraz, 1979, 36
a.
korku almak | korkuya kapılmak. | Aslan kurda kızarak bir pençede öldürmüş, / Ölen kurdun gözleri açık klamış, / Tilkiyi korku almış. / Aslan tilkiye dönüp: -Haydi tilki kardeş eti bölmek sana düştü., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? 7 (30.05.2025)
f.
korku imparatorluğu | mec. Korkunun hakim olduğu, imparator olduğu yer. | Sosyalist Demokrasinin kalkındırılma yolu varken, Çin'in 800 milyon insanı sınırsız yetkileri olan tek bir adama esir olmuş. Yani Çin bir korku imparatorluğu haline gelmiş . Filmde bazı şotlar, meydan okunamaz lider Mao Zedung'a sadakat diye bağıran bir kitleyi gösteriyor. Göstericilerin sonsuz rüyaları metrelerce yükseklikte bir cehennem adamının heykeli tarafından ..., Dilde, fikirde, işde birlik: aylık dışpolitika D, 1977, S 5, 374
b.a. mec.
korkucu
s.
çok korkan.
"İçlerinden akıllı, dindar ve Allah'tan korkucu bir kimseyi emir tayin edip sözüne itaat etmek gerekir.", V A Tok, Alış veriş kitabı, 50"
korkulanmak | Korku dolmak, korkmak | Hacer ninenin düşünceleri parça parçaydı. Bir araya getirdikçe, yüreği korkulanıyordu., | BYıldız, DünyadanBirAtlıGeçti, 78
f.
korkulu | 1. Korku veren korkutan 2. Kendisinden kötülük gelebilen, tehlikeli 3+. korku içinde, korkmuş | Çocuk, ne yapması gerektiğini kestirememenin şaşkınlığıyla, gözlerini iri iri açmış, biraz öfkeli, biraz korkulu, dik dik bakıyordu., | DCeyhun, 112
s.
GTS++
korkuluk | Sığ sularından serin loşluklarından / gelirdi geceleri korkuluğa / Uyandıkça birikirdi selim günahım da, | Bünyamin K, 31
a.
korkutucu
s.
"Yazı masasının arkasında bir koltuğa yerleşmiş, korkutucu bir hareketle parmağını bana doğru çevirmişti.", Kaptan Paşa, 1954, 135"
korkutucu | Müminleri rahmet ile müjdeleyici, kafirleri azapla korkutucu olarak gönderilen Efendimiz, Allah'ın Resulü Hz. Muhammed'e (SA) ve onun âl ve ashabına salat ü selam ederim., | BedirY, İst 1970, 3
s./a.
TDK-
korlu
s.
yakıcı, koru olan.
tr. kor-lu
"En içli bezeyişlerimle | / Sevgililer yaşamalı bahçelerinde gülüş demetleriyle / En korlu hasretlikleriyle: / Haykırılarım susmadan yaşantı olmalı,", Latife Çelebi, 1966, 64"
korluk | Korgeneral olma hali | Donanma Komutanlığı'na da | korluktan oramiralliğe terfi ettirilen Nusret Güner geldi., | T, 4.8.2011
a.
Korna çalmak / vurmak
kornacı | Bu kovulduğum çarşı dükkanlar kornacılar vitrin gezen çirkinler, | BünyaminK, 34
Kornerlik –ği | Apr 22, 2017 - ... oyuna müdahaleleri | zamanında ve yerinde yapan, | dahası | maçın biçimine 28 saniye kaldığı sadece bir kornerlik süreçte oyuncu değiştirirken, | aslın | turu getirecek penaltı atışlarına 'mükemmel' bir vuruşla katkı koyacak ve ..., | 22.5.2017, | https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/ocal-uluc/596482.aspx, öcal uluç | Kornerlik bir soru güzel!, | Mart 2020, tv
a.
kornet
a.
"7 Ekim'den beri İsrail'in kuzeyine saldıran Lübnan'daki Hizbullah güçleri son olarak 'özel bir füze' olarak adlandırdıkları sistemle İsrail'in radar üssünü vurdu. Lübnan medyası füzenin Rus yapımı "Kornet atgm" olduğunu belirtti. ... Hedefine doğrudan gitmemesi nedeniyle İsrail hava savunma sistemleri tarafından tespit edilemeyen kornet füzesi, tank, zırhlı araç ve radar istasyonları gibi hedefleri kolayca etkisiz hale getirebiliyor dahası radar sistemleri dahi füzeyi sistemde algılayamıyor. ", Milliyet, 26.01.2024"
kornişon | (Fr. cornichon) Küçük, lezzetli, kabuğu pürtüklü bir tür turşuluk hıyar. 15.4.2017Migros
a.
korobaşı | Korobaşı ... Süreyya Taşer, Asuman Çağlıyansu, S Batu, Güzel Helena, 1959, 3
korona / 'corona' III | corona Sars'a benzeyen ve insandan insana geçen bir öldürücü virüs. | Dünya Sağlık Örgütü ölümcül SARS virüsüne benzeyen corona virüsü için temasla insandan insana geçebilir uyarısı yaptı., | T, 14.05.2013 EkşiS, spontanist, 17.2.2013
a.
ing.
korona I | it. corona hükümdarlık tacı (Özön, 122) | İşte belki de, bu mühim Hırsızbaşı'na bir corona koymak icap ederdi., | İOAnar, GK, 81
a.
korona II elektrik Bir iletkenin elektrik alan şiddeti veya yüzeysel alan şiddeti kendisini çeviren gazın delinme dayanımını aştığında meydana gelen kısmi boşalmadır. Meydana gelen bu kısmi boşalmalar (korona) geçici veya sürekli nitelikte olabilmektedir., bk. elektrikce.com/korona-nedir/, 2.2.2016g | Korona Olayı Nemli ve sisli havalarda enerji nakil hattı faz iletkenlerinin yüzeyinde havanın iyonize olması ile mor renkli, ışıklı halkalar görülür., | 30.10.2008, www.kontrolkalemi.com › ... › Elektrik › Elektrik Genel › Yüksek Gerilim, 2.2.2016g
korozyon | aşınma, paslanma VÖzdemiroğlu, 20.10.2011 Mcadde
a.
korporasyon | Aile mecâlisi, erbâb-ı hiref ve sanâyi korporasyonlarının mecâlisi, ahali cemaatleri mecâlisi, bunların fevkınde hükümdar tarafından muvazzaf mehâkim, ba'dehu bizzat hükümdar gelir., | MahmudESad, TİH.
a.
fr.
korps | Artık Mısır'dan ümit kesilmiş gibi: Afrika Korps'un Kahire'de geçit resmi yapması bir gün meselesi..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 56
a.
korpussuzluk -ğu | Gerçekten korpussuzluk sana yarıyor., JustAliKara, 09.05.2025, 22.29, X (sohbet)
a.
korrepetisyon | solistin icra ettiği esere yapılan piyanolu eşlik | Zümrüt Özdemir Korrepetisyon, | İÜ 2015-2016 müfredatı, 6.2.2016g
a.
korsaj | corsage küçük kısa korse | korsajının bağcıklarını çöz /mucizenin yaşandığı / tatlı kıvrımları keşfet, | MuhsinKıratlı, CazKedisi, 2015, sayı 2, 29
a.
fr.
BTS++
korsan | 1. haydut 2. korsan kitap, cd, album vs.den kısalma ile kanunsuz üretilmiş kopya
korsan bildiri
b.a.
1. izinsiz dağıtılan bildiri. 2. korsan tebliğ.
? + tr. bil-dir-i
"Üniversitede korsan bildiri / Gönül Hanbay Milliyet her türden gericiliğe karşı bilimi ve cumhuriyetimizi korumada gösterdiği üstün kararlılık , beceri ve başarısını küçümsemeye çalışmak ve yıpratmaktır. İdeolojisini ve desteğini Batı'dan alan ... ", Haftaya Bakış, 1999, 26 || "... korsan bildiri" sundum . Ancak oturum başkanı Zeynep Oral'ın belirttiği gibi medyada ( tabii sanatta da) kadınlar üç bağlamda ( dolayısıyla " üç kat " da diyebiliriz ) önemliydiler : ürünlere konu oluşturan , içeriklerindeki kadınlar ... ", Toplum ve Bilim, 1997, S 72-75, 211"
korsan tebliğ
b.a.
bir bilimsel etkinlikte soru sorma veya katkıda bulunma bahanesiyle uzunca görüşlerini dile getirme
? + ar. teblîğ
"... Korsan tebliğ gibi korsan cevap vermek istemiyorum, belki konumuz da değil , ama tarım politikalarına bilhassa dikkat çekmek lazım . Polonya son derece haysiyetli , onurlu bir şekilde direnmiş , bir çok politi- kasını Avrupa Birliği ... ", "
"M Yılmaz, Y Anzerlioğlu, Y Doğaner, Avrupa Birliği: çağdaş uygarlığ̆ın yolu mu, ulusal ... , 2005, 141 İÇİNDE BULUNDU – 141. SAYFA ."
korsancı kanunsuz kitap, cd, album kopyası üreten | Korsancılar çalı(şı)yor., | T, 27.12.2011 | Hepsini geçtim; büyük paralarla bu denetim yapılırsa korsancılar eski sisteme dönecek, yine her sokak arasında bond çanta içinde korsan DVDler satılacak. | , | MTezel, SGünaydın, 5.5.2017
korsanlaştırmak | korsanlaştırdığım kitaplarım / beyoğlunun yalnızlığında, /kaçar gibi / susar gibi / ben olan..., | Osalmış, Küllük, 2013, 1/12
f.
korteks | cortex kabuk, bir organ veya yapının dış katmanı, beyin kabuğu | +Duramayan beyin korteksim (...)–leri ezberliyor., | HBerktay, T, 22.8.2012 | Beyin göçü'* tabiri aslında palavraydı. Doğru tabir, 'korteks göçü' idi., | İOAnar, GK, 133
a.
fr.
kortik | Elazığ çukur | ";;;;;;;;;;;;;
;;kortikal kemiği | Leicester Üniversitesi ekibi, tütün kullandığı bilinenlere ve sigara içme geçmişi bilinmeyenlere ait 323 kortikal kemiği inceledi., Sabah, 20.10.2024, 2
b.a.a.
tıp
kortizol | Gebelik sırasında, büyüme hormonu ve kortizol düzeylerinin artması, insan plasental laktojen hormonunun (HPL) varlığı, plasentadan insülini yıkan enzim salınımı ve artmış östrojen ve progesteron düzeyleri nedeniyle insülin direnci görülme ihtimali artar., | MYılmaz, MBursa, 31.7.2015
s.
kortizonlu
korucubaşı
b.a.
Ormancı [i] Orman memuru, orman fennini tahsil etmiş adam, korucubaşı İ A Gövsa, Yeni türk lûgati, 1930, 839
tr. korucu-başı
koruculaşma yeni | Karayılan kitabında, bölgenin en büyük korucu aşireti olan Jirkilerin, koruculaşmasının nedenlerini anlatırken, Jirki aşiretinden örgüt yönetimine gönderilen bir heyetin, örgütün alan yönetimi tarafından kurşuna dizildiğini açıklıyor., | M, 10.5.2011
a.
Koruklu | koruğu olan | Bamyanın koruklusu da çok güzel olurdu., | Çalıkoparan, 49
a.
koruluk | Yol şimdi bir koruluğun içinden geçiyordu., | VSevim, 210
a.
koruma | yakın koruma | Sonra bir gün, diyelim ki bir teşkilat toplantısında o bakanın arkasında güçlü kuvvetli, iriyarı bir delikanlı kollarını kartal gibi iki yana açarak, dirsekleriyle etrafa nizamet (sic) vererek görev yapıyor. Onun adı koruma. Koruma da, kimi kimden koruyorsun. Sonra 'yakın koruma' dediğiniz illa böyle mi yapılması gerekiyor. (Telaşlanmayın. Kalkıp bir de yakın koruma dersi vermeyeceğim.), | HBesli, Akşam, 18.6.2015 koruma polisliği | Dinin merhametin değil her yerde ağabeylerinin koruma polisliğini yaparlar, abi ve ablalarının egoist kişiliklerine nedimelik yaparlar., | NGenç, isenç, 106
a.
korumalık -ğı | Demirleri ve korumalıkları kestik., | yangına müdahale eden vatandaş, 9.1.2019, tv haberi
a.
korunak | MİT, bundan böyle arkasına son düzenlemenin korunağını da alıp PKK'yı ikna edebilmeli silahsızlanmaya., | İhsanDağı, Z, 21.2.2012
a.
korunan alan | Ama konumuz içerisinde bitki de geçiyor, şehir de! Hatta ve hatta kapsamda hayvan bile var! Konumuz, milli park gibi, tabiat parkı gibi, farklı statülerle tanımlanan, toplumsal ve doğal değerleri için korunan, korunması gereken alanlar! Çoğunlukla yaban yaşamın en değerli parçaları: korunan alanlar!, | KenanOk, fuarhabercisi.net, 6.5.2013 1937 yılında kabul edilen 3116 sayılı Orman Kanunun 43, 44, 45 ve 46. maddeleri muhafaza ormanları konusuna ayrılmıştır. Örneğin 1950 yılında Belgrad ormanı ilk muhafaza ormanı olarak ilan edilmiştir., | KenanOk, fuarhabercisi.net, 6.5.2013
a.
koruncak –ğı | TDK+ Ambalajlanan malı dış etkilere karşı korumak için ambalaj çatısına çakılan tahta, kontrplak vb. malzeme, mahfaza
a.
koruncuk vakfı | Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı | Koruncuk Vakfı olarak, korunma ihtiyacındaki çocuklara kollarımızı ve yüreklerimizi açıyor, onlara destek olabilmek çin var gücümüzle çalışıyoruz., | Hür, 22.1.2016
kıs.a.
korunga | tirfil, yabancı yonca. | 1964-1967 Yılları Arasında Yapılan Korunga Demonstrasyonu Çalışmaları Yılı İlçe Adedi Sahası Dekar) Para *: değeri 1964 6 1029 31.000 1965 17 2000 60.000 1966 11 1500 43.500 1967 9 1000 39.000 TOPLAM : 5529 173.500 1964 ..., | Konya il yıllığı, 1967, 373 | Ne eşeğe bakarmış, ne tımar edermiş, / Eşek fırsat bulursa otlamaya gidermiş. / Geven, korunga yermiş ne bulursa kırlarda, / Dolaşarak dururmuş dikenli bayırlarda., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 57 (30.05.2025)
a.
korungan | [Milliyetçilik] olumsuz kavis çizdi ve baştaki korungan içeriğini saldırgan dürtüyle değiş tokuş etti., | Uluengin, T, 16.3.2013
s.
korunganlık | Niçin biz diğerlerinin de fevkinde bir kapanıklık ve korunganlık hastalığından mustaribiz? , | Uluengin, T, 14.9.2012
a.
korunmasız | Kendi korunmasız topuğumun işte bu intikam zevki olduğunu da, en çetin düşmanıma çatıncaya kadar fark edemeyecektim., | S Dölek, Kirpi, 39
s.
korunmasız | Orta tabakanın çalışan insanlarına gelince, onlar her zaman toplumun en ürkek ve en korunmasız kesimini oluştururlar., | S Dölek, Kirpi, 69
s.
korunmuşluk | İstanbul 4 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 23 Şubat 2007 tarihli kararında, yapı üzerindeki mermer madalyonların açılarak altında bulunduğu düşünülen tuğraların üniversite tarafından tespit edilmesi ve korunmuşluk durumunun bildirilmesi istenmiştir., | ÇKenarlı, 9.4.2013, İHA
a.
korurluk -ğu
a.
himaye.
"Burada, o zaman Başbakanlık makamında bulunan Büyük Milli Şef'in (İsmet İnönü), bu konuda gösterdikleri korurluk ve yüksek anlayış ve Danıştay yargılarının behemahal infazı için ciddi ilgileri, bu teşekkWün ruhunu anlıyanlann en başında ve en birincisi o olduğunun çok açık belgesidir (kanıtıdır).", Mimaroğlu, 13, akt. L Duran, Atatürk Döneminde Danıştay, ?"
koruyagelmek | Muhafaza etmek | Dün yazdıklarınız bir kitapta yerli yerinde. Devamını yazmazsanız dünkü halini koruyagelecek., | Sİleri, ZCumartesi, 6.5.2012
f.
koruyucu | kimlik kartları vs. nin muhafazası için geliştirilen kap; mahfaza. 11.10.2011'de Sultanahmette bir gazete köşkünde gördüm.
s.a.
koruyucu 1968, 13
koruyucu melek | 1993? | guardian angel'den çeviri. koruyucu melek | muhafaza meleği. | Yanındaki annesi ve eşi de koruyucu melekleriydi sanki..., | OÖzdeş, DağBDA, 1964, 170 | İnsanlar zor durumdan kurtulduğunda ya da ölümden döndüğünde onları koruduğuna inanılan melek. 28.04.2005, papalina, EkşiS, 16.7.2015g | Sıcak, ılık bir bakışın / Sevgi dolu / Ne güzel / Gülüşün vardı / Yumuşak, içten gelişinle / Benim koruyucu meleğimdin / Annem!..., | İGKafkas, Esintiler, 24
b.a.a.
ing.
GTS-
Koruyucusuz
s.
koruyucusu olmayan kimse veya şey.
tr.koru+yu+cu+suz
"Katkısız doğal protein kaynağı koruyucusuz yüksek lif %100 doğal vegan şeker ilavesiz glutensiz %100 züber fıstık ezmesi sadece fıstık", "
Oksijen Yemek, 2-8 Tem 2021, 38
koskoslu | azametli, kibirli, çalımlı | Öyle gün görmüş, saltanat sürmüş, koskoslu hanımefendi nerede? , | NazikErik, 40
s.
Kostak | Mesela Kastamonu'da da kullanılan yöresel bir kelime var 'kostak'. Farsça 'gustak' esas dile 'küstah' olarak, yöresel dile 'kostak' olarak geçiyor. Biri menfi, biri müspet manada kullanılıyor., | M F Damkacı, Facebook, 7.6.2019
a.
kostaklanma | Havasına, dayılanmasına, kostaklanmasına bakıp kanmayın, ... Aslında
a.
Kostik -ği | Evde basitçe kostik ve zeytin yağını karıştırıp kalıplara dökmek ve kendi doğal sabununu yapmak dururken, gidip içerisinde bin tane kimyasal zehir olan o sabunlarla her sabah yüzünü bedenini yıkadın, | TanerAkman, 18.9.2016eposta
a.
kostümcü | kostüm diken, hazırlayan ve satan kimse | +Ardından muavin, kostümcüyü çağırdı ve kulağına birşeler fısıldadı., | İOAnar, GK, 142
GTS+
kostümsel | Kostümle ilgili, kostüm söz konusu olunca. | Aynil gene Benin Sultanının eşi gibi giymiş giyiştirmiş, takmş takıştırmış, kostümsel ve takısal bakımdan yaklaşık otuz sekiz okkalık bir ağırlığın altına girmişti., | BPek, Leman, 10.3.2010, 8
s.
koşalamak BTS+ | hırpalamak 2. Kovalamak, kovmak, | O+ zaman daha solcuyum. Fakat o günler, biliyorsun ki, solcu diyenin anasını koşalarlar., | HKıvılcımlı, | http://www.derlenisyayinlari.org/wp-content/uploads/2000/11/hikmet_kivilcimli_uc_seminer.pdf, 15.2.2017g
f.
bts+
koşan insan oturandan çok düşer atasözü. Hızlı hareket halindesin, zor durumda kalırsın. | Ali Ali, koşan insan oturandan çok düşer demiş, atalar. Belki bir yerde işine yarar dememiş miydi? , | Kıyafet, 1981, 72
koşar | koşma. | Bekçi koşara benzeyen bir hızlı yürüyüşle odadan çıktı., | OKemal, MM, 1966, 66
s.
koşarlı | süratli, hızlı. | Tulumbacılığa uygundu çağım / Hem gayetle koşarlıdır ayağım., | Behçet, Doğan Kaya, 2019, Esnaf ve İş Destanları, 43
s.
koşma koşmak koşma düzmek | Sarp geçidin Dertli geçti / Aşık Ömer görüp şaştı / Emrah sana koşma koştu / Seni söylemiş Erciyes., | 27
koşmacalı | içinde koşma olan oyun/hareket | Bir kere Dikmen kırlarında bir piknikten sonra koşmacalı bir bohça oyunu oynamıştık., | FRAtay, MütarekeD, 94
s.
koştur koştur | telaşla, aceleyle | E yine koştur koştur Antalya-İzmir yapacaksınız**' diyecek oluyorum; 'Merak etmeyin, aralıkta İstanbul konseri var. Bu kez doyacağım İstanbula!' diyor., | SavaşÖzbey, 3.9.2016, Klbk, 10
z.
koşturmacalı | Yarın koşturmacalı bir gün olacak., | G Gedikli,
s.
koşturuvermek | Bunu düşünür düşünmez de, daha büyük bir korkuya kapıldı, koşturuverip indi setten, gene evlerine giden o sokağın başına geldi., | DCeyhun, 83
bf.
koşuklaştırma | düzyazı biçiminde yazılmış bir metnin dizeler hâlinde yeniden yazılması. Şiirleştirme.
a.
koşullamak
f.
şartlamak.
"Elbet ki hayatları yeşermemiş bir hüzün ağacıdır çoğu zaman / Doyasıya öpülmemiş ırmızı atlar var çünkü / ki her adanış bir vazgeçişi koşullar", Haydar Oğur, 1994, 19"
koşullamak | Gençleri asker ve polis öldürmeye koşulladı., | KTayiz, T, 27.3.2012
f.
koşullanmaa. | Kuşaklar arasındaki kopukluklar, siyasal çıkarlar arasındaki kutuplaşmalar, koşullanmalar arasındaki uçurumlar; yorumcuların deyimiyle sadece: -Bir akıl karşılığı yaratmıyor; ülkedeki bireyler için, o ünlü soruyu da anımsatıyor:
koşullanmışlık | Yılların koşullanmışlığıyla Kürt sokağı tahammülsüz, agresif ve ötekileştirici bir siyasi havayı soluyor., | KTayiz, T, 12.4.2013
a.
koşullara göre çıkakların da değişebileceğini göremeyen ideolojik ve siyasi miyopluk çekenler, Türkiye'nin Libya ve Suriye konusundaki manevralarının ülke çıkarlarını korumaya yönelik olduğunu anlayamıyor., | R, MYetkin, 23.8.2011
koşulsuz iptal hakkı
koşulsuzca | İsrail politikacılarının düşüncelerini koşulsuzca benimsediğini hayretle fark ettim. O, bununla yetinmedi, özellikle Suriyelilerin Türk topraklarında gözleri olduğunu, Türkiye'nin çıkarının, İsrail'le birleşerek Suriye'yi ezmek olduğunu bile savundu., Erhan Bener, Bürokratlar, 1982, C 1, 336 | Annesinin tabutu başında konuşan Anjelik Calvin | Tabutu başında ne denir ki yani? Şov yapmaya gerek yok. Allah katında görevimizi yerine getirmek için buradayız. Sinemaya 40 yılın üzerinde emek veren bir kız çocuğu düşünün. Koşulsuzca sinemayı seven, ülkesini seven bir kız çocuğu... Onun için buradayız. Teşekkür ederim. Konuşamıyorum, affedin beni... Çünkü annemi kendi canımdan çok sevdiğim için Allah'ın gücüne gitmesin. Onu çok seviyorum. Başka bir şey diyemiyorum... dedi., HrKlbk, 28.09.2024
z.
koşulu
s.
hayvan çekeceği arabaya, sabana, pulluğa bağlı olmuş halde.
"Araba avluda, saman sapları harman yerine boşalmış halde, içinde tırmık ve yaba ile atları koşulu duruyordu. Atları arasıra kişneyip duruyordu.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 88"
koşumlu
Şerbetlik koşumlu çerezlik. 20.06.2023
Koşumluk | ++
s.
koşun | koşuk | Öyle bir ülkede dünyaya geldin, / Koşunlar derliyen, dizinler yazan, / Padişahı ozan, çobanı ozan., | SBirkan, 5
a.
koşun | Sonra ikinci yola vurdu. Oradaki koşunu tamam kılıçla kırdı. Ama baktı ki, öyle taşlı bir yol ki geçemezsin ki geçemezsin., | Köroğlu: Bir toplumsal direnişin destanı, NBirdoğan, 1996, 217
a.
koşunmak | Cemal, telaşa düşer gibi göründü. Sağa solu koşundu: Vay canına; bizim adam defolup gitmiş. Bir şey değil; size şimdi borcumu da veremeyeceğim, diyordu., | YKK, 1945, 25
f.
koşuş | İki yana sallanarak koşuşlarını görüyorum şimdi de..., | ÖFToprak, 1979, 85
a.
GTS-
koşuşmaca | Bir kaçışma, koşuşmaca daha oldu., | ANesin, ŞAvrupa, 40
a.
koşuşturulma | Zarif adımların ne kadar da tenha ve sıkıştırılmış koşuşturulmaları kovalamadan yürüyor ve düşen yağmur tanelerinde yıkıyor zihnimi kapatan yanılgı geçitlerinin bulaştırdığı pasları., | Ömer Say, Bozkırda Günyüzü, 2010, 17
a.
koşuvermek | Eleni oyun havasıyla el çırparken, rakısını yudumlarken tıkırtıyı nasıl duymuş ve o ağır bedeniyle nasıl uçar gibi kapıya koşuvermişti? , | A Özakın, KB, 47
bf.
kot taşlama | Kotların beyazlatılması ve eskitilmiş görünümde olması amacıyla, kumun kuru hava kompresörleriyle kotların yüzeyine tutularak aşındırılması işlemi. Uygulama sırasında solunan tozlar akciğerde silikozis hastalığına yol açar ve bir süre sonra ölüme neden olur. | İtalya'nın ünlü moda devi Versace, kot taşlama işlemine karşı yürütülen kampanyayı desteklediğini açıkladı. M, 22.7.2011
a.
kotan | bk. Köten. | Herk: Nadas. (Biçilmiş tarla bir kış yattıktan sonra, Haziran-Temmuzdaki | Kotan-Ayı sırasında kotana vurulur / pullukla sürülür ve dinlenmeye bırakılır. Ertesi yıl ekilir., Mustafa Çetin Baydar, 11.19.2013'de g | http://erzurumluyum.net/? q=node/5745, 21.8.2017g
a.
kotanlı
s.
kotanı olan. Büyük pulluğu olan.
"Virane yatardım keşt-i ademden / Seksen bin kotanlı bir herk olmuşam.", San, Hicranî, 81"
kotarmak | 1. -i Pişen yemeği başka kaba boşaltmak: | İki kız kardeş güle söyleye sofralarını hazırlayıp yemeklerini kotardılar. - Memduh Şevket Esendal | 2. -i > hazırlamak. | Av avlamaya gitti... O getirir, ben pişirir kotarırım..., P N Boratav, Çan-Kuşu Çor-Kuşu, 2001, 54 | 3. -i, mec. Bir işi tamamlamak, bitirmek. 4. -i, mec. Üstesinden gelmek: | Yeter ki o beni içeri sokabilsin ve ben bu röportajı kotarayım. - Ayşe Kulin | Ama, onlar da fakirler gibi başlarını bitkisel yağlarla kotarırlar., | M Yağmur, 67 ++
f. mec.
kotbank | Diyarbakırda dükkan adı. Kot dolu dükkan 22.11.2015
a.
kotçu
a.
1. kot kumaşı üretip satan. 2. kot kumaşından giyim eşyası yapıp satan.
"Kotçu Sezer", Güngören, 6.4.2024 (dükkan adı)"
kotik [S]igaralarımızı alır, jiletle ikiye bölüp kırkar tane haline getirerek, upuzun 'Sivas Hatırası' ağızlıklarla tüttürmek suretiyle kotik kalmayacak şekilde, en rantabl (!) değerlendirmelerin yollarını bulurduk., | NÇınar, T, 4.7.2011
Koval koval etmekHava yarı bulutlu; ala gün sıcağı Üzümlü çukuruna vurmuş, tarlaların üstünde balkıyor. Köyün kiremitleri tiril tiril... Tavuklar ağızlarını açmışlar, koval koval ediyorlar, kımıldamaya vakitleri yok., | Cahit Beğenç, Sarı Çamın Hikayesi, 1986, 142
dey.
kovalamaç -cı
a.
GTS- kovalamaca.
"Kocaman adam çiçeklerin içinde kovalamaç oynuyor.", H Kıyafet, 1981,20"
kovalamaç | kovalamaca | Kocaman adam çiçeklerin içinde kovalamaç oynuyor., | HKıyafet, 1981, 20
a.
GTS-
kovalanbaç | küçük saten bir noktayım / gizlerimde kovalanbaç yaraları / eteğimin kısa elbisemin sarı / ve okul balosunun başlayalı iki saat olduğunu unutmuşum, | LeylaOnomay, KunduzD, ıı, 45
a.
kovalı
s.
kovası olan.
Godeli tarak aleti Drague a godet Kovalı tarak / Godeli zincir chain a godet Kovalı - köstek, kovalı zincir Türk dili, 1934, S 6-11, 82/83
kovan |
a.
kovanlık yer adı kovanlık yapmak deyim yuva olmak | Nice insanın ciğeri verem mikroplarına kovanlık yapar., | MYağmur, 72 | Madde 9 - Banka kredisi uzun vadeli, az faizli ve kademeli (kırk kovanlık, yüz kovanlık, yüzelli kovanlık...) olup; kredi talimatı alâkalı teşekküller temsilcilerinden müteşekkkil müşterek bir komisyon tarafından hazırlanır veya tadil edilir. Arı maya mecmuası, 1953, S 1-24, 32
kovboy | 1. sığırtmaç 2. olumsuz kaba Amerikalı | Kovboylar nizam verici olunca / Mahlukatın hepsi davar / Diley yar, diley yar / Diley, diley yar, | NTektaş, 1999, 114
a.
ing.
kovboyculuk –ğu | ing cowboy + tr culuk | Parkın arkasındaki sinemanın alabildiğine açık pikabından bu serin, bu yalın ayaklı mahalle çocuklarının kovboyculuk oynadığı, japone kollu kızların sinema önünde tur attıkları lacivert geceye parazitli yayılıyordu., | OKemal, Küçücük, 1969, 5
a.
GTS++
kovboysuz | kovboyu olmayan. | Bîr anda hep beraber tetiğe çökerler; ortalık toz duman içindedir. Sis dağılınca görünen manzara ise şudur: Boy boy yere serili cesetler; kovboysuz bir kovboy kasabasının boş, hazin meydanı!, Sabri F Ülgener, Bilim, İdeoloji ve Marksizm, İÜİF M, 1977, C 36, S 1-4, 60-61
s.
kovgun | Ammim oğlu, kovgunu, vurkaçı, eşkıyalığı bırakın; Osmanoğulları kötü âdemler değiller; sizin de metbuunuz olsun; biz mahmilikten zarar görmedik; yakında başınıza bir hal gelecek., | İKüçükkılınç, 17.10.2011 epostası
kovgun | Tam ona, 'Kimin öz yurdundan kimi kovuyorsun? ' demeye hazırlanırken, 'Milli' Savunma Bakanı, eski 'toprak kovgunları'nı hatırlatarak Başbakan'ın kutsadığı 'tek millet'in sırrını açıklıyor:, | CDündar, M, 17.11.08.
kovlamak | tutuşturmak, alıştırmak (başka örneğini bulamadım.) | çalı çırpı buluştular oracıkta / kovladılar ateşi, | YMiraç, 1981, 10
f.
koyacak | 3 - İçinde ya da taşıdığı koyacaklarda fare vebası bulunan bir gemi, aşağıdaki hükümler saklı kalmak üzere 54 üncü madde hükümleri uyarınca, gerekirse karantina altında böceklerden ve farelerden temizlenir. | c) kişilere ilişkin ise, uyruk (İkametgah) ya da halen oturulan yer ayırımı yapılmadan; yahut gemiler, uçaklar, trenler, kara taşıtları, başka taşıt araçları, veya koyacaklara ilişkin ise, uyruk, bayrak, tescil ya da sahiplik ayırımı yapılmadan alınmalıdır. Özellikle ne yurttaşlar ile yabancılar, ne de ulusal veya yabancılar ne de ulusal veya yabancı gemiler, uçaklar, trenler, kara taşıtları, başka taşıt araçları ve koyacaklar arasında hiçbir ayırım yapılmaz. Uluslar arası sağlık tüzüğü (2)
a.
koydurmak BTS+ -i, -e Birinin bir şeyi bir yere koymasını sağlamak | +Oğullarını yüksek memuriyetlere koydurmuş, onlar da babalarından aldıkları sıkı terbiye ile gayet hesabi bir yaşayış tarzı ihtiyar ederek Rumelinde, Anadoluda çiftlikler, hanlar, hamamlar edinmişler, ayrıca 'Hayriye tüccarı' ile ortak ticaret yapmışlar., | Ulunay, MKS, 13
bts+
koygun
s.
tr. koy-gun
Hekimler bulamadı çareler / Benim yüreğimde koygun yareler / Sılamda validem kendin yareler / Hasret kıyamete kaldı neyleyim? 66
koygun | etkili, dokunaklı, hüzünlü Gözleri koygun, kaşları iyilik yönünde çatık, parmakları ince uzundu., | RehaMağden, 2005, 37
s.
Koygun | O koygun, karanlık, keskin gözleriyle yüzümü süzdü., | C Bronte, Jane Eyre, 14. bs, İstanbul 2019, 171
s.
koynuna katmak
dey.
"Yavrulardan birini eline alarak sevmeye, yüzüne gözüne sürmeye başladı. Koynuna kattı, çıkardı. O böylesine bir sevinci yaşayadursun, kucağındaki çocuğun sıcaklığı ile ateşe kesmeye* başlamıştı bedeni Meço'nun", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 80"
koyuk
s.
koygun.
tr. koy-uk
Sevda-yi derdin pek koyuk, / Yanınca bir yanarın yok. /Yüze güler dostumuz çok. / Seni allahaısmarladık 55-56
koyulaştırılmak | Sakin olmakla olmamak arasındaki gerginliklerine artık eskitilmekten koyulaştırılmış iç bayılmalarını, dışarıya sızan kararsız gevelenmelerinde karıştırıyorlar., | Ömer Say, 2010, 68
f.
koyulmak | koyulaşmak, koyu hal almak | Gök yüzüne bakıyorum, daha koyulmuş gibi geliyor., | FAtabek, DK, 165
f.
koyun gözü / koyungözü | bitki. Bir papatya türü | Her tarafı yaban otları bürümüş. Sarı koyun gözleri, pembe ballıbabalar görülüyor., | VSevim, 125 | Ama koyungözü papatyalardan, sen bilir misin koyungözü papatyayı, o ilçede çoktu, sanki papatya tarlasıydı ilçenin dağları., | Mİzgü, 81
a.
koyun I | kırk yaşına kadar koyunu, kırk yaşından sonra ise onun yediğini yiyeceksiniz! 12.4.2014 koyun can derdinde kasap mal derdinde deyim | Aydın, 'Koyun can derdinde bakan mal derdinde!' diye bağırdı., | İpşiroğlu, 52 koyun sayma | Dük'ün arkasından söylediği kırıcı bir sözden sonra Kral Mışıl'a uyku haram olmuş. Ninniler, iksirler, koyun saymalar, krallığın en geveze kişisine upuzun masallar anlattırmalar., | DYılmaz, HRKitapSanat, 26.5.2017 koyun kaval dinler gibi | Bizimkiler de bu martavalları koyun kaval dinler gibi dinliyorlarmış. Hoca vaaz etse, horul horul uyurlar dürzüler. | , | MYağmur, 1957, 35-6
a.
koyun II | koynuna girmek deyim | Onu yanıma gelişiyle tanıdım, sonra beni umursamayışıyla. Bazen açık pencereden atlar; koynuma girerdi., | RehaMağden, 2005, 59
a.
Koyun kırkıcı | Koyun kırkıcılar, yığınların afyonlanması işini, kapı kulları adı da verilen kapı köpeklerine tevdi ederler., | Abbas Yolcu, İtaat etmenin faydaları, 27.9.2016
koyun köpeği
b.a.
koyunları kurttan bekleyen köpek.
"Kerpiç divarların, toprak damların, / Koyun köpeklerin, üzüm bağların, / Allı gelinlerin, yeşil dağların, / Gurbete çıkana (ah) eder ağlar.", Celâl Beykal, 1956, 48"
koyunluk | 1. Koyun olma hali 2. Aşırı itaatkar ve uyumlu, sessiz | Bu halk, kendine tümüyle yabancı gördüğü Kemalist devlet kadrolarına bir alternatif yaratarak koyunluktan çıktı., | RMargulies, T, 18.2.2012
a.
koyutsuz | Bu bakıma, bu anlamda düşünce, Bradley'deki gibi, yaşantının dolaysızlığını bozan, yaşantıyı yanlışlayan birşey değildir; düşünce yaşantının kendisidir; 'çekintisiz ya da duraklamasız, sayıltısız ya da koyutsuz, sınırlamasız ya da kategorisiz' ..., | R G Collingwood, Tarih Tasarımı, 2010, 218 | Bush, Büyükanıt ve Obama ile baş başa, kayıtsız koyutsuz görüşerek tam da | demokrat devlet başkanına yaraşır bir tutum gösterdiğinden yeri geldiğinde de | One minute, one minute demesini bildiğinden, siyasal bilgiler fakültesi mi? , Rıfat Okçabol, | Doktora üstüne doktora, 10.07.2009, | https://haber.sol.org.tr/yazarlar/rifat-okcabol/doktora-ustune-doktora-15432
s.
koyuvermek | birden bırakmak | Can derdine düştüğünden işin orasına aldırmıyor artık Camgöz... Ve sahneye çıkış kapısına doğru koyuveriyor kendini., | TAral, SÖ, 142
bf.
koyuvermek | ve Angelos telakkı edilen bu zavallı mahlûkun boğazındaki altunlar gürültülü du'alarla alınarak yine denize koyuverilir., | İlkul 29
bf.
koyvermek | Hemencecik bırakmak | Kapıp koyverdi kendini ardı ardına gelen çağrışımlara., | DCeyhun, 76 | Ama hem boş hem dik baktığını düşündüğümüz bu gözler yumuşamış, kırılmış, yırtılmış, koparılmış, kana belenmiş, küsüp kendini koyvermiş o etkemik kütlesine nasıl bakar, merak edilmez mi? , | BKarasu, 130
bf.
koyvermişlik -ği | Aldırmadan adamın kendini koyvermişliğine ve beklemeden yaralarının kapanmasını, ..., | Ömer Say, 2010, 96
a.
koyvermişlik | Aldırmadan adamın kendini koyvermişliğine ve beklemeden yaralarının kapanmasını, ..., | Ömer Say, 2010, 96
a.
koz helvacı
a.
koz helva üreten veya satan.
tr. koz + ar. helva + tr. -cı
"Horhor Çeşmesinde gürül gürül su / Sinekli Bakkal Taşkasap yerli yerinde / Yenikapı sahilinde öğlen uykusu / Koz helvacı macuncu kapıların önünde", İlhan Geçer, 1986, 82"
kozak | 1. kozalak;Çam, meşe, haşhaş vb. ağaçların, bitkilerin meyvesi, kozası2. Tarih madenden yapılı içine antlaşma ve padişah mektuplarının konulduğu kutu 3. Olgunlaşmamış incir, ham incir | Yapraklarla kozak çıkmaya başlar. /Yetmediği için süt akmaya başlar./Güneş değince iyi bakmaya başlar./Gel incir ağacında kozağa bakalım., | HasanKaya, | http://www.makalemarketi.com/toplum-ve-haberler/toplumsal-sorunlar/4816-cocuklarin-yapmamasi-gereken-issari-incir-satisi.html, 25.8.2015, 1.1.2016g
a.
kozalite | Ve arkadaş, 'ekonominin bozulması halinde içinde yaşamakta oldukları topluluğun huzur ve sükununun bozulacağını' söyleyerek, şimdiye kadar hiçbir entelektüelin akledemediği kozalite ile finalite ilişkisini betimleyivermiş, sağ olsun., | AbbasYolcu, AYH, 6.12.2016
a.
kozhelvası/koz helva/sı | Ceviz ve şekerle yapılan ağdalı bir helva türü, koz helvası | ... ve en çok kozhelvası ve ballı katmer sevilir ve dükkanlardan dükkanlara kumrular papağanlar keklikler yaban ördekleri sülünler tavuslar uçar., | İBerk, Beyaz, S 9, Kasım 1985,
a.
kozlu | cevizli | Mavi sargılı muskalarla kozlu bağlardan / Okuyucu gezdiren çaba tutturan yığma yurtlardan, | BünyaminK, 16
s.
kozluk taşları
b.a.
Arapgirde yer adı.
"Emmimle keklik avına gitmiştik bir sabah / Kozluk taşlarının başına / Meri keklik şakır şakır ötmüştü / Kurban olam meri kekliğin döşüne.", Ş Belli, 1962, 92"
kozmetoloji
a.
kozmetoloji alanı 14.12.2023
kozmogoni | Fr. cosmogonie fel. Evren doğumu | Türk İslam mitolojisine, kozmolojisine, kozmogonisine, eskatolojisine ait onlarca eser yayınlanmayı bekliyor.KÜçüncü, 2.1.2013 eposta
a.
fr.
kozmopolitlik | Arsal'a göre 'kozmopolitlik'in (cosmopolitisme) bir insanın sadece diğer milletlere karşı hayırseverlik ve sempati beslemesi anlamına geldiği kabul edilebilir., | NErgan, 2016
a.
köfte | yok öyle üç kuruşa beş köfte MYYılmaz, Hr, 21.06.2016 (başlık) | Ne kadar ekmek o kadar köfte| ... ne kadar kendilerini eleştirmen sanan kimileri, televizyonda ne kadar ekmek o kadar köfte gibi kendi düzeylerine uygun benzetmelerle Türk Edebiyatını küçültüyorlarsa da, bizim edebiyatımızın bugünkü dünyada- ki durumu da gösteriyor ki , bizim dünyada tek satabileceğimiz , dışarıya övünçle verebileceğimiz tek kültür varlığı edebiyattır., Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı, 1982, 387
dey.a.
köfte baharı | Köftelik bahar.
a.
köfteburger | 10.10.2015 istanbul reklam panosundan
a.
köfteden | Hilal Kaplan şaşırma hissini kaybetmeyenlerden. O yüzden en köfteden Kürt Açılımı toplantısına 'Bak, Türk sorunu çıkar' diye sallanan parmakların, nasıl olup da seçim otobüsleri üzerinde zafer işaretine döndüğüne şaşırdı ve yazdı., | YOğur, T, 4.8.2011
s.
köftehor
köftemsi
s.
köfteye benzer.
"Oradan, külrengi gözleri alayla bakan, kasketi ensesine kaymış bir genç çıktı. Bir elinde yağlı demir bir zımba tutuyordu. Zımbayı havada sallaya sallaya, köftemsi bıyıksız dudağı alayla ve küstahça titreyerek: "Yarım saat önce kabriyoleye binip gitti," dedi. "Avukatıyla birlikte geldi, sizin şu sağmal inekle yine kavga etti ve... fertik!" "Hangi sağmal inek?" Delikanlı kayıtsızlıkla cevap verdi:"Şu kart teke, ortağınız hani.", Emilyan Stanev, Halk İsyanı 3: İvan Kondarev,, 2022, 145"
köfteyi çakmak deyim anlamak, fark etmek | Ağzımda bir tutam ot (normal ot tabii ki,) dilimde bir türkü: 'Kadir mevlam kavuştur beni o yere.' (Taraf'ta yazıyom ya, 'mevlam' filan diyerek hükümete yaranıyom bu türküyle. Çaktınız köfteyi? ), | AyçaŞen, T, 7.9.2011 Ne kadar köfte o kadar ekmek | Ne kadar köfte o kadar ekmek (ne kadar vergi okadar hizmet), | GUras, M, 19.10.2011
köftüncü sokak adı. Acıbadem, Kadıköy, İstanbul
köfün | kamıştan yapılmış küfe | Arkamızdan, elinde köfün (kamıştan yapılmış küfe) satın alacaklarını taşıyacak olan bir garson gelirdi. / Manav, alınanları garsonun köfününe yerleştirirdi., | MMünir, M, 19.8.2007
a.
köfür köfür bk. Küfür küfür, püfür püfür serin serin? | Babınadır, deli gönül, babına / Koç yiğitler sığmaz oldu kabına / Al çamın, boz meşenin dibine / Köfür köfür yatmamıza ne kaldı? , | KemalTahir, Sağırdere, 1955/2016, 280
köhnelenmek | eskimek, yaşlanmak | Haber aldım ihtiyarsın, / Köhnelendin koca dünya., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 274
f.
köhnelenmek | eskimek, yaşlanmak | Ne zamandan beri varsın / İnkar etme âşikarsın / Haber aldım ihtiyarsın / Köhnelendin koca dünya., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 131
f.
köhnemek | Nsz. | 1. eskimek. 2. nsz. mec. Geçersiz bir duruma gelmek, çağ dışı kalmak. | Ölmek kaderde var, yaşayıp köhnemek hazîn, / Bir çâre yok mudur buna Yâ Rabbe'l-âlemîn!,
f. mec.
köhnemişlik | Dünün baş belası mirasını topyekun reddetmek için, memurluğu işyerinde bırakan sendikacılar, eskinin köhnemişliğine gerektiginde 'terbiyesizlik' edebilen barut gibi gençler, 'deli' akademisyenler, siyasi partilere akreditasyonu umursamayan gazeteciler lazım bize., | MAltınok, 25.10.2011 | Yıllarca önünden geçtim o pastanenin. Babacan bir köhmemişliği vardı., | Sileri, ZCumartesi, 25.2.2012
a.
kökenlik | kökensel | İkinci Türk Dili Kurultayına iştirak eden Sovyet, Alman, Leh dil bilginlerinin kendi memleketlerinde ve mensup oldukları dil bilimi mekteplerinin organlarında Türkçenin artık Hint-Avrupa dillerinden ayrı bir dil olarak mütalaa edilemeyeceği, Hint-Avrupa dilleri arasında ancak nispî ve merhalevî* ayrılıklar bulunup kökenlik bir ayrılıktan bahsedilemeyeceği hakikatini bildirmeleri ve yaymaları Türk dil biliminin esaslı bir dileğidir., | Samoyloviç/S Karaca, TürkDiliD, Mart 2019, 95-6
s.
kökenlik | sebzelik, bahçe. 24.04.2025, Denizli Harun Bilge
a.
kökimli | ...formülü de kullanılabilir. Yalnız bunun kökimli olduğu unudulmamalıdır., 331
s.
köklü
s.
kökü olan.
"Elim köklü daldadır, / Gözüm Hak yolundadır, / Mevlâm yardım eylesin | / Hüner iyi haldedir.", H Burkay, Hüdâverdi Divanı, 31"
köklü sayı | Derin bir soluk alıp koynunda taşıdığı Marifetnameyi açar, İbrahim Hakkı'nın yıldızlarla ilgili söylediklerini ya da köklü sayıları hesaplama yöntemini kavramaya çalışırdı., | TKiremitçi, 2005, 154
a.
kökten
s.
köke kadar inen, temele kadar inen (eşan. Radikal, cezrî)
tr.kök+ten
"Kökten yenilen", "
köküne kibrit suyu
" "Köküne kibrit suyu! Kahve yüzünden bu memlekette kahve için başka hiç bir yerde görülmemiş vahşetler yapılmıştır, Osmanlı tarihinde kahvenin izi kanlıdır, IV. Murad'ın kahve içenleri hemen cellâda verdiğini işitmedin mi? Kahve sade şenaat vesilesi olmamıştır, manen de halkı yıkmıştır | tenbelliğe, uyuşukluğa, kahvehanelerde pineklemeğe alıştırmıştır. Her diyarda tenbih edici bir nesne olan kahve bizleri uyutur.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 61"
kökünü kesmek| Bu aslan pek asiymiş. Yedi yl bu kentin dağlarında yaşayıp koyun, keçi, sığırların kökünü kesmiş. Ve yiye yiye Mahmut'un fili gibi şişmiş., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 49
dey.
kölece zf. s.* köle gibi | Medyada tekelci yapının, kölece çalışma koşullarının ve örgütsüzlüğün, her türlü çifte standardı meşrulaştıran ayrımcı dilin sansürü de cabası., | RYıldırım, | http://www.suvaridergi.org/content/view/1570/,18.6.2010
kölecilik -ği | Kölecilik rejimi, ancak emekçilerin esaslı kısmının köle derekesine indirilmesinden sonra ortaya çıkabilmiş; feodalite eskiden hür olan köylülerin senyörler tarafından kullaştırılmasından, kapitalist rejim ise küçük mülk sahibi sınıfların ..., | ? , Sosyal Yayınlar, 1966, C 16-20, 111
a.
kölecilik | Kölecilik rejimi, ancak emekçilerin esaslı kısmının köle derekesine indirilmesinden sonra ortaya çıkabilmiş; feodalite eskiden hür olan köylülerin senyörler tarafından kullaştırılmasından, kapitalist rejim ise küçük mülk sahibi sınıfların ..., | ? , Sosyal Yayınlar, 1966, C 16-20, 111
a.
köm | kom, davar ağılı | Bugünkü Refahiye kazasının bulunduğu yerleşme mahallinde 1870 yılına kadar bir kaza olmadığı gibi; nahiye, köy, mezra yahut köm de yoktu., | H Bulut / S Tozlu, 'XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında Refahiye Kazası, Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi C 10, S 2, 2008, 99
a.
köm | kom, davar ağılı | Bugünkü Refahiye kazasının bulunduğu yerleşme mahallinde 1870 yılına kadar bir kaza olmadığı gibi; nahiye, köy, mezra yahut köm de yoktu., | H Bulut / S Tozlu, 'XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında Refahiye Kazası, Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi C 10, S 2, 2008, 99
a.
kömbe | Un, tuz ve yağ ile yoğrulan kızgın sacda veya fırında pişirilen ekmek 2. Bayramda yapılan pasta benzeri unlu mamul.
a.
köme | Elvan çiçek köme kurmuş yollara, | Develili, 18
köme | İpliklere dizili ceviz içleri bu kazana daldırılıp çıkarılarak köme yapılmış oldu., | RahmiDede, 33
a.
kömeç -ci | Kimi vardır elleri gül döşürür / Kimi vardır kül kömeç pişirir / Danışmayan düzde yolun şaşırır / Danışan dağları aşar demişler., Figânî
a.
kömen | Japonya'dan, Laponya'ya, Doğudan batıya, Batıdan doğuya Türklerin kömeni., @atifsenel, 18.10.2024, X
a.
kömür
kömür | mat, tayyib, milton kömürleri* 25.4.2015, Adapazarı | yılyak kömürü | özbekticaret.com kömür satışlarında cemre kömürü*, yılyak kömür, şahyak kömür*, şahkok kömür*, cemre kömür, meşe odun, tahta ve diğer bir çok kömür markalarının bayii ve satıcısı olarak daha onlarca markayı siz değerli müşterilerin hizmetine sunmaktadır., | | http://ozbekticaret.com/index.php? option=com_content&view=frontpage, 28.4.2015g | sıra kömür, elleme kömür 1328? | [Ş]ehremanetinin belirlediği, sıra kömür için yüz kıyyesine 50 kuruş, elleme isimli temiz kömürün 100 kıyyesine 75 kuruşluk fiyatlar için esnaf-. W, 17.02.2012 Belleten kömürkeş ahali | Mültezimler ihalesini aldıkları bölgeleri, kişisel çıkar ve kazançlarını artırmak için tekrar yüksek zamlı fiyatlarla parça parça kömürkeş ahali ve kömür yakıcılara aynen kömür almak şartıyla yerinde satmaktaydı., | W, 17.02.2012 Belleten
a.
kömüşlük | 'Müreffeh ülke'' muradına böyle sakil beton paradigmasıyla, rant tasarımıyla mı gidilecek? Yok mu Allah aşkına şu TOKİ kömüşlüğüne dur diyecek basiret ve donanımda ''MİMAR''lar!? ? ? ? ? , | Mülteci, 15.4.2013
a.
könilik -ği
a.
adalet.
"Türkler en eski zamanlarda könilik=adalet, uzluk=faydalılık, tüzlük=eşitlik, kişilik =evrensellik, oksızlık= tam bağımsızlık (İbrahim Kafesoğlu, Türk İslam Sentezi ,Ötüken Yay, 1999: 59) diye tabir ettikleri kurucu ilkeleri ile bin yılları aşan Asya Avrupa ve Afrika gibi bütün kadim medeniyetlerin kök saldığı bu coğrafyalarda uzun bir siyasal ve kültürel hakimiyet tesis etmiştir. Gelişmemiş ve vicdanlara hitap etmeyen bir hukuk sistematiği olmadan bunu kuramazsınız. (K Üçüncü, 17.1.2014, odatv | "Toplumun üyelerini onlar, söze dökülüp biçim ve içerik kazandıklarında, sadece aydınlanmaya, güzele, doğruya ve köniliğe doğru yürümeye, öğrenmeye yöneltirler. D Yıldırım, Zaman Yolcuları Kitaplar II, Türk Yurdu, S 327, Kas 2014, 11 "
köpçek -ği | Tekerleğin ortasına Anadolu'da köpçek denilmektedir. Kırgız Türkleri ise tekerlekte porayaya küpçök adını vermişlerdir. Sözcüğün kökü olan küp- Kırgız Türkçesinde 'sarsmak, sallamak, silkmek' anlamlarında kullanılırken Anadolu'da kullanılan köp- (I)'çoğalmak, kabarmak, artmak'; köp- (II) | 1. hastalık nedeniyle karnı şişmek 2. deve, sığır gibi hayvan çok ot yiyip şişmek 3. ölmüş gibi yatmak, sızmak. Köp- (III) toprak tavlanmak gibi anlamlarda kullanılmıştır. Köpçek sözcüğünün kökündeki köp- ile Anadolu ağızlarında geçen köp- sözcüğünün semantik bir bağı bulunmamaktadır. Sözcük Kırgız Türkçesindeki sarsmak, sallamak ve sirkmek gibi anlamlaragelen köp- köküyle ilgilidir. Akın sözcüğün Farsçadan (gübçek) geçtiğini ileri sürmüştür. Fakat bizce sözcük verdiğimiz kök ile alakalıdır. Kırgız Türkçesinde kullanılan fiilden isim yapan -çAk/çOk ekinin işlevlerinden birisi de nesne isimleri yapmaktır. Çengel şu örnekleri verir: ta?ılçak 'bağ, deste', selkin-çek 'salıncak', böl-çök 'parçacık, kesir'., Mustafa Selçuk DİLSİZ @SelcukDlsz, 08.02.2025, X
a.
köpek / köpeği bağlasan durmaz (bir yer) kayıp söz. Çok kötü bir yeri anlatmak için kullanılır. | ... Köpek bağlasan durmaz » derler ya , işte onun gibi bir şey . Şaşırdık . İçeri giremedik . Sokakta , elimizde bavullarla şaşkın kaldık ... Halimizi gören kentin ileri gelenleri , Çocuk Esirgeme Kurumu'- nun bize tahsis edilmesini başardılar. Orada geceledik., V R Zobu, O günden bu güne, 1977, 584
köpek kendini dişlemez dişlese de acıtmaz.
Köpek muamelesi | Sonra bu fakir işçilere bu köpek muamelesini yapmaya neden lüzum görüyorlardı? , | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 33
a.
Köpek neylesin takkeyi tingilderken düşürür
atasözü.
"Meşhur kelâm dır bizim buralarda "Köpek neylesin takkeyi, tingilderken düşürür"., Mehmet Kumral, facebook, "
köpekçi | Çocuklar fırsat buldukça köpekçiyi taşlamakta ve ondan uzak durmaktadırlar., | NGenç, 1995, 19
köpekleşmek | 1. (nsz) Onurunu yitirip yaltaklanmak: Görülmemiş denizin böyle köpekleştiği / Başını sokmak için bir çukuru eştiği -F. N. Çamlıbel. 2. suçlama amacıyla kullanılır köpek özelliği kazanmak | [U]ğur Işılak, sövmek istediği insanlar için 'köpekleşiyorlar' dedi., | ÖGedik, HKelebek, 25.2.2014
GTS+
köpekli
s.
köpeği olan.
"Küçük köpekli kadın", A Çehov, İstanbul, 1971 (kitap adı)"
köpeksi | Demek, yıllanmış tacir öfkeli ayakkabılarıyla insanlar yüzlerini boyuyorar yanlış suların biriktiği bu gölün tam köpeksi ortası için., | Ömer Say, 2010, 77
s.
köprü | köprülerin altından çok su geçmek deyim | Bu arada da mitingin yapıldığı köprü alanından esinlenerek sık sık 'Köprülerin altından çok su geçti' deyimini kullanmaya kalkıyor ama, her seferinde de şaşırıp: 'Derelerin altından çok köprüler geçti' diyordu., | NGüreli, 29
a.
köprübaşı | Bunun için millet içinde milliyet duygusundan mahrum, vatana ihanete hazır birkaç kişinin türemesi, bunların türlü alanlarda manevi ve siyasi | köprübaşılarını işgal etmeleri yeterlidir., | Fındıkoğlu/NErgan, 2016
a.
köprüden önce son çıkış son çare* son fırsat* 1999 | Arkadaşım Karin Karakaşlı Pazar günkü Radikal 2'deki yazsında 'Hrant Dink dosya değil ki kapatasın, o bir yara' diyor... 'Ülke olarak köprüden önceki son çıkışımız..., | MEsayan, T, 16.1.2012
köprülük | köprü olma hassası | Fuat Köprülü'nün soyadı da pek manalıdır: Üstat Demokrat Partiye gerçekten köprülük vazifesi görmekte, taraftarlarını çayda boğulmalarına meydan vermeden, bir kıyıdan öteki kıyıya geçirmektedir., | GugukG, 10.5.1947, 2
a.
köprülük | köprü olma hassası | Fuat Köprülü'nün soyadı da pek manalıdır: Üstat Demokrat Partiye gerçekten köprülük vazifesi görmekte, taraftarlarını çayda boğulmalarına meydan vermeden, bir kıyıdan öteki kıyıya geçirmektedir., | GugukG, 10.5.1947, 2
a.
köpüklendirmek
f.
"Elleri biribirlerinin avucunda, biraz sonra pervanenin köpüklendireceği suların pırıltılı, fosforlu maviliklerine dalmışlardı.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 133"
köpürtmek | 1. köpürmesini sağlamak 2. mec. gaz vermek, fişteklemek* | Kendimi 'istemediğim hiçbir şeyi yapmam lenn' diyerek köpürttüğüm o yıkılmazlığım, breh breh breh... AyçaŞen, T, 7.9.2011
f. mec.
köpürüvermek | -Babanız değil hanım teyze, siz asker kaçağısınız, deyince anneannem köpürüverdi: -Aa aa oğlum memur bey, sen deli mi oldun, ne zamandan beri kadınlar askere alınıyor? , M İzgü, AAG, 2007 (1994), 24
b.f.
kör | mec. sütsüz. | Ve memesi gayet küçük olup veledin emzürmege kâdir olmasa ya memesi kör olsa süd çıkmasa bunlar [kurban için] caiz olmaz., | ts. Zekat risalesi el yazma | kör tuttuğunu s.ker atasözü Yargılama ve ölçme ehliyetine sahip olmayan kişiler, random hedefleri incitebilirler. (travis, 01.12.2001 EkşiS) | Bazı satıcıların her müşteriye farklı fiyat çekip yerse yapmasına uygun bir atasözü (dreamer, 26.03.2002 Ekşi S) | Yoktur çünkü bu ülkede 'serbest piyasa' düzeni sahiden 'serbesttir'. 'Kim kimi tutarsa' şeklinde çalışır., | EKatırcıoğlu, T, 27.8.2011 nezaketen kör tuttuğunu öper şeklinde | Açık söylüyorum: 'Kör tuttuğunu öper' mantığı ile yapılan, semtin insanlarını yok sayan her türlü inşaata karşıyım., | AAktar, T, 24.10.2011 körün gözü gibi susmak deyim | O böyle körün gözü gibi susmaya devam ettikçe ben de durgunlaşır; bir kusur işlemiş bütün çocuklar gibi gözlerimi entarimin çiçeklerinden birine dikerdim-..., | HMeryem, 2002, 64 körün istediği bir göz Allah verir iki göz deyim | Bunların istediği bir gözdü. Allah vermişti iki göz... Sağlık Müdürlüğünden sevinçle çıktılar., | TAral, 107
s. mec.
kör fare / körfare
"Van Çarşıları // (... ) Kayısıya tırtıl dadanmış, ağkurdu sarmış elmayı, kabartmış toprağı / kör fare", M Taner, Sunak, 55"
Kör hasanın şalvarı...
kör kazma | Tarihe, geçmişe karşı husumetin, nankörlüğün, kendini inkârın önüne geçme imkânı olmayan birkaç | büyük insan ömürleri boyunca kasıtlı veya yanlış kararların, kör kazmanın önünden kurtarabildiklerini kayıt altına almak, fotoğraflamak, resimlemek peşine düştüler.Revnakoğlu da bunlardan biri..., | İ Kara, Reknakoğlunun İstanbulu Derin Tarih, S 149 Ağu 2024, 2-9
b.a.
kör köstü | yer adları mı? | Kekikli yamaçlar ovalar sulak / Kör köstü tonelci yer altı yolak. / Hangi bir hikmetin sırrını sayak / Ard arda toprağı bak itişine., | Develili, 18
a.
kör kuyu
b.a.
susuz kuyu.
Farsça kör + tr. kuyu
"Kör çıktı kovamı sarkıttığım kuyular.", İlhan Geçer, 1986, 31"
kör manda | kum içine gömülüp açtığı çukura düşen küçük böcekleri yiyen bir böcek türü | Biz onları biliriz, dedi, bizim köyde onlara 'kör manda' derler. Renkleri manda rengine benzer de onun için böyle söylerler., | VSevim, 165
a.
Kör taş taş adı, | , | A H Gedikli, 1.7.2009, Akçaabat
körbağ kuşu
b.a.
Ötüşüyle baharın gelişini haber veren bir kuş.
kör-bağ? + tr. kuşu
"Abrıl Beşine Göre: Abrıl beşi (miladi 18 nisan) çıkmadan yaz gelmez. Bundan sonraki günler yaz günü sayılır. Yaz mevsimi: "Bir kuşum var ötmeyişin (ötmeyince), bir otum var bitmeyişin (bitmeyince) gelmem" dermiş. Buradaki kuş Körbağ kuşu (Baykuş) veya ibibik, ot ise, üzerliktir. Çünkü üzerlik otu geç güverir (yeşerir).", 21.02.2012, https://evvelzamansoylencelerim.com/2012/02/21/ne-varsa-eskilerde-var-dedeler-hesabi-mevsimler/, 31.01.2024g"
körce | kör gibi, körcesine | Fischer'e göre Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Maliye Bakanı Wolfgang Schauble, ülkelerinin ulusal çıkarlarını körce dayatarak ve Euro Bölgesi'ni bir Alman nüfuz alanına dönüştürerek, Almanya'nın on yıllardır güttüğü Avrupa yanlısı politikadan vazgeçmişlerdi., | JLagendijk, Z, 2.9.2015
z.
GTS-
körebelemek | Ama gördüğümü körebelemeye gelmedim ben. İşim başka!, | Ömer Say, 2010, 65
f.
körem | kasap dilinde bir koyun çeşidi. Ankara 30.8.1948 tarihli Hüseyin Şencan'ın kestiği makbuzdan
a.
köri | curry Hindistan kökenli bir çeşit baharat. 20.04.2008 baharat reyonunda kütlevi üretim olarak bu adla satılıyor.
a.
ing.
köri | curry* | Geçen hafta, Hint yemeklerinin köri ve bol baharat karışımlarından uzaklaşmam ile birlikte, daha THY uçağına adım atar atmaz Türk mutfağının burnumda tüttüğünü anladım, | BAltuğ, T, 13.3.2012 | Bağırsak kanserinin çaresi: Köri baharatı, | Z, 9.5.2012
a.
ing.
körili | Hele bir de iki günlük üst üste binen ve sonra parfümle bastırılmaya çalışılan terleme süreci başlamadan önce pastırma, körili tavuk, gravyer peyniri yemişse onu tarif etmeye kelimeler yetmez., | RamazanRasim, T, 16.9.2011
s.
körlemesine | Bilmeden, şuursuzca | O bilemediği gücün egemenliğinde, körlemesine, telaşlı telaşlı gidiyordu., | DCeyhun, 32
z.
körlenmek 1996 | körleşmek | +Amerika Orta Doğudaki en alçak ajanı Saddam Hüseyin'i alet ederek, Batılıların Orta Doğu petrollerinin başına bekçi olarak diktiği tufeyli hanedanların para ve içkiden körlenmiş vicdanlarını kullanarak, bölgenin bütün enerji kaynaklarını doğrudan doğruya denetimi altına almış durumda., | HRefiğ, DoğuBatıveTürkiye, İst 2002, 68
f.
GTS+
körleşebilmek | Sistemin nasıl bu kadar körleşebilmiş olduğu sürmekte olan hararetli bir tartışmanın konusudur., | SedatErgin, Hr, 8.7.2017, 14
f.
körlük etmek (birine) deyim nispet etmek | Çektin çiçekli anterine telli bir şerit / Akrânlarına paça günü giy de körlük et / Kâküllerini bağla saçı düğününe git / Alır seni de belki bu günlerde bir yiğit / Olma sokak süpürgesi kadın kadıncık ol, | EVasıf, EGŞA, 205
körmös | Aylardan Ramazandır / Davulcunuz şamandır / Almazsa bahşişleri / Salacak körmösleri, Emrah Ece @Trodlabundin, 02.03.2025, X
a.
Köroğlu | Cenk ederdik Köroğlu'nun safında / Zalimden alır mazluma verirdik / Hazret-i Alide* gürz olurduk kırk batman / Keremin ahıyla erirdik., | NTektaş, 1999, 81
a.
Köroğlu | hanım, karı | Çadır zahir... Bugün yarın bizim köroğlu ile altına girip barınmak icap edecek! –Sen de mi evden atılıyorsun? | , | GugukG, 17.5.1947, 1
a.
Köroğlu | hanım, karı | Çadır zahir... Bugün yarın bizim köroğlu ile altına girip barınmak icap edecek! –Sen de mi evden atılıyorsun? | , | GugukG, 17.5.1947, 1
a.
köroğlu | Mülazım ağa karısına bakarak: -Ne dersin köroğlu, dedi. Ev ocak kursun, çağa, çocuğa karışsın, değil mi? , | FAtabek, DK, 1972, 109
a.
köroğlunun bağ/lığı mı? Trabzon dingonun ahırı mı, babanın çiftliğimi anlamında
körolasıca beddua | Sabahtan beri gitmez bir türlü körolasıca burnumun dibinden., | DCeyhun, 34
körpelik | körpe olma hali, tazelik, taravet | Mermerde... Mermeri öpen dudaktan. / Bildik çinilerin körpeliğinde / konuşan dili: / Mavi, Akdeniz / mavisiydi., | ANAsya, Selimiye, Ankara 1953, 4 (KnunidevrindeBirSefirinHatıratı(TürkMektupları) G deBusbecq içinde)
a.
GTS++
körü körüne
"Elimden tutuyor, alabildiğine koşuyoruz, tam manasiyle körü körüne arkasından gidiyorum. Nihayet Hikmet duruyor, duruyoruz.", Kaptan Paşa, 1954, 93 | "Yunanlılar, Bulgarlar, Sırplar ve özellikle Ermeniler ona hakaret dolu mektuplar yolladılar. Onu körü körüne karar vermişlikle suçladılar, ona homoseksüel dediler, onunla görülmemiş sertlikte ve bazen pek kötü niyetli yazışmalara tutuştular.", Loti, CCT, 188"
körüklük | trenlerde ve otobüslerde iki vagonun veya birimin birleştiği körük gibi açılır kapanır yer | Ali iki vagonun bitiştiği körüklükten başını çıkardı., | Kıyafet, 1981, 52
a.
GTS-
körümsü | Kör lamba ışığında, / körümsü gözlerle, / nakış işlerdi anneannem., | Hakkı Özkan, 26
s.
kös | kös dinlemek deyim | Genellikle kös dinliyor, arada bir yanıt veriyordu., | NGüreli, 62
a.
kös kös z.Babama kafa tutamazdım, korkar çekinirdim. Kös kös yürüdüm. Doğru mektebe! Hasta olmağa vakit bulamamıştım., B S Kunt, EK, 1953, 70
köse | vay benim köse sakalım kalıp söz | -Öyle ise, muhtarla el ele vererek devrimlerimizi korusana. | –Ama, imamın aynı zamanda köyün muhtarı ve parti başkanı olduğunu unutma oğlum. | -... Vay benim köse sakalım!, | MahmutYağmur, 1957, 7
a.
kösecimsi | köse gibi | [Y]etmiş bir yaşında çıktığı son gazası Zigetvar seferine kadar da, babası gibi sakal salıvermemişti, pos bıyıklı, fakat bıyığı gür değil, kösecimsi, tel tel idi., | REKoçu/CÇandar, R, 28.11.2012
s.
Köselek | Akılcak ve bedencek gelişmemiş | ... diz-altı çorap. geriye ne bıraktı, arnavut ciğeri. insan durmuş, köselek olmuş, yeminlerini bozmuş, yine de yaranamamış. kendine. ciyak ciyak ..., | 14.10.2015, | https://metafizikportakal.wordpress.com/
s.
köseleleştirmek | Üçüncüsü, 'bizim' olmayan acılara karşı katmerlenerek artan duyarsızlık da, Türkiyenin siyasi kültürünü, politik düşüncesini iyice köseleleştirmiş., | SÖney,T, 11.5.2012
f.
köserek | Açılan tabutun içinde orta boylu, köserek sakallı sarışın bu zatın terutaze yattığı görülür., | İAlanka, 9
s.
köslü
a.
köstepek.
tr. köstepekten
"Ben öldükten sonra gelseler ne, gelmeseler ne? Mezer dediğin köslü toprağı," diyor nene. Köslü: köstepek.", @uzunbayzeynep, 5.3.2021, Twitter"
kösmek | Ahırın kösmek deliğinden onu vurursun. Erzurumlu Nuri Onbaşı'yı içeri soktu., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 225
a.
Kösnü | daha vurdum, vurdum daha yakından / Kösnümce dayatıyordu yaşaması, / küçük düşüyor gibiydim önünde çavuşlarımın., | VK, 6
a.
Kösnü | daha vurdum, vurdum daha yakından/Kösnümce dayatıyordu yaşaması, / küçük düşüyor gibiydim önünde çavuşlarımın., | VK, 6
a.
kösrelik yer adı. | Bağlum Kösrelik mahallemizde çiçek ve fide dağıtımımızı gerçekleştirdik. Üretimi güçlendirmek, hanelerimizi renklendirmek ve ilçemizi daha da güzelleştirmek için çalışmaya devam edeceğiz., Dr. Mesut Özarslan, @OzarslanMesut, 31.05.2025, X
köstebeklik yapmak | İddia edildiği özel kalem müdürü ve belediye başkanının 'köstebeklik' yaptıkları doğruysa Atalay'ın bu konulara dahli söz konusu mudur? , | T, 3.9.2011
f.
köstek | Tellallar ellerinde küpeler, yüzükler, gümüş saat kösteklerile dükkanlara girip çıkıyorlar, bağıra bağıra dolaşıyorlardı. | , | Güntekin, Damga, 73
a.
GTS++
kösteklemek | 1. Hayvanın ayağına köstek vurmak | Bu esnada hayvanları köstekleyip mızrakları yere diktikten sonra ateş etrafına diziliyorlardı., | Gökbayrak, CEmiroğlu, 20-1 2. Bir işi yürümez duruma getirmek, engellemek
köstekli
s.
1. kösteği olan. 2. ayağına köstek vurulan.
"... bastonsuz yürümesini şaşıran, katı yakalarının boyunduruğundan memnun, yerle temenna etmeyi marifet sayan küçük beyler! Ayak dirseklerine kadar fanlâ donlu, şal yelekli, altın köstekli ve kravat iğneli Narçin beyler! Böyle düşünürken Muradın bir kravat iğnesi gözünün önüne geldi: İçine güya yumurta yerine üç inci yerleştirilmiş altın bir kuş yuvası!", R H Kray, Sonuncu kadeh, 1965, 34"
köstekli | 1. kösteği olan. 2. ayağına köstek vurulan. 3. | mec. Ağır, ağdalı. | Halit Ziya'nın nesrini Namık Kemal'de bile eşine rastgelmediğimiz yeni yeni lûgatlerle yüklü ve halka halka terkipleriyle köstekli buluyorduk., YKK, EK, 1953, 20
s. mec.
kösülmek | 1. Uzanıp yatmak, ayakları uzatarak yatar gibi oturmak, sere serpe oturmak. 2. Büzülmek, toplanmak, toparlanmak. | Evet, var, dediler. -Neymiş acaba? diye dikleşti. -İkinci Şubeden, müstehcen resim ve de döviz kaçakçılığından aranıyor, dediler. Galip Bey kösüldü. Yüzünü Nurşen Hanım'a döndürdü., | O Z Turanlı, başakçılar, 1970, 43 | 3. Yorulmak, gücünü kaybetmek. | Ayaklarını yerden kesip, on adım götürür götürmez kösüldü... Pusudaki yardımcılar, hâlâ seyrediyorlardı., | Balaban, Şair baba ve damdakiler, 1968, 382 | ... hırçın bir rüzgâr; ilk yıldızlar, üflenmiş köz kırıntıları gibi, kıpkızıl, bir parlıyor bir kösülüyor ..., | A İlhan, Aynanın içindekiler, 1973, C 5, 250 | 4. Öfkesi geçmek, yatışmak. 5. Yılmak, pısmak, korkmak.
f.
köşe | köşe yazısından kısaltma | Eski Ak Parti Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, Taraf'ın | yargısız infaz yaptığını açıklayıp gazeteyle yollarını ayırdı. Fırat haftada bir gün Taraf'ta köşe yazıyordu., | Star, 31.7.2013
a.
köşe kırlenti gibi şişmek deyim Lök gibi oturduğu yere konan ve koltuklardan kalkamayan teyzelerin birbirlerine pislik atmak için kullandıkları tabir. Hatta bir de bunun ''Ayşe, valla davul gibi olmuşsun!'' versiyonu da mevcuttur. ,onedio, 12.8.2015g
Köşebaşı | minder | Tobbaş Mehmet ve Hacı Vahap, çözüldüler, rahatladılar ve 'köşebaşıların' üzerine daha rahat oturdular., | M Kızılca, 27.4.2016, | http://rasyonelhaber.com/makale/431/gargara-abduellatif-camii, 11.8.2018
a.
köşecik | Ama o parkın bir köşeciğinde iki kişi herhangi bir oyundan bir bölüm sunsalar, hemen onlarca insanı çevrelerinde görüverirler., | Mİzgü, 6 | Oh sevsinler iyi oyuncuyu, kırdı vazoyu kuruldu köşeciğine oturdu., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 106
a.
Köşecik | Fakat ihtiyar Ganimet Hanım'ın bir köşecikte sarı liraları bulunduğu, hatta bunların, | Kefem param buradadır, cenazemi bununla kaldırınız! diye gösterdiği, fakat başucundan ayırmadığı yeşil boyalı küçük
meşe sandıkta durduğu söylenirdi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 77
köşegen | Habertürk ceridesinin sipor sahifesinde çıkan bir yazıda bir köşegen, Trabzon vekillerinin dört bir koldan Trabzonspor'un hakkını aradığını ve kendilerini çok takdir ettiğini beyanla, Fenerbahçeli kahır ekseriyet sahibi vekillerin 6 Trabzonlu kadar olmadıklarını buyurmuş. | , | STunalı, T, 14.1.2012
a.
köşekadısı | 1. köşe yazarı | İki Kişi: Okur ve köşekadısı, | HDevrim, R, 9.7.2009 | Cevabı zor bir sualdi: Köşekadısına kız vermek doğru mu? , | HDevrim, R, 23.8.2011
köşelemekf. Alay için köşe yazısı yazmak | Vijdan Kuaförlerinden (Ağlak Ağbi) en kıdemlisi, Cem Uzan'ın Star'ında yıllarca köşelemekten beis duymamıştı., | PMağden, T, 16.8.2011
köşelendirmek | köşe yazarından kısaltarak, alaycı köşe yazarı yapmak | Fakat yazma eylemine, gazeteciliğe ve düşünce hayatına yıllarını vermiş onca insan varken, eğlence dünyasından insanları bu kadar kolay köşelendirmek, gazetecilik mesleğine ihanet ve saygısızlık., | HGeviş, T, 30.12.2012
f.
köşelenmek BTS- | köşe yazısı yazmak | Bir gözü iktidara bakmaktan şaşı olmuş, çoğu 'ihtiyaca binaen' köşelenmiş yazar ve yorumcular oluyor bunlar., | CaferSolgun, T, 26.7.2013
f.
bts-
köşeli | sert | Ayrıca kimi kelam ve kalem erbabı tam kitabın ortasından konuşur ve köşeli yazar., | M Öztürk, KararG, 10.8.2019
s.
Köşeli yengeç örümceği | thomisus onustus | Gani çalıştığı iş yerinde bahçe sularken bir ağacın dalında Latince adı | thomisus onustus olan ve insan yüzüne benzeyen görüntüsüyle görenleri hayrete düşüren köşeli yengeç örümceği buldu. Örümceği bir cam kavanoza koyan Gani daha sonra Kadirli ilçesine geldi. Bulduğu örümceğin ne olduğuyla ilgili internette araştırmaya koyulan Bekir Gani insan yüzünü andıran görüntüsüyle bu örümceğin köşeli yengeç örümceği olduğunu öğrendi., | Hr, 11.9.2018
a.
lat.
Köşeli yengeç örümceği | thomisus onustus | Gani çalıştığı iş yerinde bahçe sularken bir ağacın dalında Latince adı | thomisus onustus olan ve insan yüzüne benzeyen görüntüsüyle görenleri hayrete düşüren köşeli yengeç örümceği buldu. Örümceği bir cam kavanoza koyan Gani daha sonra Kadirli ilçesine geldi. Bulduğu örümceğin ne olduğuyla ilgili internette araştırmaya koyulan Bekir Gani insan yüzünü andıran görüntüsüyle bu örümceğin köşeli yengeç örümceği olduğunu öğrendi., | Hr, 11.9.2018
a.
lat.
köşemen | OLAND Barthes 'yazar' sıfatını veremediği kalem erbabına 'yazman, yazgan' diyordu.Büyük romancı, değerli bilim ve edebiyat adamı Tahsin Yücel de gazetelerde fıkra yazan kimilerine 'köşemen' diyor.Yani 'köşe yazarı' rütbesini bile çok görüyor., | Özdemirİnce, Hürriyet, 8.2.2005
a.
köşesiz | Lakırdiyle yaptığı bu tercümeler füsundu [füsunkârdı]. Köşesiz sesle, ağdasız kelimelerle konuşan İstanbullu bir hanımefendinin yuvarlak Türkçesiyle, ufak Türkçesiyle, kelimesiz Türkçesiyle Kur'ân'ı Türkçe söylerdi. Ve [sonra] Kur'ân'ı bu türlü bir İstanbul Türkçesiyle tercüme etti (...), | Mithat Cemal, Mehmet Âkif, İstanbul, Semih Lütfi Kitabevi, 1939, 225-26.
s.
köşk
köşk
kiosk
"Tanpınar'ı Huzur romanında Mümtaz ile Nuran'ın ada dönüşünde Galata köprüsünde kitap aldıkları "Kitapçı Kemal" gerçekmiş. O dönemde kitap ve gazete satılan yerlere "kiosk" yerine "köşk diyorlarmış anlaşılan. Eski gazetelerin ilan kısımları önemli keşiflere açık. (Akşam, Aralık 1934) Köprüde Kemal, Kitap Köşkü Köprü Kadıköy iskelesi", @alisukrucoruk, 4.3.2024"
köşk | ağacın gölgesine kurulmuş tahta kerevet. | İşlerini bitirip yatağa girdikten sonra, okuyup üfleyip gözlerini gökyüzüne dikti. Evin önündeki köşke serilmişti yataklar., Naciye Poyraz, 1979, 52
a.
köşker | Döşüne çok nahif bebek saranın / Bozuk sarı Yozgatında / Süklüm püklümken gerilen / köşker iplerini, | BünyaminK, 17
a.
köşklü | Beyazıt kulesi işareti çeker çekmez köşklü elinde kırmızı feneriyle köşe başında döne döne nârasını atar atmaz, Sinekli Bakkal takımı kolsuz kırmızı fanilelerini başlarından geçirir, ayaklarına çarıklarını takar, tulumba omuzlarında, Sabit beyağabeyin siyah atının arkasından tabanlarını kaldırırlardı., | H E Adıvar, Sinekli Bakkal, 1957, 72
s.
köşkyaşı | krş. Gözyaşı. -Bir kaç sırça köşkyaşı bayım? / -istemez. Gözüm paramparça. (KTŞ, 2003: 52)
a.
kötek balığı | Samsunlu balıkçıların hamsi ağına takılan 25'er kiloluk 3 adet kötek balığı ilgi odağı oldu., | 9.11.09 bütün gazeteler
a.
kötekçi | Kibirli, üstenci, kötekçi, baba, ulu ve yüce soğuk savaş devlet modeli tarih oluyor., | HÇakır, T, 22.4.2013
köten | kotan, kutan | Alacakaranlıkta büyük ağaçlar, harman makinesi, boy boy köten, pulluklar, biçerdöğer, biçerbağlarlar uslu uslu yatıyor, orada çakan şimşek, makinelerin demir kısımlarını aydınlatıyordu.', OKemal, HÇ, 17
a.
kötü hastalık -ğı
b.a.
kanser.
22.04.2018
kötücül | 1. Kötülük isteyen (kimse) 2. Kötü niyetli 3. Kötü huylu | biraz kötücül biraz acımaklı / baktınız yüreğimi şaşırdım, | NÇelik, 10 | Kötücül bir ruhun keşfi olmalı bu; hayatı birkaç kanlı olayla kontrol etme gücü sağlıyor yapanlara, | KTayiz, T, 10.9.2010
s.
GTS++
kötücül | yüzdeki buruşmadan / duymasa da anlıyor insan / biraz kötücül biraz acımaklı / baktınız yüreğimi şaşırdım, | NÇelik, 10
s.
kötücüllük | Sanırım öfkeyi asıl çeken Guardian gazetesinden sırıtan kötücüllüktü, o da deşifre oldu. MEsayan, T, 13.2.2012
a.
kötülenmek | Kötüleşmek | Kadının içi kötülendi, duvara dayandı., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 37
f.
kötürüm | / | kötürüm olmakHastalık veya sakatlık sebebiyle yürüyemez olmak.
dey.s.a.
kötürümleştirmek | Diğer sivil mekteplerimizde Fıkıh, Feraiz, Mecelle vesaire nev'inden birtakım skolastik dersler beyinlerimizi kötürümleştirmekte devam edip dururken, müspet ilimler çoktan Tıbbiye ve Harbiye mekteplerimizin esas tedrisatını teşkil ediyordu., | YKKaraosmanoğlu, Atatürk, 16.8.1946
f.
Köy Enstitüleri | ++
b.a.
köyce | köy tarafından, köyün bütünü olarak | Köy imamlarına köyce şimdiye kadar ne veriliyorsa gene o verilecektir., | KöyKanunu, 10.3.1924, md. 85
s.
TDK-
köylüce | Bu nedenle eğitimsiz hatta köylüce olan muhafazakârların kelle sayısının çokluğuna rağmen, onlar kalite bakımından azınlıktılar., | AÇKöysüren, T, 15.7.2013 2. BTS+ serçe
z.
bts+ GTS-
köylücek zf. Köylüler tarafından | Durum köylücek bilindikten sonra ben unutuldum., | ZMısırlı, Dilenci, 47
köylük | köy, köy yeri .Bir çift katırı vardı. Tarlarını sürer, köylük yerde kıt kanaat geçinip giderdi., | VSevim, 57
a.
köz domates
köz biber, köz domates
közlenme | Bu çoğu güzel havalarda, ateşlerin közlenmeye yüz tuttuğu sırada olurdu., | S Şengil, 1983, 47
a.
kraça | Hoca, akşam yemeği için kraça sipariş etmiş. İstavritin küçüğü olan bu kraça adeta çerez gibi yeniyor ama benim midem daha düzelmediği için kraçaların çoğunu Ali yedi, afiyet olsun ama insan biraz da başkalarını düşünür değil mi? Mustafa Hoca, kraçanın yanında yemek için bir de koltuk ekmeği almıştı, | Küçükkılınç, 25.7.2012 eposta
a.
kral çıplakKral'ın çıplak olduğunu hemen herkes görüyor; bir tek kral ve bir avuç avanesi, görmezlikten gelerek dayatmalarına devam ediyordu!, | Fuat Bol, Türkiye G, 15.0.2010 | Ama Taraf [Gazetesi] gibi kimlik itibarıyla merkezde yer alanların kral çıplak demesi, onları çileden çıkarıyor., | M Esayan, T, 01.08.2011
dey.
kralından en üstün, en iyi | En kralından | kiracı nasıl şutlanır ya da | nafaka nasıl kopartılır gibi sorular sorulur; pek pek adliye kapısında konuşlanmış arzuhalci kıvamında iki dilekçe attırmam istenirdi., | DOral, T, 12.4.2010
kraliçe ana kraliçe arı beyi, bey arı.
kraliçe arı sendromu | İş arenasında kadın yöneticilerin algılanması ve kraliçe arı sendromu, U Zel, TODAİE D, 2002, 35,2, 39-48
b.a.
kramp girmek
dey.
kas ani bir kasılmayla kuvvetle kasılmak.
"Doğru, ama suya düşünce bacağıma kramp girdi, onun için imdat istedim.", Kaptan Paşa, 1954, 138"
kraniyofasyal
baş boyun yüze ilişkin.
a.
lat.
"Duygusal stres, zihinsel yorgunluk ve iş tükenmişlik bölümleri, kraniyofasyal, baş ve boyundurukluğu üzerine odaklanarak bir çalışma yapmaktayız."
Hasan Erkan Kılınç, 02.06.2025, e-posta
krape s.* konuşma dili krepe* saçları kabartmak amacı ile tarakla saçların çıkış yönünün tersine piti piti* taranması, tiftik kıvamına getirilmesi. Bu iş in özel krape tarağı vardır. (bkz: 80ler modası), 15.6.2003, penguen, EkşiS 8.2.2015g | Yıllardır vijdanlı hanımlara-beylere, bi yerlere yetişen kızlara oğlanlara ne fönler çektiler, ne krapeler topuzlar yaptılar, sözden bigudileriyle ne permalar yarattılar!, | PMağden, T, 16.8.2011
krater | çukur, oyuk | Asfaltın çoğu yeri eğimlidir, üstünde kraterler vardır., | TKiremitçi, 2005, 152
a.
Krav maga | Krav magaya yeniden başlamak istediğinizi söylediniz. Güvenlik endişeniz mi var? , | İpek İzci, Hr, 19.8.2018
a.
kravatlı | kıravat takmış kimse, boyunbağı giyinmiş kimse | Konuşurken fazlasıyla kibar olan kravatlının uzattığı formu dolduruyorum., | Şİşigüzel, EDK, 1996, 49
a.
kreatif | yaratıcı kreatif ekip | yaratıcı takım | Kamu spotu için anlaşılan kreatif ekip böyle bir konsept belirlemiş belli ki, böyle bir ifade birliği tasarlamış, ünlü isimlere de o yönde direktif verilmiş., | NurÇintay, SCmts, 20.8.2016
s.a.
kreatifs. yaratıcı | İstanbul, Munbai ve Sao Paulo gibi yeni gelişen kreatif merkezlerle kurduğumuz güçlü bağlantılar sayesinde, New York sanat dünyasını genişletme, belki de ona yeni bir enerji kazandırma fırsatımız olacak., | T, 11.9.2011
kreativite | yaradıcılık, sanatkarlık | ...ve sanatkarının kreativitesinin muhteşemliğini, sonsuzluğunu hiç aklına getirmiyor, fikretmiyor; sanatkar bunlar hakkında ne düşünür zannediyoruz ki? , | K Beşirli, 17.10.2018 TÖL vatsap
a.
kredi | ferdi kredi | Ticari kuruluşlara işletme kredisi verme mekanizması yerine | ferdi kredi sistemi uygulandığı takdirde, ülke ekonomisinde bir iyiye gidiş ortaya çıkacaktır., Ü Garih, Deneyimlerim, 1990, C 2, 156
b.a.a.
kredi | itibar | Dostlarımız dünya dolusu / kredimiz gönülleri kadar geniş!, | NTektaş, 1999, 114
a.
kredi kartı | Kredi Kartları ATM'ler ve bireysel kredilerden sonra Ekim 1988'de devreye 'kredi kartları' girdi., B Karaçam, Orası Yapı Kredi Fark Oradaydı, 2006, ?
b.a.
kredi kartsız b.s. kredi kartı olmadan. | ... ama AA'da yönetici pozisyonundaydım, rezervasyonum da merkezi Chicagoda ve otelden bir-iki sokak ötede olan AA tarafından yapılmıştı. Yine de kredi kartsız giriş yapamayacağımı söylediler. O dönemde yurtdışına çıkışlar kısıtlanmıştı, vatandaş olarak iki yılda bir çıkabiliyor ve 200 dolardan fazla döviz alamıyordunuz., B Karaçam, Orası Yapı Kredi Fark Oradaydı, 2006, ?
kredi notu a.
kredibilite | güvenilirlik, itibar. | Fayda uğruna AA ile aynı yolu izlemek ve bana | soykırım sırrını örtbas etme suçlaması yöneltmeyi sürdürmek isteyenler varsa, bu son fırsattır; onlar da kredibilitelerini iki paralık etmeden önce, iki kere düşünsünler.), | HBerktay, Z, 1.12.2012
a.
kreditör | kredici açan/veren: kredici | Kreditörler anlaşamadı., | T, 14.1.2012
a.
krem rengi | açık krem rengi | Açık krem rengi tondaki mermer estetik dokusuyla banyoya asil bir hava katmış., | 28.5.2015, | https://www.homify.com.tr/yeni_fikirler/28027/krem-rengi-banyolar, 14.11.2015g
b.a.b.a.
krema | [T]ürkiye'nin kremasındakileri öyle aklınız sıra kulaklarından tutarak atabileceğinizi mi umdunuz kodeslere, haa? , | NÇınar, T, 9.7.2012
a.
kremamsı | keramayı andırır. | ... kebaplar ve köfteler için gerekli nefis aromatik kremamsı etkiyi yaratmak için ezilmesi gereken taze Hindistan cevizleri için hep seel bhatta++ kullanılır. Kocam Tat Enstitüsünce davet edildiğinden 1980 yılında beş ay Bombayda yaşadık, hem de oradaki dostlarımız sayesinde adeta bir saray havasında yaşadık., Feyzi Halıcı, İkinci Milletlerarası Yemek Kongresi, 1989, 385 ++
s.
kremasyon | 1930 UmumHıfzıssıhaK Yakma | Ceset kremasyon için vücudunda bulunan bütün protezlerden arındırılıyor., | t, 11.4.2012 kremasyon fırını | krematoryum, yakmalık | Kremasyon fırınını çalıştırmak için sıcaklığın önce 872 derece, sonra 1092 dereceye yükselmesi bekleniyor., | T, 11.4.2012
a.
fr.
krep / kırap | crêpe (I) a. Çok bükümlü iplikle dokunmuş bir çeşit ince kumaş. | [G]elinine kırap, muslin gibi beyaz, ince, üzeri urgan yaprağı renginde ufak güllü bir kumaş, Mehmed Galib'e tekyelik, zıbınlık bez, biraz da Yağlıkçılara uzanarak ipekli kundak, çarşıda gezinerek Yusuf'a gecelik, şam hırkası, çorap, fanila, donluk, patiska, firenk gömleği,... iştira etti., | ARasim, Asker oğlu, 42 | Başına kenarları yeşil oyalı mor bir gaz boyaması krep bağlıyordu.,OCKaygılı
a.
fr.
krepdamur | ...ooooo-o krepdamur ooooo-o krepşarmöz ooooo-o annemin bir terzisi vardı sevim hanım ben dikiş dikmesini de örgü örmesini de ondan öğrendim-.NGüngörmüş, 1999, 79
a.
fr.
krepon | Odanın baş köşesine asılmış krepon kağıtlarından yapılmış bir çiçek buketi, evin bütün mefruşatını teşkil ediyor., | FAtabek, DK, 132
a.
fr.
krepşarmöz | Bk. krepdamur
a.
fr.
kreskraf / kristraf
a.
sürat teknesi markası Chris Craft'tan: kriskraf.
"Koy tam rengini bulmuş, her taraf gölgelenmiş, beklenen huzur yerleşir gibi olmuştu, aksi işte! Bir kreskraf peyda oldu | içinde çıplak bir delikanlı, müthiş çatırtılar kopararak suları yara yara, köpükler saça saça, daracık deniz parçası üzerinde daireler çiziyor, canbazlıklar yapıyor, o canım akşam zamanının güzelliğini delik deşik ediyor, zalimcesine didikliyordu.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 61 | "Akşamüzeri artık müsaade isteyip de kalkana kadar hemen bütün gün "kriscraf muhabbeti olurdu. Bir gittiğimizde rahmetli eniştem bizi kastederek halamı "şu çocukların yanında bari konuşmayın" diye ikaz etmişti. Onların konuşmalarından biz sürat teknelerine kriskraf deniyor sanırdık. Daha sonra öğrendik ki "CHRIS CRAFT" sürat teknesi markasıymış, "Firijider" gibi.", A Kadir Çapanoğlu, Seyretmek mi izlemek mi, Yozgat G, 02.04.2020"
kreş | flamingo yavrularının palazlandıktan sonra topladıkları grupların adı | Zira gölde üreyen flamingoların kreşi bu bölgede besleniyor., | Sİsfendiyaroğlu, R, 20.7.2011
a.
kreşendo | it. cresendo. Çalgıların giderek daha yüksek ses verecek biçimde çalınma durumu. GTS | Bir yanda siyasi görüşlerin, cemaatlerin ve partilerin, diğer yanda holdinglerin marka, imaj, nüfuz aracı haline gelmiş olan televizyon –bazı kanallarıyla-, aynı zamanda devletin ve hükümetin de resmi televizyonu durumunda... hem de kreşendo bir seyir izleyerek., | Telesiyej, T, 16.11.2011 | [K]elebek tablolar, doğanın insan eliyle bu alanda da sömürülmesinin, (...) canlılığın tehdit edilmesinin ne yazık ki kreşendo bir örneği, | Telesiyej, 16.11.2010 | Kelebek koleksiyonculuğunun artık sanat alanında estetik olarak biçimlendirilmesinin bir sonucu olan kelebek tabloları (...) canlılığın tehdit edilmesinin ne yazık ki kreşendo bir örneği, | Telesiyej, 31.10.2010
a.
kreşendolanmak | Yani besbelli N. Mert'ine Özkök'ün | köşe bahşetmesine de | kana kan intikam! olan Bedelli Hakan'ın bu müthiş yazısı, sicilimdeki EN KARANLIK dosyanın açılmasıyla kreşendolanıyor! | , | PMağden, 24.6.2011
f.
kretase
a.
"Kretase dönemine ait olduğunu düşündüğümüz fosiller üzerindeki incelemelerimiz devam ediyor dedi.", Hr, 24.5.2019"
kretase | Bilim insanları, 'Azhdarhiade' familyasında yer alan dev pretozorların 60 milyon yıl önce gökyüzünü kapladığını ve Kretase döneminin sonlarında ekosistem üzerinde çok önemli bir rol oynadığını gösterdi., | T, 22.8.2014
a.
Kretase | Müze müdürü Mehmet Alkan, Bulunan fosillerin yaklaşık 85 milyon yıl öncesine ait denizkestanesi fosili olduğunu düşünüyoruz. Kretase dönemine ait olduğunu düşündüğümüz fosiller üzerindeki incelemelerimiz devam ediyor, dedi. Hürr, 24.5.2019
a.
kriling | Doların yerini alacak yeni bir para birimi ya da yeni ekonomik birlikler, yerel paralarla ticaret yapılacak güçlü kriling birlikleri gündemde. Şimdi İran-Türkiye ve Rusya'nın oluşturacağı bir kriling birliği bu dolar saldırısına karşı çok ciddi bir çıkış olmaz mı; doları suni bir şekilde yukarı çekerek, kendi çıkarları doğrultusunda dünya ekonomisini konsolide etmek isteyenler hiç ummadıkları cevaplarla karşılaşabilirler ve zararlı çıkarlar biz buradan bu kriz tetikçilerini ve kalpazanları uyaralım.CErtem, Akşam, 15.4.2015
a.
kriminal | Suça dair, cezaî | Bazı kişilerin, Kaşıkçı cinayetini 'zamanla unutulup gidecek bir problem' olarak gördüğünü ifade eden Erdoğan, 'Ancak biz, hem Türkiye'de devam eden kriminal soruşturma hem de Cemal'in ailesi ve sevdikleri için büyük önem taşıyan bu soruları sormaya devam edeceğiz., | Hr, 2.11.2018
s.
kriminal GTS-
kriminalistik | ceza hukuku* | Kiriminalistik I-IIA, | ErtuğrulKorhan, Ankara 1962
a.
kriminalize etmek suçlu hale getirmekKürt siyasal hareketini, böyle bir projeyi tartışmaya sunduğu için kriminalize etmek, yapılabilecek en büyük yanlıştır. MSancar, FDoğan, T, 22.12.2010
kripto | crypto | 1. Siyasi/dini inancını gizleyen kimse 2. Saklı yazı 3+. | gizli | Bahçeli: Kripto paraelcilerin maskesini indireceğiz, | DrilişP, 28.5.2016
s.a.
fr.
GTS+
kriptografi | İngilizce karşılığı cryptography olan ve dilimize kriptografi olarak uyarlanan terim etimolojik olarak antik Yunancadan gelmektedir. Kriptografi, antik Yunancada gizli, saklı anlamına gelen kryptós ve yazmak anlamına gelen graphein kelimelerinin birleşiminden oluşmakta ve günümüzde bir mesajın veya verinin şifrelenmesi işlemini ifade etmektedir, Batuhan Demirtaş, dr tezi, 2025
a.
kriptografik | Geliştirilen bu sistemde, açık anahtar ile sisteme işlenmesi istenen veriler kriptografik yöntemlerle şifrelenmekte, şifrelenmiş halde iletilen bu verilerin muhatabı tarafından elde edilebilmesi için ise özel anahtar gerekmektedir., Batuhan Demirtaş, dr tezi, 2025
s.
kriptolog | kripto alimi | Google, İngiliz matematikçi, bilgisayar bilimcisi ve kriptolog Alan Turing'i unutmadı., M, 23.6.2012
s.
kriptoloji | siber güvenlik ve kriptoloji, | ORDMİL
kriptoluk | Tüm bu sadeliğe rağmen, Sedat Kapanoğlu'nun ekşi sözlük'ünde, haberimizi yayına soktuğumuz andan bu yana acemi bir şekilde | üstün zekalılık taslanmaya çalışılarak, asıl mesele olan | kriptoluk konusu sulandırılmaya, böylelikle gözlerden kaçırılmaya çalışılıyor., | çakyamuni, 12-07-2013,, 7.9.2016g
a.
kristalizasyon | Italo Calvino'nun Amerika Dersleri: Gelecek Binyıl İçin Altı Öneri adlı deneme kitabında ateşin dönüştürücü niteliği ile kristalizasyon fenomenini çağdaş kentte birbiriyle çarpışan enerjileri yansıtan doğal güçler olarak betimlediği alıntıdan yola çıkan Kristal & Alev'de bir Çehov oyununun prova süreci; eşlik eden iki video sekansında ise bir elmasın kesilip parlatılması ve bir lokantada yemek yerken proje aşamasındaki bir film senaryosunun trajik finalinin anlatılması var., | MŞÇoban, T, 14.9.2011
a.
kristallenmek | Nsz. Billurlaşmak. | Ancak yediden sonra depremle ilgili bilgiler kristallendi., Cenk Yaltırak, 24.04.2025, tv
f.
kristalografi
Kristallerle ilgilenen bilim dalı. Mineralojinin bir dalı olup, minerallerin şekillerini ve iç yapılarını inceler. X ışınları ile yapılan yapı incelemelerinde, atom veya moleküllerin, üç boyutlu olarak dizilimleri incelenir. Mineral kristallerinde fizikokimyasal olarak, atom ve moleküller belirli bir düzen içinde bulunurlar.
ing. crystallography
“Bir arkadaşla birlikte bir kristalografi kitabı tercüme edelim dedik. Belki Türkiye'de toplasan 100 kişiyi ilgilendirecek. Satıp da kâr olmayacağını bilen bilir. Teşvikten de zaten puanı yok. Sadece bilime katkımız olsun amaçlı. Başladık tercümeye. İlk bölümler iyi gitti.”, Tuncay Tunç @tctunc, 14.02.2022, Twitter
kriterli
s.
ölçütlü.
çok kriterli karar verme sündüs dağlı tez adalarına bk
kriterli | ölçütlü. | TÜBİTAK 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı kapsamında, Samsun Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü öğrencileri tarafından, öğretim elemanlarının danışmanlığında hazırlanan 9 farklı proje destek almaya hak kazandı! ... Arş Gör. Kübra Koca Çok kriterli karar verme yöntemleri ile hayvan barınağı yer seçimi: Samsun örneği Nazar Kaya, Zeynep Ceylan, Linkedin, 12.04.2025
s.
kritersiz
s.
ölçütsüz, ölçütü olmayan.
"... kritersiz kirleticiler (... ) Gaz kritersiz kirleticiler... ", Kent Yönetimi İnsan ve Çevre Sorunları Sempozyumu '99: 17-19 ... , 1999, 610"
kritersizlik -ği
a.
ölçütsüzlük.
"Son zamanlarda münakaşa mevzuu olan Türk tenkidinin başlıca dertlerinden biri de acaba bu kritersizlik değil midir? Sağlam kıymetlere ve ölçüye çoktanberi muhtaç ve müştakız. Hasan Ali Yücel , frenkten Türke dönüşü kabul ettikten sonra bu dönüşün şuurlu, kudretli ve şöhretli mümessili olan Yahya Kemalin bir ölçü olabileceğinden niçin şüphe ediyor?", İnsan, 1938, 181 | "Kritersizlik (... ) Yani... Bu ülkede birçok sorunun başı... Kritersizlik!", Erdem Erol, https://www.habergazetesi.com.tr/kritersizlik, 10.5.2012 | "Üstelik bu ilkesizlik, kritersizlik yalnızca toplumsal olaylar veya siyasette değil, yönetimin her kademesinde "yıkım etkisi" gösteriyor.", Şeref Oğuz, 1.3.2008, https://www.sabah.com.tr/yazarlar/oguz/2008/03/11/gerisi_teferruat"
kritik | kritiğe almak –ı deyim tenkit etmek, değerlendirmek, iyi kötü yönlerini araştırmak | Ertesi gün ilk vazifem, onları kritiğe almak oldu. Şubelerimiz ayrıydı. Pek fazla bir şey farkedemiyordum ama, yine de aldığım sonuç hoşuma gitmemişti., | FAtabek, DK, 1972, 80-1
a.
kritiklik | kritik olma hali | Bu kritikliği sadece kendi becerisi sayılmaz., | YOğur, T, 8.12.2011
a.
kritize etmek BTS- | eleştirmek, tenkit etmek | Hükümeti birazcık bile kritize edenler, yıllardır çalıştıkları gazetelerinden kovuluyorlar., | HGeviş, T, 26.7.2013
f.
bts-
kritize etmek ing critize + tr etmek eleştirmek, tenkit etmekDünyanın en iyi hocaları arasında gösterilen ve imza atışı büyük coşkuyla karşılanan Hiddink bile daha maçlar başlamadan kadro seçimi dolayısıyla kritize edilir oldu., | FUraz, T, 31.8.2010
kriz | Birazdan krizi geçer belki diye düşünüyordum... Ne gezer işi azıttıkça azıttı..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 38
a.
krizalit
a.
"Lale de bir kız çocuğunun yetişmesi, krizalitten nasıl kelebek olarak çıktığım pek mükemmel anlattı, istifade ettim. Anası da kızların ayna devrini izah etti, çok enteresandı.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 69"
krizantem
a.
kasımpatı.
"Vazodaki solgun krizantemleri çıkararak, taze su doldurdum.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 105"
krizli
s.
bunalımı, buhranı olan.
"Had romatizma ve zatürreede sık olarak onküler krizli çarpıntı (tachycardie paroxysmale)nın tam bir klinik tarif ve tasvirini yapmıştır. Barsak tıkanması (B. işareti) ile bademcik ülserasyonu üzerinde de çalışmaları vardır.", İnönü Ans. 1943, C 19, 473"
krizli | içinde/bünyesinde krizi olan | Krizli havada şov. Dünyanın en büyük beş otomotiv etkinliğinden biri olan Cenevre Otomobil Fuarı, Avrupa'da süren krizin gölgesinde kapılarını., | M, 3.3.2013, 28.3.2015g
s.
krizol | (krizolit'ten: | chrysolite < | < yun.) zebercet | Bugün, Güneydoğu hastanelerinde, militan sağlık personelinin, yaralı özel harekatçıları, ölüme terketme-öldürme şüphelerini okuyoruz, gazetelerden... | şam hastanesi vakası gibi çarpıyor yüzümüze... ya da İngiliz kahpelerinin krizol havuzları gibi... politik krizol havuzlarında geziniyoruz hala..., | HBÇiçek, 10.10.2016, rindan (Ar. zeberced) Cam parlaklağında, açık yeşil renkte tabiî mağnezyum ve demir silikat, krizolit, olivin, perido.
a.
fr.lat.
krokan
a.
toz şeker ocak üzerinde karamelleştirilirken çeşitli meyvelere bal ilave edilmek suretiyle soğutularak ve kalıplandırarak elde edilen gozinaki ve sert helva şeklinde gevrek, kıtır yiyecek.
"... krokan üniteleri eklenmiştir. Tesiste günde 8 saat üzerinden 5 ton beyazlatılmış, 3 ton kavrulmuş, 600 Kg. ezme, 4 000 adet krokan, 7 ton fındık unu, 1.2 ton kıyık fındık, 0.5 ton dilinmiş findık, 5 ton fındık püresi imâl ... "
Giresun 1973 il yıllığı, 1974, 251
krokan | Üzerine eklediğim çeşitlere gelince benim için taze meyve, krokan çeşitleri ve karamelin önde geldiğini bilmenizi istiyorum., | RTartıcı, T, 21.9.2014
krokant | croquant croccant? : kıtırdayan. Şeker / bal, karamel, şamfıstığı, badem, fındık parçalarının ilavesiyle yapılan çikolata ve şekerleme. (dreamer, 05.07.2001 Ekşi S)
a.
fr.
krokili | krokisi olan. | Esbabı Mucibe. Memleketimizin muhtelif yerlerinde Kadastro ve bir kısım vilayetlerimizde de krokili tapu tahriri ameliyatıma devam olunmaktadır. Gayrimenkul mallar üzerindeki aynî ve şahsî hakları gösteren yeni tapu sicillerimizin maydana gelmesi ancak bu ameliyenin yapılmasile mümkündür., TBMM Zabıt ceridesi, 1936, C 5, S 11, 1
s.
krome
s.
Kromdan yapılmış veya kromla kaplanmış.
fr. chromé
"Bu aydınlık krome eşyaların rengi gibi parlak ama göz dinlendirici. Kunt, kibar bir parlaklık | parlaklık bile denemez, kendi özünden geliyor, dışarıdan ve üstüne sürülmüş cilâdan değil, sessizliğe, durgunluğa uyan bu mat renkli manzaraya henüz söndürülmemiş bazı elektrik ampulleri ile limanda demirlemiş vapurların fenerleri intizamsızcasına saplanmış birer hoyrat ışık kaması | tabloyu yaralamış.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 57 "
kromotografi | İngiliz edebiyatının dev ismi Şekspirin evinin bahçesinden çıkarılan pipolarda yapılan gaz kromotografisinde esrar ve kokain kalıntısına rastladı., | Sbh, 11.8.2015
a.
GTS-
kronik otot-timpanomastoidektomi, paranazal 8.02.2024
kronikleşme a.
kronisite/kronisete | kroniklik, süregenlik | Ve hakkında wernike (sic) korsakoff hastalığının kronisite kazandığı, ayrıca kronik organik ruhsal bozukluk ve kronik psikotik bozukluk (şizofreni benzeri) tanısında bulunulmuştur./ Koşullu salıverilme tarihi 2021. Wernicke korsakoff hastalığı kronisete kazanmış, bu koşullarda şizofreni hastalığıda iyileşemez seviyeye yükselebilir., | HBağdat, T, 26.2.2014
a.
tıp
kronosa. | Hatta üstüne bir de bir sonraki bayram olan 29 Ekim'le Kurban Bayramı biraraya gelseydi, işte o zaman Kronos'un elini öperdim., | AyçaŞen, T, 31.8.2011
kronotop | Tabii önce kronotop'un Rus felsefeci ve dilbilimci Bakhtin'in yaklaşımında ne manaya geldiğini izah etti. Bu manada kronotop zaman ve mekan yaklaşımıyla bir olayın dramatize edilmesi olarak tanımlanabilir., | AAymaz, Z, 2.2.2013
a.
Krosminton | spor | crossminton | Koskoca İstanbul Üni. öğrencilerine yeterli ödeneği sağlayamadğı için üniversiteler arası turnuvaya gidemiyoruz. Masa tenisi, Badminton, Crossminton, Satranç (bunlar sadece bildiğim kadarı) turnuvadan çekilme kararı aldılar., | Beyza Örüklü, 4.3.2020, twitter
a.
ing.
kroşeta | Bir tür süs dikişi 3.12.2008, viceversa, EKşiS, 31.10.2015g
a.
kruvasan | croissant ay çöreği 4.9.2011 [K]ılıcıyla stüdyoya dalan Osmanlı sadrazamı Mustafa'yı, Osmanlının II. Viyana bozgununu simgeleyen kruvasanı dişleyerek savuşturdu., | HürriyetPazar, 30.9.2012
a.
fr.
Kruvasancı | Kuruvasan üreten veya satan kimse | Hemen karşısında yer alan kruvasancıların yeni projesi olan Lokanta Kru'da, yemekleri esna lokantasındaki gibi büfeye gidip kendin seçiyorsun., | O Baştürk, HrKlbk, 7.1.2019
s.
kruvaziyer turizming. | İzmir Avrupa'nın en iyi kruvaziyer destinasyonu./Kış aylarında da kruvaziyer gemi ağırlamaya yetkin, güvenli bir limana sahip İzmirde, gelecek yıl, 1 milyon yolcuyu hedeflediklerini ifade et[ti.] | , | T, 4.9.2011
ku klux klan KKK | Irkçı beyazların zencilere karşı kurduğu ırkçı örgütü | Aman Tanrım! Demek ki beyaz ırka ilgi bu Ku Klux Klan'lıktanmış. Vay beaa, nerden nereye., | AŞen, T, 21.9.2011
ing.
Ku Klux Klanlık | ırkçı beyaz adam tavrı bkz. yukarıda
a.
kuaför / kuvaför | 1. Kadın berberi; saçı günün modasına ve kişinin zevkine göre; kesen, biçimlendiren, boyayan ve saç bakımını yapan kişi 2. Erkek berberi 3. Güzellik salonu
a.
kuaförella | Kuaförella da aynı konuyu fönlemiş akabinde., | PMağden, T, 16.8.2011
a.
kuaförlük | 1. Kuaförün yaptığı iş | Kuförlük mesleğini tanıyalım, | 13.5.2013, | http://aymesem.meb.k12.tr/tema/icerikler/kuaforluk-meslegini-taniyalim_219942.html, 30.10.2016g | İsmek kuaförlük kursları ile 16 yaş üzeri herkese bay ve bayan kuaförlüğü eğitimleri vermektedir., | İSMEK, 30.10.2016G
a.
GTS-
kuantize | Kuantize Kainat: Kainatın Simyası, M Karnas, 2024 (kitap adı)
s.
fr.
Kuantumvari | kuantum gibi | fidel o kızların ve erkeklerin aynı anda tek kahramanı kuantumvari o o o ahh!, | Requim, 29.1.2007, | https://www.ateistforum.org/arsiv/arsiv/ARSIV-VI/html/t2163.html, Requiem 17.8.2019g
s.
kuasar | devasa kara delikli gök cisimleri | Kuasarlar, çevresini bir disk şeklinde saran gaz ve toz kümesini emen devasa bir kara deliğe sahip gök cisimleri., | RHayat, 24.7.2011
a.
kubar/gubar | far. gubar toz Hint keneviri bitkisinin yüksek oranda THC içeren kısımları gölgede kurutulur, daha sonra ufalanıp elenir. Bu eleme sonucu elde edilen ince toz halindeki maddeye | toz esrar, | bu tozun ısıtılıp kalıplaştırılmasıyla elde edilen plaka şeklindeki haline de | plaka esrar denir. En ince toz ipek elekten geçirilince altta kalan esrar birinci kalite esrardır. Buna esrar piyasasında | Gubar ismi verilir. Eleğin üstünde kalanlar tekrar elenir ve orta derecede kaliteli esrar elde edilir. Buna da | Marihuana denir. Bunlardan sonra en altta kalan üçüncü kısım kalitesizdir ve buna da | Paspal ismi verilir. | http://www.hayatboyusevgi.com/Tr/Uyusturucu-Maddeler-Esrar-ID28.aspx 2.7.2011. | Diyarbakır il jandarma komutanlığı ekipleri, Lice ilçesinde bir mezraya düzenlediği operasyonda 9 ton toz ve kubar esrar ele geçirdi, 6 kişi göz altına alındı., | M, 12.3.2010. | Kağızım vüsaldır q?l?mim qubar /Yell?rd?n yolladım Güney? izhar/Amalım, inamım q?lbim? vüqar/ Mütl?qi axtaran İnsan hardadır? ŞükürMemmmedov 12.7.2011 eposta
a.
kubaşık | 1. Ortaklaşarak, yardımlaşarak iş yapma, imece: Kubaşıkla çift sürek. 2. Ortak: Bu bizim kubaşığın toprağı. 3. Yayla ve bağ komşusu. 4. Bir çobanın baktığı, birbirine katılmış birkaç sürü. Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü Sınıfta Demokrasi, Haz.: Ali Şimşek, Eğitim Sen Yayınları, Ankara, 2001 Açıklama:İçindekiler: Yıldız Kuzgun; Eğitimde Kendini Gerçekleştirme Ali Şimşek; Özgürlükçü Öğrenme Deniz Deryakulu Yapıcı Öğrenme Hasan Çalışkan; Kubaşık Öğrenme Ülkü Köymen; Güdüleyici Öğrenme Murat Ataizi; Durumlu Öğrenme Ahmet Doğanay; Yaratıcı Öğrenme Ali Şimşek; Teknoloji Çağında Demokratik Eğitim. (bkz: eğitim bilimlerinde kavram karmaşası) (marla singer, 16.12.2007) // ali şimşek hocanın uydurduğu bir kelime imiş...Amerika'da cooperative kelimesini o kadar çok duymuş ki; türkçeleştirmeye karar vermiş... aklına da kendi köyünde imece karşılığında kullanılan | kubaşık kelimesi gelmiş... efendim sonradan bir sürü ilmî makalede geçen bir terime dönüşmüş bu kubaşık... söyleyecek söz bulamıyorum... (marla singer, 16.12.2007-26.12.2007 (bugün bir ŞS defterinde bir adamın baba adı olarak geçti: Kelime noktlanmadığı için Kuyaş/Kubaş okunabilir. Onu ararken kubaşık öğrenme çıktı karşıma.1.6.2010)
s.
kubaşma | İngilizce ya da eski karşılıklariyle burada veriyoruz. Denence (hipotez) - dirik (dinamik) - doğurgu (implication) - duruk (static) - etkileşim (interaction) - iletişim (communication) - işe - vuruk (operational) - kubaşma (cooperation) ön-kanı (presumption) örüntü (pattern) - sayıltı (assumption) - yedmek ..., S Ertürk, Dıktacı tutum ve demokrasi, 1969, 6
a.
kubbeli | kubbesi olan. | Trakya-Kırklareli kubbeli mezarları ve sahte kubbe ve kemer, | A M Mansel, 1943 (kitap adı)
s.
kubbemsi | III. Cryptostoma alt familyası. Vücut yassı yani kubbemsi değil, yanları keskin kenarlı. Baş kubbe tarzında öne doğru genişlemiş olan boyun kalkanının altına gizlenmiş; kanat örtüleri sık, karışık noktalı; vücut yeşil, alt tarafı siyah, bacakları...;1947 Pamphlets [on Forestry in the] Near East, C 4, 50
s.
kubbetutturk
a.
Türk çadırı.
ar.
"Orta Asya'nın bozkırlarında hayat süren Türklerin mesken olarak kullandığı çadırda, Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.) de konaklamıştı. Bazı kaynaklar bu çadırın Türk halklarının kullandığı keçeden yapılma, üstü açık tipik bir Orta Asya çadırı olduğunu, üstündeki açık kısmına Hz. Peygamber'in bir hasır koydurduğunu yazarlar.Efendimiz (s.a.v.), "Kubbetü't-Türkiyye" denilen Türk çadırında savaşlar idare etmiş, fetihler yapmış, itikâfa girmiş ve Peygamber Efendimizin otağı, karargâhı olmuştur. Seferler esnasında yanından hiç ayırmadığı bu çadırın gölgesinde, İstanbul'un fetih müjdesi de verilmişti... Bugün bile, Yörük-Türkmenlerin kıl çadırını, Kırgızistan'ın bayrağında yer alan sembol, Türk geleneksel çadırını anlatmaktadır. İsmail Yakıt hocamızın yanıtı: "Sevgili Hakan, Babanzade Ahmet Naim ile Kamil Miras'ın tercüme ettiği ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından baskısı yapılagelen Tedbiru'r-râvi fî şerhi Sahihu'l-Buharî eserin Arapça orijinalinde "Kubbetu't-turk" (Türk çadırı) geçen hadis olmasına rağmen, her nasılsa tercümede gözükmemekterdir. Ya tercüme eden/edenlerin ihmali mi yoksa baskılarından mı çıkarıldı bilemiyoruz. Tercümede Araplardan veya Farslardan bahseden onlarca hadis yer alırken bir yerde geçen Türklerle ilgili bu çadır hadisinin tercümede yer almaması manidar değil midir?","
Hakan Altıntaş, Milliyetçi akademisyenler, whatsapp, 15.11.2023, 22.02
kubuz | Konya. eli sıkı (Arapça kabz = tutmak)tan. Yaşar Çağbayır, facebook, köyden sözcükler, 28.08.2024
s.
kucak -ğı | 1. kucam, bir kucak dolusu şey (ölçü birimi) | Katırı tarlanın kıyısındaki armut ağacına bağladılar. Bir kucak ot yolup darı saplarıyla birlikte önüne kaydular., Naciye Poyraz, 1979, 6 | kucak yapmakkucaklamak. | Böyle dedikten sonra başını kucak yapmış, burnunu yüzüme değdirmiştim., | ACılga, Sıpanın, 35
dey.a.
Kucaklanmadık | Hep birlikte tüzüğü değiştirip kurultayımızı toplayalım, gönül seferberliğini kurultayla birlikte başlatalım. Ulaşılmadık ve kucaklanmadık tek ülkücü ve tek vatandaş bırakmayalım., Koray Aydın, Hr, 25.05.2016
s.
kucaklatmak
f.
*
tr.
"Marmaranın koynunda yatan, / Adalarını kucaklat bana | 73"
kucaklayıcı | Bunun için hem ülke içinde hem de Türk dünyasına ve İslam âlemine matuf olarak kuşatıcı, kucaklayıcı, içerici bir söylem geliştirilmelidir., | MehmetÖz, | http://turkocaklari.org.tr/sayfa/6034/2016-ya-girerken--havf-ile-reca-arasindaki-turkiye.html, 30.12.2015g
s.
Kucaklayıcılık –ğı | 25 yıldır aralıksız iktidar olduk. Kucaklayıcı olduğumuz için. 81 vilayette her zaman prim yaptık, vekiller çıkardık, belediye başkanlıkları aldık. Kucaklayıcılık lafta olmaz, uygulamada olur., | R T Erdoğan, 21.6.2019, Hür
a.
kucur | kısa boylu. | 1. Bir aşiret adı Kucur: Kısa boylu, cüce, bücür. İhsan Coşkun Atılcan, Erzurum ağzı, halk deyimleri ve folklor sözlüğü, 1977, 76
s.
kuçma
a.
kucaklama.
"Ben bir dilber sevdim çok belden ince / Sarılıp kuçmanın imkânı mı var?.", San, Hicrânî, 89"
Kuçmak | kucaklamak | Vuslat-ı yari salat-ı mahz blursun okşa kuç., | Hengamî, 27
f.
kuçu kuçu
ünl.
it çağırma ünlemi.
tr.
"Köpeğinden kuşkulanmaya başladı Meço. "Vay canına! Bak bunu hiç düşünmemiştim!" diyerek, ardına düştü Miniş'in. "Miniş Miniş! Gel buraya! Gel kuçu kuçu, gel yavrum!" diyerek ardından bir süre karanlığa seslendiyse de, oralı olmadı Miniş hiç.", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 90"
kud | Kudu kurultay yerine kullanan bakanlarla Başbuğ onun üyelerindendir.,
a.
kudret narı a.1. 1. Kabakgiller familyasından, yaprakları parçalı, bir yıllık tırmanıcı otsu bitki. Momordica charantina. 2. Bu bitkinin pürtüklü turunç renkli hıyara benzer 10-15 santim boyundaki meyvesi | Mideye iyi gelen kudret narı, | 23.7.2016 TozkoparanPazarı
kudsîleşmek | Bunun sonucunda Kıralla halk arasındaki münasebet de değişti, kıralın hâkimiyeti genişledi, kendisi kudsileşti; Hristiyanlık da kıralların Allah'ın inayeti ile o mevkie gelmiş oldukları fikrini getirdi., | Coşkun Üçok, 301
f.
kudumiye | (Ar. ?udum? | bir yere gelmekle, ayak basmakla ilgiliden ?udumiyye) | 1. Büyük bir kimseye yoldan geldiği zaman sunulan hediye. 2. târih. Pâdişah veya devlet büyüklerinin bir yerden, özellikle bir seferden gelmesi vesîlesiyle yazılan kasîde. | Bu mısralar Ziya Paşanın muarızları tarafından yazılmıştı .Yukarıda (Hayva beyi)nde valiye kudumjye okuyan Adanalı şair Hakkı diye bahsetmiştik. Şair Hacı Talip oğlu Mustafanın kudumiyesini çok beğenen Paşanın takdirlerinden cür'et alarak Hakkı da yazdığı kasideyi okumuştu., T Toros, | Şair Ziya Paşanın Adana valiliği, Türk Sözü, 22.05.1936, 3
a.
kudumsuz /gudumsuz | gözü doymaz (kimse) AAYörük, 6.6.2016
s.
kuduna
yer a.
Akçaabat Söğütlü deresi kıyısında şimdi Kayalar denilen yer.
?
"Aronguliz adlı Dışarışerli onu beraberindeki hayvanlarla birlikte Kudunanın kayalıklarındaki mağaradan çıkarttı.", M H Alşan, 17"
Kuduri | 1. İslam Hukukunun temel hukuk kitaplarından birinin yazarı 2. Bu yazarın kitabının adı | Darı pilavının üzerine tavadan döktüğü kızgın tereyağının sesi ve kokusu Molla Ahmet efendinin kulağına ve burnuna kadar gelmişti: elindeki | Kuduriyi bırakarak; hatun bu ne Allah aşkına ziyafet mi hazırlıyorsun? Diye seslendi., | M Kızılca, 27.4.2016, | http://rasyonelhaber.com/makale/431/gargara-abduellatif-camii, 11.8.2018
a.
kudurmuşluk -ğu | Hepsi kendi açlığında, / kendi kudurmuşluğunda hepsi., | Dağlarca, VK, 89
a.
kudurru
a.
"Kadim Babilde MÖ 16. yüzyıl ila 12. yüzyıl arası sınır taşı veya Kassitlerce tebaa'ya verilen arazi kayıtları bir nevi taşdan belge. Kelime Akadca "hudut", "sınır" demektir. Kudurrular Babildeki Kassitler hükmü süresinden geride kalan tek sanat eserleridir. vikipedi, 24.4.2024g"
"Michaux Taşı Avrupa'da tanınan ilk çivi yazısı anıtı.Botanikçi A. Michaux tarafından 1782'de Bağdat'tan satın alınıp 1786 yılında Paris'e getirilerek Milli Kütüphane'ye hediye edilmiş. II.bin yılın sonlarında işlenmiş kudurru.", @Kbr_Sbl, 2.4.2024, X"
kudurtucu
s.
kudurtan.
"Derbide son düdüğün gelmesinin ardından Fenerbahçe, ilk göndermeli paylaşımını yaptı. 'Admin kudurtucu post paylaş' ifadelerinin yer aldığı gönderide Mert Hakan Yandaş'ın sevinç fotoğrafı bulundu.", Hr, 20.5.2024"
kudurukluk -ğu | kuduruk olma hali. | Şüphesiz akıllara 'Daha kadınlar stadyumların büyüsüyle tanışmadı; hele birkaç maça daha gelsinler ve azgınlığın, kudurukluğun, fanatizmin sihriyle bir içli dışlı olsunlar, o vakit görürüz zarafetlerini! düşüncesi gelmiyor değildir., | FUraz, T, 23.9.2011
a.
kuir
s.
1. garip, tuhaf, yamuk, normaldışı. 2. ibne, eşcinsel.
ing, queer
"Kuir kelimesinin sözcük karşılığı garip, tuhaf, yamuk, anormal gibi anlamlara gelir. Aynı zamanda argoda "ibne" olarak kullanılır. Bu ismi ilk sahiplenen Lgbti+ hareketi olduğundan kuir kelimesi (genellikle) Lgbti+'ları çağrıştırır. Queer Nation[1], Batı'da uzun dönem Lgbti+'ları aşağılamak için kullanılan Kuir sözcüğünü bilinçli olarak sahiplenmiştir. Madem siz bize garip, acayip, anormal, yamuk diyorsunuz o halde biz de size "Kuiriz ve buradayız diyoruz" diyerek heteronormatif ideolojiyi kendi silahıyla vurmuştur. Böylece her türlü cinsel sınıflandırmayı, normal görünme ve davranma fikrini protesto etmiştir. | "1980'de kurulan Cleis Press, kendini ABD'deki en büyük queer yayıncısı olarak lanse ediyor-.", T, 22.5.2012 | "Son zamanlarda Türkiye'deki GLTB örgütlenmelerinde sık sık adı geçen queer (kaçık/ibne) kuramını felsefeye ait bir perspektife oturtmadan kavramanın, tartışmanın ve uygulamanın kuramın karşıtı sonuçlara yol açabileceğini düşünüyorum.", Özgür Özakın, 27.3.2006, http://www.kaosgl.com/sayfa.phpid=21, 13.2.2015g"
Necla Akdeniz, Kuir edebiyat nedir?, Parşömen edebiyat, 14.11.2023
kuirleştirmek
f.
kuir haline getirmek.
ing. queer + tr -leştir-
"Kuir yazarlar, edebiyatın sınırlarını esnetmekle kalmayıp okuyucuyu bilmediği ya da bilip yüzleşmeye cesaret edemediği 'tehlikeli' yollara, 'tekinsiz' bataklıklara sokarlar. Kıyıda köşede kalanların, görülmek tanınmak istenmeyenlerin, ötekilerin ve dışlanmışların, yersiz yurtsuz ve göçebelerin, ikili cinsiyet sistemine sığmayanların, kimliksiz ve cinsiyetsizlerin alanıdır Kuir. ve bizler, kuir anlatıcılar olarak onların öykülerini yazıyor ve böylece edebiyatı kuirleştirmeyi şiar ediniyoruz.","
Necla Akdeniz, Kuir edebiyat nedir?, Parşömen edebiyat, 14.11.2023
kuirlik -ği
erklere bağlı olmama hali.
"Onu tanımlamalar içerisine hapsetmek, kuirin amacına ve ruhuna aykırıdır. Kuir'lik bir varoluş halidir. Sabit bir kavram değildir o, sürekli değişen, gelişen bir oluşumdur.","
Necla Akdeniz, Kuir edebiyat nedir?, Parşömen edebiyat, 14.11.2023
kuku | argovajinaBizim buralarda bir kadının sokakta, vapurda, mağazada falan kukusunu fora edip sergilediğine tanık olan yoktur herhalde aramızda., | NecdetŞen, 2.9.2009 | Kukumu elliyorum, sonra da elimi kokluyorum. Bir tek bu bana güven veriyor., | ElifGüneyPütün, R, 8.1.2012
a.
kukuriku | yans. | Gün doğarken horoz öter, / Bize der ki, uyku yeter!/ | Tenbelleri sevmem asla,/ Haydi çabuk işe başla / Kukuriku, kukuriku! / Güneş doğdu yeter uyku!, | AhmedCevad, | SevimliKıraat, 1927 | Türk hoıozu gibi (öoröö) diye değil, Avrupalı horozu gibi (kukuriku) diye ötüyor., | Cumhuriyet, 23.1.1955, 9
a.
kukuyla | Kukkuli ipek böceği kozası kukuyla fırtınası nisan ayı ortasında esen sayılı bir fırtına kukuyla mevsimi nisan başı İAyverdi, 1803
a.
yun.
kul kurduğu ve kader de güldüğü | Bununla birlikte kul kurduğu ve kader de güldüğü, hele hele efendimizinevlenmesi için validesi tarafından adanıp da bahçeye kapatılan horoz durup dinlenmeden öttüğü için olsa gerek, işler yolundan rayından sapar gibi olmuştu., | İOAnar, GK, 53
kula | kula renginde at. | Sürsem al kulayı, yorgun mu yorgun, / İnsem, taş yürekli hanlar kilitli, / Gözlerim bir uzun geceye sürgün; / Aklarında pembe tanlar kilitli., Yetik Ozan, Son Sürgün, 1973, 8
a.
kulaca
yer adı.
kulaçlanmak
f.
GTS- kulaç kulaç olmak.
"Ali tekerlerden raylara doğru kulaçlanıp akan kıvılcımları izliyordu.", H Kıyafet, 1981,12"
kulaçlanmak | kulaç kulaç boyda gitmek | Ali tekerlerden raylara doğru kulaçlanıp akan kıvılcımları izliyordu., | HKıyafet, 1981,12
f.
GTS-
kulak -ğı | kulağının pasını silmekHanımı da pil masrafı olmasın diye evde yalnızken radyoyu açmaz, kulağının pasını beş yüz metre ilerdeki plakçının hoparlöründen sildirirdi., | Çalıkoparan, 26 | kulak asmamakaldırmak, dinlememek, ciddiye almamak. | Kel Mıstık paraları kara şalvarının cebine indirirken: -Bana kulağasma, dedi. Benimki hemşerilerime hizmet. Maksat ne? Arada rakınızı içiyoruz, yemeğinizi yiyoruz. Ekmek, su hatırı var. Sizin canınızın yanması benim canımın, ciğerimin yanması demektir., | OKemal, 1966, 55 kulak vermek –e deyim | Bir iki sene evvel tesadüfen seyrettiğim bir televizyon kanalında bir zat konu- şurken arada Bayburt kelimesi geçince kulak verdim., | MKara, Dergah, Haz2017, S 328 kulak uzun kulak | eşek | Hoca telaşla evden çıkar, ama çıkarken eşşeğe de seslenir. -Haydi bakalım uzun kulak beraber camiye gidiyoruz... -Hoca eşeği niye alıyorsun... O'nun ne işi var orda? ..., | ŞMCanpolat, NasrettinHoca(FarklıMakamlar, | | http://www.siirkolik.net/oykuler/4252-nasrettin-hoca-farkli-makamlar-.asp, 06.09.2011'dan önce | kulağı çınlamakKulağınız mı çınlıyor? Kolayı var: 'Sol kulağım varlık, sağ kulağım sağlık, dostum andı ise ağzına sağlık, düşmanım andı ise ağzına kara kilit' deyiniz kafi., | MYağmur, 41 | kulak çubuğu | Kulak çöpü. Kulağı kaşımak veya kirini temizlemeye yarar ucu pamuklu incecik çubuk, 30.4.2014 Tedi kulak taşı | (TürkDili 1936, S 17-20) otolit (otholite), işitme taşı | Bunlardan, kulak ağrısı için faydalı olan, Bingöl'de «Kulak Taşı »; alerji hastalığına iyi gelen Elazığ ilimizin Cip köyündeki «Dabas»; Malatya ilimizin Gündüzbey ilçesinin mezarlığındaki «Sancı Taşı», yine Battal Gazi ilçesindeki | Sarılık Ziyaretini bu ko-., | Türk Milli Bütünlüğü İçinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Sempozyumu Bildirileri : 23 Mart 1990, Kayseri, ErciyesÜ, 1990, 236 | bostanı arktan adamı kulaktan sularlar atasözü. Konya, Mehmet Savaş
dey.a.
kulak kesilmek
pür dikkat dinlemek.
"— Sen mi dinlemeyeceksin ? Kulak kesilirsin Elif bacı! Haydi, bir kerre daha sor da gel. Yann sana kakule bir tesbih alırım, çoktandır istiyordun.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 86"
kulak okşayıcı
s.
kulağa sevimli gelen.
tr. okşa-y-ı-cı
"yolcu uçaklarının sesleri daha yumuşak, daha kulak okşayıcı oluyor.", A Cılga, 1980, 87"
kulak yani gizli dinleyici, gizlice kayıt yapan | İşte o dışarıda; yandaş, yoldaş, yalandaş, sırdaş, sırlaş, candaş, kandaş, belgedaş, hiledaş kurgudaş, kulakdaş, hoydaş, tarikatdaş, cemaatdaş bir medyada (sic) aynen şu ifade geçti., | MuzafferTekin, 21.09.2010, İstanbul13.AğırCezamahemesi
kulakçık -ğı
a.
*
tr.
"Kutunun kulakçıkları yapıştırılmıştır. Kutusu açılmış ürünü kullanmayınız..", Sensodyne GSK, 2020"
kulakdaş | Synote TıpTS, | Kulakdaşlar/Üç kulakdaş, | İPala, Güldeste, 57/58 2. Kulak veren, duyan, işiten kimse | Yok mu bir kulakdaş:)), | | http://www.kizlarsoruyor.com/saglik/q4562424-kepce-kulak-ameliyati-olanlar-bakabilir-mi, 15.1.2017g | aha bi kulakdaş daha buldum , kardeş bak şimdi saçı böyle biraz uzatıyosun , önlerini hafiften havaya kaldırıp yana tarıyosun , saçların benim gibi dalgalıysa kesinlikle kulağın çevresindeki kıllar kıvrılır böyle. onları ya düzleştiricen ya da salıcan amk. benim tavsiyem düzleştirmekle falan hiç uğraşma koyver gitsin yanları. eğer kulakların çok aşırı kepçe değilse gayet iyi olur bak tavsiyemi kaale al derim, | juanita, 5.8.2012, | http://www.incisozluk.com.tr/w/kep%C3%A7e-kulakl%C4%B1y%C4%B1m-lan-nas%C4%B1l-bi-sa%C3%A7-tra%C5%9F%C4%B1/yeni/1/, 15.1.2017g kafasindagozlukolankiz
fr.
Kulaklık –ğı | İyi duymak için kulaklığını kulağına yaklaştırmıştı., | Arnost Lustig / O Akbal, Stepan ile Anna, ÇHA, 87 | Mikrofonlu, silikonlu, standart, spor(t) kulak içi kulaklık, Medya Markt, 18.9.2016
a.
kulaklıksız | kulaklık olmadan. | Fatma kulaklıksız video izleme., Yenikapı Hocıosman metrosu, 30.04.2025
s.
kulbar (albüm, iz y.), Hasan Aycının kitabının adı.
kulca | Kulca, insanca yaşamaya gayret etmekti., | Nazik Erik, 18
z.
kulcasına | Kulcasına / Sana tapmak da ömürmüş, hele kulmuşçasına / Yanan âteşler içinden suyu bulmuşçasına, | SBumin, VuslatŞarkıları, 37
z.
kuleci | 08.10,2106 günü saat 10:00 sıralarında Özel Harekat Grup Amirliği hizmetinde kullanılan Orman Kobra kod nolu ekipte görevli araç şoförü B.Z., araç kulecisi İ.M., ve E.K., Orman Mahallesindeki devriye görevlerini ifa etmek için Cengiz Topel Caddesi üzerinde Cezaevi Kavşağına geldiğinde aracın kule kısmında bulunan silahın ateş alması nedeniyle Jiyan mobilya ve müştemilat kısmında bulunan Şemsettin Çakmakçı, Rahmi Safhalı, Necdet İşözü, Mehmet Ali Kaya, Serhat Buldan ve Aydın Tümen isimli şahıslar yaralanmış. Şahıslar olay yerine gelen ambulanslarla ivedi bir şekildeYüksekova Devlet Hastanesine intikal ettirilmiş. Rahmi Safhalış, Necdet İşözü, Serhat Buldan ve Aydın Tümen isimli şahıslar yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetmişlerdir., | Hürr, 8.10.2016
a.
kuleli | Kulesi olan yer veya yapı. | kuleli köşkün bahçesinde / gülümselmek için bahçıvanı gözlemeyecekti bir daha, | MG, 75
s.
kulesel | poligoal ve silindirik planlı ve kulesel. Anadolu'da Ondördüncü yüzyıla gelene kadar, kule mezar tipinin yerli geleneklerle biraz değişmiş şekli esas tip olarak kullanılmıştır., Doğan Kuban, 100 soruda Türkiye sanat tarihi, 1970, 128
s.
Kulguz
Soyadı
kulhü | İhlas suresi. | Yatarken üç kulhü ile bir elham okumayı unutma. Kalbini de temiz tut., Naciye Poyraz, 1979, 51
a.
kulisleri koklamak deyim ayrıca kulisleri tutmak* belli bir yerde olan biteni öğrenmek için oradaki insanlardan haber almaya çalışmak | Hoca bomba gibi patlatacağım yazının şevkini kaçırdı biraz. Yine de kulisleri koklamaya (bu tabir Ankara gazetecileri için geçerli) devam ettim., | KÖztürk, yş, 19.8.2014
kullan-at | Blue3 Gillette'nin en iyi kullan-at tıraş bıçağı., | 2.3.2015 reklam tabelası
Kullanagelmek | Tarihte Türk, herşeyinde marşı kullanagelmiştir. Bizde ilk askerî marşlar, askerî muzikanın ceddi olan 'Mehter' ile başlar., | Türk KültürüD, 1962, C 1, S 1-12, ?
kullandırım | Kredi Kullandırım Koşulları, | ZiraatBankasının 2011 Ramazan (Ağustos 2011 sonuna doğru hazırladığı reklam notu)
a.
kullandırım | Likit tahsisi, TEB genel kredi kullandırım politikaları çerçevesinde değerlendirilmektedir., TEB buroşürü, 2017
a.
kullandiğını belirtecek en küçük bir formalite eksikliği, ya da | keyfilik yoktu ama, gene de belli
Kullanıcı dostu | Kullanıcı dostu bir video oldu., | Levent Şahin, 22.11.2019 Abant
kullanıcı s.İng. user | 1. Kent toprağından ve kent yönetiminin sunduğu işgörülerden yararlanan ve bu kimliğinden dolayı kent yönetimiyle tüzel ilişkiler içinde bulunan kentli.
kullanıcılı
kullanıcısı olan.
tr. kullan-ı-cı-lı
GÜLLÜ Metin . Bilgisayar programlarının çok kullanıcılı (Multi-user) olarak hazırlanması. Sistem, (8), 7.88 , 89-86 Türkiye makaleler bibliyografyası, 1988, 1162
kullanılabilir | Diğer çözücüler içindeki çözünürlülüğü. Kullanılabilir veriler yok, | 20.12.2013, www.msdsmarket.com/, 4.7.2016g
s.
kullanılmak |
f.
kullanışlılık | M&M'in bu sandaleti, parlak rengi ve kullanışlılığıyla alışveriş listesine girmeyi hak ediyor., | AslıBarış, HrCtesi, 8.7.2017, 10
a.
kullanışsız
s.
"Onun saatini biraz kullanışsız bulurdum. Aklım hep beşinci sınıfta gelen müfettişin kolunda ilk defa gördüğüm saatte olurdu.", Ersin Bulun, 2023, 13"
kullanma | 1. Bir erkek bir kadınla belirli bir süre birlikte yaşayıp bırakması* | Kadını üç sene kullandı sonra bıraktı.
kullanma | Kullanma kılavuzu | (en) son kullanma tarihi. |
a.
kullanma talimatı | bk. kullanma kılavuzu. | Yardımcı madde: boyar madde olarak gün batımı sarısı (E110) (ilave bilgi için kullanma talimatına bakınız) içerir., | Ecopirin Pro, 01.06.2017
b.a.
kullanmak | cinsel ilişkiye girmek | Geçen gün Topal Abdullah 'Kara eşşek kullanırsan kurtulursun dertten' dedi. Dediğini yaptım ama, illet azalacağı yerde çoğaldı. Daha ne anlatayım görüyorsun işte vaziyetimi., | MYağmur, 1957, 23
f.
kullaştırılmak
f.
1. Kullaşma işini yaptırılmak. 2. kul haline getirilmek, köleleştirilmek.
tr. kul-laş-tır-ıl-
"Rivayet olunurdu kim bir zorba bir kahvehaneyi basıp oturanlardan birini fecî' şeklde darb ile çıkıp gitmiş. Oturanlar madrûb zat'a : yâhû adama karşı hiç müdafaada bulunmadın bu ne işdir dedik de :-görmediniz mi o vururken ben de yüzümü dönüp ondan gizli dilimi çıkarıyordum dimiş.şimdi bu mel'un zorba,yine bu madrub zatı dövme değil öldürme kasdıyla hücuma geçti,madrûb zat var gücüyle çırpınıp imdad feryadları atmakta, yakın akrabası gazete ardına sığınıp üç maymun rolünü paylaşmakta ,bazıları açıkça dil çıkarmakta,biz gizlice dil çıkartıp yine gizlice zorbanın önüne yorgunluk kahvesi ve lokum vs göndermekteyiz mahalle halkının çoğunluğu esasen zorbanın kapı kullarından oluşuyor kullaştırılamamış olanlar da neron ve hitlere parmak ısırtan zorbanın bütün beldeyi yakmasından çekinip bütün beldeyi uyanmaya çağırıyor,Meded yâ Sahib-i imdâd!", Hüseyin Hatemi, 23.3.2024, X"
kulle | gülle'den? misket, mile | Benim kullerim de var, bir torba., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 51
a.
kulluklaştırmak | Kendi kendilerini kulluklaştıran, kendi boğazını kesen halk özgürlük seçeneği karşısında bağımsızlığını terk edip boyunduruğu kabul etmiş ve bu kötü duruma razı olmak şöyle dursun, onu arzulamıştır., | YusufTekin, AçıkGörüş, 13.1.2013
f.
Kulp | bahane, gerekçe | -Ne kulpu? –Meselâ, elma soyma tetkiki gibi bir kulp..., | Çalıkoparan, 68
a.
kulplu | Kapının arkasındaki çiviye ilişitrilmiş eski bir erkek ceketi. Karşı duvarda kulplu bir maden tepsi., | FAtabek, DK, 132
s.
kulplu | kulpu olan. ++
s.
kulpsuz
s.
kulun | Bu yıl kulun çok, yeni ağıllar gerek kıştan evvel bunların hazırlanması lazım. Eğer yetiştiremezsek çoğu telef olur., | AErgenekon, 75
a.
kulunç kıra kıra yürümek deyim | Yukarıköy'den Veli Ağa, İngiliz laciverdinden şalvarı, basık, rugan yemenileriyle Abidinpaşa caddesinde kulunç kıra kıra yürürken, gözlerinin içi gülüyor, selam verecek, hal hatır soracak adam arıyordu., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 58
kulunlama | at doğurmak | Tuyu-Kun atların kulunlamasının, Yekol için fevkalâde bir hadise olması gerekirken şu anda, huzursuzluğun kaynağı olduğunudüşünüp buna hayret ediyordu., | AErgenekon, 75
f.
kulüpçülük | Bir de mutfağın dışı var tabii... bu koca sıfırı sürekli olarak okkalayan, öven, yere göğe koyamayan, kulüpçülük yapan bunca tv eleştirmeni de (...) bu dekadansın payandalarındandır, o da ayrı., | Telesiyej, T, 2.1.2012
a.
kulüpsel | 1. kulüple ilgili 2. | kulüp bakımından... | Cristiano Ronaldo Laureus Dünya Spor Ödülleri'nde beş kez aday olmuş lakin kazanamamış.Cristiano Ronaldo'nun aday olduğu senelere bakarsak eğer aday olduğu senelerde hem bireysel hem de kulüpsel manada nice başarılar elde ettiği yıllardı., | Furkan Güney @frkngny_, 9 may 2023, Twitter
s.
kulüpsüz | herhangi bir kulübe bağlı olmayan | Benim için istedikleri para piyasa fiyatından çok daha fazlaydı. Sözleşmemi feshederek risk aldığımın farkındaydım. Çünkü beni transfer edecek kulüp riske girmek istemezse kulüpsüz kalabilirdim. açıklamasını yapıyordu..., | Umut Nayir, Hür, 28.10.2019
s.
kum ocağı | Çorumun Çomar bağları mevkiinde doğusu Saman pınarı, batısı Mulla Hüseyin değirmeni, güneyi Seydim oğulları tarlası, kuzeyi Seydim oğulları tarlalarına kadar olan Çomar Çayı mecrasındaki birinci kısım kum ocağının ihale tarihinden 28 Şubat 962 tarihine kadar olan maktu rüsumu 9 maddelik şartnamesi dahilinde 29/5/959 Cuma günü saat 14de ihalesi yapılmak üzere açık artırmaya konuşmuştur. 2
b.a.
kumalak -ğı II
a.
Kırgız kazak ve Özbekler arasında yaygın olan taş, nohut, fasulye veya koyun tezeği ile açılan bir çeşit fal. www.ilimalemi.com/fal-ve-tarot/17395-kumalak-fali.html 6.7.2011 günü girildi.
kumalak II | Kırgız kazak ve Özbekler arasında yaygın olan taş, nohut, fasulye veya koyun tezeği ile açılan bir çeşit fal. www.ilimalemi.com/fal-ve-tarot/17395-kumalak-fali.html 6.7.2011 günü girildi.
a.
kumanda | ar.* uzaktan kumanda aletinin kısalmış hali kumanda masası | kumanda etmek | Pinco Ağa çok zengindi. Tek bir sözü sekiz köye kumanda ederdi. Ama açgözlüydü,OŞahin, GeloşDağıEfsanesi, İst 1997, 43.
a.
kumanda aleti
b.a.
uzaktan kumanda aleti'nden kumanda aleti veya sadece kumanda. Televizyon, müzik seti vb. aletleri, otomobil, oyuncak otomobil vb. araçları belli bir uzaklıktan çalıştırmaya yarayan kablosuz alet.
elekt.
fr. commandé: komuta + ar. âlet + tr. -i
"... bir zaman gelecek, belki de bir uzaktan kumanda aleti icat edilecek ve bu aletle müşteriler taksimetreye arka koltuktan gizlice müdahale edebilecek. Bu aletle taksimetreyi kurcalamak mümkün olacak.", M K Zorti, Toplu yapıtlar: Hakiki hatıralar, 1991, 82
Kumandalı | Dikkat Sürücü kumandalı kapı, çarpabilir., | 28.2.2020, Esenler, Çiftehavuzlar
kumandalı | Dikkat! Sürücü kumandalı kapı çarpabilir.,
s.
kumandalı | Dikkat! Sürücü kumandalı kapı çarpabilir., | 19.12.2018, Minibüs ikazı.
s.
Kumandasız | komutasız | Asker mütemadiyen Diyarbekir üstüne ilerliyordu. Böyle kumandasız ve idaresiz. | , | Şeyh Said Mahkemesi, 349
s.
kumandayı basmak deyim talimat vermek | Pederle teyzeye alet ve edevatı gösterdikten köpekleri tetkik ettiktirdikten sonra bana kumandayı basarsınız., | KTahir, AşkÇetesi, 92-3
kumar kumarcı | Ne yapsın elin adamı hem kumarcı hem içkici hem de hovarda bir kadını? , | Mİzgü, 71 kumarcı parası | yırtık, kötü vaziyette, ezilmiş, kırış kırış* | Şu onluk da lime lime, kumarcı parası gibi, neyse..., | OKemal, 1966, 16 kumarda kaybeden aşkta kazanır atasözü halk arasındaki inanca göre kumar oynayan ve parasını kaybeden biri üzülmemelidir, böyleleri aşkta şanslıdırlar. Teselli sözü. | Gecenin en şanslı adamı genç bir fabrikatör,beylik bir espri yaptı. -Kumarda kaybeden aşkta kazanır, beyefendi! Bütün geniş omuzluluğu, iri yanlığı, güçlü kuvvetliliğine rağmen, ufak tefek karısından ödü kopan Vali, yan gözle bir kıyıdaki hanımlar arasında sık sık esneyerek, anlatılanları dinler gözüken karısına baktı., | OKemal, MM, 1966, 62
a.
Kumda oynamak | bir fırsat kaçırarak umulanı elde edememek. | Hepsi babamdan kaldı onların... Kulekapısı'ndaki mağaza bedelinden elime pek az şey geçti. Galata'daki hanın parasından kalan altı yüz lira, benim ancak üç dört aylık cep harçlığım demektir... Ondan sonra kumda oyna, oğlum! Mon Diyö!*, | R M Ekrem, Araba Sevdası, 1963, 79
f.
kumda oynamakdeyim | bir fırsat kaçırarak umulanı elde dememek | Ya maazallah birader bu müddet zarfında defineyi bulursa, diyorlardı, öyle ya bulur, bulur. Bir kere de buldu mu, gari git kumda oyna, kıyamete dek yan, kavrul. | , | KTahir, AşkÇetesi, 63
GTS+
kumla
yer a.
Gemlik yakınında yer adı.
tr. kum-la
"Dar yüzlü evleri denize karşı / Penceresinde yosun kokan tazeler / Masmavi gülümser sokaklar çarşı / Rüzgârın sevdalısı Kumladan eser", İlhan Geçer, 1986, 88"
kumlama | tekstil | [K]ot kumlamada çalışan işçilerin silikozis hastalığına yakalanmasına neden olduğu gerekçesiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Grup başkanı hakkında soruşturma açılmasına karar verdi., | T, 30.12.2010
a.
kumluk | kumla kaplı yer | Katır Seyfi, Salacak Plajında her gün oturduğu kumluğun yanındaki betona uzanmış çevreyi gözlüyor, bir yandan da 'Lakur lukur foşurt*' gibi sesler çıkarıp gazozunu içiyordu., | TAral, SÖ, 143
a.
kumpasçı a. | Yoksa hükümet ve yargı kumpasçıların ortaya çıkmasını istemiyor mu? , | EMahçupyan, KararG, 28.6.2016
kumpaslanmak | kumpas+lan- | Yani Türkiye'nin Çukuranbar'da tezgahlanan, kumpaslanan 'paralel diplomasisi' halk tarafından çökertildi., | EÖzkök, H, 25.2.2014
f.
kumpirci | Prens Selman fotoğraflarıyla bağırmışlardı Ortaköydeki o kumpircilere ceza yağdı!, | Cum, 29.07.2024
a.
kumru | fgg İzmir usulü tost.*
a.
Kumruların kuşu gibi ağır yüküyle yokuş argın
kumul II s.kumsal, kumlu | Ünlü oyuncu Halit Ergenç'in, eşi Bergüzar Korel ve kardeşinin Alaçatı'da denize girdikleri sırada üzerine bastıkları ve hastanelik olmalarına sebep olan zehirli balık trakonyanın Türkiye sularında, kumul bölgelerde yaşadığı ve sığ sulara da gelebildiği belirtildi., | M, 21.8.2015 2. | Fransa'nın Bordeaux şehrinin 60 kilometre uzağında yer alan Pyla Kumulu, deniz kıyısında yer alan ormanı haritadan silmeye devam ediyor. Peki bu gizemli kumun sırrı nedir? İşte yolları, ağaçları hatta evleri bile yok eden o kumulun detayları..., | Hr, 2.8.2017
kumul s? | Tarihin kumul kayması, | T, 9.3.2011 yazı başlığı olarak çev. Nebil Reyhani
kungfucu | Kungfucu katilin bir cinayeti daha ortaya çıktı., | Hür, 17.1.2019
a.
kunnamak | bkz. eniklemek Yavrulamak, balalamak, doğurmak TTAS+ | Yarından tezi yok, şu Hediye'nin kiracısınıa git, itleri kunnadı, alteve giriver, o değilden, al birini, boğazla, yüz, temizle, kızart..., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 37 2. At, eşek, katır yavrulamak; kulunlamak
f.
kunsthalle | almanca* sanat evi | Kim bilir, belki de şimdi Samsun'dan Mersin'e, her yerde bir sanat evimiz (Kunsthalle) olacaktı., | AdnanYıldız, T, 4.9.2012
a.
kunt
a.
"Sağlam ruh ve sağlam yapılı vücut başka türlü olamaz ki!... Yaradılışım kunt... Yüksek yayla ve çam ormanı mahsulüyüm | dedem eli baltalı bir odun kaçakçısı imiş, hapishanelere girip çıkmış!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 6"
kunt
s.
"Bu aydınlık krome eşyaların rengi gibi parlak ama göz dinlendirici. Kunt, kibar bir parlaklık | parlaklık bile denemez, kendi özünden geliyor, dışarıdan ve üstüne sürülmüş cilâdan değil, sessizliğe, durgunluğa uyan bu mat renkli manzaraya henüz söndürülmemiş bazı elektrik ampulleri ile limanda demirlemiş vapurların fenerleri intizamsızcasına saplanmış birer hoyrat ışık kaması | tabloyu yaralamış.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 57"
kup 1994 | (Fr. coupe) Giyilecek şeylere kesimle verilen biçim, elbise kesimi. | Koyu renk, kupsuz-kuşaksız, uzunca olduğu hissedilen bir elbise vardı üstlerinde..., | NazikErik, 40
a.
kupa | Konya bardak ASavaş, 15.6.2016
a.
kupa birlisi
a.
*
*
"Tırmanır gibi bir yamaca / Yönelmeli insan bir amaca. / Amaç ortadan kalktı mı / Ha kupa birlisi , ha maça.", C Tümerkan, 1985, 104"
kupa çekmek | halk hekimliği * | Herhalde bel ağrısından uyuyamamıştı ki, koca kıçının her bir lobunda, içinde ispirtolu pamukların yandığı iki dev turşu kavanozu ile, kendisine kupa çekiliyordu., | İOAnar, GK, 99
f.
TDK-
kupa yapmak
dey.
Bilgisayar oyunlarında kaç kupa yaptın, 700 kupa yaptım biçiminde geçiyor. 14.06.2024, Ali Adem Yörük
kuplajlı | Sabri KAYA, | Kuplajlı İletim Hatlarının Yapay Sinir Ağları İle Modellenmesi, | Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Elektronik Mühendisliği Anabilim Dalı, 2006.
s.
kupon | Yalnız bir giysilik dokunmuş veya kesilmiş, üstün nitelikte (kumaş parçası) | Kupon kumaş. | -Oh ki oh... –Derken altında araba... -Sırtında İngiliz kuponundan kostüm..., | OKemal, 1969, 37 | kupon arazi | bölgenin en değerli arazisi 19.3.2014, isin asli, EkşiS, | [K]upon arazileri' yandaşlara peşkeş çekilen bir ülkede kime konuşuyorsunuz Allah aşkına? , | PCngiz, T, 10.12.2014
s.a.
GTS++
kuprit | Bakır yataklarında oluşan, azurit, kuprit ve bakırla birlikte bulunan, böbreğe benzer görünümü, gevrek yapılı, kolay kırılır bir çeşit mineral., | AÜZiraatF M, 1949, S 11-15, 272
a.
kupsuz | Giyilecek şeylere kesimle verilen biçim, elbise kesimi*. | Koyu renk, kupsuz-kuşaksız, uzunca olduğu hissedilen bir elbise vardı üstlerinde..., | NazikErik, 40
s.
kur yapmak deyim | Haber vereyim ki ablam sizden intikam almak için Ahmet'le kur yapmaya kalkışacak., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 95
kur'a | ad çekme kaçın kur'ası olmak | deyim çok tecrübelere sahip olmak, görmüş geçirmiş olmak | +Müşteriye şöyle bir baksın, müşteriyi şöyle bir koklasın, tamamdı. Kaçın kurasıydı o? , | OKemal, 1966, 17
a.
TDK-
Kur'an kursu
b.a.
Kur'an öğreten ve hafızlık yaptıran mektep.
"Güngören Merkez Camii Kuran Kursu", 6.4.2024, Güngören"
Kur'anlı | Hepinize imanlı, Kuran'lı, hayırlı, ahlaklı, sağlıklı, umutlu, huzurlu, mutlu, güven-bolluk ve bereket içinde uzun ömürler dilerim. Malum, dar zaman, çoğunuza cevap veremedim, kusuruma bakmayın., @abdullahagar2, 08.01.2025, X
s.
Kurabiyeli | Bize kurabiyeli, pastalı çay ikram etti. Dr. Benziğ, bir Kırımlının söylediği bir türküyü; bir Başkurt'un söylediği bir başkurt masalını bize özel plaklarından dinletti. Çok mütehassis ve memnun olduk., | Müstecib Ülküsal, İkinci dünya savaşında 1941-1942 Berlin Hatıraları, 1976, 31
s.
Kurabiyeli | kurabiye bulunan. | Bize kurabiyeli, pastalı çay ikram etti. Dr. Benziğ, bir Kırımlının söylediği bir türküyü; bir Başkurt'un söylediği bir başkurt masalını bize özel plaklarından dinletti. Çok mütehassis ve memnun olduk., | Müstecib Ülküsal, İkinci dünya savaşında 1941-1942 Berlin Hatıraları, 1976, 31
s.
Kuradurmak | Kirli ile kalın enseli adam 'kalaycı'yı kafeslemek için planlar kuradursunlar, öbür tarafta da müşteriler kalacıyı sıkıştırıp duruyorlardı., | Çalıkoparan, 83
bf.
kurakçıl | Güney bölümünün şist granit, ve gnayslardan meydana gelmesi, kumlu, milli toprakların daha yüksek düzeyde olması, yağışın daha az miktarda olması ve daha kısa sürmesi, buharlaşmanın kuvvetli oluşu yüzünden daha kurakçıl bir karakter gösterir., AhmetEnön, 2003, 176.
s.
Kurallaşmak | Kural halini almak | ... şeyler vardır; bunun için ilkel bir kültür konaklamasında kalmış olan kabilelerin dahi topluca yaşayışlarının bütün isteklerini ve ayrı ayrı her birinin düşünüş ve duyuşlarını anlatmıya yetecek kadar gelişmiş ve iyice kurallaşmış dilleri vardır., | A C Emre, türkçede isim temelleri: mukayeseli türk gramerine hazırlık, 1943, 3 | Anlaşılacağı gibi, türk devletleri yönetimi felsefesi ve kurallaşmış gelenekleri ile idare edilmişlerdir., | A Taneri, Türkiye Selçukluları kültür hayatı, 2 bs., 1977, Konya, 15
f.
Kurallaşmak | Kural halini almak | ... şeyler vardır; bunun için ilkel bir kültür konaklamasında kalmış olan kabilelerin dahi topluca yaşayışlarının bütün isteklerini ve ayrı ayrı her birinin düşünüş ve duyuşlarını anlatmıya yetecek kadar gelişmiş ve iyice kurallaşmış dilleri vardır., | A C Emre, türkçede isim temelleri: mukayeseli türk gramerine hazırlık, 1943, 3 | Anlaşılacağı gibi, türk devletleri yönetimi felsefesi ve kurallaşmış gelenekleri ile idare edilmişlerdir., | A Taneri, Türkiye Selçukluları kültür hayatı, 2 bs., 1977, Konya, 15
f.
kuralsal
s.
normatif, kaidevi.
tr. kur-al-sal
"38 inci madde değiştirilerek, Meclisi Mebusana, başbakan ya da bir bakan hakkında gensoru (istizah takriri) verilerek, güvensizlik oyuyla, görevden alma yetkisi tanında. Tüm bunlar kuvvetler ayırımı ilkesine doğru, kuralsal gelişim çizgisinin göstergeleriydi.", A N Ölçen, 11 (1982, 2000)"
kuralsız | TDK+ kuralı olmayan, kurala uygun olmayan, kaidesiz | +Ancak kuralsız yolcuların verdiği zararlar sadece havayoluyla sınırlı değil./Eğer havayollarının kara listesine giren kuralsız yolcu olmak istemiyorsanız, uçuş öncesi ve esnasında uykunuza, beslenmenize, psikolojinize dikkat edin., | HaberTürk, 21.11.2015
s.
kuram | Teori, nazariye | Profesörünüzün kuramları doğrulanamadı; bu yüzden geçerli sayılmaz., | 104
a.
kuram | Teori, nazariye. | Profesörünüzün kuramları doğrulanamadı; bu yüzden geçerli sayılmaz., J Nesvadba / E Gürol, Doktor Dong'un buluşu, ÇHA, 104
a.
kuramsaklık | 1. Kibir | Kaplan ise bütün kuramsaklığını takınarak şu karşılığı diker: -Siz o özrü İrlandada barışı sağlayıncaya değin bekleyin. / Clemanceau'nun kuramsaklığı Birinci Dünya Savaşı sonrasında büyük vartalara uğrar., | SalahBirsel, Bitliler, NisanKitapDört, 8/8 krş. BTS+ kurumsak | 1. Onurlu, gururlu 2. Alçak, onursuz, arsız 3. Yolsuz birleşmelere aracılık eden kimse, deyyus, pezevenk
a.
bts+ GTS-
Kurani | ...hüccetli hayatını ve cihan çapında olan Kur'ânî, dinî ve milli hizmetlerini meydana çıkarıp koymasına karşı-., | AAkgündüz, 8.3.2015, eposta
s.
kuraş
a. spor
kuraş*
*
"Prof. Dr. İbrahim Öztek (... ) Türkiye judo karate kuraş aykido vuşu/kungfu federasyonları eski başkanı", Kırgız nariste oyunları, İstanbul 2014, 5"
kurbağa | Ne çare, felek beni pek dar yerde kıstırdı. Bu yüzden su beklerken gözü patlayan kurbağaya döndü yavrucuğum., | MYağmur, 43
a.
kurbağacı | kurbağa ile uğraşan kimse | İçeride oturduklarında Efendimiz bu enayiye ikide bir 'kurbağacı' diye takılıp bazen de el şakası yapsa da kızlar pek gülmüyor, ama Efgan Bakara durmadan gülümsüyordu., | İOAnar, GK, 141
a.
kurbağalamak |
f.
kurban
a.
yay kutusu. sadak değil
kurban | kurban gitmek deyim suçsuz yere ölmek, zarara uğramak | Bu nefis Türk sanat abidesi [Serdab kasrı/köşkü], o mevkiden geçirilen tiren yoluna kurban giktmiştir. Ve bu bedii eserin insafsız ellerle yıkılması, sanat meftunlarını pek çok dilhûn etmiştir., | ZŞakir, Sadullah Ağa, 45
a.
kurban edilmişlik | Onun hissetiği tek şey kurban edilmişliktir., | ŞebnemSoral, TarafKitap, Ağu2011, 17
a.
kurbanlaşmak | Kurban haline gelmek, mağdur olmak* | Fatmagül'ler, kendi familyalarından bir dolmuş maçosunun saldırısına uğradığında, en terbiyeli hallerini takınıp hemen kurbanlaşırlar., | ABeki, H, 19.2.2015
f.
kurbanlaştırılmak
f.
"Fatmagülün suçu ne?de başrolünü üstlendiği karakterin kurbanlaştırılması yerine iyileşme sürecine odaklandıklarını anlattı.", Defne Akman, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 11 "
kurbanlaştırmak | Fenerbahçeliler sonunda kendilerini kurbanlaştırdılar., | KGürsel, M, 14.5.2012
f.
Kurbansal | Kurbansal sunu: dile getirilebilir ve görülebilirin mantık ve ekonomileri, M Başaran, İstanbul 2005 kitap adı
s.
kurca çıbanı
b.a.
Kaşıyıp kurcalamaktan azan çıban.
tr.
"Adın ağlıyor ecemi / Bir bilinmez bilmece mi / Kurca çıbanı, sıraca mı?", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 15 "
Kurcalanmak | Çok kurcalanan yer kanar. Hayal değil, vukuat adamlarına ihtiyac var. Çok fazla kültür, çok fazla bilim. Çok fazla gereksiz insan., | Schwartz, 2003, 38/ M Oraliş, 'Kentinden ve kendinden sürgün', ? , 78
f.
kurdele[le]mek | kurdele ile sarmak* | Bankalar altını kurdeleyemez (sic) | /Altının kurdelenmesi (sic) lazım, bu hizmetleri bankaların veremeyeceğini-., | , T, 4.9.2012
f.
kurdeleci
a.
kurdele üreten veya satan.
"Kurdelecim", marka adı, 3.2.2024+ (Tozkoparan pazarı)"
kurebi | bkz. gurebi, grebi Karadeniz bölgesinde yerine göre değnek, yerine göre nacak veya balta gibi kullanılabilen bir alet | ufacık meşeden sesler / geliyor kurebiler / türkü söylüyor, | YMiraç, 1981, 11 | Yılanı da grebi ile öldürmüş. Grebide yılanın kan izleri vardı, | M, 11.7.2016
a.
kureyş kebabı | Urfada yapılan bir tür kebap | Kureyş kebabı, Soğanlı kebap, Kabule gibi birbirinden özel lezzetlerle Urfa'nın gastronomi şehri olmayı hak edip etmediğini ilk önce basın mensupları olarak bizler test ettik., | STansel, T, 21.9.2014
a.
kurgu | O bana bir oturuşta sülalesiyle kavgalarını, tartışmalarını; onlardaki haklarını, düşüncelerini; onların kendisi hakkındaki kurgularını; o yüzden şehir dışına kaçtıklarını, uzaklaştıklarını; hiç kimseyi, bayram seyran da olsa misafir kabul etmediklerini; her defasında kıytırık bir bahane ile kıvırdıklarını kıkır kıkır gülerek anlatsın da bir gör., | BTSalihoğlu, 2014, 35
a.
kurgucu
s.
kurgucu oldum 2.5.2022
kurgucu
a.
sinemada kurgu yapan kimse.
"Sinematik evrenlerine aşina olduğum bu isimlerden çıkacak mekana özgü anlatıları merak edip hayal etmek son derece heyecan vericiydi. İki yönetmen, bir görüntü yönetmeni, bir kurgucu derken, ses elementini de ekleyip üçüncü bir grubu dahil ettim.", Esin Hamamcı, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 15"
kurgulu | Bütün seçim süreci de, zaten sistemi güçlendirmek üzere kurgulu bir şekilde yürüdü..., SÖney. T, 7.8.2014
s.
Kurgusallık –ğı | Kuşkusuz, Suad tiplemesini oluştururken de, Tanpınar'ın kurgusallık ilkesi adına çeşitli değiştirmeler yapmış olduğu kestirilebilir., | Tahir Abacı, CumKitap, 23.5.2019, 8
a.
kurgusallık | Bu yüzden bir drag-queen bedeniyle Erkeklik ve Kadınlığın kurgusallığını gösterdiği anda aslında tüm kimliklerin kırılganlığını da gösteriverir ve bedeni aracılığıyla garanti altında oldukları düşünülen kimlikler tarafından sağlanan aidiyetleri tümden tehdit altına sokar., | ÖzgürÖzakın, 27.3.2006, | http://www.kaosgl.com/sayfa.php? id=21, 13.2.2015g
a.
kurkumin | curcumin Zerdeçal köklerinden ödüllü kurkumin 185 kat daha iyi biyoyararlanım, 6,8 kat daha hızlı emilim, solgar 1947, reklam, 2.4.2019
a.
kurma kolu
"Aman fazla kurma zemberek çok kurulursa ileri gider. Yirmi tur kurma kolunu çevir yeter, dedi.", Ersin Bulun, 2023, 80"
kurmalı
s.
"Minişim sana Arapça konuşan kurmalı Elvis Presley ikonu aldım.", E. Elönü, StarPazar, 4.4.2010 | Bileğimde kurmalı Nacar saatime bakarken saniyesinin kesintisiz akışı gibi eski zamanlar hayalimden geçmeye başladı.", Ersin Bulun, 2023, 77"
Kurmalı | Kullanılmakta olan 'kurmalı' ve 'çizgi' sözcüklerinin yerine yabancı kökenli | zemberekli ve | satır sözcükleri getirilmiş. Derinlemesine bir incelemeyle yukarıdaki örnekleri çoğaltmak olası. Ancak, bu tür aksamalar sözlüğün değerini azaltmıyor,, | TürkDiliD, 1981, C 42, 819 | Tabancalar iki çeşitti: Kurmalı bir yayı olan ve namlusundan içeri çekilen sivri bir bölümün önüne konan mantarın tetik çekilerek patlatılması esasına dayanan tenekeden mamul mantar tabancası veya içine konan şerit halindeki çatapatı tetik ..., M Cankurtaran, Bir zamanlar istanbul, 2006, 22 | Ve bazen bir kurmalı kutunun tersten çalması yalnızca., | Bedrettin Dünküçocuk, Vaveyla, S 4, 34
s.
kûrmî | K. çürük, çürümüş, kurtlanmış | Kürtçede biz buna 'kûrmî' diyoruz, çürümüş, kurtlanmış anlamında., | AFIşık, T, 6.12.2011
s.
kurnazlandırmak | Nâcî mekteb-i edebîsinin inhidâmı üzerine Tercümân-ı Hakikat'teki boşluk -Kaybedilen ne idi.- Midhat Efendi'nin çalışması o boşluğu dolduramıyordu -Darbenin açık bıraktığı yerler: Aleyhdârâna cesaret veriyor, sansürü, hükümeti, hafiyeleri kurnazlandırıyordu., | A Rasim/Kolcu, | İstibdad-ı edebîde yine Muallim Naci, Muharrir, Şair, Edib, 98
f.
kurs
a.
tekerlek biçimi.
"Hemide kursunu kalbe kuranlar / Sabrın mehrabında boyun buranlar / Tehemmül postunda kıyam duranlar / Leylasız Mecnundur sevdekâr olur.", San, Hicranî, 136"
kurs II dört kurslu çevrim | four stroke cycle, | http://tureng.com/tr/turkce-ingilizce/d%C3%B6rt%20kurslu%20%C3%A7evrim, 5.12.201015g
ing.
kursaklı
s.
"Mumdan yapılmışçasına sarı gagalı, tüy yumağı içinde şişkin, çıplak kursaklı yavruları gören Güvercin, "Ah canlarıım!" diyerek sevinç çığlıkları attı. Yavrulardan birini eline alarak sevmeye, yüzüne gözüne sürmeye başladı", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 80"
kurslu | 1. Belli bir kurs takipçisi, devamlısı. | Çanakkale Zaferi'nin 100.Yılında Kula Gençlik Merkezi tarafından | 100.yılda 100 Kur'anKurslu ile 100 Yasin-i Şerif hareketlilik etkinliği 28 Mart 2015 Cumartesi-., | canakkale2015.gov.tr/tr/.../100yilda-100-kuran-kurslu-ile-100-yasin-i-se..., 5.12.2015g | Göçe Kurslu Çözüm Kursiyerleri Meslek Sahibi Yaptı. Yozgat'ın Aydıncık ilçesinde yaşanan göçün önüne geçilmek amacıyla Halk Eğitim Merkezi ve İş-Kur tarafından ortaklaşa açılan kursa katılan 12 genç meslek sahibi oldu., | 13.3.2015, | http://www.haberler.com/goce-kurslu-cozum-kursiyerleri-meslek-sahibi-yapti-7071664-haberi/, 5.12.2015g | Fakat bugün bulduğumuz güneş kurslu veliaht miğferi düşüncemi doğruluyor, dedi Arkeokrat. , | | http://postoyku.com/guneskurslumigfer/, KemalGündoğdu, 5.12.2015g
s.
kursor
kurşun | kurşun asker | Masal dünyası | mortexde yaşayan, ordu hiyerarşisinde en alt sırada yer alan asker. mortex ordusunu, küçükten büyüğe şu şekilde sıralanır: Kurşun asker, platinyum onbaşı, boraks çavuş, nikel teğmen, çinko yüzbaşı, titanyum albay, bakır tuğgeneral, uranyum mareşal. Mortex ordusu, hayal dünyasının en çok hezimete uğrayan ordusudur. 05.08.2001, aziz kedi, EkşiS | Hukukun üstünlüğünün oturtulamadığı, yerel ve ulusal temsilcilerimizin parti liderlerine karşı bir özerkliklerinin olmadığı; adeta kurşun askere dönüştürüldükleri bir ortamda-., | YTaşkın, T, 7.6.2014
a.
kurşun | çatal kurşun | İşin sonunda kolu kuvvetli birisi, çatal kurşun ile bu aslanı kellesinden vurup hurdahaş etmiş., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 49
b.a.a.
kurşun döktürmek | Belli ki üstünde bir uğursuzluk dolaşıyor. Sana bir kurşun döktürmek lazım., | S Dölek, Kirpi, 99
kurşuncu | nazar, büyü, hastalığı gidermek için kurşun eritip döken kimse | +Kurşuncu Halime'nin kızı Ayşe'ye bu maraz geldiği zaman 'yıkanma' dediler., | KTahir, AşkÇetesi, 109
a.
GTS+
kurşunîlik -ği
a.
kurşunî olma hali.
"Eskiden neş'eli zamanlarımda mavi, mes'ut dakikalarla yeşil bir renk alan gözlerimin, daimî bir kurşunîlikte kalışı, gözlerimden kaçmadı.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 106"
Kurşunimsi | Geri kalan, inmekte olan akşam, Eski Kentin mahallesinin kurşunimsi köşesi ve geride de kara bir kilise oldu. 51
s.
Kurşunimsi | Geri kalan, inmekte olan akşam, Eski Kentin mahallesinin kurşunimsi köşesi ve geride de kara bir kilise oldu., | Julius Fucik / E Gürol, Ampul yiyen adam, ÇHA, 51
s.
Kurt örümceği | Bilecik Doğa ve Yaban Hayatı Topluluğu üyeleri, doğa yürüyüşü sırasında dünyanın en tehlikeli örümceklerinden kurt örümceğini görüntüledi. Bilecik'in Osmaneli ilçesinde bağlı Belenalan köyünde görüntülenen kurt örümceği, saldırgan olarak değerlendirilmese de kendini savunmak için ısırıyor. En tehlikeli 9 türden biri olarak bilinen ve avlarını kurt gibi takip etme ve saldırmaları nedeni ile kurt örümceği olarak adlandırılan örümcek, uzun süre sonra bu alanda görüldü. Gruplar halinde avlanıyor., | Hr, 2.10.2019
a.
kurtarıcı BTS+ | 1. Kendi hayatını tehlikeye atarak bir kimseyi, bir topluluğu güç bir durumdan veya yok olmaktan kurtaran kimse, halaskâr. . | Halkla beraber Kudret, annesi ve Suna Türk Devletinin büyüklerini ve kurtarıcılarını çılgınca alkışlıyordu..., | OÖzdeş, DağBDA, 1964, 170 2. Kurtarma aracı
a.
bts+
kurtarıvermek
b.f.
çabucak kurtarmak.
"Kadir'e 'Ne olur bizim garibanı buluver. Buluver de yemek yiyip yemediğini soruver. Yemediyse yardımcı oluver de beni bu dertten kurtarıver.' dedim ve yattığı yeri tarif ettim.", BTSalihoğlu, 2014, 77"
kurtarma | Hayır, biz ordumuza sadece tam yerinde ve zamanında bir kurtarmayı değil, bütün bu unutulmayacak manzaralara da medyunuz. İşi o kadar güzel idare ettiler ki, en cahilimizin bile mahiyetleri hakkında şüphesi kalmadı., | Tanpınar, 1.3.2002, | http://www.hurriyet.com.tr/tanpinar-in-menderes-ofkesi-57053, 26.9.2016g
a.
kurtarmacalı | Çay içtin çık! diye bağırırsa o çocuk | Sobelenmiş sayılır. Bu tip saklambaç iki çeşittir. (1) Kurtarmacalı, (2) Kurtarmacasız. Kurtarmacasız yukarıdaki gibidir. Kurtarmacalı ise her sobelenmiş çocuk sobelenmiş bir arkadaşı tarafından kurtarılabilir., Türk folklor araştırmaları, 1970, C 13, 6086
s.
kurtarmacasız | Çay içtin çık! diye bağırırsa o çocuk | Sobelenmiş sayılır. Bu tip saklambaç iki çeşittir. (1) Kurtarmacalı, (2) Kurtarmacasız. Kurtarmacasız yukarıdaki gibidir. Kurtarmacalı ise her sobelenmiş çocuk sobelenmiş bir arkadaşı tarafından kurtarılabilir., Türk folklor araştırmaları, 1970, C 13, 6086
s.
kurtarmaz kalıp söz | -Burada temizlenecek bir su deposu var. Tam yevmiye veriyorum yapmıyor. Ne ister bilmem ki, diyordu. Amele ise; -Bu iş geceye kadar sürer, kurtarmaz!, | ÜGarih, 2001
kurtboğazı tekniği | mim. | Bu cami 817 yaşında!Tarihi Göğceli Camii Samsun (1206) Anadolu ahşap mimarisinin en güzide örneklerinden olan cami, çivi kullanılmadan ve `kurtboğazı` tekniği ile tek parça kalaslar kullanılarak inşa edilmiştir!, @bilimleogren, 07.01.2023, X
b.a.
kurtçuk | kurt | Zihnine doluşmuş leş yiyen kurtçuklar gibi kelimeleri hizalayıp kendine dürüstçe bir cümle kuramıyor., | NGenç, isenç, 117
a.
kurtçuluk -ğu
a.
"Kurtçuluğundan yakalamak da mı işe yaramaz burda? demiyorum.", Hürriyet Yaşar, Türk dili dergisi, 41ıı 26.10.22*"
kurtgil | Başlangıçta vahşi, hatta şimdi de vahşiydi ya, galiba her selam verene karnını açacak sevgi dolu kurtgil halini almıştı., | RehaMağden, 2005, 123
s.
kurtlanmak | 1. nesnesiz İçinde veya üzerinde kurt üremek. 2. nesnesiz, mecaz Rahat oturmayıp telaş ve sabırsızlık göstermek. 3. nesnesiz, mecaz Sürekli kımıldanmak.4. nesnesiz, mecaz Bir yerde çok oturmaktan bıkarak gezme gereği duymak:Sabahtan beri burada kurtlandım, biraz çıkalım. | O sırada tarlada kurtların çıktığını gördüm. Aradım amcaoğlunu, 'Tarlan kurtlanmış' dedim. O da 'Hangi ilacı kullanalım' diye sordu. | , Hr, 07.11.2024
f.
Kurtluk –ğu | Kendisine öğüt verilmesini istiyen II. İzzeddin Keykâvus'a: 'Sana sultanlık et diyorlar, şeytanlık ediyorsun, çobanlık yap diyorlar, kurtluk yapıyorsun., | İnönüAns, 1943, C 2, 116
a.
kurtluk | a. kurt olma hali | +Bu kitabı insaflı bir hikayeyi gelecek nesillere aktarmak için yazdım. Hem de Kurtlukta söz söylemenin çok zor olduğunu bile bile...; TarafKitap, Ağu2011, 13 Kurtlukta düşeni yemek kanundur.*
GTS+
kurtsuz | içinde kurt olmayan | ...orada kanser olmayı, ülser olmayı bekleyen bir zavallı, kurtsuz, böceksiz bir ağaç var..., | NGenç, BuÇağınSoylusu, 22
s.
kurtuluş teolojisi dinbilimi, | Salvation teology* | Böylesi bir hareketin kaynağı olup, | Kurtuluş Teolojisi başlığı altında yeni bir Hıristiyan teolojisine yol açmış ve 1962'de Papa 23. John tarafından toplanan Medellin'deki Vatikan Konsili'nde kararlar alınmış, | Kilisenin herkesin kilisesi olduğu ve özellikle yoksulların Kilisesi olması çağrısı2 yapılmıştır., |
a.
ing.
kurtuluşsuzluk | çaresizlik | Nietzsche'nin yazgı nefretinden, çileciliğinden, Breton'un kurtuluşsuzluğa gömülmüşken sarf ettiği sözlerden bahseder., | FilizGazi, İzafi, Aralık-Ocak 2012-2013, 65
a.
GTS-
kurtuluvermek
çabucak kurtulmak.
"Niko'nun gazinosunda Fırat, sevgilisi Lale ve kızın anası Perran ile geçirdiği hoş geceden sonra Cemşit kırk yıl süren bir melânkoli "depresyonu"ndan kurtuluvermişçesine -o hastalıkta silkinmeler görülmüştür- sabahleyin büyük bir ruh değişikliği içinde uyanmıştır", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 103"
kuru laf
b.a.
"... Kuru gürültüyle olamıyacağı beyan edilen, kuru lâfla mı olur? Af, kuru gürültüyle olmaz da koroyla mı olur | yoksa gazelle, şarkıyla ve af vaatlerine dinletilen ninnilerle mi? Öyleyse bunlar, hangi makamdan söylenmelidir ... ", A N Asya, Çekirdek: aramak ve söyliyememek, 1976, 177"
kuru sevda | | bir bok olmak isteyenler, alt tarafı bir kuru sevda yüzünden zaya gitti ömrümüz nasıl vasfetmeyeyim sevgilim seni ahraz., R N Güntekin, 1953, 39 ++
b.a.
kuru üzüm
b.a.
1. Haşlanıp ardından güneşte kurutulmak suretiyle hazırlanan iri veya küçük taneli üzüm. 2. Yaş üzümün kurutulmuşu.
tr. kuru üzüm
"ben Umut'u çok seviyorum, çok! onu hep gezdireceğim. parka götüreceğim. atlıkarıncaya bindireceğim. çarpışan otomobillere bindireceğim. leblebi alacağım Umut'a. çekireksiz kuru üzüm de alacağım.", A Cılga, 1980, 90"
kuru yemişçi | kuru yemiş satan kimse veya kuru yemiş satılan yer, dükkan | +Pakize abla kocaman yüzü siyah, sert kıllarla kaplı kuru yemişçinin dükkanında bacak bacak üstüne atmış, cigara içiyordu., | OKemal, 1969, 18
a.
GTS+
Kuruca | Esmer, kuruca adam, gene dut ağacının altına valizini koymuş, gelen geçene duyururcasına gene: -Türkçe mafiş! Ben Arap... diyordu., | Çalıkoparan, 53
s.
kurucu | Seçimin dünya medyasında en çok itibar gören sonucu bazı üye ülkelerde milliyetçi aşırı sağın elde ettiği oy oranı ve özellikle kurucu ülke Fransa'daki Millî Cephe'nin yüzde 25'lik skoru. , | C Aktar, T, 27.05.2014
s.
Kuruculu | kurucusu olan | Dikkate değer bir noktadır ki, kurucusuz ve kitapsız olmasına rağmen Türk inanç sistemi, kuruculu ve kitaplı sistemlere karşı dayanmasını bilmiş; buna karşılık, Mani ve Nestorius mezhepleri ile Musevilik ..., | Türükoğlu Gök Alp, Sınırlandırılmış Türk tarihi, 1976, C 1, 358
s.
kuruk I | macar.* mec. mazlum, zulum gören, ezilmiş. | Alman kontu Brendenburglu George (Dozsa 1514) Macar ve Romanya soylularına karşı savaşan komutandır. Dozsa'yı Macar, Roman, Alman soyluları şişlere takarak öldürürler. Dört parçaya ayırıp, etlerini pişirip askerlerine yedirirler. Onu destekleyen askerlerini ve Haçlı ordularına katılarak savaşmayı reddeden aileleri kılıçtan geçirirler. Geriye kalanlaraysa Macaristan ve Romanya soylularının öç alma hırslarının biraz yatıştığı zamanda alınlarına haç biçiminde yanık işareti yaparlar. Bu nedenle Macar köylüleri, serf ve köleleri kendilerine 'Kuruk' demişler. Bu işareti taşıyanlar, Macaristan soyluları ve devlet katında hiçbir alanda, mekânda barındırılmazlar. Bu işaret, Macaristan'daki tek köylü hareketinin anısını canlandırır. Kutsal haç işareti (Kuruk) bir direniş simgesi haline gelir. turgay Delibalta'nın Kuruk adlı romanının adı. (29.4.2011, Kurgu Kültür, 2011)
a. mec.
kuruk II kurmak kur+uk kurulmuş | Kurumuş, kuruk bir dal., ÖSGedikli, 7.8.2014
kurukafa | hayv. Bil. Tırtılları patates yaprağı yiyen, alt kanatları sarı, üstü kahverengi bir tür kelebek (Acherantia adrophos).Elindeki kurukafaya baktı. | Babasıyla geçirdiği son doğum günündeydi, | Kızım kadın Hamlet olacak, diyerek vermişti babası bu dekor kurukafayı.
a.
kurula | heyet, kurul. | 1935'te 7 üyesi olan Sivas Barosu avukatlarının fotoğrafı ve ilk kez gördüğüm, heyet/kurul anlamında kullanılmış | kurula kelimesi:, @avtugaydin, 31.09.2025, X
a.
kurulabilirlik -ği | Onun için çok başka şeyler, örneğin belirli (sosyalizme hayırhah bakan, eski deyimiyle 'sempatizan') bir toplumsal kültür matrisi, hareketin/partinin belleğinde bir devamlılık ve keza kitle ilişkileri (ya da, çökmüş bulunan kitle ilişkilerinin sosyalizm çerçevesinde yeniden kurulabilirliği) de şart., | HBerktay, T, 18.1.2012
a.
kurulmak -e
f. nsz. mecaz.
Övünür biçimde davranışlarda bulunmak | kasılmak.
"Alları giyerek karşımda duran / Yadlarla salınup yüzüme gülen / Ben güzelim deyü bana kurulan / Nice seni sevdim senden.", Gevheri, N Albayrak, 27"
kurultay hükümeti | kamutay hükümeti, meclis hükümeti
a.
kurulu | EPDK, şu ana kadar aldığı kararlar kapsamında toplam 363 megavat (MW) kurulu gücünde projenin lisansını iptal ederken,-., | T, 10.8.2014
s.
GTS+
kurumlanma | Artık büyümüş, her türlü kötülüğü tek başına yenebileceğine güveni tam bir kurumlanmayla, fırladı çıktı sokağa., | DCeyhun, 77
a.
kurumlararası
"Kararın eski ve uygulanmış - infazı tamamlanmış olduğunu transkriptimde mezkur dönemki boşluktan gösteriyorum. Eğitim hakkımın zedeleneceği, geri dönüşü mümkün olmayan zararlar olacaksa işlemin durdurulması, askıya alınması dahi söz konusu olabilirdi. Hukuk bunu gerektirirdi. Yapılmadı. Hatta tekrar tekrar uygulamanacaksa da kurumlararası yatay geçişler bittikten sonraya bırakılmayabilirdi.", H Tekdemir, 12.02.2024, eposta"
kurumlu kurumlu kibirli olarak | Yanım sıra yürürken herkesin bize bakmasını ister gibi bir hali vardı. Kurumlu kurumlu yürüyordu., | VSevim, 131
kurumsak | Ankara'dan hususi gönderilmiş. Bunu ben söylemiyorum, demin şoo masada oturanlardan kurumsak biri vardı, o da söyledi!, | OKemal, 1966, 51
s.
kurumsak | kibirli, gururlu bk. kuramsaklık | Ulaştık mı şimdi de tehlikeli kurumsaklara., | SalahBirsel, Bitliler, NisanKitapDört, 10
s.
kurumsallık a.Çünkü öğretmenlik mesleğinin devlet eliyle kutsanmasıyla birlikte, öğretmenler devletin kurumsallığı ile iç içe geçer ve seküler bir dinin rahipleri ve rahibeleri haline gelirler., | SerdarKaya, T, 27.11.2011
kurumsuzlaşma | Kurumsuzlaşma had safhada., | CAktar, T, 11.2.2014
a.
kurumsuzluk -ğu
a.
kibirsizlik.
tr. kur-um-suz-luk
"Zeytinin onurunu iğdenin kurumsuzluğunu kızılcığın direncini", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983, 30"
kurusıkı | yalnız barut doldurulmuş, çekirdeksiz tüfek veya tabanca mermisi 2. Bu mermiyi patlatan bir tür tabanca | +Bozuk emanet kurusıkıyı oturduğu koltuğunun altına, levye demirinin yanına koydu., | BTSalihoğlu, 2014, 15
a.
GTS+
kuruş I gurûş | Üç sülüse bir kara kuruşu bozdu rüzgâr / Birisi kalb, biri kızıl, biri zuyûf. / Sarrâf-ı dehr dedi görünce bu hâleti / Üç sülüs kem ayârına kuruşa yûf., | Nabi, EGŞA, 322
kuruş II | kurma işi | Rakıyla kan bağı kuruşunu hangi kadehlenmelerle kutlardı? ., | YErdoğan, 35
a.
kuruşlandırma belgesia. askerlik | Tümenin saymanlığı, harekâtta yer almış bölüğün üç beş tane matara kapağı noksan çıktı diye hiç unutmuyorum kuruşlandırma belgesi düzenlemişti., | NÇınar, T, 7.9.2012
kurutmalık | GTS | 1. kurutmaya yarar, kurutmak için ayrılmış. | Kurutmalık biber 2. bir iskele şeklinde üzerine ince teller takılı, açılır kapanır balkonda veya salonda kullanılabilen çamaşır asılan düzenek | Çamaşır kurutmalığı, | 22.2.2014 | Çamaşır kurutmalığı 30 değil 12,5 TL, | 4.10.2012'de İstanbulda dağıtılan bir el ilanı | Üç katlı alüminyum kurutmalık, | 6.7.2017, bim | Havaalanı yolundaki yüksek tepelerde kurutmalık hazırlayan Şaban Gökdeniz, AA muhabirine yaptığı açıklamada-, | 17.8.2013, www.sondakika.com › Güncel › Haber, 2.1.2016g
a.
kurutucu
a.
"Sandalet/terlik satın alırken dikkat edilmesi gereken hususlar ... Bakım bilgileri ve uyarılar ve tavsiyeler ... Çamaşır makinesi veya kurutucu kullanılmamalıdır Model No: 302-Zenne, De&Fa", 14.4.2024"
kuruvasan? ekmek 2 cm kalınlığında 5 cm uzunluğunda pastamsı ekmek 3.9.2011
kuskunsuz
s.
Kuskus | Yusuf ortadaki bakır sahandan kuskus pilavı alıp ağzına atarken, o günkü hayatını gözünün önüne getiriyor ve tozlu bir odada, mürekkep lekeli bir masanın başında mutlak surette boş oturmanın hiçbir
suretle müdafaa edilemeyeceğini hissediyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 158
a.
Kuskuslu | Patates nachos*, kababitos*, dana ve tavuk siron* sarma, güveçte patlıcan ve tavuklu, kuskuslu kase seçenekleri ise menümüze farklı heyecan katan yen ilezzetlerden., | F Makasçı, Raillife, ekim 2019, S 133, 42
s.
kusuk kuzu beklemeksabırla, ses çıkarmadan beklemek. | Otobüsü beklerim. Otobüs gelinceye dek, ben de öteki insanlar gibi kuzu kuzu beklerim., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 118
dey.
kusunda dili | Nepalde bugün yalnızca 75 yaşındaki Gyani Maiya Sen tarafından konuşulan ve dünyadaki 20 dil ailesine girmeyen kendine has bir dil. Nepal'in Tribhuvan Üniversitesinden Profesör Madhav Prasad Pokharel ona 'tecrit edilmiş dil' diyor., | Kusunda dilini bir tek o konuşabiliyor, | T, 14.5.2012
a.
kusur | kusura kalmamak deyim | Böyle yolunu kesip işine karıştığımdan da kusura kalma. Seni bütün kasabalı, evladımız gibi seviyoruz., | FAtabek, DK, 1972, 108
a.
kusurlandırmak | etken -vakş* 'eksiltmek, kusurlandırmak' da böyledir., | A C Emre, Arapçanın Türk Diliyle Kuruluşu I, 1944, 163 | Onun vereceği hükmü 'edebiyat anlayışı' ile kusurlandırmak doğru olabilir mi? , | Hikmet Tanyu, Tevfik Fikret ve Din, 1972, 270
f.
kusurlu
s.
kusuru olan.
"Refet Başokcu'nun omuzları biraz kusurlu olan kadınının yüzü çok canlı ve hakiki.", Ülkü, 1940, C 15, 186"
kusursuzlaştırıcı | Cilt Kusursuzlaştırıcıisminde yeni bir bakım serisi yarattı.18.12.2013, L'Oreal, mikrajj.blogspot.com/2013/12/loreal-skin-perfection-kusursuzlastrc.html
s.
kusursuzlaştırma | Çalışma | kusursuzlaştırma aracı olarak sosyal ağların kadının benliğini ve sosyal ilişkilerini inşasındaki yerini ve önemini vurgulamak niyetindedir., | kadının benlik sunumunungüncel bir aracı olarak sosyal ağlar Bir tasarım unsuru:kusursuzlaştırma, | sosyaldergi.usak.edu.tr/.../9bacec06-af8f-4d0a-99b2-e7bae54046a0.doc, 2013
a.
kusursuzlaştırmak | Cildin kalitesini gözle görülür şekilde arttırır: cildin daha düzgün görünmesine yardımcı olur ve cildi kusursuzlaştırır. , | www.watsons.com.tr/loral-paris-skin-perfection-cilt-kusursuzlastirici-seru..., 12.4.2015g
f.
kuş ağızla zf. Çabucak* Artık bahçesinin tahtaperdesinden atlayıp başparmakları iriliğindeki ahlatlarını çalarak kuş ağızla yedikleri-., | Tez, TTE, 39
kuş beyinli | düşüncesiz, anlayışsız bkz. kuş kafalı* | Kuş beyinli olmayalım efendiler. /Öğrendiğimize göre, geçen sene bu vaziyet karşısında babalar vekalete müracaat edip evlatlarının liseye kabulünü temenni edeceklerimiş; lakin içlerinden 'Orası erkek lisesidir kızımı buraya veremem!.' Diyen kuş beyinli birisi çıkmış, teşebbüsü yarıda bıraktırmış..., | A[li]F[ethi], YürüyüşD, Sayı9, Sene1, Mayıs 1931, Samsun, 2
s.
kuş BTS- | 1. mec. uçak, tayyare. | Evet, geçmişte öyle bir kadife koridora giriliyordu ki, kuşa binmeden önce anadan doğma soyunmak zorunda kalmıyordunuz ve ikaz söndüğü an da cıgarayı yakabiliyordunuz., | Uluengin, T, 1.2.2014 2. | kamış, penis | Dedemin kuşu kalkıyor mu? Sana ve dedemin kuşuna selam ederim!... | , | YErdoğan, 65-6 kuşa süt nasip olsaydı anasından olurdu Mersin, AAYörük, 26.11.2015g | kuş kafesi | kuşun içinde barındırıldığı yuva. | Görenleri hayran bırakan güzelliklte ayetel kürsi yazılı olan türbe, kuş kafesini andırır., | Belkıs Kamut Aktürk, StarPazar, 3.1.2016 | kuş evi | mim. | Cami duvarlarındaki dört kuş evi ise bambaşka öneme sahiptir., | BelkısKamutAktürk, StarPazar, 3.1.2016
a. mec. argo
bts-
kuş falı | Hepsi, kuş falı gibi,/ İyiye de yorsan olur, kötüye de, fark etmiyor., | CKoytak, T, 30.8.2010
a.
Kuş gözlemciliği | ...Osmangazi köprüsünün yanı başındaki Hersek lagünü, kuş gözlemciliği ve doğa fotoğrafçılığıyla uğraşanların da ilgisini çekiyor., | YŞ, 16.8.2019, 17
a.
kuş tüyü | yatak, yorgan ve yastık doldurmada kulanılan kuşların tüyleri 2. mec. Yumuşacık | Ha kuş tüyü yatak ha darağacı / İkisi de burda boyar bagajı, | NTektaş, 1999, 109
a. mec.
Kuşa kanadı yük olmaz. Kalıp söz. Kuşa kanadı ağır gelmez. | ...kuşa kanadı ağır gelmez..., yayla çiçeği, 19.12.2020, Facebook | Yüküyle, derdiyle, imtihanıyla barışan, başarır... * Deveye hörgücü, kuşa kanadı, aslana yelesi ağır gelmez... Bütün mesele, bazı yükleri; 'bu yük benim kaderim' diyerek karşılayabilmektir..., Muhammed Emin Yıldırım, @m_eminyildirim, 4.09.2020, İnstagram
kuşak -ğı | nesil. | kayıp kuşak | Buradaki birkaç aylık çalışma süresi boyunca, hayatını baştan sona çevreleyen 'kayıp kuşağa ait olma hissi'ni defetmek için olacak ki bağımsız yazar olmaya karar verdi., | ŞebnemSoral, TarafKitap, Ağu2011, 17
b.a.a.
kuşakdaş | Karaveli, Ali Kemal'den 'daha hain' kimi kuşakdaşlarının Cumhuriyet döneminde itibarlı şahsiyetler olarak yaşayıp gitmelerinde bir haksızlık gördüğünü(...), | AlperGörmüş, T, 14.10.2011 [2 yıl evvelki yazısının tekrar yayını: 2009]
kuşaklanmak | Coskun EruzDere ıslah edillerek iki yanı beton duvarla kuşaklandı, bunca para ve yatırımdan sonra; Galanima deresi bulutlarla anlaşarak, söz verdi bir daha taşmayacak, yatağından akıp gidecek., | CoşkunEruz, 18.2.2012 facebook
f.
kuşaklararası | Kuşaklararası İlişkiler ve Yaşlılık • Alan Duben, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü, | 4.Nüfusbilimi, 2.10.2015
kuşanmışlık | Erkler arasında rol karmaşasına, yetki aşımına ve denge yitimine olanak sağlayacak mütecaviz/mütehakkim kurumsal tutumun izale edilmesi ise ancak, tarihsel, toplumsal, psikososyal vd. kuşanmışlıklar içindeki yargıç figürüne bağlıdır., | MKılıç*,21.01.2014
a.
kuşatan | sapan | Kuşatanla vurur sığırcığı, sığırcık ölür., | YErdoğan, 39
a.
Kuşatılmışlık -ğı | Erdoğan'ın bir kuşatılmışlık içinde olduğunu da ifade eden Günay, 'Bundan 5 yıl önce söylediklerinin tam tersini yapıyor'., | E Günay, Cum, 3.6.2019
a.
kuşatılmışlık | İşte bu kuşatılmışlık ortamında MİT, kapılarını İsrail gizli servisi mossad'a açtı., | MBaransu, 19.9.2011
a.
kuşatılmışlık a.İnsan doğasının kişiye zerk ettiği tüm kuşatılmışlıklara rağmen yargıç, aşkınadalet idesini tecessüm ettirecek, -deyim yerinde ise- bir üst-kişisini ifade etmektedir., | MKılıç*, 21.01.2014
Kuşatış | Kuşatma işi | Elli iki gün sürdü, bu muazzam kuşatış., | V C Aşkun, 37
a.
Kuşatış | Kuşatma işi. | Elli iki gün sürdü, bu muazzam kuşatış., | V C Aşkun, 37
a.
kuşbaşılı
içinde kuşbaşı biçiminde doğranmış et tikesi olan.
"Kuşbaşılı pide 140-TL", 6.4.2024, Köyiçi-Güngören Merkez camisi, lokanta camından"
Kuşbaşılı | İçinde kuşbaşı et olan | Çocuklara kuşbaşılı bulgur pilavı ziyafeti çekiliyor., Aka Gündüz
s.
kuşbaz | t kuş+ fars –bâz | 1. süs kuşları yetiştiren kuş meraklısı kimse | Rengi biraz siyaha kaçacak derecede esmer olduğu için 'Arap' sıfatını alan Abdullah'ın, Aksaraydaki kuşbazlar kahvesiyle Çukurçeşmedeki semai kahvesinde, yaşadığı zamanın ünlü kabadayılarını sindirdiği, o tarihi yaşayanların anlattığı ilginç hikayeler olarak yaşadığımız günlere ulaşmıştır., | ArapAbdo, 15 2. Tarih padişahların av kuşlarını ytiştiren görevli.
a.
GTS+
kuşbezi | yeni. | Kuşların da altı kuşbezi ile bağlanmayacağına göre, ne yapsın Garibistanlılar? Hadi, kuşlarla fazla bir teşrik-i mesaileri yokmuş da, bu kuşlardan bu gribi kapacak tavuk, hindi, horoz ve kazlara ne yapılacakmış? , S Düzgün Bakır, 2007, 102
a.
Kuşçu dükkanı | Bu benim suçum değildi, çünkü eski polis memuru, yeni özel dedeftif ve kuşçu dükkanı sahibi Selami Bey bana öyle söylemişti., | S Dölek, Kirpi, 129
a.
Kuşet TDK+ | Couchette gemi veya tirende küçük yatak, kamara yatağı | +Kompartımanım saatlerce doldu doldu boşaldı. Kuşetimi açtım, uyudum., | Yenal Bilgici, Hr, 19.8.2018
a.
fr.
Kuşet TDK+ | Couchette. gemi veya tirende küçük yatak, kamara yatağı. | +Kompartımanım saatlerce doldu doldu boşaldı. Kuşetimi açtım, uyudum., | Yenal Bilgici, Hr, 19.8.2018
a.
fr.
Kuşetli TDK+ | Couchette : yatak + tr.-lı yataklı | +Yataklıyla geldiniz, değil mi? Hayır, kuşetliyle geldim., | Lloyd B. Swift, ?Selman Ağralı, Turkish: Basic Course: Units 1-30, 1966, 182
s.
fr.
Kuşetli TDK+ | Couchette : yatak + tr.-lı yataklı. | +Yataklıyla geldiniz, değil mi? Hayır, kuşetliyle geldim., | Lloyd B. Swift, ?Selman Ağralı, Turkish: Basic Course: Units 1-30, 1966, 182
s.
fr.
kuşgözü | (ku'şgözü) mim. Ev, villa vb. konutların çatı katlarını aydınlatmaya yarayan küçük pencere.
a.
GTS+
kuşgözü | 1. Potin ya da ayakkabı bağı takılan zımba, küçük delik. 2. Büyük delikli kalbur. Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü. Potin ya da ayakkabı bağlarının geçtiği deliklere takılan küçük, madensel halka, zımba. Türkiye Türkçesi Ağızları S
a.
kuşgözü | 1. Yeni yapılan ayakkabılarda derilerin üst kısmına süs yapma aracı. (*Aksaray -Niğde) 2. Ayakkabı bağ deliği. (Gökbel *Tavşanlı -Kütahya) BSTS / ZanaatTerimleriS 1976
a.
kuşgözü | İlkbaharda çıkan yemeği yapılan bir ot. Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
a.
kuşgözü | Kuşüzümü. Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
a.
kuşgözü | Tekstilde jakran, klikıt, rivet, çıtçıt, düğme, aksesuvarlar.
a.
kuşgözü a. Osm. Kuşgözü Çevresine göre değişik görüntü veren, çapı yaklaşık olarak 5 mm. ye varan lif kıvrıklığı, kurt deliği, böcek deliği. BSTS / Ağaçişleri TerimleriS 1968
kuşhane
a.
"Cemşit Bey beyinli Nemse böreği ister, bir de kuşhanede tavuklu dizme bamya.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 52"
kuşlamak | Anlayışlı Kanka/ Flörtöz | Hakan | Get lan! Napsınlar seni NTV ekranlarında filan yapıp uyandırmıyor arkadaşını hayatın acıklı gerçeklerine! Latan tutan o ekranları | şereflendirmenin muhabbetini kuşluyorlar., | PMağden, T, 8.12.2011
a.f.
kuşları uçurmakdeyim aklını kaçırmak* | İşimiz bu maalesef, bir sürü abuk sabuk tartışmayı takip edip, üstüne bir de onları yorumlamak. Çelik misali sinir istiyor, bir miktarda mesleki deformasyon galiba. Yoksa | kuşları uçurmamak işten değil., | DOral, T, 8.12.2012
kuşlaşmak | kuşa has özellikler kazanmak, kuşa yakışır biçimde davranmak | +Bunları konuşurken ben insanlaşıyordum, Gökçe Abla cankuşlaşıyordu*, hem insanlaşıyor hem kuşlaşıyorduk., | EkremGüneş, Cankuş, Aralık 2002/2010, 41
f.
kuşlu
s.
üzerinde, içinde kuş resmi, motifi, çizimi olan.
"Açarsınız ki kapısını evlerin / çok anlatılmış üzüntüler / kuşlu perdeler", Melisa Erdönmez, Yelken D, S 141, kas 1968, 10 | "Bu kemençedeki kuşlu motiflerin aksi, marküteri olarak Ruşen Ferid Kam'da bulunan Baron yapısı bir kemençe'dedir. 1. Yapılışı (ölçü ve malzemeleri ) 2. Telleri 3. Akortu 4. Ambitus (ses sahası ) 5.", Musiki M, 1970, S 254-269, 4 "
Kuşlu | Buraya dayılarına gelmişler. / Kuşlu yapıda oturan Demircilere., | VK, 8
s.
Kuşluk –ğu | Her şey hoştu, her şey güzeldi Pariste... Fakat vatandaşlarımızın kahve kuşluğu ne de olsa dokunmuştu bana... ., | Çalıkoparan, 75
a.
kuşluk | BTS+ 1+ kuş olma hali, kuşun tabiatı | Ama yabancıydık birbirimize, yabancıydık kuşluğumuza, | EkremGüneş, Cankuş, Aralık 2002/2010, 5
a.
bts+
kuşluk taamı | Ferdası Salı günü dahi sabahleyin prens-i müşarün ileyh Küçüksu kasrında kuşluk taamı etmek üzere taraf-ı şahaneden davet buyuruldu., | ACevdetPaşa, Tezakir/EMardin, ACP, 175
a.
kuşname | 1. Bir yemek | Beyran, kuşname, lahmacun, katmer., | AYıldırım, HT, 15.9.2016 2. İran öykü kitaplarından biri. | Kuşname kitabı gibi, güvenilir tarihi belgelere göre, İran ve Güney Kore arasındaki kültürel ilişkiler, iki ülkenin de İpek Yolu üzerinde olması nedeni ile, binlerce yıl önceden başlamıştır. Sasani İmparatorluğu döneminde, Abtin adlı İran prens, arkadaşları ve yardımcıları ile birlikte Kore'nin bugünkü adı Silla olan bölgesine göç etmiş ve bölgenin prensesi ile evlenmişti. Bu evlilik, İran ve Güney Kore'nin zengin kültürleri arasında güçlü bir bağ oluşmasına neden olmuştu. Dedi., | 5.10.2013, | http://www.ibna.ir/tr/doc/report/181946/ku%C5%9Fname-iran-ve-g%C3%BCney-kore-aras%C4%B1nda-bir-k%C3%BClt%C3%BCrel-k%C3%B6pr%C3%BCd%C3%BCr, 16.10.2016g 2. Kuşları anlatan kitap, öykü 3. Sasani devri hikaye kitabının adı | Büyük Selçuklular devrinde yazılan mesnevilerde daha çok hamaset. aşk, hikmet. öğüt. tasavvuf gibi konuların işlendiği görülmektedir. Bunlar arasında Esedl-i Tusl'nin Gerşaspname'si, Hakim Iranşah'ın Behmenname'si. Atai-i Razi'nin Berzuname ve Bijenname'si. Muhtarl'nin Şehriyarname'si ile müellifi meçhul Feramerzname, Kuşname, Banu Guşespname, Azerberzinname adlı eserler anılabilir., | Mustafaçiçekler, | Mesnevi, | DİA, | http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c29/c290206.pdf, 16.10.2016g 4. Attar'ın kitabı | Yetmez ama Evet' diyenlerin mantığına kefilim.
a.
kuşsever
b.s.
"Bunlar kuşseverler kulübünden gelmişler", Disi Bond, Cm, 1978, ?"
kuşsuz
s.
"Kuşsuz s. "ben geçen kışı cebimden çıkarıp / masaya bırakıyorum bu Edip masası / oluyor sahi siz ne yapıyorsunuz? / bahçesiz atsız kuşsuz şiirlerde", S Koçak, 2001, 66"
kuşsuz | Bir bahçe kuşsuzsa her şeyden önce bahçe değildir., | M İdris, KararG, 15.1.2019
s.
kuşsuz | kuşu olmayan. | Bir bahçe kuşsuzsa her şeyden önce bahçe değildir., | M İdris, KararG, 15.1.2019
s.
kuştüyü
"Kuştüyü yatak kıtıkla doldurulmuş gibi sert geliyor, ipek yumuşaklığıyla üstüne aldığı kuştüyü yorgan, onu boğuyordu", C Uçuk, DŞ, 1971?, 87"
kuşun aklı yemde sen a diyorsun o b anlıyor! Ali Koca, 5.8.2019
kutali | kaşık krş. kutal
a.
yun.
kutlak | 1. dağ ve ırmak adı Muğla ve Kırım-Akmesçitte köy adı 2. özel ad | Kutlak Han, | Kutlak Nigar Hanum, | 3. kutlu | Yaz bunu Deli Dumrul / Söğüt gövdesine yaz / Geleceklere varır / Geçmişi kutlak olan., | Dağlarca, 1971, 89 | ...tebrik (tes'it), şiiri kutlarbetim, kutlak ..., | TürkDili, 1936, S 17-20, 135 | 1742-1757 arasında Orisa (Kutlak) naibi (sûbedâr vekîli) idi. 3 yıl sonra devrildi ve bir kaç gün sonra öldü veyâ öldürüldü. Oğullan Newwâb Muh. Ishâq Hân ve Newwâb Reşîd Hân'dır. Dâmâdı Mîr Kaasim (7), Bengal nevvâbı oldu. , | YÖztuna, İslam Devletleri: devletler ve hanedanlar, 1989, 966
a.
Kutlaşma | karşılıklı birbirine kut dileme, bayramlaşma. | Kutlaşma ve çocuklar // Dinî bayramlarda birbirimizi dolaşma ve kutlaşma yolunda epeyce paramız gidiyor. / Kutlaşma gezintileri bir görenekten başka birşey değildir. / birbirini seven ve sayanlar görüşmek konuşmak kutlaşmak için bayramları beklemezler..., | Akagündüz, KurunG, 2.3.1935
a.
kutlulamak | e.t. kut: uğur, baht, saadet, devlet, talih'ten kut+lu+la-. tebrik etmek, tes'id etmek. | Kutluladılar onun mi'racını, S Çelebi, Mevlid, 14. yy
f.
kutlulanmak | (kut+lu+lan-mak) | Tutaşil her yerde büyük bir kahraman olarak kutlulanıyordu., | Atsız, Dalkavuklar Gecesi, 64
f.
kutören yer adı Konya ereğlisinde köy | Ecdadımız, sivrisineklerin şerrinden korunmak için tepelerin oluşturduğu bir vadiye, kuytu bir örene, terk edilmiş bir hayata yerleşmişler ve buraya Kuytu Ören anlamında Kutören demişler. Etrafı; Paş tepesi, Dedeler tepesi, Üçtepe ve Ketir'le çevrili., | BTSalihoğlu, 2014, 147-8
kutsanmışlık -ğı | Bu kutsanmışlık, öğretmenlerin sınıf içindeki otoritelerine de yansır., | SerdarKaya, T, 27.11.2011
a.
kutu | mecaz ve | vajina. | Varsa, kapımda yatan köpeğin çükusu, anasının kutusuna girsin..., | MSAdalı, 28.12.2013
a.argo
kutucuklu | kutucuğu olan. | Aynı gerekçelerle kaset-teyp için de kutucuklu sesalıcı karşılığı önerilmektedir. Örnek: | 1. Ünlü şarkıcının doldurduğu son kutucuk çok satış yaptı. Aşırı sıcakta duran kutucuklar çabuk bozuluyor. 2. Kutucuklu sesalıcıların yaygınlaşması plaksatışlarını geniş ölçüde engelliyor., S Sinanoğlu, T Saraç, E Özdemir, Batı kaynaklı sözcüklere karşılık bulma denemesi, 1972, C 2, 77-78 | Yazmalarda çok farklı Emsile istifleri var. Okuyanların çoğunun zihninde olan matbu emsiledeki kutucuklu istif Vidinî'ye ait. Eski istiflerden birisi:, ali benli @benli_dr, 28.04.2025, X
s.
kutulanmak | kutulara yerleştirilmek | Kriz sigaraları kutulandı. Tekel, tiryakinin krizde ucuz sigaraya yönelmesi üzerine karton kutulu Ballıca ve Tekel 2001 üretimine başladı., | 5.3.2002, milliyet, 30.10.2016g
f.
kutulu | dikiş seti kutulu, |
s.
kutuplanma | polarization polarizasyan | Atom veya moleküller üzerine bir elektrik alanı etki yaparsa, atomun pozitif yükü alan yönünde, negatif yükü alanın karşıtı yönünde biraz kayarak atom içinde bir kutuplanma (polorizasyon) olur ve bir elektrik dipolu doğar., | İnönüA, C 11, 1943, 49
a.
ing.
kutuplanmak | Binaenaleyh, Cumulo nimbus fırtına bulutu şöyle kutuplanmış olur: – Bulutun zirvesi, hali teşekküldeki dolu daneleri (+) elektriklidir. – Bulutun alt ve geri kısmı (–) elektriklidir (Ş. 7). *2 oad (Şekil 7) | Dauzière, fırtına bulutu., Bayındırlık işleri D, 1940, C 7, S 2, 23 | (Kuanta ters kutuplanan öteki kuant, elektron spinlerinin bakışıklığı, elektrona karşı pozitron; anti atoma karşı atom ve evrene karşı, karşı-evren gibi...) Sonsuz kavramı böylece ÇİFT ÇİFT olduğu için YARIYA indirebiliriz., | ArzArs Sonsuzluk Kulesi, | https://books.google.com.tr/books? id=sov_0hqjPjQC&pg=PT151&dq=%22kutuplanan%22&hl=tr&sa=X&ved=0ahUKEwits9LO9fTgAhUCJBoKHTvSC2AQ6AEILTAB#v=onepage&q=%22kutuplanan%22&f=false, 9.3.2019
f.
kutuplaştırıcı | Her şeye rağmen kutuplaştırıcı ve bloklaştırıcı siyasetin meşruiyet alanı daralıyor., | HÇakır, T, 11.7.2013
s.
kutuplaştırmacı s/a. | Namlı kutuplaştırmacı, şartlar gereği bir hışımla şanlı uzlaşmacıya dönüşmek zorunda kalmıştı., | AHCoşkun, Hr, 2.10.2016
kutuplu | deniz olacağımı / bilmezdim kutuplu sular gibi / donup kalacağımı, | LeylaOnomay, KunduzD, ıı, 47
s.
kutur
a.
"Sana bunu tavsiye ederim. Zenne tipi olarak kadınlar için imal edildiği için kol saati ile aynı kuturdadır.", Ersin Bulun, 2023, 17"
kuturoğlu
Soyadı
kuvarzit | Kızıl kuvarzit taştan yapılan tek parça iki heykel,, | T, 25.3.2014
a.
kuvertür | couverture örtü | Bu sonuç, kimse için şaşırtıcı değil çünkü girişimin amacı belli ki sonuç almaktan çok, Türkiye'de olabilecek milliyetçi reflekslere karşı kuvertür sağlamak; biz engellemek için her şeyi yaptık ama olmadı diyebilmek, | AÖzçer, T, 2.3.2013
a.
fr.
kuvvei maneviye | manevi kuvvet, manevi güç, moral gücü | Elimdeki malı satmaktan aciz kalırsam kevvei maneviyem büsbütün kırılacak, hayattan ümidi kesilecekti., | Güntekin, Damga, 75
a.
kuvvetlendirici | Bir işaret kaynağı tarafından girişine uygulanan gücü, çıkış uçlarına bağlı bir yüke kuvvetlendirerek veren devrelere | kuvvetlendirici denir. Kuvvetlendiriciler, bir DC kaynaktan sağlanan akımı girişine uygulanan işaretle denetleyebilen elemanlardan (örneğin tranzistorlar) yararlanılarak gerçekleştirilir. 31.07.2024. mukavvi, mugaddi, kuvvet veren, güçlendirici. | Mecmuanın bu sayısı, Taşpınarın gün günden iyileştiği hakkındaki inanışlarımızı kuvvetlendirici mahiyettedir. Şer'î mahkeme sicilleri üzerindeki incelemelere, | Sırrı'nın, Bir belge ve bir hatıra ve Edib Ali'nin, Eski zamanlarda Afyon'da yaşayış yazısının VI ıncı kısmını görüyoruz., | Ülkü, 1937, C 9, 78
s.
kuyruğu titretmek
dey.
"Yoksa Ceyar / kuyruğu / titretecek mi? / Babi Ceyarı'n tepesine / binecek mi, / binmeyecek mi?", G Aylan, DCD, 24"
kuyruk bilimi | psikoloji* | Kuyruk Bilimi, DURAK, UĞUR Destek yay. Fiyatı: 15,00 TL %20 indirimli Pandora fiyatı 12,00 TL, | 30.10.2012 Pandora duyurusu
a.
kuyruk sallamakZaten kuyruk sallardın küçük yaşından beri, / sabuh temizleyemez alnındaki kirleri, / Artık sana vız gelir hatta kasap süngeri!..., | N R Efe, GugukG, 17.5.1947, 1
dey.
kuyrukçu | kuyrukta bekleyen kimse | Bir de, | Herhalde böyle herkesi birden içeriye almazlar değil mi? diye soran BAĞ-KUR tipi kuyrukçular vardı. Ve o vahşete kıyasla BAĞ-KUR insanlığın onuruydu., | DuyguDemirdağ, M, 4.11.2015
a.
TDK-
kuyrukçuluk | | Zaten hep bu mantık yüzünden değimli, biz gazetelerde taraftar kuyrukçuluğunu izledik daha çok. En çok da Fenerbahçe taraftar kuyrukçuluğunu., | GAltınsay, T, 11.9.2011
a.
kuyrukçuluk | tailism | Ama yanı sıra, yeni bir tür 'kuyrukçuluk' (tailism) de mevcut: Kürt milliyetçi hareketinin kuyruğuna takılma eğilimi., | HBerktay, T, 10.9.2011
a.
ing.
kuyrukkkan kuşb. | Martılar, sırtı alacalı arıkuşları, kuyrukkakanlar, karatavuklar, serçeler... Kah ciyak ciyak çığlıklar atarak, kah vıcır vıcır..., | DCeyhun, 18
a.
kuyruklu
s.
kuyruğu olan. Sapı olan.
tr. kuyruk-lu
"Kuyruklu kumbara, zahire taşır anbara (Kaşık).", S Yurdatap, Karagözün ada sefası, 1975, 23"
kuyruklu | elektronik haberleşme adresi verirken hangi sitede olduğunu gösteren eposta alametifarikası. | kuyruklu imza | kuyruklu sarraf | ++ | kuyruklu repo | Forward ya da swapı bir maliye enstrümanı olarak | kuyruklu repo olarak tanıtılan şekliyle kullandığına dikkat çeken Saygılıoğlu, | forward ve swap işlemlerinde bankalar tarafından dövizi götürüp, karşılığında dövizin kur farkını vergi dışı tutabilecek bir mekanizma., | Maliye forward ve swap işlemlerine vergi koymaya hazırlanıyor Kuyruklu repoya da vergi, | Yeni Şafak, 9.6.1998
a.
kuyruksüren | hayv. | Ailenin bireyleri koşup oynaşırken birkaç kuyruksüren tıpkı futbolcular gibi baraj kurup etraftan gelebilecek tehlikelere karşı gözcülük yapıyor., | | http://especiallyafrica.com/tr/kuyruksurenler.html, 16.8.2019
a.
kuyulamak
f.
"Portakal kuyuladım saman ve zakkum yaprakları kuyuladım. Ulmuş portakalları ayırdım. S Nal, 28.3.2024"
kuyumsu | Kuyumsu bir çukurdan su doldurdu. Çocuk başlı, mavi kanatlı, mercan kuyruklu balığı tenekeye attı., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 24
s.
kuz | 1. Kürtçe dişilik organı, ferc | Sivas'ın İmranlı (...) ilçe merkezine 28 kilometredeki Kuz Köyü ihtiyar heyeti, ismin Kürtçe'de 'Kadının cinsel organı' anlamına geldiğini, bu nedenle dalga geçildiğini ileri sürerek İl İdare Kurulu'na isim değişikliği başvurusu yaptı., | M, 7.9.2016g 2. güneş görmeyen, gölgelik yer; kuzey | uçtu güvercinler kuz mağaradan / onlar içeri, | YMiraç, 1981, 10
a.
kûze | Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar / Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su., | Fuzuli, EGŞA, 182
a.
kuzenimsi
s.
uzaktan akraba.
ing. cousin + tr.-msi
"... Kuzenimsi bir şey... ", Kanal D, İnci taneleri, 25.01.2024"
kuzgun | kuzguna yavrusu anka görünür atasözü* | Kişiye her işi a'lâ görünür / Kuzguna yavrusu ankâ görünür., | Şinasi, EGŞA, 388
a.
kuzine | Basit fırınlı soba. | O küçük orman köyünün küçük ahşap evinin ahşap mutfak odasında, kuzinenin yanında., | Yusuf, Star, 24.01.10, 19
s.a.
kuzineli | kuzinesi olan. | Kuzineli köy mutfaklarından sebze ve meyve kokularının birbirine karıştığı mahalle pazarlarına uzanan sofralarımızda, Türk mutfağının klasik yemekleri her zaman sadece karın doyurmaktan daha fazlası olmuştur. Bir arada olmanın, birlikte üretmenin, aktarmanın ve paylaşmanın yollarını da gösterir., Kültür Turizm Bakanlığı Türk Mutfağı, 21-27.05.2025
s.
kuzlamak
f.
kuzulamak, koyun doğurmak.
"Her yaylada otuz koyun sürüsü / Bir koyunun yirmi dörttür kuzusu, / Kuzu da kuzladı altmış yavrusu / Bir yavrunun altmış memeleri var.", San, Hicranî, 80"
kuzu
a.
mec. çocuk.
tr.
Levhi mahfuzda yazılmış yazılar / Öksüz kaldı ufak altı kuzular 24
kuzu | mec. Çocuk | Benim Ahmet Beyim bir tek kuzusu / Baba götürmeyin Senem yârimi., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 40
a. mec.
kuzu boşluk | Etin bir çeşidi. 20.04.2008
a.
kuzukulağı
kuzulaç | Bey, dedi, benim bir gebe ineğim var, kuzulaç mı, değil mi, şuna bir bakar mısın? , | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 130
a.
kuzulamak | koyun doğurmak, yavrulamak
f.
Kuzulaştırılmak | edilgen kuzu gibi uysal ve bağlı hale getirilmek | Tam bu ortamda SP'nin akp'ye karşı çok etkili bir muhalefet yapması gerekirken, sayın Kurtulmuştan sonra adeta bu hareket kuzulaştırıldı., | | http://arsiv.ajans5.com/detay/2010/07/26/kulaklar-acik-olmali-gonuller-muhurlu-olmamali.html, | 26.7.2010, 20.11.2019g
f.
kuzulu | kuzu etli | Kuzulu pilav geldiğinde ağa gene el sürmemiş., | NHoca, 1967, 10
s.
kübaj hesabı
b.a.
Hacim hesabı. Projenin yapılacak olduğu arazide projeden ne kadar hafriyat kazılacağını veya dolgu için ne kadar hafriyat/dolgu malzemesi gerekli olduğunun hesaplanması.
"Dr. M. Topkaya : Chamason demir maddesinin manyetik hartası ve kübaj hesabı (Valais-İsviçre)... ... 137", MTAE M, 1952, ?"
kübik | Zeki, galata caddesini kübik bir tablo gibi çarpılmış görürken-., | KTahir, AşkÇetesi, 36
s.
kübit | Yeni bilgisayar devriminin çocuğu olan kuantum bilgisayarları ise kübit serilerinden oluşuyor., | CErtem, Star, 17.2.2013
a.
Kübra | Kadın, kızına: | Haydi Kübra, doğrul azıcık, Yusuf Ağa geldi! dedi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 43
a.
küçe | sokak | Eski Diyarbakır'ın ancak iki atlının yan yana geçebileceği genişlikteki tarihi kûçelerine (sokak) dalıyoruz., | BEkinci, T, 25.3.2010
a.
Küçücek | Küçücek şirin bir levhada şunu gördüm: Âşık maşukının sözün unutur mu? / Yakut üzerine yazılan hat bozulur mu?
s.
küçücükcük | Gözeriminde küçücükcük bir yelkenlimsitrak gidiyor!, S Erözçelik, 1991, 86
s.
küçük -ğü
a.
it, köpek.
kır.
"Ala küçük.", Kırgız nariste oyunları, İstanbul 2014, 15"
küçük | küçük çiş | işeme | Hatta orada bulunan bayanlardan biri –çok affedersiniz- gülmekten kendin itutamayıp altına küçüğünü kaçırmış., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 8 küçük su | küçük çiş, işeme | Ayşecik de 8 şişe Mefes Pirsen içip cadının üzerine küçük suyunu yapar ve cadıyı ossat eritir., | Fırt, Sayı 434, 3.7.1984, 14
s.a.
küçük Emrahlık yapmak deyim Küçük Emrah'ın adlı şarkıcı ve oyuncunun devamlı surette ağlamasından* ağlamak | Küçük Emrahlık yapacaksan git kenarda ağla., | MAkşener, 28.3.2014 basın
Küçük görüş | küçümseme. | Babası sağken bile memurların manalı fakat çekingen tavırlarından sinirlendiği halde, şimdi onların, sarih bir ehemmiyet vermeyiş ve küçük görüş halini alan, hatta bazen alay etmek
derecelerine varan muamelelerine tahammül etmeye mecbur kalıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 173
a.
küçük iş
b.a.
işeme.
tr.
"Uzaktan bir motor geçmekte... Kalkıyor. Tuvalete geçiyor. Kapıyı kapamaya gerek görmeden, yüzü bana dönük, yıkanıyor. Hatta küçük işini yapıyor. Kibar aile kızları birleşme sonrası yıkanırlarken arlı arlı sırtlarını dönerler.", Haldun Taner, Yalıda sabah, 1986, 171"
küçük kadın
b.a.
bir evde evin hanımının kızı.
"Karşılardan gelen bir radyo sesi onu iliklerine kadar ürpertti. Küçük kadınının sesi, aylı gece içine bir su çağlayışı gibi dökülüyordu... Delikanlının özleyişleri gözlerine yaşlarla yükseldi..", C Uçuk, DŞ, 1971?, 15"
küçük tevbe | cemaziyelahir ayı, hicri aylarının altıncısı | Bak büyük ablan oldu küçük tevbede gelin, | EVasıf, EGŞA, 204
a.
küçükay/küçük ayı | Rumi takvime göre yılın ikinci ayı, şubat ayı | kar indi küçükayda / yükledi çamları, | YMiraç, 1981, 47
a.
küçükçe | Hep aynı yaraya vurarak / boğazlanan kargamızı gömüyorum Van Gogh / Bakıyorum tablo gibi bir küçükçenin / yüzüme uyanan yüzü... büküyorum, | Bünyamin K, 57
a.
küçükhanım | Bunu göze alamayacak küçükhanım bana karı olamaz. | , | KTahir, AşkÇetesi, 107
a.
küçükhanımefendi | İzdüşümlerini belleğimizde uzun yıllardan beri yaşattığımız 'Küçükhanımefendi' yani sizin kişiliğinizde, fiziğinizde, oyunculuğunuzda belirmiş beyazperde hayali artık bir daha canlanmayacak., | Sİleri, ZCumartesi, 24.11.2012
a.
küçüksemek
f.
küçümsemek.
küçük-se-
"İçindeki pişmanlk duyguları öylesine ağırlaşmıştı ki, bir an kendini suçlamaya, küçüksemeye, nefret etmeye başladı.", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 84"
küçüksemek | küçümsemek | Ancak, şahsınız bu terimi bir suçlama, karalama, yapılanları küçükseme veya aşağılama anlamında kullanıyorsanız, bazı açıklamalar yapmak gerekir., | AdemEkici, 21.9.2013
f.
küçülteç | büyütecin zıddı; büyük nesneleri küçültmeye yarayan alet. Tsan chan, 13.8.2001, EkşiS
a.
GTS-
küçülüvermek | Fatma, Molla'nın dediğini yaptırmış ama, sol gözü de küçülüvermiş. Uy, sahipsiz başım uy!, | MahmutYağmur, 1957, 4
bf.
küçümen | Derslerde harikalar yaratıyor, Botanın sonsuzluğa açılan göğünde küçümen bir yıldız gibi yükseliyordu., | TKiremitçi, 2005, 160
s.
küçümencik
s.
"Bu demektir ki topun ağzındadır / Şu küçümencik yer yuvarlağımız", H İ Dinamo, Yelken D, S 141, kas 1968, 8"
Küçümsetilmek | edilgen | Zeytinyağlı yiyemem; denilerek halk zeytinyağına düşman edildi. Basma fistan giyemem, denilerek yerel kıyafetlerimiz küçümsetildi. Peki ne moda yapıldı? , | Soner Yalçın, @hsoneryalcin, 20.11.2019, twitter
f.
küçümseyici s.Fransız teknik direktör basının küçümseyici tavrından yakınıyordu., | TKiremitçi, 2005, 196
Küçürek | ufarak | İnfiâlât-ı kalbiyesinin [kalb gücenikliğinin] en küçürek bir cüzünü olsun izale için zihninde daima sevecek, meşgul olacak bir şey taharri eder dururdu., | N Kemal, İntibah, 152
s.
küdumzen
"Sermet Muhtar Alus "seyyar varyete numaraları"nı tanıttığı bir yazısında5 hac mevsimi öncesinde ortaya çıkan "akkâm"lardan söz eder. Akkâmlar devenin üzerindeki tahtırevanla her yıl Hicaz'a hediyeler götüren bir kafilenin hizmetkârlarıdır. Çoğu esnaf, Suriyeli, Iraklı, Arabistanlı otuz kırk kadar ak Arap (aralarında ipsiz sapsızlar da vardır) ellerinde bir sancak, sırayla her evin önünde durur ya da bahçeye girer, "evvela Amerikanvari fokstrota benzeyen bir ahenk, arkasından ağır aksak bir tempo" ile ortalığı inletir. Evden bahşiş alınınca gürültü durur, kafile kapıdan çıkar | fakat sancağa refakat eden kudümzen "fakirin sadakası" diye tutturdukça tutturur, elindeki kayışla tek kudümüne vurarak bir türlü gitmez. Ona da bir kuruş verilerek susturulabilir."
küfeci | İçi ağzına dek sebze ve meyve dolu küfeyi iç ederlerdi. / Pazarın dört yol ağzında Piç Yavuz zaten önünü zor gören küfecinin önüne geçip 'bu taraftan' diye adamı başka yola saptırır, sonra da malı zulalarına götürerek, parasını verip salarlardı adamı., | TAral, SÖ, 32
a.
küflü
s.
küflenmiş, küf tutmuş.
tr. küf-lü
"Küflü bir duman örtmüş köşkleri yalıları", İlhan Geçer, 1986, 84"
küfümsü | küfü andırır | Yayılmaya başlayan hafif bir duman, odadaki küfümsü kokuyu değiştirmişti., | FAtabek, DK, 130
s.
küfür kâfir gitmek deyim | Kimse başlığı görüp hemen küfür kafir gitmesin., | DOral, T, 23.4.2012
Küfür savurma boyun kestiğim semercilere...22.6.2019
küfürname | Bence gerek Tayyip Bey, gerekse görüştüğü diğer devlet adamları söz konusu şiirden hiç söz etmeyerek hem ince bir diplomasi dersi, hem de en anlamlı cevabı vermiş, hâl diliyle demişlerdir ki: | Ey Boris Johnson, senin yazdığın küfürname, bizim için 'Bekkoza Kekbozeden gelse acep mi kartal'... | , | BAyvazoğlu, KararG, 29.9.2016
a.
kükrek
s.
kükrek s. Lâhutî ses durdu. Ortalık vecd ü hayretten henüz uyanmamıştı.Hafız Sami'nin 'Allah' diye çıkan yürekten kükrek sayhası duyuldu ve oraları inletti.
kükreyiş | kükreme işi | +Mücadele sesleri, kükreyişler işitiliyor, her yandan yaralıların iniltileri geliyordu., | Ben-Hur, 16
a.
GTS+
kükürtleme | kükürtleme, yıkamasız, Türkiye Şeker Fabrikaları Neşriyatından, 1968, C 89, 376
a.
kül | kül başıma, kül başına beddua | Uy başıma küller..., | BYıldız, DünyadanBirAtlıGeçti, 55
a.
kül döken | Alyans oğlu dedi ki: 'Bizim kül döken bana bir kazak dokudu' deyince kadınlar birden alevlendi, havalandılar. 'Biz yirminci asrın kadınıyız. Hâlâ mı kül dökeniz., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 199
a.
kül kedisi / külkedisi | 1. mec. Çok üşüyen, ateşin yanından ayrılmayan (kimse). 2. | mec. Uyuşuk, miskin (kimse). | Çalış, bir ölçüdür. Çalışmayanlar cemiyetimiz için makbul değildir. Kadın, minder veya kül kedisi gibi kalamaz. Cemiyet içindeki hakiki yerini işgal etmeli, vazifesini yapmalıdır. | Çalış budur., Esendal, Sunullah Arısoy, EK, 1953, 14 3. | mec. Sakin, yumuşak, uyumlu. 4. | mec. Pasaklı, görgüsüz (kadın).
s.b.a. mec.
külah
a.
minarenin tepesindeki alemin oturduğu kısım.
ar.
"1860'ların sonu değil, 1875'ten sonra. 1875'te büyük bir fırtınada külah yere düşmüş ve rivayete göre 6-7 kişi ölmüştür. Bayrak bu olaydan sonraki bir tarihte dikiliyor. Şimdiki külah 1964-67 restorasyonunda yapılmış olup II. Mahmut dönemi külahından daha az sivridir.", Bkz. Semavi Eyice, TDV, Galata Kulesi maddesi"
Külahlı | 1. Külahı olan 2. Koni biçiminde tavanı olan | Bütün çocuklar masallarda yaşarlar / Bazen melek gibi kanatlı / Bazen de şeytan gibi sivri külahlı., | N Ö Arpacı, 2006, 69
s.
külahlık | külah için 2. bir külah dondurma zamanı | Yaz sıcağında kepenkleri açan dondurmacılara akın eden çocuklar bir külahlık süre için de olsa savaşı ve katliamı unuttu., T, 7.8.2014
a.
külçe gibi
"Çamaşırcı Fatma kadının oğlu Durak erik ağacından düşmüş, yerde külçe gibi yatarak avazı çıktığı kadar bağırıyordu.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 26 | "Fadiş, uğuldayan kulaklarına çarpan bu sözleri duyuyordu. Fakat tek bir söz söyleyemiyordu. Külçe gibiydi. O anda ayağa kalkıp, 'Üzülme Zalhe nine, ben hasta masta değilim. Bak, sapasağlamım!' demek için çırpınıyor, fakat vücudunu kımıldatamıyordu.", G Dayıoğlu, Fadiş, 73"
külçelenmek
f.
"... külçelenen bir aydınlık, bendi yıkılmış bir su gibi, bütün ovayı kapladı, toprağın, ekinin rengini sildi. Gözümüzün önünde sadece ışıktan bir göl meydana gelmişti. Bütün ova billûr döşenmiş gibi parlıyordu.", Tanpınar, Beş şehir, 1988, 69 (1946) "
külçesiz | külçesi olmayan. | Maliye Vekili Hasan Polatkan'a: Haksız atmakta Hasan ardından erbabı kalem / Karşılıksız, dengesiz bir bütçe bünyat eyledin. / İktisadiyatta kırdın en sonunda bir rekor: Külçesiz Devlet yaşatmak şekli icat eyledin. 29/2/1960, | , Abidin Uyar, Hicivler Tepkiler, 1960, 81
s.
külek | ağaçtan yapılma büyük kova | Ne hamur yoğuran yumruk, ne bilek, / Ne değirmen taşı, ne hak, ne külek. / Yuvarlandı gitti kalbur ve elek, / Çınarda ne kabuk ne de öz kaldı., | SSYazar, HeceTaşları, S.1, 15.3.2015
a.
külfetlice | Ben bu işi parmaklarımı sıkarak sarı bir hortum, bağlantısı arada sırada musluktan çıkarken, biraz külfetlice yapardım., | RehaMağden, 2005, 47
z.
külfetsiz | 1. Uğraşmayı gerektirmeyen, kolay. 2. | Az masrafla yapılan. 3. edebiyat. sade. | Yeni neslin sürrealizm tarzındaki aşırılıklarına iştirak etmemiş olmakla beraber, eski şiir şiir zevkinden de ayrılmasını, daha taze, daha külfetsiz bir söyleyişe erişmesini bilmiştir., Varlık yayınları, EK, 1953, 117
s.
külhanbegümü | külhanbeyinin dişisi | Üsküdar kabadayılarının şefi artık Remziye idi ve kadına daha şimdiden 'Külhanbegümü' lakabı yahut unvanını layık görmüşlerdi., | İOAnar, GK, 60
a.
külhanbeyce | Şakir kapıya yakın bir masaya gitti, tahta iskemleyi külhanbeyce bir tavırla çekip altına aldı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 72
s.
Külhanbeylik | Anlattıklarının büyük bir kısmı da çocukça şeyler değildir. Bu şehirlerin kenar semtlerinin külhanbeylik örnekleridir
a.
Külhancılık ğı. Hamam külhanını yakma işi | Yanaştım hamama istedim bir iş / Dediler var çalış külhancılıkta.
külhanî | külhanbeyi | Nitekim çok geçmeden, sırtlarındaki kartalkanat paltolarını fırlatıp atıveren iki külhani birbirlerini itip kakar olmuş, bazılarının elleri ise, her ihtimale karşı, bellerine sıkıştırdıkları demirlere gitmişti., | İOAnar, GK, 178
a.
külhanvari
s.
külhanbeyi gibi,
Fiyakalı fiyakalı hareketlerle ağır ağır, suratı gayet ciddi, tam külhanvari | ne kıvırma ne kıvırma | sanki nargile tepesine yapışıkmış gibi... Çiftetellileri bitirince türkülerle girişirmiş:
külhanvari | Şapkasını külhanvari ıslak yere çarpıyor, | AlperÖzbek, 100
s.
külkedisi | İsveç'in Külkedisiydi/ İşveç'in'külkedisi' olarak bilinen Prenses Lilian 97 yaşında öldü., | T, 12.3.2013
a.
külleme | -Yiyecek bir şeyin var mı? ' Hemen heybemdeki külleme et parçasını uzattım., | CEmiroğlu, Gökbayrak, 138
a.
küllî mâfiş
dey.
"Farzet ama / Gelirken... getiren bir heyecan var / Ya giderken? / "Küllî mâfiş!" / Olmaz bu iş.", Ş Belli, 1962, 19"
ar.
küllileşme | | Bu dinî, ilmî ve tefekkürî süreç sonunda bir kültürün ulaştığı duruma | küllîleşme demekteyiz. Buna göre medeniyeti, küllîleşmiş bir kültür olarak tarif edebiliriz. Ancak bu tarifimiz medeniyetin üç önemli unsuru olarak gördüğümüz, din, bilim ve düşüncenin medeniyetleşme sürecindeki katkılarını dile getirmemektedir. Bu açıdan bunların düşüncenin medeniyetleşme sürecindeki katkılarını kısaca şöyle ifade edebiliriz:, | AAçıkgenç, Köprü, kış 2000, (69. Sayı)
a.
küllileştirmek
"Server Rifat İskit. nılmış ve kendisinin vazifesini küllileştirmek maksadiyledir ki , yabancı propagandalar hakkındaki araştırmaların da bu heyetçe yapılması uygun görülmüştür.", Server Rifat İskit, Türkiyede matbuat idareleri ve politikaları, 1943, 340"
küllü
s.
külü olan.
"Makbule ablanın kahve pişirmesi şimdiki usule uymamaktadır. Kahve şerefine limon kabuğiyle tertemiz, pırıl pırıl oğulmuş tutulan kıpkırmızı bakır mangaldaki küllü kömürler yarı canlı haldedir | azıcık eşeler, çıtırdatır.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 60"
küllü kasirün fitne | Bütün kısa boylular fitnecidir | Hiçbirinde bir Valinin yetkisini kötüye
ar.
küllü şey'in bilkaader
her şey kaderledir anlamında bir arapça söz.*
"Sen söylersin 'Küllü şey'in bilkader' / O söyler ki Tokat yolu düz gider / Manayı aksinden istihsal eder / Söylemeyin bir ikrara dokunur.", San, Hicranî, Muhibbi, 179"
küllük -ğü
a.
1. kül dökülen yer. 2.+
"Evde yanan ateşin günlük olarak döküldüğü yer. Gece küllüğe ayağınızla basarsanız (Üzerinden geçerseniz) şeytan çarpar, uğrak üstüne gidersiniz, yüz felci geçirirsiz, ağzınız yamulur, çalınırsınız). Bismillah diyerek basarsanız korunursunuz.", Ali Kaargöz, 24.4.2024, facebook, "
küllükçü | Bendeniz birinci Küllük'e yetişemedim ama ikinci Küllük'ün, nam-ı diğer Marmara Kıraathanesi'nin son günlerine mülaki oldum. Son küllükçülerden bazılarının sohbetlerini dinleme zevkini tattım., | D Gürlek, YŞ, 14.7.2019
a.
küllükçü | İstanbulda bir sokak adı. Sülale adı. | Külükçü-oğulları, Ayhan Yüksel, Giresun tarihi yazıları, 2002, 133 | Soyadı.
a.
Külot pantolon | Ayağında, paçalarının düğmeleri çözük, hâkî bir külot pantolon, sırtında lacivert bir ceket ve yelek vardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 95
a.
külotpantol/külotpantolon | daha çok kilot | Mesela, ortalıkta | külotpantol ve parlak çizmelerle kasım kasım dolaştığını anımsadığım topçu binbaşı bir tarih hocası, | manda siniri kırbacıyla baldırlarımıza baldırlarımıza | çalışmayı seviyorken, resim öğretmeni bir başka binbaşı da tercihini | dolap sopasından yana kullanırdı., | NÇınar, T., 8.2.10, 12
a.
Kültcülük | Bu olmadan ve yakın tarihi eleştirel okumadan dönemle ilgili kitap yazmak iddiasındaki biri hiçbir şeyi düzeltmez, yalnızca Atatürk kültcülüğüne malzeme taşır., | Mehmet Doğan, KararG, 22.01.2019
a.
külter Sivas | tomar | Bir külter kitap, | HTaşkömür, 10.4.2015
a.
kültivar | Kültivar, Kültürvaryete olarak da bilinir, doğada veya fidanlıklarda mutasyon sonucunda ortaya çıkmış olan mutantlardır. (cv.) şeklinde gösterilmektedir. Wikipedia | Filbahrinin birçok türü var, hibritleri var, kültivarları var. | http://www.bitkivecicek.com/filbahri-limon-cicegi-philadelphus, 10.8.2014g
a.
kültleşme | ... sahanlığında çarpmasın diye geri durduğumuz 'otomatik kapu' açılıp kapandıkça iki Rum vatandaşımızın bacak aralarından gördüğüm an yabancı bir ülke gibi, hayallerimi çalıştırabileceğim bir kültleşme süreci ile girdi içime bu denizli ülke., | Seyfi Öngider, İki şehrin hikayesi: Ankara-İstanbul çatışması, 2003, 152
a.
kültleşmek | Londra merkezli Hizmet Çalışmaları Merkezi'nin direktörü İsmail Sezgin bir analizinde Gülen Cemaati'nin karşı karşıya olduğu büyük tehditlerden birisinin kültleşmek olduğunu belirtmiştir., | 1.3.2018, | https://medium.com, Kültleşme Konusu: Gülen Cemaati Örneği -Kıtalar arası - medium, 30.1.2019g
f.
kültleştirilmek | Atatürk öldükten sonra İnönü döneminde kültleştirildi ve adına ideoloji ihdas edildi. | , | Mehmet Doğan, KararG, 17.1.2019
f.
kültleştirilmek | Atatürk öldükten sonra İnönü döneminde kültleştirildi ve adına ideoloji ihdas edildi., | Mehmet Doğan, KararG, 17.1.2019
f.
kültsel | Akışkanlığın (dolaşımın) zincirleri ve sınırları siyasi, ideolojik, kültürel, kültsel her alanda durdurulamayacak şekilde yerle bir ettiğini belirtiyor., | ÜKardaş, T, 3.1.2015
s.
kültüralist | 3- Öcalan'ın çağrısındaki önemli noktayı da,Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır vurgusu oluşturuyordu. PKK yıllarca bu hedeflerin peşinde koştu. Ama Öcalan bunları tarihin çöp sepetine attı., A Selvi, Hr, 28.02.2025
s.
kültürcülük | Kemalistlerin, dindarları öteleyen radikal kültürcülüğü, merkez sağın | dine hürmetkâr ama İslamcılığa mesafeli tutumuna büyük bir alan açtı., | YTaşkın, T, 11.3.2014
a.
kültürelci | Ancak, futbola böyle bir modern-dışılaştırıcı rol veren de toplumsalın tutunmasına engel olan kültürelci tutuculuktur., | İbrahimKaya, Rİki, 24.7.2011
s.
kültürlenmiş | [B]izlerden çok daha muhafazakar ortamlarda kültürlenmiş dünyaca ünlü sanatçıların sergilerine ev sahipliği yapıyor., | TSerttaş, T, 13.4.2012
s.
kültürlerarası | Türkiye'de Türk-Kürt Kültürlerarası Evlilik Eğilimleri: 1993-2008 • Ayşe Gündüz Hoşgör, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü; Jeroen Smits, Radboud University, | 4.Nüfusbilimi, 2.10.2015
a.
kültürleştirmek | işlemek, yeni biçim vermek? | Otantik olanı yeniden kültürleştirmek, duyguyu özgürleştirmek, dili de bağımsızlığına kavuşturmak, Derviş Zaim'in filmografisinin kaidesel durakları zaten., | Telesiyej, T, 9.3.2011 | Örneğin devlete mesafeli duran, yeri geldiğinde destekleyen yeri geldiğinde eleştiren Fütüvvet/ Ahi geleneği gibi geleneklerden esinlenmek, onları güncelleyerek kültürleştirmek çok sıcak baktığım bir yaklaşımdır, ama, aradan en azından asırlar geçmiş olduğunu, bugünün dün olmadığını unutmadan., | NYağcı, T, 20.2.2012
f.
kültürümsüa. | culture+ Türkçe -ümsü Kültür değil de kültürü andırır, kültüre benzer? | Kültürümsü'ye dünyada bizden başka kim nostalji duyar ki? , | Telesiyej, T, 25.10.2011
fr.
külufam | un ufak, çok ufak, toz gibi | Sendendir bu sel sağanak ve sen bilirsin senden / sulak olmadı bu titrek hayat bu çar çaput külufam dudak, | BÜnyaminK, 34 | Kol ateşten geçerken etinden kurtuldu ve taş yontunun suratında külufam oldu., | İKıllıoğlu, Ateş yalımı üstünde bir toplantı, 1974, 30 | (Külufak şeklinde de söylenir.) külhaş olmak :(1) Paramparça, tuzbuz olmak. | Sülahiye elimnen düştü; külhaş oldu. | , BülentNakib, AntakyaAğzı: dilbilgisi ve sözlük, 2004, 174 | Gökyüzü kalsa da çıplak ve külüfak / Bitebilemez güvercinlerin şavkı, | TürkDiliD, 1971, C 25, 246 | Beni burda sezdiler; / Kül ufam edip ezdiler., | CGAbdullah, Son Adem-Varoluşun Sırrı, 2012, 591
s.
Külü dumanı birbirine katan
külünk diye
"Öyle bir avcıyam bırakmam payı / Ben bilirim olur olmaz davâyı / Külünk diye ağaçtan kuşanıp yayı / Yetişmeyen barı düşürmesinler.", San, Hicranî, 191"
külür | 1. Külde, tepside, saçta pişen, mayasız çörek, mısır ekmeği | külür tepelik, | 2015? Trabzon?
a.
külüstür++ | Rumca? | Gerçi üstümde bir rüvelver vardı amma işe yaramaz külüstür bir şey..., | RNGüntekin, Damga, 53
s.
külüstürleştirmek | külüstür hale getirmek | Düşüncelerin izledikleri yollarla orantılı bir ağırlığı vardır. Yollar, her vakit düşünceleri zenginleştirirler ya da külüstürleştirirler., | SalahBirsel, Bitliler, NisanKitapDört, MaxJacob'tan, 12
f.
kümbeli | Yine çevrilip eğrilmiştir beli / Rumeli Acemde söylenir yeli/ Kadı mısın serdar mısın kümbeli / Yıldız dağı niçin kalkmaz dumanın, | AşıkKerem, EGŞA, 71
kümbetli | 1. kümbeti olan. | Kümbetli [ s ] Kümbetli olan, çıkıntılı., | İ A Gövsa, Yeni Türk Lûgati, 1930, 636 | Üstündeki orta boylu, kara bıyıklı dıvrak (sebükbar, çevik Sivas) yapılı yakışıklı biri idi. Yaşuğu (miğferi, Kaşgarî, B. | 81) altın olduğuna göre büyük bir bey olsa gerekti. Yoksa bu; altın kümbetli zengin kendin Roma hakanı mıydı? , | Şükrü, Goethe (Göte) ve Faust, Ülkü, 1933, C 1, 391 | 2. Yer adı.
s.
kümbetli | tepecik | Taksim Topçu Kışlası gibi bir şaheser yıkılarak işlevsiz bir İnönü Gezi Parkı yapılır. Bu Gezi Parkı | fonksiyonsuz ve hiçbir işe yaramayan acayip bir kümbeltidir., | İKüçükkılınç, 7.10.2011 eposta
a.
kümbetli s.
küme faslı | -Yaaa*, senin ha*... Şu halde sen, çok büyük bir istidada maliksin. Seni Enderun çavuşluğu ile maiyetime aldım. Çalış. Küme fasıllarına iştirak et./Haftada ki defa huzur-ı hümayunda küme faslı yapılmağa başlanmıştı. / Küme fasıllarında adetti. Hangi makamdan fasıl yapılacaksa evvelden karar verilir, sazlar akord edilir, padişahın emrine intizar edilirdi., | ZŞakir, SadullahAğa, 20/49/53
a.
müz.
Kümeleme a.
Kümelenmek | Başka şeyler yapacağız merak etme yine kümeleneceksin diyordu ama artık büşümüştüm., | N Karaibrahimgil, HrKlbk, 6.5.2019
f.
Kümeleşmek | küme halinde toplanmak | Her köyün çevresinde, her tepenin ardında, suyun başında en azından bir bölük, bir batarya kümeleşmiş., | S Şengil, 1983, 52-3
f.
Kümeli | küme küme, toptan | Suriye gömlekçileri de birbirlerini çekemiyorlardı. Böyle kümeli mal alanlara casuslarını yolluyorlar: beş para etmez onlar. Ot aldın sen!... diye çivi koyuyorlardı., | Çalıkoparan, 55
s.
kümese girmek deyim | yakalanmak | Vergi ve prim borçlarına ödeme kolaylığı getiren torba yasadan, bugüne kadar kümese girmemiş 'ev sahiplerine' piyango gibi ödeme çıktı., | StarG, 7.3.2011
argo
kümmel | Bizim derviş Mehmed Mısrî ne Uşşak'a ne Bursa'ya ne de başka bir diyara ve ne de dünyaya sığar. Kibar ve kümmelden büyük ve şöhretli bir mürşid olur., | Ümmi Sinan/Zaman, 23.1.2012
a.
kümül | Bilemedin kümül küp (El üstünde kimin eli var oyununda, bileyenin sırtı yumruklanırken söylenir., | Dinar ağzı, | http://dinarili.blogspot.com/2011/01/dinar-agzindan-toplamalar_03.html, 6.9.2012de girildi. | [Y]abancı barmenin gözlerine bakacak, bakacak ve o sesizliğin içinde kulaklara batan iğne gibi bir sesle 'kümülleri güttün mü? ' diyecek./ Kim sağlıyorsa, kim veriyorsa, kim gazlıyorsa o tabancaları, o silahları, onların kümüllerini gütmek., | AyçaŞen, T, 5.9.2012
a.
kümülüs | Hayatta en hakiki mürşit bilim olduğuna göre, bilim dilinin vokabüleri kullanılacaktır: Ankara radyosu meteoroloji saatinde, herhalde dinleyenler, bilim dilinden nasiplerini alsınlar diye, | Havanın stratüs kümülüs ve alto kümülüs bulutlarıyla onda sekiz kapalı geçeceğini duyurmaktadır!, | HYavuz, Z, 11.11.2012 stratüs kümülüs | alto kümülüs ++
a.
kün
a.
ol emri.
ar. Kün: emir kipi ol
"Kün! dedi kuruldu ezelden himler / Nakkâş-ı billâhta yedidir mimler / Devenin yününü giyerdi kimler / Ta'n ettin bizleri şalda ne vardır?.", San, Hicranî, 101"
kün | kane'den ol emri | Boşa değil yıllardır göl olan gözyaşları / Yanlış kabre girerken doğru ya Kün gelecek, | NTektaş, 1999, 76 | Kün edip cihanı halk eden Allah / Gayet müşgüldeyim, gayet dardayım / Her yanım kan ağlar, geçilmez ada* / Balık gibi tuzaktayım, tordayım., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 107
ar.
kün feyekun
Kura-nı Kerimden. ol dedi ve oldu.
ar.
"Bir dûaya sığınır / Çılgın düşleri güzün, / Kün/feyekûn bâbında / Oryantalist bir hüzün!", Osman Olcay Yazıcı, ? ?"
küncü | [A]nasına, ölmüş avradına, çoluğuna çocuğuna, küncüden ufağına söven Gerdanlı Ömer'i bile affeder, hatta can ciğer olabilirdi., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 47
a.
küncülü | bünyesinde küncü bulunan şey | Yeni getirdim, pamuk gibi! Bol susamlı, bol küncülü bunlar!, | BTSalihoğlu, 2014, 63
s.
künefeci | künefe yapan veya satan. | ... (Künefeci) Defne Pastahanesi Hürriyet Cad. 5 / B 1821 Hürriyet Cad. 11 / B 1208 Hürriyet Caddesi GAZİNOLAR Şehir kulübü (Lokantalar kısmında verilmiştir.), Hatay 1973 il yıllığı, 1973, 153
a.
künfeyekûn
ar.
"Server-i Hudadır kul libasından / Âlem ruşen oldu hûb ziyasından / Künfeyekûn babın ol manasından / Bu gedâ Hicranî yanar Allah der.", San, Hicranî, 181"
künh | Öz | Ah kuyu içimdeki kuyu, künhümdeki kuyu,/ bir gerdel su, bir gerdel kum ve bir gerdel şiir/ çekmeye eğildiğim ve her seferinde /dibinde bir başka yusufun sesini /işittiğim/ kendimi birinde bulup,/ bir başkasınanda yitirdiğim kuyu!., | CKoytak, 26.3.2012
ar.
künte I | Hazır olan bu hamur yapılacak kabın büyüklüğüne göre küntelere ayrılır ve çarkın kellesine ... Ancak sır ve boya, güveç ile testilerde eskiden beri görülür. Karacasu vakfı.
a.
künte II | Boğazımda halka zincir ellerimde künte var / Eğer hakkıister isen küntelerin kır da var., | YunusEmre, Sen bilirsin kimse bilmez senin aşkın bende var, Mevlid-i Şerif, SüleymanÇelebi, 2012 [İstanbul], 91
a.
küntü kenzem mahfiyyen
"ben gizli bir hazine idim."
"Ey zahit bırak kitabı vasılilallah ol / Küntü kenzem mahfiyyen içre oturup bir şah ol / Aç küşadın keşt-i raha daldır hay'yın bahrına / Semekler tavaf eylesin kabe-i Beytullah ol.", San, Hicranî, 200"
küntük | Duygusal küntük, dış dünyaya kapanma, sıra dışı davranışlar sık görülen davranışlardır., | | http://www.egitimvaktim.com/dosyalar/2011/04/sizofreni.pdf, 23.9.2015g | Zira bir noktadan sonra -afekt, küntük baş gösterdiğinden elma almaya yönlendirilmiş kişiler armut, hatta avokado aramaya bile başlayabilir., | MuammerSoytürk, 23.9.2015, rindan | Entik küntük | ıngır cıngır | aklı tamir etmek | böşey demeycen | edip duru bu şiveyi kullanan insan içtendir net., | 16.8.2015, tweettunnel.com/selengalic, 31.10.2015g
a.
küntük | tıp* | Oturur pozisyonda sinüste küntük gösteren hemotorax en az 350 mlt kan içerir., | | http://makinecim.com/bilgi_9468_TORAKS-TRAVMALARI, 23.9.2015g
a.
künyelendirmek | Şârih, Hülâsatüş-Şürûh adlı eserinin mukaddimesinde kendisini | Es-Seyyidül-Hâcc Hâfız Muhammed Murâdun-Nakşibendî İbnüş-Şeyhil-Hacc Abdül-Halimin-Nakşibendî şeklinde künyelendirmektedir., | HaticeÖzdil, | http://www.turkishstudies.net/Makaleler/205521517_64%C3%B6zdil%20hatice%20sos-1009-1016.pdf, 20.12.2015g
f.
küpdüşen a. Kaz yumurtası büyüklüğünde tatlı bir çeşit kış armudu. Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
küpdüşen | Tatarcık. Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü. Sivrisinekten çok daha küçük ama sivrisinekten daha beter can yakan Kıbrıslı tatarcıklara denir. Gövdesi ve kanatları neredeyse renksizdir. İlk bakışta görülmeyecek kadar bızdık bir şeydir. Küçük olan her şeyin sevimli olduğuna dair tüm yargıları yerle bir eder. Sizi ısırırken ses çıkarmadığı için ani bir kaşıntı ile bedeninize ikide bir şaplak atmanıza neden olur. Kanınızı emerken tatarcık humması ve şark çıbanı gibi hastalıkları yaratan virüsleri bulaştırabilir. Minyatür tatarcık nereden bulur bu enerjiyi, nasıl olur da çok yükseklere kadar uçabilir hâlâ anlamamışımdır. Bu ne hırstır, bu ne doymak bilmez bir ısırma ihtiyacıdır ondaki! İsviç sözlük (fuzzy, 24.12.2008
a.
küpdüşen a. İri, ekşimiş, içi çabuk kararan bir çeşit armut. Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü. Karakeçili pazarında gördüm. Ağustos 2010
küpdüşen a. Tavşancıla benzer bir kuş. Tarama Sözlüğü 1969
küpe | 2. | Hastalıklı ile aşılı hayvanın ayrımının yapılmasını teminen PPR aşısı ile aşılanan küçükbaş hayvanların sol kulaklarına pensle çentik açılacak veya kulak küpesi takılacaktır., | 26.3.2008 | http://afyontb.tobb.org.tr/detailpage.tr.php? lPageID=431
a.
küpeletmek | Trabzon Gıda Tarım ve Hayvancılık il müdürü Bektaş Erdoğan, yirmi günlükten büyük sığır cinsi hayvanların küpeletilmesi için bir aydan daha az bir süre kaldığını hatırlattı., | AkçaabatYH, 8.5.2012
f.
küpküçük
s.
çdk küçücük.
"Bir kadını gıyabında tarif etmek nasıl mümkün olsun ki / Diyelim ki tahayyül ediyoruz / Bacakları uzun diyoruz göğüsleri büyük kirpikleri küpküçük / Ama ya kalbi / Kalbini bilmek nasıl mümkün olsun ki", Haydar Oğur, 1994, 115"
kür | ...İsviçrenin 'kür' yerlerindeki palas hayatına, Fransanın cenup sahillerindeki gazino safalarına ve nihayet Parisin salonlarına, bulvarlarına, kahvelerine, tiyatrolarına dair çok şeyler biliyordu., | YKK, KiralıkKonak, 22 | Sert hava ona kısa bir kür gibi gelmişti., | FAtabek, DK, 1972, 85
a.
kürasyon | 19.11.2018+++
a.
ing.
küratoryal
s.
küratörlükle ilgili.
"Bugün Üsküdar Matbaası sergisini gezdim. Çok kıymetli bir iş | emeği geçenlere sonsuz teşekkürler. Yalnız bu güzelim sergide küratoryal bazı sorunlar var. Mesela Cedid Atlas'ın kapağı kapalı halde "sergilenmesi" anlaşılır şey değil. Böylesi mühim bir işte bu "detay"atlanmamalıydı.", Mehmet Berkman, 20.01.2024, X"
küratörlük | Serginin küratörlüğünü doktora çalışmasını da 6-7 Eylül Olayları üzerine yapmış olan Dr. Dilek Güven üstlendi, ben de danışmanlık yaptım., | AAktar, T, 12.9.2011
a.
küratöryal | Yani ne öyle büyük prodüksiyonlar, ne de white cube içinde küratöryal jestler mevcut, bildiğiniz Tepebaşı Büyük Londra Oteli, 101 numara; 3 resim, 3 gün ve 1 gece ile..., | TSerttaş, T, 25.5.2012
s.
kürd / kürt | Binbaşılar çekti aşiret Kürdü / Nice bin mızraklı toğanımız var., | Ravzî, EGŞA, 121
a.
kürdanlı | kürdanı olan. | Kürdanlı diş ipi ++
s.
kürdanlık | Kürdan koymaya yarar kap. | Düzce'nin Akçakoca ilçesinde yaşayan 70 yaşındaki Zafer Şenbaş, 35 yıldır midye kabuklarından kirpi, kuş, savaşçı heykelleri ve kürdanlık yapıyor., | T, 26.9.2011
a.
kürdî | Kilisedere'de kürdî bir akşam sessizliği, | AlperÖzbek, 100
s.
kürdilik | Kürtçülük? O yazılarda, Kürt siyasi hayatının vitrininde olan hemen herkesin Kürtlüğünden-Kürdiliğinden şüphe edilir, eleştirilir., | OMiroğlu, T, 12.9.2011
a.
kürdistani | Kürdistanla ilgili, ona has | PKK'den daha Kürt ve Kürdistani duruşa sahip olduklarını göstermeye çalışmak ve uzak mesafe milliyetçiliğine sarılmak bir çıkış yolu olarak görüldü., | OMiroğlu, T, 12.9.2011
s.
kürdolog | kürdiyat bilicisi | Yıldırım, 'Eğer iade gerekçesi 'anlaşılmayan bir dil' ise demek ki ben yıllarca bilinmeyen bir dilin Kürdoloğu olmuşum' diye tepki gösterdi., | Hür, 14.9.2015
a.
Küre | 1. Çamurdan yapılmış, taşınabilen yemek ocağı. 2. Ateş körüğü. | Onları önceğinden çıkardı, dilikli sahanda yıkadıktan sonra kürede kızarttığı tereyağının üzerine döktü..., | M Kızılca, 27.4.2016, | http://rasyonelhaber.com/makale/431/gargara-abduellatif-camii, 11.8.2018
a.
kürekleme I | Remzi'nin sandalına atladılar ve Yavuz iskelenin karşısındaki Kızkulesine doğru küreklemeye başladı., | TAral, SÖ, 13
a.
kürekleme II | Kabineci Saim ve bir başka adam daha ellerindeki küreklerle kumları küreklemeye başladılar., | TAral, SÖ, 63
kürekleşmek | kirden, uzun süre yıkanmamaktan kürek sertliğini ve biçimini almak | ...saçları kirden yapışıp kürekleşmiş hiç yıkanmayan hayat dışı ihtiyar dilenciler kullanıyor., | NGenç, isenç, 56
f.
GTS-
kürekli
s.
kürekli s. Tasarımın esası kûfî tarzında bir hat istifi olarak kürekli bir gemiyi [Âmentü gemisini. İK] resmetmektedir. 34
kürelemek | Bk. Kürümek, kürekle temizleyip atmak mec. 2. Kovmak | Bugün, davarlar dönerken uzak dağlardan, kürelemişlerdi Nazlı'yı baba ocağına., | BYıldız, DünyadanBirAtlıGeçti, 33
f. mec.
kürelenmek | yuvarlanmak, sürüklenmek | Derelerden oluk oluk kan gele / Sele düşüp gövde kürelenmeli, | Köroğlu, EGŞA, 134
f.
küreselci | Yunanistan açıklarında Doğalgaz var, İsrail talip. Rus doğalgazı için Çipras'ın Türk akımı demesi Küreselcilerin hesaplarını bozuyor., | AbdullahÇiftçi/EErgüder, 7.7.2015 twitter
a.
GTS-
küreselleştirici | Altmış yıl önce millet, milliyet ve milliyetçilik konularını tartışmış, milleti oluşturan temel amilleri açıklamış ve milletlerin bekası meselesini tartışmış olan Sadri Maksudi Arsal'ın fikirleri günümüzde küreselleştirici güçlerin ideolojisi haline gelen mikro-milliyetçilik pompalamaları ile tekrar yüz yıl öncesine dönerek milli kimlik meseleleriyle meşgul olmakta olan Türk toplumu ve benzer toplumlar için ufuk açıcı niteliktedir., | NErgan, 2016
s.
küresellik | Toplumların giderek özgürleşecekleri, sadece kendi devletlerini değil, yoz olan diğerlerini dahi belirlemeye yeltenecekleri, başka halkların ellerinden kardeşçe tutanların göverecekleri ve dinamizmler kazanacakları, küreselliklerin yeni rüzgarları esiyor., | NÇınar, T, 22.8.2011
a.
küresizleşme
a.
"Özellikle son ekonomik bunalım bizleri bir kez daha küreselleşmenin sorunlarına yöneltiyor, iki dünya savaşı arasında "küresizleşme" evresinde Türkiyenin yapısal dönüşümlerine farklı açılardan bakmamızı sağlıyor. / Cumhuriyetin İktisat Tarihi'nin yakaladığı önemli bir özgünlük, bizim yukarıda "küresizleşme" evresi diye nitelediğimiz Tek Parti döneminde gündeme gelen "devletçi" politikanın analizi. Büyük buhran evresinde Türkiye, benzerleri Latin Amerika ülkelerinde görülen "ithal ikameci" politikayla iktisat ... ", Oktay Yenal, Cumhuriyetin iktisat tarihi, 2010, XII/XIII"
küreyegelmek
b.f.
"Evet, Yaşar Kemal, asıl değerine Cumhuriyetle kavuşan bu yurdun yaşamış, ileride yaşayacak nece değeri, ne denli kültürel, sanatsal birikimi varsa, olacaksa, geçmişten geleceğe, bunların tümünü, karşılığında bir hayat vererek elde ettiği yazınsal simgeleme yetisiyle küreyegelmiş, kapısını öyle çalmıştır diyebiliriz edebiyatımızın.", M S Aslankara, 4"
küreyerelleşme
bk. küyerelleşme.
kürklenmek
f.
horozlanmak
kürklü
s.
1. Üzerinde kürk olan giyecek. 2. Kürk giymiş olan (kimse).
tr. kürk-lü
"Uzun uzun bıyıklı, kavaf kulaklı, kürklü mantolu, tüylü yanaklı (Kedi).", S Yurdatap, Karagözün ada sefası, 1975, 24"
kürklü
s.
"Cemşit, karşısıdaki kürklü ve boyun atkılı iki büklüm kadidin söyledikleri işleri nasıl başardığına akıl erdirememişti.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 72"
kürklü | Geçen kış sezonunda Gucci'nin kürklü terlikleriyle alay edenlerdenseniz ne yazık ki bu sezon kürklü terliklere doyacağımızı söylemem gerekiyor., | İdilDemirel, SCmts, 20.8.2016
s.
GTS++
kürsü
fakülte öğretim birimi (bulmaca)
ar. kürsî
kürsübaşı | ELKADER ailesi olarak; tüm Elazığlı hemşerilerimizin birlikte gönül rahatlığıyla vakit geçirmesi için hazırlamış olduğumuz Elaziz Kültür Evinin 27 Ocak Pazar Günü saat:16:00'daki çiğköfte ve kürsübaşı programı eşliğindeki açılışına katılmanız bizim için onur olacaktır., | Ramazan Çelik, 25.1.2019, davetiye
a.
kürsüdaş
kürt | Konya dikenli, eğilen ama kırılması güç bir çalı | Bunu kürtlen döğeceğim., | ASavaş, 24.11.2015
a.
kürt | Quşların bala çıxarma zamanındakı halı, v?ziyy?ti. Kürt örd?k. Kürt qaz. Kürt düşm?k (yatmaq) – bala (cüc?) çıxarmaq üçün yumurta üstünd? oturmaq. Ev sahibi gözl?di; Ana qaz kürt düşsün. R. R... S?ttarın göy?rçinl?ri yumurtaladılar, kürt... ... Az?rbaycan dilinin izahlı lüğ?ti, | http://translate.academic.ru/Toyuq/az/ru/1, 5.12.2015g
s.
kürt böreği | Pudra şekeri ilavesiyle yenilen sade börek. Malzemeler: 4 su bardağı un, 1 çay bardağı yoğurt, 2 yumurta, 1 paket kabartma tozu, 250 | Margarin, 1 çay bardağı sıvıyağ, 1-2 fiske tuz. YAPILIŞI: Unu eleyin ve ortasını havuz gibi açın. Yağ, yumurta, kabartma tozu ve 1 fiske tuz ekleyerek hamur yapın. Hazırladığınız hamuru 20 adet beze yapın. 15 dakika bekletin. Margarini eritin ve soğutun. Bezeleri merdane ile açın. Açtığınız yufkayı yağlanmış tepsiye yayın, üzerini yağladıktan sonra diğer yufkayı koyun, üstüne de 3 bolca yağladıktan sonra önceden ısıtılmış 180 derece fırında kızarana dek pişirin. Hafif soğuduktan sonra pudra şekeri serpilerek, dilimlere keserek servis edin. İkinci bir tarif de şudur: Malzemeler: Su 1900 | Tuz 80 | Yağ 450 | Ayçiçek yağı 100 gr.
a.
gr.
kürt çarığı | büyük biçimli çarık. | Kulakları adam kulağı gibiyse de her biri Kürt çarığı kadar var., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 19
b.a.
Kürtçe | Odaya yaklaşınca heyecandan kısılmış gibi arada tutulan güzel ve yanık bir erkek sesinin Kürtçe olduğunu anladığım bu havayı harikulade bir tenevvülle, kah mütehakkim bir huşunetle, kah zebun ve yalvaran bir yumuşaklıkla söylediğini duydum., | HEAdıvar, KA, 29
a.
Kürtçüleşme | Türk siyasal yaşamında Kürtçüleşme, | İleriD, S 47-48, Ocak Şubat mart 2011
a.
kürtçüleştirilmek | CHP, Kürtçülüğe meyilli bölge insanı olan Genel Başkanları'nın hemşehrilik sempatisine dayanarak ve onun partiye monte ettiği adamları eşliğinde | gizli gündem çalışmalarıyla CHP'nin | Kürtçüleştirilmesi şeklinde hayata geçirmek istemektedir., | EÖzaltındere, TürkSolu, 2012
f.
Kürtçüleştirme | Türk ordusunu Kürtçüleştirme çabaları, | Ali Özsoy, İleriD, S 47-48, Ocak Şubat Mart 2011
a.
kürtleşmek
f.
kürt olmak.
tr. kürt-leş-
"Hatta Karakeçi köyleri arasında (Salor) adlı bir köy de vardır Salor adı malûmdur ki Oğuz elinin yirmi dört köyünün biridir. Bundan başka Karaca dağın cenubunda Kanıklı aşireti de kürtleşmiştir, Türkân aşireti de ... ", Ali Nüzhet, Ziya Gök Alpın hayatı ve Malta mektupları, 1931, 9| "Kürtlerin menşei Türkmenlerin Kürtleşmesi", M Eröz, 1966 (Kitap adı)"
kürtleşmek
f.
kürt kimliği kazanmak, kendini kürt kabul etmek.
Kürtleşen Ermeniler, Tʻovmas G. Mkrtichʻean, Estʻer Tʻ Mkrtichʻean, Kaya Ataberk, 2015
kürtleştirme | Geçenlerde, | Kürtleştirme sürecinin son aşamasına gelindiği söylenen ilimiz neresi ? diye bir soru sormuş ve yakında bu konuda bir mail-., | NaciSözen, | http://nacisozen.blogspot.com.tr/2007/08/krtletirme-sreci.html, 29.8.2007
a.
kürtlük | kürt olma hali 2. kürt dünyası ve kültürü | Baykal'ı yolculadılar, Kılıçdaroğlu'nu, Kürtlüğünü ve Aleviliğini elinden alıp, lider koltuğuna oturttular., | OMiroğlu, T, 19.11.2011
a.
kürün
a.
çeşme.
kürün | 1. Çeşme yalağı. 2. Hamam kurnası. 3. Hamamdaki odacıklar. 4. Hayvan yemliği 5. Tekne, su kabı 6. Loş, karanlık, kapalı yer TTAS | Hayal kurmayı bana öğreten evdi o, bodrumu, kileri, balkonu, tahta merdivenleri, bahçesi, yol üzerindeki kürünlü çeşmesiyle., | CAktaş, T, 5.9.2011
a.
Küs | Gülle reyhan sarıların / İlk uğrağı arıların / Küs küsküne darılanın / Düğün bayram barışı var., | Develili, 23
Küskü | ... hayatında çok önemli yer tutan öbür iki kadın, karşıdaki D-Bloğun 4 numaralı dairesinin kapısına doğru biri küskü demiri taşıyan üç polisin peşinden sessizce ilerlemektedir., | S Dölek, Kirpi, 132
a.
küsküleme | Sayın M.Emin Birpınar hocamız, iklim değişikliği, küresel ısınma sorun ve çözümleri çerçevesinde hayli yararlı bir sohbette bulundu. Kahve ehli'nin çevreci potansiyelini de açığa çıkaran gece, bir kaç arkadaşın hemen dışardaki ağaçlara sarılmasıyla epeyce renklendi..))) Sevgili hocamıza, çay parasından doğan; söz kesme, yandan küsküleme, angarya yapma hakkını 30 dakikalığına bir kenara koyan arkadaşlarımıza teşekkür ederiz., İsmail Bayram, Sohbetsiz Rindan, 18.05.2025
a.
küslük | küs olma durumu, dargınlık. | Ayrı kulvarlarda önemli kariyerlere imza atmış olan iki kardeşin yıllar süren küslüklerini bitirmesi ve şakalaşmaları 'Kardeşim Benim'i daha da keyifli kılıyor., | HrKelebek, 15.1.2016 | Kavgalar nadir, küslükler günlüktü / Ev sobalı, merdiven altı kömürlüktü / Pantolon yamalı, nikahlar ömürlüktü / Eskiden hayat daha güzeldi..., Halis Ünlü, 26.03.2024+
a.
Küspeli | Küspesi bulunan | Ksaver domuzu pancar küspeli besinlerle besliyorlardı. Y Haşek/ E Gürol, ksaver domuzun hikayesi, 24
s.
Küspeli | Küspesi bulunan. | Ksaver domuzu pancar küspeli besinlerle besliyorlardı., | Y Haşek / E Gürol, Ksaver domuzun hikayesi, ÇHA, 24
s.
küstahlaştırmak | Demokrasi devleti küstahlaştırdı., | MErdoğan, | https://mail.google.com/mail/u/0/#inbox/14dc3720ab25d18c, 5.6.2015g
f.
GTS-
küsülü
s.
"Daha kimden sorak Paşa Balcı'yı / Terk etti Hicranî kardeş bacıyı / Yetim koydu Yahuzayı Naci'yi / Herkes bir tarafta küsülü kaldı.", San, Hicranî, 150"
küsüşmek | Birbiriyle kafası uyuşan var, uyuşmayan var. Konuşan var, küsüşen var. Ama bir de şantiye şefimiz var ki baba mı baba ! ... Saat geçmez birer ikişer yanına çağırır , bir şeye ihtiyacımız olup olmadığını sorar . Hafta geçmez evinde hazırlattığı bisürü yemeği arabasına attığı gibi yapıya getirip ..., Vedat Saygel, Bombalı paket, 1980, 96
f.
küş demek | Kışt demek | Komşunun tavuğuna küş deme! ., | BTSalihoğlu, 2014, 108
bf.
küşayiş
a.
Farsça
Gözün küşayişi günün güzidesi sensin saadet-i dü cihan bahş eder senin nazarın 23
küşayiş gelmek deyim [O]nun konuşmalarıyla program biraz canlandı, zihinlere bir küşayiş geldi hiç değilse., | Telesiyej, T, 12.1.2011
küşküşlemek | kışt kışt demek, tavuğu veya kuşları kovalamak için küş küş/kışt kışt diye ses çıkarmak | Korka korka kadına bakıyorlar. Bayan 'Sizin ne işiniz var burada siyah yaratıklar? ' der gibi küş küşlüyor onları. Kargalar kaçıyor. Beyaz martılar geliyor., | BTSalihoğlu, 2014, 50
f.
Küşleme
küşleme | koyunun omurgasının iki tarafından uzanan yaklaşık 15 cm uzunluğunda bir et parçası. sinirsiz olduğu için en yumuşak koyun etidir ve terbiyesiz sadece tuzlanarak mangalda hafif pişirilerek tüketilir. kıymetlidir., auro, 6.7.2002, EkşiS hayvanın sırt kısmında bulunan yağsız ve sinirsiz et. çok az miktarda bulunduğu için, kilosu en pahalı olan etlerden biridir. aynı zamanda hayvanın bu bölümünden yapılan yemeğe de denir., fandango, 9.6.2004, EkşiS | Kebapta geldiğimiz son nokta ise küşlemeden şiş yapmak., | AYıldırım, HT, 15.9.2016
a.
Küşleme a.
küşlemeci | küşleme yapan ve satan aşçı | Küşlemeci Hüseyin Usta, | pelamon, 31.3.2010, EkşiS
a.
küşümlenmek | 1. kaygılanmak. 2. kuşkulanmak. | Balıkla esenleştiler ya, | sözünde durmazsa! diye küşümleniyordu. Paslı tenekeden onu çıkarıp suya atıverdi., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 24
f.
küt diye/küüt diye zf. | Böylelikle yazı biter bitmez laptopumun kapağını küüt diye kapatıp iki seksen yatağa uzanıp bir parti daha uyuyabilirim. ., | AyçaŞen, T, 16.9.2012
küt III | basketbol/voleybolda smaç küt inmek deyim | smaç basmak
a.
GTS-
küt küt yans. | 1. Nedense ben, bu beli aşıp da önüme kasabamız serilince, bir hoş olurum. Yüreğim küt küt atmaya başlar., | VSevim, 124 2. Kapı vurma sesi | Önce yorganı başıma çekip duymazdan geldim, bu kez kapı küt küt daha hızlı vurulmaya başladı., | İpşiroğlu, 96 kalbi/yüreği küt küt atmak deyim | Sonra orada durur, gözleri hedefe kilitlenmiş, kalp küt küt atar., | ÇÇevik, HrKitapSanat, 5.5.2017
kütah etmek
b.f.
"Ömür kütah ettim bir bağ yetirdim / Felek soldurmaya sazak edindi / Geçti civan ömrüm döktü gazelim / Gören kan ağlayıp fırak edindi.", San, Hicranî, Celâlî, 234"
küte | acur. İlyas Kayaokay, 25.05.2025, Facebook
a.
kütleçekimsel
s.
"Kütleçekimsel dalgaların 2015'te gözlemlenmeye başlamasıyla astronomide yeni bir dönem başladı. Ancak bugün var olan detektörler her tür fiziksel süreç sırasında yayılan kütleçekimsel dalgaları tespit edemiyor. Bugün kütleçekimsel dalgalarla gözlemlenemeyen süreçleri daha iyi anlamaya çalışan araştırmacılar, uzayda kütleçekimsel dalga detektörleri kurma planları yapıyor.", Tübitak Bilim Teknik, 5.6.2024"
kütleleşmek | Kütle içinde kendine özgülüğünü koruması bir kusur olan bu bireyin hayatında, içsel bir derinlik barınması söz konusu değildir. Onun tek problemi, rahat yaşama ve hazlarının gereğini yapmaktır. Kütleleşen toplulukta, aynı zamanda ahlak dışılık da baş göstermiştir. Bu ortamda farklı ve kendine özgü olma isteklerinden doğan ideolojiler, yanlış bir çözümü anlatmaktadır. Ahlaki prensiplerden mahrum oluşu asıl problem olarak gören Gasset, modern Avrupa kültürüne ıstırap veren unsurların soruştururulmasını talep etmektedir., M Köktürk, Kültürün Dünyası: Kültür Felsefesine Giriş, 2006, 151 | ... istibdat sloganı ile Türk siyasal tarihinde gelenekselleşen içi boş basın hürriyeti fikri etrafında kütleleşen ve halkın memnuniyetsizliğine oynayan, siyasi ve iktisadi popülizme dayanan, kollektivist hürriyet fikrinin tipik örneğini sergileyen bir siyasal hareket saymalıdır., O S Kocahanoğlu, Atatürk'un üç muhalifi: Kâzım Karabekir, 2010, 554
f.
Kütleşmek | Kenarda oturan ve dünyanın hiçbir hadisesiyle ilgilenmelerine imkân olmadığını sandıracak kadar ruhları kütleşmiş görünen köylülerin bile yüzünü memnun bir gülümseme kaplamışti., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf,, | Sabahattin Ali/Ahmet Oktay, Kuyucaklı Yusuf, 9
f.
kütleştirme | kütleştirmek işi | ...fakat bu düşünme tutsaklığı, Atatürk'ün devrimci Türkiyesinde –içinde Türkçecilik de bulunan- bütün devrim ürünlerini birer birer ortadan kaldırma, hiç değilse kütleştirme tehlikesi gösterdiği zaman, artık onu hoşgörü ile karşılamağa olanak yoktur., | HVVelidedeoğlu, 1961AD, 12
a.
GTS+
kütletmek
f.
Küt diye ses çıkartmak.
"Uzmanından uyarı: Sakın kütletmeyin "Felç kalabilirsiniz" | Uzmanından uyarı: Kütletme değil 'kayropraktik' Omurgaya yönelik elle yapılan kayropraktik yönteminin, çoğu kişi tarafından "kütletme tedavisi" olarak bilinmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Levent Tekin, bu tedavinin mutlaka uzmanlarca yapılması gerektiğini söyledi ve önemli uyarılarda bulundu... ", Hr, 30.3.2024"
kütletmek
a.
Küt diye ses çıkartma.
"Uzmanından uyarı: Sakın kütletmeyin "Felç kalabilirsiniz" | Uzmanından uyarı: Kütletme değil 'kayropraktik' Omurgaya yönelik elle yapılan kayropraktik yönteminin, çoğu kişi tarafından "kütletme tedavisi" olarak bilinmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Levent Tekin, bu tedavinin mutlaka uzmanlarca yapılması gerektiğini söyledi ve önemli uyarılarda bulundu... ", Hr, 30.3.2024"
kütlü BTS+ | çekirdekli/çiğitli pamuk
a.
bts+
kütlücü | pamuğu çekirdeğinden ve kozasından ayıran kimse/şey*
a.
kütlücülük | pamuğu çekireğinden ve kozasından ayırma işi. | Adam çırçır fabrikasında kütlücülük yapıyordu., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 54
a.
kütör küt inen voleybolcu | Türk'e sen kütörsün, dediler, herkes topu sana yollayacak sen de, karşı tarafa bastıracaksın., | OMiroğlu, T, 5.12.2011 | O filmlerin mantığı değil de, bir voleybol maçının mantığı bizim mahkemelerde durum: savcı | pasör, | yargıç | kütör., | MBelge, T, 16.3.2012
küttedenek | Sonra duvardan kaydı, küttedenek yere yuvarlandı., | TAral, SÖ, 29
kütüb/p | kitaplar | Madem cem-i kütüb eyledin / oku ol sahhaf-ı bi-şuur gibi olma.
a.
kütük |
a.
kütükçü BTS+ | 1. kereste tüccarı | O yasa, ki RTÜK yasasıdır, büyük medyanın, özellikle en büyük grubun siparişiydi. Başta Ecevit, DSP, MHP, ANAP milletvekilleri birer parmak çocuka dönüştürülmüş, iktidarda bu tezgâha muhalefet eden iki (rakamla sadece 2) onurlu tavır ANAP'lı M. Ali İrtemçelik ve DSP'li Uluç Gürkan'dan gelmişti. (CHP, MHP, hatta AKP'de o parmaklardan, o kütükçülerden hala mevcut!), | UmurTalu, HaberT, 9.2.2014
bts+
kütüklü
s.
kütüğü olan.
tr. kütük-lü
"Meşenin kütüklüsü / Kadınım aman aman saraylar kıymetlisi", Halk türküsü"
Kütüphâneli | Kütüphanesi olan. | Bugün adliye dairesindeki iki büyük oda ve bir medhalden ibâret, salonlu, zengin kütüphâneli baromuz, tefrişât ve tezyinâtıyla, nezâfetiyle, değil adliye binasının, hattâ İstanbul'da mevcut müesseselerin en güzeli, en dilberidir., | A H Özkent, Muhami, 1924
s.
kütür kütür | Gözlerin gözlerin gözlerin sana bakınca / kütür kütür bir salatalığı hart diye ısırmış gibi oluyor insan, | NBüyüm, 1968, 20
z.
Kütürdemek | kütür diye ses çıkarmak | Dağ yamacında kopmuş bir savaştan / Kütürdemiş bir kan selini geçmiş dedem., | Osman Sarı, 26
f.
küûl | alkol Ali Nazîmâ/Faik Reşad | Mükemmel Osmanlı Lügatine (Dersaadet 1319) onu almış ve Arapça olduğunu belirterek | rûh-ı arak anlamı vermişler. Anılan sözlükçülere göre | alkol kelimesi el-küûl'den me'hûzdur. dâü'l-küûl | alkol hastalığı, ayyaşlık dâ' | hastalık, dâüssıladaki gibi | Sâlisen: Dâülküûle mübtela olanları (...) ve ânı mümessikler arasına idhale (...) muavenet ve evladlarının terbiyesine (...).
ar.
küyerelleşme
a.
bkz: glocalisation: globalization ve localization kelimelerinin birleşmesiyle oluşturulmuştur.), küreyerelleşme, glokalleşme. küresel düşün yerel hareket et. | küreselleştiği söylenen örf, adet, ürün ve alışkanlıkların yerel olarak yeniden yorumlanarak farklı şekil, içerik ve anlamlara büründürülmesi. ate, 10.06.2015 18:02, EkşiS
archaon, 30.12.2006 03:11, EkşiS | küreyerelleşme. o çok sevilen küresel marka mc donalds'ın italya'da pizza, türkiye'de ramazan menüsü çıkarması en güzel örneğidir. (bkz: toplumun mcdonaldlastirilmasi), somethingstupid, 16.12.2014 18:18 ~ 23.09.2015 15:33, EkşiS
Küyme? | yeni evlilerin düğünlük yurtası | Mesela: bilmece – Ak küymening avzu yok (yumurta). Bu bilmecede kullan[ıl]an küyme kelimesinin manası çeşitli çalışmalarda farklı açıklanmıştır (Mahmutov, 1971. | 88). Ama bu kelime Nogay Dilinde bir manada | yeni evlilerin düğünlük yurtasıdır. Beyaz keçelerden yapılmış zarif ve hafif bir 'yurta'yı anlatır.
s.a.
küzgü
a.
gözgü, ayna.
kır.
"Küzgübü veya tarakpı?", Kırgız nariste oyunları, İstanbul 2014, 25"
kvadrobing | kendini sevdiği hayvana çevirme. | Rusya'da gençlerin ve çocukların kendilerini en sevdikleri hayvanlara dönüştürdükleri yeni akım ülkeyi adeta karıştırdı.Rusya'da gençler arasında hızla yayılan yeni bir akım son günlerin en çok tartışılan konusu oldu. | Kvadrobing isimli akımda köpek, kedi, tilki ve ayı kostümleri giyen çocuklar bu hayvanlara benzer hareketlerde bulunuyor., | https://www.dailymotion.com/video/x97gl0w, 16.10.2024
a.
kvetch ibr.den / İngilizceye Sürekli şikayet eden, mızmız kimse | Steven Berkoff'un kaleme aldığı, orijinal adı Kvetch olan Dolu Düşün Boş Konuş, 2015'e sayılı günler kala, Muharrem Özcan yönetemenliğinde yeni bir rejiyle sahneliyor (sic)., | EsraKarataş, T, 22.12.2014