Fethi GedikliFethiGedikli.com
  • Twitter
  • Facebook

O...

...

O da tangur dungurcu! Enver uzun








o değilden | Yarından tezi yok, şu Hediye'nin kiracısınıa git, itleri kuo nnadı, alteve giriver, o değilden, al birini, boğazla, yüz, temizle, kızart..., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 37








o ki


madem ki.


"O ki Erzurumdayız o ki Reyhani stüdyosundayız Reyhani Ustadan bir eser okuyalım.", Tuncay Kemertaş, TRT Müzik, 2.7.2024, 20.32"



O toplantı değil bir sosyallik!








o.ç. | Orospu çocuğu | Öztürk: Yani bu memleket de bir takım O.Ç. ile beraber olup MİT de çalışanlarla iş birliği yapıp, | YOğur, StarAçıkGörüş,11.8.2013

kıs.






obarmak sor*








obaş

b.a.
gecenin sabaha yakın kısmı.

tr. o+baş
"Türklerde gece bubaş, arabaş ve obaş diye üçe ayrılır. Bubaş, çay içilip çerez yenen akşam vakti | arabaş, kabaca yatmadan önceki zaman dilimi ki meşhur çorbanın adı aslında "arabaşı" değil "arabaş" çorbasıdır. Obaş ise gecenin sabaha yakın olan kısmı yani sahur vaktidir.", @dil_hekimi, 19.12.2021, twitter"



obediyans | Bunlardan ilki, İngiltere obediyansına bağlı olan Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası, diğeri ise Fransız ekolünden gelen özgür masonlar büyük locası..., | SerkanArman, M, 29.10.2011

a.


ing.



obez | şişman | Zihninde laleyi dalgaya aldı, komik çizimler yaptı 'obez lale', 'hortlamış lale7, 'hırsız lale', 'katil lale'., | NGenç, isenç, 121

s.






obezleşmek | şişmanlamak | Ramazanda oruç açanların pek de İslami olmayan aşırı zengin sofralarda ettikleri iftarları hatırlayın. Türkiyenin nasıl hızla obezleştiğini de..., | CAktar, T, 31.5.2013

f.






obituary | vefeyat, ölüm yazısı | Anglo-Sakson basınında ölümlerin arkasından yazılan, salt güzellemelerle değil, bir insanı olduğu gibi, eksik fazla, günah ve sevaplarıyla, zarifçe anlatan tam da 'obituary' (açıkçası ben tam bir Türkçe çevirisinin olduğuna inanmıyorum) geleneği pek yok Türkiyede ne yazık ki; birçok insan birandı değil kendini anlatıyor., | SÖney, T, 19.1.2013

a.


ing.



objektif isnadiyet








obligasyon | borç | Halden anlamaz tarzdaki obligasyonlar veya zorlamalar olumsuz durumlar da doğurabilir., | EAyyldız, 9.7.2015rindan

a.


fr.



oblomov | sen bile dayanamadın / ellerimizden sökülüp koparılmana / oblomov hımbıl adam / hırkanı atıp kalktın ayağa, | NÇelik, 121

a.






oblomovlaşmak | oblomov haline gelmek | oblomovluk bir süreçtir. bazıları oblomov doğar, bazıları sonradan oblomovlaşır., | Atlantis, 23.6.2005, EkşiS

f.






oblomovluk –ğu | değişen düzende kendini tam olarak bir yere oturtamamak ile eskiye duyulan özlem arasında bir nevi asılan adam konumu ve bu sebeple atalet içinde olan kendini gerçekleştiremeyen adam hali | Hepimizde bir parça Oblomovluk vardır, ama hiçbirimiz Oblomov değiliz., | NuriPakdil, EdebiyatD, 1969, S 1-12 ? | Oblomovşçina (Oblomovluk) kelimesi bir edebî ve sosyolojik kavram haline gelmiştir., | Türk Ans, 1969, C 17, 341 | incelik sıkıntı yumağını bir çözer, bir yeniden sarar. insanın içinde oblomovluk olunca, aşk bile onu öldürebilir. | neden öldü diye soranlara aşktan demez, oblomovluktan deriz. çok şey var da kim yazacak, kim okuyacak şimdi bütün bunları, pehh... oblomovum, oblomovsun, oblomovlar..., | Atlantis, 23.6.2005, EkşiS

a.






obrigado port. teşekkür ederim | Lizbon günlüğümün sonunda, başta o geniş çaplı konferansı başarıyla organize eden Isabel David olmak üzere evsahipliği yapan arkadaşlarıma, birlikte çok verimli ve eğlenceli vakitler geçirdiğim akademisyen dostlarıma teşekkür etmeden olmaz: Obrigado!, | EmrahÇelik, T, 27.2.2014








Obs.comps. | Yani hiç peruk yıkamadım da, on dört yaşına kadar bebeklerimin saçlarını yıkamaktan helak oldum obs.comps. bi zırva (uzatılmış) çocuk(luk) olarak., | PMağden, T, 6.9.2011








Obsesiflik TDK+ | takıntılılık | +Bu tarz şeyler yaptığımda kendimi enerjik hissediyorum ama dışarıdan obsesiflik gibi görülüyor., | Müge Boz, Hr, 19.8.2018

a.






obstetrik | Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) başkanı Prof. Dr. Cansun Demir-., T, 22.5.2013

s.

tıp




Obstetrik/obstetric | Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) başkanı Prof. Dr. Cansun Demir-., T, 22.5.2013 | ...17-18/04/2015 tarihleri arasında ilgili anabilim dalında yapılacak olan | obstetric anal sfinkter hasarına multidisipliner yaklaşım ve anorektal ultrasonografi kursunun organizasyon komitesinde görevli olması nedeniyle doçentlik jüri üyeliğinden muaf tutulmasına dair teklif,, | İÜYK

s.

tıp




obstruksiyon | Tıkaç meşrutiyette.

a.


fr.



obstrüktif | ...Karadağ, uykuda tekrarlayan üst solunum yolu tıkanmalarıyla karakterize ve sıklıkla kandaki oksijen oranının azalmasıyla birlikte görülen durumun Obstrktif Uyku Apne Sendromu olarak tanımlandığını söyledi., | DirilişP, 28.5.2016

s.




GTS-



obua

a.



"Ölmeniz bir uzun obua soluğudur", Haydar Oğur, 56"



oburca | Doymak bilmez bir biçimde, oburcasına | +Biraz yüz bulmayagörsünler, hemen sülük gibi yapışırlar üzerinize, vıcık vıcık ve oburca isteklerini almadan asla yakanızdan düşmemecesine., | ANurko, DrilişP, 11.9.2015

z.




GTS-



obüs | top mermisi | İşte bir obüs güllesi gibi odanın ortasına düştü., | KTahir, AşkÇetesi, 50

a.






ocak | aile. | Annem, bacılarım sabaha kadar roman okurlardı. Öyle bir ocakta yetiştim., N Ataç, EK, 1953, 47 | ocağına düşmek (birinin) deyim | Hadi be Ayten... Kabul et... Bu mahallenin en güzel kızı sensin ocağına düştük., | Fırt, Sayı 434, 3.7.1984 ocağın delinsin kargış sözü | Ocağın delinsin. Güzeli methetmekle de bitmez ki: Daldan dala saçlar tel tel olmuş., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 32 ocak yıkmak deyim | Ocağımızı sen yıktın, deyip adamın yakasını tuttu., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 96 ocağı sönmek deyim | Perim geçirdim çağı / Ne'tdi bana Bitlis Dağı/ Söndü babamın ocağı/ Meleme koyun meleme., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 177

a.






ocak kör kalmak

dey.



"Bağımızda bahçemizde çalışalım hep birlikte, evimizi geçindirelim. Senden başka oğulum mu var benim? Sen gidersen ocağımız kör kalır.' dedi.", Ersin Bulun, 2023, 78"



ocak tutma

b.a.
x


"Modern tıp ile pek bağdaşmazsa da halk hekimliği açısından olduğu kadar halk- bilim açısından da önem taşıyan iyileştirme ocakları , " el verme " usulü ile intikal eden iyileştirme , tedavi yapılan yerlerdir . "Ocak" tutma, bazen yüzyıllar öncesine dayanan bir geçmiş taşır.", İsmail Engin, Aleviler, 2000, C 2, 134"



ocakçı | Sadece, ocakçı kulak misafiri olmuş. 'Yüzbaşı' sözünü işitince, yan gözle* Kudret'i süzmüştü., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 18








ocaklamak | ++

f.






Ocaklı | Türk Ocağı mensbu kimse | İki Ocaklı kızımız sunuculuk yapar., | C Bayram, 6.4.2019

kıs.






ocaktaş | aynı ocaktan çıkan | Çünkü bu boy adının ilk unsuru Ulzindur boy adının ocaktaşıdır (akrabası)'dır ve Türkçe normal biçimi Ulgın, Ülgin; Olgın, Ölgindir..., Ygedikli, Yom 23, 2011

s.






occupy | İşgal et* | Yani kısaca ey cemaat-i nisvan-ı İslam: Occupy cami..., | Rrasim, 3.8.2012




ing.



ocu bucu şucu bucu | HARUN Tekin... Mor ve Ötesi'nin solisti... Bu yıl 40 yaşına girdi... Reina katliamı gecesi attığı tweet'le iyi insanların hem sözcüsü oldu, hem gönüllerine girdi... - Dedi ki: | Hepimiz sarsıldık... Hepimiz yaralandık... Hepimiz öfkelendik... Kalanlar ocu bucu demeden birbirimizi affedelim, birbirimize sarılalım..., | EÖzkök, Hür., 10.1.2017








od (yanlış olarak 'ot) yok ocak yok

dey.



"sana derdim ki – bizim anadolu / yüzlerce viran köy / ot yok ocak yok / bilmem niye hasis davranmış / tanrı bu şanlı millete", T Pamir, (1952) 1957, 47 ("od (ateş) yok ocak yok" olmalı) | Mevsim kış olmuştu. Evde ot yok ocak yok. Küçük sac soba evimizi ısıtmıyor. Rüzgar ahşap evimizin her tarafından girip çıkıyor. Üstelik tavandan yağmur damlıyor.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 38"



oda sıcaklığı | Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız. Kesilmiş veya açılmış ambalajları satın almayınız. 25oC'nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız., | Ecopirin Pro, 01.06.2017

b.a.






odacık -ğı

s.
küçük oda.

tr. oda-cık
"Asansöre bindik. Üstünde "3" rakamı yazılı düğmeye bastı babam. Tırmanan bir odacağın içinde rahat bir yolculuk hoştu doğrusu. 18"



odak








odaklama | Canlı odaklama samsung 10.11.2018

a.






odaklama Canlı odaklama samsung 10.11.2018








odaklamak | 1. -i İyi görüntü elde etmek, görüntüyü tam odak noktasına düşürmek için alıcı merceğini ayarlamak. 2. Teksif etmek, yoğunlaşmak. | Biliyordu çıktığı yol zordu. / Öğreneceği onca şey vardı. / Tüm hücrelerini odakladı, / Tek tek çözümledi, özümledi., | Perihan Pehlivan, 28.5.2009, | https://www.antoloji.com/dunya-onlari-anladi-mi-siiri/

f.






Odaklandırılmak | edilgen | Bu kadar büyük bir yapı bir yöne odaklandırılamaz., | M Ak, 23.11.2019, Abant konuşması

f.






odaklaşmak | odaklanmak | Tüm gözler Kosovaya odaklaştı, | 7.10.1998, www.porttakal.com

f.






odaklılık | Öğrenci odaklılık 2011

f.






odaksal

s.
odakla ilgili.

tr. odak-sal
"Daha odaksal olabilsin diye yeni bir cihaz aldı.", O B Zülfikar, 6.2.2024"



odaksal | ... odak zonu devamı, zon uzanımı (zone ( extent) olarak kabul edilmiştir. Deprem magnitüdü ve aktif tabakanın ... odaksal verinin bulunmadığı Kırım'ın ana-kıtasal kısmı için (Yalta'nın kuzeyi) A değeri sıfır olarak alınmıştır., Deprem Araştırma Enstitüsü bülteni, 1975, S 9-17, 65

s.






Odaksız | odağı olmayan, dağınık. | Salgın, eve kapanma ve ardışık olarak çalışma imkânlarının azalacağı bir dönemle ilgili açıklanan 21 maddelik tedbir paketini biraz savruk ve odaksız olarak değerlendiriyorum., | M A Verçin, KararG, 21.3.2020

s.






odalaştırılmış | Bir vitrin, gardrop, kasa, tabut ve odalaştırılmış bir kapıdan oluşan sergi Arter'in üçüncü katına yayılmış-., KayaGenç, R, 20.7.2011

s.






odipus kompleksi | psk. | Ama Aysel, Aydın'ınn karizmasından hiç de etkilenmemiş. Aydın bu başarısızlığını 'Odipus kompleksiyle' açıkladı., | İpşiroğlu, 33

a.






odlanmak | yanmak | Aşık oldum her cefaya katlandım, / Ateşlendim alevlendim odlandım, /Arzu idim gelin oldum atlanım, / Kamberimi göremedim giderim., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 247

f.






odlu | ateşli, yakıcı | Yunus'un kıymetli, hürmetli, devletli, hikmetli, firkatli, kuvvetli, key odlu, lezzetli dediği., | İ Kılıçarslan, YŞ, 14.7.2019

s.






odsuz oğulsuz

dey.
odsuz ocaksız da denir. aile olamamış.

tr.
Masal akşamlarından / Biri gelir kurulur / Odsuz oğulsuz / Bir nice soru sorulur / Elinde çakı buçak / Çaresiz gece olur / Yüreğinde satır nacak 34



ODTÜ | Ortadoğu Teknik Üniversitesi | Senin hikayeni çalmak için korkak ve bencil / Odtü'nün penceresinden içeri girdim, | AlperÖzbek, 72

kıs.a.






Odun | hissiz, duygusuz kimse | Hayır... Hayır! O, odun olamaz. Çok hisli bir çoçuktur., | Çalıkoparan, 42

s.






odunsuzluk | Yaz gelir zahrasızlıktan, kış gelir odunsuzluktan imanımız gevrer., | MYağmur, 1957, 50

a.






odur budur


o zamandan beri.


Odur budur bir daha telefonu bırakmadım.



odyoloji | Odyoloji işitme, dengeyle ilgili çalışmaların yapıldığı ve işitme- denge bozukluklarının araştırıldığı bir bilim dalıdır. | audiology kökenli olarak çıkan ses bilimi anlamına gelen fiziksel ve nörolojik sorunları inceleyen bir bilim dalıdır., | MustafaÖzcan, | http://www.mustafaozcan.info/blog/etiket/odyoloji-bolumu, 5.3.2017g

a.

tıp


TDK-



oedipal | Resmi tarih ile şu an konuşulanlar arasındaki fark o kadar belirgin hale gelmişti ki Türkiye oedipal bir kriz yaşıyordu., | GKarabulut, T, 29.12.2011

s.






oedipus kompleksi | erkek çocuğun, çocukluk döneminde annesine aşık olması ve dolayısıyla babasından nefret etmesi | Aslında CHP'nin şu an içinde bulunduğu durum iki psikolojik travma ile özdeşleştirilebilir. Bunun ilki Oedipus/Elektra Kompleksi, ikincisi ise 'Çocuklarını Yiyen Satürn' olayıdır.

a.






Of demeden getirenler nic'oldu? Dadaloğlu








of ki of büyük bir sıkkınlığı ifade etmek için kullanılan bir ünlem. | . Telesiyej, T, 22.2.2012








of olmak | off+ol- İzinli, tatilde olmak | Yazın bir ay tamamen ofum., | Fizikçi, 25.10.2011

f.


ing.



off-shore | Bu CDO'lar kıyıda (off-shore) tutularak daha kısa vadeli ticari senetlerle fonlanıyordu.

a.


ing.



off-shore bankacılık | Ulusal bankacılık sisteminin dışında faaliyet gösteren faiz, vergi, denetim yönünden ayrıcalık ve kolaylıklara sahip, temel amacı yabancı para ve sermaye piyasalarıyla bütünleşme ve uluslar arası bankacılık işlemlerinin hacmini genişletmek olan ve bankacılık lisansı aldığı ülkede ikamet edenlere kapalı bir bankacılık türü.

a.






off-shorezede | off-shore bankacılıktan zarar gören mevduat sahibi | ING Bank'ın off-shorezedeye yaptığı 1.2 milyon lliralık ödemeyi talep ettiği TMSF'nin yaptığı itiraz reddedildi., | T, 11.4.2012

s.






off-the-record | Yazılmamak kaydıyla | Bir bölümü 'off-the-record' olarak kayıtlarımdaydı., | CÇandar, R, 26.5.2013

z.






officer in charge of emergency acil sorumlu memuru








officer in charge of emergency acil sorumlu memuru








oflamak

f.
"Of" diyerek sıkıntı, bezginlik, usanç, acı veya yorgunluk duyduğunu belli etmek."


"-Karanlık geceye neden ofladın, / Ne dedin Süleyman ah mı? / Uzun İsmail var ya, senin mangandan, / Ölmüş de canlanmış essah mı?" Dağlarca, ÜŞD, 32"



oflan | büyük raf Of, YNuhoğlu

a.






oflu


Ofta doğmuş veya orada yaşayan.


"Yıkıldı Salih, / Kimbilir hangi Fatihayı duymuş, / Sessizliği gövdesi kadar iri, / Of bile demedi, dediler sonradan, / Ofluymuş." Dağlarca, ÜŞD, 44"



ofset yöntemi | Üretim hızımızı da artırmak için bu tüketim gücünü bir motive edici unsur olarak kullanmamız gerekiyor, buna dönük bazı organizasyonlar yapmamız gerekiyor. Gerek ofset yöntemleri gerek Türkiye'de üretilen ürünlerin daha fazla kullanımıyla ilgili., | NihatErgün, T, 24.8.2011

a.






oftalmolojik

s.



"DIADERMINE Çift Fazlı Kirpik koruyucu Göz Makyaj Temizleyici 125 ml (... ) oftalmolojik olarak test edilmiştir", 28.05.2024+"



ograten | tavuğun göğüs eti, patlıcan, kabak, bber, fasulye, havuç, patates yumurta un süt ve peynirle yapılan kızartma yemek | Türkiyenin en iyi şeflerinden Ramazan menüleri Yaz sebzeleriyle tavuk ograten, | HKelebek2, 21.6.2016

a.






Oğan | Kadir tanrı | Bağışlanır döller yurda Oğan'a., | V C Aşkun, 46

a.






Oğan | Kadir tanrı. | Bağışlanır döller yurda Oğan'a., | V C Aşkun, 46

a.






oğlak tandır | oğlak etinden yapılan tandır | Kalburabastı, enginar, oğlak tandır, sarma ve kabak tatlısı akla gelen ilk lezzetler., | HrSeyahat, 24.6.2018, 7

a.






oğlaklı | oğlağı olan. | ... mezbûr Mâcid benim babam Murad yedinden iki oğlaklı keçi ve iki müd buğday ve bir bâb ev alup kabûl ve kabz idüp zikr olunan beş bâb menzil ve mâ'adâsından fâriğ olup yedine hüccet-i şer'iye virmiş iken ..., İzzet Sak, Konya Kadı Sicili -10, 2021, 110 (29 Şaban 1070/10 Mayıs 1660) | Oğlaklı atlıya sadece yetişmek kâfi değildir. Ondan, takımı elinde tuttuğu bu oğlağı çekip almak lâzımdır. Buna yetişen atlı, oğlağı çekip almazsa bu takdirde onu atından düşürmeğe çalışır., Türk Kültürü, 1966, 666 | 2. yer adı. Köy.

s.






Oğlanıg, gıh tayların anasını getirdiği, cehana eylan olmuş Filan yirde ... taylanın anasın getirmiş diyi herkes şaşıyor., | TDveED, 1946, C 1-2, 154








oğluş | sevgi sözü oğul 10.12.2011 | Dün inanılmaz kötü bir gündü  ayrıntıları sakin kafa yazayım oğluş dün ateşlendi., | 3.4.2006, GizemOz, | http://forum.bebek.com/m692-p25.aspx;  | Neden uyuyordum güzel gözlü oğluşum.

a.






oğul vermek deyim arı yavrulamak








oğulluk | evlatlık. | Hacı Sayyad düşündü ki 'Bu her ne kadar bizim karının sütünü emdi Peri'ye kardeşlik, bize oğulluk oldu ama, aslı hariçtir., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 167 | 2. | oğul olma hali. | ve reddetti Ferit Beyi sonunda oğulluktan, | MG, 44

a.






oğursuz adam olmaz oğura uymaz 1.9.2011-den önce








oğuz

a./s.
saf, bön.

tr.
"Cennet ehlinin ekserisi oğuzdur." Rabb'im, beni uslulardan sakla.", @Akhilleusperest, 12.01.2023, X | "Cennet Ehlinin Ekserisi Eblehlerdir, Illiyyûn İse Ülü'l-Elbâb İçindir" Hadîs-i Şerîfi'ni Hiç Duymuş muydunuz?, 17.05.2023, youtube"



Oğuz Kağan | Ormanlarda boğuştuk biz de gergedan / Karşımızda bunca zorluk bir Oğuz kağan / Gelir nice savaşların üstesinden / Tam kalkar ayağa, düşer Akhilleus., | B Necatigil, 31

a.






Oğuzcalaşma | ++

a.






oğuzcalaşmak | Darir, yazdığı eserleriyle memluk Kıpçakçası Türkçesinin Oğuzcalaşmasını sağlayan ilk ediplerimizden' biri olarak ve yazdığı eserleri ile tarihe geçmiştir., | | http://www.edebiyatvesanatakademisi.com/divan-nesri-mesnevi-tarih/erzurumlu-mustafa-dar-r-hayati-ve-eserleri-1208.aspx, 30.4.2017g

f.






oh be

ünl.



"O gün güneşin yüzü asıktı bulutlardan / Bırakmıyordu baksın gülerek arasından / Derin bir nefes aldım sokakta oh be diye / İnce giysilerim serin serin üstümde.", E K Gökkaya, 1988, 56"



oh be | O gün güneşin yüzü asıktı bulutlardan / Bırakmıyordu baksın gülerek arasından / Derin bir nefes aldım sokakta oh be diye / İnce giysilerim serin serin üstümde, E K Gökkaya, Hasan Baba, 56

ünl.






ohal'leşmek | olağanüstü hal rejiminden kısalma ve fiil halini alma. Olağanüstü hal halini almak | Devlet OHAL'leşti / Fethullahçı Terör Örgütü kapsamında soruşturulan yargı mensuplarının nerede yargılanacağı konusu KHK'lerle düzenlendi. Düzenlemeyle tüm soruşturmaların yetkisizlik kararıyla Ankara'da toplanmasının önüne geçilecek., | Cm, 8.1.2017

f.






ohiolu | ohio+tr –lu oku: ohayolu | Ohio'lu Cumhuriyetçi Kongre üyesi Bill Johnson ve Illinois'li* Demokrat Kongre Üyesi Brad Schneider'ın kaleme aldığı mektubun içeriği üzerinde iki parti de anlaştı., | Hür, 16.5.2017g

a.


ing.



oho | ünlem çokluğu ifade eden bir söz | Ohoo, çok konuştular. Ben hiç anlayamadım yahu., | HKıyafet, 1981,16 | Oho! Hindiye ne bakıyorsun sen, onlar ateşten gömlek'., | NGüreli, SO, d85






GTS-



ohoo

ünl.
GTS-çokluğu ifade eden bir söz.


"Ohoo, çok konuştular. Ben hiç anlayamadım yahu.", H Kıyafet, 1981,16"



Ohoo ünlem | Şimdinin sokakta bira içen, gelen geçenden ihtiyacı var diye değil, hayat tarzı sandığı için para dilenen, dünyanın bütün derdi sırtındaymış gibi davranıp, bunalım takılıp bir işin ucundan tutmayan emo'larının başında, bizim zamanımızın anne babaları olacaktı ki. Ohoo. Muma dönerdi hepsi!, | Gülse Birsel, 11.3.2010'dan önce








ohşamak f.








ohşatmak | bk. Okşatmak | Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna / Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su., | Fuzuli

f.






Ojeli-oyuncaklı | Zamanında okuyup eczacı olamamışsa, hem yüksel tahsil hevesini giderir, hem de 'Eczacılık rujlu-pudralı, ojeli-oyuncaklı olmaz, domatlı-biberli*, sovanlı-sarmısaklı da olur!' deyiverir böyle işte., | Çalıkoparan, 32

s.






ok


«L» harfi biçimli odun.
a.

"Köylüler, saban ve boyundurukluk kesmek için dağa giderler. Bu kestikleri ağaçlar yamuk olur. «S»ye benzeyene «enek», «L»ye "ok" denir."
Balaban, "İzdüṣümü", 1969, 26



Ok | Yaylı arabanın boşluğa doğru uzanan oku hafif hafif sallanıyor ve içinde bulunan iki genç insanın nefesleri kuru ot ve keçe kokularına karışıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 135

a.






ok başı





"Çok önemli bir gelişme. Savunma sanayimizin bir ok başı gibi nasıl diğer alanları da peşinden sürüklediğine tanık oluyoruz. Bu iş işte böyle ivme kazanarak devam edecek. Üstelik buradan da savunma sanayimize geri dönüşler olacak. Her anlamda çok kazançlı bir atılım. DEVAM!", @hermes_z, 6.6.2024, X"



Ok gibi | Çok hızlı. | Karyoladan ok gibi fırladım, alelacele pantolonumu ayağıma geçirip, çoraplarımı, pabuçlarımı giydikten gömlekle ceketi şöyle gelişigüzel omzuma vurduktan sonra pencereden ipi sarkıttım ..., | GugukG, 17.5.1947, 4 | ok gibi fırlamak deyim derhal kalkıp seğirtmek | Ok gibi fırladım. İkişer, üçer, dörder atladım merdivenleri., | BTSalihoğlu, 2014, 89

s.






okapi Orman zürafası. | Orman zürafası olarak adlandırılan yavru okapi Belçika'da dünyaya geldi. Yavru okapiye M'chawi ismi verildi., | 29.7.2011 haberler








okar

a. kuşb.
telli balıkçıl.





okey


mutabık.

ing.
"Siz aynı şeyi söylüyorsunuz biz de. Bu konuda okeyiz o zaman.", 26.3.2016 münüzarada"



okey | 1. Tamam, peki 2. mutabık. Okey | İng. | Alana iner inmez / telsizle bağlanınız hemen. / Okey yüzbaşım., | VK, 49 | Siz aynı şeyi söylüyorsunuz biz de. Bu konuda okeyiz o zaman., | 26.3.2016 münüzarada 3. İyi | Ben okeyim. Bir şeyim yok., | 30.4.2016sokaktan | SİZE DE OKEYİZ LAN BUGÜN, @habbazzade, 8.12.2024, X

a.


ing.



okey | Plastik, tahta, mika vb. maddelerden yapılmış taşlarla oynanan ve konkene benzeyen bir tür oyun. Güncel Türkçe Sözlük

a.






okeyleme | Zaten sayfada DNS okeyleme adresi demişler., | EErgüder, 12.1.2012 eposta








okeylenmek | Kabul edilmek, onaylanmak. | Tafsilatını ancak çocuk sayfası projem okeylenirse okursunuz., | DOral, T, 5.4.2010

f.






Okka basmak çekide ağır gelmek. | Ama her üretici veya aracı böyle olmuyor, tarladaki karpuzları bir an önce paraya çevirmek için, olup olmadığına bakmadan, 'hem daha okka basar' diyerek kamyonlara dolduruyor, şehre sevkediyordu., | Çalıkoparan, 23








okkalamak | 1. -i Bir şeyin ağırlığını yaklaşık olarak anlayabilmek için elle yoklamak 2. mecaz Gereğinden çok övmek veya ilgi göstermek, koltuklamak, pohpohlamak | Bir de mutfağın dışı var tabii... bu koca sıfırı sürekli olarak okkalayan, öven, yere göğe koyamayan, kulüpçülük yapan bunca tv eleştirmeni de (...) bu dekadansın payandalarındandır, o da ayrı., | Telesiyej, T, 2.1.2012

f.






okkalanmak BTS- | şişmanlak, kilo almak | Oysa pekâlâ fazla okkalanmıştım o günler., | CSüreya, Onüç Günün, 37 (15.7.1972)

f.




bts-



okkalı | Espresso makineleri gibi, kapsülü yerleştirip bir tuşa basıyorsunuz, 1 dakika içinde kahveniz bol köpüğü ve kıvamında telvesiyle hazır oluyor.

s.






okkülltist | gizlici. | Dolayısıyla bu meseleye gnostik (gizemci), okkültist (gizlici), mistik veya benzer disiplinlerin sayılar sembolizminden hareketle yaklaşmak İslam açsından anlamlı değildir., K Canatan, 12

s.






oklatmak


ok atma işini yaptırmak.
f.
ok-lat-t-
"Şimdiye kadar geçerli olan, Mete kendi karısını oklattı. Mete kendi karısını düşmanlara verdiği gibi, amatörce görüş ve anlayışlara artık bir son verilmelidir. Belgemiz açık olarak konuşmaktadır: Tunghular, Hun hükümdarları, (yani Şanyü'nün) bir hatununu istediler.
B Ögel, Büyük Hun imparatorluğu, 1981, C 1, 225



Oklokrasi | Oklokrasi, bilgisi ve yetkinliği olmayan geniş halk kitlelerinin desteğini alan popülist siyasetçilerin devlet yönetiminde mutlak güç elde etmesiyle oluşan bir yönetim tabiri. Oklokrasi genellikle uzun ve geniş bir dönem içerisinde, kendiliğinden oluşur., K Beşirli, 22.03.2025, TÖL

a.






okluk -ğu


1. a. İçine ok konulan ve sırtta taşınan meşinden yapılmış ok kılıfı; okdanlık, sadak. 2. a. Ok yapılmaya uygun. 3. Bir koy adı.
a.
ok+luk



oksavat | eksik, ihtiyaç | Bitmez oksavatlarınız!

a.






Oksijenlendirmek | Kanı oksijenlendirir // Akupunktuur bu yönüyle kandaki oksijenlenmeyi arttırır, dolaşımı hızlandırır, kandaki yağ oranını azaltır, dolaşımı düzenler., | İsmail Ağar, BugünG, 7.10.2010, 17

f.






Oksijenlenme | Akupunktuur bu yönüyle kandaki oksijenlenmeyi arttırır, dolaşımı hızlandırır, kandaki yağ oranını azaltır, dolaşımı düzenler., | İsmail Ağar, BugünG, 7.10.2010, 17

a.






oksijenli

s.
oksijeni olan.


"Saçlar oksijenli, gözler rimelli.", Ş Belli, 1962, 42"



oksijensiz kalmak | Erol'a göre Osman'ın derisi kimyasal sanayi atığıyla kararmış oksijensiz kalmış çürüyen balıklar gibi, bebekken tuvalet eğitimini aldığından, elini yüzünü yıkadığından dahi şüphe ederdi., | NGenç, isenç, 107








oksijinlenme

a.



" "[Yürümek]- Egzersiz beyin hücrelerine giden kan miktarını da artırarak nöronların taze besinlerle beslenmelerini, oksijenlenmelerini ve atık maddelerden temizlenmelerini kolaylaştırır.", O Müftüoğlu, Hr, 18.07.2018"



oksimoron | oxymoron İki zıt anlamlı kelimenin bir arada kullanılması.GTS | Böyle bir oksimoron nasıl olur diyenlere (ki itiraf edeyim, ben de olmaz zannedenlerdendim bir zamanlar) öyle bir kitap yazdı ki (İç içe geçişler), Batı kibrinin aslında nasıl da korkunç bir zihniyetin ürünü olduğunu ve belki de şimdilerde bu cilalı dünyanın ırkçı aslını nasıl da faş ettiğini tüm açıklığıyla gösterdi., | LeventYılmaz, T, 17.8.2011

a.


fr.



oksipital | Adlî Tıp Kurumu'nun raporunda Şengül Oktay'ın sağ topuğunda, dış malleol bölgesinde ve oksipital bölgesinde ağrısı olduğu, sol kolunun iç kısmında 2x1 cm'lik mor renkli ekimoz, oksipitalde ise şişlik bulunduğu ifade edildi., | T, 25.5.2012

a.

tıp tıp




oksitleyici

s.



"İçerisinde ADR kapsamındakiler başta olmak üzere tehlikeli maddeler bulunan gönderiler (sayılanlarla sınırlı olmaksızın her türlü yanıcı, patlayıcı, zehirli ve radyoaktif madde-gaz-oksitleyici-aşındırıcı)", Aras Kargo, 11.03.2024+"



oksitosin | Tıp Kadınlarda süt üretilmesi ve rahim kasılmalarını sağlayan hormon | Kadınlar cinsel açıdan uyarıldığında beyne yüksek oranda oksitosin (süt üretilmesi ve rahim kasılmalarını sağlayan hormon) salgılanıyor. Bu, beynin besleme ve insanlarla bağ kurma kimyasalıdır diyor ve erkeklerle karşılaştırıyor:, | Alexandra Jones, BBC Threee, 20.3.2019

a.

tıp tıp




okşamak | Biz de onu okşar, sever, her gelişimizde ona yiyecek bir şey getirirdik., | VSevim, 94 | Yerine göre Camgöz'ü sille tokat okşuyor, eşşekler gibi de çalıştırıyordu., | TAral, SÖ, 10

f.






okşarcasına | Bu reddiyat gerçi kaba ve dürüştane bir tarzda değil mülayimane ve okşarcasına yapılmıştı. | , | Şeyh Said Davası İstiklal Mahkemesi T, 500

z.






okşayıcı

s.



"Dahiliye Vekili ve Parti genel sekreteri Şükı ü Kaya, halkın ihtiyaçlarının ve halkın derdinin herşeyin üstünde olduğunu söylerken, siz tamamile birer hakikat ifadesi olan | en yumuşak, en okşayıcı neşriyata bile tahammül edememek taassubunu gösteriyorsunuz? Bu tezadı derhal ortadan kaldırınız... ", Halkın Sesi, 29 haz 1936, 1"



okulistik | Okulistik internet üzerinden ulaşılan bir eğitim ve öğrenme platformudur. İlkokul | 1. sınıftan 4. sınıfa, ortaokul 5. sınıftan 8. sınıfa kadar bütün öğrenciler, bu öğrencilerin aileleri, ilk ve ortaokullarda görevli öğretmenler ve eğitim yöneticileri okulistikten yararlanabilirler. | Okulistik üyeliği, | GüngörenHedefBaşarıEtütMerkezi ilanı, 24.12.2016g

a.






Okullaştırılmak | Edilgen. | Kur'an kursları, İmam-Hatip Okulları, zorunlu din dersleri vb. ile okullaştırılan şeriat öğretimi, yasal dayanaklar bulmuştur., | B Özgen, Düşünce özgürlüğü ve laiklik, 1994, 161

f.






okullu | On dört, on beş yaşında, cıvıl cıvıl bir okullu hali vardı., | OKemal, 1969, 75

s.






okulsuz | okulu olmayan | Fakat siz 'Okullu köylerin hiçbirini okulsuzlardan farklı bulamadım' diyorsunuz., | MYağmur, 1957, 26

s.






okulsuzluk –ğu | Afyonkarahisar Milletvekili Süleyman Kerman'ın, Emirdağ ilçesinde okulsuzluk yüzünden okula devam edemeyen öğrencilerin durumuna ve İnkılâp İlkokulunun avlusunda yanan kerestelere dair sözlü sorusuna Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri ..., | Ayın Tarihi, 1951, C 211-213, 59

a.






okuma | okumak işi okuma gözlüğü/gözlükleri Okurken takılan gözlükler yakın/uzak gözlüğü | Okuma gözlükleriniz veda edin!, | T, 12.9.2011 yakın gözlüğü | İşlem başarılı olurs yakın gözlüklerinizi rafa kaldırabilirsiniz., | T, 12.9.2011

a.






okuma yapmak deyim okumak | Ben de sosyalizme ilgi duyan, ancak henüz yeterince okuma yapmamış biri olarak bu eyleme katılıp katılmama konusunda tereddütte kaldım., | SGenç, T, 28.10.2010








okumalık

s.
1. okumak için üzerine kitabın konulduğu düzenek. rahle. 2. okumak için seçilip ayrılmış.


"Rahle: Okunacak kitabın kolayca açık durmasını sağlamak için, çapraz biçimde yapılmış, bir sehpa yüksekliğinde, küçük "okumalık".", Ahmet Mithat, Denizci Hasan, 1975, C 2, 549 | "Bu nümunelerden birkaçını aşağıya çıkarıyoruz: (Çocuğun kesik topluluğuna okumalık). Oğlum ... Efendinin kesik topluluğu (Hitan cemiyeti) olacağından önümüzdeki deri günü çakırım on sıralarında ... sökü (Mahalle)deki (25) sayılı evimizi ağırlamakla bizi sevindirmenizi dileriz efendim. Konukluk ... ", Tahsin Uygur, Geçmişte bir Türkçeci: Bitikçi Ali Rıza, 1936, 32"



okumuş yazmış | Fazla okumuş yazmışlardan değildi., | FRAtay, MütarekeD, 22








okumuş yazmışlar | Siyaset, medya, okumuş yazmışlar burada da önde, cephede gözüküyor. İslâmla, dinle olan bütün problemli, geriletici ve bozucu ilişkilerine rağmen Cumhuriyet ideolojisi de bu durumun bir şekilde farkındadır., | İ Kara, Yaşar Nuri Hocanın ardından, DergâhD, | 345, Kasım 2018, | 22

s.






okumuşluk -ğu | okumuşluk –ğu | Okumuşluğunuz yok mu? , | B Felek, 1947, C 1, 14 | Sanat altın bileziktir derler oğlum... Senin okumuşluğun da şimdi bizim için öyle oldu., | 68 | okumuşluk | okuma tecrübesi | İnsasi esnasinda bir suru zencinin oldugu soylenir ama bu konuda okumuslugum yok., | Ahmet Uysal, 10.1.2013

a.






Okunmak | istemek | Üç gün üç géce da?i oldı tamâm / Misk i 'anberler o?undı ol hümâm., | Gelin Mevludu

f.






Okuntu oğlağı | zayıf ve çelimsiz kimse 4.8.2019

a.






okuntulu | davetli, çağrılı | 15 Kasım 2019 Cuma günü saat 18.30'da Adana Ahmet Yesevi Otağında Piri Türkistan Yesevi Sultan'ın izinde bir ömür süren 'Alperen' Erdoğan Aslıyüce'nin katılacağı Yesevi Sohbetimize okuntulusunuz., | #DünyaTürkmenlerBirliği, 14.11.2019

s.






okunurluk -ğu BTS-a. | Bu anlatı tarzı, okunurluğu zorlaştırmıyor mu? , | MuratŞevkiÇoban, T, 10.02.2012








okunurluluk -ğu | Benim özgeçmişime sahip bir insanın yazılarının okununurluluğunun yüksekliği, başka ülkede olsa inanın üniversitelerde tez konusu yaparlar.,SPeker, M, 17.6.2015

a.






okunuvermek

b.f.



okunuvermek f. Edirne müftüsü fevzi



okunuvermek | Edirne müftüsü Fevzi

f.






Okurlu | okuru olan, okuyucusu olan şey | Hayırlı, okurlu ve bereketli bir ömrü olsun., | Ebru Burcu Yılmaz, 2.1.2020 twitter

s.






okurluk | okurun eylemi, işi. | Ama gündelik anlamda okurluk, yazarlık ve yayıncılık başta aşağıya değişecek, buna hiç şüphe yok., | NKuyaş, T, 18.2.2011

a.






okutmak | 1. burada vermek? | Ya da belki de kaçtı deyip en azından birini daha bir komşuya okutmam lazım yoksa onlar benim canıma okuyacak., | H K Alişanoğlu, 28.01.2011 e-posta 2. satmak. | Param olsaydı ona bu çileyi çektirmezdim. Ama bende metelik şinanay. Okutacak bir şeyim de yoktu., | M Yağmur, 43 3. elektronik okuyucuya göstermek. "DİKKAT Otomatik bariyer personel kartınızı okutarak kontrollü çıkış yapınız., | İÜ Rektörlüğü, 2023

f.






Okutmak | Argo. | Onlar işportaya konan bir elma gibi onu süsleyip temizlemişler, parlatmışlar, sonra yağlı bir müşteriye okutmuşlardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, Kız yetiştirmekten de gaye bu değil miydi? . Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 19

f.






okutucu | Öğretmenleri yormadan, bütçelere yük olmadan mahallerinde bir iki pedagoji kursu ile hizmete hazır okutucular kolaylıkla bulunabilirdi., | Taray, 109

a.






okutucu | Öğretmenleri yormadan, bütçelere yük olmadan mahallerinde bir iki pedagoji kursu ile hizmete hazır okutucular kolaylıkla bulunabilirdi., | Taray, 109

a.






okuyucu | üfürükçü | Ortalık cinci, okuyucu ile doludur., | YaşarAlparslan, Aşık Mısdılı, Kmaraş, 2009, 20

a.






okuyuvermek | Okumak. | Güvercin Kız okuyacak yaşta değil ya, bizim dilimizi de anlamaz üstelik. Sen okuyuverirsin ona., O Tansel, Konuşan Balıkla..., 2001, 30

b.f.






oküler camı | dürbünün göz tarafına gelen kısmına takılan renkli cam | Kırmızı süzgeç kullanıldıkça alıcı pırıldak dürbününe oküler camı takılması lazımdır., | Pırıldak 1946, 6

a.






okült Bilimsel yöntem dışındaki yollar ile | gizli bilginin araştırılması demektir. Terim, Latince | gizlemek, | saklamak, | üstünü örtmek anlamına gelen | occulereden türemiştir. Eski Yunan'daki karşılığı ezoteriktir.








okültist | Gizli bilgi ile uğraşan.

a.


ing.



okültizm | Gizlicilik. | Bir diğer yandan, kurgu toplumlardaki okültizm her zaman ilgimi çekmiştir., | ZeynepYılmaz, T, 18.7.2012

a.






okültzm | Gelmiş geçmiş en önemli kadın Ezoterizm ve Okültizm düşünürlerinden birincisi olan Ukraynalı Helena Petrovna Blavatsky'nin (1831-1891) Peçesiz İsis adlı eseri, araştırmaları için Doğu'yu arşınlayan Darwin'den esinlenerek tıpkı Blavatsky'nin de yaptığı gibi Doğu seyahatine çıkan İngiliz asker, kaşif James Churchward'ın Kayıp Kıta Mu isimli kitabı, soyadı bile Templier (Tapınak) Şövalyeleri'nden mülhem 'harbiden' ezoterik olan Robert Temple'ın baş yapıtı Sirius Gizemi, Kanadalı mistik bilimler yazarı Manly P. Hall'ın alanının en kapsamlı çalışmalarından biri olan Tüm Çağların Gizli Öğretileri adlı eseri ve tıpkı Hall gibi Mason olduğunu gizlemeyen Türk yazar Cihangir Gener'in Ezoterik/Batıni Doktrinler Tarihi isimli araştırma kitabı bu yazıya kaynaklık ettiler. | , | F Ünlü, Sbh, 10.3.2019

a.






okyanus bilimci

b.a.
okyanus araştırmaları uzmanı.


Bulguları arasında bir 'bira şişesine' denk gelen araştırmacılar, bu derinlikte sağlam bir bira şişesine rastlamanın şaşkınlığı içine girdi. Çöp parçalarını sosyal medyada paylaşan okyanus bilimci Dr. Dawn Wright, fotoğrafın yanına şunları yazdı:



okzidentalist s | Ama siz Batıyı homojen bir şey olarak mı görüyorsunuz. Hayır tabii ki pozitivist materialist bir insan gurubu var. Ama aynı anda Batıda pozitivist olmayan bir akım da var. Kendini sanata, edebiyata, müziğe adayan bir insan gurubu. Maddeyi hayatın merkezi olarak görmeyen. Bana biraz okzidentalist kaçtı da dedikleriniz, | CDinç, www.facebook.com, [2010 tahmini] 12.3.2011'de girildi. | Oryantalist bakış açısının Doğuyu nasıl tektipleştirdiğini anlatırken, bana kalırsa Batıyı hayli Okzidentalist bir bakış açısıyla ele alıyor ve tektipleştiriyordu yazar., | E. Bereketli, T, 9.3.2011








ol | O | Ol nedenle, şimdi sıra, Meclis'te yeter sayıda olduğunu tahmin ettiğim Alevi vekilden sesi uygun olan birinin kürsüden bir Alevi-Bektaşi nefesi okumasına,-., | NAzarBüyüm, T, 8.8.2014

s.






ola ola

z.


tr. ol-a
"Sivas caddesi üzerinde açılan bu alışveriş merkezine Türkçe karşılığı "KAYSERİ ALIŞVERİŞ MERKEZİ" ola ola yukarıdaki "KASSERİA AVM" işyeri ismini vermek, "İlimizi Roma –Bizanslılaştırmak" demek değil de nedir?"



Olabilemez | Dünyanın hiçbiryerinde boş konuşmanın bedeli, 'beldeler ve kaşaneler' olabilemez iken azgın eşekler ülkesinde asefal yaratıklar, bulunmaz hint kumaşı derecesinde itibar görüp, el üstünde tutulmaktadır., | Abbas Yolcu, İtaat etmenin faydaları, 27.9.2016








olabilir ki


belki, ihtimal.


"Olabilir ki Savni'nin kardeşi de hariciyeci idi, mesela Belgrad'da yahut eski Sırbistan'ın herhangi bir şehrinde kançılar... Orada yerli ve üniversiteli bir kız seviyor, evleniyorlar, memlekete dönüyorlar.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 46"



Olabilirlik | bilgeliğe ermiş katillik / okyanus kadar derin ruhlarda kendiliğinden / her şeyin olabilirliğine kadar inen / yolculuğu / siyambalığı+ derin kırallığı umutsuzluğun., | M Mungan, Yaz geçer, 1992, 37

a.






Olabilirlilik –ği | Çünkü öne çıkan kavramlar, yabancı istihbarat örgütleriyle kurulan örgütlü ilişkilere bir olabilirlilik statüsü kazandırdı., | S Türkyılmaz, YŞ, 3.6.2019, 13

a.






olabilite | Türkçe olabil+ing. ite olabilirlik. 2.6.2010 Akmaral'dan | Bu işin olabilitesi yok!

a.






olabilmek | İmkansızlığı pekiştirmek için tercih edilen bir yapı | Liderle ters düşen milletvekilinin geleceği pek parlak olmaz, olabilemez., | UDEralp, T, 11.3.2015

f.






olabilmezcilik | Bu önermeyi tersten okumak da mümkün : sosyalistlerin sektarizm dozajı, beğenmezliği, olabilemezciliği arttığı oranda, yalnızlıkları içinde acılaşıp teorik üstünlüğe sarıldıkları daha fazla ihtimal dahiline giriyor., | H. Berktay, T, 25.3.2010

a.






olacak | Kadın ve erkek dul ve çocuklu olacak, yaşlar aşağı yukarı eşit olacak veçocuklar karşı cinsten olacak. Balaman'a göre, böylesi birden fazla olacakların bir araya gelip olur olmaları bir denklik (taylık) durumudur., | TPTacoğlu, 2011, | http://sobiad.odu.edu.tr/files/cilt2/cilt2sayi4pdf/poyraz_tacoglu_tugca.pdf, 25.2.2017g

a.






Olacakla öleceğe çare yok!

kalıp söz



"Olacakla öleceğe çare yok!", Gül Gedikli, 14.4.2024"



olacaksız | Ben, yatakla sonu belli, sonu kesin ve şimdi ne olacaksız bir serüven yaşıyorum., | YErdoğan, 38

s.






olağanlaşmak | olağan duruma gelmek GTS | Modern hayırseverlikte görünürlüğün baskın çıkmasına sebep olan kanallar, yetim kampanyaları örneğinde olağanlaşarak gündelik hayatımıza karışıyor., | CAktaş, T, 20.8.2012

f.






olağanlaştırma | Türkiye'de siyasal bir aktör olarak ordu ve bir yönetim tekniği olarak militarizm, birbirini izleyen darbeleri müteakip inşa ettiği Milli Güvenlik Devleti formunu yapısallaştırmayı, kitleleri zapturapta almak için Askeri Yönetim Biçimini olağanlaştırmayı, İdeolojik ve Kültürel Militarizmi gündelik hayatın bir parçası olarak yaygınlaştırmayı bütünüyle becermiş ve ruhlarımıza sindirtmiş bulunmasına karşın, yapabileceğimizi sandığımız bir anda, biz de onu tasfiyeyi beceremedik, gördüğünüz gibi., | NÇınar, T, 9.7.2012

a.






olağanlaştırmak | olağan hale getirmek GTS | Müslüman canının feda edilmesine alışmış dünya, İslamofobi açısından sessizliği olağanlaştırıyor., | CAktaş, T, 20.8.2012

f.






olağanüstülük -ğü | Gençler olağanüstülüğün farkına varmadan: 'Ne var? ', 'Ne oluyor? ', 'Niçin? ' sorularını soruyorlar., | AErgenekon, 70 | Mesut Cemil Bey ve müziği, Dürdane Hanım için ömrünün sonuna dek aşkta bütünlenen bir olağanüstülük., | Gamze Akdemir, CumKitap, 23.05.2019, 4

a.






olamamışlık -ğı | Oldum olası eril büyüklük, azamet, prim yapmıştır bu memlekette. Ezikliğin, bir baltaya sap olamamışlığın, taşralılığın ilacıdır büyük olan., | CAktar, T, 25.3.2014

a.






olan hukuk | pozitif hukuk

a.






olanaklı | Yapının tamamlanmadığını, ona yeni bir kat daha eklemenin her zaman olanaklı olduğunu anlatan bu tuhaf uzantılarda sonu belli olmayan her türlü olasılığa açık bir yaşamın simgesini gördü Halil., | TKiremitçi, 2005, 198

s.






olanaksız

s.
imkansız.

tr. ol-anak-sız
"Bütün insanları sevmek olanaksız / Hele bazılarına kızmamak elde değil! / Ama anlamaya, hoşgörmeye çalışmak! / Bak işte bu olabilir.", C Tümerkan, 1985, 100"



olanaksız | imkansız, mümkün değil | Kısacası, bu iki insanın akraba olabileceklerine, olanaksız, kolay kolay inanılamazdı., | DCeyhun, 44

s.






olanaksızlık | Yasaları halkın hizmetine sokmadan kıyıları halkın hizmetine sokmanın olanaksızlığını kimse düşünmüyordu., | NGüreli, 49 | Zamanla bunun zaten tüm yollar için geçerli olduğunu, iki kişinin aynı yoldan yürümesinin olanaksızlığını da öğrendim., | TKiremitçi, 2005, 200

a.






olanda hayır vardır

kalıp söz.



"'Olanda hayır vardır canını sıkma.' diye teselli edecekleri yerde 'Gittin ama olmadı. Gel. Ne olur geri gel." deseydin keşke demedi kimse.", Ersin Bulun, 2023, 93"



olanın olmayana borcu vardır

kalıp söz
*


16.12.2023, konuşmadan



olası değil ihtimal yok.Çöp kutusunun yanına gittim, kırıklara baktım. Olası değil, unufak olmuş, yapıştırılmaz ki... Anneannem; -Haydi çekil oradan, şimdi de elini kesersin, dedi. Anneanne yapışmaz mı? Anneannem alaylı konuştu: -Hı, hamurla yapışır. Hamur karayım yapıştırıver., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 107








Olasıl | Bunun sonucu olarak, yine olasıl kanımıza göre ilk figüre sanatın kaynağı da öncelikle birinci görüşe dayanmaktadır., | Antropoloji, AÜ Antropoloji Bilimleri Araştırma Enstitüsü, 1972, S 7, 208 (bö.) | 1975 A.Bir, Belirgin ve Olasıl Kontrol Sistemlerinde Prediksiyon (Doktora Tezi), İTÜ Elektrik Fakültesi, 1975. 1976 E.Manula, E.Kasanen, J.Matila ve A.Siitonen (Çeviri: A.Bir), | Knidos'lu Eudoksos'un 2350 yıl önce geliştirmiş olduğu dünyanın ..., | F Günergun, Osmanlı bilimi araştırmaları, C 8-9, 7

s.






Olasıl | Bunun sonucu olarak, yine olasıl kanımıza göre ilk figüre sanatın kaynağı da öncelikle birinci görüşe dayanmaktadır., | Antropoloji, AÜ Antropoloji Bilimleri Araştırma Enstitüsü, 1972, S 7, 208 (bö.) | 1975 A.Bir, Belirgin ve Olasıl Kontrol Sistemlerinde Prediksiyon (Doktora Tezi), İTÜ Elektrik Fakültesi, 1975. 1976 E.Manula, E.Kasanen, J.Matila ve A.Siitonen (Çeviri: A.Bir), | Knidos'lu Eudoksos'un 2350 yıl önce geliştirmiş olduğu dünyanın ..., | F Günergun, Osmanlı bilimi araştırmaları, C 8-9, 7

s.






olasılık | ihtimal | Oysa, biraz korkuyla, daha çok da sevinçle, inadına karların içine basa basa hoplaya sıçraya dönerken eve, annesini evde bulamayacağı olasılığını aklının ucundan bile geçirmemişti., | DCeyhun, 99

a.






olasılıkla | muhtemelen | Mutluluğun anlamını iyi bildiğini düşündüğünüz birinin intihar ettiğini öğrenirseniz ne hissedersiniz? Olasılıkla ilk önce büyük bir şaşkınlık ifadesi yerleşir yüzünüze..., | T, 12.10.2010

z.




GTS-



olasılıksal

s.
olasılığa ilişkin, ihtimalî.


"Yükler ve mukavemetler rastgele değişkenler olarak ele alınmışlar ve probabilistik (olasılıksal) tanımlanmışlardır. Şartname hazırlama ya da hesaplarda kullanılması gereken optimum güvenlik dereceleri ile ilgili açık öğütlerde ... ", İTÜ Bülteni, 1974, C 27-29, 5 | "... metotsal (= metodik), mıknatıssal (=mıknatısi, manyetik), midesel (= midevi), mitsel, mülksel (=mülki), müziksel | N: nedensel (=illi) | O: olasılıksal (= ihtimali), olumsal (=mümkün), onursal (=fahri) Ö:öğretsel, önsel (=a priori), örgensel (=organik), örgütsel, öyküsel, özdeksel (=Maddi,)... ", JOTS, 1977, C 24, S 1, 112"



olasıya | Alabildiğine. | Başka zaman olsa, anneanem çok sevinçli olurdu, ama bugün Atiyanım'ı görmediği için olasıya durgundu., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 98

z.






olaycık -ğı

s.
sevimli küçük olay.


"Şu halde biz, olaylara baktığımız zaman, o kaos içinden olaycığı seçmek durumundayız. Temel olayı ele almak durumundayız.", Kıvılcımlı, FK ve T, 10"



olaysal | Olaysal bellek görevi altında ölçülen bilme hissinin olay-ilişkili beyin potansiyelleri üzerindeki etkisi, | CanSoylu, İÜ 2014, tez başlığı

s.






Olcay | moğ. Baht, talih, şans. 2. Bahtlı, talihli. | Senden almıştır Ata'm, Türklük bitmez hızını, / Sen parlattın Türklüğün bu olcay yıldızını., | V C Aşkun, 84

a.






oldu görürsem söylerim kalıp söz | Tabii bir de, bi zahmet işe gidilecek. Oldu, görürsem söylerim (2012'yi)..., | DOral, T, 2.1.2012








Oldu olacak | Çünkü oğlunuzun tabiatında bazı haller tecrübe ettim, bir münasebetsizliğe başlayınca hareketi hafi kaldığı müddet biraz ihtiyatlı davranıyor; meydana çıktığı gibi 'oldu olacak' yolna gidiyor., | N Kemal, İntibah, 128








oldurulmak | O zaman olamayan, işte şimdi oldurulmaya çalışılıyor. | , | AGörmüş, T, 24.6.2013

f.






olduruş | oldurma işi | Sonuç olarak, oluşu itibariyle nizamı barındıran şiir, duruşu ve olduruşu yönünden isyancıdır., | CÜHasannebioğlu, HeceTaşları, 17, 12.7.2016g

a.






olgunca | Dünkü hikâyelerimle bugünküler arasında ben esaslı bir ayrılık göremiyorum. Dünküler biraz daha hicivciydi. Bugünküler daha hafiften aynı ruhu taşımakla beraber, zannederim, biraz daha olguncadır., B S Kunt, EK, 1953, 74

s.






olgunlaştırıcı

s.
olgunlaştıran.


"Bayramların olgunlaştırıcı bir yönü var. Normal şartlar altında birlikte bir dakika geçirmeyeceğin insanların konuşmalarına uzun süre maruz kalıyorsun. Bu sabır ve tahammül insanı pişiriyor.", @ahmetabdallah, 19.06.2024, X"



olgusal

s.
olguyla ilgili.

tr. ol-gu-sal
"Ne anlarsak anlayalım, bu tür cümleler sarf ederken, olgusal bir bilgiye dayanmamız gerekmiyor mu?", U Uras, spartakistler vs., üstüneSokaktan Parlamentoya: Özgürlükçü siyaset için notlar, 2008 "



olgusal | Kolay olduğu gibi üstelik | nesnel, | olgusal ve | istatistiği yapılır bir şey., | MBelge, T, 25.3.2012

s.






olgusallık | Filozofun dediği gibi (şu an için adını anımsayamadım özür) | Örnekler asla gerçeği yerine geçmez. Örnek belki fikir edinmemize yardımcı olur Çünkü her olgunun, olgusallığın kendine özgü bir | biricikliği var., | AFIşık, T, 19.1.2012

a.






oligark

a.
Oligarşi düzeni içinde yer alan, çok zengin yönetici veya iş adamı.

ing. oligarch
"Ve tabii zenginler, yalnız ekonomiye tahakküm etmekle kalmazlar. Memleketin bütün üst yapı ilişkilerine de tırnaklarını, pençelerini uzatabilirler. ve uzattıkları için de tahakkümlerini yürütürler. Onun için azınlığın tahakkümü anlamında bunlara Oligarklar denir.", Kıvılcımlı, 14"



oligark | Fakat çok kısa bir süre içinde oligark dediğimiz bu kimseler dolar milyarderleri haline geldiler., | MKaynak, VatanG, 12.9.2011 | Rusya'da 1990'lı yıllardan sonra özelleştirmelerle zengin olan işadamları[na] 'oligark' deniyor. 'Servetinin kaynağı karanlık' anlamında da kullanılıyor., | T, 19.9.2011

a.






oligarşi





"İşte uluslararası ölçüde tekelci sermayeden kaynak alan bu durumun kişilerine, tekelci kapitalistlerin topuna birden, her ülkede Oligarşi derler, yahut plütokrasi derler. Plütos: Zengin, Kras: Egemen olmak. Zenginlerin tahakkümü anlamına gelir. Plütokratlar teşekkül eder. Kapital tekelleştimi, kapitalin sahipleri o memlekette bir avuç tahakküm yapan zengin haline gelirler.", Kıvılcımlı, 13"



oligarşik

s.
oligarşi özelliği gösteren.

fr. oligarchieque
"Ve gördük ki | Meşrutiyet döneminin kuvvetler ayırımı ilkesini yadsıyan ve benimsemek istemeyen oligarşik iktidar mantığı, bugünlerin siyasal kromozomlarınına kalıtsal olarak yansımıştır.", A N Ölçen, 10 (1982, 2000)"



olimpiyad | Halbuki şimdi artık bir nevi olimpiyada çıkmış durumdayız. Şair veya hikâyeci az çok Garplı meslekdaşiyle karşılaşmak zorundadır. Düşünürsek, bu ne büyük seviye farkı ister! Fikrimi daha açık anlatmak için tiyatrodan bir misal alayım. Otuz kırk sene evvel meselâ bir vatan piyesine, Namık Kemal'in Vatan'ına göre iyi veya fena derdik. Şimdi artık öyle midir? , R N Güntekin, 1953, 41

a.






olimpizm | Olimpizm sözü, ilk defa olimpik hareketin atası Fransız Baron Pierre de Coubertin tarafından kullanıldı. Ancak Baron Pierre de Coubertin, yarattığı bu terim için hiç bir zaman doğrudan, açık ve kesin bir tanımlama yapmadı. Fakat Coubertin, farklı zaman ve yerlerde | olimpizm için değişik ifadeler kullandı. Örneğin, 1896 yılında | dünya barışını koruyan güçlü bir faktör, 1908 yılında | güç beden kültürü, 1929 yılında | felsefe ve din öğretisi bazında kurulan bir kuram ve 1931 yılında | yücelik, saflık, dayanıklılık ve fiziksel takviye gücü okulu gibi ifadelerle olimpik düşünceyi tarif etmiştir. Coubertin, ayrıca olimpizm düşüncesini | manevi bir vaziyet, | itikat ve | gençlerin taptığı hedef olarak da tanımlamıştır. Kısacası, Coubertin olimpizmi mücadelenin kabul edilemsi, tehlikenin küçük görülmesi, vatan sevgisi, özgürlük, silahşorluk ruhu olarak bilinen kavramlar üzerinde oturtmuştur., | 23.7.2004, | http://turkish.cri.cn/1/2004/07/23/1@20229.htm, 4.4.2016g

a.






olimpos/olympos dağı | Herkes kendini Olympos Dağının tepesinde 'yapayalnız' görüyor, bir tanrı olmanın mükemmeliyetine ve bir yalnızın kırılganlığına sahipler., | A Altan, T, 18.05.2012 | Kurban sunmayı bıraktılar ve hatta yuvarlanarak Olimpos Dağı'na çıkıp tanrılara saldırarak onları tahtlarından indirmekle tehdit etmeye başladılar. | , | F Ünlü, Sbh, 10.03.2019

b.a.






ollücan y. | şimdi Aluçlu. | Fırat yatağının en derin, en dağlık, en çetin, en dik bölgesine tünemiş olan Ollücan, yani uyduruk yeni adı ile Aluçlu köyleri coğrafya olarak tek bir bölge görünümündedir., Ş Baytemur, Aluçlu Hikayeleri, 2014, 17

a.






olm konuşma dili oğlum'dan kısalmış. | Ya olm var ya Fenerin maçında sahaya atlayıp güvenlik görevlisine kükreyen adamdan farkın yok senin de ama., | KSezyum, RHayat, 24.7.2011








olmadı





"Keşke ben de evde olsaydım, belki bir işe yarardım | olmadı, onlarla yanardım.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 24"



olmadık | 1. olmamış, olmayan. 2. | Daha önce olmamış, olağan karşıtı. 3. | Alışılmamış, beklenmeyen. 3. | Yakışık almayan, uygun olmayan. | ...baliğ olmadık çocukların, mecnun, fasık ve sarhoşların ezan okuması mekruhtur. Ezan okurken dünya kelamı konuşulmaz..., | Ak Ali Efendi, Fezail | -Öyle deme!... Sevdadan olmadık şey yok dünyada. Ben perdenin arkasında durup bu sözleri dinliyordum ve her saniyede gönlüm bir ümit tarafına sapar ve bir me'yusiyyete dönerdi., Ş Sami, Sedit Yüksel, Taaşşuk-i Tal'at ve Fitnat, 1964, 19 | Zira kavilleri ile âmil olmayan ulemâ meyvası olmadık şecere-i hılâfe benzer., | Tefsir-i Necati, 25 | olmadık yerde/yerlerde | Sözlerinizin zamanlamasını ayarlayamaz ve olmadık yerlerde her doğruyu söylerseniz kriz çıkarırsınız., | Numan Türker, T, 07.08.2011 | Sen içimdeki konuk,/ sen, kendini nutturup, unutturup / olmadık yerde, olmadık anlarda ortaya çıkan, /(...), CKoytak, T, 8.8.2011

s.z.






olmadıklık -ğı | O geriye dönmenin 'davullarla-zurnalarla' olmadıklığı bir yana, dışarıda kalmış olduğum 22 aylık süreyi, 'emsallarim' itibariyle telafi etmem ve onlarla yeniden aynı rütbelere gelmem bile, epeyi sancılı yıllar yaşamamı gerektirmişti., | NÇınar, T, 18.10.20

a.






olmak

f.
gelişmek, iyi olmak | onmak.


"Akıllısın, kurnazsın | / İmân zayıf haylazsın. / Aklını îmânına, / Devşirmezsen, olmazsın.", H Burkay, Hüdâverdi Divanı, 43"



olmak | (biriyle) | 1. bir kimseyle birlikte yaşamak 2. cinsel ilişkide bulunmak. | Bu sezona damgasını vurduğu söylenen Öyle bir geçer zaman ki dizisi ve senaryo gereği liseli kızın 'babası yaşında' bir adamla olmasına içerleyerek diziye yapılan 'Aylin kendi yaşında birisiyle olsa fena mı olurdu? ' ... eleştirileri., | RSoysal, T, 16.11.2010 | 2. Başarmak* | Ne zaman ki 'ben artık oldum' deyip bu yoldan vazgeçti, daha önce hizaya soktuğu rakipleri bir bir kafa çıkarmaya ve kendi iktidarlarını yeniden tesis etme mücadelesine başladı., | DOral, T, 11.2.2012 | 3. Sarhoş olmak | Kadınlar, dedi, içmeden olur zaten., | Hacıhasanoğlu, 1954, 54

f.






olmamış | Aynı renk elbise seçimi yapan Nilperi Şahinkaya'nın çok daha iyi hallerini görmeye alışık olsam da bu seçimine de olmamış diyemiyorum., Sbh Günaydın, 20.10.2024, 2

s.






olmamışlık -ğı | Türkiye'de bugün tekrar yükselen ikinci lisans furyası bambaşka yönlerden derin eksiklikleri, her türlü olmamışlıkları gösteren bir arayışın mahsülü[dür]., | S Albayrak, 9.8.2019, tivitır

a.






olmasın ki kalıp söz olmaz mı. | Ama çok da âşık kişiymiş. Olmasın ki, biz gidelim, bir onu keşfedelim. Beğenirsen onunla kader varsa olur. öyle ya!, | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 126








olmayıvermek | ayol olmayıversin derdi / Erenköy pazarına tirenle gider / sepetle kınalı yapıncak taşırdı inleye inleye / ve şıra yapardı // | sonra aman şarkı da olmayıversin derdi, | MG, 78 //121

bf.






olmaz





"Haydi kavuşalım / Bırak tüm her şeyi bir kenara / Yakalım tüm gemileri de kulaç atalım okyanuslara / Tüm olmazları atalım / Olan noktalarda buluşalım", Samet Serhat Sarı, 2017, 66"



olmaz | 1. adam olmaz. | Olmazın biridir. 2. ağır. | Gerçek hayali aştı, ufuklar uzak değil. / En olmaz isteklere uzanmak yasak değil., M Çınarlı, 1969, 5 | Kaç kez tartıştık. Bana karşı olmaz hakaretlerde bulundu., | C Hortoğlu, M, 06.03.2015 | 3. kötü. | Aramızda karlı dağlar / Hasretin bağrımda kışlar / Başa geldi olmaz işler / Binbir dertle doldu gönlüm., E Akbayram, Unutamadıklarım albümü, 1992

s./a.






olmazından Zeynep hep olmazından cevap veriyor., | SNal, 31.5.2017








olmazlanan | Devrimlere harfiyen uyacaksın. Olmazlanmayacaksın. Olmazlananın, asayişi bozanın hakkı kötektir. Bu arada | ihtimal bazı kelleler gidebilir., | HalimeKökçe, 23.11.2011








olmazlanmak | Görünüşte imtina göstermek, sureta mümanaat etmek, çekinir gibi davranmak. Tarama Sözlüğü. | İran olmazlanıyor ama sonunda evet diyecektir., | AÜstel, STAR 18.12.2009

f.






olmazsa olmaz vazgeçilmez, mutlak şart | Trabzonspor Koleji olmazsa olmazımızdır, çocuklarımıza beyinle ayakların uyum içinde çalıştığı bir ortam hazırlayacağız.,İHacıosmanoğlu, T, 13.9.2011








olmazsa olmazları | Ev düzeni: Evin olmazsa olmazları, CarrefurSa, 12.01.2025, Zeki Sokak, merter, Güngören








olmuş ile ölmüşün önüne geçilmez / olmuş ile ölmüşe çare yok atasözü | Olmuşla, ölmüşün önüne geçilmez, davası da olmaz... Şöyle bir hatırlayın... 15 bin futbol severin amatör bir maçta takımını alkışladığını,, | Hakan Yaman'dan başkana açık mektup, 27.4.2018, www.ispartamanset.com › m-haber-6254, 29.2.2020








olmuşla ölmüşe çare yok

kalıpsöz.



"Olmuşla ölmüşe çare yok derler. Olmuş bir kere. Özür de dilenmiş. Kabataş yalanından en önemli farkı bu. Tabi başka farkları da var.", @cakman4, 21 Mar 2018, Twitter"



olsun olsun





"... ve geldiklerinde bir aşk üçgeninin kanıksanmış -ya da olsun olsun bir aşk dörtgeninin daha az kanıksanmış- görüntüleri yerine, orta büyüklükte bir savaşın korkunç görüntüleriyle karşılaşmışlardır.", S Dölek, Kirpi, 133"



olsun olsun | en fazla | Birkaç saat sonra kalkıp, belki Marsilyaya, belki bir başka Avrupa limanına doğru yol alacak, kendisiyle bu vapur arasındaki mesafe olsun olsun bir kilometre veya yarım mildir., | YKK, 1945, 7

z.






oltacı TDK+ | 1. Balık avı gereci satan kimse 2. Olta ile balık avlamada usta kimse 3. Amaçsız işsiz dolaşan kimse | Oltacı, tonozcu, dip ağcısı, manyatçı, tarlakoz, tayfası, reisi. Bir fabrikada grev vardı. Reis geçinenlerden birisi, her sabah, on balıkçı tayfası götürüyordu ayağına gelen fabrikanın arabasıyla. Akşam paydos zamanı aynı araba, aynı reisle limana ..., | Fikret Otyam, Pavli kardeş, 1985, 17 | Bir başka oltacı cıva verdi, zokayı parlattım. Yine bana mısın demedi olta. Vazgeçtim balık tutmaktan. Geldim dayandım elektrik direğine. Koydum ayağımı rıhtım taşına. Düşündüm nasıl edeyim, diye. Kararım kat'î idi., | Sait Faik, Son kuşlar [ve] Mahkeme kapısı, 1965, 66 | ...Dinamitçi Sait-Halit Kardaşlarlan, oltacı Nizamgil. Olacak şey mi be? ', | Yaman Koray, Gelin taşı, 1963, 202

a.






oltacı TDK+ | 1. Balık avı gereci satan kimse 2. Olta ile balık avlamada usta kimse 3. Amaçsız işsiz dolaşan kimse. | Oltacı, tonozcu, dip ağcısı, manyatçı, tarlakoz, tayfası, reisi. Bir fabrikada grev vardı. Reis geçinenlerden birisi, her sabah, on balıkçı tayfası götürüyordu ayağına gelen fabrikanın arabasıyla. Akşam paydos zamanı aynı araba, aynı reisle limana ..., | Fikret Otyam, Pavli kardeş, 1985, 17 | Bir başka oltacı cıva verdi, zokayı parlattım. Yine bana mısın demedi olta. Vazgeçtim balık tutmaktan. Geldim dayandım elektrik direğine. Koydum ayağımı rıhtım taşına. Düşündüm nasıl edeyim, diye. Kararım kat'î idi., | Sait Faik, Son kuşlar [ve] Mahkeme kapısı, 1965, 66 | ...Dinamitçi Sait-Halit Kardaşlarlan, oltacı Nizamgil. Olacak şey mi be? ', | Yaman Koray, Gelin taşı, 1963, 202

a.






Oltalanmak | oltaya gelmek, kanmak | 2 gün önce - gelecek partisi'nin burhan kuzu'yu reddetmesi. (bkz: parodi hesabı) bu kadar kolay oltalanmayınız. ss aldım ama gerek, | ...15.12.2019 20:30 ~ 20:34 farabi, EkşiS

f.






oluk | 4.+ | kömür karası bir çocuktun / saçın oluğunda akardı sırtının NÇelik, 61

a.




GTS++



oluk gibi | -Aman Şinasi, kaçırdın... Harbokulunda, yeni gelen Amerikalı generale bir ziyafet çektiler ki sorma!... (...) Viski mi istersin, votka mı, şarap mı, bira mı... Hepsi oluk gibi akıyordu... Kısmetsiz köpek kurban bayramında sılaya çıkarmış!..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 71-72

z.






oluklu

s.






oluklu rende

b.a.



"Sultan ıı. abdülhamid dönemi, "Tamirhane-i Hümayun" yazılı oluklu rende 2. Boynuzlu tip perdah rendesi. 3. Rumi 1309 (miladi 1893) tarihli, oyma dekorlu marangoz işkencesi. "



olum

a.
varlık.

tr. ol-um
Seninle yaşıyorum olumunu dünyanın, / Akdeniz gülüşlü dört yapraklı yoncanın! 72



olum | belkemiğinin kavisi* | Kara bir olumu susarak, bunalmış, uykulu, | RahmiAkseki/Rİmrahor, UŞA, 62

a.






olumlamak | Tek lider kültü olan topluluklarda rastlanan bu özelliğin çok da olumlanabilecek bir tarafı yok. | , | KTayiz, T, 16.3.2012fgg

f.






olumlu |

s.






olumlu ayrımcılık | affirmative action Aynı anlamda pozitif ayrımcılık | Olumlu ayrımcılık –affirmative action- başlangıç noktası itibariyle, Amerikan toplumundaki siyahların her anlamdaki gelişimini ve toplumsal terfiini yaklaşık yüzyıl boyunca engelleyen yasa ve gelenek temelli ırk ayrımcılığının sonuçlarını telafi etmeye yönelikti., | OMiroğlu, T, 11.8.2011 (Cümle Füsun Üstel'e aittir)




ing.



olumlu konuşma | pozitiv self talk | Mesela Olumlu Konuşma (Pozitif Self Talk) ile sporcunun kendi kendine olumsuz yorumlar yaparak, odaklanmasının bozulması engellenir (Landin ve Hebert, 1999). NumanTürker, T, 9.9.2011




ing.



olumlulamak | yeni f olum+la- Olumlu bulmak, doğru bulmak, iyi görmek. [B]azı milletvekilleri Devlet ve PKK arasında yapılan barış görüşmelerini olumlulamış, umut verici bulmuşlar., | NYağcı, T, 11.10.2010

f.






olumsallık | contingency BTS+ | Modern kurumların tarihinde bugün için anlamlı olacağını düşündüğümüz momentler varsa, onları, bir nostaljinin pespaye olumsallığında değil, negatif bir inşaın verileri şeklinde ele almak zorundayız, başka bir seçenek maalesef yok., | AÇiğdem, T, 31.1.2013

a.


ing.

bts+



olumsuzlama | Ünlü Alman sosyolog Georg Simmel'in ifadesi ile olumsuzlama, dünyanın en basit şeyidir. Bu yüzden kişileri bir hedefte anlaşamayan büyük kitleler burada buluşurlar./ Girişimsel olumsuzlama sürecinin var ettiği sosyolojik hasarın tamiri bu atmosferde pek mümkün görünmemektedir. , MKılıç, TürkiyeG, 20.8.2015

a.




GTS-



olumsuzlanmak | olumsuz durum gelmek veya getirilmek | +Örneğin, PKK terörüne karşı 'Ülkenin bölünmez bütünlüğü ve yurttaşların güvenlik hakkı' doğrultusunda yıllardır verilen haklı mücadelenin, 'devlet şiddeti' ve benzeri nitelemelerle nasıl olumsuzlandığına esefle şahit olmaktayız., | , MKılıç, TürkiyeG, 20.8.2015

f.




GTS+



olumsuzlayıcı | Medya dolayımından geçerek olumsuzlayıcı bir dil üreten bu mücadelenin boyutu, kitlesel bir zemin oluşturmak adına ciddi biçimde büyümektedir, | MKılıç, TürkiyeG, 20.8.2015olur | Bütün bunları hep beraber tartışmamıza, olurlarına olmazlarına beraber karar vermemize gidecek olan yolların açılmaları gerekiyor., | KTayiz,T, 31.1.2012

s.a.




GTS-



olup, o organik bağlılardan müteşekkil bir mahluk tasviri vardır o kitapta., | TahsinYılmaz, 12.8.2011 eposta








olur | Bembeyaz olur, beyazlık değil., | ANesin, GözüneGözlük, İstanbul1974, 44








olur ki bakarsın, bir ihtimal. | -İşte anneanne bavulun, dedim, olur ki seni karakoldan alır, kıtana götürürler. Çok güldük. Ama anneannem gülmüyordu., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 28








olur olmaz

b.s.


tr.
"Dolmabahçe Sarayı evimden pek uzak değil ama, bir saatten önce yetişemeyeceğim muhakkak çünkü olur olmaz kimselere rastlamamak için yolumu biraz uzatmak zorundayım.", Kaptan Paşa, 1954, 44 "



olur olmaz işe yaramaz kimse/şey. | Olur olmaz ile ünsiyet olmaz. / Binde bir bulunur kafanın dengi. Derunî | Kemlik edip bir kimseye çatarsan / Dürlü bir kimseye bir taş atarsan / Pazarında pazar canı satarsan / Olur olmaz ile pazar eyleme., Erbabî, | olur mu olur neden olmasın, elbette olur, olma ihtimali yüksek. | Güdük Hasan Tenekeci Sezai'ye, Tenekeci Sezai Güdük Hasan'a baktı, bakıştılar. Olur mu olur... Bir saat sonra efendi Mansurlar'ın Yenimahalle'deki kırmızı kiremitli konaklarında buluşmak üzere ayrıldılar., | OrhanKemal, Sarhoşlar, 62 olurunu bulmak1000 TL'yi geçen yerlerini gerekirse çıkartırız da. Belki bir olurunu buluruz.YOğur, T, 29.1.2012

dey.






olurluk -ğu | Azm-i hemmâm idelim sürtüştürem ben sana / Kise ile sabunu, rahat itsün [c]ism ü cân Rücu, | dönüş, birinci dizenin gerçekliğinden (olurluğu ya da olmuşluğundan) ikinci dizedeki | doğruluğa, hakikate, ahlâka? dönüş'tür., H Aktunç, Erotologya, 2000

a.






oluşkan

s.
"Baktığın yerden / Oturduğun yeri görebilirsen / Benliğini bulabilirsin | / Her iptilâ insanı zulüme, ölüme götürür. / Doğa gibi oluşkan ol ki / Bu seni bulguya sevgiye götürür.", S Seyidanlı, 5 | "Müzik kültürü, temel kaynağı insanla birlikte geçirdiği evrim sürecinde, bazen çabuk bazen yavaş, ama, sürekli oluşkan - gelişken, değişken ve dönüşken bir özellik gösterir. Bu özellik, genel kültürel evrim sürecinin belirli aşamalarında kendini daha çok belli eder. İnsanlığın ve insanlığı oluşturan toplumların kültürel evrimi tarih öncesi ... ", Ali Uçan, Geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe Türk müzik kültürü, 2000, 10"

oluş-kan



oluşturmacılık | Adam diyor ki, 'şehrin yapısal dönüşümünü konuşuyorken, bir de tutup yedekleme, aktarma, geçiş meselelerini şehrin yatışmaz hareketinden kopuk oluşturmacılık yolunda fikir yürütemeyiz.'. TYılmaz, Zihnin Keçeleşmesi, 31.5.2011 eposta

a.






oluşturucu | ...tabii ki milletin ve onun oluşturucu ideolojisi milliyetçiliğin bir coğrafyada, modern zamanların tam olarak hangi diliminde ortaya çıktığını tesbit etmek de önemlidir-., | YHErdem, KararG, 18.12.2016








Oluşturuş | Önümüzdeki dönemde en belirgin politika arayış ve oluşturuş parametresi faizleri düşürerek büyümek olacaktır, diyebiliriz. | , | M A Verçin, Türkiye Ekonomisinin Değişen Paradigması, eposta, 12.9.2018

a.






Oluşturuş | Önümüzdeki dönemde en belirgin politika arayış ve oluşturuş parametresi faizleri düşürerek büyümek olacaktır, diyebiliriz., | M A Verçin, Türkiye Ekonomisinin Değişen Paradigması, eposta, 12.9.2018

a.






oluşturuş | XIX. yüzyıl yazarlarının sahne yapıtlarını oluşturuşlarında görülen geleneksel öğelerin çağımızda git gide çürüdüğünü inandırıcı biçimde gözle[r] önüne sermeye çalışıyor yazar., | VarlıkYıllığı, 1982, 48

a.






oluşuk -ğu | 1. oluşmuk olan. 2. | jeoloji. Bir jeoloji döneminde meydana gelmiş katmanlar dizisi: | Üçüncü Zaman oluşukları., TDK | karasal oluşuk -ğu | jeoloji. Yer kabuğunun kara bölümündeki katmanlarında olan oluşuk.

s.b.a.a.






oluşum | Artık Türk yavrularının etraflarında görülen oluşumları ve varlıkları hep kendi öz dilleriyle söyleyebileceklerdir., Hasan Âli [Yücel], Dil İnkılabımızın Karakteri, Ülkü, 1934, 4(24), 255-257

a.






oluşuş | BTS- | Milletimizin oluşuş ve güçlenişini hızlandırması dileğiyle, Sayın | Davutoğlu'nu kutluyorum., | MAVerçin, 22.8.2014twitter

a.




bts-



Oluşuvermek | Kanıyordu bazı yaralar / Mümkün değil onarılamazlar / Açılmışlardı yüreklerde fark etmeden / Oluşuvermişlerdi hiçten., | N Ö Arpacı, 2006, 72

bf.






oluverme | Gariplerin yok oluvermesi, umulmayan, beklenmeyen bir şeydi. Asla aklına gelmemişti. Bu dünyanın sonu, yecüc-mecüclerin zuhuru gibi bir olaydı. Bekçi şu anda dertleşecek birine ne kadar muhtaçtı., | OktayAkbal, GariplerSokağı, İstanbul 1950, 57 | Demokrat Partinin bilhassa 1954 yılı seçimlerinden sonra kalitesi de bozulmağa başlamış ve çoğunluk iktidarı içine gözleri dönmüş bazı çıkarcıların ortakları da katılarak Devlet eli ve Devlet yolu ile süratle zengin oluverme hevesleri fazlası ile artmış, bunları kısmen oyalamağa ve kısmen doyurmağa çalışan Başbakanı bizar bir hale getirmişlerdi., | SıtkıUlay, HarbiyeSilahBaşına: 27Mayıs1960, İstanbul 1968, 31

a.






Oluvermek | Nasıl da baştan çıkmıştım, altüst oluvermiştim! 46

bf.






Oluvermek | Nasıl da baştan çıkmıştım, altüst oluvermiştim!, | Vitezslav Nezval / E Gürol, Güllü kadın, ÇHA, 46

bf.






Oluvermek | Salahattin Bey'in bu esnada en az işine yarayan şeyler, mantık ve akıl gibi bazen pek gülünç ve aciz oluveren büyük isimli vasıtalardı., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 19

bf.






oluvermek | Zehracığım dokuz sene dul oturduktan sonra birisine âşık oluvermesin mi? , | RNG, Hülleci, İstanbul 1935, 18 | Henüz istanbul'un damağında Kraliçe Eugenie'nin seyâhat hâtıraları bütün lezzetiyle yaşarken, 1870'de Üçüncü Napoleon Almanlara hem mağlûp hem de esir oluverdi., | SAyverdi, BoğaziçindeTarih, İstanbul 2008, 131 (ilk bs. 1966)

f.






Ombre | Ombré: gölge. Gölge, bir renk tonunun diğerine aşamalı olarak karışmasıdır; genellikle hareket eden renk tonlarını ve gölgeleri ışıktan karanlığa doğru hareket ettirir. Ev dekorasyonunda ve grafik tasarımda kullanımına ek olarak saç boyası, tırnak sanatı ve hatta pişirme için popüler bir özellik haline gelmiştir. Wikipedia (İngilizce) uclarinda gölge varmis gibi duran saclari tanimlayan kelime. | saçların dip boyasının çoktaaaaan gelmiş hali gibi duruyor bu stil., | 203.09.2010 22:24 schwarz weiss, EkşiS, 30.11.2019g

a.


fr.



Ombreli | saçı gölgeli yapılmış kız | O zaman neden Nil'i hiç göremedik? ... Kaçmak için iyi bir neden. ... Beni sabaha doğru eve bıraktıktan sonra, oraya kızıl kafanın ve ombre'li kızın yanına döndüğünü biliyordum, en azından öyle sanıyordum ama 40 dakikadan fazla süren bir ..., | Beyza Aksoy, Siyah kuğu, 2017, ?

s.






omentum | Omentum ile mücadele edin/ Omentum, organlarımızı kaplayan ve yağ hücrelerinden meydana gelen tabakadır., | GündemSaros, 1.4.2016, 11

a.






omerta | Şirin'i hatırladınız mı? Bir Narin de oydu aslında. Tabii merak ve ilgi bakımından fark vardı: Narin | içinde olduğu, onu koruması gereken ailenin kurbanıydı ve muammalarla dolu bir | omertanın; Şirin ise | hiç tanımadığı çöp toplayıcının., Umur Talu, T24, 11.01.2025 | omerta yemini | Gizli-kapaklı işler yapan mafyaya özgü bir tabir. | Susma yasası anlamına gelir. Karşılıklı olarak birbirini öldürenler bile, olay polise intikal edince susuyor. Herkesin bildiği gerçek, ortak bir suskunlukla gizleniyor. Problemi kendi aralarında belirledikleri kurallara göre çözüyorlar.* | Ertesi gün gazetelere bakıyorsunuz, SadeceTaraf sürmanşetini tamamen bu önemli itiraflara ayırmış. Bunun dışında haberi ilk sayfasında | hap şeklinde gören iki gazete var: Radikal ve Habertürk. Geri kalanlar hiç görmemiş. Sanırsın Omerta yemini edilmiş..., | MEsayan, T, 29.12.2011 | Çünkü, 1 Mayıs 1977'de gerçekte olup-bitenler solun geniş yelpazesinin üzerinde mutabık kaldığı bir | omerta idi., | MTürköne, Z, 6.5.2012

a.






omiros | Homeros | Baba Atatürk, arkadaş Atatürk, karındaş Atatürk, varlığı bir hava gibi içini kaplayan, daha on yıl önce Omiros'un kahramanlarından daha destankari, altın saçlı, çevik ve kıvrak, o 43 yaşındaki gencin hatırası, bir asırlık eski ve uzak bir hayale dönmüştü., | FRAtay, MütarekeD, 99

a.






omnipotans a ing | Aniden kendisiyle karşılaşır insan. Gerçekle. Gerçeğiyle. Omnipotans bir anda çöküverir. DCündioğlu, YŞ, 15.5.2011








omnivor | omnivore | ... sazan önemli ve ''omnivor''' (hem bitkisel hem de hayvansal beslenebilen) hayatta kalma yeteneği yüksek, son derece dikkatli bir balıktır., | AÇetiner, rindan, 19.8.2015g

a.


fr.



omo | bir temizlik maddesinin marka adı | Yalnız banyodaki pisliği temizlemek gerçekten zor oldu. Ama fay, omo derken, sonunda bu işin de üstesinden geldim., | CSüreya, Onüç Günün, 33 (14.7.1972)

a.






omo II | Erzurum | dalkavuk, Selahaddin Kardeş, 9.10.2015, Çanakkale

s.argo






omurgasız: | Gazete ve televizyonlarda bu kadar insana beyinsiz ve omurgasız muamelesi yapılıyor günlerdir., | R. Margulies, T, 26.05.2101 | 2. Omurgasız, çok hücreli hayvanlar âlemi (Protostomia). | Dupnisa Mağarasında; 11 türden yaklaşık 60 bin yarasa ile 184 mağara omurgasızının yaşaması önemli bir yer altı habitatı olduğunu göstermektedir., Kırklarelii, 42








omuz | omuzu / omuzları düşmek deyim* Morali bozulmak | Omuzları düştü Leyla'nın, yanıt bulamıyordu: 'Ne yapsam? Yenisini hazırlamaya da zaman yok ki...' ., | TKiremitçi, 2005, 138 | Bazen omuzların düşüyor, bazen bir şey yokmuş gibi düğüne derneğe filan gidiyorsun mesela..., | MKarakartal, Kelebek, 25.9.2014 | Böyle bir ortamda omuzunuzu düşürenlere, sahip olduğunuz son enerjiyi sözleriyle emenlere, güzel günler görme umudunuzu tüm negatifliği ve bol 'ama o iş öyle değil böyle'leriyle kırmaya çalışanlara..., | MKarakartal, HKelebek, 22.7.2016 omuzlarını silkmek deyim omuzlarını kaldırıp indirerek önem vermediğini göstermek

a.






omuz omuzalık -ğı | omuz omuza olma hali, güçlü dayanışma hali. | ...-lar yazdığım, yönettiğim bir dönemde çalıştı bir süre, orada birkaç defa birbirimizi gördük, ama aradan geçen yıllardan sonra o sıcaklık, o zamanki kavilik, omuz omuzalık , bir dergiyi güzel çıkarmak için özenme olmadı. Sayfaları koyardım önüne, yeni basılmış dergiyi nasıl bulduğunu sorardım, eleştirirdi ya da beğendiğini söylerdi. Eski heyecanlar pek kalmamıştı, herkes bir hayli..., S Önal, Y Arpa, Ne kadar gamlı bu akşam vakti: Safa Önal kitabı, 2009, 108 | | Uyum Açısı: Kişilerin birbirine paralel olduğu ve aynı yönde baktığı açıdır. Omuz omuzalık duygusu uyandırır . Fransız yazar Antoine de Saint - Exupéry'in | Sevmek birbirine bakmak değil birlikte aynı yöne bakmaktır | sözü burada daha bir anlamlı gelir., Metin Işık, İletişim ve Etik, 2014, 73

b.a.






omuzdaş | Görülüyor ki Sarı Ali ve omuzdaşları kızı rahat bırakmayacaklar., | RHK, 106

a.






omuzlanmak | 1. desteklenmek | ABD anti-füze radarının ülkemize yerleştirilmesini veya Suriye muhalefetinin omuzlanmasını Batıyla bütünleşmenin sürdüğüne dair deliller olarak algılamak gerekiyordu., | HUluengin, T, 29.6.2012 2. Omuza alınmak, omuza vurulmak | Hasır büküldü, omuzlandı, daldı bir sokağa;, | MAErsoy, Hasır, Safahat

f.






omuzluk -ğu GTS 3 | [Ş]eyh efendi omuzunda omuzluk su taşıyor evine. ., | İAlanka, 41








on beşlik -ği | on beş yaşında. | Ben on beşlik, sen de on sekizini geçmemiştin., | AliEnver, 43

a.






on birlik sigara | Her muharrir, eğer bir başka yerden geliri yoksa, muhakkak ikinci mevki tramvayda yolculuk eder ve on birlik sigara içer., | Tez, TTE, 58

a.






on ikili | içinde sayı ile bir düzine bulunan şey. | 12'li suluboya 3.00 TL 24'lü kuru boya 4,25 TL, | 24.9.2016, kırtasiye reklamı

s.






on numara kadın | Köyün Delisi spor yorumcusu Bilgin Gökberk hayatı futbolun kelimeleriyle anlatıyor: 10 numara kadınla her şeyi yaşarsın, huzurlu olamazsın. Stoper kadın sorun çıkarmaz ama o da sana yetmez., T, 28.3.2010








on yedilik -ği | on yedi yaşında. | Derviş Mıstık'ın, onyedilik bir kızı vardı., | MahmutYağmur, 1957, 8

a.






onaçılan a./ | onlu | Onaçılan tüf?nginin d?st?yi qızıldanmış., | ATahirzade, 525, 19.11.2011

s.






onalmak

f.
iyileşmek | yara savmak

tr.
"AZ BİLİNEN KELİMELER OÑAL- (-اوڭال ) "iyi olmak, şifa bulmak, iltiyam-pezir olmak | geçmek: Yarası oñaldı. Kamus-ı Türki bir hazine.", Süer EKER @CuriousTurkish, 19.12.2023, X"



onarıcı





"– Arkadaşlarıyla, komşularıyla, dostlarıyla bağları koptuğunda | yenilerini aramakla vakit kaybetmeyip, aralarındaki bağları tekrardan bağlamalarının kaçınılmaz olduğuna... müthiş bir örnek olması için, onların böyle bir yetenek geliştirmeleri için onlara "prototip" olmaya da çalışıyorlardı. Yani bir yandan yeni neslin | – Onarıcı, – Telafi edici, – Tamir edici,– "Arabulucu" özellik kazanmasına önayak oluyorlardı."



onarıcı | Anında onarıcı bakım şampuan, | 28.1.2017den önce, reklam

s.






onarımcı

s./ a.
tamirci.

tr. onar-ım-cı
Otobüs, otomobil onarımcılarının önünden geçerken düşünüyorum. 83



onarımcı | onarma işini yapan kimse, tamirci | Makas onarımcısı Fikri Usta kendisine uzatılan paketi açtı., | SKestel, ÜçüncüSes, 1976, 16

a.






onarlamak | Salonları düzenliyen, çieekleri vazolarında onarlayan, pencereleri, kapıları açan Nadia'mn sesi gelirdi yukarı., | Peride Celal, Gecenin ucundaki ışık, 1963, 305 | Zaten yeni tanınanların çoğu gazel yazıyorlar, yahut onarladıkları musammat veya kıt'a şekliyle yeni duyguları anlatıyorlardı., | Tanpınar, On dokuzuncu..., 23. Bs, 2014, 581

f.






onarlı | ondan birimden oluşan öbeklerle. | Keçi bağırsaklarıyla, koyunlarınkini ayrı ayrı, onarlı desteler yapıp kış boyu ılımanlaşan suyun içindeki direğe astı., | Necati Güngör, 1980, 7

s.






onarmak | Seni de Tanrı onara yavrum kalındı / Ben gideyim sen arkamdan gelindi., Halk türküsü | İnme turnam inme sen bu pınara / Avcı tuzak kurmuş var yolun ara / Cümlemizin işin Mevlâm onara., Halk türküsü

f.






onaşım | Yazarın gönlünde yatan gizli bir onaşımla girişmişlerdir belki de işlerine.,BKarasu, 56 | başkasının taşınabilir mallarını, onun isteği ve onaşımı olmaksızın kendi çıkarı ve yararı için alma, | Ahmet Erdoğdu, Ceza Yargılama Yöntemi Yasası Terimleri Sözlüğü, (Çevrimiçi) | http://www.tdk.gov.tr/index.php? option=com_bilimsanat&arama=kelime&guid=TDK.GTS.567bb742206b99.24874832, 24.12. 2015.

a.






onat

s.
özenli, düzgün.





onaylayıcı | Ellerim titriyordu, gözlerim orada burada dolaşıyordu, salonda, kendini onaylayıcı bir hava arıyan hatibe benziyordum., J Nesvadba / E Gürol, Doktor Dong'un buluşu, ÇHA, 103

s.






onca

z.
on kadar.

tr. on+ca
"Öğütlerim taşa yazılmış onca / Ülküm sonsuzluğa açılan gonca, / Bir göğüs sancısı Ergenekonca / Zamanı tutuyor elimiz bizim. / Kıyamete kadar benim nöbetim, / Nice yüzyıllara Cumhuriyetim","
M Ali Kalkan, H Ataş, 7.11.2023, Facebook



onca zamanlık zr. | Onun sadece cismi dışarıdaydı; ve alacakaranlığın hala etkisinde olan –kolay değil, onca zamanlık yoğun bir etkidir bu- umudun üzerindeki örtünün kaldırılıp, kapının aralanmasını bekliyordu içeri girmek için., | Telesiyej, T, 3.8.2011








oncacık -ğı | küçücük | Acımasız biçimde şaklattı değneğini oncacığın sırtında., | ACılga, Sıpanın, 40

a.




GTS-



onculayın onun gibi | Onculayın hiçbir kul yaratmadım. / Onun bir sözünü iki yapmadım. / Ümmetini cehennemde yakmadım. / Benim Muhammedim nurdan Ahmedim., | Mevlid-i Şerif, SüleymanÇelebi, 2012 [İstanbul],YunusEmre, 97








ondalıklı

s.
"Beş ondalıklı logaritma", Arif Akçabay, 1989 (Kitap adı)"





ondalıklı | Beş ondalıklı logaritma Arif Akçabay++

s.






Onduran | ey kanıma çakıllar karıştıran isyan / doğrusu seni toprağı eller gibi sevdim / yaralarımı onduranımsın / yatağımı hiç boş bırakmayan, | İ Özel, Kan Kalesi, ?

a.






ondurmak

f.
1. iyileştirmek, şifa vermek. 2. Birinin mutluluğunu sağlamak, mutlu etmek.

tr. on-dur-
"Kar mı yağdı güvendiğin dağlara / Seni de bir türlü ondurmadı mı kader / Üzme kendini her şeye rağmen / Dünya yaşanmaya değer / Bu yerler bu âlem her şeyden yoksun / Sana sesleniyorum duyuyor musun", İlhan Geçer, 1986, 53"



ondurucu | Ama küçük bir suç ortaklığı, çocuk için çok daha ondurucudur., | RehaMağden, 2005, 36

s.






one minute | (oku. van minut) Bir dakika! Başbakan Erdoğan'ın Davos zirvesinde açık oturumda idareci D. İgnatief'e hitaben söylediği söz. | Dünyaya 'one minute' çeken Tayyip Erdoğan'la gideriyor 'güçlü Türkiye' açığını., | YOğur, T, 24.5.2011




ing.



ongun

s.



"Bilirdi onların [güvercinlerin] yeniden dönüp geleceklerini... En gururlu ve ongun anıydı, onların yeniden dönüş anları. Güveni, içtenliği, özgürlük ve sevgiyi bulurdu bu gelişte.", M N Ünver, Özgür Sevi, 1990, 7"



ongun | Ongun bir kimse değilsem, esir düştüğüm râuf bir gece mi dersin? , | Mustafa Gazi, Kent Vaizi, 2024

s.






onikigen


on iki kenarı olan çokgen.
a.

“Ancak gövde Ulu cami minaresinde olduğu gibi, sekizgen olarak devam etmemekte, yassı bir profilleme ile silindire, sonra onikigene dönüşmekte, daha sonra tekrar bir silindiri takiben bir sıra mukarnas bordürü ve mukarnaslı şere...”,
Vakıflar D, 1973, C 10, 242



Onlara da, Doğu klasiklerinden 'Mantıku't-  Tayr' adlı kitabı salık veriyorum.








onlarca | 1. pek çok, çok sayıda olan | Onlarca, yirmilerce, otuzlarca* rengarenk tek çorabın asıldığı ev acınacak bir görüntü kazandı/kaybetti., | BUzuner, 1993, 18 2. Z. Onlara göre, onların düşüncesine göre

s.z.




TDK++



onlarsız

s.
onlar olmadan.


"Onların hasreti gönlümde sızı / Kavuştur ya Rabbi ne olur bizi / Bilmedim onlarsız kışı ve yazı / Ayrılık derdiyle hemen de doldum", Yasin Şen, Bir sevda türküsü, 77"



online | Çevrimiçi; hatta, hattan* online nüfus | İnternet kullanan nüfus | 485 milyon kullanıcı sayısı ile dünyanın en geniş online nüfusuna sahip Çin'de pornografi ve şiddet de içeren sağlıksız içeriklerin kaldırılması için başlatılan mücadeleye son hızda devam edileceği bildirildi., | T, 1.9.2011

a.


ing.



onluk (I)

s.
ona göre, onun için.


"Tam onluk bir iş!", 30.06.2024"



onluk (II)


on numaralık, on numarayı hak eden şey.


"Tam onluk bir iş!", 30.06.2024"



onmak | Ayn m. Unmak. | Hiç unmayacak bir asabî derd-i serim var / Nazlım, bugün ayrılma yanımdan kederim var!, R T Bölüksaşı, ?

f.






onmaz

s.
ölümcül yara.


"onmaz yara: blessure mortelle.", C B de Meynard, Dictionnaire turc-français: Supplément aux dictionnaires ... , 1881, 183 | "Birden onmaz bir korku aldı içini. Telaşla soludu. Bir tuhaf oldu. Kulakları, yöresi, karanlık, bostan tarlası, orman, dere, sessizlikten çın çın öttü. O sessizliğin içinde kendisiyle çocuğun ölüsü yoktu sanki", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 82"



onmaz/unmaz BTS+ | anathe yine | incurable iyileşmez | Şehzade unmaz kara sevdalara düşüyor., | İHınçer, 1946, 5




fr.

bts+



onovluk | Bu görüş yolu, bir yandan Anadoluda teklikci (unitaire ) bir onovluk doğururken, özge yandan Karadenizin öte kıyısında birleşik bir devlet ortaya çıkarıyordu., 330

a.






ons |

a.






onsuzluk -ğu | Bu yaşamanın artık ne manası kalır. Onsuzluk, ışıksızlık*, havasızlık, susuzluktan farksız benim için..., | FAtabek, DK, 181

a.






ontik | Bütün bu söylenenlerden sonra objektivasyon'un ontik yapısını şöyle şemalandırmak mümkündür., | Turgut Uyar'ın | Göğe Bakma Durağı Şiirinde Tema'ya (Matris) Ulaşma.../A. C. Issı, GaziÜKırşehirEğitimFakültesiD, C 5, S 2 (2004), | 140 22.4.2017g

s.






onu beşi onu bunu | yoksa niçun medeniyet olsun almanyada gavur memleketi / sen onu beşi bırak kızları dehşetti, | NBüyüm, 1968, 50








onuk -ğu

a.
1. Sağlıklı, dayanıklı 2. Uğurlu, aziz, saygıdeğer 3. Usul, yol, teamül 4. Yararlı, faydalı

tr. on-uk
Miski amber ile versem kokuyu / Kötü iyi olur mu versem onuyu / Nasihatım olsun, alma kötüyü, / Döşeğine girsen lezzetine bak 38



onulmak | İyileşmek, sağalmak. Bayram dedin de bayram gelince / Çantalar çuvallar kömbelerle dolunca / Küsler barışıp herkes gülünce / Ne güzel onulur yaramız bizim., Hüseyin kurt, Aktepe Hassa Hatay, 26.03.2008, | https://www.antoloji.com/aktepe-hassa-hatay-siiri/, 1.12.2024

f.






onulmaz

s.
ayn. m. Çıkılmaz. Çaresiz, dermansız.


"Bu dert onulmazdır bilirim zati / On beş yıldır verdik ömrü hayati / Aldı bugün vücuddaki sıhhati / Bütün halk içinde kınattı bizi.", San, Hicranî, 180"



onulmaz | Ama bu | rastlantı sonucunda | Kuyucaklıyla Sansaryan Han'da bir hücrede tanışmıştım. Ve onulmaz, umarsız, umutsuz gibi görünen o gece, | Kuyucaklı Yusufu bir solukta okumam beni dirençli, güçlü kılmıştı., | Celal Üster, C, 2.4.2018

s.






onulmaz | iyileşmez. | Âteş gibi bir nehr akıyordu, / Ruhumla o ruhun arasından, / Bahsetti, derinden ona hâlim, / Aşkın bu onulmaz yarasından.'', A Haşim, | Parıltı, Dergâh, S 3, 16 May 1337/1921

s.






onun bunun | Melkon bize döndü bu sefer : | Ben zenaat sahibiyim! dedi . | Çoluk çocuk sahibiyim. Bedavadan bir zıkkım içeceğim diye onun bunun peşinde meyhane meyhane dolaşmadım., K Korcan, Tatar Ramazan, 1969, 16 | Yoksa lâf olsun diye mi iyi insandı denir kim ölmüşse onun ardından? Oysa , iyilik görece bir şeydir . Sana göre iyidir de ona göre kötünün kötüsüdür. Niye? Öyle işte (...) onun bunun derdiyle ilgilenir , öğüt verir , dilekçelerini yazar , işlerine koşar , o da iyidir elbet., Oktay Akbal, Ölümsüz oyun, 1981, 64








onur | onuru kırılmak şeref ve haysiyeti incitilmek 9.2.2011

a.






onurlanmak

f.


fr. honour'dan onur + tr. lan-
"onurlanmak f. Akçaabat anırlanmak, kibirlenmek, benliklenmek "Trofim hiç de onurlanmadı, kabarmadı, kasılmadı. Yapacağı işi yapmış gibiydi. Babasının yanına yanaştı.", Ü Kaftancıoğlu, ÇG, 46 "



onyıllardır on yıllardan beri | İlkin, siyaset nedir, nasıl yapılır, onyıllardır bir türlü anlamadıkları için., | HBerktay, T, 28.10.2010








ooo

ünl.
sevinç belirtisi ünlemi.

tr.
Tümümüzü sevdiğini belli eden bir sesle konuştu: - Oooo! Demek benimleydiniz? Demek Rahmi amcanızı izlediniz. Gelin gelin. şu ağacın gölgesinde birlikte oturalım 77-78



ooo nida | Şarkının ooooooo-oooo'larıyla salınıp duruyor., | NGüngörmüş, 1999, 85








oosit | Ayrıca yumurtalıklarda oosit dediğimiz yumurtaların sayısının ve genetik yapısının bozuk olması gibi durumlar da var. | , | HKelebek2, 19.7.2016

a.

tıp




ootfokus | öz-odak | telefonda lazer otofokus özellikli ve 2.0 diyafram aralığına sahip 16 MP arka ve 2.0 diyaframa sahip 8 MP ön kamera bulunuyor, | NokiaReklamı, 10.1.2017 basın

a.






opak | ing opaque şeffaf ve geçirgen değil. Göstermez. Saydam karşıtı.

s.






opaklık -ğı | gizlilik, saydam olmama. | Ülkelerin gizli gündemleri varsa, bu opaklığa yani örtülülüğe işarettir. Kimin Kızıl Elması yok ki? , | FTürkel, T, 9.12.2010

a.






opal | Oysa karşımda oturuyor / O opal lambanın gölgesinde / iyi eğitilmiş kötülüğün bütün incelikleriyle., | M Mungan, Yaz geçer, 1992, 80

a.






opallik -ği | Kontrast, negatif görüntü üzerindeki gümüş birikintisinin yoğunluğudur. Bütün fotoğrafik görüntülerin bir yoğunluğu vardır. Eğer bir film üzerindeki her hangi bir noktada bir gümüş birikintisi yoğunluğu yoksa o nokta saydamdır ya da film tabanı renginde ve opallik derecesindedir., | https://fotografya.gen.tr/, 04.10.2024

a.






oparlör | bkz. Hoparlör. | [A]haliye fermanlarını beyan ettiği oparlörlere benzer bir şey vardı ki-., | İ O Anar, 2013, 40

a.






open | açık | Üç 'division' var: Open divisionda kadın da olabiliyor ama genelde takımdaki herkes erkek., | GArslan, MCumartesi, 14.7.2012

s.


ing.



open gate | açık kapı | Open gate' uygulaması Yeşilköyde start aldı, | T, 16.3.2012

a.


ing.



operasever | Bugün operaseverlerin günü, | Cum, 19.9.1986, 4








operasyon | operasyon yemekoperasyona maruz kalmak, kendisine karşı harekat yapılmak. | Gruplar birbirine yakın olsun, biri operasyon yerse diğeri yardımına gitsin., | Z, 16.10.2012

dey.a.


ing.



operasyon çekmek operasyon yapmak | Ayrıca diyelim ki, Stratfor İsrail hesabına psikolojik operasyon çekmekte (literatürde böyle kullanılmakta)., | YOğur, T, 15.3.2012








operasyoncu


harekatçı.

ing. operation + tr. -cı
"MİT içindeki güçlü ve eski isimler arasında rekabet yaşanıyordu. Büyük bölümü eski operasyoncu ve dolayısıyla dost olan kişiler arasında rekabet vardı . Bunlann her biri kendi adamlarını kullanarak iş kotanıyorlardı . Bunlar arasında illegal yollara sapanlar , MİT'in şirket içi operasyon kurallarını ihlal edenler dahi ... ", Haftaya bakış, 1998, C 7, S 6-18, 14"



operasyoncu | MİT üstünden operasyoncu idari-mali uygulama-yönelimler, izlenen Suriye politikasının Türk siyasetinde yol açtığı hasar kaynaklarındandır. .,foveaoberaza, 30.1.2013

s.






operatif | operative | Örneğin Odatv'nin iki kalemşoru burada operatif yazılar yazıyor ve elbette hedefte AKP var., | EUslu, T, 28.5.2011

s.


ing.



operatik | operasal, operayla ilgili | Çizgi filmin babasının operatik yaşamı, | T, 3.2.2013, başlık

s.






operatör | cerrah. | Hazık bir operatörümüzün macerası..., | GugukG, 17.5.1947, 2

a.






opere edilmek | ameliyat edilmek. | ... bu esnada yapılan tetkiklerde akut böbrek yetmezliği ve uylukta enfeksiyon tanıla-rı ile opere edilip yoğun bakıma alındığı, takiplerinde ise hastanın kaybedildiği anlaşılmaktadır., 31.08.2024, İÜ SSK kararı

b.a.






oporta

s.



"Yahut bizim bir avuç tahakküm yapan Oligarklarımızın istedikleri gibi bir geçiş olacağı da hiç kimse tarafından garanti edilemez. Ancak bir geçit belgeleri, alametler, belirtileri içinde olduğumuz oportadadır.", Kıvılcımlı, FK ve T, 18"



oportunist | opportuniste fırsatçı | O günlerin etkili hakaret kelimeleri 'pasifist' veya 'oportunist' gibi kelimelerdi., | MBelge, T, 17.7.2011

s.


fr.



opsiyonlu | muhayyerli. | Hadises, sürpriz bir reklam anlaşmasına imza attı. Bir yılı opsiyonlu, iki senelik sözleşme yapan şarkıcının, marka yüzü olduğu firmadan 5 milyon Tl aldığı iddia edildi., MlCadde, 1.1.2019, 1

s.






opt-out | seçim hakkı* | Ne var ki carî antlaşmada bu opt-out yani istediği ortak politikalardan muaf olma ayrıcalığı tanınmıyor., | CAktar, T, 20.11.2012




ing.



optatif | seçimlik HukukFakültesi GK Zabitları 1946-1948, I, | 79-94

s.






optik | optik cevap kağıdı | Sınav görevi ihmal ve kusurları: Öğrenci optiklerinde kitapçık türünün işaretlenmemesi-., | Aralık2014 İÜAUZEF ınavı yönergesinden

a.






optik okyuculu a.








optimal, optimasyon








optimist








optimistlik | Pesimistlik derttir ama optimistliğin bu kadarı da hakikaten ayakları yerden kesebilir., | MAltınok, T, 5.8.2011

a.






optimizasyon | Photoshop ve imaj optimizasyonu yapabilen, | HT, 3.4.2011, iş ilanından




ing.



opto | ...nano/opto-elektronik ve yarı iletken teknolojileri, ORDMİL








or | Orgeneral

kıs.






ora | buranın zıddı. Uzak yer. 2. mec. Göt | Bu millet o kumaşa, afedersiniz, orasını silmez., | ÜKıvanç, T, 27.8.2011 | oralarda olmamak deyim aldırış etmemek | Bu Azize'nin annesini biraz memnun etmedi. 'Çocukluk lazım değil', dedi. Fakat gençler oralarda değildi. Biz kemali ciddiyetle ayakkaplarımızı ve çoraplarımızı çıkardık., | HEAdıvar, KA, 18 | orasına burasına | Kaldırımlarınkenarlarına park edilmiş otomobillerin orasına burasına birikmiş karları avuçlarıyla sıyırdı, | DCeyhun, 98

a. mec.






oracıkta / oracıktaki oradaki | Anne girer. Kız girer, yorgundur, çantasını bir koltuğa fırlatır, hemen oracıktaki koltuğa oturur., | Mİzgü, 11 | Mezar hemen oracıkta bulunmuş ve ölü çıkarılmış. Kavağın dibine koyulmuş., Naciye Poyraz, 1979, 23








oradalık -ğı

a.
orada bulunma hali.


"Yüz yüze iletişimde bir "yüz yüzelik" ve "oradalık" vardır. İletişime girenler genel olarak aynı fiziksel mekânı paylaşırlar. Kitle iletişimde ise yüz yüzelik ve oradalık yoktur. İletişime girenler farklı mekânlarda bulunduklarından aralarında belirli bir fiziksel mesafe bulunmaktadır.", Metin Işık, İletişim Bilimine Giriş, 2016, 78"



orak | orak biçmek | Ben sağa orak biçmeyi bi hammada öğredirim., | FAtabek, DK, 135

a.






orak hücre hastalığı | talasemi

a.

tıp


GTS-



orakayı / orak ayı | Rumi takvimde yedinci ay, temmuz | orakayının son günlerinde / kabarıverir fır fır etekler, | YMiraç, 1981, 71

a.






oralet | Çocuklar / Ablalarından arta kalan / serum hortumuyla / oralet emiyorlar, | BünyaminK, 18

a.






oranjet | Katıksızlıklarını tercih ederim ama yine de çok az şekerli çocukluk | madlenlerini ve portakal kabuğunu çevreleyen kara kakaosuyla | oranjetleri yabana attığım sanılmasın., | Uluengin, T, 19.10.2012

a.






oranlaştırılma | Bu elastikiyetin kanununun, devlet bankası iskonto haddi ile, oranlaştırılması çok yerinde olur., | Taray, 135

a.






oranlı | Her koşulda mikdarı abartmıyorum ve patatesi mutlaka soğuk, pilavı da en düşük nişasta oranlı pirinci bularak tüketiyorum., | İpek İzci, HrCmrts, 16.6.2018

s.






oranlık | Kazakistan'da evlilik dışı doğan bebek sayısı dokuz yılda %22.7'den hafif azalarak yüzde  19.1 oranlık bir düzeye düştü (Doğan her 5 bebekten 1'i evlilik dışı)., | www.turkkazak.com, 3.9.2011

a.






orantılanma | Oranlı hale getirme işi | Bunun memeleketteki ticaret ve üretim hacmi ile orantılanması her idare meclisinde düşünülmemektedir., | Taray, 107

a.






orantısal | nisbî | Onun dizaynı, orantısal varlığı ve hatta rengi üzerinde hiç durmaz mıyız? Beğendiğimiz bir otomobili neden beğendiğimizi sorduğumuzda, bu sorunun yanıtı, onun hoşumuza gittiği, onda kendimizden bir nitelik bulduğumuz şey, bizim tinimize ..., | İsmail Tunalı, Denemeler, 1977, 204

s.






orantısallık -ğı | Somut olayda, davacılar mülkiyete müdahalede orantısallık ve adil denge gözetilmediğini; vatandaşa | bireysel ve aşırı külfet yüklendiğini; aşırı ve orantısız bir ispat., | Zekai Mete, 13.01.2014, Karamurad çiftliği mütalaası

a.






orcik şekeri | Maraş'ın pekmez sucuğu, Elazığ'ın orcik şekeri ve kuru dut'u Erzincan'ın tulum peyniri, şavak peyniri meşhurdur., | MAksoy, 15.8.2013 eposta

a.






orço | orospu çocuğu'ndan yontma (kısaltma) orospu çocuğu | Hatta 2002'de Cem Uzan'ın Star Gazetesi'nde çalışırken politikacılara orço Abdullah, pezo Vecdi, hibino Recep, tekerlek Abdüllatif, beşlik Bülent gibisinden sıfatlar taktığı, kimsenin dikkate almadığı, gülüp geçtiği bildirilir., | SYaşar, T, 20.8.2014 22.8.2001, Olympos, EkşiS

a.






ordeal | İngiliz yargılama hukukuna ilişkin son derece ilkel yöntemlerin uygulandığı bir dönemde nasıl oldu da son derece hukuki olan jüri sisteminin uygulanmasına rastlandı Çünkü bu dönemde ordeal denilen ve kişinin suçlu ya da masum oluşunu tespit etmek için uygulanan son derece ilkel ve acımasız bir yöntem vardı., Şahban Yıldırımer, İHnun İngiliz common law...

a.


ing.



ordinaryüs | bir işin en derin mütehasıssısı. | O bence bu işin ordinaryüsü!, 17.12.2024

a.






ordinaryüslük -ğü | Bunu yanıtlamadan önce biraz daha geriye gidelim: Ordinaryüslük, yani ömür boyu kürsü (anabilim dalı) başkanlığı kaldırılmadan önce de, özellikle Atatürk'ün ölümünden sonra, milliyetçi kesimden homurdanmalar duyuluyordu ve Almanya'dan kaçıp gelen hocaların çoğu geri döndü., | YSavaşçın, T, 18.12.2012

a.






ordu millet el ele | Bu eleştirilerin tavan yapmasında, kuşkusuz Başbakan Erdoğan'ın Uludere sonrasında 'ordu millet el ele' klişesini sıkça sahiplenmesi oldu., | MAltınok, T, 13.1.2012








ordubozan TDK+ | 1. Oyunbozan 2. Arabozan 3 hlk. A varis 4. Mızıkçı, dönek 5. Çok yanamaz çocuk | +Bir antrenör böle bir çalışmada bulunduğunda, daha sonra kadro dışı kalan ordubozan tipli bir sporcu 'Hocamız bize doping yapıyordu'! diyerek antrenörünün aleyhinde bulunabilir., | AliGümüş, YŞ, 24.3.1999

s.






orducu | ordu yanlısı, orduyu müdafaa eden | Sorgulayacak mı, araştıracak mı yoksa bir zamanların 'orducu' medyası gibi bu olay karşısında gözlerini yummayı mı tercih edecek? , | AAltan, T, 27.8.2011

s.






orduperver | Çünkü ders çıkarılabilecek onca siyasal deneyime rağmen, günümüzdeki orduperver tercihlerin sol adına hâlâ sürebiliyor olması problemli bir sol tarihin göstergesi değildir de, nedir? , | NÇınar, T, 11.5.2012

s.






ordusal | orduya ait, orduya dair, orduya ilişkin. | Siyasal ordusal zaferler ne denli büyük olursa olsun, iktisat zaferleriyle taçlandırılmazlarsa elde edilen zaferler sürüp gidemez, zamanda söner. Bu itibarla en kuvvetli ve parlak zaferimizin dahi sağlıyabildiği ve daha sağ- ..., | Varlık, 1963, S 589-612, 16

s.






orfana | hizmetçi Ayşe Ayaroğlu, Keşan, Kadıköy, 27.7.2019

a.






orfeusculuk -ğu | www.hermetics.org/Orpheus.html, Orpheus ve Orfeusculuk - www hermetics org, 26.7.2016g

a.






org | organization teşkilat, örgüt kar amacı olmayan vakıf veya dernek gibi kuruluşlar

kıs.a.






organ mec. Tenasül uzvu, kamış, penis | Belki bu yüzden en çok onun şişiyor pazuları. Belki bu yüzden en büyüğü onun organı., | YErdoğan, 39

mec.






organel | organel Hücre içerisinde bulunan kendi içinde özelleşmiş yapı. | Burnumuzun beynimize en yakın kısmındaki küçük bir bölümde ilkel bir organelimiz var, bu partikülleri hissediyor., | IşılAçıkkar, StarPazar, 3.1.2016

a.


fr.



organik | Atan damar bıçağın ucunu geriye doğru itti. Tak tak tak tak. Frene basmak istiyor, soluğunu yavaşlatmak, organik çareler denemek. Bıçağı biraz daha ittim. Eliyle burnunu sıktı., E Emine, Kurabiye saatinde, 1992, 5

s.






organik | organik kimya Kimya ilminin organik maddelerin yapıları ve kimyevî özellikleriyle uğraşan dalı. Organik kütle: Ölmüş hayvan ve bitkilerin üst üste yığılıp zamanla sertleşmesinden meydana gelen kütle: Taş kömürü organik kütledir.Kubbealtı orgi/orji | orgy toplu seks? | Geçmişinde acısı çıkartılacak öyle çok soğuk gece, içinde öyle bir açlık vardı ki, patlama anını önceden kestirmek dikkatli bir göz için o denli güç değildi aslında; kışın çiftlikte yapılan kokainli orjiler, İsveçli dilberlere gösteriş uğruna Haliçe savrulan paralar, on beş yaşındaki kızlara verilen sus payları ve babadan kalma kumar tutkusu yüzünden serveti erimeye başlamıştı bile., | TKiremitçi, 2005, 95-6 | Ancak Bakanlığın bulduğu ismin İngilizcede 'toplu seks' anlamına gelen 'orgy' ile benzerliği ortaya çıkınca sıkıntı başladı., | M, 23.7.2011

s.a.


ing.



Organiklik –ği | Türklere 'sözleşme' kavramı kadar yabancı, onun kadar yaşamlarının varsayılan doğallığını ve topluluklarının organikliğini bozan az kavram vardır ki zaten vaadlerin ne ölçüde zaman ve yerinde tutulduğu veya tutulup tutulmadığı da buna işaret eder. Metafor olarak bile kullanışsız., | M Önderman, 28.10.2019, tivitır

a.






organizasyoncu | Kargalardan biri organizasyoncunun gözünü çıkarsa keşke, | | http://forum.kanka.net/archive/index.php/t-513226.html, 29.1.2008

s.






organizmacı | Arsal 'milli şuur', 'milliyet duygusu' ve 'milliyetçiliği' aynı anlamda kullanır; evrimci organizmacı bir yaklaşımla açıklar, | NErgan, 2016








organlaştırılma | Ne ki burada bile, herhangi bir kişinin adına, | organlaştırılmasına, | kurumlaştırılmasına, özel yetkilerle donatılmasına rastlanmıyor., | HBerktay, 29.3.2012

a.






orgazm





"Bir kadının neresinde süsenler biter ki / Orgazmından kaç iklim ayaklanma çıkar ki", Haydar Oğur, 1994, 122"



orgazmik | Neredeyse orgazmik bir keyif/zevk hissettirdiğini iddia eden araştırmacılar vardır; bunlardan en meşhuru Ian Stevenson; ölüm ve ötesi ile ilgili araştırmalarının neticesini uzun süre (17 yıl) yayımlamayıp soranlara şöyle demiştir: Ölüm sonrası hissedilen olağanüstü zevk / mutluluk hissi nedeniyle intihar salgını olmasından çekindim., Turan Bozkurt, 15.8.2019, rindan

s.






oricik -ği | Erzincan'da 'Oricik', Balıkesir'de 'Yatık', Osmaniye'de 'Şabeleme' yapan ve bizi biz yapan hikâyeleri görün., | AÇelik, T, 11.11.2010

a.






origami | Aman tanrım yüce okur; Memo'nun en sevdiğim origami ödevinden kalktım., | AyçaŞen, R, 13.2.2010

a.






orikülüs | Doktor bir takım sualler sordu, göğsünü dinledi, nabzına baktı... Bu arada, Peyami Safa'nın çenesi durmaz, başladı hekime izahat vermiye... -Orikülüste şu olursa, vantrikülüste bu olur... Şiryan-ı tahtelkavide şu olursa, şiryanın epher'de bu olur, Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 68

a.

tıp




orion takımyıldızı | Auster de kabul etmez ama; onun Türkiye'ye gelmesi için cezaevlerinin boşalması, hükümetin ise koloni halinde Orion takımyıldızına ışınlanması gerekecektir., | ATuranAlkan, Z, 6.2.2011

a.






oriyantal | oryantal. Şarkkari. Doğuya özgü. | Bestenin tamamiyle biz olan sesleri içerisinde bu oriyantal levhalar ilham eden yerler ne yabancı kalıyordu? , H Â Yücel, İçten, Dıştan Bizim havamız, ? ?

s.






orkide

a.
malum çiçek.


"Yaldızlı tabaklarda kırem âbidelerle / Güllerle, çiçeklerle, asil orkidelerle", M C Kuntay, Kongre eğleniyor"



orluk | orgeneral olma hali | Güner'in Genelkurmay İkinci Başkanlığı'nı boşaltması sonrası, bu göreve | korluktan | orluğa yükselen bir ismin gelebileceği ifade edildi., | T, 4.8.2011

a.






Orman taşlamak

dey.



"orman taşlamak | nabzına bakmak | iskandil etm.", K Steuerwald, Almanca-Türkçe sözlük, 1974, 131 | "Nedim Paşa bir teftiş sırasında Eşref'e, "Bu sene kasabanın bozuk yolları taş döşendi mi?" diye sorar. Kamil Paşa araya girerek "Efendim Eşref Bey, sokaklara değil, elalemin başına taş döşüyor!" diye sitem eder. Bunun üzerine Eşref, Kamil Paşa'ya dönerek şu dörtlüğü okur: "Söz demem bir kimse hakkında tahkik etmeden/ Eski bir darb-ı meseldir gerçi orman taşlamak/ Hicvedersem haini, zahid, günah ettin deme/ Dini İslam'da sevabdır çünkü şeytan taşlamak.", https://www.yenimesaj.com.tr/edebiyatimizin-guleryuzu-H1098031.htm, 29.01.2024"



ormancı

a.



"Bir iken bin ettin kendi adını / Görmedim sen gibi iş üstadını / Yeşertirsin kurutursun odunu / Sen bağçevan mısın ormancı mısın?", Azmi, ?"



ormancı

s.
ormana çok giden gelen kimse.





ormanlaşmış | orman değil iken orman haline gelmiş | Rayiç değerler konusunda ve ormanlaşmış eski tapular konusunda iade başvuruları bölümü gözden geçirilmelidir., | İsaDemir, 3.6.2012 eposta

s.






ormanlık -ğı | / | Ormanı çok olan, ormanla kaplı veya orman gibi olan (yer), orman hâlini almış olan (yer). | Homeros yukarıki teşbihte ormanlık tepeyi, bunda ise deniz kıyısındaki kayayı, taşan bir nehir, dalgalar ve rüzgârlar gibi dayanılmaz kuvvetlere, hiç bir zarar görmeksizin sebatla, fütursuzca karşı koyan birer kuvvet sembolü olarak tasvir ..., | LiteraD, 1954, C 1-6, 98

s.a.






ormansızlaşma

a.
Ağaçların yerine konması veya yeniden herhangi bir ağaç birliğinin oluşturulması amacı olmaksızın kesilmesi. ormanların veya dikili alanların tahrip olarak ormansız alanlara dönüşmesi


"Zamanla yer yüzündeki ormansızlaşma ve bunların doğurduğu felâketler insanları kaygılandırınış ve bunun neticesi yer yer ormanları koruma ve hatta yeniden orman kurma 4.", AYZE D, 1946, S 9-10, 4"



Ornatılmak | ornatmak fiilinin edilgen hali | Oluşumun ana mekanizması biyojenik maddelerin Mn, Ba, Ni, Cu gibi elementler tarafından ornatılması şeklindedir., | H Öztürk, Kocalı Karmaşığı İçindeki Fosil Manganez Nodüllerinin Özellikleri ve Oluşumu, Adıyaman, Türkiye Jeoloji Bülteni, C 36, 159-169, Ağustos 1993, 159 | Şu bir gerçektir ki lületaşı oluşumları da Doğu-Batı yönünde gelişen fay hatlarına bağımlıdırlar ve bölgede yer alan magnezit yataklarından jeolojik zaman içinde gelişmiş ve yamaç aşağı formasyonlar içine yerleşmiş magnezit çakıllarının silisli sularca ornatılmalarıyla şekillenmişlerdir., | Rifat Bozkurt, Eskişehir ve Yakın Yöresi Süs Taşları, TMMOB Eskişehir Kent Sempozyumu / 2014, 231 | ... gözeneklerde anhidrit çimentolanma ve mineral dönüşümleri ile ornatma (replacment) olaylar gelismistir (Sekil-16). ... bir kısım gözeneklerin evaporitile çimentolanmasına neden olmuştur (Araç ve Yılmaz, 1988, Yılmaz ve Turfanda, 1989)., | Türkiye ... Petrol Kongresi: bildiriler, 1992, C 9, 169

f.






ornömantal

s.


x
"... resimlenen şeyler, seyircinin gözleri önünde, birer gerçek gibi tecessüm etmişlerdir. Hadislerin empoze ettiği kayıtlar neticesi olarak İslâmlıkta resim, bir tek yol tutmuştur. Bu yol, ornömantal ve dekoratiftir.", AÜİFD, 1953, C 2, S 2-3, 156"



Orografik | dağın düz yüzeyi genellikle orografik bulutlar (hava parselinin yukarıya doğru bir engebe veya engel tarafından yükselişe zorlanmasıyla oluşan bulut türü) ile kaplı halde bulunuyor ve bu görüntü ile ziyaretçilerini büyülüyor., | Raillife, Ekim 2019, 25

s.






orospu | orospunun tevbesi yarağı görene kadardır atasözü. A Savaş, 22.08.2016

a.






orospu çocuğu | argo. | Bu Charlie Mingus denen / o... çocuğu; / umulmadık anlarda gamdan gama geçer, / ona esin taşıyan melekleri bile/ şaşırtırdı eşşoğlusu., | CahitKoytak/MehmetGüreli, T, T, 10.5.2012 | Kim bu 20 numaralı orospu çocuğu bu dindar geçinenlerin hepsi aynı bok, | @bjkburcu 24 Mar 2015, Twitter

b.a.






orospulaşmak | Kendi çıkarına olduğunu düşündüğünde hırsızlığı hak olarak görüp, sporun ruhunun orospulaşmasına sesini çıkar-a-mayan bir kısım kalem esnafı ağız birliği etmişçesine ve tek merkezden komutlandırılmışcasına Trabzon'laHESaplaşmaya giriştiler., | STunalı, T, 18.8.2012

f.






orta altı ortalı defter ortaya çıkarmak –i deyim | Şunları bir ortaya çıkarsam, hiçbir derdim kalmayacak., | FAtabek, DK, 1972, 24








orta gelir tuzağı | ikt. (Homi Kharas ve Indermit Gill, 2007'de yayımladıkları Asya ülkelerinin büyüme problemleri ile ilgiliBir Doğu Asya Rönesansı- An East Asian Renaissance) Fakirlik tuzağını aşıp orta gelir seviyesine gelen fakat çeşitli sebeplerle burada sıkışıp kalma yani zengin ülkeler sınıfına geçememe | Türkiyede son aylarda 'orta gelir tuzağı' kavramı sıkça gündeme geliyor., | GKarabulut, T, 30.7.2012

a.






Orta hizmeti | orta işi. | Hilmi Beyler orta hizmetine bakacak bir kadın ararlarmış., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 48

a.






Orta işi | orta hizmeti. | Hilmi Beylerin evinde orta işine filan bakıyorduk., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 68

a.






orta karar | Çarli'nin yeri Bodrum'da çarşı içinde, orta karar bir evin yatak odası büyüklüğünde şahane bir meyhane., | DOral, T, 2.1.2012








orta karar orta | Orta karar bir çay ver!, | OsmanAkkuşak, 1.9.2011 orta sınıf orta sınıflaşma | Muhtemelen entrik düşünceye yatkın olan kimi zihinler, bu girişimi, Türkiye'deki muhafazakâr orta sınıflaşmaya karşı yeni bir oyun, Müslümanların mal ve mülkle olan ilişkisini zayıflatarak onları yeniden kasketli, şalvarlı maraba yapmak isteyen çevrelerin bir kurgusu şeklinde görmeye eğilimliydiler., | MNBostancı, Z, 20.5.2012

a.






orta kesme | Kenara taşınan toplar hâlâ kör orta kesmeye feda ediliyor., | AFIşık, T, 5.8.2011

a.






orta kesmek | Orta kesmek çağdaş futbolda bir ayıp gibi, gözden düşmüşken Gaziantepli oyuncular neden bu davranışta ısrarcı oldu? , | AFIşık, T, 30.7.2011

f.






orta orta yapmak futb. | Sonra tam korner noktasınının üzerinden bir orta yapmıştı. Aman efendim, ne ortaydı o!..., | NGüreli, SO, 117








orta parası | Düğünlerde ve benzeri etkinliklere havaya saçılan müzisyenlerin toplayıp arasında paylaştığı para. Nam-ı diğer alatura. (ibogitar, 27.06.2010) UludağS | Çalgıcı olarak yetiştirilen çocuğun, babası ya da topluluk içindeki diğer ustaları tarafından düğünlere götürülmesi ve burada orta parası toplattırılmasına sıklıkla rastlanır., | İ. Y. Yükselsin, Uluslararası Sosyal Bilimler D, 2, Yaz 2009 | Orta parasını dördüncü kattaki Krikor Amcaya veriyorum., | MEsayan, T, 13.3.2011 | Esnaflar arasında | orta parası adıyla para toplanarak, ihtiyacı olanlara yardım edilir., | www.chpbolu.org/Bolu_ilceleri.aspx. | Pistollerden en iyisi Desert Eagle (Deagle) diyorlar, diğerlerine -sadece bu da orta parası az olanlar için- ideal diyorlar., | www.forumturka.net/forum/counter-stri, 5.9.2009 | orta solcu | Orta solcuların ve de yavaş yavaş yolcuların seçim otobüsünde her gün olduğu gibi o gün de yoğun bir çalışma vardı., NGüreli, SO, 17 

a.






orta sınıf








orta sınıflaşma | Orta sınıflaşmanın bu kadar geliştiği, kitle iletişim araçlarının bu kadar çoğulculaştığı ve siyasal bilinçlenmenin bu kadar arttığı bir ortamda, askerî cuntanın 1960 ve 1980 benzeri bir yönetimi tesis edilemezdi., | GDalay, KararG, 28.7.2016








orta sınıflaşmak | orta sınıflaşmak | Türkiye orta sınıflaşıyor., | FuatKeyman, HaberTürkTV, 26.4.2017, 23.15 | orta sınıflaşan seçmen..., | İhsan Aktaş, 22.7.2019, tv

bf.b.f.






Orta yardımcısı | ...Arnavut bahçıvanlar, Boşnak orta yardımcıları yuva belledikleri köşkü terk etmemişlerdir., | tarih, eyl 2014, 90

b.a.






orta yere ayak vermek | Malum, mum dibine ışık vermez. Bazı ileri görüşlü parlamenter arkadaşlarımızın, abilerimizin sık sık bu tür | sivil meclisleri ziyaret ederek, | ee, arkadaşlar, neler olup bitiyor, hele anlatın diye orta yere ayak vermesinin sebebi budur., | ŞAbak, 10.7.09 ortaya karışık | Seçici ekipteki arkadaşların hakkını da yememek lazım! Evli ve çocuklusu da var ekipte, deli taklidi yapanı da. Herkül'ü de, mahalle delikanlısı da. | Benim sağım solum belli olmaz diyeni de, öğretmeni de. Yarışma için okulunu donduranı da, Karadenizlisi de.Tam ortaya karışık! Seç, beğen, al durumu., | MustafaDoğan, HTürk, 15.9.2016








ortaca | Lam'ın mahreci, dil kenarından yukarı dişlerin dibindedir. Aşikare, ortaca ağzı açmak suretiyle ince okunur., | Bir TecvidKitabından, 22.5.2017+ 2. TDK+ Özel, | Muğla iline bağlı ilçelerden biri.

a.z.






ortacı tekstil 2012








ortada | nötr | Biliyorsunuz, oranın çok seçmeni var. Çoğu da ortada. Bu mazotsuzluk yüzünden muhalefet partisine oy verebilirler., | NGüreli, 60

s.






ortadalık | [19]80 sonrası romanlarında aynı gizlenmişlik ve ortadalık, bu kez zenginlik imgesinin bir özelliğine dönüşecektir., | Toplum ve bilim, 2001, S 89-90, 150

a.






ortadoğululaşmak

f.


tr. orta-doğu-lu-laş-
"Ortadoğululaşmak çoğullaşmak sınırsızlaşmak AKDENİZLEŞMEK emekleşmek. Gümüşî ufuk: alınteri, al yeşil sancak.", N Pakdil, Arap saati, 53"



Ortadoğululaşmak | Bu ülkede keyfî bir sultanlık yönetimi kurarak demokrasiyi tahrip eden, bizi Batı'dan kopararak Ortadoğululaştıran, hemen her konuda geleceğimizi karartan bir AKP dururken, neden onlara karşı bir tavır içinde olayım ki? | , | NÇınar, T, 29.12.2014

f.






ortak yaşamak deyim birlikte yaşamak | Bu kadınla bir senedenberi ortak yaşıyorlardı., | Hacıhasanoğlu, 1954, 46








ortakçı | Babaları bazen sızlanmalarına dayanamaz, satmayı kabul ederdi ama, hemen ardından da günah işlemiş gibi tövbe eder, 'Allah bana tarla sattırmasın; tarlayı satıp da başkasının ortakçısı mı olalım, tümden başkalarına mı çalışalım? ' derdi., Naciye Poyraz, 1979, 6

a.






ortaklaşma | Mecliste CHP ile boykot ortaklaşmasına gitmiyoruz., | ATuğluk, T, 7.7.2011 | İnsanlar doğal olarak merak ediyor: niçin böyle yapıyor? | Böyle yaptığı oldukça kesin. 2002-2010 arasında yapmadığı bir şeyi yapmakta, Başbakan. Burada genel bir ortaklaşma var., | MBelge, T, 1.12.2012

a.






ortaklaşmak | Bir doz popüler hayat felsefesi, bir doz melodram, bir doz da eğitsellik katar anlatılarına ama, bunlar var diye terk edemeyeceğimiz, tersine belki bir kanaldan daha çok ortaklaşabileceğimiz kadar etraflı ve zengin, Kürtlük dahil, hayatın arka bahçelerinden herkesten önce söz eden bir kavrayış sunar., | NAlpay, Radikal, 8.01.09, 20.

f.






ortaklaştırılmak | Biz değerlendirdik ve karar verdik' gibisinden yukarıdan bir konuşmayla toplumun önüne getirildiği için neden vazgeçiyoruz ve gelecek olan nedir diye bir tartışma ve akıl ortaklaştırılması da pek yapılamıyor., | EKatırcıoğlu, T, 17.1.2013

f.






ortaklaştırmak | Ne her şey çözüm adına yapıldı ne de süreç ortaklaştırılabildi., | ATuğluk, T, 26.9.2011

f.






ortaklı | Ortağı olan kimse veya şey | Çok ortaklı şirketlerde mülkiyet hakları sorunu, | MÇokgezen, 1996? , | http://webcache.googleusercontent.com/search? q=cache:9Enogjbr_nYJ:ekonomikyaklasim.org/pdfs2/EYD_V09_N28_A03.pdf+&cd=10&hl=tr&ct=clnk&gl=tr, 15.1.2017g

s.




GTS-



Ortaklık etmek | Kalkınmamızda ecnebi hususi sermayesine, ecnebi hususi şirketlere müracaat etmek, onlarla ortaklık etmek bizi yeise ve soyulmaya götürür., | Taray, 93








Ortaklık etmek | ortak olmak, ortaklaşmak. | Kalkınmamızda ecnebi hususi sermayesine, ecnebi hususi şirketlere müracaat etmek, onlarla ortaklık etmek bizi yeise ve soyulmaya götürür., | Taray, 93

b.f.






Ortaköy | yer adı istanbulda Beşiktaş ile Kuruçeşme arasında birinci Boğaz köprüsüne yakın kafeleriyle meşhur sahil semti | Ortaköy'de arnavutkaldırımlarını söküyorlar, | AlperÖzbek, 98

a.






ortakyaşar | Sovyetler Birliği döneminde sistematik devlet zulmüne maruz kalan ve Sovyet ideolojisinin savunuculuğunu yapmaya zorlanan Moskova Patrikhanesi, günümüzde artık Rusya Federasyonu devleti ile ortakyaşar (sembiyotik) bir ilişki içerisine girmiştir:, | M O Tulun, Hristiyan dünyasında ekümenizm sekteye mi uğruyor? , AVİM, 2018/26, 21.9.2018








ortalıktan orta malı, sıradan | Videoda yaşananları tasvirlemek gerekirse: Bir tarafta en doğal haliyle ortalıktan olan, bunu sunmaktan kaçınmayan, hani dip boyası gelmiş saçların serseri mayınlığında bir özgün şarkıcı: Yıldız Tilbe., | OBaştürk, HürPazar, 13.1.2013








ortalıktan toz olmak

dey.



Kavga etmek için geçerli bir nedeni yoktu. Üstelik demin anlattığım olaydaki gibi ortalıktan toz olamazdı. Sonuç olarak aklına gelen başka bir yöntemi denemeye kalkıştı: Bana, biraz sonra ister istemez kendi önünde boşalacak olan yeri teklif etti.H Gülalp, Laiklik, vatandaşlık, demokrasi, 127



ortam dinlemesi yeni Teknolojideki ilerleme ile birlikte bir mekanda yapılan konuşmaları etraftan dinleyip kaydetme








ortamcı | 1. ortama uyan. | Gazetelerin okur köşelerine gelen mektupların büyük bir dilimi bu tür bir davranış içeriyor. Her dönemci ya da ortamcı kimi öğretmenlerin derslerinde, sınavlarında sürdürdükleri dil tutumunu öğrencileri bu köşelere yazdıkları mektuplarda eleştirip kınıyorlar., Nesin Vakfı yıllığı, 1985, 250 | 2. | İşte böylece İbn Sinâ bu iki kuramın geçersizliğini ya da savunulamaz olduğunu göstermekle geriye savunulacak tek kuramın Aristo'nun ışığı bir ilinek olarak, ışık kaynağını da saydam bir ortamın ateş tarafından aktüel hale getirilmesi olarak gören ortamcı kuramı olduğunu kanıtladığını düşünmektedir. Oysa İbn el-Heysem bu konuda tamamen bağımsız davranmış ve gözışın kuramının eksikliğini ve yanlışlığını belirleyerek reddettikten sonra , kendi nesneışın kuramını temellendirme ..., Belleten, 1997, C 61, S 230-231, 62

s.






ortancıl | Büyükle küçük arasındaki çocuk, ortanca. | Ben ortancılım ya, evi geçindirmek bana düşer., | Turgut Kılıç, TRTHaber 31.8.24 22.00 Ömür Dediğin (Aksaraylı)

a.






ortaya almakçevrelemek, kuşatmak, sarmak. | Birkaç atlı yetişip sekizini de ortaya aldılar. Önceden hakire mızrak atan mel'unu bağlı olarak ve malım mülkümle dört kölemi bulup Çomar huzuruna getirdiler., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 63

dey.






ortaya karışık | Tek kitap için bir konu açıp karışıklık yaratmak istemedim. Karışıklık yaratacağıma, bu ortada kalmış yolcuları, günlük konuşma diliyle ortaya karışık bir sunum içine almayı yeğledim., | Üstün Yıldırım, Bu da geldi kitabın başına, 2018, 71

s.






ortez





ortez protez



ortodoksi | Bir yandan, bu düşünsel özgünlüğü boğmak için elinden geleni ardına koymayan 'resmi Marksist ortodoksi' ile, bir yandan Hegel gibi marksizmin kaynağı olduğu varsayılan düşünürlerin etkileriyle boğuşuyorlardı., | MBelge, 5.8.2011

a.






ortodontik

s.



"[Insta Brush] Pratik kullanımıyla, seyahatlerde, misafirlikte, çantanızda, cebinizde ve araanızda kolayca taşıyabileceğiniz ortodontik hastaların da kullanabileceği bir üründür. Türkiye genelinde bayilikler verilecektir Karmatek LTD", ", Sbhİstanbul, 7.8.2000, 4"



ortofoto | Taşınmazın yine Yusuf Secaattin Ambari Camii ile birlikte görünümü 1966 yılına ve 2020 yılına ait ortofoto görüntüleri ile ortaya konmuş; dava konusu taşınmazın sinagog binası ve bahçesi olduğunun net bir şekilde görüldüğü belirtilmiştir., İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan bilirkişi raporu, Gedikli, Arıdemir, Kalıpçı, 12.03.2025

a.






orucun onu kaldı, insanın gönü kaldı atasözü insanların dayanma gücünün azaldığını belirten bir söz. Güçten düşüldü Denizli/Acıpayam/Darıveren sözü. Kaynak: Havva Darıcı; Derleyen: Nevriye Darıcı Hilal Görgün: Özlü söz:








oruç başına vurmak

dey.



"Remazandır. Gençtirler. Gösterici gençler de ters kelepçe takan polis te gençtir. ve bütün bunları tartışan arkadaşlar da gençtirler. Oruç kafalarına vurmuştur. Olur böyle şeyler oruçlukta. Sükunet iyidir... ", Nevzat ONmuş, Rindan (Sohbet), 7.4.2024"



oruç eğlendirmek deyim Kütahya iftar vaktine ulaşmak için bazı işlerle meşgul olmak | -Ne yapıyorsun? –Oruç eğlendiriyorum., | MEKalıpçı, 28.6.2016








oruç hapı/tableti | yeni 1.8.2011 Ramazan hapı/tableti Suriyeli işadamının Amerika'da çıkardığı (2010) adı Ramadan Fasting Tablet olan hap. İçindeki bitkiler vücuttaki sindirim sistemince üretilen ve açlık ve susuzluk hislerinden sorumlu olan enzimlerin etkisini yok etmeye yarıyor. Tablet, Ramazan ayında iştah ve susuzluk hissini kontrol altına almaya çalışıyor. Çiğnenebilir. Bileşenlerinde hiç bir hayvansal yan ürün, kimyasal ya da sodyum içermiyor. www.borsagundem.com1.8.2011

a.






Orun | makam, mevki | Düşünelim bu orun neden verildi bize, / Neden bir başöğretmen tanıtıldım ben size., | V C Aşkun, 131

a.






Oruncak | Oruncak kardeşler diye bir tabela gördüm, soyadı ilginç geldiği için kaydettim. (masalsızlık, ibrasızlık 11/7/2019)








orvali | yeni tr. or+ | vali bileşik söz




ar.



Oryantalistik | a./s. | 1. Şarkiyat | 1960'da Moskova ve 1964'te Yeni Delhi'de yapılan Kongrelerden sonra, 'Oryantalistik' sahası büsbütün genişletilmiş ve klâsik mâhiyetini kaybederek, mevzuların siyasi, ekonomik ve sosyal mahiyeti ile ta zamanımıza kadar gelmesine yol ..., | Türk KültürüD, 1971, 75 2. | Oryantalizmle ilgili, oryantalist tarzda, şarkiyatçı | Oryantalistik dilin kuvvetli etkisi altında kurulan bu söylemsert eleştiriler ve dışlamalar yoluyla tahkim edilir, karşı tarafa ve muhaliflere, ortadaki takipçilere, eğlence izleyicilerine de bu yolla da tahakküm edilir, psikolojik baskı teknikleri kullanılır., | İ Kara, 24

s.






oryantalistlik -ği | Her şerde bir hayır vardır. Birileri hayranı olduğu medeniyetin gerçek yüzünü daha iyi görür belki. En azından bize karşı oryantalistlik yapmaktan vazgeçerler., Ahmet Arslan, 29.03.2025, Facebook

a.






oryantalize etmek | Batılı emperyalistlerin Doğulu halkları ötekileştirip karikatürleştirip aşağılamaları gibi görmek | Bu paradigmatik kopuşa laik kesimin verdiği cevap; o | epistemeleri ağır çekim bir halk ihtilaliyle değiştirmekte olan halkı epistemoloji kelimesi üzerinden yeniden oryantalize etmekten, aşağılamaktan, bunlar ne anlar dilinde ısrar etmekten fazlası olmadı..., | YOğur, Türkiye, 29.8.2014

b.f.






oryantalizmler





tahir dizdarinin arnavut dilindeki oryantalizm (Türkizmalar) sözlüğündeki türkçe olumsuzluk ifadeleri üzerine bir inceleme, Cengiz Çelik, Balkanlarda Türkçe Öğretim ve Türkoloji Sempozyumu, 13.12.2023



oryantiring | orienteering. Bir adet pusula ve haritayla yön ve eşya bulma atraksiyonu. thick, 29.5.2001, EkşiS | Parmağa takılan pusula daha çok oryantiring yapanlar tarafından, hızlı koşarken rahat etmeleri için kullanılır., | Nuran Akkılıç Kansu, 31.12.2011, www.yuruyoruz.com/aid=432.phtml - | Ülkemizde yeri bir spor branşı Federasyon olarak yapılanma halindedir. | Oryantiring ... ve bu adın İsveççeden geldiğini öğrendim. Ülkemizde yapılacak bu spor dalına en başından bir Türkçe ad bulalım teklifimize | biz bu ad için TDK'dan görüş aldık olabilir dediler cevabını aldık., | | http://www.dilimiz.com/forum/viewtopic.php? t=1765, 26.9.2016g, naughty, 8.5.2001, EkşiS

a.


ing.



oryantiringçi | orienteering + tr. -çi. Oryantiring yapan kimse. | hepsi de 2 ayda oryantiringçi oluyo çıkıyo, gokce cankaya @gokcecankayaa, 7 Nis 2010, Twitter

a.


ing.



oscarlı

s.
Oskar ödülllü.


"Oscarlı yönetmen Thomas Vinterberg, hayatta kalmaya çalışan denizcilerle birlikte onları kurtarmaya çalışan ve siyasi engellerle boğuşan ailelerinin çaresizliklerini işliyor.", Oksijen Ekran, 9-15 haz 2023, 18"



oscarlık -ğı | Oscar ödüllerine uygun, oscara layık güzellikte | Eşim oscar'lık oyunculuk sergiliyor, | GüzinAbla, HürKlbk, 8.4.2016

s.






osilasyon | Yani Kutup osilasyonunun negatif faza geçmesiidir... Neyse bunlar teknik konular., | MFilinte, 10.1.2014rindan | Kişi, sosyal yapı içi gibi bir rezonanstı, olumlayan, meşru osilasyon (salınım ve salındırım) kaynağı yapı ortaya koyacak bir totem (inanç) sembolü oluştururken durumumuz evetlenmiş olacaktır., | Eynazende, 8.10.2011, | İnançlarınTarihselRolü3, | | http://edebiyatdefteri.com/yazioku.asp? id=85413, 21.10.2016g

a.






Osilometrik


x

İng.
"ÖZELLİKLERİ: 30 Ölçüm hafızalı, Tansiyon ve nabız ölçümü, Osilometrik Ölçüm Metodu, Tam otomatik hava şişirme ve boşaltma sistemi, LCD Ekran, Ölçüm Aralığı: 30-280 mmHg, Depolama Isısı: -20 - 50 C derece, Doğruluk derecesi: -/+3 mmHg", Microlife BP 3 BTO-2, 2010+ (Otomatik koldan ölçen tansiyon aleti)"



oskar | oscar ödül | Verimlilik oskarları sahiplerini bulacak., | Denizli Valisi Erkmen, Dünya Verimlilik Oscarı'na Layık Görüldü., | www.haberler.com, 27.9.2010

a.


ing.



Oskistlemek | ? ? ? kışkırtmak

f.






osteopetrozis | Sekiz ay önce 'osteopetrozis' denilen, kemiklerin büyüyüp kalınlaşmasına yol açan bir hastalıkla dünyaya gelen Aysima ve Aslı (...), | M, 25.7.2011

a.

tıp




ostralya | avusturulya | Yedi iklîmi cihânın duruyor karşında, / Ostralya'yla beraber bakıyorsun; Kanada! MAkif, ÇanakkaleŞehitlerine, EGŞA, 243

a.






osurmak | yellenmek sen hiç avucuna osurup kokladın mı | Bizim buralarda bir laf var. Af buyurun. Olur olmaz laf edip, bol keseden atan gençlere  | Sen hiç avucuna osurup kokladın mı? derler. Yani sen kendi gücünü gerçek karşılığını biliyor musun? Bu güzel sözü Ergün Diler'e armağan ediyorum... , YZBaşbay, 26.6.2012

f.






osuruktan | işe yaramaz, kötü, saçma | Eğer bu tutumunu sürdürseydi, bugün hâlâ onun osuruktan projelerini dinliyor ve ona ücretsiz danışmanlık yapıyor olabilirdim., | S Dölek, Kirpi, 45

s.






osuruktan | uydurma, değersiz

s.






oşkorta k.a. | Üçüncü gün Tanrının hikmeti, leylek kuşu yumurtalarını değiştiren 'Oşkorta' adlı sekban hademesi Debbağoğlu eşkiyası, yarı sarhoş bir kadının evine girip kötülük ederken kadının kocası birdenbire içeri girince ne görsün? , R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 26








oşt | Yans. | hoşt. Köpek kovalama sözü. | Sen pencereden 'oşt' demekle iktifa ediyorsn., | M Naci, 1969, 12

a.ünl.






oşt TTAS+ ünlem köpek kovalama ünlemi bkz. hoşt | Ayı oğlu ayı kırk lira bekler / İte oşt parası sermeli imiş., | AşıkMısdılı, 43








Ot gömlek | Sıcak suyu görünce eriyip giden halis Kilis malı ot gömleklerden iki tane daha sardırdı., | Çalıkoparan, 52

a.






ot minderli

s.
ot minderi olan

tr. ot ar. minder + tr. -li
"O vücut vücuda geliş, şebboy kokusu ağlama, evdeki ıssızlık, odayı kavrayan loşluk, hepsi, delikanlıda işin äkibetini düşündürecek hal bırakmadığından şimdi ne yaptığını pek bilmiyordu. Kucaklıyor, öpüyor, ot minderli kerevete, babasının yerleşmeyi âdet ettiği köşeye doğru onu ayakta hırpalarcasına itiyordu. Bir yandan da başkasının, büsbütün bir yabancının sandığı, kalm, boğuk bir sesle mânasızcasına: -Ağlama Şehriban! Ağlama! Ağlama! diye söyleniyordu.", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 96-7"



ot yok ocak yok | sana derdim ki – bizim anadolu / yüzlerce viran köy / ot yok ocak yok / bilmem niye hasis davranmış / tanrı bu şanlı millete, | TPamir, (1952) 1957, 47 | od (ateş) yok ocak yok olmalı








otağ | Tuyu-Kun kemerini düzeltip sert adımlarla otağa girdi., | AErgenekon, 76

a.






otantikleştirilmek | Bu haliyle medeniyetçilik, doğallaştırılan, otantikleştirilen çarpık kapitalizmi görmek istemeyen münevverlerin yeni afyonudur., | YükselTaşkın, T, 19.8.2014

f.






otantizm | otantiklik, olduğu gibilik, aslilik | İSMAİL TÜRÜT, 'Karadeniz müziği; otantizmini bozmadan, altına üstüne rock, rap, pop koymadan yapılır' dedi ve ekledi: '10 milyon satacağını bilsem, Karadeniz müziğine ihanet etmem.', | Hürriyet, 22.8.2005, 1.5.2015g

a.






Otçuluk ğu | Kızıl bükmesinden* takat kesildi / Geri gitmesinden belim büküldü. / Otçuluk etmeye gözüm dikildi. / Serdik postu biz samancılıkta.*

a.






otelci

a.
otel işleten. otel sahibi.


"Otelci: 'Gel bakalım Ahmet.' diyerek karşıladı. Ahmet otelciye: 'Bu amca burda kalacak Metin abi.' dedikten sonra adamcağıza da izahatta bulunmayı ihmal etmemiş.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 37"



otelimsi | Onun söylediği köşeyi dönüp, sola saptık; öyle otelimsi bir yer göremedik., | Hacıhasanoğlu, 1954, 25

s.






others | ötekiler | Bir Türk uçağı düşse 'others' (diğerleri) falan gelse Türkler onlara çok daha güzel kafa tutar, kendi aralarında husumet yaşar ama aynı zamanda daha mert olurlar hiç böyle triplere falan girmezler., | T, 15.4.2012




ing.



Otizm ve yaygın gelişimsel bozukluk








otlanmak | BTS- nsz | 1. hayvan otlamak, ot yemek, yayılmak | Kuzular otlanıyor, meleşip bağrışıyorlardı., | İHınçer, 1946, 7 2. Para ve emek harcamadan başkalarının sırtından geçinmek | Makedon şaraplarının yanı sıra filtresiz Gitanes vardı ortada ve Alman ekolünden gelen İhsan Bilgin'in fosur fosur siyah tütün tüketmesi pek hoştu. Otlandık elbette., | LeventYılmaz, T, 1.2.2012

f.




bts-



otlanmak BTS- nsz | 1. hayvan otlamak, ot yemek, yayılmak | Kuzular otlanıyor, meleşip bağrışıyorlardı., | İHınçer, 1946, 7 2. Para ve emek harcamadan başkalarının sırtından geçinmek oturaklaştırmak | Yukarıdaki terbiye ve kültürün oturaklaştırdığı etiktir! Ahlaki değerler bütünüdür., | Uluengin, T, 20.8.2014

f.




bts-



oto kuaför








oto kuaförü 14.11.2010








oto-anlatı | Her ne kadar bir oto-anlatı dokusu taşısa da, kitap, çağın insanına, onun varoluşsal sancılarına ve modern dünyanın yıkıcılığına karşı bir ayna tutmaktadır aslında. Edebiyatın yalnızca bir ifade vasıtası değil, aynı zamanda insanın hakikati arama ve insanın kendini anlama çabası olduğunun da bir kanıtı niteliğindedir., A R Söylemez, 20.02.2025, | https://parsomenfanzin.com/2025/02/20/genc-bir-sairden-kent-vaizine-mektuplar-ayse-rabia-soylemez/

b.a.






otobüs | körüklü otobüs | daha fazla yolcu almak için vagonlarının körükle birbirine bağlandığı otobüs | Körüklü otobüsler trafikten çekiliyor./ İstanbul kent içi ulaşımının mihenk taşlarından olan körüklü otobüslerin geçmişi 50 yıl öncesine kadar uzanıyor., | Starİstanbul, 13.6.2011

a.






otobüsümsü

s.
otobüse benzer.

ing. autobus'dan otobüs + tr. -msü
Geceyarısıydı trenden indiğimde | yalnızlığı, bavulumu, kitap çantamı | yatağımı da | sonra, otobüsümsü şeyde: bir dişiydi, bir erkekti | şimdi düşününce, öyle bir şey gibiydi gece 81



otofaji








otograf

a.


ing.
"Otograf fetvalar var. 112 varaklık Çivizade Mehmed Efendinin fetva mecmuası yapıştırma", 3.12.2023+"



otojir | Benim tek hayalim müstakbel eşime şahsi otojir alabilmektir., | 15.7.2024, X








Otokratlaşmak | Otokrat hale gelmek | Sizin nizamınızın meşruiyeti birden tersine döner ve anlam/mantık bütünlüğünü yitirir. Gitgide reaksiyoner hale gelir ve otokratlaşırsınız., | İ Ş Çarsancaklı, 20.8.2018 vatsap

f.






otokratlık | Kemalizm ya da Atatürkçü Düşünce Sistemi adı altında, toplumsal yaşamın sadece ondan neşet eden anlayışlarla yürüyüp sürdürüleceğini dayatan ve otokratlıktan oligarşiye doğru evrilen bir düzenin hedef tahtasına konmak, nasıl olur da 75 sene önce ölmüş bir adama bu ölçüde bir fatura getirir? , | NÇınar, T, 11.11.2013

a.






otokton | autochtone Yerli | [K]aradeniz'in otokton halkları da belli bir disiplin içinde, sırıtmadan kitapta yerli yerinde ele alınan başlıklardan bazıları., | UğurBiryol, TKitap, Ocak2012

s.


fr.



otomat | fr automate | 1. Canlı bir varlığın yapabileceği bazı işleri yapan mekanik veya elektrikli araç | Doktor Hikmet, bu anda esrarlı bir kudretle kımıldayan bir otomattan, bir gözleri kapalı somnambülden farksızdı., | YKK, 1945, 11-2 | Gideceği yeri, yapacağı işi, göreceği kimsesi olmayan fıkara serserilerin otomat adımlarıyle o kaldırımdan bu kaldırıma, o sokaktan bu sokağa yürüyorum., | YKKaraosmanoğlu, Atatürk, 24 2. | Sıcak su verecek biçimde hazırlanmış, hava gazı ocaklı cihaz 3. Yapılarda, merdivenleri aydınlatacak biçimde düzenlenmiş elektrik düzeneği

a.




GTS+



Otomat | robot.* | Kürsüsüne çıktı, bir otomat gibi sandalyeye oturdu., | Jan Drda / O Akbal, Üstün ilke, ÇHA, 75

a.






otomatçılar

a.



Otomatçılara verecek



Otomatikleşmek | kendiliğindenleşmek, otomatik hale gelmek | Kâh sırf taklit ile, kâh düşünceli bir surette başlayan itiyatlar, zaman içinde tekrarlana tekrarlana yerleşir ve başlangıçtaki şuurunu kaybederek otomatikleşir., | Başgil, 28-29

f.






otomatikleştirilme

a.



"Tramvayların basamakları otomatikleştirilecek / Kazaların daha çok tramvaylara atlamaktan ileri geldiği anlaşılmıştır. Buna mani olmak için basamakların otomatikleştirilmesi düşünülmektedir.", Vakit G, 17 teşrinisani 1934"



otomatikleştirmek

f.



"Tramvayların basamakları otomatikleştirilecek / Kazaların daha çok tramvaylara atlamaktan ileri geldiği anlaşılmıştır. Buna mani olmak için basamakların otomatikleştirilmesi düşünülmektedir.", Vakit G, 17 teşrinisani 1934 "



otomatizasyon | Bu, otomatizasyonu oldukça zor bir iş olduğu için, gerçek insanlar bu işlemi yerine getirebilirken, spam yapmaya yarayan araçlar bunu yapmakta zorlanacaklardır., | vikipedi, 15.8.2013

a.






otomatize etmek | Dolayısıyla kendi kendini otomatize etmiş bir ordu gibiydi eylemciler., | T, 2.6.2013

f.






otomobil a.








otomobillendirmek | Macit beni otomobillendir, | İmarBankası reklamından, 1992 yazı

f.






otomobilli | otomobil sahibi | Onun artık benim için herhangi bir melonlu, bir fraklı, bir hususi otomobilliden farkı yoktu., | Tez, TTE, 60

s.






otomobillileşme | [Burcu] Çıngay, Türkiye'de Otomobilli Hayata Geçiş başlıklı konuşmada; orta sınıf modernleşme sürecinde otomobillileşmenin hikayesini, ekonomik, sosyal ve kültürel yönleriyle ele alacak., | T, 29.6.2011

a.






otonom | özerk, muhtar | Temelde iki tür toplum tipi vardır, biri holistik, yani ait olunan topluluğun kişinin ne ve kim olduğunu, olacağını belirleyen toplum, diğeri de bireyci yani kişinin otoriteye rıza göstermediği, velayet ve vesayeti reddettiği, kendi kurallarını kendisinin koyduğu, yani auto-nomos, otonom olan bir toplum., | LeventYılmaz, T, 27.7.2011

s.






otonom | özerk, muhtar | Temelde iki tür toplum tipi vardır, biri holistik, yani ait olunan topluluğun kişinin ne ve kim olduğunu, olacağını belirleyen toplum, diğeri de bireyci yani kişinin otoriteye rıza göstermediği, velayet ve vesayeti reddettiği, kendi kurallarını kendisinin koyduğu, yani auto-nomos, otonom olan bir toplum., | LeventYılmaz, T, 27.7.2011 | Otonom | özerk, muhtar | Diğer bir ayrım ise otomatik ve otonom ayrımıdır; ki burada incelediğimiz ve güncel robotik gelişmelerde ele alınan asıl kavram, otonom kavramıdır. ., S Yünlü, Robotlar ve Yapay Zeka: Etik ve Hukuki Açıdan Güncel ve Muhtemel Sorular, LEXPERA Blog, 16.1.2019 | Bunu yaparken onlar karşısında bizim ne tür haklarımız olacağını, otonom silah sistemlerinin insancıl hukuk kurallarını ihlal edip etmeyeceğini, ihlal eden yapay zekalı otonom sistemlerin yargılanıp yargılanamayacağını, yani hukuken sorumlu tutulup tutulamayacağını da düşünmenizde, aslında insanlık olarak düşünmemizde yarar olabilir. | , | Mensur Akgün, KararG, 2.6.2019 Otonom sistemler de aynı şekilde, faaliyetleri esnasında anlık bir komuta ihtiyaç duymazlar. Ancak, otomatik sistemlerden farklı olarak otonom sistemler, yetenekleri izin verdiği ölçüde ve duruma göre kendi inisiyatifleri ile karar alabilir ve uygulayabilirler. ., S Yünlü, Robotlar ve Yapay Zeka: Etik ve Hukuki Açıdan Güncel ve Muhtemel Sorular, LEXPERA Blog, 16.1.2019

s.






otonomik | otonomi ile ilgili | Zira millet sistemi kavramı, kendi içinde bir otonomik yapı barındırır., | MusaGümüş, IslahatFermanı, 2008

s.






otonomlaşma | özerkleşme, özerk hale gelme | Ama açıktır ki Ali Bayramoğlu ile ilgili sağda solda bel altından vurma denemeleri özellikle Ali'nin MİT krizinde | Cemaate işaret etmesiyle, polis ve yargı merkezli | otonomlaşma eğilimi taşıyan etkin bir gruptan söz etmesiyle başladı., | Ekatırcıoğlu, T, 28.6.2012

a.






otonomlaşmak

f.
muhtar, özerk hale gelmek.


"Makine öğreniminde algoritmalar idrak kabiliyetinden uzak olarak tüm süreç otonomlaşmıştır.", Kanan İbrahimli, İÜSBE, ylt, 2024, 10"



otonomlaşmak | Tekke ve Zaviyeler Kanununa rağmen Anadolu'nun ücra bir köşesinde yaşam alanı bularak yakaladığı dinamikle, devletten, dolayısıyla Diyanet'ten bağımsız gelişen, serpilen, büyüyen adeta otonomlaşan bir yapıya ulaşmış Menzil..., | KaliKar, T, 11.11.2013

f.






otonomluk | otonomi, özerklik, muhtariyet | [G]enel kurmay başkanı Koşaner'in ve bazı Kuvvet Komutanlarının haklarında çok ciddi ithamlar bulunan askerleri ziyaret etmesi, TSK.nın otonomluğunu koruma ve kamuoyuna göstermeye yönelik mecbur olduğu ritüellerden biridir., | MAltınok, T, 22.2.2011

a.






otoparksız | otoparkı olmayan, araba parklama yeri olmayan | Depreme dayanıksız, otoparksız 4 katlı bina olacağına yeni malzemeden güçlü, depreme dayanıklı binalar olması daha önemli., | AnılEmre/AVAlp, HTürk, 15.9.2016

s.






otopilot

b.a.
pilotsuz. kendinden pilotlu.

ing. authopilot
"Bu ölçekte ihraç edilen ilk hava aracı unvanını da taşıyan Bayraktar TB2'nin temel uçuş performansı şöyle | (... ) Tam Otomatik Uçuş Kontrol ve 3 Yedekli Otopilot Sistemi (Triple Redundant)", Hr, 20.3.2024"



otoritarizm | Kabataslak düşündüğümüz takdirde bu tavır ikilik gösterir: 1) Otoritarizmin bütün heybeti ile hüküm sürdüğü devre veya devreler., Ahmet Halil, Dil işi ve Matbuat, 1952 Bilgi, C VII, S 61, 12-14

a.






otosefal | Dünyada 14 otosefal (idari anlamda bağımsız) Doğu Ortodoks kilisesi bulunmaktadır., | M O Tulun, Hristiyan dünyasında ekümenizm sekteye mi uğruyor? / Fener Rum Patrikhanesi 7 Eylül 2018'de aldığı bir kararla Moskova Patrikhanesi'ni zora sokacak bir karar almıştır: Fener Rum Patrikhanesi, Ukrayna Ortodoks Kilisesi - Kiev Patrikhanesi'ne otosefal statüsü bahşetmeye hazırlandığını beyan etmiştir., | AVİM, 2018/26, 21.9.2018

a.






otosefal | Dünyada 14 otosefal (idari anlamda bağımsız) Doğu Ortodoks kilisesi bulunmaktadır., | M O Tulun, Hristiyan dünyasında ekümenizm sekteye mi uğruyor? / Fener Rum Patrikhanesi 7 Eylül 2018'de aldığı bir kararla Moskova Patrikhanesi'ni zora sokacak bir karar almıştır: Fener Rum Patrikhanesi, Ukrayna Ortodoks Kilisesi - Kiev Patrikhanesi'ne otosefal statüsü bahşetmeye hazırlandığını beyan etmiştir., | AVİM, 2018/26, 21.9.2018

a.






otostopçu | Otostop yapan kimse. | GERİLİMLİ UZUN YOL FİLMLERİ İZLEMENİN ETKİLERİ - Arabana asla otostopçu almazsın., Ahmet Hakan, Hr, 30.03.2025

a.






OTPOR yumruğu | Yeniden Milli Mücadele Dergisinin logosu | yumruk. Hem de OTPOR yumruğuna benzeyen bir yumruk? Gökçek'in televizyonda defalarca OTPOR'un alemet-i farikası olarak gösterdiği yumruk var ya o..., | MuratGültekin, bianet, 20.7.2013

a.






oturak | sandalye, iskemle | Afedersiniz oturağınızı biraz, hah, sağolun., | YErdoğan, 12 1989

a.






oturakalma | Artık eskilerin/eskiyenlerin/alışkanlık ve tarafgirliklerin/kendi mahallesinde oturakalmanın rehavetinden sıyrılmalıyız..., | Mülteci, 26.6.2013

a.






oturaklı

s.
1. s. sağlam, gösterişli. 2. s. yerinde sağlam duran. 3. s. Doğal yapısına, amacına uygun. 4. s. Yerinde ve sırasında söylenen, çarpıcı (söz).5. s., mec. Saygı uyandıran, ağırbaşlı (kimse):


"Finans-Kapital, yahut tekelci sermaye deyince, bunun en oturaklı biçimi büyük kumpanyalar ve şirketlerdir, biliyoruz.", Kıvılcımlı, FK ve T, 20"



oturaklı | ağır, vakur kimse | Hem artık, o oturaklı, aklı başında Talat Beyin adı da değişmiş, adamcağızın adı 'Deli Talat'a çıkmıştı., | TAral, SÖ, 62

s.






oturan | sakin | Yanımda inanmakta tereddüd eder gibi duran bir iki kişiye fısıldadım: 9 milyon oturanı olan Londra'da ev sahibi olanların sayısı binler hanesini geçmiyor., | BKÇağlar, | Fikir Hayatı: Mülkiyet Hakkı, Mahiyeti, Tarihi - Profesör Sadri Maksudî Arsal'ın Halkevi'ndeki Değerli Konferansı, | Ulus, nr. 5558, 17 Ocak 1937, | 2

s.a.






oturduğu ahır sekisi çığırdığı istanbul türküsü





22.3.2021



Oturgan | Kediler kendilerini sfenkslerle özdeşleştiriyor gibidirler; sfenkslere gelince, onlar da (...); ama bu yanılsamalı karşılaştırma, oturgan kedileri (ve ima yoluyla bütün ycomme eux olanları) doğaüstü varlıkların devinimsizliği ..., | Cogito, 2004, S 38, 200








oturma grupları | mobilya oturma grupları | Oturma gruplarında engelli yolcularımıza öncelik tanıdığınız için teşekkür ederiz. Trabzon Havalimanından

a.






oturma simidi


rahat oturabilmek için geliştirilmiş özel minder.
b.a.
tr. oturma + yun. simigdali: irmik
...sargı bezi, koltuk değneği, atel, yürüteç, baston, boyunluk, korse, oturma simidi, alçı, bandaj, dizlik, göz damlası, astım ilacı/pompası/sprey ile Sınav Giriş belgesinde belirtilen bina ve salonda sınava girebileceklerdir.
ÖSYM Hizmete Özel 2024 görev talimatı



oturmak | bir oturup bir kalkmak bk. hop oturup hop kalkmak | ...kadın bir oturdu bir kalktı, ben korkuyorum, öyle olur mu, koca devletin, hastanenin kanı yok mu-, | NGenç, BuÇağınSoylusu, 23

f.






oturmak | İyice yerleşmek | Fiş yerine tam oturmamış. (14.8.2011)

f.






oturmuşluk -ğu | oturmuş olma hali | Bölgeye' seyahatleri olduğunda, ne kaldığı oteli aramışlığım vardır ne yemek yediği sofralara oturmuşluğum., | OMiroğlu, T, 20.10.2011

a.






oturum

a.
Harman yığınına oturum denir sonra düvenle döğümür.Ali Koca, 11.02.2024, Akdağmadeni





oturuş | oturma işi | +Alımından, çalımından, kadeh bardak, çatal bıçak tutuşundan, lokmayı koparışı, çatalına takışı, salatanın, yemeğin suyuna batırışı, zıt zııt zııt yürüyüşü, masaya oturuşu, konuşuşu, hatta sekize katlı beyaz, kar gibi mendiline sümkürüşüne kadar belliydi bu., | OKemal, 1966, 44

a.






Oturuvermek | Mesele o odanın içinde beş on saat oturuvermekte..., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 156

bf.






oturuvermek | Yoruldu. Oturuverdi sundurmanın sekisine., | DCeyhun, 17 | Ferda'nın ellerinden tutup kanepeye birlikte oturuverdiklerinde, Selim, görmüş olduğu kâbusu yüksek sesle anlatmaya başlamıştı., | Mehmet Kanat, Vaveyla, S 4, 16

bf.






Otuz bir | Burada oynanan oyunlar nadiren poker, hemen hemen her zaman da otuz bir dedikleri bir oyundu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 51

a.






otuzbir | mastürbasyon, elle doyum. | Babasının anlayıp ona | Asker gibi otuz bir çekiyorsun diye bağırdığı yer ise çok heyecanlı., | YKaraahmet, T, 3.1.2015

a.






otuzbirci | 1. seni orada bulmak Tacettin, sen ki / en yoksuluydun sınıfın, arka sıralarda, dalgın gözlerle / çıta gibi zayıf, kambur, otuzbircisi / konuşurken kekelerdin, en utangacı / sanki sen yalnızca Baba Hakkı'yı / anlatırken yaşadın, Hakan Savlı, Şanşo Panzanın Ölümü, 1998, 31 | Adım adım çocukluğundan beri bir sayko gibi takip ettiği karakteri Mevlut, ergenliğe girdiğinde tabii ki bir otuz birci oluyor., | YKaraahmet, T, 3.1.2015

s.






otuzbircilik | mastürbasyon yapma, elle doyumu gerçekleştirme. | Ama kitapta Orhan Pamuk'un kişisel dünyasından çok iyi bildiği ve harika anlattığı yerler de var. Mesela otuz bircilik gibi., | YKaraahmet, T, 3.1.2015

a.






otuzbirli | Zaten otuz birli bölümler bence kitabın dinamiğinde en ters köşe yaratan yerler., | YKaraahmet, T, 3.1.2015

s.






outdoor | Bu kampanyayı hazırlayan reklâmcılar da haklı olarak 2011'de Uluslararası Cannes Yaratıcılık Festivali'nde en iyi outdoor iş dalında Altın Aslan ödülünü kapıyor., | YOğur, T, 2.9.2011








outlet | Autlet. 'A gelir grubu gibi giyinmek isteyenler outlete geliyor...', T. Alkan, R. 15.5.2010




ing.



outsource etmek işl. Dış kaynağı devreye sokmak | İslamcı söylemlerle belediye seçimlerini kazananlar, birçok hizmetioutsource ettiler, yani dış kaynağı devreye soktular, duruma göre fasona yöneldiler, işi taşerona verdiler., | EmreAköz, S, 16.8.2012

f.






outsourcing | dış kaynağı devreye sokma | Outsourcing konusuyla ilgili hizmet veren bir firma olarak outsourcing'in işletmeler için faydaları nelerdir? , | | http://www.antalyayazilim.com/dcprofesyonel/anasayfa.php? page=pagesystem&menupage=9&subpage=45&dil=TURKCE, 25.12.2009

a.


ing.



Oval oval | esnek | Oval ve bombeli konuşup yazanların ise hakiki dostları olmadığı gibi sıkı düşmanları da yoktur. Çünkü bunlar konuşur gibi yapar ama konuşmaz, yazar gibi yapar ama yazmazlar. Yaptıkları şey gargaradır. Yine bunlar oval oval konuşurken ağızlarından adeta bal damlar, bombeli bombeli yazarken de okuyucuda hayranlık uyandıracak düzeyde fiyakalı kelimeler, beylik tümceler birbiri ardınca gırla gider; ..., | M Öztürk, KararG, 10.8.2019

z.






ovalleşme | ... sözgelimi Alevilik hakkında birçok şey yazarsınız ve üstelik yazdıklarınızı bu çetrefil meselenin kesin biçimde hall ü faslıymış gibi pazarlarsınız, fakat buna rağmen ilmî, akademik ve entelektüel kariyerinize halel getirecek bir tek çizik yemeden bu işin içinden sıyrılmayı başarırsınız. İşte bu büyük başarıyı maksimum düzeyde ovalleşme kabiliyetinize borçlusunuzdur., | M Öztürk, KararG, 10.8.2019

a.






ovalleştirmek | değirmileştirmek, yuvarlaklaştırmak KazakTürkçeS

f.






Ovallik –ği | oval olma hali | Entelektüel muhitte ovallik ve bombelilik sorunu En başından not edeyim, bu yazı eğlencelik bir yazı olarak okunmalı ama yazıda betimlenecek 'hayali' tipolojinin kara mizahlık profiline de ibret nazarıyla bakılıp ders çıkarılmalıdır. (...) Vaktiyle, önyargısız olarak yaklaşıp kendilerini sevmeye çalıştım; ama ne yazık ki sevmeyi başaramadım... Çünkü onlar oval, ben köşeli bir insandım. Sonuçta benim köşelerim onlara battı; onların ovalliği de bende ikrah/istikrah duygusu yarattı., | M Öztürk, KararG, 10.8.2019

a.






overdose/ovır doz | aşırı; aşırı doz. Tedavide yüksek dozda ilaç verme ya da yükleme. | Vardır Amerikan sinemasında böyle uçmuş, amorf polis şefi karakterleri... ama onlar bile Behzat Ç. kadar overdose değildir bence., | Telesiyej, T, 27.9.2010




ing.



oversize

s.


ing.
"Bu şehir benim oversize giyinmeme uygun değil ya skdjxdsfh sanki giyecek bir şeyim yokmuş da ondan giymişim gibi bakıyolar..", 27.01.2021 | Demna ile özdeşleşen oversize ceketler, tote bag'ler , puffer trençkotlar giymişti fakat bunların hiçbiri yenilikçi ya da devrim niteliğinde değildi.", Derya Gürsel, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 6"



ovır | İng. Over aşırı* fazla | İşim bitince bir bakıyorum, yine ovır dozda memleket acısıyla dolu yazı., | DOral, T, 27.2.2012 Ovır | To be over: bitmekten. 14.1.2012 ATV Yahşi Cazibe dizisinde

s.


ing.



ovma teli

b.a.
kirli kapları yıkamak için kullanılan tel toplusu.

tr.
"... ovma teli çelik, seramik ve fayanslar gibi bazı tip yüzeyleri çizebilir. O yüzden mikrofiber bulaşık bezi ve toksin içermeyen bulaşık deterjanı kullanarak temizlemeniz daha uygun olabilir.", S Özarslan Aktar, Ekolojik Yaşam Rehberi, 2021, 74"



oxfordlu

s.
Oxfordda eğitim görmüş.


"İkincisi Blaug'dur [İktisatta Yöntem adıyla Türkçeye çevrilen kitabın yazarı Prof. Mark Blaug]. Onunla Cambridge'te tanışmıştım. O sıralarda [İngiliz] İşçi Partisi'nde aktifti. Oxfordlu olanı (... ) Türkiye'ye geldiğinde beni fakültedeki odamda ziyaret etti. Ben o sıralarda ha babam matris cebri çalışıyordum.", Sencer Divitçioğlu Anlatıyor, 2012, 93"



oximeli | Oxi (ekşi), meli (bal), bal ve sirke sosu veya şerbeti. Aynısı Mevlana zamanında Anadoluda sirkencebün olarak varmış., | NÇintay, SabahPazar, 17.7.2016, 5








Oy | düşünce atabek ve oğuzman soruya olumlu cevap verirlerken saymen, böyle bir belgenin hiçbir hüküm doyurmayacağı oyunda bulunmuştur. 81, not. 5, M çenberci, İş kanunu Şerhi, 1968

a.






oy | rey, görüş, fikir | ...oyları doğru olan vezirler, halk kalabalığı, (cümhuru enam), halk tabakası, yüksek tabaka, işlerini sultanın şerefli ayağına arz etmek için- ./Hava değişdi, oylar başka başka oldu., | ŞKayaboğazı, 15.5.1953, 6/8

a.






oyacak | mesela dolma oyacağı. | Birmilyoncudan bir ay evvel dolma oyacağı aldım, şimdiye kadar aldığım en kullanışlı ev aleti!,GülGedikli, 5.4.2015

a.






oyalamaca

a.


tr.
"Bunun bir oyalamaca olduğunu sakın düşünme. Benim ne yaptığımı bilmen için de yazmıyorum. Sadece seni çok seviyor ve düşünüyorum. Senin için birşeyler yapmaktan, yazmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Her gün deniz kıyısına iniyorum.", Ş İşigüzel, Hanene ay doğacak, 2013, ?"



oyalamaca | oyalamaya dayanan davranış, oyalayıcı oyun | Bizim içinse, hedef ve taktik gayet basit: Her türlü oyalamaca, avutmaca, aldatmaca var; hiçbir taviz yok..., | NFKısakürek, BenimGözümdeMenderes, 1970, s.?

a.




TDK-



Oyalamak | oya işlemek | Mendil oyalayıp..., | M Ali Öner...

f.






Oyalamak | oya işlemek | Mendil oyalayıp..., | M Ali Öner...

f.






oyalanıcı | Ne yazık ki hafif basit oyalanıcı laflar çoğaldıkça kelimeler bu defa yeni bir taktikle başka türde bir saldırı savunma düzenine girdi,-., | NGenç, isenç, 121

s.






oyalantı | oyalanma | Küçük bir oyun bu diyordum, bir oyalantı., | Sİleri, ZCumartesi, 6.5.2012

a.






oyalı

s.
oyası olan.


"Kıyafeti: Üç etek entari, şalvar, belinde elmaslı kemer, başında oyalı yemeniden hotoz, üzerinde elmaslar, kulağında uzun elmas küpeler.", M Celâl, Demirbaş Şarl, 3"



oyalı | Güzel senin için kime vermişler, / Oyalı yazmalı baş mı bağlamış, / Siyah önlüğünde kan benek benek, / Ağlamış yaşmağı, yaş mı bağlamış., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 283

s.






oyalık

a.



"Çıksam Mecnun gibi eylesem seyran / Kalb-i sadıklara versem de iman / Arabi Farisi okusam İbren / Noksan hurufatta oyalık derler.", San, Hicranî, 111"



oydaş

a.
aynı partiye oy veren.

tr. oy-daş
"Bir lider sadece Türkiyeyi değil bütün dünyayı kucaklıyor, Kemal bey ise sadece "oydaşlarını" düşünüyor.", @betulz 13 Haz 2011, twitter "



oydaş I | 1. aynı düşüncede olan kimse. | Utanıyorum kendi kendimden... Bu yaşta yetişmek mucize... Ve Salah Birsel'le tamamen oydaşım. Diyor ki: Ben insanların gençliklerinde her kitaba deli dana gibi saldırmalarını isterim. 27 Aralık Bir yıl geçti, koca bir yıl... Bir yıl daha yaşlandık, gençliğe yazık ... Bir yıl daha ünlü yazarların, ölümlerine ..., Ethem Baymak, Günsalkımı 87-88-89: günlük, anı, deneme, inceleme, eleştiri, 1989, 155 | 2. | seçmen. | Kılıçdaroğlu, | 3.5 milyon oydaş kazandık dedi., | 13.06.2011 t.li gazeteler

s.a.






oydaş II TTA yürüyemeyen, zayıf çocuk. Bk. Aydaş.








oydaşık

s.
mutabık.


"Bu barış nizamının hazırlanma prensiplerinde Sovyetler ve Müttefikler ne ayrışık, ne de bütün noktalarda oydaşıktırlar. Fakat harp içindeki ve hemen sonrasındaki danışmalar ve konuşmalarla hepsinde anlaşmaya varacaklarından şüpheli de değildirler. Bunun pek ciddî ehemmiyeti inkâr edilemez: Moskova ... ", Ayın tarihi, 1944, C 120-122, 253"



oydaşılmak | Töre Yapmak, Âdet Çıkartmak: Eski Türklerde Oydaşılmış Hukukun Toplumsal Temelleri, OsmanKaratay, Temmuz 2012

f.






oydaşım | oydaşma, mutabakat. | Türk siyasal yaşamı için bir dönüm noktası kabul edilmek gereken, genel yöntemdeki ve bir esastaki oydaşım şudur: (1) Anayasanın genel oyla seçilmiş millet temsilcilerinden oluşan partiler parlamentosunca yapılması ve bir milli uzlaşma belgesi olması gerekir. (2) Askeri darbeler anayasayla önlenmeli ve askeri bürokrasinin ..., Taha Parla, Türkiye'nin siyasal rejimi, 1980-1989, 1993, 182

a.






oydaşma | yeni. Oydaşım. Konsensus, mutabakat, uzlaşma, uzlaşım. | Avcı ile Ergenekoncular arasında ortak hedefe vurmak bakımından bir oydaşma var., | EUslu, T, 2.10.2010

a.






oydaşmacı | uzlaşmacı | Bir defa, devrimci tek- parti, meşruluğunu sağlamak için ideolojiye büyük ölçüde dayanmak zorunda olduğu halde, artık türdeş ve oydaşmacı (consensual) bir toplumda faaliyet göstermekte olan yerleşik tek-parti için böyle bir zorunluluk ..., | EÖzbudun, SiyasalPartiler, 1974, 122 | Parlâmanter ve başkanlık hükümet sistemleri arasındaki ikinci temel anayasal tercih de, siyasal sistemin çoğunlukçu ya da oydaşmacı karakterini etkiler., | LJDiamond/MFPlattner, Demokrasinin küresel yükselişi, 1995, 186 | Mahmut Esat, günümüzdeki anlamıyla azınlık haklarını benimsemek zorunda olan oydaşmacı demokrasi anlayışı ile örtüşmemekle birlikte, en azından halkın kendisini yönetmesine dayanan | plüralist demokrasi düşüncesine sıkı sıkıya bağlıdır., | MehmetGödekli, ArsalArmağanı, 2016

s.






oydaşmak f.?Yalvarırım şu işe bir el atın, bir ad önerin, önerge verin, oylama yapın, oydaşın!?, Erkan Goloğlu, ?Ancak bir benzerim öldürebilir beni, Radikal Futbol, 18 Kasım 2003 Salı, | 8.

s.






oylak -ğı

a.
Çukur yer: Oylaklar çok rüzgâr almaz. DS, Harşit, Torul, Gümüşhane

tr.
"Herkesin bir oylağı var.", Fahri Gedikli, 21.07.2018"



oylanmak | 1. Bir kanun, bir tasarı, bir teklif bir kurulun onayına sunulmak 2. Oy vermek, rey vermek | Demet Evgar, | Oy-landık ailece. ifadeleriyle selfie paylaştı.

f.






Oyluk –ğu | Oyluklarını saran enli gümüş kemer, kalçalarının hafif ve ahenkli hareketlerini meydana vuruyor ve bu sırada ışık oyunları yapıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 93

a.






oylumlu | Temel kitaplar ve edebiyat klasikleri yerini daha oylumlu yapıtlara bırakmış, Madam Bovaryden boşalan tahta artık Thales ve Spinoza oturmuştu., | TKiremitçi, 2005, 160

s.






oyma | Gülken geldim dibine / Oyma alırım oyma / Aldattın beni yavrum / Genç yaşlarına doyma., Halk türküsü

a.






oymak oymak oymak | ocak ocak, oba oba, bir top halinde | Oymak oymak olur eşki (sumak), | ARPijli, 26.9.2016g

z.






oynaklık | çabuk değişkenlik | Oynaklık azalmalı. / Turan, 'döviz kurlarındaki oynaklık, diğer maliyet unsurlarının baskısı ve iç talepteki kademeli toparlanmayla önümüzdeki aylarda tüketici fiyatları üzerindeki yukarı yönlü baskının devam edeceğini öngörüyoruz' dedi., | 4.1.2017, kararG, 5

a.






oynamadan ütmek








oynamak -i


(aptal, deli, vb.) taklidi yapmak.


"-Öndeki arabayı nasıl yakalayamazsın ya da ben seni nasıl yakalıyorum? -İnsanlar aptalı, deliyi oynar.", Minibüsçülerin sohbeti, 8.3.2024"



Oynamak | Hem oynayan, hem bağıran, hem de yürüyen coşkun ve genç askerler..., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 160

f.






Oynamak 19. Anlam: elbisenin kolun, bacağını, vs. birazcık değiştirip giyen kimseye göre ayarlamak | Ceketin koluyla oynayacak mısınız?








oynamayabiliş | Kafasına yatmadı mı gemileri yakabilme potansiyeli, oyunu ille de kuralına göre oynamayabilişi hoşuma gidiyor galiba., | NurÇintay, SCmts, 20.8.2016

a.






oynamışlık | Pek çoğumuzun gençliğinde AoE 2 oynamışlığı vardır., | T, 14.4.2013

a.






oynanabilirlik -ği

a.



"Öyle ki | HBO'nun bu seneki büyük dizilerinden Last of Us'ın PlayStation'a özel oyunu (diziden çok daha önce piyasaya sürülmüştü) hem hikaye örgüsü hem de oynanabilirliği ile, dizinin kendisinden fersah fersah ötede bir deneyim sunuyorr.", Alper Bahçekapılı, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 10"



oynanılmak

f.



"Etrafını küçük görmek, asaletin icabıdır. / Küçükken oynanılmış, sanki bir şahzadesin.", Celâl Beykal, 1956, 27"



oynanış

a.
oynanma hali.


"Bu oynanışta Beranje'nin biraz değiştirilen ve nokta ışıkta söylenen son sözleriyle sorunun cevabı da verilmektedir: 'İnsanlığımızı koruyalım... ' Her insan kendini korursa belki gelecek kurtulabilecektir.", M Miyasoğlu, Türk Edebiyatı, 1972, S 3, 32"



oynanmışlık | Ama ya hamsi yabandan yakalayıp una çevirip, içine bir dolu malzeme katılıp, hatta genetiği ile oynanmışlığından huzursuz olacağım soya ile takviyelenip levrek olur, çipura olur, ton olur ve gelirse tezgaha..., | DKoryürek, T, 27.4.2014

a.






oynaşlı

s.
oynaşı, sevgilisi olan.

tr. oynaş+lı
"Yüzüksüz parmaktan , halhalsız koldan / Busesiz bukaktan, kemersiz belden / Oynaşlı gelinden , güreşli duldan / Namuslu çingene kızı şirindir . .","
İlhan Yardımcı, ‎Taṣtan Hicrānī, Büyük halk şâiri Bayburt'lu Hicrânî, 1968, 40



oynaşlık BTS+ | oynaşın yaptığı iş | +Doğru dersin ağa, Ayşe'yi yakından duysan sen de istersin. Ufak bir oynaşlığı yok. Karlardan temiz., | İHınçer, 1946, 12

a.




bts+



oynatıcı | yeni teknik | player videoları gösteren alet. | Macias'ın koparılan kafası bir bilgisayar klavyesi, fare, cd oynatıcısı, kulaklıklar ve mikrofonun yanına mizansenle yerleştirilirken(...), | T, 27.9.2011 | Sehpamın alt rafında da, DVD oynatıcısının çok daha büyük olan siyah kutusu var., | ÇAltan, M, 12.7.2012

a.


ing.



oynatım | 24 saat 584 oynatım, video alt yazısı.

a.






Oynatım | tekrar oynatım,

a.






oynayadurmak | Siz oynayadurun, ben masayı hazırlayayım, dedim., | FAtabek, DK, 1972, 72

bf.






oynayı oynayı

z.
oynaya oynaya, oynayarak.


"Hop ninnayı ninayı da gel oynayı oynayı / Aslan gibi yarim var da satın alır Konyayı", Halk türküsü "



oynayışlı

s.



"Daha iş saatine epeyce zaman var... Deniz kıyısına uzanan yola saptı... Sular küçük ürperişlerle oynayışlı... Kayalıklı kenarlarda bu, oynayışlar sesleniyor..", C Uçuk, DŞ, 1971?, 153"



oynayıvermek | Birden bire oynamak. | Erkeklerin hepsi ya kapının kırılması ya da duvarın yıkılmasına karar verip, bir kıyıya çekildiklerinde, anneannem kapının kilidiyle oynayıvermiş, aksi kilidin açılacağı tutmuş ve anneannem dışarı çıkmış., M İzgü, AAG, 2007 (1994), 73

b.f.






oyuk | Ama insanın dilini dişindeki oyuğa götürmeden duramayışı gibi olacaktı bu., | TKiremitçi, 2005, 109

a.






oyulu | oyulmuş. | Son türkümü söylerken beni dinleyenlere, / Bir ay gibi nurumla alçalacağım yere: / Kalacak içerimde gecelerin oyulu., Nazım Kemal, 30

s.






oyulum

a.



Napolyadan kalan sapı 5 ağzı 3 kez değiştirilmiş doğal oyulumunu tamamlamışlar



oyun | oyunda kaybeden aşkta kazanır kalıp söz | Beyoğlulu madam pek zarif bir nükte söylüyormuş gibi: -E, oyunda kaybeden aşkta kazanır; dedi., | YKK, Kiralık Konak, 19

a.






oyun hamuru

b.a.






oyun konsolu

a.bilg.
Dışarıdan bilgisayar veya televizyon ekranına bağlanarak çeşitli oyunlar oynamaya yarayan alet; konsol. ayn. m. konsol.

tr. oyun + fr. console: konsol + tr. -u
"Artık bir oyun donanımı olmanın ötesine geçen PlayStation, Xbox ve Nintendo Switch gibi konsollar karşımıza sıklıkla, filmler izleyebileceğimiz, müzikler dinleyebileceğimiz topyekun bir ev eğlence sistemi olarak çıkıyor.", Alper Bahçekapılı, Oksijen2, 9-15.06.2023, 10



oyun yapmak | Mağaraya ilk girdiklerindeki ürkekliği üzerlerinden atan çocuklar, içeride birbirlerine oyun yapıp şakalaşmaya başlamışlardı., | MTwain, TomSawyer'inMaceraları, 134, Sabah, ts.,115, Eylül2014








oyunbaz

s.



"Sirk // Dünya dev bir cambazhane / İpte gösteri yapıyor tehlikeli / Trapezler / Yerde numara yapıyor / Palyaçolar / Başka oyun oynuyor / seyirciler / Dünya insanlarla oynayan başka / Oyunbaz.", E K Gökkaya, 1988, 77"



oyunbaz | oyuncu. | SİRK Dünya dev bir cambazhane / İpte gösteri yapıyor tehlikeli / Trapezler / Yerde numara yapıyor / Palyaçolar / Başka oyun oynuyor / Seyirciler / Dünya insanlarla oynayan başka / Oyunbaz, E K Gökkaya, 1988, Hasan Baba, 77

s.






oyuncak -ğı | 1. oyun aracı. 2. | mec. önemsiz ve kolay iş. 3. | mec. Başkaları tarafından bir araç gibi kullanılan, hiçe sayılan güçsüz kimse. | Yeğniyi yel alır, ağır yerinde kalır. Kişiliksiz, ağırbaşlı olmayan, züppe-hoppa, gayri ciddi, bir sözü diğerini tutmayan, hafif meşrep , zayıf karakterli kimseler bir varlık gösteremezler ; bir yerde tutunamadıkları gibi onun bunun oyuncağı da olurlar . Ama ağır başlı , tavırlarında ciddî, sözünde duran, kişilikli, ahlaklı kimselere kimse ilişemez; onlar bulundukları yerde kolayca barınırlar, işlerinde başarılı oldukları gibi sevilip sayırlar da., Lilay Koradan, Ata sözleri, ? ? | Onun bunun oyuncağı olmak(birinin) maskarası olmak, maskara olmak. 31.12.2024+| kurulu oyuncak | Ama kelimenin eskiden beri geçerli olan kullanımları da hâlâ var. Örneğin 'kurulu oyuncak' gibi., | MBelge, T, 19.9.2010

dey.a. mec.






oyuncaklaştırma | oyuncak haline getirme | Bugün, Mısır'ın Türkiye'de tartışılma hâli ise medyada egemen tona bakılınca, son derece bencilce, Mısır halkının, insanlarının dertlerine en ufak bir vicdani bağ duymadan, kendi | yerel siyasi itikadını vahşice savunmak için bir oyuncaklaştırma izlenimi veriyor., | SÖney, T, 6.7.2013

a.






oyuncaklı | oyuncağı bulunan şey/kimse | Tuba Ünsal oyuncaklı giyinmeyi biliyor., | MAlpman, 3.9.2016, Klbk | Tıpkı oradaki gibi burada da oyuncaklı bir anlatım tekniği kullanıyor., | ÇÇevik, HrKitapSanat, 26.5.2017

s.






oyuncul | Aslında o da benim gibi olgunlaşıp durmuş oturmuş bir hava kazanmıştı, ama gözlerindeki çocuksu ve oyuncul ifade silinmemişti., | S Dölek, Kirpi, 117

s.






oyunculu | ... bir şarkıcı ve beş bağırtkan oyunculu takım, beşaltı erkek bir kadın oyunculu takım, sekiz on erkek, üç kadın oyunculu takım, sekiz on erkek, üç kadın oyunculu takım, en geniş takım olan onaltı oyunculu ve yanlarında onlarla gezen otuz kişilik takım vardı., | Metin And, Kırk gün kırk gece, 1959, 204

s.






oyundaş | oyun arkadaşı. | ... bir defa daha tekrarlayayım, antolojilere yakışacak kısımda Mercan'ın çocuklara ne kadar bağlı olduğunu (bir baba gibi, bir aşık baba gibi) çocuğuna ve çocuklara nekadar vurgun bir dost ve arkadaş ve oyundaş olduğunu anlıyor ve hissediyoruz., Mustafa Karahasan, Eleştiriler, 1995, 79

a.






oyunlaştırma








oyunlu

s.
oyunu olan.

tr. oyun-lu
"Uzun boyunlu, iki büklüm oyunlu (Deve).", S Yurdatap, Karagözün ada sefası, 1975, 22"



oyunsever | Amerika ve İngiletere'de elde ettiği başarıyla oyunseverlerin büyük ilgisini çeken Wikipad-., | T, 23.12.2014








oyunsuz

s.
oyun olmaksızın.

tr. oyun-suz
"Çocuk oyunsuz, oyuncaksız duramaz. Hâsılı Hürriyet seni çok sever. Sen de onu çok sev! Seniha'yı, Türkân'ı, Fatma'yı, İkbal'i de çok sev! Siz orada biribirinizi nekadar çok severseniz, ben de burada o kadar rahat yaşarım.", Ziya Gökalp, Ziya Gökalp külliyatı: Limni ve Malta mektupları, 1952, 55 | Hafta sonu oyunsuz kalmayın", .", Şans Postası, 10.04.2021, 2"



oyveren | Aziz Yıldırım hem oy veren sayısını, hem de oy oranını (%70'in üzerinde) son derece başarılı bir stratejiyle rekora taşıdı., | FatihKuşçu, T, 5.11.2013

a.






oyy ünlem acı sesi | Zahidem kurbanın, oyy / Sallama beşik / Beni bu genç yaşta / Sen ettik aşık., | NeşetErtaş








ozanlı | 1. Bir köy adı. | 2. bir oymak adı. | 3 | ozanı olan. | Uzaklarda yurdum! burdan çok uzak / Her mevsim güneşli, masmavi göklü / Camili, kubbeli, kümbetli, köşklü / Ozanlı, garipli, kervansaraylı / Hele insanları: Alpli, Giraylı / Yok haber onlardan, baba evinden / Bu yüzdendir hâlim, kopuk bir yaprak / Her şey çok uzakta benden çok uzak., Buğra Alpgiray, Paris akşamları, 1972 | Orta Asya ve Anadolu arasındaki ozanlı ya da bakşılı, kopuzlu, çöğürlü, tanburalı, ıklığlı, köslü, nevbetli, davullu, zurnalı, bağlamalı, kimi zaman ağıtlı, türkülü, bu müzik yolculuğu, Türk kültürünün ve insanının doğasının zenginliğine uzanır., | O A Budak, Türk müziğinin kökeni-gelişimi, 2006, 2

s.a.






ozanlık –ğı | 1. şairlik 2. halk şairliği, âşıklık | Âşıklık, ozanlık Türklerin ta eski çağlarındandır., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 227 3. düşkünlük, zavallılık 4. gevezelik

a.






ozlaşmak | ozan olmak. | Toros dağlarında ve yaylalarında ozlaşmış bir Ozan | Emin Kök 2012'de tanıştık, dost olduk sanki her an yanımda, kendi akranım, akrabam, gardaşım gibi... Bugün o da göçünü tamamladı... Gene obasında yarın yaylasına göçecek gibi beklerken, büyük bir mirası ve yükü taşıyarak aramızdan ayrıldı... Merak etme Emin amca, türkülerin yaşayacak... Biz ne zaman istersek seni yanımızda, bıraktığın Iklık'ta bulacağız. Seninle geçirdiğimiz hatıraları hep güzellikle anıp, yâd edeceğim. Rabbimden rahmet dilerim. Mekanın cennet olsun ustam... Feyden davarı dolansın ey ey / Gözlü Pınardan sulansın ey ey... Güle güle Ulu Kök..., Uğur Önür, 25.01.2025, Facebook

f.






ozon yağı | Ozon Yağı Nedir? Günümüzde ozon tedavisi, tüm Dünya ülkelerinde yaygınlığını hızla arttırarak sağlık alanında birçok insanın fayda görmesini sağlamaktadır. Ozon, 3 oksijen atomundan oluşan molekülleriyle stratosfer tabakasının üst kısmında yer alan renksiz bir gazdır. Cildin güzelleşmesine katkı sağlar., | 28.6.2011 reklam epostası

b.a.






ozon yağı b. a yeni | Ozon yağı insanların, karın, bel, basen ve kalça bölgelerindeki fazla yağları azaltmak için uyguladığı bir yöntem haline gelmiştir. Genç görünmek isteyenler sivilce ve kırışıklarla başı dertde olanlar bu sorunlarınızdan ozon yağı ile kurtulabilirsiniz!








Fethi Gedikli

  • Özgeçmiş (pdf)
  • Sözlük
    • Dizin(A - Z)
    • Konulara/Alanlara göre
    • Hukuk
    • Edebiyat
    • Dil
    • Tarih
    • Yöreler
    • Kişiler

İletişim

  • fgedikli@istanbul.edu.tr
  • (90) (212) 440 0000 Dahili: 10902
  • İstanbul Üniversitesi
    Hukuk Fakültesi Dekanlığı
    Beyazıt / İSTANBUL
 Okuyucu, Araştırmacı
 Şu an: 0  |  Bugün: 2

10 Temmuz 2025 itibariyle
9899
kez ziyaret edilmiştir.