Fethi GedikliFethiGedikli.com
  • Twitter
  • Facebook

V...

...

Vâ esefâ | Ne yazık. | Netice olarak konuşmada Ömer Asım Aksoy'un şahsında, Cumhuriyet değerlerine bağlanmanın doğurduğu ikiye bölünmüş bir idrakin çarpıcı tezahürlerine şahit oluyoruz. 'Vâ esefâ' diyelim., | Muhsin Mete, KararG, Genel yazmanın serencamı, 25.1.2019

ünl.






Vâ esefâ | O Kâtibim ki bir zamanlar hafif makara bir şarkı iken bugün 'nostaljik azîzan' mertebesine yükseltilmiş. Vâ esefâ ve fakat hayırlı ola Şûra..., | Mevlanaİdris, KararG, 4.3.2017








vaatçi | Biz de onlara bayılıyorduk. Hayalimizi besleyen gelecek vaatçileriydiler çünkü!, | Telesiyej, T, 19.7.2011








vaazcı | vaiz dini konularda vaaz veren, öğüt veren, izahta bulunan kimse | ...hocası ve ünlü vaazcı Timurtaş Hocanın sesi bangır bangır açılıp gelip geçenin gülerek dinlediği teyp kasetleri., | NGenç, isenç, 48




ar.

GTS-



Vade farksız | Ayrıca stoklarımızda bulunan pirinçlerin de (Baldo pirinçler hariç) 30 gün vadeli vade farksız olarak satışı devam etmektedir., | Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı D, 1998, | cccxcvııı

s.






Vade farksız | Ayrıca stoklarımızda bulunan pirinçlerin de (Baldo pirinçler hariç) 30 gün vadeli vade farksız olarak satışı devam etmektedir., | Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı D, 1998, | cccxcvııı

s.






Vade farksız faizsiz. 26.08.2024








vadelendirme








vadelendirmek | ödemeyi vadeli yapmak. | Vadelendiriyoruz! | Kendisine kredi verenlerle masaya oturup borçlarını yeniden vadelendiren anlaşmalar yaptı. Kreditörler, kendine olan güvenini gördüklerinde desteklemeye karar vermişlerdi., | Kürşat Tuncel, Yöneticilere Hikayeler, 2020, ?

f.






vafıl | waffle Tart hamuruna benzer hamurun arasına çikolata, meyve, fındık, fıstık, karamele, şeker, marmelat gibi maddelerin konulmasıyla oluşturulan bir tatlı. | Çikolatalı waffle. (...) İki adetwaffle arasına krema koyup servis edin. Sen Herşeyi Düşünürsün 3, Tefal, 1999 Avşa, 27.7.2011 | Çikolatanın meyveyle buluştuğu eşsiz lezzet.

a.


ing.



vagotoni | vagotonie Vagusun vücut işlevlerine hâkim olduğu sinirsel bir tür rahatsızlık. | Bir defa motosiklete binmişlerdi. Vagotonileri tuttuğu için hemen durdurdular., | Atsız, Z Vitamini, 91.

a.

tıp
fr.



Vaguf | halkd, Trabzon vakıf.

a.






vahdeddinperest








vahdethane | Nesine güvenim fani dünyanın / Şimdiye dek bir sultana kalmadı / Tutalım rahını vahdethanenin / Gayri fani civana kalmadı., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 180

a.






Vahdetli | birlik içinde | Nihayet, en iptidaî cemiyetlerden modern cemiyete kadar vahdetli bir sosyal tekâmül olduğunu göstererek beşeriyetin vahşilik, barbarlık ve medeniyet safhalarını geçirdiğini ileri sürmüştür., ÜlküD, 1938, S ? , 538 | Din ve imanın, örf ve adetin kolu kanadı altında, bir yandan öğrenen bir yandan işleyen fertlerden kurulmuş cemiyet abidesi, bir vakitler nasıl da vahdetli ve e kıvamlı bir heybet arz ederdi., | S Erol, Ciğerdelen, 1947, ?

s.






Vahdetperest | birliksever | İlâhî meşrebim, vahdetperestim, şerâb-ı cilve-i hayret ile mestim., | | https://umutrehberi.com/2014/04/25/bir-degirmendir-bu-dunya/, 9.11.2018

a.






Vahdetperest | birliksever. | İlâhî meşrebim, vahdetperestim, şerâb-ı cilve-i hayret ile mestim., | | https://umutrehberi.com/2014/04/25/bir-degirmendir-bu-dunya/, 9.11.2018

a.






vahhabizm | Vahhabilik | Bu yaklaşımın günümüze ulaşan zirve noktası Selefizm ve Vahhabizmdir., | M E Kılıç, | http://www.tyb.org.tr, 15.1.2019

a.






vahhabizm | Vahhabilik. | Bu yaklaşımın günümüze ulaşan zirve noktası Selefizm ve Vahhabizmdir., | M E Kılıç, | http://www.tyb.org.tr, 15.1.2019

a.






vahlanma | Emeklilik yıllarındaki notlarında gençlikte ve orta yaşlarında hiç yanına yanaştırmadığı vahlanmaları, ümitsizlikleri de bazen sökün ediyor, kâğıda dökülüyor..., İ Kara, Süheyl Ünver Arşivleri, Derin Tarih, Mart 2025, 4

a.






vahlanmak | Meryem Kadın acınarak vahlandı: | Deme be! Bu dertten yakasını sıyıramayacak besbelli. Yaşı da pek genç daha. Akşamüstü eve giderken ... durdu: | Annenler gidince, iki kez zile bas. Hemen gelirim. Dersimi de sizde yaparım. Nasıl olsa senin de ..., G Dayıoğlu, Yeşil kiraz, 1998, C 1, 113

f.






vahşet namazı | Ölünün defnedildiği ilk akşam akşam namazı ile yatsı namazı arasında kabirde korkmaması için onun için kılınan iki rekat namaz. HHatemi, 22.1.2013

a.






Vahşi iken yahşi ettim








vahşice | vahşi bir biçimde, vahşicesine, vahşiyane | +İstismara direndi vahşice katledildi, | KararG, 22.12.2016

z.




GTS+



vahşileştirmek | ...sosyal hayatı nezaketi vahşileştiren bir yeni sosyal barbarlık, ve hiç umurlarında değildi, bir suçiçeği, zatürre tifüs tifo veba tüberküloz salgınını din sanmış zavallılar., | NGenç, isenç, 109

f.






Vahşiyâne | Benim nazarımda bizim bu hareketimiz vahşiyane bir miting şeklinde idi. | , | Şeyh Said Mahkemesi, 345

s.






vajina

a.
kadın dişilik uzvu.


"Ben bir gün bir kadının yüzüne yanlışlıkla işedim de / O kadın her yere kurşun döktü / Bütün kuşlar yere düştü / Tarih sustu / Vajinası su gibi ağladı / Cümle orman üstüme geldi / Utandım", Haydar Oğur, 1994, 123"



Vajina | Bedenine baktı; iki dolgun göğüs ve bir vajinayla bedeni hiç alışık olmadığı bambaşka bir biçime girmişti., | B Uzuner, 1986, 5

a.






vajina | dişilik üyesi | Şunlara bak, kadının vajinasını dinin kapısı haline getirmişler., | NGenç, isenç, 119

a.






vajinal | vajinaya ait, vajinaya ilişkin | Vajinal uyarılmanın kronik sırt ağrısı ve bacak ağ[r]ısını bloke ettiğini (sic) gözlemlenmiştir., | Hür, 13.9.2016

s.




GTS-



vak'alı

s.
vak'ası olan.

ar. vak'a + tr. -lı
"Türkülerin konusu, acıklı ya da sevinçli günlük hayat olaylarıdır. Şu demek ki"vak'alı türkülerdir" Canbulat 62 "



vaka-i vakvakîye | Ben ey misâli vardır tarihte vaka-i vakvakîye deyip / kiracılar sallandırmıştım ağaçlardan, | AtılayArsan/Rİmrahor, UŞA

a.






vakarlı | Orta yaşta azametli değil haşmetli, sonra da sakin, uzak ve vakarlı..., | Nazik Erik, 32

s.






vakfe | 1. Durma, duraklama 2. Haccın rükünlerinden biri | Beş vakit farz namazlar, Cuma, teravih ve bayram namazları, Ramazan orucu, zekatın yıllık olması, haccdaki tavaf, Arafat'taki vakfe, insana zaman ve mekanının değerini ve onların israf edilmemesi gerektiğini hatırlatır., | FKoca, T, 2.8.2012




ar.



vakıf insan | Bazı tarikat benzeri yapılarda evlenmeyip kendini o yapının çalışmalarına adayan kimse için kullanılır.

a.






vakıflaşma | 1. vakıf biçimini alma 2. Vakıf biçiminde teşkilatlanma. | Doğal Hayatı Koruma Derneği Vakıflaşma Sürecini Tamamladı, | 05.03.2010, | http://www.bugday.org/portal/haber_detay.php? hid=3800, 8.10.2016g | Tüm irticai gruplar yasalar karşısında derneklerden daha fazla ve daha değişik imkânlara sahip olan vakıflaşma yoluna gitmeyi tercih etmektedirler., İhsan Doğramacı, Türkiye'de anarşi ve terörün sebebleri ve hedefleri, 1988, 125

a.






vakıflaşma | Son olarak, sosyal hizmet ve bağışları kurumlaştırarak, bunların benden sonra da sürekliliğini sağlayacak olan vakıflaşmaya yöneldim ve 1968 yılında Vehbi Koç Vakfını kurdum., | Vehbi Koç, Hatıralarım, görüşlerim, öğütlerim: (1973-1987), 21

a.






vakıflaştırılmak | Sadece Ankara ve çevresinin vakıflaştırılması ile kalınmayarak, Anadolu'nun dört bir yanında, Hacı Bayram-ı Veli vakfına yapılan temlikleri ve vakıflaştırılan taşınmazları hep bu açıdan değerlendirmek gerekiyor. Ankara civarında vakıflaştırılan ..., | IV. Vakıf Haftası, (1-7 Aralık 1986): Türk Vakıf Medeniyeti, 168

f.






vakıflaştırma | Bu gelişimde 'vakıflaştırma'nın başlıca yol olduğuna daha önce değinmiş bulunuyoruz., | Çetin Yetkin, Etnik ve toplumsal yönleriyle Türk halk hareketleri ve devrimler, 1974, 142?

a.






vakıflaştırmak | Unutulmamalı ki kılıç hakkı ve şehid bedeliyle alınan bu mâbedi vakıflaştıran, şehrin ve çağın sahibi 'Fatih Sultan Muhammed Han' Ayasofya Camiini camilikten çıkartacaklara beddua etmektedir., | Rahim Er, | https://www.timeturk.com/tr/2013/10/10/ayasofya-yi-kilise-yapamayinca-muzeye-cevirdiler.html, 10.10.2013

f.






vakıflık -ğı | vakıf olma hali, vakfiyet. | Dolayısıyla icareteynli vakıflarda gerek arsa, gerekse üzerindeki yapıların vakıflığı tamdır; bu tür taşınmazların hem arsa hem de muhdesât itibarıyla vakıf asıllı oldukları; 30. madde bağlamında vakıf yoluyla meydana geldikleri açıktır., M E Kalıpçı, | Vakıflar Kanununun 30. Maddesindeki..., 2025

a.






vakit





"Zaman hangi vakit durur / Güneş doğmayı ne zaman unutur / Bütün güzellikler bir gün seni bulur", Samet Serhat Sarı, 2017, 52"



vakit | Bk. Vaht. | Waqt. Hal, güç, kudret. Hava yarı bulutlu; ala gün sıcağı Üzümlü çukuruna vurmuş, tarlaların üstünde balkıyor. Köyün kiremitleri tiril tiril... Tavuklar ağızlarını açmışlar, koval koval ediyorlar, kımıldamaya vakitleri yok., | Cahit Beğenç, Sarı Çamın Hikayesi, 1986, 142




ar.



vakit kaybettirici | Böyle medyatik ve vakit kaybettirici işlerle oyalandığımız için doğru dürüst Türkçe bile öğretemeyen bir eğitim sisteminin köklü problemlerini konuşmaya gelemiyoruz., | İ Kara, www.dunyabizim.com, 10.11.2018








vakitlice | Bu kurullara katılan sivil siyasetçiler ise, o yemekleri yerinde tadarak mönünün ne olacağını vakitlice öğrenmek suretiyle halka servis yapacak olan salon personeli garsonlara benzerler. | , | NÇınar, T, 6.8.2012

z.






vaklamak | Bir ördek var taam mı, o ördek çok tatlı bir ördek; elbette vaklarken bazı politik öğelere de yer veriyor ve film bu ya, aniden suya vırt diyor. (Dede gerçekten filmin sonunda suya vırt diyor bu arada) ve sonunda da sempatik politik ördek kardeşimizi kesip yiyorlar, herkes çok ağlıyor., | AŞen, T, 30.11.2011

f.






vakumlamak-i  | 1. Bozulmaması için bazı yiyeceklerin paketinin havasını, boşluğunu almak 2. Bazı eşyaların fazla yer tutmaması için havasını, boşluğunu almak 3. Vakumla temizlik yapmakGTS 4. boşaltmak | Böyle devam ederse Türkiye, Suriye'den vakumladığı sığınmacılarla baş başa kalacaktır.,KadriGürsel, M, 3.9.2012.

f.






vakvak -ğı | 1. ördeğin çıkardığı ses. 2. | çocuk dilinde ördek. | Leyleğin ömrü laklakla, ördeğin ömrü vakvakla geçer., T F Erdun, 12

a.






vakvak/ vak vak | Bülbüllere emir var: Lisân öğren vakvaktan / Bahset târîh, balığın tırmandığı kavaktan!, | NFK, EGŞA, 347 | Ördekler birbirlerini çiğneyerek yem yemeye başlarlar, sevinç, çığrışma, vak vaklar karşı kayalıklarda yankılar yapardı., | VSevim, 191

a.






vala | ağız ipek başörtüsü | Valalarım çul eylerim,/Altınımı nal eylerim. // Duvaksız bir gelin binmiş sandala, / Mavili yazması köpükten vala, / Sanki ordu kalkmış verir daldala, / Vermez birbirine sıra dalgalar., | Türkmen/Cemiloğlu/Esmanî, Mİhsanî, 59//227

a.






valalhi billahi





"Futbol oynarlarken eline top değer, bunu herkes gördüğü halde, Erman 'vallahi billahi değmedi!' diyerek inkar ederdi.", İ F Ceylan, Bir Garip Adam, 2002, 26"



vale | 1. Amerika'da da otopark kahyalarına itibar sağlamak için kullanılır. (bkz: valet parking) (brownie, 15.5.2003 EkşiS 2. Kat valesi. Otel, motel türü konaklama işletmelerinde oda temizlik görevlisi olarak çalışanlara verilen isim. (aaybar, 06.03.2005 ~ 15.10.2006 Ekşi S Modern değnekçi 3. Eğlence mekanlarına gelmiş kalantor elemanların uçuk araçlarını park eden ayrıca eğlence yerinden sarhoş çıkanları evlerine kadar götüren kimse. (quant, 05.08.2002, Ekşi S | Restore edilmiş tarihi eserlerle dolu bu küçük ve sakin çıkmaz sokağı –yukarı sokaktaki otoparklarına araba taşıyan valeleri bırakmak için- kullanan Suada'nın valeleri, 60-70 km. hızla bir aşağı bir yukarı gidip gelirken; sokak sakinleri tarafından çok sevilen, bakılan ve kollanan sokak kedilerini bir bir öldürüyorlar., | Telesiyej, T, 24.8.2011

a.






vale I | Evimiz bizden dolayı / Kaldır kalbinden hileyi / Alnındaki al valeyi / Çöz Muhammed'i seversen. , Erzurumlu Emrah, ?

a.






valelik | iskambil kağıtlarında bacak olma hali. | Adam oyun bitene dek masadan kalkmamış ve oğluna ancak elli ikilik destedeki bir kupa yedilisine gösterebileceği ilgiyi göstermişti. Akıllı çocuktu Feridun Sait; bu gidişle en fazla valeliğe yükselebileceğini anladığından, babasının gözüne girmek için pek bir şey yapmamış ve ilk fırsatta kendi yoluna gitmişti., | TKiremitçi, 2005, 89

a.






valens kemeri | Bozdoğan Kemeri. Valens. | Unkapanından yukarı çıkıp da o Bizans'tan kalma muhteşem Valens kemerinin altından geçtiğimizde gün ışır, yollar kalabalıklaşırdı., | S Kamuran, T, 08.08.2012 | Valens Cafe, 01.05.2025+

a.






valf





Acil çıkış valfi



validatör | Validatörü kapatmadan önce her akşam mutlaka veri aktarımı yapınız., | Adapazarı, 14.1.2012, UlaşımDairesiBaşkanlığı

a.


ing.



validesiz | Onların evinde bile validesiz kalacak olsam çekinirdim., | MNaci, ÖÇ, 20








valkiri | iskandinav folkloru | Saçlarının aynı olan bal rengindeki gözlerinde bir 'valkiri'nin korkunç sırları saklıydı. HalideEdib/BDürder, HarapMabetler, Atlas, 1993 iskandinav mitolojisinde savaslarda olenlerin ruhlarini valhallaya goturen, tanrica helinin hizmetindeki melekler. 2.5.2000, celest, EkşiS nordik mitolojinin temeli olan edda'da, olen sava$cilarin ruhlari aasgard'a sava$ci kadinlar olan valkyrie'ler tarafindan ta$inir. me$hur siegfried hikayesinde ise, siegfried alevden bir cember icinde uyuyan bir valkyrie gorur, a$ik olur ve olaylar geli$ir..., 16.6.2001, lord aragorn, EkşiS nordic (iskandinav) mitolojide ilk kez rastlanılır bu kelimeye, old norse valkyrja olarak, chooser of the slain anlamına gelir. tanrı odin'e hizmet eden bakirelerdir ve valhalla'da yaşamaya layık olan savaşçıları öldürmek için (bir nevi şehitlik mertebesi diyelim buna, ama ölen her savaşçı değil valhalla'ya gidenler, sadece bunu hakeden savaşçılar valhalla'ya gidebilirler öldükten sonra) gönderilirler savaş alanına,odin tarafından. çifte boynuzlu savaş başlıkları (bkz: tolga) ve kendilerine özgü parlak zırhları ve kalkanları vardır, sadece öldürecekleri savaşçılar görürler geldiklerini ve bu savaşçılar düşman tarafından değil valkyrie'ler tarafından öldürülürler., 20.5.2004, evenstar, EkşiS savas alanında ölenleri cennete götüren bir iskandinav tanrıçası, 14.7.2004, isoon

a.






valla yemin bk. vallahi | Kadın duysa beni öldürür valla., | İpşiroğlu, 43








vallah billah parası deyim Ellerini cebine sokarak çıkardığı para için bundan fazla param yok diye alıcısına ve talep edenine karşı yeminle gösterilen para, ASözüer, Kasım 2013








vallaha billaha


bkz. vallahi billahi. GTS++ ünlem yemin vallahi billahi


"Biz Türkiye'de değiliz be vallaha, billaha, Türkiye'de değiliz.", H Kıyafet, 1981, 14"



vallaha billaha | ünlem yemin vallahi billahi | Biz Türkiye'de değiliz be vallaha, billaha, Türkiye'de değiliz., | HKıyafet, 1981,14






GTS++



vallahi billahi

ünl.
"Allah'a ant olsun ki" anlamında kullanılan bir yemin sözü | vallahi tallahi."


"Boğuşa boğuşa gün aydınlığınca, eriyorduk, / Azalmıştık hepten. / Serildik tepenin yüz adım berisine, / Vallahi billahi bu sebepten." Dağlarca, ÜŞD, 42"



vallıyi halk vallahi | İnsanın hamiyyetinden gözleri yaşarıyor, vallıyi..., | Yatsız, KararG, 30.7.2016








vals etmek | Gerçi, bazı geceler onun sabaha karşı Beyoğlu barlarında Viyanalı fahişelerle vals ettiğini ve her akşamüstü, kıyafetine ait bir iş için | Mire uğradığını bilenler vardı., | YKK, KiralıkKonak, 18








vampirlik | Her zaman söylemişimdir: Vampirlik zor zanaat. Özellikle kurtulmaya çalışıyorsan!, | PMağden, T, 6.9.2011

a.




TDK-



van | one'dan bir | Şoföre, 'Aman stop oğlum, van moment...' dedim., | ANesin, ŞAvrupa, 129

a.


ing.



Van kedisi

b.a.



"Bir Van kedisi düşündüm idi yine de / Ak tüyü, yeşil mavi gözlü / Zamanlar içinde kenti dolaşan / Gülümseyen kend ikendine, kocaman / Okul çocuklarını koruyan bir kedi", M Taner, Sunak, 60"



van minut | Bunca zamandır 'şahsiyetli dış politika' izlediği için övdükleri, 'van minüt'üyle gurur duydukları hükümetin, Suriyede 'savaşa sürüklenmek' istendiğine inanıyorlar., | YOğur, T, 24.6.2012








vanilyalı | Öğleyin... Katı tereyağla soğan dolması (Gefüllte Zwiebeln), salata (Feldsalat), vanilyalı muhallebi (Pudding) ile firenküzü mü şurubu (Johannisbeetsaft)., Yüksek Ziraat EnstitüsüD, Ankara, S 5-6, 286

s.






vanize | Vanize penye 3 iplik, | Zeytinburnu, ilan, 15.8.2016

s.






vanlı

s.
Vanda doğmuş veya orada yaşayan.


"Bu beşinci bölükten Vanlı İbo, / Bir vatan kadar hür." Dağlarca, ÜŞD, 58"



vantrikülüs | Doktor bir takım sualler sordu, göğsünü dinledi, nabzına baktı... Bu arada, Peyami Safa'nın çenesi durmaz, başladı hekime izahat vermiye... -Orikülüste şu olursa, vantrikülüste bu olur... Şiryan-ı tahtelkavide şu olursa, şiryanın epher'de bu olur, Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 68

a.

tıp




vantrilokluk -ğu | En demokrat kalemlerin bile vantrilokluğa soyunduğu dönemlerde Türker hep haykırmıştır., | MAltınok, T, 22.2.2011.

a.






vantrolog | karnından konuşan | Karnından konuşanlara nasıl 'vantrolog' deniyorsa Muazzam Azzam Beye de 'zampolog' adı verilse hakkıydı., | NGüreli, SO, 83

a.






vanuatu | Vanuatu devlet başkanından türkiyeye övgü, | DirilişP, 28.5.2016








var | var güç | bütün güç, olanca güç | Parti de kapatılınca, tekrardan, kendini işine verdi var gücüyle., | DCeyhun, 23 var olmak | Kalem tutan eller var olur oğul, | Geycekli, 1977, 4

a.






var git | Ayıbettin Hocanım, burada biz varız. Bugüne bugün Savcı Bey seni bize emanet etti. Var git yukarı sen. Biz o işi görürüz., | FAtabek, DK, 1972, 13








var kılmak | yaşar kılmak, yaşamasını sürdürmek | Bizi bolgede var kılacak duruma bir askeri eylem ile geldik politika ayagi henüz gerceklesmedi., | Açetiner, 22.9.2016 rindan

bf.






var ya söz ayağı, konuşma girişi | Var ya yine en güzeli kedi olmak., | AyçaŞen, T, 9.1.2013








Vara varmak | ABDÜRRAHİM KARAKOÇ'U ZİYARET Bir tanıdığım Bağlum mezarlığına defnedilecekti. Gitmişken Abdürrahim Ağabey'in mezarını da bulabilsek dedik. Vara vardık. Hemen yanında imiş. Başında Türk bayrağı dalgalanmaya devam ediyor. Ruhu şad olsun., | Cemal Kurnaz, 30.08.2024, X

bf.






vara yoğa konuşmakgelişigüzel, faydasız söz söylemek. ++

dey.






varagele | Vvarageleli hasta servisi. Böbrek hastası Mehmet Ünal, hastaneye gidebilmek için haftanın altı günü 'varagele' adıverilen ilkel bir teleferik hattını kullanıyor, | T, 23.6.2010








varaklı | altın tozuyla süslü olan | not defteri yılbaşı varaklı, |

s.






Vardaa | Bu esnada müşterisini almış bir araba | vardaa!! diye hızla geçiyor; içindekiler bir neşe çığlığı koparıyorlar ve: (...)., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 36

ünl.






vardakosta

s.



"Tam tipi... Bir anda kanı kaynadı. O güne kadar sanırdı ki boylu boslu, âdeta iri kıyım, vardakosta yahut dalyan gibi denilen kadınlardan hazzetmez! Ne münasebet! Meğerse asıl hoşlandığı tip bu imiş | gösterişli, sapasağlam, dağlı kızı!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 21"



vardaş | Bir küçük taş (hatta daha da güzeli toprak) ev, bir avuç bahçe, şifalı bir rüzgar ve ilaç gibi berrak sular.../ Sonra hayvanlar, diğer vardaşlar. Var olma ortak paydasında buluşanherkes vardaş.

a.






vardaşlık -ğı

ing. co-existence
bir arada var olma.

tr. yeni. var-daş-lık
"Türk Dil Kurumu, Prof. Derbil'den, yalnız kökleşmiş hukuk dilinin değil, günlük konuşma ve haberleşme diline yeni giren hukuk ve siyaset terimlerinin Türkçeleştirilmesinde de büyük yardımlar bekliyordu. Prof. Derbil'in —örneğin "co existence" karşılığı "vardaşlık" terimini bulan— yaratıcılığı, dil sanatçılığı, bütün bu yönlerdeki çalışmalarda çok aranacaktır.", B Ecevit, Prof. Derbil ve Türkçe, Ulus, 16.2.1961"



vardikara | Vardikara'nın Tasası kitabı, yazarı Sadi Koylan, 1951 | Asık suratlı, otoriter, ciddiyet kalıpları içinde, gülmesini çoktan unutmuş olanlara; nice nice kişiler, ne kadar | vardikara geliyor gıdıklaması çekmediler ki..., | ÇAltan, M, 28.1.2006 | Vardikara geliyor, tasasından ölüyor; tasalanma vardikara senin yuvan burada, | ÇAltan, M, 22.11.2008








vardiyalı

s.
vardiya ile yapılan.





varetmek | Bu nedenle siyasi düzlemi, çözüm programları savaşından ibaret görmeyip birbiriyle çelişen, çatışan farklı toplumsal dinamiklerin kendini varettiği bir düzey olarak görmek doğru olur., | NYağcı, T, 8.12.2011

f.






varıgitmek bil.f. yürüyüp gitmek, kalkıp gitmek, gitmek | Gül biteyi biteyi / Dökülü da yiteyi / Hayde varı-gidelim / Gençlik elden gideyi...








varılga | menzil, gidilge, varılga, destinasyon. Fethi Gedikli, 17.03.2016 | Kaçta varıyoruz varılgaya Gül? Bilmiyorum, 8:30 dokuza doğru., Fethi Gedikli, 14.10.2024

a.






varış | çit, duvar. | Hazret-i Yahya bir güle benzer. / Dört yanında varış kal'aya benzer. / Sanırsın cennet-i a'lâya benzer, / Ne güzel makamdır Cami-i Ümeyye!, | XVIII. yy?

a.






varış geliş | geliş gidiş. | Akrabanla varış geliş et, alış veriş etme., T F Erdun, 8

b.a.






varışlı | ABD varışlı seferlerimizde geçerli olmak üzere, cep telefonu veya akıllı telefondan daha büyük elektronik cihazların kabin içinde taşınmaması konusunda ilgili otoritelerce karar alınmıştır., Hr, 21.03.2017

s.






varıvermek | 1. Bir anda varmak, ulaşmak | Ah ne olurdu bir kuş olsaydı da uçuverseydi, varverseydi Selimli Köyü'ne..., | AhmetEfe, FındıkOsman, 8 TTAS ızra geçmeye girişmek varisçi | mirascı, vâris | Andersen'in varisçisi Salman Rushdie, | T, 18.6.2013

a.






varıvermek | Birçok yazarların, bir sürü denemelerden sonra bile varamadığı salt edebiyat alanına Mahmut Makal, tek bir kitapla varıverdi., C A Kansu, EK, 1953, 158

b.f.






Varıvermek | Kapıyı açan Muazzez'e: | Annem, teyzemin işi yoksa bize bir varıversin diyor! dedi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 162

bf.






varissiz | Şövalyeleri varissiz öldükleri veya sadakat yeminlerini tutmadıkları için toprak sahiplerine düşen dirlikleri toprak sahipleri 1 yıl 6 hafta 3 gün içinde tekrar dirlik olarak vermek mecburiyetinde idiler, ., | Coşkun Üçok, 303

s.






varkalma/var kalma | yaşamını sürdürme, hayatını idame ettirme | Toplumsal aygıtların özerk ideolojileri ve canlı varlıklar gibi, 'varkalma' içgüdüleri vardır., | MBelge, T, 5.8.2011

a.f.






varkene var iken, varken | Mehmet Atalay'ın 'yokm' demesinin nedenlerinden biri Faruk Nafiz Ozak'ın sesiszliği midir dedi biri? Ama fanatik Fenerbahçeliliği bilinen Mehmet Ali Aydınlar varkene..., | STuna, T, 18.6.2011








varlamak

f.
var kılmak, var etmek.

tr. var+la-
"Oysa Yaşar Kemal, başarısı ile yalnız kendini değil, Türk yazınını da dünya çapında varlamış olmakla çok değişik bir anlam kazandırıyor bu olaya.", Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı, 1982, 102 | "Yalnızca hakiki yalnızlar sevgiye kadirdirler. Çünkü onlar kendini varlamış olanlardır ve bencillikten ve kibirden muaftırlar." — Heidegger"



varlatmak | Zenginleştirmek. | Var varlatır yok ağlatır. Varlık varlatır, yokluk gevretir., Ş Kazan Nas, Yöremiz atasözleri ve deyimleri ile mahallî söyleyişlerinden derlemeler, I Burdur Sempozyumu, 16-19 Kasım 2005

f.






VARlık

s.



"(Türkiye-Hollanda maçı için) Şu iyi ki VARlık pozisyon olmuyor. VARa gitmiyor.", Ömer Onay, 6.7.2024"



varlık -ğı


hazır bulunma hali. huzur.


Zeyneb'in de varlığında bana / başka hocaların varlığında da söylenmiştir



Varlık seviştirir yokluk döğüştürür kalıp söz?








varlıklılık -ğı TDK+ | zenginlik. | Varlıklılık 3-5 ya da en çok 7 kuşak sürüyor., | AliGümüş, YŞ, 31.10.2001

a.






varlıksal | Türkiye demokrasiye kolay geçemedi; bunda devlete egemen güçlerin sırf kendi varlıksal çıkarlarını düşünerek yürüttükleri | Türkiye Ortadoğulu bir ülke mi olsun, yoksa Batılı bir ülke mi? tartışmasının uzun sürmesi rol oynamış olmalı., | FKoru, YŞ. 22.3.2008

s.






varmak f eT barmak öpmek. | Yasemin Hatun kapıyı güler yüzle açtı. Padişahın ellerine vardı. Konuşan Kaval (masal), Ata Yay. Ankara ts.








varming | ısınma | Friedman, 'global warming' yani 'küresel ısınma' yerine sözcüklerle oynayarak 'global weirding' yani 'küresel tuhaflama' kavramını ileri sürüyor., | SÖney, T, 29.9.2011

a.


ing.



Varoluşmak | İnsan odalarda varoluşur / Sallanır odalarda beşik / Yürümeye odalarda alışır / Odalar günlük, güneşlik. ., | E Alkan, Kuş Ormanı, 1981,43

bf.






varoluşsal | Varoluşa ilişkin, varoluşla ilgili. | VAROLUŞSAL (Os. Vücûdî, Kevnî, Mevcûdiyete müteallik, Hayâtî; Fr. Existentiel, Ontique; Al. Existenziell, Existential; İng. ... VAROLUŞSAL ÇÖZÜMLEME (Os. Tahlili vücûdî, Fr. Analyse existentielle) Varoluşçulara göre kişinin kendi varlığını ..., | O Hançerlioğlu, | Felsefe ansiklopedisi: Kavramlar ve Akımlar, | 1980, C 7, 147 | Yeryüzü, artık onlar için iyilik ve merhametle savaşılması gereken ve varoluşsal boşluklarını bu şekilde doldurabileceklerini vehmettikleri bir mücadele alanıdır., | SaimTut, DirilişP, 11.9.2015, 7

s.


fr.ing.



varoşlaşma | ...Varoşlaşmaya doğru olan eğilimi ve kamusal alanların ortadan kaldırılmasının yanı sıra ev sahiplerinin zümreci siyasetini ve yeni bir dindarlık anlayışının biçimlerini tanımlıyor., Birikim D, 1996, C 86-88, 62

a.






varrao hastalığı | Bir ilçede (Çal) hastalığın hangi tarihte tesbit edildiği belirlenememiştir. Varroa zararlısının etkisi hakkındaki bulgular 25 ilçe Ziraat Mühendisliğinden 1977 ve 1978 yılları için derlenen bilgilere dayanmaktadır., | Doğa Bilim D, seri d, veterinerlik hayvancılık ve tarım..., 1982, ?

a.






varroa vet. | Varroa hastalığı ile mücadele a) Hastalıkla mücadelede; HSZ Yönetmeliği'nin 130. maddesi ve bu Yönetmelik çerçevesinde hazırlanan | Bal Arılarının Varroosis'ine Karşı Korunma ve Mücadele Talimatına hükümlerine titizlikle uyulacaktır. (...) c) Kullanılan ilaçlar ile ilgili 09.12.2005 tarih ve 2005/74 sayılı Genelge çerçevesinde uygulama yapılması için arı yetiştiricileri bilgilendirilecektir.

a.






varsa yoksa hepi topu, bütünü, tamamı, olancası | Tepe ve yayla bol; ama hayvancılık gelişmemiş, ekmeğe katık varsa yoksa üç beş koyun, kuzu..., | BTSalihoğlu, 2014, 148








varsayılı

s.
varsayılmış, farz edilmiş.


"Varsayılı ve götürü bir tazminat niteliğinde olan temerrüt faizinin işlevlerinden bir tanesi de alacağın enflasyon karşısında uğradığı değer kaybını telafi etmektir.", Dağca Durgun, ylt, 2024"



varsıllaşma | zenginleşme, baylaşma. | Tüm yıldızlar onu bakıyordu ama, o Eren Dede'yi arıyordu. Dileklerini de kafasına sıralamıştı: Birinci dileği, yaz geceleri güneş doğana dek uyumak, ikinicisi hastacıl Zehra'nın iyileşmesi. Üçüncüsü de babasının da Hacı Yeşil gibi varsıllaşması., Naciye Poyraz, 1979, 52

a.






varsıllık | zenginlik, baylık | Lâkin varsıllıkların bordrolar düzenleyerek dağıtılacağı sanılıyorsa, hayır mı gelir o haybeciliklerden? , | NÇınar, T, 11.5.2012

a.






varvara


varvara kelimesi Şehriyarda da var.


"Şu alemi yaratan bir / O'dur külli şeye kadir / Alevi Sünnilik nedir / Menfaattir varvarası", AşıkVeysel/YusufTekin, AçıkGörüş, 13.1.2013"



varvara | Şu alemi yaratan bir / O'dur külli şeye kadir / Alevi Sünnilik nedir / Menfaattir varvarası, | AşıkVeysel/YusufTekin, AçıkGörüş, 13.1.2013

a.






varyantlaşmak | Yazılı metin sözlü ortama dönüşür, oradan döngü tekrar söze ve yazıya doğru varyantlaşır., | KÜçüncü, 26.1.2013

f.






varyasyon | Derken bir varyasyon : Küba başkaymış; öyle de olabilirmiş., | HBerktay, T, 29.2.2012

a.






varyasyonlandırmak | Varyasyonlu hale getirmek | Soğutucu akımı inverter kontrollü bir kompresör veya kompresörlerle varyasyonlandırılarak, havası şartlandırılmış mekanlara göre soğutucu akışkanın uyum göstermesi sağlanır., | | http://www.vrfsistemleri.com/vrf-nedir.asp? gclid=CMXk_rXPrr4CFQeWtAodxHcAww, 15.5.2014g

f.






varyeteci

a.



"Seyyar varyeteciler arasında bir de "tek kişilik orkestra" vardır. Âmâ bir Rum olan bu tek kişilik orkestranın yanındakiler ona yardım edip aletlerini de taşır. "Başında çıngırak, boynunun bir tarafında sırayla delikli düdük, öbür tarafında boru, elinde armonik, dirseğinde davulun tokmağı, sırtında davul, bir ayağının altında zil, ötekinin altında darbuka. Arap havasından, Rum polkasından tutunuz da 'Flodü Danüp'e [Mavi Tuna valsi?] kadar her havayı çalardı. Kartpostalları da vardı."9"



vasatistan | vasat insanların ülkesi. | Vasatistan, Haluk Şahin, ? , (kitap adı) | Vasatistan Cumhuriyeti, Haluk Şahin, Güneş G, 17.11.1990

a.






vasatlaşma

a.
(olumsuz) iyi ile kötü arasında olma.


"N Birdoğan, Köroğlu: bir toplumsal direnişin destanı, 1996 (vasatlaşma) | "Vasatlaşma, bayağılaşma, yığınlaşma Bu bir ülkenin toptan ayaktakımına dönüştürülmesi ve halkın ulaşmak için çabalayacağı değerler sisteminin, kültürel formların ortadan kaldırılması sonucu kristalize yozlaşma diyebileceğimiz bir mutantlaşma durumudur.", İ O Sönmez, Doğa, tarih ve insan üzerine aykırı düşünceler, 2018, 180 "



vasatlaşmak

f.
(olumsuz) iyi ile kötü arasında bir yerde olmak.

ar. vasat + tr. -laş-
"... vasatlaşan politik süreçleri niteliksel değer taşıyan bir çoğulculuğa taşıması zorlaşmaktadır. Nitekim Türkiye'de seçimlerin seçmenlere tatsız gelmeye başlaması , tercihlerin çoğu kez sandık başında ve tesadüfi yapılması ... ", S S Öğün, Politik kültür yazıları: süreçler, kişiler, 1997, 80"



vasatlık BTS- | vasat +türk lık vasat olma hali | Görebildiğim kadarıyla vasatlık, bir oyun oynama alışkanlığına dönüşmüş ve gerilen oyuncu psikolojisiyle bu oyun, sert, kırılgan, bir nitelik kazanmış., | AFIşık, T, 13.9.2011




ar.

bts-



vasektomi | erkeğin meni kanalarını ameliyatla kapatması | Bunun cevabını şimdilik bilemeyeceğiz. Çünkü Chris Long ikinci çocuğunun doğmasından sonra vasektomi (erkeğin sperm kanallarının ameliyatla kapatılması) yaptırmıştı ve çocuğu olmuyordu., | E Özkök, Hr, 10.12.2019

a.






vasıflama | İzzet sahibi senin Rabbin, onların yaptıkları vasıflamalardan münezzehtir., | AFYavuz, VirdiSettar/SaffatS*, 23, İstanbul 1971

a.






vasıflandırmak

f.
nitelemek.


"Şimdi beni vasıflandırmak için kullanılacak tek kelime "Hain". Evet, ben ihanet ettim.", Kaptan Paşa, 1954, 174"



vasıfsızlık | herhangi bir mesleği olmayan kimse Yoksul, etnik olarak karışık, polis tarafından olağan şüpheli olarak görülen ve taciz edilen, sadece işsiz değil çoğunlukla vasıfsızlığından ötürü iş verilemeyecek durumda olan, gelecek için umutsuz bir genç adam olmanın ne demek olduğunu hayal edebilir miydik? SlavojZizek, R, 23.8.2011

a.






Vasik | Her ne de olsam, affım mukarrerat iktizasındandır. Adaletin inkişafına ümidim pek vâsik bulunduğundan bu hakkımın ihkakına delalet buyurulmasını isti'taf ve istirham eylerim efendim hazretleri. | , | Şeyh Said Mahkemesi, 463

a.






vasiyetçi

a.
vasiyet eden kimse.


"Vasiyetçi, vazife başında bir asker ise mülâzim rütbesinde veya daha büyük rütbeli bir zabit mahkeme makamına kaim olabilir.", A S Gönensay, Medenî hukuk, 1938, C 3, 137"



vasopressin hormone | Tıp | Erkekler ise yüksek oranda vasopressin hormone salgılar, bu da beynin devamlılık ve odaklanma kimyasaldır., | Alexandra Jones, BBC Threee, 20.3.2019

a.

tıp tıp




vaşaklık vaşak olma hali | Nilüfer Göle, Vaşak'lığı hala devam ediyor., | LeventYılmaz, T, 17.8.2011








vatan hainileştirmek | Geçmişten çıkarılan dersin faydasının tesirli olabilmesi için son 10 yılın ekonomik performansının kavga etmeden, düşmanlaştırmadan, şeytanlaştırmadan, vatan hainileştirmeden samimiyetle, dürüstlükle tartışılması lazım., | GKarakullukçu, 17.2.2014rindan

f.






vatan millet Sakarya edebiyatı | Ne demekti yani böyle, | sınıfsal olmayan bir | iyi aile ve | terbiye kavramı ? Şüpheyle bakmayı öğrendiğim bir vatan-millet-Sakarya edebiyatı vardı. Bana hepsi bir geliyordu., | HBerktay, T, 27.9.2011








vatan tutma


aynı m. yurt tutma, vatan kılma.


"Vatan tutma/ yurt tutma Anadolu'nun bizim için önemi ve değeri elimizde Osmanlı'dan kalan son "par¬ça" olması sebebiyle değildi. Vatan tutma mirası gazâ beyliklerimizin iradesinden bizlere Anadolu'da intikal etmiş¬ti. İsmet Özel, Cuma Mektupları-II"



vatandaşî 1856 Islahat Fermanı | ...dâhiline dahi saltanat-ı seniyemizin tezyid-i kuvvet ve miknetini ve revâbıt-ı kabiliye-yi vatandaşî ile birbirine merbut olan...








vatandaşsız

s.
vatandaşı olmayan.

ar. vatan + tr. -sız
"... kuran J. J. Rousseau ile birlikte- "Hürriyetsiz vatan, erdemsiz hürriyet, vatandaşsız erdemlilik" olamıyacağı inanç ve kanısındadır. Şu halde birbirini tamamlıyan "Hürriyet ve Vatan", erdemlilik temeli üzerinde yükselir... ", "Yavuz Abadan, Mustafa Kemal ve çetecilik, 1964, 24"



vatanî | vatanla ilgili, vatana ait. | Halkımızın tenviri için lisanı gaye halinden çıkarıp vasıta şekline sokmaklığımız bizim nesil için vatani bir borçtur., Mahmud Afif, Dilimizi Nasıl Türkçeleştireceğiz, Milli Mecmua, 1928, 10 (113), 1821-1823 | Ne demek sıktınız, burada vatanî konuları konuşuyoruz,' diye Haydar bağırdı., | İpşiroğlu, 68 | Vatanî nutkunu, 'şerefle yaşamayı temin edinciye kadar mücadele edeceğiz' diyerek bitirdi./ Bizleri vatanî bir şarkıyla karşılayan öğrenciler, Heyet-i Murahhasa reisine hitap ile hepimizi mütehassis eden nutuklar söylediler., | KH, MAM, 1998, 11/13

s.






vatanseverlik -ği | Arapça kökenli vatan kelimesi Türkçeye çok erken girmiş ama geçmişteki anlamı bir insanın eviyle, köyüyle, en fazla doğup büyüdüğü bölgeyle sınırlı bir sahayı ifade ediyormuş. Bugünkü anlamını esas olarak Namık Kemal'den sonra kazanmış. Yani vatan dendiğinde bir milletin ortak coğrafyası anlaşılır olmuş. Vatanseverlik de ortak bir dili, kültürü ve daha da önemlisi ortak bir hukuku paylaştığın ve bir arada yaşadığın insanlarla seni birleştiren duygunun adı olmuş., İ Kiras, Karar, 22.03.2025

a.






vatkalı

s.
vatkası olan.

rus.+ tr: vatka+lı
"... önce 16-20 şeritten mamul bir vatka halinde vatkalı cer makinelerinde birleştirilirler. Bu vatkalar ince tarak makinelerinde gayet muntazam taranarak vakumlu ayırma elekleri yardımı ile kısa boylu liflerinden ayrılır, uzun liflerden müteşekkil 6 şerit halinde makinenin uç kısmındaki cerde yeni bir çekim ameliyesinine tabi tutulur.", "
Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği, Türkiye'de pamuk ipliǧi ve pamuklu mensucat sanayii, 1958, 13



vatman | tıramvay sürücüsü | ermeni mezarcının üç kızı da / kaçmıştı birer Müslüman vatmana, | MG, 37

a.






vatsap mesajı | WhatsApp yoluyla gönderilen ileti. | Geçenlerde önüme düşen bir vatsap mesajında şunları okudum:, | M İdris, KararG, 19.1.2019

a.






Vav | aşk bitmiyor bitmeden / denizi tükenmemiş Kadırga/ bir çifte vav yokuşundan aşağı., | M Mungan, Yaz geçer, 1992, 67








vavien | Bir lambayı iki ayrı düğmenin açıp kapayabilmesini sağlayan elektrik düzeneği. | Vavien bir elektrik tesisatı terimi. İki farklı anahtardan açılıp kapanan bir lambanın olduğu bağlantı sistemine verilen ad. Film Tokat'ın Erbaa ilçesinde geçiyor ve başroldeki kahraman Celal elektrikçi. Günaydın'ın ailesinin Erbaalı olması, abisinin elektrikçi dükkanı olması (filmde bu dükkan kullanıldı) tesadüf değil. Günaydın hikayeyi oluşturan dekoru ve karakterleri büyüdüğü kasabadan ve insanlardan etkilenerek yaratmış., 13.12.2009, Star/Kültür-Sanat eki, | 5. Aralık 2009'da gösterime girecek başrolünü Binnur Kaya, Settar Tanrıöğen ve Engin Günaydın'ın paylaştığı film.

s.a.






vay anasını | Güçlü şaşkınlık ifade eder. | Geçen gün bir yerde yeni şiirler dinledim. Bu arada bir eski şair de bir şiir okudu. O zamana kadar güzelliğine dalıp gittiğim şiirimiz hakkında hiçbir düşüncem yoktu. Birdenbire şaşırıverdim. Vay anasını! Dünkü şiirden, o yapmacıktan samimiyetsizlikten, o klişeden kurtulup nerelere gitmişiz? Doğrusu ben şaşırdım., Abasıyanık, EK, 83

ünl.






vayvaylara düşmek deyim döğünmek, vay vay deyip feryat etmek | Pers kıralı buna büyük şapalaklık getirir ve Firavuna kızı aşağılandığı, oğlu ölüme götürüldüğü halde hiç sesini çıkarmamasının, akrabası bile olmayan bir dilenci ile karşılaşınca da büyük vayvaylara düşmesinin nedenini sorar., | SalahBirsel, Bitliler, NisanKitapDört, 7








vayvillim atmak deyim feryat etmek | Bunlar ölüme gönderiliyordur. Mısırlı gençler acı içinde vayvillimler atarken Psammetik yine vurdumduymazlığını korur., | SalahBirsel, Bitliler, NisanKitapDört, 7








vaz olmak | vaz geçmek | Gözlerim kan ağlar kalbim yaralı, / Gel de bu derdimi yaz kara gözlüm, / Senin uğruna fedadır canım, / Ben senden olmazam vaz kara gözlüm., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsani, 268

f.






vazalak -ğı | övüngen. | Vazalak: Kendini öven, kofalan. O vazalağın birisi inanmayın., H Güney, M Kaya, C Korkmazer, Nevşehir folkloru I: deyimler, atasözleri, sözcükler, 1993 C 1, 71

a.






vazektomi | Erkeğin sperm kanallarının bağlanarak kısırlaştırılması | Akdağ, kürtajda 'orta yol' ararken vazektomiyi ihmal etmesin!, | MeralTamer, M, 13.6.2012 EkşiS 17.11.1999

a.

tıp




vazgeçilmez | Polisin bir sabah ansızın kapıyı çalması, artık 2000'li yılların Türkiyesinin vazgeçilmezlerinden oldu., | SinaKoloğlu, M, 25.7.2011 | Ofis partilerinin en vazgeçilmezi çiçeksepeti, | Aralık 2012, reklam

s./a.






vazgeçilmezlik -ği

a.
temel, onsuz olmaz şey.


O mektuplarda, şiirin Cahit Sıtkı için vazgeçilmezlik derecesini bir iyice görüyoruz. Şiir tutkusu, titizliği, hemen her mektubunda belli. O mektuplar, Cahit Sıtkı'nın yazmadıklarını açıklıyor. Daha iyi anlıyoruz O'nu. Türk dili, 1960, C 10, 18



vazgeçilmezlik a. | Değişen bölgesel ve global şartlar ana muharebe tanklarının muharebe sahasında vazgeçilmezliğini tekrar gündeme getirirken, ASELSAN tecrübesi ve son teknoloji ürünü tank modernizasyon çözümleri ile yeni dönemi tam hazırlıklı karşılıyor., | MilliyetAselsan, 9.5.2017








vazgeçiş | vazgeçme işi | Bu sene yalıyı kiraya verişleri bunlardan biri idi; atlardan birinin ölümü üzerine diğer atı da satıp hususi araba kullanmadan vazgeçişleri ve arabacı ile seyisleri savuşları bunlardan ikincisi idi., | YKK, KiralıkKonak, 23

a.




TDK-



vazgeçmişlik -ği | vazgeçmiş olma hali. | Bugünkü siyasal iktidara ya da sistem karşıtlarına sorduğunda bu bölgeyi 'sistemin dayanağı olan ve aslında sistemin ürettiği bütün artı değerden yararlanan bir yer' olarak tarif eder. Ama bundan ötürü de oralarda yaşayanlarda ve oralı olanlarda bir vazgeçmişlik, peşinen orayı bırakmışlık da var., | İsmailSaymaz, Hr, 24.6.2017

a.






vazifelendirmek | Görevlendirmek. | Sayın Başvekil, Avrupa harbinin iktisadiyatımıza yapacağı tesirleri hafifletmek için milli bankalarla kooperatiflerin nasıl vazifelendirilmiş olduğunu genişçe anlattıktan sonra içerde ihtikâra karşı alınan sıkı tedbirleri ve istihsâli teşvik için kredi faizlerinde yüzde otuz nisbetinde yapılan ucuzluğu izah etmişlerdir., Ülkü, 1939, C 14, 163

f.






vazifeşinaslık -ğı | ++Beyler, malumdur ki, bir müessesenin matlûp surette işlemesi, beklenilen verimi vermesi intizam, inzibat ve vazifeşinaslık esaslarına bağlıdır.

a.






vazifevî | görevsel. | Daha seyrek klinik belirtiler olarak müzmin bronşit, anfizem, posttravmatik epilepsi de görülmektedir. Albuminlerin yapım yeri karaciğer olduğu halde gerek vazife testleri ve gerekse karaciğer ponction-biopsie'sile karaciğerde vazifevî veya histopatolojik bir bozukluk bulunamamıştır., Hastane, 1963, C 17, 12

s.






vaziyet

a.
durum, hal, konum.

ar.
"... kelimeyi bu yolda üretip türk çevresine vermeseydi, bu kelime türk kökünden gelmediği, türk benliğinden bir parça ... durum" türkçe kökten örneklerine göre "işlenmiş" türkçe bir kelimedir, "vaziyet" ise "uydurma"dır.", H N Öztürk, Türkleşmek, layıklaşmak, çağdaşlaşmak, 1953, 54"



vaziyet durumu | Bizimkiler vaziyet durumundan habersiz, sözüm ona hâlâ röntgendeler., | TAral, SÖ, 19

b.a.






vazur vuzur | Ekmek padişah çorba vezir, gerisi vazur vuzur., T F Erdun, 8








Vecdi Diker Tüneli








vecdli | vecd + tr. -li. | Karşılıklı nefretler ve karışıklıklar arasında silinmiş gözüken insanlık mefhumu; milliyetin bu ihmal edilmesi mümkün olmayan tamamlayıcısı, vecdli mutasavvıfların uluhiyet duygusu gibi, zıtların toplamı olmak bakımından, sinesine dahil olanlara huzur ve sükûn veren ahenkli bir bütün halinde, son bir sığınak arayan mustarip kalplerimizde yükseliyor... (Mehmet İzzet 1981: 212)., | NErgan, 2016




ar.



vece | water closed'un kısaltması wc'den. ayakyolu. | Kalkarken de 'hayatım veceye gidiyorum' ya da 'lavaboya gidiyorum' denir., | CBölükbaşı, AH, 10.5.2011




ing.



vecedtü | Buldum | Siz siz olun, internette her karşınıza çıkan şeye 'vecettü' diye atlamayınız sevgili okuyucular!, | ATAlkan, Z, 28.5.2012




ar.



Vefakarlık –ğı | Bunun için yorgun argın ve geç vakit eve dönen ve komşularının yaptığı ikramlar sayesinde canı hiçbir şey yemek istemeyen Şahinde, felaketine layık bir iştahsızlık ve perişanlık ile, çocuklarına bir vefakarlık misali vermekte idi., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 169

a.






vefasızca

s.



"Uzun yıllar Kadıköyün havagazı ihtiyacını karşılayan emektar Gazhanenin, doğalgaza geçilmesinden sonra nasıl vefasızca devre dışı bırakıldığı, kaderine terkedildiği anlatılıyor.", Erdal Çetin, Sbhİstanbul, 7.8.2000, 3"



vefasızca

z.
vefa gösterilmeyerek.


"Uzun yıllar Kadıköyün havagazı ihtiyacını karşılayan emektar Gazhanenin, doğalgaza geçilmesinden sonra nasıl vefasızca devre dışı bırakıldığı, kaderine terkedildiği anlatılıyor.", Erdal Çetin, Sbhİstanbul, 7.8.2000, 3"



vefasızlık -ğı

a.


ar. vefa tr. -sız-lık
Vefasız ömrün bereketi alınmıştır. Vefasızlık, ruhun tecrid-i ahlakıdır. Vefasızlık, ruhun ahlaktan soyunmasıdır 28



vegan | kelime 1944'te Elsie Shrigley ve Donald Watson tarafından vegetarian (vejetaryen) sözünden türetilmiş. hiçbir hayvansal gıda maddesi yemeyen kimse | Veganlar bal, süt ürünleri, yumurta bile yemiyor, sağlıklarını tamamen bitkilerin zengin dünyasına emanet ediyor., | EsraÖzübek, PegasusMagazine, Ağustos2011 | Ilımlı bir milliyetçi, vegan bir vampir gibidir., | AFinkel, T, 12.2.2012




ing.



veganizm | veganism veganlık. EsraÖzübek, PegasusMagazine, Ağustos2011

a.


ing.



veganlık -ğı | vegan tr. -lık | veganizm. Vejetaryenliğin daha ileri bir aşaması olan vegan beslenme, hayvansal kökenli hiçbir gıdanın tüketilmemesi tutumu EsraÖzübek, PegasusMagazine, Ağustos2011

a.


ing.



vehham | çok vehimli | Vasıf efendi ekseri kalem adamarı gibi uyuşuk ve vehhamdı./ Snirlerim büsbütün bozulmuştu. Vehham, hasta, bedhah bir adam olmuştum., | RNGüntekin, Damga, 53/85




ar.



Vehimli | İnsanların bâzısı gevşek ve hantaldır; mütereddit, vehimli, çok hesâp edip ölçer, fakat az hareket eder., | Başgil, 36

s.






Vehn | zayıflık | Ve derununda ayin namına icra edilen ef'al âdâb-ı muaşerete mugayir olmakla beraber devletin emniyet ve asayişine vehn ve zaaf îras edecek bir mahiyette tecelli etmektedir., | Şeyh Said Z, 1925, 510




ar.



vejetasyon | Anşin, R. 1980. Doğu Karadeniz Bölgesi Florası ve Asal Vejetasyon Tiplerinin Floristik İçerikleri, Doçentlik Tezi (Basılmamıştır), KTÜ.  Trabzon, 305 s. | Kök ürünler ile vejetasyon devresi uzun olan bazı sebzelerin (yer değiştirme sırasında zamandan tasarruf etmek için) tohumlarını doğrudan toprağa ekeriz., | 22.7.2016, EVYapımıSebzeler, 3

a.






vekâleten | vekâlet+en. Vekil olarak, asaleten karşıtı. | Vekâleten Kurban Bağışlarınızla Şehit ve Gazi Mehmetçik ailelerine siz de destek olabilirsiniz., Mehmetçik Vakfı, mehmetcik.org.tr, 03.06.2025+

z.


ar.



vekil

a.
nikah kıyılırken taraflardan birine sözleşmeye katılan kimse.

ar. vekil
"(Hey Hey Ey) / Şu Sille'nin sokakları sekili (Amanaman aman sekili amman) / Pencerede gül garanfil ekili (amman) / Kimler olsun (anam) nazlı yârin vekili (Amman)", Konya türküsü"



vekil-i devr | Vekalet-i devriyye = mükerrer ve mü'ekked vekìllik. Salahi Kamusu**

a.

huk.




Vekillemek | vekil etmek | Son konuşmam üzerine, Apo'nun Fetö'nün erojen bölgelerini yalamayı siyaset sanan güya komünist sanatçılar, Apo'nun Fetö'nün Cıa'nın vekilleyip maaşlayıp ortalığa saldığı bu kiralık katil gibi siyasiler, tezgahları açığa çıkınca Nihat Genç'e deli diyorlar, tanıyın bunları., | N Genç, 27.5.2019, tivitır

f.






velashape | Gündüzleri özellikle velashape gibi vücut toparlayıcı ve sıkılaştırıcı uygulamalar ramazanda kilo kontrolünü sağlamada büyük destek olur., | Dilek Avşar, HrKlbk, 6.5.2019








veled-i mâder-be-hata | piç | Fakat bu veled-i mâder-be-hata teşvikinden ada ahalisinin dûçâr olduğu sefalet, ba'zı zevat üzerinde mühim tesirler hâsıl etmeye başladı., | AKİlkul, İsporad

a.






velençe/velense: | ...Gedelya nam Yahudi elinden yüz otuz dört yük velençe alıp yüz otuz yükü altmışar üzre ve dört yükü ellişer üzre bağlanıp cemî'an sekiz bin velençe olup her bir yükünü beşer altına İstanbul'a getirmeğe kavl edinip..., | Galata nu. 5, 69-2.








veletlik -ği | çocukluk. | Bu nedenle törenlerin ertelendiğini gazetelerden okurken, pencere kenarına oturmuş iyi bir Cumhuriyet çocuğu olarak bayramlarda soğuktan içi titreyen, yağmurlarda sırılsıklam olan veletliğimi yâd ediyordum., | DOral, T, 30.10.2013 | Veletlik senelerimin SHP'sinden beri kurultay izliyorum, daha hiç partinin genel başkanınakahrolsun diye bağıran, hırsız diyen görmedim. CHP'nin azılı rakibi partilerin bilekahrolsun diye bağırdığını duymadım., | DOral, T, 27.2.2012

a.






veliyullah | allah dostu. | Ok Mankgışla (...) vilayetinde bir veliyullah adamın evine bir adam geldi . Ol veliyullah ol adamdan sordu : ' Sen ne halksın , ne vilayetin adamısın ? ' Ol adam veliyullaha cevap verdi : Üç mertebe Türkdürüm men , Türkdürüm men , Türkdürüm men. ' Veliyullah bu ..., Folklor ve etnoğrafya çalışmaları, 1985, 69

a.






velosiped/t bisiklet | Velosipetle, mürşidimizin bir asır evvel geçtiği yolları, konakladığı hanları, içtiği suları aradık., | AÇelik, T, 11.11.2010








velveledar | velveleli; gürültülü parıtrtılı. | Menteşe sancağında Dârâhiyye yaylasında iskân ettirdi Hâlâ ol kazayı fezaya Dârâhiyye derler Andan İskender ol malı ganayimle iki bin pare gemi ile İskenderiyye(i) Kababıta meliki melik Surid elinden alub diyarı Mısıra velveledar olub Mısırı dahi alub Kıbtî melikin boy beğleri idüb Urbanı eşirra Rum tayifesine tâbi olub Kıbtîlerden rugerdan oldular Badehu bu İskender Mısırı Kostantaniyyedeki Ayasofya deyrine vakf eyleyüb beher sene Mısırdan on ..., Evliya C?elebi seyahatnamesi, 1938, C 10, 670 | ... ve millet hissetmeyerek, bir an elinde tuttuğunu zannettiği hakimiyeti başından geçen velveledar fırtınalara kaptırmış bulundu. Bir gün geldi ki, hürriyetten bahsedilip dururken, hiç kimse istediği gibi harekete, en meşru işlerinde dahi, kendinde mezuniyet göremez oldu., Atatürkün bütün eserleri, 1998, C 6, 123

s.






venedikli

a.
Venedik ülkesinde yaşayan veya oradan gelen kimse.


"Vardiyadan bağırdılar: -Üç direkli bir gemi! / Kaptan sordu gür sesiyle: -Bandırası belli mi? / -Venedikli. / Bu ses bütün göğüsleri dolaştı.", E B Koryürek, Gemiciler, ?"



veni vidi vici | Geldim gördüm yendim | Veni, vidi, vici tescillendi. Zile Belediyesi, Roma imparatoru Julius Sezar'ın, Tokat'ın Zile ilçesinde söylediği 'veni, vidi, vici' (geldim, gördüm, yendim) sözü için Türk Patent Enstitüsünden marka tescil belgesi aldı., | T, 15.4.2012




lat.



Venn şeması | Vatandaşların partiler arası gidiş gelişleri ile ilgili pek çok teori vardır. Mesela bir muhafazakar partinin en solu ile sol bir partinin en sağı iki partili sistemde seçim sonucunu belirleyici en önemli kitle olarak addedilir. Bu yaklaşımları venn şeması yöntemiyle basitleştirerek anlatmayı deneyeceğim., | MAVerçin, 30.6.2013

a.






ventil | Valf, sıvı ya da gaz maddelerin akımını denetlemek için kullanılan kapak veya kapakçık. | Kapakta kaynak contası olan küçük ventiller taammüm edecektir, zira conta kaynağının atelyede açılması bir zorluk doğurma- maktır. Vidalanmış kaynak contalı kapak örtüleri de mükemmel kullanılabilen çözümdür. Ventil yuvasına taşıyan-, | TürkiyeŞekerFabrikalarıA.Ş. Yayınları, 1968, S 121, 279 | Ventili bozuk, ventili değişecek!, | ArçelikServisi, 31.12.2013 | Sağ koluma takılı duran ventili, neredeyse hastaneden çıkana kadar çıkartmadılar. , | OktayKocamaz, Medyum IV: HayatınSatırAralarınıOkumak, 2013, 52

a.






venture capital | Venture Capital diyorlar buna ve bu 'venture'un başına 'ad' önekini koyduğumuzda, Amerikan ruhunun maceraperver veçhesiyle karşılaşıyoruz., | LeventYılmaz, T, 15.2.2012

a.






venue | Mekan | Kavaklıdere Sineması, Çankaya Sineması ve esas Amerikan Kültür rock konserlerinin venue'leriydi., | LYılmaz, T, 10.8.2011

a.


ing.



venüs

a.



"Venüs mü oldun? Koların kopmuş, /Aşk oyunlarında mahmurlaşmışsın, / Başın dönerken, süzgün bakarken, / Şehveti bir anda duyarsın kızım.", Celâl Beykal, 1956, 75"



ver etmek kesintisiz bir harekette bulunmak | Siperdeki askerler alarma geçirilmiş ve ver etmişler ateşi. Bir yandan mitralyözler, sahra topları, öte yandan donanma... Bütün tombazlar batmış çoğu daha kanalın ortasını bile bulmuş bulmamışken, binlerce askerden ancak 600 kişi kurtulabilimiş., | DCeyhun, 45








veramon | Benim Veramon'um vardı ne oldu, bulamıyorum., | FAtabek, DK, 1972, 59








verana | virane, çöl | Canım müjde Mahperi'mi görene / Bizim eller şimdi oldu verana / Sinan yaylaya mı yoksa arana / Gelen ellik hangi beyin elliği? , | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 97

a.






verandalı

s.
verandası olan.


"Nerede kaldı bunlar? Hangisi kaldı, kalanlar ne halde? Lale, Fırat, Perran hanım, hepsi yeni nesil. İşte Yeniköy kıyısında eskilere karıştığı şu züppe pergolalı ve özenti verandalı bir kaç yeni yalı da!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 1965, 75"



verecekli | Şimdi size bu kostümün bedeliyle beraber altı mecidiye verecekliyim. | , | YKK, 1945, 25

a.






Veredurmak | sizi yendim, / köyünüzü yendim budala. / sen öğüt veredur hala., | VK, 99

bf.






Veredurmak | sizi yendim, / köyünüzü yendim budala. / sen öğüt veredur hâlâ., | VK, 99

bf.






verefe | VRF | İng. variable refrigerant flow'tan | (değişken soğutucu akış). 10.09.2007 14:31 meyhanevitrincisi, EkşiS, VRF, Değişken Soğutucu Akışkan Debisi demektir. Bir VRF klima sistemi, binanın değişen kapasite ihtiyaçlarına bağlı olarak soğutkanın akışını kontrol eder. Bir VRF sistemi bina dışında bulunan dış ünite ve bina içindeki yaşam alanlarını soğutmak ve/veya ısıtmak amacı ile kullanılan iç ünitelerden oluşur., | | http://www.vrfsistemleri.com/vrf-nedir.asp? gclid=CMXk_rXPrr4CFQeWtAodxHcAww, 15.5.2014g

kıs.a.


ing.



veresiye dinlemek deyim | alıcı gözle olmayarak, oralı olmaksızın | Bir şey değil, kızın güzelliğini ballandıra ballandıra anlatırken veresiye dinlemiş, inanmamıştı., | OKemal, HÇ, 12

z.






Veresiye veremem peşin sıra gelemem gelsem bile bulamam bulsam bile alamam.

kalıp söz.






Veresiyeci | Akşama kadar belki beş altı veresiyeciyi deftere yazmayı unuttu ve düşüncelerinin sonunda birkaç kere gözleri yaşardı: Bazen tatlı, bazen acı hayallerle., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 78








vergi

a.
douştan gelen yetenek, tanrıca verilen istidat.


"Bu istidat, tâ küçüklüğünden beri mektep defterleri içine mısralar karalattıran bu vergi ona nereden geliyordu acaba?", L D Mardrus, Bir felaketten kurtulan genç kız, çev. Tarık Z Tunaya, Gündüz Hikayeler, 1939, S 1, 21"



vergimatik | habire vergi koyan ve tahsil eden. | Müsavat Dervişoğlu, ekonomi programı kapsamında hazırlanan vergi reform paketine tepki gösterdi. İYİ Parti Genel Başkanı | Ekonomiye güven yerine ışıltı veren Nebati'den daha kötü bir dönem olamaz diye kendimizi avuturken vergimatik Mehmet geldi dedi, Oksijen G, 26.06.2024,

s.






vergimetre | Hayat kadınlarına 'vergimetree', | T, 1.9.2011

a.






vergisel | ...19 haziran 1990 tarihli Schengen Sözleşmesi, Vergisel Konularda Karşılıklı İdari yardıma İlişkin OECD Avrupa Konseyi Ortak Çok taraflı Sözleşmesi de uygulanmaktadır., | VergiselAmaçlarlaBankalardanBilgiAlınmasıOlanaklarınınArtırılması, 2002, yy., 76, | https://books.google.com.tr/books? isbn=9264064885, 19.5.2016g | Gayrimenkullerin elden çıkarılmasında vergisel yükümlülükler, | GİB, 2011

s.




GTS-



veri bilimi | Uygulamalarla Veri Bilimi Makine Öğrenmesi ve Derin Öğrenme, D Kılınç, ?N Başeğmez, 2018 (kitap adı) | veri bilimi analitiği, veri bilimci, veri analizi, analisti. ++

b.a.

bilg.




veri bimilci | | Merhabalar ben kadirnar.com sitesinde Veri Bilim hakkında bildiklerimi paylaşmayı seven bir Veri Bilim Araştırmacısıyım. Veri Bilimci olma yolunda ilerlemekteyim. Okul sebebiyle 6 ay gibi uzun bir süre yazılımı bıraktım. Tekrar 0'dan başlamam gerekiyor. Yazılarım da sürekli olarak Veri Bilimin uzun bir eğitim süreci istediğini belirtirim. | https://medium.com/@kadir.nar/6-ayda-veri-bilimi-%C3%B6%C4%9Fren-b2df1a55474b, 6.07.2019

a.






veri madenciliği ORDMİL








veri terörcülüğü

b.a.
veriler yoluyla dehşet üretmek.


"İş veri terörcülüğüne gitmemeli!", F Gedikli, 20.5.2024"



veri verili | Yani, kağıt üstünde kalmaya mahkum genellemerden sıyrılıp bu veri toplumda varolan somut ilişkilere bakmak gerekiyor., | MBelge, T, 5.2.2013








veribilimi | Merhabalar ben kadirnar.com sitesinde Veri Bilim hakkında bildiklerimi paylaşmayı seven bir Veri Bilim Araştırmacısıyım. Veri Bilimci olma yolunda ilerlemekteyim. Okul sebebiyle 6 ay gibi uzun bir süre yazılımı bıraktım. Tekrar 0'dan başlamam gerekiyor. Yazılarım da sürekli olarak Veri Bilimin uzun bir eğitim süreci istediğini belirtirim. | https://medium.com/@kadir.nar/6-ayda-veri-bilimi-%C3%B6%C4%9Fren-b2df1a55474b, 6.07.2019

a.






verici








vericili | vericisi bulunan şey | ...Şanlıurfada hizmet veren Yaban Hayvanları Kurtarama ve Rehabilitasyon merkezinde tedavi altına alınan yırtıcı kuşlara, uydu vericili takip cihazları takılmaya başlandı., | M, HTürk, 15.9.2016

s.






verilendirme








verileştirilme | Geçmişte ölçülemeyen, saklanamayan, analiz edilemeyen, paylaşılamayan ve belki de | veri olarak değeri anlaşılamayan türlü enformasyon parçaları, internet teknolojileri ile birlikte verileştirilmeye başlamıştır., T Çelik, G Uyanık, | Büyük Veri Işığında Dijital Aktivizm Üzerine Bir İnceleme:İstanbul Üniversitesi Örneği, Egemia, 2020; 7: 4-30, 5-6

a.






verileştirme








verileştirme | Bugün BS'ler açısından veri, kaydedilmesine, analiz edilmesine ve yeniden düzenlenmesine izin verilen bir şeyin tanımını ifade etmektedir. Bir nesnenin veya olay sonuçlarının kaydedilmesine (bilgisayar veya kağıt üzerinde) verileştirme denebilir. Verileştirme, verinin çizelgelenebileceği, analiz edilebileceği ve yeni durumlarda yeniden kullanılabilecek şekilde nicel bir formata (text dosyası) sokulmasıdır (Schönberger & Cukier, 2013, | 85). Burada tanımlanan verileştirme, özellikle analog olarak kaydedilmiş verinin (kağıt üzerindeki resim veya yazı gibi) bilgisayarın kullanabileceği şekilde sıfır ve birden oluşan ikili koda dönüştürme süreci olan sayısallaştırmadan (dijitalleştirmeden) çok farklıdır. Verileştirme sadece bilgisayarlarla yapılan bir şey değildir ama sayısallaştırma sadece bilgisayarlarla yapılan bir işlemdir. Bilgisayar devriminin başlangıç dönemi, kelimenin etimolojisinin ileri sürdüğü şekliyle bilgisayımsaldı (computational)., M Çoruh, M Ukray, Veritabanı: | Felsefesi, Tasarımı ve Yönetimi: MS-Access ve ..., 2017, ?

s.a.






verilimli

s.
verimli.


"Yapı Kredi Bankasından çiftçiye 'verilimli kart'", Bizim Aksu G, 29.08.2014, https://www.bizimaksu.com/yapi-kredi-bankasindan-ciftciye-verilimli-kart/2691/ | "Tasviri yönü fazla bir metin. Dönemin yaşam şartları, Türkiye'de muhafazakarlığın dönüşümü, ailenin dönüşümü ve İstanbul'un eski şehir mesafelerini görmek açısından verilimli bir okuma oldu.", Betir Cantemir, 2.7.2024, X"



verilmişlik | Bourdieu'daki | habitus kavramı (ki bizdeki karşılığı kesbedilmiş | melekedir) da aynı şekilde bu vedia/verilmişlik (givenness) hakikatini ifade eder ve bireyin her yaptığını, ettiğini sahiplenme eğiliminin önüne konmuş bir sosyolojik takoz gibi iş görür., | MMBilici, 13.12.2014

a.






verim | (ver+im) gelir, ürün. | Hattuşaş'ın kıyısındaki kulübesinde oturur, tarlasının verimi ile yaşardı., | Atsız, Dalkavuklar Gecesi, 43 | İlk yazılarım, ilk şiirlerim çoğu zaman hayal gücüne sığınmış genç bir sanatçının verimleridir. Her sanatçının hayatında böyle bir çağ vardır., C A Kansu, EK, 1953, 156

a.






verimlendirme | Şu halde, mesele, irâdeyi terbiye edip iyiliğin hizmetinde kullanmakta ve çalışmayı verimlendirmenin yolunu ve usulünü bilmektedir., | Başgil, 20

a.






verimlileştirmek | verimli duruma getirmek, verimini artırmak. | a) Köy tarım ekonomisini düzenlemek, tertiplemek ve yöneltmek, b) Köylü işletmelerini iyileştirmek, verimlileştirmek , kazançlı çalışır duruma getirmek,, L Sayar, Memleketimizde koy topluluklarının ekonomik ve sosyal ..., 1969, 19

f.






verimsiz | Çayhane garsonları, bu verimsiz iş zamanlarının kendi içine göçmüş umursamazlığı içinde, benim nenemin deliliklerine aldırmayarak, 'Bu benim nenemdir, ama delidir, ama benimdir,' diyerek ona, bastonunu cama her vurduğunda çay veriyorlar mıydı? , | RehaMağden, 2005, 50

s.






verip veriştirmek





"Yine mektup alıp verdik / Ama kendi yazdıklarımızdı. / Yine resim alıp verdik / Ama kendi resimlerimizdi. / Geri verme faslı da böylece bitti. / Sonra... / Sonra yine verdik, / Veriştirdik birbirimize.", Ş Belli, 1962, 33"



veriş | verme işi | Adınızın Kudret oluşu, arkadaşınızın da aynı ismi verişi üzerine sizi çağırttık., | OğuzÖzdeş, DağBDA, 1964, 27

a.




GTS+



verişilmek f








verişim |

a.






verişmek f.








veriverme | derhal verme | ...o sesin ritminde, kapı çaldığında açıvermenin, misafire çay verivermenin düşünülmemiş hazırlığıyla ağlayıverdikleri bir dünya... , | CihanCamcı, Radikal, 15.2.2013, 2.4.2016g

a.






verivermek | çabucak vermek | Ali Ayşenin bu yalvarmasına şöyle cevap veriverdi., | İHınçer, 1946, 7 | Uğurlu kademli olsun, kitabın çıkmış... Alacaktım ama meteliğim yok... Kitaptan varsa bir tane veriver... Bir kadeh de şarap ısmarla..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 44






GTS++



verkaç i. sp. Futbol ve basketbolda topu takım arkadaşına aktaran bir oyuncunun karşı takım kalesine veya uygun bir yöne koşarak aynı kişiden topu geri alması. | Verkaç mıdır nedir işte o karın ağrısını çalışıncaya dek yakamızdan hiç düşmezdi., | Doğan, 29.12.2010

f.






vermek kadın cinsel ilişkiyi kabul etmek | Rus kadınlarının güzel olma sebebi komünizmdir çünkü para değer oluşturmadığı için kimse kimseye parası için v...miştir hepsi aşk çocuğudur, | HCebeci, 16.8.2013, M/twitter








vermey |

a.






vermeyle bey olur almayla değil İHacıosmanoğlu, T, 13.9. 2011








vermeyli | Abdülhamid tuğralı Aznavur işçilikli gece sürahisi ve tuğralı Aznavur işçilikli altın vermeyli leğen ibrik, diğer gümüş objeler. saray kuyumcularının özel mücevher, | Cumhuriyet-ENİS BATUR-14.12.1997, 12, 22.2.2015g

s.






veroc





"ASMEN TANIKKEN // (Sabah. Önde Veroc doruğu. Yanda Sıvıskı. Karşıda Ağbaba. Biz bir yangından gelmişiz ... ", Haydar Oğur, 1994, 129"



versus | versus: karşı | İstanbul vs. Ankara, | AFinkel, T, 11.10.2011 bk. vs. | Kul hakkı versus insan hakkı, | RÖzdenören, YŞ, 16.12.2012




ing.



vertigo | Denge yitimi ve göz kararmasının eşlik ettiği geçici hareket yitimi, baş dönmesi. | Denge problemi olarak bilinen vertigo sorunu olduğunu belirten Zuhal Olcay, oyundaki dekorun hafif bir şekilde de olsa oyun boyunca döndüğünü ve bu nedenle başlangıçta çok zorlandığını anlattı., | | http://www.stargazete.com/magazin/zuhal-olcay-in-vertigo-sorunu-222798.htm 3.11.2009

a.


ing.



vertikal | İng. vertical | Görün bakın. Paul Auster hadisesi yepyeni boyutlar kazanarak (hem vertikal hem de horizontal!) bir gelişim sağlayacak-., | Telesiyej, T, 7.2.2012

s.


ing.



veryansın

a./s.
saldırma, yok etme.


"Oysa biz seni İhtiyar Kemancı, Dün Korkusu, Arkası Karanlık Ağaçlar kitaplarınla sevdik, Veryansın püsürleri bizim lügatimize giremez.", winstonsoft, 09.04.2009, EkşiS || "veryansın kültürü", 07.01.2022+ || "Ama hep derdi olurdu, çözüm için de fikirleri... Bunları açardı. 1994 veya 95 idi, kendisini İstanbul Gülhane Etkinliklerinde sohbete davet ettim. Sanki veryansınlar başladı, başlayacaktı. Nihat o gün bütün gruplara vurdu..", Harun Yöndem, Nihat7a veda, 06.07.2025, Facebook



veryansın etmek

dey.
“Acımadan, hiçbir şey düşünmeden saldırmak, yok etmek, bol bol harcamak veya acımasızca söylemek” anlamlarındaki veryansın (veya vuryansın) etmek deyiminde geçer: "Bu sözlere de tarafımızdan ilave edilecek bir laf var: İmparatorluk, köhneleştikçe, temelleri sarsıla sarsıla hezar yaprağına döndükçe mirasyediliği vuryansın etmiş." - Sermet Muhtar Alus (TDK)





vesayetçi | Vesayetçi rejimin baskı altına aldığı tüm kimlikler üzerinden yükselen hak ve özgürlükler tartışması toplumsal gündemin en üstüne yerleşti., | GÖzaltınlı, T, 8.12.2012

s.






vesikalık –ğı | / | Ipsos ofisinden çıkarken yanımda, 23 Haziran günü İstanbul'da oy kullanacak Türk seçmenin vesikalıkları, daha doğrusu robot portreleri vardı. Buyurun hep birlikte bakalım. Siz bu vesikalık karelerden hangisine giriyorsunuz..., | E Özkök, Hr, 10.5.2019

s.a.






vesselam

ünl.



"Neler sürünsen, titizcesine temizliğe dikkat etsen gene maddi olarak değilse de maneviyatın kart teke kokuyormuş etkisi yapar. iğrenç şeydir, vesselâm!", R H Karay, Sonuncu kadeh, 32"



vestellenmek | Türkiye vestelleniyor, | Bugün, 7.5.2014

f.






vestelli | Bayileri, servisleri, fabrikaları ve tüm çalışanlarıyla Vestelliler bilir., | ibid

s.






vestibül | vestibule bir yapının içine girilecek ve içinde dağılınacak yeri | Ve o önde, yolcu arkada bir vestibül kapısından içeriye daldılar., | YKK, 1945, 13

a.


fr.

GTS-



vesveseci | Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik'ine, insanların İlah'ına sığınırım. (Nas, 114/1-6)

s.






vetbüs

a.
İstanbul büyükşehir belediyesi veteriner hizmetlerine ait gezici otobüs ellisande 30.07.2019 00:03, EkşiS


"Vetbüsler ilçe ilçe geziyor.", Metro kapalı tv yayını, 13.5.2024"



vetere tv | Bir veteremiz var, onu seyredelim, sohbetimize ondan sonra devam edelim.








vetet | Bayrak dediğimiz şey, oldukça girift bir şeydir; bir deyneği, bir bezi, bezinin rengi, eni, boyu vardır. Yol mühendislerinin kullandıkları küçük vetetler daha sadedir. Bu vetetlerin boylarında az çok fark vardır; yere çakıldıkları vakit biri ötekinden iki üç parmak yüksek veya alçak görünür, Kazım Nami, Bir kitap ve bir mülahaza, Ülkü, Eylül 1933, 146

a.


fr.



vetluga ırmağı

b.a.
vetluga ırmağı.

*
"Vetluga Irmağı, Çarlık Rusyasında bir Türk subayının tutsaklık anıları", M A Ölçen, 1994 (Kitap adı)"



vetolamak | 20.4.2011 bir tv.nun anahaber bülteninde kullanıldı. veto etmek, geri çevrilmek.

f.






Vez | Tokat. Yerli kara hurma. Küçük taneli hurma. Günay Adeka, 21.11.2018

a.






vezikoüreteral | Sağlık Bilimler Ödülü'nü Doç. Dr. Bülent Önal | Vezikoüreteral Reflü Hastalığı ile Etkilenen Kardeş Çiftlerinde Tek Nükleotid Polimorfizm Bağlantı Analizi ile Kromozon 11 de Saptanan Renal Skar Oluşumuna Karşı Koruyucu Loküs adlı çalışmasıyla-., | Cm, 25.12.2012

s.

tıp




vezir vüzeralı

s.



"Sen deli isense ben hararetli / Açmazsan dertlerim perdeli katlı / Vezir vüzeralı eli beratlı / Hüküm veren bir Sultana doğru git.", San, Hicranî, 131"



veznecilerci








vıcık vıcıklık -ğı | a. Sulanarak kıvamı gevşemiş, yumuşamış olma | Ben aşkta vıcık vıcıklığı sevmiyorum. 13 yıl bunu Murat'ta görmedim., | BanuAlkan, M, 18.4.2016






GTS+



vıcır vıcır | Martılar, sırtı alacalı arıkuşları, kuyrukkakanlar, karatavuklar, serçeler... Kah ciyak ciyak çığlıklar atarak, kah vıcır vıcır..., | DCeyhun, 18

z.






vıdı vıdıcı | Viranköylü Veli vıdı vıdıcı Vildan'la vır vır etti., | | https://diksiyon.org/unsuzlerin-sesletimi-v-f/, 23.1.2019g








vıgır vıgır | ördeklerin çıkardığı ses. | Peder duvar yıkıntısını mayene ederken vıgır vıgır yollu bir ses işitildi., M Naci, Ömer'in çocukluğu, 1969, 25

b.a.






vın

a.
yans ses. hızlı giden motor veya arabanın çıkardığı ses.


"Bir yolda karşıdan karşıya geçmeye kalkıştığı zaman da arabaların kornaları, canhıraş bir telaş içinde ötüyor, daha da hızlanarak 'vııınnn' deyip geçiyormuş.", İ Kalkan, Onlardan Biri, 2018, 29"



vın I | motor sesi | Sonra da ipinden tutup, ağzıyla vın vın motor sesleri çıkarak, ardından çeke çeke koşmağa başladı., | DCeyhun, 39

a.






VIN II | araç kimliği numarası | Uluslararası literatürde VIN (Vehicle Information Number) yani Araç Tanımlama Numarası denilen tabir aslında şasi numarası diye bildiğimiz tabirle aynıdır. İlk olarak 1954 yılında kullanılmaya başlandı-., | | http://www.cazda.com/araclarda-sasi-numarasi-vin-nedir-nerede-bulunur/, 26.6.2017g

kıs.a.


ing.



vıngır vıngır | Bir de ne göreyim, yarada vıngır vıngır kurtlar kaynamıyor mu? , | MYağmur, 1957, 29








vınıldatmak | Rüzgar oraya buraya serpilmiş ağaçları vınıldatarak esiyor, acımasız, insafsız, öfkeli bir şekilde savruluyordu., | AhmetEfe, FındıkOsman, 6

f.






vınıltı/vı?ıltı | 1. vınlayan bir şeyin çıkardığı sesin adı 2. | 1. Çınlama. 2. Tedirgin eden vızıldama, sızlanma. (çocuk vb. için) | Yol boyunca uzanan, göz alabildiğine dümdüz tarlaları neşeli vınıltılarla sürüp duran renk renk traktörlere bakıyordu., | OKemal, HÇ, 11

a.




BTS++



vınlama | Mec. Bir yere kaçma | Aile kutlamak yerine herkesin fırsat bilip vınlamasını üzücü buluyor musun? , | Ayşe Arman, Hr, 19.8.2018

f. mec.






vınlatmak | [B]ir ipin ucuna bağladıkları çomağı vınlata vınlata evin erkeklerini beklerlerdi-., | Tez, TTE, 37

f.






vırak vırak | Bir dere kenarında gezerken kaplumbağa, / Vırak vırak diyerek ötüyordu kurbağa., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 141 (30.05.2025)








vırın vırın (ses yans.) süpürge sesi? 12.10.2008








vırraklama

a.
kurbağa bağırması.

tr. yansıma.
"O ara karşıdaki ormanlı karanlığın içinden arkası arkasına puğu sesleri, kurbağa vırraklamaları, çakal pavkırmaları, kurt ulumaları geldi kulağına. Karanlık, dirilmiş gibi her yanda ötüyor, soluyordu.", O Şahin, Bütün Öyküleri II, 87-88"



vırt | Bir ördek var taam mı, o ördek çok tatlı bir ördek; elbette vaklarken bazı politik öğelere de yer veriyor ve film bu ya, aniden suya vırt diyor. (Dede gerçekten filmin sonunda suya vırt diyor bu arada) ve sonunda da sempatik politik ördek kardeşimizi kesip yiyorlar, herkes çok ağlıyor., | AŞen, T, 30.11.2011








vırt zırt | Kırım, bir zamanların televizyonun kenarından başını uzatan 12 Eylül şarkısı Türkiyem gibi her tartışmada vırt zırt sataşma olarak tedavüldeydi, 30 Mart yerel seçim kampanyasında kendini yeniden üretti., | İDemir, T, 25.3.2014

z.






vırt zırt | Soykırım' vırt zırt kullanılamaz, Özdemir İnce, Cm, 26.05.2025

b.a.






vırvır / vır vır etmek / yapmak dır dır etmek, vara yoğa konuşmak. Asap bozucu tarzda devamlı konuşmak. Zır zır etmek. | Viranköylü Veli vıdı vıdıcı Vildan'la vır vır etti., | | https://diksiyon.org/unsuzlerin-sesletimi-v-f/, 23.1.2019g | Bugün aramızda iletişim kopukluğu başladı bile. Belki de kilo alıyorum. Çok mu vır vır yapıyorum? , | 16.04.2010, M Soytürk epostası | vır vır konuşmak sürekli konuşmak | [C]ep telefonuyla vır-vır konuşmaktan neredeyse aracını bile süremeyecek olan şoföre, uzattığı parasının üstünü alamadığını, becerip de bir türlü duyuramayan | sinameki bir genç kızın problemi dahi, benim meselem hâline gelir., | RTahiroğlu, T, 6.10.2010 | Nasıl bir üniversite lazım'a geliyor konu. Vır vır konuşuyoruz., | LeventYılmaz, T, 8.82012 ||








vırvır BTS+ örneksiz TTASne atıf usanç verici söz






bts+



vıttırı vızzık b.s. niteliksiz. | Adam sandım fos çıktı / Vıttırı vızzık adamlar / Temiz sandım pis çıktı / Vıttırı vızzık adamlar., Hilmi Şahballı, Vıttırı Vızzık Adamlar, 2019








vıy vıy | yansıma | Hım hım hım da hım hım yar / Vıy vıy vıy da vıy vıy yar.Ahmetkural, | http://www.akormerkezi.com/ahmet-kural-entarisi-dim-dim-yar-sarki-sozu_sarki-hdlhvn.html, 16.9.2016g

s.






vız





"Bu ne abtaldır ki asla fehmetmez / Nehyine seğirtir emrine gitmez / Arı kadaracep aklımız yetmez / Gider hardan gözler vız kapısını.", San, Hicranî, 184"



vız gelir tırıs giderBen ne Ramazan'ın, ne de avradının hizmetçisi değilim. Benim de bir efendim var, o da bey. Üst yanı vız gelir tırıs gider!... ., | OKemal, HÇ, 21 | Onun üçüncü kriziymiş, yaşamı sevdiği için krizler vız gelip tırıs gidiyormuş..., | Mİzgü, 94

dey.






vız gelmekÇünkü malum, 'Dayak cennetten çıkmaydı.' Piç Yavuz'un cenneti ise Salacak Plajıydı. Kısacası o da vız gelmişti., | TAral, SÖ, 48

dey.






vız vız

z.
vızır vızır.


"Kelebekler sevgi taşıyor çiçeklere / Arılar vız vız / Kuşlar türkü söylüyor koro halinde", Samet Serhat Sarı, 2017, 25"



vız vız | yans. sinek sesi. | -Ey küçük sinek, bana bak yük değil ağırlığın / O kadar küçüksün ki, önemsizdir varlığın. / Bir de durmuş küstahça ağır mıyım diyorsun, / Vız vız diye herkesi rahatsız ediyorsun., Gonca Yayınevi, EGÇM, ? , 19 (30.05.2025)

a.






vızık vızık | Bundansonrasını vızık vızık gözyaşları arasında yazacağız., | SalahBirsel, Bitliler, NisanKitapDört, 6








vızıklamak | Can Dündar misali ağlak kalemler, 'saygınlıklarını' konuşturarak 'Biricik Tontişim Mustafam' hitaplı mektuplar döşenerek; 'masum', 'gazeteci' arkadaşlarının bunca 'yersiz/nedensiz' içerde tutulmasına içerlediklerini vızıklayan mektuplar kaleme alıyorlar., | PMağden, T, 8.12.2011

f.






vızıl vızıl vızıldamak | ağlamsı biçimde yalvarmak? | Vızıl vızıl vızıldayıp boynu bükük yalvarıp durdu Cemil'e, beni Emniyet Müdürlüğüne götür diye., | Telesiyej, T, 27.12.2011

f.






vızıltısız

s.
vzıltısı olmayan.

tr.
"Cılız mı cılız vızıltısız / Bir arı görünüp yitti ", Y Pazarkaya, Sen Dolayları, İstanbul 1983,7"



vızır vızır | durmaksızın | O günlerde telefonlar vızır vızır çalıştı., | NGüreli, 70

z.






vızır vzır

z.
1. Hiç ara vermeksizin, sürekli bir biçimde. 2. akıcı bir yolda birçok aracın hızlıca geçip gitmesi.

tr.
"Taksim meydanı, insandan yana cıvıl cıvıl, taşıttan yana vızır vızırdı. kalabalığı, koşturmacayı karşımızda görünce babaannem: -Amanın Zehra! Bunca kalabalık içinde yolumuzu nasıl bulacağız?", A Cılga, 1980, 61-62"



vızıttırmak | vızıttırmak: Oraya - buraya saçmak , savurmak. Adam yığının tepesine oturdu, buğdayı oraya buraya vızıttırdı. vurunmak: Başvurmak , umar aramak, çıkış yolu bulmaya çalışmak. Umut yok ..., H Güney, M Kaya, C Korkmazer, Nevşehir folkloru I: deyimler, atasözleri, sözcükler, 1993 C 1, 71

f.






vızlamak | Ne konuştuğu hiç anlaşılmazdı. Sinek gibi vızlar, kedi gibi mırlardı., R Durbaş, Şaka-nâme, 1983, 19

f.






vızlaya vızlaya | vızlamak yani hava kaçıran balonun çıkardığı sesten vızlayarak | Bir yandan Gülümser Hanım üfleye, bir yandan Rehavet Hanım püfleye, arada bir balonlar vızlaya vızlaya bu iş tamamlandı., | NGüreli, 20

z.






vızt yansıma | Vııızzzt!' diye ses çıkarıp Rehavet Hanımın elinde nkurtuldu., NGüreli, SO, 19








via crucis | Sadece sırtlarındaki kıyafetlerle, evlerini, köylerini, her şeylerini bırakıp kaçtılar, bu bir 'eksodüs'dür, gerçek bir 'via crucis'dir., | LouisSako, T, 10.8.2014








vib

a.
?


"Malum partili mi kendisi öyle bir vibe aldim", @elonmuskpar0dyy, 21.06.2024, X"



vibrio

a.
eğilmiş-çubuk şekilli gram-negatif bakterilerden oluşan bir bakteri cinsi.


"Plajlardaki zararlı mikroorganizma tehdidine dikkat! 'Ayağıma batan deniz kabuğundan, ölümcül vibrio bakterisi bulaştı'", Hr, 22.05.2024"



vicdan kuaförü | Burada başta Aysel Tuğluk olmak üzere Yıldırım Türker gibi vicdan kuaförü solculara da dürüst olun ve gerçeği bütün çıplaklığıyla söyleyin demek gerekiyor., | EUslu, T, 27.9.2011








vicdan yapmak | vicdanlı olmak* | Bu nedenle, | Teoman'ın müziği bırakması bile niye Serdar Ortaç'a patlıyor kardeşim diye kesinlikle isyan edip, vicdan yapamayacağım., | DOral, T, 8.8.2011

f. argo






vicdan-sûz

s.



"Vicdansız ile vicdân-sûz bir değildir. Allah herkese içini yakacak kadar doğru vicdan nasip etsin.", @TurkanAlvan, 27.06.2021, Twitter"



vicdan-sûz vicdan yakan | Bu tarz bir vicdan-sûz hamleye karşı hazırlanın., | MBilici, T, 15.2.2014








vicdani | vicdanla ilgili vicdani red/ret (hakkı) | Türkiye'nin kendine özgü koşulları dendiğinde, zorunlu din dersi de, Diyanet'in ayrıcalıklı konumu da, cemevlerinin ibadet yeri olarak tanınmaması da, Bahailiğin bir din olarak tanınmaması da, vicdani red hakkının kabul edilmemesi de, bir kalemde meşru yasaklar olarak kabul ediliyor., | MYıldırım, T, 22.9.2011 | vicdani retçi | İyi hoş da diyelim, anti-militarist veya vicdani retçi biri geçerken bir bomba patladı, ona da mı şehit diyecekler? , | Esmeray, T, 28.4.2012 | vicdani ret günü | Yarın, 15 Mayıs Uluslar arası Vicdani Ret Günü (VR*)., | SSomersan, T, 14.5.2013

s.b.a.a.






vicdanileştirmek | Kanımca bu dip temizliğinden sonra kendilerince daha makul bir Kürt siyasi alternatifinin ortaya çıkacağını ve bu yolla Kürt sorununun çözüleceğini umanlar ve sessizliklerini bu gerekçeyle vicdanileştirenler de hayal görüyorlar., | NYağcı, T, 16.1.2012

f.




GTS-



vicdansal | Bazen ego manyaklığım had safhalara çıktığında düşünsel ve vicdansal durumumun büyük vibrasyonlar yarattığını düşünürüm. , | AyçaŞen, T, 8.2.2012

s.






vicdansız | 1. vicdanı olmayan. 2. | Zalim, insafsız. | Kanlı etti baharımı yazımı / Kader zaten güldürmedi yüzümü / Mermisiz, hançersiz benim özümü / Ah vicdansız nehir deldi götürdü., Artvinli Aşık Gülhanî, Torununa ağıt, 2001

s.






vidalanma | +Parayı takip et. Bul FETO vidalanmasını. Oku mektubu., | NecatiDoğru, Sözcü, 21.8.2016

a.




GTS+



video-art çalışması | Yeşil parkalı bir deniz gezmiş resmi, boynu bükk oturan bir Adnan menderes resmi veya siyah-beyaz bir ekrandan Türkiyeye seslenen Kenan evrenin 'türk silahlı kuvvetleri yönetime el koymak zorunda kalmıştır' dediği birkaç saniyelik bir video-art çalışması..., | GKarabulut, T, 8.8.2011

a.






videolamak | tüm insanlıgn aynı anda mutlu oldugu bi 10 dakikayi gormek&hissetmek&videolamak isterdm., | @hilaldehilal·8 Eki 2011, Twitter | Metrobuste insanlarin yer kapma savasini videolamak lazim :), | @Pelinkatilmis, 30 oca 2012, twitter | Video indiremedigi icin videoyu videolamak zorunda kalan sadece ben yokum di mii? , | @ecehoz, 2 Nis 2013, Twitter

f.






videolu

s.
video kullanan. videosu olan.


"T.V. dizileriyle büyüyen çocuklarımız ve dandy gençlerimiz yalnız, videolu köylerimiz ücradır | kendikendilerinin sılası olduklarından habersizlerdir | ... ", İ Y, Okur-Yazar Bir Monolog, Sözcükler, Eki 1983, S 3, 70"



vido

a.
Oyunda kazanılacak parayı iki katına çıkarma.

it. vedo
"Vidosu elli liraya bezik oynamalıydın / Eroin, kokain almalıydın geceleri... ", Ş Belli, 1962, 20 "



Vietkong | Siz bindirme planınızı yapın önce / göreviniz köydeki Vietkongu yoketmektir, /ilkin bütün evleri boşaltacaksınız bir bir., | VK, 48

a.






vietnamca | Kalorifer dumanları çıkıyor göğe, cebimde Vietnamca şiir kitapları, A Behramoğlu, Bir gün mutlaka, 1965

a.






Vietnamlı | Vietnamlıların Song My dedikleri yer. 16 Martta saldırdığımız köy., | VK, 48








vifak | [K]ardeşlik ruhu yeniden canlandırılmalı, vifak ve ittifak stratejileri oluşturulmalı ve onlarla tevfik-i ilahiye davetiyede bulunulmalıdır., | FGülen/YOğur, T, 25.10.2011




ar.



vigla








viglacı








vihuela

a.
gitar şeklinde fakat ud gibi akort edilmiş, 15. yüzyıldan kalma perdeli, koparılmış bir İspanyol telli çalgı. 15. ve 16. yüzyıl İspanya'sında İtalya'daki lavtaya eşdeğer olarak kullanılmış ve geniş bir repertuara sahip olmuştur. Genellikle beş veya altı çift teli vardır.


"Beş ses deliğine sahipti. Sapında oniki adet perde bulunmaktaydı. Perde çubukları da bağırsaktan yapılmaktaydı. İlk vihuela çalgıcılarından biri Luys Milan olmuştur. Bu kişi 1535 yılında "Libro de Musica de Vihuela de Mano Intulado el Maestro" adlı bir kitap yayınlamıştır.", Sanat tarihi araştırmaları D, 1987, S 1-4, 59"



vijdanzörlük | eleştiri | Biliyorum kimilerinin alışık olduğu üzere, liseli çocuklar gibi aforizma üretip | vijdanzörlük yapsam, yani bu kara lekenin silinmesi önüne bir engel de ben çıkartsam hiç sorun etmeyecekler ama. | , | MAltınok, T, 25.5.2012

a.






vijit | Biri kart göstermiş açıldı; biz de arkasından vijit girdik!, Satı Çetinarslan, 15.10.2024

a.






vikâye | Doğumu Kadir Gecesi'ne denk gelenler, bir şekilde hususi bir vikaaye ve himâyeye uğruyorlar-., | ATAlkan, Z, 11.2.2012




ar.



viktoryen | kraliçe victoria'dan | Kendisinde epeydir gördüğüm, Viktoryen İngiliz hanımlarına mahsus keşfetme, merak ve bir adım daha ileri gitme dürtüsünü tüm dünyaya kanıtlayacağı için çok çok memnunum., | BAltuğ, T, 8.4.2012 | Bu konuya Viktoryen dönem ahlakıyla bakmak sadece bize zarar verir. , | YKaraahmet, T, 7.6.2014

s.


ing.



vilayetliler | Daha ziyade Fransız romanlarında sık sık görülen o vilayetlilere benziyordum., Tanpınar, EK, 1953, 56

çoğ.a.






vileda | marka adından. Püsküllü paspasa verilen isim. Kova ve temizlik sopası takımı. Sopanın ucundaki püskül deterjanlı suya banılıp sıkılarak yerler silinir. 27.3.2010

a.






villus | Yiyeceklerdeki besinler bu villuslardan geçerek kan dolaşımı içine emilirler. Villuslar olmadan kişi; ne kadar yiyecek yerse yesin; beslenemez. vikipedi, 9.8.2011

a.






vilmodit

a.
cezalı şehir.

fr. Ville Maudite: cezalı şehir'den
"... 'Vilmodit' ilan edilmeye müstahak olmuştur. Fransızca olan "Ville Maudite" kelimesinin karşılığı cezalandırılmış şehirdir. Vilmodit kasaba demek | o kasabanın bütün halkı şehir dışına çıkarılır, aileler, birer ikişer ... ", "
K Özalp, ‎T Özalp Atatürk'ten anılar, 1992, 47



vincester | İngilteredeki Wincester şehrinden bir tüfek markası | Tutuklananların evlerinde ve işyerlerinde yapılan aramalar sonunda şu silâhlar ve mühimmat bulundu: 19 mavzer, 74 martin, 111 vincester, 96 maniher, 78 gıra, 358 filovir silahları ile 3591 tabanca ve 45222 mermi..., | HCGüzel, Sabah, 26.4.2014

a.






vinç | winch ağır yük kaldırmaya ve bir yere taşımaya yarar araç | ey kim bakar kısa boyuma / bakar pirinçlere / rıhtımlarda insanlarla aşk yapan / vinçlere, | TurgutUyar/RehaMağden, 2005, 99 | Mevla güldürmese kul güldüremez / Kulun göz yaşını kul sildiremez / Lağım patlatamaz, vinç kaldıramaz / Kader yol üstüne taş indirirse., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 165

a.


ing.

GTS++



vinçli | vinç ile yapılan. | Vinçli taşımacılık., 29.03.2025, tabela

s.






vindo

a.
büyük bir karasinek.

?



vintage | Geçmiş sizi hep bir daha geri gelemeyecek hüzünlere çağırır. İlle de geçmişe ait bir şey arıyorsanız, onu | nostalji hüznünde değil | vintage modernizminde bulmaya çalışın., | E Özkök, Hr, 3.4.2020

a.


ing.



vinyet Fr. Vignette | Bir kitabın sayfalarını süsleyen başlık, süslü harf gibi motif. Güncel Türkçe Sözlük | 12 Mart'ın o karanlık günlerinde 'muska' adını verdiği vinyetlerle günü geceyi aydınlatan karikatürcü., | RDurbaş, Cumartesi Sabah, 26.6.2010

a.


fr.



vinzos

a.
ayn. m. vindo | inekleri sert biçimde ısıran büyük bir sinek.


"vinzos oldi yinekler / her biri bi yertedur / sifte seni sevmiştum / gene gozim sendedur."
K Emiroğlu, Trabzon-Maçka Etimoloji S, Ankara 1989, 226



viola da gamba | Viola da gamba şölenini kaçırmayın/ 17. ve 18. yüzyıl solo ve ensemble müziği üzerine yoğunlaşan ve özellikle yedi telli bas viola da gamba için yazılan Fransız eserlerini yorumlayan Hille Perl ve Viola Da Gamba'nın en önemli temsilcilerinden Friederike Heumann, Akbank Sanat'taki konserlerinde Marin Marais ve St. Colombe'nin bestelerini seslendirecek., | T, 15.2.2012

a.

müz.




violonist | Violoniste | 1. viyolonist, violacı. 2. kemancı. | Teşbihte hata olmaz derler, ben eskileri kafe şantanlarda keman çalan routine sahibi, tekniği kusursuz, fakat müptezel ifadeli kemancılara benzetiyorum. Şimdikilerde ise belki ne routine ne de teknik var. Fakat tonlarında, yay çekişlerinde, hakiki bir violonist, hakiki bir sanatkar klası kendini belli ediyor., Haldun Taner, EK, 1953, 132

a.


fr.



vip | very important person: çok önemli kişi ibaresinin baş harfleri | Şimdi efendim 'ben çok önemli bir insanım' yazmak Türkçede çok kaba durur ama VIP yolcusuyum (very important person) demek hiç kimseye batmaz., | SGenç, T, 6.9.2012

a.


ing.



vira vira | Deniz eri al demiri vira vira vay / Dolaşalım limanları sıra sıra vay., S Kaynak şarkısı








viral dizi | Bir içecek firması için çektikleri 5 bölümlük 'Patlak Sokaklar' isimli viral (virüs gibi yayılan!) diziyle internet kullanıcıları tarafından daha çok ilgi g??ren ekibin, dizi ve videoları paylaşım rekoru kırmıştı..., | TKaplan, ZCumartesi, 1.9.2012

a.






viral olmak | [V]e diğer dinleyicilerin coşkuyla kadına destek vermesinin görüntüsü youtubeda viral olurken, bu 'çılgınlık' bir ruh halini en saf halde göz önüne sermektedir., | DoğanGürpınar, T, 8.8.2011

f.






vird

a.



"Yalvarış yakarış virdimdir benim / Bu uzayan firkat derdimdir benim / Hüzünler diyarı yurdumdur benim / Kendini alamaz n'oldu bu gönül?", Yasin Şen, Bir sevda türküsü, 69"



vire | anlaşma | [K]asım 1789da yirmi maddelik vire ile kale [Bender] Ruslara teslim edildi., | ACP, tarih-i Cevdet, c. 4, 1275, | 340

s.a.






vire I | tar. | Bir kalenin veya tahkim edilmiş bir yerin teslimi; vere: | Şimdi vireyi reddedip teslim olmazsanız üç gün sonra susuzluktan öleceksiniz. - Ömer Seyfettin

a.






vire II | durmaksızın. | Teğmen Lütfü, onun başucundaki sandalyeye oturmuştu; vire ağlıyordu. Dışarda kasvetli bir hava vardı., H Berköz, İkinci Ergenekon, 1965, 23

z.






virtu | Kişinin kendi içinde barındırdıkları hasletleri, yani Machiavelli'nin deyimiyle virtu'sunu gerçekleştirmesini sağlayan bu özgürlük, kişi o hasletleri gerçekleştirdiğinde, kişinin artık kendine ait bir varlık olmaktan çıkıp siyasi hayatın organik bir parçası olmasını gerektiriyordu., | LYılmaz, T, 25.7.2012








virtual reality bkz. sanal gerçeklik | Ben oradayken ilk 'virtual reality' deneylerini yaptılar ve ürettikleri filmi VR'da izleyebilmemiz için Google özel gözlüklerini de bedava dağıttılar., | SerdarTurgut, HTürk, 22.5.2016








virtuoso | Yani, vatandaş, kişi, ne derseniz deyin, kamu işlerinde aktif olarak yer aldığı müddetçe kendini gerçekleştiriyor, virtuoso oluyor, kendini yaptığı müddetçe de, özgür düzen korunuyordu., | LYılmaz, T, 25.7.2012








virtüozite

a.
virtüözlük

ing. virtousity
"Bu san'atkârların daha ziyade serbest ve kromatik bir tonaliteye istinad eden eserlerine, parlak bir virtüozite ile hassas ve ateşli melodiler hâkim oldu. Diğer tarafdan bütün bu eserlerle, müzik edebiyatında yepyeni bir armoni âlemi açılmışdı. Şâyan-ı hayretdir ki: hayatlarını milli Rus müziğinin inkişafına hasreden bu büyük üstadların hiçbiri de meslekden musıkîşinas değildi.", Ülkü, 1940, C 15, 504 "



virtüözite | virtüözlük | Hangi saza el attı isem yarım kaldı, bir türlü virtüöziteye erişemedim., | ATA, ZCumartesi, 17.6.2012

a.






virus enfekte hayvanlarla temas sonucu veya inek sütünün icimiyle insana bulasir.








Virüsî | virüsle ilgili. | Resul-i ekrem efendimiz, ümemin vicdanını, seciyesini, ruhiyâtını, bütün üryanlığıyla keşfettiği için bu bâbda böyle nassî bir vaziyet tercih etmesi hikemî bir tedbirdir, çünkü ümmetin vicdan-ı gayr-ı müdrikinde yaşayan silsile-i hurafatı, virüsî telakkileri boğmak için bu lazımdı. Arabın mevki ve ruhiyâtı zaten bunu teshil etmişti., | A Rasim Zühdü, Marifet-i Bârî ve İsbat-ı Vücud, 1925

s.






virüslemek | bir şeye virüs bulaştırmak, bir şeye virüs göndermek | ya herkes benim msn mle uğraşıyor kırmaya çalışıyor kırmamaları için msn mi virüslemek istiyorum nasıl yapabilirim yardımcı olsanız sevinirim yani karşıdan gelen virüsleri engellemek istiyorum, | MuratAslan, 15.3.2005, | http://www.hurriyet.com.tr/cernobil-virusune-dikkat-142343, 19.12.2016g | Belleği takıp da virüslemiyeyim senin bilgisayarını., | 15.12.2016, ADGedikli

f.






virüslenme | Dosyalara bulaşan virüsler. Bu gruba girenler, genellikle, kullanıcının çalıştırdığı programlara bulaşır. Programların virüslenmesi iki yolla olur: Ya virüs kodu bilgisayarın hafızasına yerleşmiştir ve her program çalıştırılışında o programa bulaşır; ya da hafızaya yerleşmeden sadece | virüslü program her çalıştırılışında etkisini gösterebilir.,  | http://abcbilgisayar.net/bilgi-virsler-ile-ilgili-genel-bilgi--41.html, 19.12.2016g

a.






virüslenmek | Virüslenen bilgisayarları da itlaf ediyorlar mı? , | 28.10.2005, | https://www.frmtr.com/guncel/225240-kus-gribi-virusu-bilgisayarlara-bulasmaya-basladi-2.html, 19.12.2016g

f.






visale

a.
şukka, ilişik kağıt.

ar.
visalede şöyle denir ilişik kağıt 1860da



viskonsül | Ki önce limana yürüyüp 18 İngiliz askerini, sonra tekrar yukarı çıkarak bütün Hıristiyan ev ve dükkanını basıp bir 600-650 kişiyi daha öldürmüş, bu arada İngiliz viskonsülü ile ailesinin de canına kıymışlar? , | HBerktay, T, 21.3.2012

a.






vista | ...şehir merkezinden çıkan yolların üçünün yapı adalarının içinden geçerken üçünün yapı adalarının aralarındaki yolları oluşturması; bu yolların bazılarının, sonlarında vista oluşturan kamusal olması beklenen yapılarla sonlanması. | , | Aİnceoğlu, 2.6.2017, | http://manifold.press/ipucu-ideal, 13.6.2017g

a.






vistadome





"... birinci sınıf yolculuğun yanında daha ekonomik olan vistadome veya numarasız biletlerden oluşan, çoğu zaman oturacak yer bulmanın da epey zor olduğu en ekonomik sınıf olan expedition sınıfını tercih edebilirsiniz.", Bahar Akıncı, Oksijen2, 9-15 haz 2023, 9"



vişne çürüğü | Kolları ellerini örtecek kadar uzun olan ve etekleri yerde kat kat biriken vişne çürüğü kadifeden dallı elbisesi yüzüne hafif bir pembelik veriyor avlunun bir köşesinde yanan çıraların ışığı nemli kirpiklerini zaman zaman parlatıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 93

a.






vişneçürüğü | vişneçürüğü ipeklisinin üstünde incecik dal iğnesi / ve rugan iskarpinleriyle / yüzündeki inmeyi eliyle gizleyerek gülen büyükannem, | MG, 37 | Alnında vişneçürüğü bir fes var, fesin üzerinde üst üste sıralı yöresel takılar çeyrek altın büyüklüğünde., | BTSalihoğlu, 2014, 64

a.






vişneli | vişne kokusu veya tozu içerir | Çikolata dolgulu kornet vişneli sundae vişneli bkool, | 18.9.2016 reklam panosu

s.




GTS-



vişneli | vişneli sundae vişneli bkool, | 18.9.2016, reklam








vita civile ital. Şehir hayatının işleriyle derinlemesine ilgilenme | Vita civile düşüncesi, yani kent hayatının işleriyle derinlemesine ilgilenme, dünyevi bir siyaset kurma arayışı (ne olacak bu İtalyanın hali? ), Floransa'nın ünlü şansölyelerinde Coluccio Salutati ve Leonarda Brunide esas yankısını bulmuştu., | LYılmaz, T, 25.7.2012








vitesli

s.
vitesi olan.


Bugün ise İsrail yönetimi Gazze'nin kuzeyine yakın yerlerde yaşayan İsrail halkınının tekrar evlerine dönebileceklerinin sinyalini verdi. Bu açıklama da İsrail ordusunun savaşta daha düşük vitesli ilerleyeceğine dair bir işaret olarak yorumlandı. 02.01.2024, Milliyet



Vitezslav nezval/e gürol, güllü kadın








vitrinleştirilmek | Sulukule bu şekilde boşaltılmış, boşaltılan yerlere yeni arsız sınıflar utanmadan yerleşmişler; 'vitrinleştirilecek' ve içine yeni nezih insanların yerleştirileceği Tarlabaşı'nda bu şekilde taş taş üstünde kalmamış., | FKentel, T, 17.11.2012

f.






vitrinlik | Küresel mühendisliğin taşeronluğuna soyunanları bağış dağıttıkları için hayırsever, yahut birkaç kedi köpeği besledikleri için merhamet sahibi sanmayınız; onların şefkatleri vitrinliktir., Tarih Yazıları, 18.05.2025, X

a.






viva yaşasın | Şimdi onlar için haykırıyorum, 'Viva!' diyerek yaşasın Erternasyonal Partizan Cephe!, | PEstukyan/PBarışta, T, 27.11.2011








viyana | Avusturyanın başkenti | Mevki Viyana / Bir darbe-i ma'kûs ile düşmüş o yana, | AHTarhan, EGŞA, 219

a.






Viyanalı | viyana şehrinde doğan veya orada sakin kimse | Gerçi, bazı geceler onun sabaha karşı Beyoğlu barlarında Viyanalı fahişelerle vals ettiğini ve her akşamüstü, kıyafetine ait bir iş için | Mire uğradığını bilenler vardı., | YKK, KiralıkKonak, 18

a.






viyk | yansıma | Fındık'ın kendisine plastikten sosis hediye ettiği günü hatırladı. Cesur sosisi her ısırdığında sosis viyk, viyk diye bir ses çıkarıyordu. / Sen de peynir deliğini ısırırsan belki 'viyk, viyk' sesi çıkar! dedi Cesur Fındık'a. Ve kahkakalarla şarkı söyleyerek uzaklaştı: 'Sosisler viyk, viyk yapınca, / Peynirler de viyk, viyk yapar!', | Fare Fındık'ın Doğum Günü, J/JGuion, çev. GÖzkök, İstanbul 2010, 21

a.






viyk viyk ötmek | Viyk viyk öten entel takımına çok kulak asmaması da iyidir bence., | SNişanyan, T, 4.6.2013








viyol l ince | Tepsiler ya da viyoller fide yetiştirmek için idealdir./Tohumları viyollerde de ekebilirsiniz./Yumurta viyolleri, | 22.7.2016, EVYapımıSebzeler, 2/3/4

a.






viyolet | menekşe | Bir Demet Menekşe, Muazzez Tahsin Berkand'ın bir romanındaki | Bir buket viyoletten 'alaturkalaştırma'dır., | Sİleri, ZCumartesi, 4.2.2012

a.






vize edilmek | Resmin mikdarı senedin zîrinde gösterildikden ve bir müfettiş tarafından vize edildikden sonra hükümet veznedarı cânibinden ahzına müsaade edilirdi., | MEsad, TİH, MısırHukuku,

f.






vizeleme | Eskart başvurusu ve vizeleme işlemleri için Köprübaşı Eski Tepebaşı Belediyesi altında bulunan BİLEM'e başvurular yapılacaktır., | | http://eskisehir.ilgilibirbilgi.com/eskart-basvuru-ve-vizeleme-islemleri, 24.5.2011

a.






vizelenmek | Üstüne üstlük | teröristimizi almayın ricasıyla Almanya'yı ikna için çalıştık. Yoğun gurbetçi akını ve siyasi iltica yolunu istismar edenler yüzünden zaten tedirgin Almanya, bu isteğimizi seve seve yerine getirdi. Ardından domino etkisiyle bütün Avrupa tarafından vizelendik., | ŞerefOğuz, S, 28.4.2012

f.






vizesiz | 1. Bir ülkeye girmek veya o ülkeden çıkmak için resmî makamlardan izin almaış olma 2. Bir başka ülkeye girerken ve çıkarken izin alma zorunda olmama hali | Juncker konuşmasının ardından parlamenterlerin sorularına cevap verirken Türkiyeye de değinerek vizesiz seyahat hakkı tanınmasının tahmin edilenden fazla zaman alacağını söyledi., | AnılEmre, HTürk, 15.9.2016

s.






vizyon sahibi

b.s.
ufku geniş, geniş ufuklu, uzak görüşlü, geniş görüşlü.


" Misak-ı Milli ve "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" da rafa kalkacak. Anlaşılan ABDnin onayladığı vizyon sahibi, "aktif" bir dış siyaset izlenecek. Bu noktada Yeni Osmanlıcılık devreye giriyor. Özal'ın dediği gibi, sınırlarımız "tesadüfi" olarak çizilmiştir. Belki bundan, "doğal" (Osmanlı?) sınırlarına kavuşmalıyız ... ", Ü Hassan, S Akşin, Türkiye tarihi, 1987, C 5, 273"



vizyonerlik | Gençlerin de vizyonerlik, ilericilik anlamında öğreneceği çok şey olduğunu düşünüyorum., | YOğur, T, 2.4.2013

a.




GTS-



vizyonsuzluk -ğu

a.
ufuksuzluk, kısa görüşlü olma hali, uzağı görememe hali.


Konya şokunun ardından vizyonsuzluğun bedeli! Feci kararlar



VKN | vergi kimlik numarası 25.10.2016g

kıs.a.






VLDL





"Kalp hastalıklarını erken teşhis eden tüm işlemleri: EKG, eforlu EKG, renkli Doppler, ekokardiyografi, lipid paneli, total kolestrol, total lipid, trigliserid, HDL, LDL, VLDL ücretsiz sunmayı kararlaştırmıştır.", Özel İstanbul Kardiyoloji Hastanesi, .", Sbhİstanbul, 7.8.2000, 3"



vodka | bk. Votka | Devlet, birey, sivil toplum, sivil itaatsizlik, ekonomi, aşk, ihanet, entrika, din ve din tüccarlığı gibi Avrupa ve Amerikalı yönetmenlerin neredeyse 100 yıldır pişirip servis ettiği öykü mönüsü, Rus sosu ve vodka eşliğinde yeniden sunuyor., | CÇokyiğit, | http://www.coskuncokyigit.com/2015/01/lviathan-leviafan-oscar-alabilir-mi.html? spref=fb, 12.1.2015

a.






vokalistlik -ği





Sezen Aksu, Kayahan gibi isimlerin vokalistliğiyle müzik hayatına başlayan isimlerin şarkılarını hâlâ biliyoruz. Bu zamanın ruhuyla mı ilgili yoksa idol isimlerle çalışmanın bir getirisi mi? Cansu Topçu, Hr, 8.4.2024



Volan | Bir volan darbesi zavallı hayvanı gene çilekeşliğe mahkum ediyor., | Ulunay, 15.8.1941, 2

a.






volant | Arkadaşlar volant dişlisi nerededir? Görevi nedir? , | forum.donanimhaber.com, 18.11.2008 | 1. Otomobilde motora ilk hareketi vermekle görevli olan sistemde marş dişlisinin hareket ettirdiği dişlidir. #300943 (akardia, 01.06.2006 2. Debriyaj sisteminin, içten yanmalı motorla bağlantısının yapıldığı parçadır. Motor tarafında krank miline bağlıdır. #999928 (lazy pigeon, 15.12.2006 UludağS

a.






volatil | Bu tarz volatil hareketleri 2011 sonunda yaşamıştık., | GEGirgin, M, 12.6.2013

s.






volatilite | volatility değişkenlik, oynaklık, asabilik | Fitch, Türkiye'nin olası kredi notu artırımı için incelemeye alınmasının sonuçlanmasının, 'yüksek' enflasyon ve volatilite olmaksızın 'güçlü' ekonomik büyüme sağlamasına bağlı olduğunu kaydetti., | T, 8..9.2011

a.


ing.



voleybol | su voleybolu | Çeşme'nin Altınkum beldesinde yer alan beach club tam 1500 kişilik. Mönüsünde yer alan deniz mahsulleri ve 10 çeşit bitkisel detoks kokteyliyle öne çıkıyor. Su voleybolu, jet ski. flyboard gibi spor aktiviteleri var., | HrCmrts, 8.7.2017, 11

a.






volk | Halk | Onların perspektifinden bakıldığında, Şerif Mardinin volk-İslâm dediği fenomen görünmüyordu., | MBelge, T, 28.6.2014 | Ortayı bitiren (14 yaşlarındaki) çocuklara hitaben yazılmış Siz ve Halkınız kitapçığında, Volk atalarının yolundan gidip, kendi ırkı içinden evlenerek çok çocuk yapmalarının önemi anlatılıyor., | HBerktay, T, 16.6.2012

a.


alm.



volkan | yanardağ 2. Eğlence için yanardağ etkisi yaratan patlayıcı eşya | İzmir Havai Fişek Balon Süsleme Konfeti Volkan Şelale Parti Malzemeleri Gök Bombası Volkan Şelale İzmir Piroteknik Pyroteknik Satış Sipariş Fiyat Fiyatı., | | http://www.havaifisekizmir.net/, 4.3.2017g | Türk ozanı kopuzunu inletir / Neler söyler teli ile perde hey / Nara atar dağı taşı çınlatır / Yiğitliğin volkanıdır serde hey., | Türkmen/Cemiloğlu, Mİhsanî, 189

a.






volkanik | yanardağa benzer | Tatlılara ciddi emek harcanmış. Dondurmalı ve fıstıklı burma favorim. Muhallebili katmer ve ev baklavası da başarılı. Sıcak çikolatalı dondurma ve beyaz çikolatalı 'volkanik' bana göre değil, | VMilor, HrCmrts, 8.7.2017, 12

s.






volkisch | alm volkca | Çok çocuk yapmışlık ise Volkisch bir mutlulk; halka-doğaya, 'toprağa ve kana' yakın olmanın bir lutfu sayılıyor., | HBerktay, T, 16.6.2012

s.






volovan | Ne pişirsem? Volovan., | 24.1.2020, Gündem Saros

a.






volta | volta vurmak deyim volta atmak | voltamı seninle vursam yataktan seninle kalksam / alsam şu belalı başımı sana açılan yollara çıksamNÇelik, 78

a.






voltalama | Aradan bir iki hafta geçti. Yavuz, Taci ve Mahmut tekrar ortalıkta voltalamaya başladılar., | TAral, SÖ, 55

a.






voltalamak | volta atmak; sürekli aşağı yukarı gidip gelme, yürüme, dolaşma | Kapı önünde voltalayarak önündeki şişi, bana ve kapıdan girenlere sırıtan bir kabadayılıkla gösteriyor..., | NGenç, 1995, 16

f.




GTS-



voltlamak | walt+la-mak | Toplumun önemli bir kısmı için, PKK demek Kürt demek, Kürt demek PKK demek... Hâl böyleyken, toplumsal sinir uçlarına yeni bir öfke akımını tam güç voltlamak ne kadar mantıklı? , | SÖney, T, 8.9.2011

f.


ing.



voltran | Ya da 'ikimiz de zenginiz Voltran'ı oluşturur topunuzu satın alırız' heheeeyytt mi? , | AÖzyılmazel, Sabah, 24.11.2010 | Her ülke, kendi yetkinlik alanlarında, bir diğerinin yetkinliğine güvenerek 'karşılıklı bağımlılık' odaklı 'birlik' ile voltran'ı oluşturacak., | ŞOğuz, Sabah, 5.1.2011

a.






volukunuz | Hatta kargalara bir yazımda 'akşam müjdecileri' de demiştim. Akşamın hulyasını bizde en güzel yaşatan onlardır. Volukunuz, gönlünde belki onların taşıdığı yangını taşımadı. (...) Kargalar 'Volukunuz' gibi ufkun yangınlıklarını taşırlar... Ve 'olympus' gibi de göğün hasretiyle ruhlarını doldururlar!., İlhanBerk, Kargalar, 1930*/Rİmrahor, UnutulmuşŞiirlerAntolojisi, 1993








volume/volüm | 1. hacim 2. cilt | Fakat annemin kaynağı meğerse tekaüt Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'miş (sabah gazetesini açıp, | Işık Koşener Volume-2nin içeriğini okuyunca | ah benim salak oğlum kıvamında sarılmış telefona)., | DOral, T, 27.8.2011

a.


ing.



volumetrik


hacim ölçümle ilgili.
s. tıp
lat.
"HSG (Rahim filmi) Girişimsel Radyoloji Multi slice bilgisayarlı tomografi kontrastlı mamografi volumetrik 3D diş tomografi",
Tesla Emar Merkezi HSM Radyoloji İleri Görüntüleme ve Tanı Merkezi, 05.06.2025



volüm | [K]arşı tarafta gençleri çağıran pop türünden bir parça, hayli yüksek bir volümle icra ediliyordu., | NYağcı, T, 29.9.2011

a.






vor | erm. Göt | Yollarında vor denmiyorsa artık bir kentin,/İstanbul değildir, kentim değildir benim., | RMargulies, T, 21.4.2012

a.






vowww ünlem şaşkınlık ifadesi | Vowww! çok sert! Ankara'nın inkar yasasına verdiği tepkiyi görünce; Gülse Bilsel'in yeni 'sit-com' dizisinde ağızlardan hiç düşmeyen bu sözleri hatırladım: Çok sert!; NCerrahoğlu, C, 26.1.2012








voyeurist | Ardından, Ömer Seyfeddin'in Magda'yı voyeurist bir tavırla Raçof, Pançe ve Sandre'nin sado-mazoşist sarkıntılıklarına maruz bıraktığı sahneler gelir. HBerktay, T, 28.6.2012

s.


ing.



voyvo

ünl.
birisiyle alay etmek için söylenir.

isp.huevo: çürük yumurta
"Uşak bağırdı: -Haydi savuşun, yoksa canınızı yakar, bir tarafınızı kırarım... Çocuklar, güneşli, ışıklı, güzel kumsaldan ayrılmak isteğinde değildiler. Hep bir ağızdan bağırmaya başladılar: -Bizi kovana voyvo!... Voyvo!... Bir tarafımızı kırana voyvo!... Canımızı yakana voyvo!... ", C Uçuk, DŞ, 1971?, 115 | ve delip geçeryedi kenti saatlerin en köründe / Halk kipiyle voyvooo! Ölüm ! Ölüm! Tramvayları", Ece Ayhan, Vişneçürüğü Şiirler, ?"



vozurdamak | Ne zaman AKP müzakereye girişti insanlar o zaman vozurdamaya başladı. | , | EUslu, T, 12.5.2012

f.






vozurtu | Medyayı bağla, muhalefeti sustur, vozurtu çıkmasın Erdoğan'ın karizması ve alternatifsizlikle yeniden yüzde 50 garanti diye bakıyor AKP yönetimi sanırım. | , | EUslu, T, 12.5.2012 | Türkiyede çıkan her vozurtuya cevap yetiştirmeye çalışıyor./Medya gibi 'Vozurtu Cumhuriyetinde' çıkan her sese nefes yetiştirmeye çalışıyor./Doğrusu Türkiyeye gelip Cemaat'in Türkiyenin vozurtularına cevap yetiştirme telaşını gördükçe o akademisyen aklıma geliyor., | EUslu, T, 16.6.2012

a.






VR | İng. Virtual reality | Sırayla herkesin kafasına son dönemin trend teknolojisi olan şu sanal gerçeklik gözlüklerinden (VR gözlük) geçirildi., | HKlbk, 2.10.2016

kıs.a.


ing.



VR | vicdani ret | Yarın, 15 Mayıs Uluslar arası Vicdani Ret Günü (VR)., | SSomersan, T, 14.5.2013

kıs.a.






VR | virtual reality bkz. sanal gerçeklik | Ben oradayken ilk 'virtual reality' deneylerini yaptılar ve ürettikleri filmi VR'da izleyebilmemiz için Google özel gözlüklerini de bedava dağıttılar., | SerdarTurgut, HTürk, 22.5.2016

kıs.


ing.



VR | Virtual reality: sanal gerçeklik (=SG). | 21. yüzyılın en heyecan verici teknolojilerinden biri olan sanal gerçeklik (VR), eğitim alanında devrim yaratma potansiyeline sahiptir., PEGEM, Eğitimde sanal gerçeklik: Kuramdan uygulamaya yenilikler, İ Şimşek, 23.02.2025 (kitap tanıtımı)

kıs.a.


ing.



vraklamak | yansıma ördek/kurbağa bağırmak | Hele siyah beyaz irice bir ördek vardı ki, beni tanıdığına emindim –ara sıra yürüyüşe çıktığımda onları beslediğim için mi nedir–, kafasını kaldırıp yüzüme bakar ve vraklardı., | Telesiyej, T, 6.12.2011

f.






Vre/vire ünlem | Gerçek kilise şuracıkta olduğuna göre hadi vre barba, iki adım yürümek zahmetine katlan da ister papaz efendinin mahreminde günah, istersen mihrabın önünde istavroz çıkart., | HUluengin, T, 23.6.2012








VS | İng. Victoria's Secret'in | VS meleklerinden Candice Swanepoel yine büyüleyici bir performans sergiledi. Öyle mükemmel bir fiziği var ki bunu doğal olarak koruduysa kıskanmamak elde değil. Balerinlik geçmişini ve sıkı antrenmanlarını göz önünde bulundurursak en ufak estetik müdahale bulunmadığı da bir gerçek., Pelin Kaya, Sbh Günaydın, 20.10.2024, 2

kıs.a.


ing.



vs | versus: karşı | İstanbul vs. Ankara, | AFinkel, T, 11.10.2011




ing.



vualet | Fr. | Siyah tayyörlü, siyah şapkalı, şapkasının siyah tülden vualetinde beyaz küçük benekler, çok şık bir Belgin Doruk., | Sİleri, ZCumartesi, 24.11.2012

a.


fr.



vucubiyet | O bu tür vücubiyetlerin üstünde idi şüphesiz., | İŞÇarsancaklı, 15.9.2011 eposta

a.






vudu | Eğer pazara yazım yayımlanmamışsa bilin ki vudulardan biri etkisini gösterdi-., | BAltuğ, T, 9.10.2012








vuducu | Bir hoca, bir papaz, bir vuducu dede bulmalı, okusun şu dünyayı, şeytan çıkartsın, yıksın şu egoları; bu öyle bir dede olmalı ki, bırak politik olmayı, ne onu kimse tanımalı, ne de o kendi nefesinin farkında olmalı., | AyçaŞen, T, 18.3.2012

s.






vukuatlı

s.



"Vukuatlı nüfus kağıdı örneği. "Eratın ise kabiliyetli olanları müteaddit defalar cephelere gönderilmiş olduklarından, kalanlar tebdilhavalı, kaçak, vukuatlı veyahut vücut kabiliyetleri noksan erlerdi.", S Selek, Anadolu ihtilali, 1963, 88 | "... geçindirmekle mükellef olduğu eşini, çocuklarını, ana ve babasını da gösterir tasdikli ve vukuatlı nüfus kayıt örneğini göndermesi , lâzımdır.", Düstur, 1959, 71"



vur kır | vurma kırma, kavga, dövüş | durun durun! Öyle vur kırla hiçbir iş yürümez!', İpşiroğlu, 55

a.






vuradurmak | kulenin çanı ikiyi vurdu / vuradursun kulenin çanı / dünyadan habersiz, | TPamir, (1951) 1957, 19

f.






vurak | hedef | Öyleyse doğrudan doğruya Türk ulusunu vurak seçmiş olan bu gözü kanlı, içi kanlı örgütle savaşı göze almak, Türk ulusunun geleceği için kaçınılmaz bir ödevdi..., | ŞerefTipi,Tavuk, 1942Diyarbakır, | http://forum.memurlar.net/konu/1239421/, 16.3.2014

a.






vurduğu vurduk kırdığı kırdık | Babasının vurduğu vurduk kırdığı kırdıkmış, evde tam bir terör havası estiriyormuş., | İpşiroğlu, 56








vurgon | bk. furgon yolcu katarlarına eklenen yük vagonu | Öyle ya, tirende vurgon, vapurda güverte, otobüste de bagaj mahalli bizim neyimize yetmiyor., | MYağmur, 70

a.






vurgunluk | Dereler gam almış durgunluğundan / Tan yeri kızarmış vurgunluğundan / Bu kara hummânın yorgunluğundan / Şîve-i hüsnünde hâlâ eser var, | RTevfik, EGŞA, 231

a.






vurmak

f.
atmak.


"Yalan söylediği ne kadar belli: kalın, sevgili boynundaki damarlarında nabzı vuruyor. Sakladığı büyük heyecanı oradan okuyor gibiyim.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 104"



vurmak –den | Hem candarma eline düştüm diye korkudan titriyor, hem de bu işten ne vurabileceğini hesaplıyordu., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 101

f.






vurmak | 30. Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak; +çalmak | Hâlâ avucumun içinde duran küçük saati gösterdim. '-Fena değil, dedi, nerden vurdun? / | -Vay kaltak. Mutlaka bir şey vurdu. (...) Aman hele cüzdanınızı yoklayınız.', | Güntekin, Damga, 74/117 2. Şarabın gözüne vurmak. İçki içmek | Vuralım gözüne gözüne ucuz şarabın / Yanarsa çorum yansın, | AlperÖzbek, 123






GTS+



vurmak | Kah deniz kıyısına inerek, kah tepelere vurarak, neşeli Rumca türküler söyleye söyleye dolandı durdu gene., | DCeyhun, 27 | Bir pazar günüydü... Bir röportaj hazırlamış, salim kafayla, satırları kâğıda vurmak için Ulus'a gittim... Şimdiki Nihat Erim'in odası, o zamanlar muhabirler odası... Gazetede in cin top oynuyor..., Ş N Berker, Matbuat Hazretleri, 1953, 37

f.






vuru | Kalbin, gevşeyip kasılmasından ileri gelen atım hareketi; vurma | Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak', GTS, 'vurmak', 20 | Anlamaz / Gelen kim / İlk vuru / İlk güneş., | FHDağlarca, 1971, 21

a.






vurulmak

f.
yorulmuş, yorgun.

tr. vur-ul-
"Torbalar dolmuş. Torbayı her biri kendi sırtına alıp yola koyulmuş. Bir de bakmışlar Cırttan oturuyor. -A Cırttan vurulmuş, niye torbanı alıp gelmiyorsun? diye kızmışlar.", Y Feyzioğlu, Cırttan ile Sihirli Topuz, 53"



vurulmaklık olmak deyim vurulmayı, öldürülmeyi hak etmek | yemin olsun vurulmakluksin ama oyy oyy, kıyamadum saldum seni allah'a..., | Koliva,2.10.2013, EkşiS, 11.12.2014g








vuruntu | Kalp atışı | Balalarım, balalarım, dilerim ki, kader / Her dem katlanan muhabbetle / Zamanın yüreğini göğsünüze, / O yüreğin vuruntusunu da / Sazınıza, sözünüze koysun! CKoytak, T, 14.6.2011

a.






vuruş | Gazeteci diliyle on beş bin 'vuruşu aştık'. Ezoterik bir finalle kapatalım. Kayıp Kıta Mu adlı kitaptan yine uçuk bir mit de olsa bu yazının derdini anlatan Platon'a atfedilmiş şu cümlelerle: | , | F Ünlü, Sbh, 10.3.2019

a.






vuslatlaşmak

f.
"Hem enlem ve boyunda (sic) / Haleler vuslatlaşır / Her noktada ayrı renk, / Elipsler kucaklaşır | / Bir renkler cennetidir", S Seyidanlı, 29"

ar. vuslat + tr. -laş-



vusunlu | Koşup geldi eriyle / Çin, Tibet, Vusunlular / Teleüt beğleriyle / Şölene katıldılar., | AErgenekon, 30

a.






vuvuzela | Zulu dilindeki gürültü anlamına gelen Vuvu sözünden gelir. Vuvuzela bazen lepatata diye bazen de Güney Afrika Zurnası diye adlandırılan, Güney Afrika yöresine ait üflemeli bir çalgı, 61 cm boyunda ve 100 gram ağırlığındadır. Herhangi bir tuş veya tonlama deliği fonksiyonuna sahip olmayıp, sadece üfleyen kişinin ritmine bağlı olarak ses çıkarır. Güçlü bir ciğer ve üfleme yeteneği isteyen Vuvuzela'nın çıkardığı ses sis düdüğü ya da fil sesine benzerdir. Sinek ve arı vızıltısına benzetenler de olmuştur. Vuvuzela toplu olarak çalındığında çıkarmış olduğu ses yaklaşık olarak 135 desibeldir. 14.06.2010, Hürriyet

a.






Vuvuzelacı: Vuvuzela öttüren. | – Hah işte, bizim memlekette herkes vuvuzelacı be abi... Politikacısı, hocası, köşe yazarı hepsi. Durmadan öttürüyorlar o aleti valla..., D. Oral, T, 19.06.2010








vuzuhsuz

s.
kapalı, açık değil.


"Son zamanda ayni mukayeseler Şimalî Amerika lisanlarına da tatbik ediliyor. Yapılan yaklaştırmalar çok vuzuhsuz ve meşkûktur . Bu taharrilerden bahsetmek , Avrupanın kablettarih lisaniyatında Turan lisanları ailesinin hiç olmazsa Amerika ve Berber lisanları kadar tetkike değeceğini gösterir.", TTK, IX, 1932, 58 ?"



Vuzuhsuzluk –ğu | Kar ve sis her şeyi beyaz bir vuzuhsuzluğa gömmüştü., | Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, 218

a.






vücudî

s.
varlıksal, varlıkla ilgili, yokluksal karşıtı.


"Ölümün neliği hakkında da çeşitli görüşler vardır. Ölümün vücûdî mi, ademî mi (varlık mı yokluk mu) olduğunda ihtilaf edilmiştir.", İH Açısından ölüm tanımı ve beyin ölümü ... ", 2023, (yazılması),?"



Vücut yapma | Her iki alanda hiç de masum sayılmayacak gerekçelerle özendirilen bir 'vücut yapma' hırsı aletlerle ilaçlarla genişleyerek beden ölçülerini, ideal görünüşü belirleyen görsel bir otorite kaynağına dönüşüyor., | CAktaş, T, 13.8.2012

a.






vücutlu

s.
vücudu olan.


"Yaşlı erkek bu son aşk için her şeye katlanırken | eve iki büklüm vücutlu, beyaz saçlı, ukalâ, titiz, bir ihtiyar akraba gelmişti.", C Uçuk, DŞ, 1971?, 80"



vücutlu | İri vücutlu, mavi gözlü bir adam bir kayanın üstüne oturmuş, karşısında kırmızı yüzlü, çelik tulğalı süvariler. Bir kollarını atlarının eğerlerine koymuşlar dimdik duruyorlardı., Enver Behnan, Bumin, Ülkü, Eylül 1933, 143 | Başta, semtin en kıral vücutluları Demirhan ve Pelvan Remzi olmak üzere, Salacakta eli yüzü düzgün ne kadar adam varsa plajda voltalamaya başladılar., | TAral, SÖ, 56

s.






vücutsal

s.
vücutla ilgili.


"... vücutsal arızaları hayattan çıkarmak ve bunların düşüncesini insanların hayat ufkundan dışarı atmak şeklinde ol- mak üzere hasta ve yaşlanmış insanlara değer vermemek şeklinde de kendini göstermektedir AÜDTCF D, 1967, C 25-26, 202 "



vülgarizasyon | vülgerleşme/vülgerleştirme. | Bunun çok aşırı bir basitleştirme, tek-yanlı bir vülgarizasyon olduğu kanısındayım., | HBerktay, T, 22.9.2011

a.






vülger | Şimdiki zamanın gerçekliği gibi tarihî gerçekler de sürekli değiş(tiril)ebilir şeylerdi. Bunun en çıplak, en vülger örnekleri parti tarihlerinin sürekli manipülasyonuydu., | HBerktay, T, 13.8.2011

s.






vülgerlik | Çünkü her türlü vülgerlik, sekterlik, dogmatizm ve pürist teori salaklığından saldırı gelmesi kaçınılmaz., | HBerktay, T, 15.10.2011

a.






Fethi Gedikli

  • Özgeçmiş (pdf)
  • Sözlük
    • Dizin(A - Z)
    • Konulara/Alanlara göre
    • Hukuk
    • Edebiyat
    • Dil
    • Tarih
    • Yöreler
    • Kişiler

İletişim

  • fgedikli@istanbul.edu.tr
  • (90) (212) 440 0000 Dahili: 10902
  • İstanbul Üniversitesi
    Hukuk Fakültesi Dekanlığı
    Beyazıt / İSTANBUL
 Okuyucu, Araştırmacı
 Şu an: 1  |  Bugün: 77

10 Temmuz 2025 itibariyle
9864
kez ziyaret edilmiştir.